22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 16 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Bizim Meşhediler Gazeteciliğin mesleğe dönüşmesi konusundaki ça- baların öncülerinden, ustamız Ercüment Ekrem Ta- lu’nun (1888 / 1956) fıkra yazarlığının yanında ede- biyatçılığı da önemlidir. Özellikle mizah tarihimizde 1927 yılında eski harflerle ilk baskısı yapılmış olan “Meşhedi ile Dev- riâlem” kitabı çok önemli bir yere sahiptir. Romanın baş kişisi olan Meşhedi, bir yanı ile abar- tının, öbür yanı ile de palavra atmanın seçkin bir uz- manıdır. Kitabı okurken Meşhedi’nin yaptıkları ile söyledikleri karşısında istemeden “Bu kadarı da olmaz” dersiniz, ama gülmekten de kendinizi alamazsınız. Nerden aklına geldi diye sorarsanız, “Bizimkilerin Ankara’dan kaçırma zorunluğunu duydukları konuk Cumhurbaşkanı’nın İranlı oluşundan” dememi uma- rım yadırgamazsınız. Meşhedi’nin de İranlı oluşu nedeniyle roman bir kez daha aklıma düştü. Ama tabii ki romanın baş kişisi Meşhedi ile bizim Meşhediler arasındaki tek benzerlik abartı konu- sunda. Başka bir benzerlikten değil, çelişkiden söz etmek gerekiyor. Romandaki Meşhedi insanları güldürürken, bizim Meşhediler, İstanbulluların değil kendilerini, tabir yerindeyse analarını bile ağlattılar. Mübarek üçayların ikincisinde dincilik adına in- sanlara çektirilen çile, tuzağa düşenler açısından an- latılır gibi değil. Tuzak benzetmesini de lütfen ya- dırgamayın. Çünkü insanları uyarmamak, güvenlik önlemlerinin de bir parçasıydı. Yazın en sıcak günlerinde işlerine gitmek için ki- lometrelerce taban tepmek zorunda kalanlar, trafik tıkanıklığından havaya savrulan kim bilir kaç bin lit- re tutarında benzin ve otomobillerini bırakıp gide- medikleri için direksiyon başında sıkışıp kalan bin- lerce kişi. Ne için? Türk konukseverliğini göstermek ve düşmanı çok olduğu bilinen konuğu öldürtmemek için. Abartının benzer olaylardaki başarısı tartışılmaz. Konuk Cumhurbaşkanı’nı öldürtmediler ama abartılı önlemler yüzünden en az bir İstanbullu, için- de bulunduğu cankurtaranın ilerleyememesi yü- zünden hayatını kaybetti. Dün sabah sevgili meslektaşım Murat Erdin’in rad- yo mikrofonundan bize dinlettiği bir iletide, abartı ne- deniyle hayatını kaybeden kişinin yakını “Ben şim- di kimden hesap soracağım?” diye yakınıyordu. Ne yazık ki yapacak başka bir şeyi de yoktu. Kararı devletlûler alıp uyguladığı için, suç oluş- turması söz konusu değil. Ama onların sayesinde İstanbul’da belki yüzbin- lerce suç işlendi. Türk Ceza Yasası’nın 125’inci maddesi ile 299’un- cu maddesinde yaptırıma bağlanan hakaret suçu, 301’inci maddedeki devletin kurum ve organlarını aşağılama suçu ve 340’ıncı maddesindeki yabancı devlet başkanına karşı işlenen suçlarla ilgili cezayı ağırlaştıran kural bugüne kadar görülmemiş bi- çimde ihlal edildi. İhlal eylemi sadece sözle değil, el hareketleri ile de gerçekleştirildi. Bilmiyorum bu süreçte kulağı çınlayanlar oldu mu? Ağustos sıcağında yaşanan işkencenin kışa fay- dası olsaydı hoşgörülü İstanbullular yine de sineye çekerlerdi. İran’dan alınması hayal edilen doğalgazla ilgili her- hangi bir belgenin imzalanmaması, çekilen işkencenin hayırlara vesile olmayacağını da ortaya koydu. Ercüment Ekrem Talu ile başladık, La Fontaine ile bitirelim. Ve yazın çalanın (aman yanlış anlaşılmasın, saz- dan söz ediyorum) kışın oynayacağını da bir kena- ra not edelim. oerinc@cumhuriyet.com.tr Hacõ Bektaş Veli, kendisinden 300 yõl sonra gelen rönesansçõlara Suluca Karahöyük’ten õşõk tuttu Bir Anadolu aydõnlanmacõsõ ALİ RIZA SELMANPAKOĞLU (*) Batõ, karanlõk çağ dediğimiz krallarõn din is- tismarcõlõğõ yaparak kilise işbirliği ile egemen- liğini sürdürüp ilimle uğraşanlarõ engizisyon mahkemelerinde öldürdüğü, korkuttuğu ve ya- şamõn her dönemini kendi yorumladõklarõ dini temele oturttuklarõ dönemin en etkili sürecini 800-1650 yõllarõ arasõnda yaşamõştõr. Dünyanõn yuvarlak olduğunu ortaya koyan Kopernic görüşünü savunan Bruno 1600 yõ- lõnda yakõlarak öldürüldü. 1633’te Galile mah- kemede yargõlandõ, tehdit ve baskõ altõnda bi- limle uğraşmadõğõnõ söyleyince serbest bõrakõl- dõ. “Dünya yine de dönüyor” dediği çalõşma- larõnõ korku içinde gizlice sürdürdü. Kendisin- den 300 yõl sonra gelen Rönesansçõlara da õşõk tutacak olan Hacı Bektaş Veli aydõnlanma õşõ- ğõnõ Suluca Karahöyük’ten yaktõ. Hacõ Bektaş Veli (1242-1337) Anadolu’ya 1270 yõlõnda geldiğinde pek çok yerinde Hõris- tiyanlõğõn hâkim olduğu küçük Türk beylikleri- nin ve aşiretlerin yaşadõğõ Anadolu Türklerini düşünce ve yaşamda birleştirilmesine, Anado- lu’nun Türkleştirilmesine, Türkmen yorumuyla Müslümanlõğõn yayõlmasõna katkõ sağlamõştõr. Gelişmiş bireylerden gelişmiş toplum oluştur- maya yönelen öğretisini yaymaya başlamõştõr. Horasan’dan Ahmet Yesevi’nin öğrencisi Lokman Perende’den aldõğõ matematik, astro- nomi, felsefe dersleri ile Türklerin yaşam biçi- mi öğretisinin temelini oluşturmuştur. HACI BEKTAŞ ÖĞRETİSİNİN DÖRT KAPISI Hacõ Bektaş Veli Alevi-Bektaşi öğretisini birbirinden sõrasõ ile geçilen dört kapõ olarak or- taya koymuştur. Bu dört aşamadan geçerek eği- tilen birey mükemmele ulaşõr. Birinci kapı, şeriat kapısı: Bu kapõda İslam dinini kabul etmek Hazreti Muhammed’i İslamõn peygamberi olarak se- vip saymak, onun ehlibeytine aynõ saygõyõ gös- termek, Hazreti Ali’yi sevgi ve hoşgörünün sembolü olarak görmek esas alõnmõştõr. Bu aşa- mada Tanrõ-insan bağlantõsõ öğretilmektedir. Kuran’õn özü, ruhu, iyilik, doğruluk ve yardõm- laşma, çalõşma, Tanrõ’ya sevgiyle bağlanma vb. konular işlenmekte. Şekilcilikle sõnõrlõ kalma- nõn gelişmeyi önlediği bilinci oluşturulmakta- dõr. Şekilden öze, yüzeysellikten derinliğe geçişin bilgileri verilmektedir. Bu kapõya Hacõ Bektaş Veli’nin verdiği sõfat “yel”dir. Yanlõşla doğru- yu, iyiyle kötüyü ayõrmak bilincine ulaşma he- deflenir. İkinci aşama, yol (tarikat) kapısıdır: Bu kapõya erdemlilik kapõsõ da diyebiliriz. Bu kapõnõn aslõnõ Hacõ Bektaş Veli od (ateş) olarak belirlemiştir. Tanrõ’yõ, kendisini ve evreni tanõ- mak için insanõn içindeki ateş, aşk önem kazan- maktadõr. Bu aşamada insan incelenmekte, ge- lişmiş bireye geçişte bireyin karakteri ve davra- nõş güzellikleri geliştirilmektedir. Olmazsa ol- maz temel öğeler;  Sevgi ve hoşgörü sahibi olmak.  İncinsen de incitme.  Düşmanõnõn dahi insan olduğunu unutma.  Bir insanõ içten yaralamak gammazlõktõr.  Düşman önemsiz olsa da aşağõlama.  Hiçbir insanõ ve ulusu küçümseme.  Tevazu gömleğini giymek olgunlarõn işi- dir.  Göze nur gönülden gelir.  En büyük keramet çalõşmaktõr.  Dinine dizinle değil kalbinle bağlan.  Kötülerden sakõn temizlerle dostluk et.  Mahlukatõn en güzeli de insan, en çirkini de insandõr.  Okunacak en büyük kitap insandõr.  Soy sopun büyüklüğü iyi ahlak ve güzel huy sahibi olmaktõr.  Âdem’e candan, Hakk’a da kuldan yakõn ol.  Bizim meclisimizin tarafõ yoktur.  Vefa, sevgi ve sadakat bağõdõr.  Eline, diline, beline sahip ol. Gibi özdeyişleri ile sevgi ve hoşgörü sahibi olmak, bunun için insan, kendini ve toplumu, ulusunu ve diğer uluslarõ tanõmak ve anlamak için çaba sarf etmeli ve bilgilenmelidir. Sevgi ve hoşgörü, olumsuzluklarõ olumlu kõlar, zararlõ olmayõ önler, zararlõ olacaklarõn zararlarõnõ ön- lemek için iletişim kapõsõnõ açõk tutar. İnsan daima merkezdedir. İnsanõ tanõmak ve anlamak sevgi ve hoşgörü ile başlar.  Eline, diline, beline sahip olmak üçlemesi yolun önemli kişilik gelişmesini oluşturur. Eline sahip ol: Hõrsõzlõk yapma, başkalarõnõn malõna, canõna zarar verme, başkalarõnõn hakkõnõ teslim et, adil ol, haksõzlõk yapma vb... Çalõş, üret, kazan, baş- kalarõnõn sõrtõndan geçinme, hakkõn olmayana tenezzül etme, el açma. Diline sahip ol: Yalan söyleme, dedikodu yapma, iftira atma, dilinle başkalarõnõ rahatsõz etme. Beline sahip ol: Eşinden gayrõ herkesi anne, baba, kardeş olarak gör, karşõ cinse zina duygularõndan arõn- mõş olarak bak, bu anlayõş içinde kadõn erkek ayrõmõ yapmaksõzõn kadõnlar ile erkekleri eşit gör. Görülüyor ki insanlarõn doğuştan genetik olarak zaaflarõnõn farkõnda olan Hacõ Bektaş Veli eğitim yolu ile bu zaaflarõ kontrol altõna alarak yanlõştan, zararlõdan doğruya, yararlõ- ya dönüşümü sağlamõştõr. B u kapõya akõl-ilim ve adalet kapõsõ da diyebiliriz. Hacõ Bektaş Veli bu aşamaya gelen insanlarõn aslõnõn sudan olduğunu söyler. Marifet kapõsõnda yetişen insan akõl, ilim ve adalet ile mükemmele doğru gelişir, aydõnlanma sürecinde bir yandan aydõnlanõrken aydõnlanmanõn özelliklerini benimser, arõ su gibidir, temizler, yõkar, karanlõklar aydõnlõğa dönüşür. Bu aşamadakilere Hünkâr “su” sõfatõ verilmiştir. İlim, akõl ve adalet ile Tanrõ-insan-evren üçlemesini çözümler. Bu üçünün birbirinden ayrõlmaz bir bütün olduğunu kavrar. Enel Hakk der. Hacõ Bektaş Veli bu aşamada ilim ve akõl yolu ile öğretisini sürdürürken şu üç önemli yaklaşõmõ daima göz önünde tutmuştur. a- Ayn’el yakıyn: Görerek, dokunarak, uygulayarak, deneyler yaparak tanõmak, anlamak ve duyumsamak. b- İlm’el yakıyn: Bilgiyi bilim yolu ile değerlendirip doğru düşünmeyi, yaratõcõlõğõ ve yeni bilgiyi sağlamak. c- Hak’el yakıyn: Tanrõ’nõn insan da olduğunu, insanõn Tanrõ’dan ayrõ olmadõğõnõ Tanrõ-insan-evren bütünlüğünün hiçbir kuşkuya meydan vermeyecek şekilde kavranõp benimsendiğini ortaya koyan yaklaşõmdõr. Görülüyor ki Alevi-Bektaşi anlayõşõnda Tanrõ-insan- evren bir bütün iken, Sünni-İslam anlayõşõnda Tanrõ-insan-evren ayrõ ayrõ konum ve kalõplardadõr. Bu bütünlük Cem’deki halka oturuşundan tutunuz semahõn daire olarak yapõlmasõna kadar birçok yaşam biçimine ve ritüellere yansõmõştõr. Marifet odur ki ilim, akõl ve adalet yolu ile aydõn olabilmek, biri anlayõp bir olabilmek diye de özetleyebiliriz marifet kapõsõnõ. Marifet kapõsõ Ü Ç Ü N C Ü A Ş A M A G erçeğe ulaşma aşamasõ. Hacõ Bektaş Veli bu kapõda eğitim alan- lara toprak sõfatõnõ vermiştir. Toprak bünyesinde; hava, su ve ate- şi taşõr, bütünlüğü sağlar. Bu bölümde öğretinin diğer üç aşamasõnõ öğrenen, kavrayan ve uygulayan birey mükemmele ulaşõr ve Tanrõ-ev- ren-insan bütünleşmesi gerçekleşir. Alevi-Bektaşi dualarõ gülbanklarõnda gerçeğe hü diye sonlandõrõlõr. Bazen de kõsaca hü denir. Amin anlamõndadõr. Mükemmel insan artõk bütünün bir parçasõdõr, bü- tüne sevgi ile bakmayõ bilir. Tanrõ korkusunun yerini Tanrõ sevgisi al- mõştõr. Ne korkar ne de korkutur, çevresine mutluluk verir. Ben-sen-o ay- rõlõğõnõn yerini biz kavramõ alõr. Ben değerliyim, sen değerlisin, biz de- ğerliyiz, birlik olduk güçlüyüz, mutluyuz bakõş açõsõ ile yaşamõ güzel- leştirmekte katkõ sunar. Çalõşõp üreterek ve dayanõşõp yardõmlaşarak bir olmanõn, iri olmanõn, diri olmanõn olanağõna katkõ sağlar. Can bedenden çõkõnca ruh Hakk’a yürür. Vefat edenlere Hakk’a yürüdü denir. Dördüncü aşama: Hakikat kapõsõ En çok üç gün ağõrlanan konuklar daha sonra Dergâh’taki çalõşma programõna dahil edilir Aşevindeki kara kazan SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR - Hacı Bektaş Ve- li’yi anma törenleri bugün başla- yacak. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün de törenlere katõlmasõ bek- leniyor. Nevşehir’in Hacõbektaş ilçesin- de bu yõl 45.’si düzenlenecek olan Hacõ Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Şenlikleri için il- çede çeşitli düzenlemeler yapõldõ. İlçeye Cumhurbaşkanõ ve Başba- kan’õn törenlere katõlma olasõlõğõ nedeniyle helikopter pisti yapõlõr- ken, bir süre önce restorasyon ça- lõşmasõna başlanan Hacõbektaş Ve- li Külliyesi ve müzesindeki onarõm çalõşmalarõ hõzlandõrõldõ. Hacõbek- taş Belediye Başkanõ Ali Rıza Selmanpakoğlu, şenliğe bu yõl birçok devlet adamõnõn katõlacağõ- nõ belirterek rekor sayõda ziyaret- çi de beklediklerini söyledi. Sel- manpakoğlu, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, davetten büyük memnuniyet duydukların belir- terek katılma sözü verdi. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Gü- nay, KKTC Milli Eğitim Bakanı Canan Öztoprak, KKTC Demok- rat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, Avrupa Parlamentosu Üyesi, Yeşiller Partisi Milletve- kili Ozan Ceyhun, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçõn ve di- ğer bazı siyasiler ile çeşitli ülke- lerin büyükelçileri ve milletve- killerimiz şenliğimize katılacak” dedi. 3 gün sürecek etkinliklerde çeşitli paneller, resim ve fotoğraf sergileri düzenlenecek ve tiyatro gösterileri sunulacak. Hacõ Bektaş Veli Dostluk ve Barõş Ödülü ise bu yõl, Alevi-Bek- taşi kültürüne katkõlarõndan dola- yõ eski Adalet Bakanõ Mehmet Seyfi Oktay’a verilecek. A şevi Dedebaba’dan sonra gelen en önemli yöneticilerden birisi olan aş- evi babasõ tarafõndan yönetilir. Der- gâha gelen tüm konuklarõn, eğitim gören- lerin ve görevlilerin çalõşma planõ, yemek ve yatõrõlma planõ burada yapõlõr. Mutfak- ta ihtiyaca göre çeşitli büyüklükte kazanlar vardõr. Kara kazan en büyüğü olup, Dede- baba seçiminden sonraki törenlerde ve özel günlerde binlerin üzerinde konuk gel- diğinde kullanõlõr. Konuklar en çok 3 gün ağõrlanõr. Daha sonraki günler için çalõşma planõna dahil edilir. Meydan evinde ocak: Meydan evine girişte tam karşõdadõr. Ocağõn iki yanõnda çerağ denilen iki mum bulunmaktadõr. Türk geleneğini ocak yan- sõtõr. Varlõğõn, aydõnlõğõn ve düşüncenin sü- rekliliğini temsil eder. “Ocağın yansın” atasözünde olduğu gibidir. Gündüzleri eği- timde olan ya da çalõşanlarõn akşamlarõ bir araya geldiklerinde ocak ve iki mum törenle yakõlõr. Aydõnlõk, insanlar için geceler ve gündüze dönüştürülür anlamõndadõr. Ocak aklõ, mumlar ise ilim ve adaleti temsil eder. Akõl, ilim ve adalet aydõnlanmanõn üç önemli unsurudur. Bunlar Allah-Muham- met-Ali üçlemesi ile de ifade edilir. Ocağõn solunda toplantõyõ yöneten baba, yanõnda sõrayla erkekler oturur. Karşõlarõnda ise bayanlar oturur ve bir halka oluşturulur. Gü- nümüzdeki cemlerde bu konu üç mum ile temsil edilir. Meydan evi tavanı: Hiç çivi kullanmadan 9 kat derinliği olan ahşap bir tavandõr. Kat kat gökyüzü- ne yükseliş. Hacõ Bektaş Veli’nin 4 kapõ- dan belirttiği hava hareketini (yeli) temsil eder. Tavanõn bu yapõsõ müzikli ve semahlõ toplantõlarda akustik sağlar. Kırkbudak şamdanı: Pir Evi’nde Hünkâr’õn bulunduğu kõrklar meydanõndadõr. Zararlõ ve korku veren gü- cü temsil eden ejderhanõn başõnõn üzerinde üç şamdan, sõrtõnda bir şamdan vardõr. Ha- cõ Bektaş Veli aydõnlanmasõnõ temsil eder. Zararlõ, korku verici ejderhanõn gücü başõ- nõn üzerindeki akõl-bilim ve adaleti temsil eden aydõnlanmanõn oluşturduğu bilinçle ya- rarlõ güce dönüşür ve sõrtõndaki şamdanla da toplumu aydõnlõk ve mutluluğa taşõr. Aslanlı ceylanlı Hacı Bektaş Veli resmi: Meydan evinde ocağõn hemen üzerindedir. Hacõ Bektaş Veli öğretisindeki sev- gi ve hoşgörüyü ifade eder. Sevgi ve hoşgörü ile mazlum ile zalim, güçsüz ile güçlü bir arada olur. Bu da eğitim ve aydõnlanma ile sağlanõr. Zalimin zararlõ gücü yararlõ güce dönüştürülür. Mey- dan evinde 12 hizmeti temsilen oturma yerinde 12 post bulunur. Hacõ Bektaş Veli’yi temsil eden post giriş kapõsõnõn hemen so- lundadõr. Kapõ yanõnda temsil edilen Hünkâr pos- tu tevazunun ve müte- vazõlõğõn en güzel örneğini oluş- turur. Aşevi. Hacõ Bektaşõ Veli anma törenleri bugün başlõyor HACI BEKTAŞ VELİ’NİN UYGULAMALARI 1- Konuşma dili Türkçe olmuştur. 2- Kadın ve erkek eşitliği sağlanmıştır. 3- Mirasta Kuran’a göre erkeğe karşõ ½ olan kadõnõn payõnõn (Nisa- 1) eşit hale getirilmesi. 4- Kadınların yönetime girebilmeleri. 5- Şahitlikte Kuran’a göre bir erkeğe karşõ iki kadõnõn şahitliği (Bakara 282) yerine şahitlikte eşitlik. 6- Kadın ve erkeklerin toplantıya katılarak kadınların da söz hakkına sahip olması. Kaç göç olmaması. 7- Kadõnõn tesettüre girmemesi. 8- Tek evlilik. 9- Hülle evliliğine son verilmesi. 10- Babaların seçimle belirlenmesi. 11- Çalõşmadan, üretmeden, kazanmadan, başkalarõnõn sõrtõndan geçinmemek. 12- Hakça paylaşmak. 13- Kişisel gelişmenin sağlanmasõnda bilimsel eğitimin gerekliliği. 14- Ele, dile, bele sahip olmak. 15- Sevgi ve hoşgörü ile yaklaşõm. 16- İlim, akıl ve adaletle aydınlanma. 17- Tanrõ-insan-evrenin bütünlüğünü kavramak. (*) Hacıbektaş Belediye Başkanı HACIBEKTAŞ’A 50 OTOBÜS Şişli’den şenliğe çadırkent İstanbul Haber Servisi - Şişli Belediye Başkan- lõğõ bugün başlayacak Hacõ Bektaş Veli anma törenleri ve şenlikleri için bölgeye 250 çadõrlõk bir çadõrkent kurdu. İstanbul’un Şişli ilçesinden etkinliklere ka- tõlmak isteyen yurttaşlar için de 50 otobüs tahsis edil- di. 16-17-18 Ağustos tarihlerinde Hacõbektaş’ta ger- çekleştirilecek etkinlikler öncesi ilçeye 80 kişilik bir ekip gönderen Şişli Belediye Başkanõ Mustafa Sa- rıgül, etkinlikler süresince ilçede ücretsiz içme su- yu dağõtõlacağõnõ belirtti. Sarõgül törenlerle ilgili yap- tõğõ değerlendirmede, Hacõ Bektaş felsefesine bugün her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç olduğunu ifa- de ederek “Toplumlararası barış ve uzlaşmanın yo- lu Hacı Bektaş kültüründen geçer. Anadolu- muzdaki barış ve hoşgörünün temeli Hacı Bektaş Veli’nin ortaya koyduğu insana sevgiyi temel alan felsefedir. Bu nedenle Hacı Bektaş etkin- liklerine büyük önem veriyorum. Dünyamızı sa- vaşlardan ve çatışmalardan kurtaracak olan Ha- cı Bektaş kültürüdür. 16 Ağustos günü (bugün) Şişli’deki yurttaşlarımızla birlikte Hacıbektaş’ta olacağız ” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear