01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 14 AĞUSTOS 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Kafkas gerçeği: Tiflis iblise uydu! Belge Turist T. Doğan Özdinç: “Ege sahillerinde bu yılın ilk iki türbanlı- haşemalı turist çifti görülmüştür! Biri gemicikli öteki el ele!” Durum Doğan Kapkıner: “Abdullah ve Hayrünnisa gizli gizli denize girmişler. Ayıplı bir durumları mı var acaba?” YağmurDeniz - RTE’nin dünürünün belediyesi çöp kokuyormuş... “Temizliği imanındadır!” GÜRCİSTAN’DA yaşananların, emperyalizmle yatağa giren yerli işbirlikçilerin ödediği “renkli devrim”in bedeli olduğunu söylüyor Ceyhun Balcı ve aynı tezgâhın Türkiye’ye de hazırlandığını anlatıyor: “Yugoslavya’nın bölünmesi ile başlayan küçült ve yut yöntemi zaman içinde çiçek ve renk adları ile anılan albenili devrimler kurgulanmasına dönüştü. Batılılar paraları ile akılları ile ve elbette satın aldıkları yerel güçler ile Yugoslavya’da, Ukrayna’da ve Gürcistan’da çiçekli ve renkli devrimleri yaşama geçirmiş oldu. Bu devrimlerin kotarılması için yerel güçlere başta para olmak üzere sınırsız olanaklar sağlandı. Böylesi olanakların sağlanıyor oluşunu salt Batılının demokrasi ve çağdaşlık aşkına mı bağlamışlardır bilinmez ama yapılan iyiliklerin, zamanında verilenlerin karşılığının alınacağı günler gelmiş görünüyor. Bugün için Gürcistan tarafından sergilenen güç gösterisi ilk bakışta akıldışı görünse de, renkli devrim döneminde alınanlar göz önüne alındığında bugün ortaya konan ‘koçbaşı’ işlevinin hiç de şaşırtıcı olmayan bir durum olduğu, tam tersine bir vefa borcunun ödenmekte olduğu açık bir gerçektir. Taşeronlar aracılığı ile yaşama geçirilen devrim adı verilen şarlatanlıkların günü gelip de bir karşılığının olacağı ve elbette bu karşılıkların hiç de düşük bedeller içermeyeceği kestirilmeliydi. Bu arada öğrenildi ki; Gürcistan, çiçekli devriminin baş destekçisini Irak batağında da yalnız bırakmamış; azımsanmayacak sayıda askerini Irak’ta konuşlandırmış. Fakat hem ‘gül devrimi’ destekçisine hem de onun uğruna çatışmayı göze aldığı Rusya’ya fazlaca bedel ödemeye başlamış durumdadır Gürcistan. Emperyalist devletlerle aynı yatağa girmenin ayıyla yatağa girmeye eşdeğer bir durum olduğunu öngöremeyenlerin düştüğü durumdur Gürcistan’ınki! Kıssadan hisse çıkartmak gerekirse, birebir aynı olmasa da Türkiye’de de benzer etkinlikler söz konusudur. Çeşitli adlar altında ve kılıklar içindeki çok sayıda yabancı kaynaklı oluşum içerdeki uzantıları aracılığı ile sinsi bir kurguyu yaşama geçirme peşindedir. Ülkemizin yayılmacılıkla kurulmuş olan ve giderek derinleşen tek yanlı ilişkisinin benzer bedellerin ülkemiz tarafından da ödenmesi sonucuna yol açması korkulan durumdur. Ne yazıktır ki; bu bedellerin ödenmekte olduğuna ilişkin belirtiler fazlasıyla vardır!” Renkli devrimler DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Dişli İktidar!.. SADIK ÇELİK * Son günlerde hem Türk hem de İngiliz basın yayın organların- da yayımlanan bir haber var. Bu habere göre İngiliz turistler için ya- pılan bir reklamda Türkiye’de ta- tilin günlüğünün 2 sterlin oldu- ğundan bahsediliyor. 2 sterlin 5 YTL’ye denk geliyor. Peki, bizler evimizde bile günlüğü 5 YTL’ye bırakın tatil yapmayı karnımızı doyuramazken, bu İngilizler bu- nu nasıl başarıyor? Nasıl ola- cak, ucuz fiyatın iyi bir pazarlama uyanıklığı olacağını düşünen, so- nunu düşünmeyen, suya düşüp yılana sarılmak mecburiyetinde kalan çaresiz işadamlarımız sa- yesinde. Yıllardır Türkiye’de sadece tu- rizm alanında değil, birçok sek- törde ucuz fiyat, bir pazarlama taktiği ve anlayışı olarak kullanıl- dı. Diyebilirsiniz ki ne var bunda, bu dünyanın her yanında yapılan bir uygulama. Ama Türkiye’de bu uygulama gerçekleştirilirken bir- çok nokta da gözardı ediliyor. Ön- cellikle şunu açıklığa kavuştura- lım, kimsenin malına biçeceği fi- yata karşı çıkamayız; bizim ucuz fiyattan kastımız, o malın kaliteli bir şekilde üretilebileceği maliyeti karşılayamayan fiyattır, o malın gerçek ederinin altındaki fiyattır. Örneğin, hangi akıl ve sağduyu sahibi insan günlüğü 5 YTL’ye yurtdışında bir tatilde iyi bir hiz- met almayı bekleyebilir? Birazcık sağduyu sahibi birisi bu fiyata bir tatilin kaliteden, hijyenden, te- mizlikten, eğlenceden ve daha pek çok yönden eksik olacağını görebilir. Bu tür uygulamaların bir başka örneğine de hazır yemek sektöründe rastlamaktayız. Şir- ketlere toplu yemek sağlayan firmalar da 4 çeşit yemeği kişi ba- şına 2 YTL gibi komik rakamlara satabiliyorlar. Bugün bırakın en- düstriyel üretimi, evimizin koşul- larında, İSKİ’nin suyunu kullan- manız halinde bile bir kişilik çor- bayı 2 YTL’ye üretmek mümkün değildir. Üstelik, bu firmalar bu fi- yatın içerisine bir de müşterileri- nin istedikleri ekstraları da ekle- yebilmekteler. Yani bir anlamda, turizmdeki her şey dahil sistem toplu yemek sektöründe de acı- mazsızca yaşanmakta ve üzüm üzüme baka baka kararmaktadır. Oysa ki her aklı başında insan bu rakamlara kaliteli, dengeli, yeter- li ve sağlıklı beslenmenin müm- kün olmayacağını anlayabilir. Bu- nu söylemekten ve yazmaktan di- limizde tüy bitti. Kayıt dışı ve merdiven altı üretim yapan fir- malar ile onların dışında hileli üretim yapan yerli yabancı şöh- retli firmalar, bu fiyatlara yemek satmaktadırlar ama bunun ülke- mize bedeli ağırdır; çünkü bu fir- malar ancak dolandırarak, vergi- sini vermeyerek, çalıştırdıkları- nın emeğinin karşılığını tam ola- rak ödemeyerek, gerekli yatırımı yapamayarak ve en nihayetinde insan hayatı ile oynayarak bu fi- yatlara mal edebilmektedirler. Her şeyden önemlisi, bu fiyatlar- da üretimi devam ettirebilmek için karanlıklar ilişkiler, sahte ve karşılıksız çekler kullanılmakta, te- davülden kalkmış gıda ham- maddeleri tekrar sisteme soku- larak paraya çevrilmektedir. Fi- yatın belirlenmesi ve piyasaya gi- riş artık arz talep dengesi üze- rinden değil, legal olmayan yol- lardan orman kanunları yolu ile gerçekleşmektedir. Yani aslında 2 YTL’den yemek alınıp satılma- sı çok da umurumuzda değildir ama bu anlayışın sonucunda toplumsal huzurumuzun bozul- ması, toplumsal kavgaya sebep olunması, toplumun sağlığı, her gün bir yemek fabrikasının ya da otelin el değiştirmesi, sektörü- müzün geleceği ve bu ülkenin de- ğerlerinin heba edilmesi umuru- muzdadır. Gerek turizmde, gerek hazır ye- mek sektöründe, gerekse hizmet sektörünün diğer kollarında ucuz fiyat ile rekabet avantajı yarattık- larını düşünenler, eninde sonun- da kendi bindikleri dalı kestikle- rini anlayacaklardır ya da bir gün bunun hesabını vereceklerdir. Günlüğü 5 YTL olan bir tatile ge- len turistten ya da 4 çeşit yeme- ği 2 YTL’ye satan ya da alan fir- madan ne hayır gelir? Böyle bir turist bu fiyatlara uygun bir büt- çeyle yola çıkacak, hiçbir ekstra harcamada bulunamayacak, üs- telik kendi ülkesinin en eğitimsiz, en cahil kesiminden geldiği için zarar ziyan verecek ama yine de kendi ülkesinde görmediği ihti- mam ile karşılanacaktır. Oysa ki artık Türkiye’ye gelen turistin kendi ülkelerinde en düşük sos- yo-ekonomik tabakaya mensup olduklarının herkes farkındadır. Bir kere bu fiyatlara turist kabul etti- niz mi bir dahaki seneye daha yüksek rakamlara turist kabul etmeniz de mümkün olmaya- caktır. Elimizi verdik mi kolumu- zu kurtaramayız. Bir dahaki gel- işlerinde kalmaya değil varlıkları- mızı almaya gelirler. Yerli ve ya- bancı turistin gözünde yarattığı- nız ucuzcu, kalitesiz tatil anlayı- şını da bir daha değiştirmek mümkün olmayacaktır. Eğer bu- rada söz konusu olan sadece o işletmenin imajı olsaydı, bu yazı- yı yazmaya gerek bile duymazdık ama maalesef burada söz konu- su olan Türkiye’nin turizminin ve ilgili tüm sektörlerin de imajıdır. Türkiye’nin ucuz tatil cenneti imajının derhal ve kati suretle önüne geçilmesi lazımdır. Gün- lüğü 5 YTL’ye gelecek olan 100 turist belki de günlüğü 500 YTL’ye gelecek tek bir turiste bile bedel olmayacaktır. O tek bir turistin ya- pacağı harcamayı ve Türk turiz- mine sağlayacağı katkıyı ucuzcu 100 turistin sağlaması mümkün değildir. Üstelik, bu 100 turist bir de ülkemize zarar vermekte, kir- letmekte ve ülkemizi yormakta- dırlar. Turizm sektörüne men- sup olanlar, hatta gerek turistik bölgelerde gerekse Türkiye’nin her yerinde, gelen turistin kalite- sinden ve harcama gücünden etkilenen diğer işletme sahipleri bu tür pazarlama yaklaşımlarının kendilerini de doğrudan etkiledi- ğinin farkında olmalı ve buna göre davranmalıdırlar. * Keyveni Hazır Yemek ve Cate- ring Kurucusu Ucuz 2 YTL’ye Yemek, 2 Sterline Tatil Olmaz! Erol Barutçugil: “Tuzla’da kum çuvalı yerine kullanılan işçilerden dördü öldü; Türkiye’de insan hayatı sudan değil, kumdan ucuz oldu!” Anıl Öçal: “İktidarın vazgeçilmez partisinden belediye başkan adayı olmak için gerekli taciz veya tecavüz belgesini nereden almak gerekiyor; genel merkezden mi!” Yüksek Yerilim Hattı [email protected] İş takibi için malı götürmüşler. Neden vatandaşın işini takibe zamanlarının olmadığı şimdi anlaşıldı! Ülkeyi çok ama çok sevmenin anlamı ÜLKESİNİ çok ama çok sevdiğini söylüyor Mustafa Uzunali, haksız da değil: “Evrakta sahtecilik, zimmet gibi suçlardan yargılanacak ama dokunulmazlığı var yargılanamıyor. Halkı birbirine düşürmekten ceza aldığı için muhtar bile olamayacakken, benim oy verdiğim kişinin katkılarıyla başbakan oldu. Başbakanlık yaptığı ülke için canını veren askerlere ‘kelle’, asker katillerine; ‘sayın’ dedi ve açılan dava sonucu 1 lira tazminat ödemeye mahkûm olunca, ‘Koca başbakana 1 liralık dava açılır mı, açacaksanız adam gibi dava açın’ dedi ve sıfatı milletvekili olan kişilerce çılgınca alkışlandı. Partisinin, laik cumhuriyeti yıkmanın odağı olduğu en büyük mahkemece karara bağlandı; ancak para cezasına çarptırıldı. Yasal konumu kendisine laik cumhuriyeti koruma görevi veren ve kişi görevini tamamlamanın huzuru ile zırhlı otomobiline kavuşmanın sevincini yaşıyor. Benim partimin ikinci adamı telefonun ‘yes’ ve ‘no’ tuşlarına basmaktan malul. Bense düşünceleri lanetliymiş gibi hep muhalefetteyim. Çok seviyorum bu ülkeyi çok!” SESSİZ SEDASIZ (!) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com Şaban Dişli’yi aslında iyi tanırsınız!.. Biraz hafızanızı zorlarsanız, bu büyük siyasetçinin 2006 yılında KKTC’de CTP-Demokrat Parti iktidarı- nın çökertilmesinde başrol oynadığını anımsarsınız!.. Pekiii, nasıl başarmıştı AKP Genel Yardımcısı Şa- ban Dişli bu zorlu görevi?.. 21 Haziran 2006’da yaz- dığım “KKTC’de Sivil Darbe” başlıklı yazımdan okuyalım: “Gelelim filmin başrol oyuncularına; en baş oyun- cu AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli!.. AKP markalı filmin her karesinde damgası olan Şa- ban Bey’in Tayyip Bey’den aldığı icazetle KKTC’de- ki sivil hükümet darbesini organize ettiği ortaya çık- tı. Üstelik bu durum, Şaban Bey’in olayı tezgâhlar- ken takma isim kullandığının anlaşılmasıyla ‘mafya- vari’ bir nitelik kazanıverdi!. Düşünün, Türkiye’deki ik- tidar partisinin en üst düzey mensuplarından biri KKTC’ye defalarca gidiyor ve her seferinde değişik bir isimle ünlü Salamis Bay Oteli’nde kalıyor. Takma isim- lere bakın: - Şaban Bolel, Şaban Bolek, Şaban İpek... Yapılan gizli görüşmeler sonunda muhalefetteki UBP’den üç, iktidar ortağı DP’den ise bir milletveki- li istifa edip Özgürlük Partisi’ni kuruyor ve Cumhuri- yetçi Türk Partisi ile koalisyon görüşmelerine başlıyor!.. Serdar Denktaş bu durumu gayet net biçimde şöy- le açıklıyor: - Partimize mensup bir milletvekiline 600, di- ğerine 400 bin dolar ve bakanlık teklif edildi!. Peki, bu kadar entrika, böylesine kaba şekilde ni- çin yapılıyor?. Çünkü verilmiş sözler var! Maraş’ın Rum- lara verilmesi var... Gazimagosa Limanı’nın AB’yle or- tak yönetime açılması var... KKTC’nin ruhuna fatiha okunması var!.. - İşte size AKP damgalı bir ‘sivil darbe’ yapımı!..” (Bu yazım nedeniyle Şaban Dişli tarafından Anka- ra 17. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhime yazıda ileri sürülen hususların gerçek olmadığı gerekçesi ile tazminat davası açılmış olup, dava henüz derdesttir.) İşte bu Şaban Bey’in geçen günlerde, bu tür “va- tan-millet” işlerinden fırsat buldukça kendisi için de “mütevazı” çalışmalar yaptığı ortaya çıktı.. CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya çı- kardığı “komisyon belgesi”ne göre Şaban Bey, Si- livri’de bir arsanın imar durumunu “konuta müsa- it”ten, “ticari” arsa konumuna çevirip, 1 milyon do- lar komisyonu(!) cebe indirmişti. İndirmişti diyorum, çünkü o arsada şu anda dünya devi TESCO’nun de- vasa alışveriş merkezi inşaatı yükseliyor!.. Zaten Şa- ban Dişli’nin, eski ortağı Mehmet Karasu ile 31 Ağus- tos 2006’da yapmış olduğu protokolde neyin ne ola- cağı gayet net bir şekilde belirtiliyor: “Silivri ilçesi 79 ada 6, 7, 8 No’lu parsellerin kıs- men özkaynak, kısmen de (2.200.000 USD) ban- ka kredisi ile alınıp, tüm ticari taramalar ve imar değişiklikleri sonrasında gerçekleşecek satışın- dan (8.600.000 USD) Şaban Dişli’nin şahsına ve- ya işaret edeceği özel veya tüzel kişiliğe, söz ko- nusu banka kredisinden kaynaklı faiz, harç ve bu- nun gibi masraflar içinden düşülmek ve hesap- lanmak kaydıyla brüt 1.000.000 USD ödenmesi pe- şinen kabul edilmiştir.” Nitekim tam da öyle oldu!.. Protokolün imzalan- masından yaklaşık 10 ay sonra, 11 Mayıs 2007’de imar sorunu çözüldü. Denizbank’tan 2.2 milyon do- lar kredi alındı ve 18 Ocak 2008’de Mehmet Karasu ve ortağı arsayı 3.4 milyon dolara aldı. Peki ya son- ra? İşte orası müthiş!. - Tam üç gün sonra aynı arsa TESCO’ya tam 14.3 milyon dolara satıldı!.. İsterseniz Türkçeye çevirelim: Karasu ve ortağı, ar- sayı alırken ödedikleri 3.4 milyon dolar, Şaban Bey’e ödedikleri 1 milyon dolar rüşvet, pardon komisyonu düştükten sonra, üç gün içinde tam 10 milyon dolar kazanmış oldular!!! Şaban Dişli, 30 saat bekledikten sonra yaptığı ya- zılı açıklamada, belgedeki imzanın kendisine ait ol- duğunu kabul etti ve tamamen eski ortağına iyilik ol- sun, kredi alabilsin diye bankaya bloke ettirdiğini, imar değişikliğinden de haberi olmadığını açıkladı... Tabii, hiçbir belge göstermedi!.. Şaban Bey tam bunları anlatırken, Sapanca’da ku- zenine devrettiği fabrikanın mühürlenmesi üzerine, Sa- karya Belediyesi’nin imar planını değiştirttiği iddiası patlamasın mı?!.. - Bunlar, iktidarıyla, belediyeleriyle, işbirlikçi- leriyle sahiden pek dişli!.. e-posta: [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Namlusu eğ- meçli ve iki yanõ da keskin, bir tür uzun savaş bõça- ğõ. 2/ Pirinç ve şekerkamõşõndan elde edilen bir tür rakõ... “Doma- lan” da denilen ve patatese ben- zeyen bir tür mantar. 3/ Bir- likte oynayan sporcu topluluğu... Tan- tal elementinin simgesi. 4/ Işõk kaynağõnõn 1 sa- niyede çevresine yay- dõğõ õşõk enerjisi... Akõl... Tavlada “üç” sayõsõ. 5/ Kuzey Afrika'da der- vişlere verilen ad. 6/ Bir renk... Ketenden ya- põlan kõsa pantolon, bü- yük cepli uzun ceket ve geniş mantar şapkadan oluşan av kõlõğõ. 7/ İnternet sözcüğünün kõsaltmasõ... Uzun tüylü çuha. 8/ Çeşme zõ- vanasõ. 9/ Bir soru sözü... Kişinin toplumsal konumu. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Muğla’nõn bir ilçesi. 2/ “Çalma, hõrsõzlõk” anlamõn- da argo sözcük... Büyük sõçan. 3/ Birbirini tamamlayan şeylerin tümü... Uzaklõk anlatmakta kullanõlan söz. 4/ Eliaçõk, cömert, yiğit... “Sessiz, yavaş” anlamõnda ye- rel bir sözcük... Selenyum elementinin simgesi. 5/ Ley- leğe benzer bir kuş. 6/ Halk dilinde ayrana verilen ad... Afrika’nõn doğusunda toplu olarak yapõlan yabanõl hay- van avõ. 7/ Kesintilerden sonra kalan miktar... Türk halk müziğinde bir uzunhava türü. 8/ Üzerine dikiş ipliği sa- rõlan makara. 9/ Neon elementinin simgesi... Toplum içindeki davranõşlarda izlenecek yol. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K U Y U C U K B A Z A M E T S U R A K U N K I L A M A K L A P A G M İ E L A N Ö N O L O J İ C L A Z K A B Z A N T A N R E K S E R A N D E R 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 14 Ağustos
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear