Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
14 AĞUSTOS 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
15
Kafkas
gerçeği:
Tiflis iblise
uydu!
Belge
Turist
T. Doğan Özdinç:
“Ege sahillerinde bu
yılın ilk iki türbanlı-
haşemalı turist çifti
görülmüştür! Biri
gemicikli öteki el ele!”
Durum
Doğan Kapkıner:
“Abdullah ve
Hayrünnisa gizli gizli
denize girmişler.
Ayıplı bir durumları
mı var acaba?”
YağmurDeniz
- RTE’nin dünürünün
belediyesi çöp
kokuyormuş...
“Temizliği imanındadır!”
GÜRCİSTAN’DA yaşananların, emperyalizmle
yatağa giren yerli işbirlikçilerin ödediği “renkli
devrim”in bedeli olduğunu söylüyor Ceyhun Balcı
ve aynı tezgâhın Türkiye’ye de hazırlandığını
anlatıyor:
“Yugoslavya’nın bölünmesi ile başlayan küçült
ve yut yöntemi zaman içinde çiçek ve renk adları
ile anılan albenili devrimler kurgulanmasına
dönüştü. Batılılar paraları ile akılları ile ve elbette
satın aldıkları yerel güçler ile Yugoslavya’da,
Ukrayna’da ve Gürcistan’da çiçekli ve renkli
devrimleri yaşama geçirmiş oldu. Bu devrimlerin
kotarılması için yerel güçlere başta para olmak
üzere sınırsız olanaklar sağlandı. Böylesi
olanakların sağlanıyor oluşunu salt Batılının
demokrasi ve çağdaşlık aşkına mı bağlamışlardır
bilinmez ama yapılan iyiliklerin, zamanında
verilenlerin karşılığının alınacağı günler gelmiş
görünüyor. Bugün için Gürcistan tarafından
sergilenen güç gösterisi ilk bakışta akıldışı
görünse de, renkli devrim döneminde alınanlar
göz önüne alındığında bugün ortaya konan
‘koçbaşı’ işlevinin hiç de şaşırtıcı olmayan bir
durum olduğu, tam tersine bir vefa borcunun
ödenmekte olduğu açık bir gerçektir. Taşeronlar
aracılığı ile yaşama geçirilen devrim adı verilen
şarlatanlıkların günü gelip de bir karşılığının
olacağı ve elbette bu karşılıkların hiç de düşük
bedeller içermeyeceği kestirilmeliydi. Bu arada
öğrenildi ki; Gürcistan, çiçekli devriminin baş
destekçisini Irak batağında da yalnız bırakmamış;
azımsanmayacak sayıda askerini Irak’ta
konuşlandırmış. Fakat hem ‘gül devrimi’
destekçisine hem de onun uğruna çatışmayı göze
aldığı Rusya’ya fazlaca bedel ödemeye başlamış
durumdadır Gürcistan. Emperyalist devletlerle
aynı yatağa girmenin ayıyla yatağa girmeye
eşdeğer bir durum olduğunu öngöremeyenlerin
düştüğü durumdur Gürcistan’ınki! Kıssadan hisse
çıkartmak gerekirse, birebir aynı olmasa da
Türkiye’de de benzer etkinlikler söz konusudur.
Çeşitli adlar altında ve kılıklar içindeki çok sayıda
yabancı kaynaklı oluşum içerdeki uzantıları
aracılığı ile sinsi bir kurguyu yaşama geçirme
peşindedir. Ülkemizin yayılmacılıkla kurulmuş olan
ve giderek derinleşen tek yanlı ilişkisinin benzer
bedellerin ülkemiz tarafından da ödenmesi
sonucuna yol açması korkulan durumdur. Ne
yazıktır ki; bu bedellerin ödenmekte olduğuna
ilişkin belirtiler fazlasıyla vardır!”
Renkli devrimler
DÜZ ÇİZGİ
ÜMİT ZİLELİ
Dişli İktidar!..
SADIK ÇELİK *
Son günlerde hem Türk hem
de İngiliz basın yayın organların-
da yayımlanan bir haber var. Bu
habere göre İngiliz turistler için ya-
pılan bir reklamda Türkiye’de ta-
tilin günlüğünün 2 sterlin oldu-
ğundan bahsediliyor. 2 sterlin 5
YTL’ye denk geliyor. Peki, bizler
evimizde bile günlüğü 5 YTL’ye
bırakın tatil yapmayı karnımızı
doyuramazken, bu İngilizler bu-
nu nasıl başarıyor? Nasıl ola-
cak, ucuz fiyatın iyi bir pazarlama
uyanıklığı olacağını düşünen, so-
nunu düşünmeyen, suya düşüp
yılana sarılmak mecburiyetinde
kalan çaresiz işadamlarımız sa-
yesinde.
Yıllardır Türkiye’de sadece tu-
rizm alanında değil, birçok sek-
törde ucuz fiyat, bir pazarlama
taktiği ve anlayışı olarak kullanıl-
dı. Diyebilirsiniz ki ne var bunda,
bu dünyanın her yanında yapılan
bir uygulama. Ama Türkiye’de bu
uygulama gerçekleştirilirken bir-
çok nokta da gözardı ediliyor. Ön-
cellikle şunu açıklığa kavuştura-
lım, kimsenin malına biçeceği fi-
yata karşı çıkamayız; bizim ucuz
fiyattan kastımız, o malın kaliteli
bir şekilde üretilebileceği maliyeti
karşılayamayan fiyattır, o malın
gerçek ederinin altındaki fiyattır.
Örneğin, hangi akıl ve sağduyu
sahibi insan günlüğü 5 YTL’ye
yurtdışında bir tatilde iyi bir hiz-
met almayı bekleyebilir? Birazcık
sağduyu sahibi birisi bu fiyata bir
tatilin kaliteden, hijyenden, te-
mizlikten, eğlenceden ve daha
pek çok yönden eksik olacağını
görebilir. Bu tür uygulamaların bir
başka örneğine de hazır yemek
sektöründe rastlamaktayız. Şir-
ketlere toplu yemek sağlayan
firmalar da 4 çeşit yemeği kişi ba-
şına 2 YTL gibi komik rakamlara
satabiliyorlar. Bugün bırakın en-
düstriyel üretimi, evimizin koşul-
larında, İSKİ’nin suyunu kullan-
manız halinde bile bir kişilik çor-
bayı 2 YTL’ye üretmek mümkün
değildir. Üstelik, bu firmalar bu fi-
yatın içerisine bir de müşterileri-
nin istedikleri ekstraları da ekle-
yebilmekteler. Yani bir anlamda,
turizmdeki her şey dahil sistem
toplu yemek sektöründe de acı-
mazsızca yaşanmakta ve üzüm
üzüme baka baka kararmaktadır.
Oysa ki her aklı başında insan bu
rakamlara kaliteli, dengeli, yeter-
li ve sağlıklı beslenmenin müm-
kün olmayacağını anlayabilir. Bu-
nu söylemekten ve yazmaktan di-
limizde tüy bitti. Kayıt dışı ve
merdiven altı üretim yapan fir-
malar ile onların dışında hileli
üretim yapan yerli yabancı şöh-
retli firmalar, bu fiyatlara yemek
satmaktadırlar ama bunun ülke-
mize bedeli ağırdır; çünkü bu fir-
malar ancak dolandırarak, vergi-
sini vermeyerek, çalıştırdıkları-
nın emeğinin karşılığını tam ola-
rak ödemeyerek, gerekli yatırımı
yapamayarak ve en nihayetinde
insan hayatı ile oynayarak bu fi-
yatlara mal edebilmektedirler.
Her şeyden önemlisi, bu fiyatlar-
da üretimi devam ettirebilmek
için karanlıklar ilişkiler, sahte ve
karşılıksız çekler kullanılmakta, te-
davülden kalkmış gıda ham-
maddeleri tekrar sisteme soku-
larak paraya çevrilmektedir. Fi-
yatın belirlenmesi ve piyasaya gi-
riş artık arz talep dengesi üze-
rinden değil, legal olmayan yol-
lardan orman kanunları yolu ile
gerçekleşmektedir. Yani aslında
2 YTL’den yemek alınıp satılma-
sı çok da umurumuzda değildir
ama bu anlayışın sonucunda
toplumsal huzurumuzun bozul-
ması, toplumsal kavgaya sebep
olunması, toplumun sağlığı, her
gün bir yemek fabrikasının ya da
otelin el değiştirmesi, sektörü-
müzün geleceği ve bu ülkenin de-
ğerlerinin heba edilmesi umuru-
muzdadır.
Gerek turizmde, gerek hazır ye-
mek sektöründe, gerekse hizmet
sektörünün diğer kollarında ucuz
fiyat ile rekabet avantajı yarattık-
larını düşünenler, eninde sonun-
da kendi bindikleri dalı kestikle-
rini anlayacaklardır ya da bir gün
bunun hesabını vereceklerdir.
Günlüğü 5 YTL olan bir tatile ge-
len turistten ya da 4 çeşit yeme-
ği 2 YTL’ye satan ya da alan fir-
madan ne hayır gelir? Böyle bir
turist bu fiyatlara uygun bir büt-
çeyle yola çıkacak, hiçbir ekstra
harcamada bulunamayacak, üs-
telik kendi ülkesinin en eğitimsiz,
en cahil kesiminden geldiği için
zarar ziyan verecek ama yine de
kendi ülkesinde görmediği ihti-
mam ile karşılanacaktır. Oysa ki
artık Türkiye’ye gelen turistin
kendi ülkelerinde en düşük sos-
yo-ekonomik tabakaya mensup
olduklarının herkes farkındadır. Bir
kere bu fiyatlara turist kabul etti-
niz mi bir dahaki seneye daha
yüksek rakamlara turist kabul
etmeniz de mümkün olmaya-
caktır. Elimizi verdik mi kolumu-
zu kurtaramayız. Bir dahaki gel-
işlerinde kalmaya değil varlıkları-
mızı almaya gelirler. Yerli ve ya-
bancı turistin gözünde yarattığı-
nız ucuzcu, kalitesiz tatil anlayı-
şını da bir daha değiştirmek
mümkün olmayacaktır. Eğer bu-
rada söz konusu olan sadece o
işletmenin imajı olsaydı, bu yazı-
yı yazmaya gerek bile duymazdık
ama maalesef burada söz konu-
su olan Türkiye’nin turizminin ve
ilgili tüm sektörlerin de imajıdır.
Türkiye’nin ucuz tatil cenneti
imajının derhal ve kati suretle
önüne geçilmesi lazımdır. Gün-
lüğü 5 YTL’ye gelecek olan 100
turist belki de günlüğü 500 YTL’ye
gelecek tek bir turiste bile bedel
olmayacaktır. O tek bir turistin ya-
pacağı harcamayı ve Türk turiz-
mine sağlayacağı katkıyı ucuzcu
100 turistin sağlaması mümkün
değildir. Üstelik, bu 100 turist bir
de ülkemize zarar vermekte, kir-
letmekte ve ülkemizi yormakta-
dırlar. Turizm sektörüne men-
sup olanlar, hatta gerek turistik
bölgelerde gerekse Türkiye’nin
her yerinde, gelen turistin kalite-
sinden ve harcama gücünden
etkilenen diğer işletme sahipleri
bu tür pazarlama yaklaşımlarının
kendilerini de doğrudan etkiledi-
ğinin farkında olmalı ve buna
göre davranmalıdırlar.
* Keyveni Hazır Yemek ve Cate-
ring Kurucusu
Ucuz
2 YTL’ye Yemek,
2 Sterline Tatil Olmaz!
Erol Barutçugil:
“Tuzla’da kum çuvalı
yerine kullanılan
işçilerden dördü öldü;
Türkiye’de insan
hayatı sudan değil,
kumdan ucuz oldu!”
Anıl Öçal:
“İktidarın
vazgeçilmez
partisinden belediye
başkan adayı olmak
için gerekli taciz veya
tecavüz belgesini
nereden almak
gerekiyor; genel
merkezden mi!”
Yüksek Yerilim Hattı
[email protected]
İş takibi için malı götürmüşler. Neden vatandaşın
işini takibe zamanlarının olmadığı şimdi anlaşıldı!
Ülkeyi çok ama çok sevmenin anlamı
ÜLKESİNİ çok ama çok sevdiğini
söylüyor Mustafa Uzunali, haksız da
değil:
“Evrakta sahtecilik, zimmet gibi
suçlardan yargılanacak ama
dokunulmazlığı var yargılanamıyor.
Halkı birbirine düşürmekten ceza
aldığı için muhtar bile
olamayacakken, benim oy verdiğim
kişinin katkılarıyla başbakan oldu.
Başbakanlık yaptığı ülke için canını
veren askerlere ‘kelle’, asker
katillerine; ‘sayın’ dedi ve açılan dava
sonucu 1 lira tazminat ödemeye
mahkûm olunca, ‘Koca başbakana 1
liralık dava açılır mı, açacaksanız
adam gibi dava açın’ dedi ve sıfatı
milletvekili olan kişilerce çılgınca
alkışlandı. Partisinin, laik cumhuriyeti
yıkmanın odağı olduğu en büyük
mahkemece karara bağlandı; ancak
para cezasına çarptırıldı. Yasal
konumu kendisine laik cumhuriyeti
koruma görevi veren ve kişi
görevini tamamlamanın huzuru ile
zırhlı otomobiline kavuşmanın
sevincini yaşıyor. Benim partimin
ikinci adamı telefonun ‘yes’ ve ‘no’
tuşlarına basmaktan malul. Bense
düşünceleri lanetliymiş gibi hep
muhalefetteyim. Çok seviyorum bu
ülkeyi çok!”
SESSİZ SEDASIZ (!)
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com
HARBİ SEMİH POROY
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected]
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
Şaban Dişli’yi aslında iyi tanırsınız!..
Biraz hafızanızı zorlarsanız, bu büyük siyasetçinin
2006 yılında KKTC’de CTP-Demokrat Parti iktidarı-
nın çökertilmesinde başrol oynadığını anımsarsınız!..
Pekiii, nasıl başarmıştı AKP Genel Yardımcısı Şa-
ban Dişli bu zorlu görevi?.. 21 Haziran 2006’da yaz-
dığım “KKTC’de Sivil Darbe” başlıklı yazımdan
okuyalım:
“Gelelim filmin başrol oyuncularına; en baş oyun-
cu AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli!..
AKP markalı filmin her karesinde damgası olan Şa-
ban Bey’in Tayyip Bey’den aldığı icazetle KKTC’de-
ki sivil hükümet darbesini organize ettiği ortaya çık-
tı. Üstelik bu durum, Şaban Bey’in olayı tezgâhlar-
ken takma isim kullandığının anlaşılmasıyla ‘mafya-
vari’ bir nitelik kazanıverdi!. Düşünün, Türkiye’deki ik-
tidar partisinin en üst düzey mensuplarından biri
KKTC’ye defalarca gidiyor ve her seferinde değişik bir
isimle ünlü Salamis Bay Oteli’nde kalıyor. Takma isim-
lere bakın:
- Şaban Bolel, Şaban Bolek, Şaban İpek...
Yapılan gizli görüşmeler sonunda muhalefetteki
UBP’den üç, iktidar ortağı DP’den ise bir milletveki-
li istifa edip Özgürlük Partisi’ni kuruyor ve Cumhuri-
yetçi Türk Partisi ile koalisyon görüşmelerine başlıyor!..
Serdar Denktaş bu durumu gayet net biçimde şöy-
le açıklıyor:
- Partimize mensup bir milletvekiline 600, di-
ğerine 400 bin dolar ve bakanlık teklif edildi!.
Peki, bu kadar entrika, böylesine kaba şekilde ni-
çin yapılıyor?. Çünkü verilmiş sözler var! Maraş’ın Rum-
lara verilmesi var... Gazimagosa Limanı’nın AB’yle or-
tak yönetime açılması var... KKTC’nin ruhuna fatiha
okunması var!..
- İşte size AKP damgalı bir ‘sivil darbe’ yapımı!..”
(Bu yazım nedeniyle Şaban Dişli tarafından Anka-
ra 17. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhime yazıda
ileri sürülen hususların gerçek olmadığı gerekçesi ile
tazminat davası açılmış olup, dava henüz derdesttir.)
İşte bu Şaban Bey’in geçen günlerde, bu tür “va-
tan-millet” işlerinden fırsat buldukça kendisi için de
“mütevazı” çalışmalar yaptığı ortaya çıktı..
CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya çı-
kardığı “komisyon belgesi”ne göre Şaban Bey, Si-
livri’de bir arsanın imar durumunu “konuta müsa-
it”ten, “ticari” arsa konumuna çevirip, 1 milyon do-
lar komisyonu(!) cebe indirmişti. İndirmişti diyorum,
çünkü o arsada şu anda dünya devi TESCO’nun de-
vasa alışveriş merkezi inşaatı yükseliyor!.. Zaten Şa-
ban Dişli’nin, eski ortağı Mehmet Karasu ile 31 Ağus-
tos 2006’da yapmış olduğu protokolde neyin ne ola-
cağı gayet net bir şekilde belirtiliyor:
“Silivri ilçesi 79 ada 6, 7, 8 No’lu parsellerin kıs-
men özkaynak, kısmen de (2.200.000 USD) ban-
ka kredisi ile alınıp, tüm ticari taramalar ve imar
değişiklikleri sonrasında gerçekleşecek satışın-
dan (8.600.000 USD) Şaban Dişli’nin şahsına ve-
ya işaret edeceği özel veya tüzel kişiliğe, söz ko-
nusu banka kredisinden kaynaklı faiz, harç ve bu-
nun gibi masraflar içinden düşülmek ve hesap-
lanmak kaydıyla brüt 1.000.000 USD ödenmesi pe-
şinen kabul edilmiştir.”
Nitekim tam da öyle oldu!.. Protokolün imzalan-
masından yaklaşık 10 ay sonra, 11 Mayıs 2007’de
imar sorunu çözüldü. Denizbank’tan 2.2 milyon do-
lar kredi alındı ve 18 Ocak 2008’de Mehmet Karasu
ve ortağı arsayı 3.4 milyon dolara aldı. Peki ya son-
ra? İşte orası müthiş!.
- Tam üç gün sonra aynı arsa TESCO’ya tam
14.3 milyon dolara satıldı!..
İsterseniz Türkçeye çevirelim: Karasu ve ortağı, ar-
sayı alırken ödedikleri 3.4 milyon dolar, Şaban Bey’e
ödedikleri 1 milyon dolar rüşvet, pardon komisyonu
düştükten sonra, üç gün içinde tam 10 milyon dolar
kazanmış oldular!!!
Şaban Dişli, 30 saat bekledikten sonra yaptığı ya-
zılı açıklamada, belgedeki imzanın kendisine ait ol-
duğunu kabul etti ve tamamen eski ortağına iyilik ol-
sun, kredi alabilsin diye bankaya bloke ettirdiğini, imar
değişikliğinden de haberi olmadığını açıkladı... Tabii,
hiçbir belge göstermedi!..
Şaban Bey tam bunları anlatırken, Sapanca’da ku-
zenine devrettiği fabrikanın mühürlenmesi üzerine, Sa-
karya Belediyesi’nin imar planını değiştirttiği iddiası
patlamasın mı?!..
- Bunlar, iktidarıyla, belediyeleriyle, işbirlikçi-
leriyle sahiden pek dişli!..
e-posta: [email protected]
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Namlusu eğ-
meçli ve iki yanõ
da keskin, bir tür
uzun savaş bõça-
ğõ. 2/ Pirinç ve
şekerkamõşõndan
elde edilen bir tür
rakõ... “Doma-
lan” da denilen
ve patatese ben-
zeyen bir tür
mantar. 3/ Bir-
likte oynayan
sporcu topluluğu... Tan-
tal elementinin simgesi.
4/ Işõk kaynağõnõn 1 sa-
niyede çevresine yay-
dõğõ õşõk enerjisi... Akõl...
Tavlada “üç” sayõsõ. 5/
Kuzey Afrika'da der-
vişlere verilen ad. 6/
Bir renk... Ketenden ya-
põlan kõsa pantolon, bü-
yük cepli uzun ceket
ve geniş mantar şapkadan oluşan av kõlõğõ. 7/ İnternet
sözcüğünün kõsaltmasõ... Uzun tüylü çuha. 8/ Çeşme zõ-
vanasõ. 9/ Bir soru sözü... Kişinin toplumsal konumu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Muğla’nõn bir ilçesi. 2/ “Çalma, hõrsõzlõk” anlamõn-
da argo sözcük... Büyük sõçan. 3/ Birbirini tamamlayan
şeylerin tümü... Uzaklõk anlatmakta kullanõlan söz. 4/
Eliaçõk, cömert, yiğit... “Sessiz, yavaş” anlamõnda ye-
rel bir sözcük... Selenyum elementinin simgesi. 5/ Ley-
leğe benzer bir kuş. 6/ Halk dilinde ayrana verilen ad...
Afrika’nõn doğusunda toplu olarak yapõlan yabanõl hay-
van avõ. 7/ Kesintilerden sonra kalan miktar... Türk halk
müziğinde bir uzunhava türü. 8/ Üzerine dikiş ipliği sa-
rõlan makara. 9/ Neon elementinin simgesi... Toplum
içindeki davranõşlarda izlenecek yol.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
K U Y U C U K B
A Z A M E T S U
R A K U N K I L
A M A K L A P A
G M İ E L A N
Ö N O L O J İ C
L A Z K A B Z A
N T A N R E K
S E R A N D E R
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
14 Ağustos