25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2008 ÇARŞAMBA 10 H A D CLJYI-JJCLİV dishab@cumhuriyet.com.tr İran'da ünlülere reklam yasagı • Dış Haberler Servisi - tran, ünlülerin tüketimi teşvik etmemesi gerektiğini belirterek oyunculann vc sporculann reklamlarda oynamasını yasakladı. Kültür Bakanlığı Enfonnasyon Ofısi Başkanı Ali Rııza Kerimi, "Kültür ve spor dünyasımn ünlü isimleri, tüketimi değil cesareti teşvik etmelidir" dedi. tran'da kadın oyunculann reklamlarda görülmesi birkaç yıl önce yasaklanmıştı. Son yıllarda ünlü erkeklerin reklam fılmlerinde ve bilboardlarda dalıa sık görülıneye başlaması, bazı yetkililerin tepkisiyle karşılaşıyor. Asyalı kadınlara köle muamelesi • CAKARTA (AA) - Insan Haklan İzlemc Orgütü, Suudi Arabistan'da Asya kökenli binlerce kadına "köle gibi davranıldığını" bildirdi. Örgüt, 2 yıl boyunca yaptığı incelemelerin ardmdan yayımladığı "Sanki lnsan Değilim" adlı raporunda, Suudi Arabistan'da hizmetçi olarak çalışan 1.5 milyon Endonezyalı, Filipin, Sri Lankalı ve Nepalli kadm bulunduğunu ve bıı kadınların yasal korumadan yararlanamadığını belirtti. Bu ülkedeki çok sayıda hizmetçinin haftanm 7 günü, günde 18 saat çalıştığına dikkat çekilen raporda, Suudi Arabistan'a bu kadınlara yasal koruma sağlanması için radikal tedbirler alma çağnsında bulunuldu. Yeni Delhi hükümetîne nükleer vetosu • YENİ DELHİ (AA)- Hindistan'da mecliste çoğunluğu sağlaması için 4 yıldır hükümete destek veren komünist partiler, ABD ile sivil nükleer işbirliği anlaşmasının resınen imzalanması durumunda, hükümetten desteklerini çekeceklerini açıkladı. Başbakan Manmohan Singh, önceki gün yaptığı açıklamada, anlaşmayı yakında imzalayacaklarını söylemişti. Hindistan'ın en büyük komünist partisi olan Hindistan Konıünist Partisi-Marksistin lideri Prakash Karat, hükümetten desteği çekme "vakitlerinin geldiğini" belirtti. Komünistlerin önde gelen liderlcrinden Dcbabrata Biswas ise 4 komünist partinin cumhurbaşkanmdan. hükümet için güven oylaması yapılmasını isteyeceğini belirtti. Çeklerden ABDfüze kalkanına onay • PRAG (AA) - ABD, Çek Cumhuriyeti ile Washington'ın füze savunma kalkanının unsurlarını bir Avrupa ülkesine kurmasına olanak tanıyacak ön anlaşmayı imzaladı. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Karel Schvvarzenberg, Waslıington'm, tran gibi ülkelerden atılabilecek füzeleri vurma amacmda olduğunu söylcdiği sistcminin parçası olan bir radar istasyonunun Prag'ın güneybatısına inşa edilmesini öngören anlaşmaya imza koydular. Rice, yaptığı açıklamada, Washington'ın kimi unsurlannı da Polonya'ya yerleştinneyi hcdeflediği füze savunma sisteminin nasıl ilerleteceğine yeni ABD Başkanı'nın karar vereceğini söyledi. Rusya: Karşılık verîriz • MOSKOVA (AA) - Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin, Çek Cumhuriyeti ile imzaladığı füzc kalkanı anlaşmasını yaşama geçirmesi dummunda, buna "askeri-teknik anlamda" karşılık verecekleri uyarısında bulundu. Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın intemct sitesinde yayımlanan açıklamada, "Eğer ABD'nin stratejik füze kalkanı sınırlanmıza yakın ycrlere gerçekten yerleştirilirse, o zaman biz de diplomatik yöntemlerle değil, askeri-teknik yöntemlerle karşılık venneye zorlanacağız" denildi. Açıklamada, ABD füze kalkanının, küresel güvenliğin ve Moskova'nın stratejik caydırıcılığının "altını kazacağı" belirtilerek, bu adımla Moskova'nın, Washington'a füzc kalkanı konusunda sunduğu önerilerin gözardı edildiği kaydedildi. Morales'in kamıüaştırma çabalanndan rahatsız olan zenginler geniş özerklik peşinde aynayan kazan Bolivya ENGİN ESEN Güney Amerika'nuı en yoksul ül- kesi Bolivya, 2005 yıhndaki se- çimde Sosyalizme Doğru Hareket li- deri Evo Morales'in galip gelmesiy- le dünyanın dikkatini çekti. Çünkü Morales, Avrupah kanı taşımıyordu, Aymara asıllıydı; ilk defa bu ülke hal- kının çoğunluğunu oluşturan yoksul yerlilerden biri, üstelik bir çiftçi lide- ri devlet başkanı seçilmişti. Morales, yakın arkadaşı Venezüella lideri Hugo Chavez'in izinden giderek, doğalgaz başta olmak üzcre ülke zenginliklerini yabancı serma- yeden temizlemeye ve anayasada yerli halkın yönetime katılması- nı teşvik etme amaçlı değişiklik- ler yapmaya koyuldu. Ancak bunun üzerine, beyaz azınlık, Santa Cruz başta olmak üzere çoğunluk sağladıklan eya- letlerde kendilerine geniş özerk- lik sağlayacak referandumlar dü- zenlemeye başladılar. Morales'e şaşırtıcı derecede benzeyen Bolivya Topraksızlar Hareketi temsilcisi Moises Tor- res Veizaga, küçücük ülkesini Latin Amerika'nın "kaynayan ka/.anı" diye tarif ediyor. 'DEVLETÇIKLER 1 ISTENIYOR Ülkesinin 180 yıllık geçmişin- de 200'e yakın darbe ve devrim girişimi yaşandığına işaret eden Veizaga, 1985'teülkeninkapıla- rıru yabancı şirketlere açan 21060 sayılı yasa ve 1996'daki tanm re- formu ile işsiz, topraksız, hatta köysüz kalan milyonlarca Bo- livyahdan biri. Son gelişnıeleri sorduğumuzda, önündeki kâğıdm üzerine bir çırpıda ülkenin hari- tasını çizerek anlatmaya başlıyor: "Bolivya'da Kosova gibi dev- letçikler kurmak istiyorlar. Bo- livya'nın toprakları ikiye ayrılmış; 4 - 5 bin metre yükseklikteki batı kesimi ve 500 - 1000 metre yük- seklikteki doğu kesim. Doğalgaz gibi kaynaklar alçak kesimlerde, yükseklerde ise sadece küçük top- alıkesir'in Gönen ilçesinde bulunan, DÎSK'e bağlı Birleşik Metalîşçileri Sendikası'na ait Kemal Türkler Eğitim Sitesi, 7-15 Hadran günlerindeyüzlercegenç işçininyanı sıra, Latin Amerika'dan gelen bir emekçi heyetine ev sahipliğiyaptı. ToplumsalAraşnrma ve Eğitim Merkezi (TAREM) ileDİSKve Türk-İş'ebağlı 9 sendikamn işbirliğiylegerçekleşen Dünya Genç Işçi Buluşması'ndaki toplantılan ve kültürel etkinlikleri zenginleştiren Latin Amerikalılar, aytıca Susurluk'taki Yörsanfabrikasmda grevde olan işçüeri ziyaret ettiler ve İstanbul Tuzla tersanelerindeki işçi ö'lümleriniprotesto eylemine katüddar. Bolivya, Venezüella, Şili, Brezilya ve Arjantin 'den gelen işçi ve köylü tentsilcileriyle, ülkelerinde son dönemdeyükselişte olan sosyal hareketleri ve neoliberalpolitikalara karşı geliştirilen mücadele ömeklerini konuştuk. Onlarca işçinin hayatını kaybettiği Tuzla tersanelerinde işyeri güvenliğinin sağlanması talebiyle 16 Haziran günü yapılan eyleme katılan emek hareketi temsilcilerinden Bolivyalı Moises (soldan ikinci) coşkusuyla dikkat çekti. raklar ve madenler var. Doğu ke- simini destekleyenler ABD, fspan- ya ve çokuluslu şirketler. Mesela buradaki doğalgazı Şili üzerinden ABD'ye verme planını halk engel- ledi. Sııyıın özelleştirilmesini de övle. Batı kesimde ise Başkan Mo- rales'e destek çok yüksek..." Zengin doğu kesimdeki aynlıkçılık hareketinin başarı şansmı sorduğu- muzda, 1985'te başlayan neo-liberal politikaların ülkeyi bu noktaya getir- diğini belirttikten sonra, aslında doğu kesimde de yoksul yerli halkın bu- lunduğunu ve o eyaletleri yönetenlerle aralanndaki gerginliğin tırmandığını anlatıyor. "Belki batıdan oraya gidip devrim gibi bir şey yapmamız ge- rekir" dedikten sonra duraksıyor ve ekliyor: "Veya Başkan Morales on- larla bir uzlaşma sağlayabilir." Venezüealla'daki Sidor çelik fabrikası, devlet ve sendikanın yönetimine geçti Dokıız >Tİlık kamıılaştmııa mücadelesi Venezüella, halkçı Dev- let Başkanı Hugo Chavez'in 1999'da başa ge- lerek ülkeyi "sosyalist akını- larııı son kalesi" olarak gö- rülen Küba'nın müttefıki ha- line getirmesinden beri tüm dünyada "emperyalizme ve liberalizme karşı kamulaş- tırma" programının temsilci- si haline geldi. Bir yandan Chavez, Küba'nın efsanevi lideri Fidel Castro ve yeni Devlet Başkanı olan Raul Castro ile "kan kardeşi" olurken, diğer yandan da onun ülkesinde başlattığı "yaban- cı sermaye elindeki işletme- lerin kamulaştırılması" po- litikası Ekvador, Bolivya ve Ni- karagua'ya ya- yıldı. Jean Marcos Ruiz, bu sürccin Venezüella'daki ayağının sembolü sayılabilecek bir fabrikanın; eski adıyla Sidor, ye- ni adıyla Alfredo Maneiro çelik îabrikasının tem- silcisi. Fabrika 2 hafta önce Chavez'in katıldığı bir törenle kamulaştınlıdığında, 1970'ler- de Venezüella işçi sımfının önderlerinden Maneiro'nun adını almış. Ruiz ile İstanbul'da görüştü- ğümüzde, 4 gün önce aldığı ka- mulaştırma haberi nedeniyle oldukça heyecanlıydı. 1959'da kurulan fabrikanın, 1990'dan itibaren yolsuzluklar ve kötü yönetim nedeniyle zarar 'etti- rildiğini' anlatan Ruiz, Rafa- el Caldera hükümeti 1997 yı- hnda özelleştinneyi gündeme getirdiğinde, sendikanın bile buna karşı çıkmadığını beliıiti. Aynı zamanda ülkedeki medya tekellerine karşı kurulan Ulusal Özgür, Altematif, Toplumcu Medya Kurumu'nda görev yü- rüten Ruiz, yaşanan süreci şöy- le anlattı: "Zaten bütün ülke- lerde özelleştirmeler için söy- lenen gerekçeler aynı: bü- rokrasi, yolsuzluklar vs. Ama özelleştirmenin sonucunda, 9 bin kadrolu işçiden 4 bini kadrolu kaldı, 5 bini sözleş- meli statüsüne geçirildi. Bu 4 bin işçinin de ücret ve hakla- rı kısıtlandı. 1959 -1998 ara- sında iş kazalarında ölen işçi sayısı 10'du. 1998'den bugü- ne kadar ise 17 işçi öldü. Ya- ni işçiler daha kötü iş gü- venliği koşulla- rında, sözleşme- li - kadrolu ola- rak bölünmüş durumda çalışı- yor. Sömürü de yoğunlaştı: İşçi sayısı 13 bine çıktı ama daha önce 9 bin işçiy- le yapılan üreti- Ruiz gazetemizin ülkesiy- m m 2 katı üre- le ilgili haberlerini inceledi. tim yapıhyor..." 1999'da halk- çı lider Chavez başa geçerken, onu destekleyen çelik işçileri de "Hepimiz Sidoruz" sloganıy- la, fabrikanın özel sermaye- den alınarak kamulaştınlması için mücadeleye başlamışlar. Chavez gibi birinin Devlet Başkanı olmasına rağnıen, ta- leplerini kabul ettirmelerinin neden 9 yıl aldığını sorduğu- muzda biraz duı-aksadıktan son- ra, "Başkanın etrafı o kadar bürokrasiyle çevriliydi ki maalesef talebimizi duyama- dı" diyor Ruiz ve ekliyor: "Fabrikanın olduğu Guaya- na kenti başkent Caracas'a 11 saatlik mesafede." Güney Amerikah emek hareketi temsilcilerinin ziyaret ettiği yerlerden biri de, Tek Gıda- tş Sendikası üyesi işçilerinin grev yaptığı, Balıkesir'in Susurluk ilçesindeki Yörsan fabrikasıvdı. Lshavezfabrikaya gelince... Jean Marcos Ruiz'in an- lattığına göre, 2007'de patronlann 2 yılda bir yeni- lenmesi gereken toplusözleş- me görüşmelerine katılma- malan bardağın taşmasına ne- den olmuş. Mart 2008'e kadar yürüyüş, grev, işgal gibi 15 bü- yük eylem yaptıklanru belir- terek İstanbul Boğazı'nı işaret eden Ruiz bunu şöyle dile ge- tiriyor: "Sizin Boğaziçi Köp- rüsü gibi bir köprü var şeh- rimizde. Bu köprüyü bir gün boyunca traflğe kapattığı- mızı düşünün..." Sonunda Chavez'in fabrika- ya gelerek işçi temsilcileriyle bizzat görüşmesi dönüm noktası olmuş. Nisan ayında Chavez, iş- çilerin toplusözleşme ve ka- mulaştırma taleplerini haklı bulduğunu ilan etmiş. Böylece elektrik, telekomünikasyon, petrol, çimento ve gıda seİctör- lerinde hayata geçen kamulaş- tırma politikası, Latin Ameri- ka'nın dördüncü büyük fabri- kasuıı da kapsamış. lşçilerin üc- retleri günde 10 dolardan 25 do- lara çıkmış, sözleşmeli işçilerin kadroya geçirilme takvimi be- lirlenmiş, Öğıendiğimize göre, fabrikanın devlet ve sendika yö- netimine devredildiği törene katılan Chavez, bu adımı "21. yüzyıl sosyalizminin inşasın- da yeni bir tuğla" diye tanım- layarak, "Bugün tarihi bir gün. İşçi sınıfı kendini Vene- züella halkının ve Bolivarcı devrimin öncüsüne dönüştü- rüyor" demiş. NEOLIBERALIZME KAR$I Ruiz, geriye dönüp 9 yıllık mücadelelerini değerlendirir- ken, bazen Chavez'e seslerini duyuramadıkları için umut- suzluğa kapıldıklannı, ancak "kapitalist devlet mekaniz- masıyla sosyalist projeleri hayata geçirmenin zorluğunu anladıklarım" belirtiyor. Türkiyeli işçilere de daha yaşanılası bir dünya için elle- rinden geldiğince mücadele et- melerini tavsiye eden Ruiz, Venezüella'nın tüm dünyada re- vaçta olan neoliberalizme kar- şı bir model oluşturduğu için ABD'nin ve diğer emperya- listlerin hedef tahtasında oldu- ğuna işaret ediyor. "Ya yeni bir yol buluruz ya yok oluruz" şianyla hareket ederek Cha- vez'i desteklediklerini dile ge- tiren işçi lideri, uluslararası da- yanışmanın önemine vurgu ya- parak, Susurluk'taki Yörsan işçilerinin ve Tuzla tersane ça- hşanlannın mücadelelerinin ay- nı zamanda kendi mücadelele- ıi olduğunun altını çiziyor. ŞlLÎ Yanm kalan devrimin ülkesi • Türkiye'yi ziyaret eden Latin Amerika heyetindeki Şilili avukat Margarita Penahumana, ülkesinin tarihindeki kınlmanın 1973'teki faşist darbe olduğunu vurguladı. Însan hakları savunucusu Margarita Penahumana, ülkesi Şili'yi başlıktaki gibi tanımlıyor. Birleşik Cephe (Unidad Pueblo) lideri Salvador Allende'nin 1973'te faşist diktatör General Augusto Pinochet tarafmdan devrilmesinin üzerinden yillar geçse de, Penahumana ve onun gibi emekçi haklarını geliştirmek için mücadele eden Şilililere göre, diktatörlüğün izleri hâlâ varlığını koruyor. Örneğin, ülkedeki işçi sayısı bilinmiyor; çünkü hizmet ve maden sektörleri başta olmak üzere, ülke genelinde taşeron çalışma sistemi hâkim. Sendikal faaliyet yürütmek için hapiste yatmayı, hatta ölümü göze almak gerekiyor. Neredeyse ülkedeki her şeyin sahibi durumundaki 4 holdingden biri olan Angclini Gnıbu'nun ormancılık işletmelerinde işçi grevleri sık sık şiddetle bastırıhyor ve olup bitenler nadiren medyaya yansıyor. Bu şirketlerin ABD'liler başta ohnak üzere yabancı şirketlerle ortaklıkları bulunduğunu da ekliyor Penahumana. Eğitimin ve sağlığın paralı hale getirilmesinin, halkın en büyük sorunlarından biri olduğunu anlatan Penahumana, bu nedenle özellikle lise ve üniversite gençliğinin sık sık sokaklara döküldüğünü dile getiriyor. İ975TEN CERIYE KALAN Penahumana, 1970- 1973 döneminde, bankacılık, tarım, maden, haberleşme sektörlerinin ve büyük arazilerin kamulaştırılmasını savunan Allende hükümeti ile ABD emperyalizmi işbirlikçilerinin karşı karşıya geldiğini ifade ederek "Bugün de dünya ülkelerden çok sınıflara bölünmüş durumda. İşçi sınıfımn sorunları her yerde aynı, Şili'nin ormanlarında da, Tuzla tersanelerinde de" diye konuşuyor. Ona göre, uzun bir kesintiye uğratılan Şili Devrimi günü geldiğinde tamamlanacak ve Aymara dilinde "dünyanın bittiği yer" anlamına gelen bu kıyı ülkesinde halkın yönetimi egemen olacak. Şilili avukat Margarita Penahumana. SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear