25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 2008 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER OLANLARI alt alta sıraladığı- nızda ortaya çıkan tablo ürkütü- cüdür. En başta, Anayasa Mahke- mesi'ndeki kapatma davası yer alıyor. Bu davayı, rasgele bir savcı rasgele bir olay dolayısıy- la açmış değil. Yetki tek kişide vard'ı: Yargıtay Cumhuriyet Baş- savcısı. O da, Türkiye Cumhuri- yeti'ni yıkımdan kurtarmak için bu yetkiyi kullandı. Iktidar partisi dava edildiğine göre, ortada Cumhuriyete yönelik somut bir tehlike var demektir. Parti önce bu girişimi ciddiye almadı ve Başsavcı'yı karala- maya çalıştı. Şimdi durumun ciddiyetini anladı ve kendini sa- vunmaya çalışmakta. Davada, partinin odak haline getirilişinden sorumlu sayılıp politika dışı tu- tulma tehdidi altında bulunanlar arasında devletin başı ile baş- bakanı da var. Ama, hep biliyoruz ki, son çık- mazın başlangıç noktasında, şimdiki devlet başkanı ile baş- AÇI MUMTAZ SOYSAL Neler Oluyor? bakan arasında üstü kapalı bir çekişme yaşanmıştır. Başbakan, başa, partinin aktif bir kişisinin değil, partiye yakın olmakla bir- likte etkili çevrelerden tepki gör- meyecek bir kişinin getirilmesini tercih ederdi; ancak o zamanki Meclis Başkanı ile Dışişleri Ba- kanı arasındaki yakınlık Başba- kan'ı ve partiyi şimdiki sonuca zorlamış oldu. Bunun partide yarattığı kırılma hâlâ sürüyor. Çok üye başlarına gelenin so- rumlusu diye o ikiliyi bellemiştir. Bu, tablonun önemli bir unsu- rudur ve mahkeme kararıyla ye- rinden edilebileceklerin başın- da Çankaya sakininin bulundu- ğunu bilmek gerekir. l?ite yandan, bürokrasi, ba- bağımsız ya da yarı- bağımlı unsurlarıyla büyük ölçü- de mezhep tarikatlarmın ve At- lantik ötesinde bekletilen bir ki- şinin etkisi altına girmiştir. Bu egemen etkinin sistem içinde partinin ve dinsel etki noktaları- nın hangi kanadından geldiğini saptamak uzun inceleme ve de- rin bilgi ister. Ancak genel olarak şu söylenebilir: O etkiler, hangi parti ya da mezhep kaynağından beslenirse beslensin, ortak bir noktada buluşuyor: Yargıda, iç güvenlik mekanizmalarında "cumhuriyetçi" kalanları ve daha önemlisi, Silahlı Kuvvetler'i ola- bildiğince etkisizleştirmeye, ku- rumların iç dayanışmasıyla bü- tünlüğünü, emir-komuta meka- nizmasını zayıflatmaya yönelik bir ortaklık. Bu amaçla, hiçbir şeyin esir- genmeyeceği, bugün ve geç- mişte işe yarar ne varsa, bulu- nacak bütün ipuçlarından so- nuna dek yararlanılacağı da bi- linmelidir. Tablodaki en önemli unsur, Türkiye üzerindeki dış he- saplardır. Bunların içine çok şey giriyor: Türklerin AB'ye üyelik saplantı- sını savuşturmak, Kıbrıs'ı ko- parmak, iran'a karşı Türkiye'yi kazanmak, Irak'ın parçalanışın- dan Ankara'yla iyi geçinebilecek bir Kürt devleti çıkarmak ve elbet yerli medyayı kullanarak kukla- laştırılacak bir Ankara iktidarının dış niyetlere hizmet etmesini sağlamak. Bu çullanışla birlikte oynanan, gerçekten tarihsel bir büyük oyundur ve ona karşı yi- ne Kurtuluş tarihimizden gelen büyük sağduyuyla ulusal direni- şin cumhuriyetçi seferberliğini devreye sokmak gerekir. mumtazsoysal@gmail.com Türk Aydınının Sıvas'la tmtihanı Onur BEHRAMOĞLU Türkiye'nin kuruluş felsefesi anti-emperyalist bir fel- sefc olduğımdan, emperyalizm bu felsefenin yara- lıcısı ve eylemcisi olan Mustaia Kemal'i elbette aşındırmak isteyecektir. özgürlük ve bağımsızlık alanın- da, 'sistcm'e vc yurdumuzdaki işbirlikçilerine karşı gös- terilecek direnişin, kültür alanında da gösterilmesi gere- kirken, sanatçı aydinların ikircikli tutumları akıl almazbo- yutlara ulaşıyor. "Düşnıanla tcmas ânı, onu tesliın alıııak için dcğil- se, ona tesliın olınak içindir" diyor Subcnnıandante Mar- cos. Genç-yaşh, çırak-usta, hiçbir sanatçı, Cumhuriyet düş- manlannın hiçbir clkınliğıne katılmamalı, gazete-gazete kıtap eki-radyo-televizyonlannda yer almamalı, telif- ödenek-yemek-içki-konaklama, vb. her ne ad ile olursa ol- sun, onlardan gelecek ödemeleri kabul etmemelidir. Bu- nu yapmayıp temas kurmanın peşine düşüldüğünde, ölçü, Marcos'un belirlediği ölçü, gcrisi tcslimiyettir. Bu düşüncelerimi, ıktidar partisi beledıyelennce des- teklenen şiir feslivallerine ılışkin tarbşmalarda, Fcthullah Gülen'in gazetesinin kitap eklerinde yazmaya teşne şair- yazarlarla buluşmalarda yazıp söylediğimde, ya sessizlikle • Arkası S. Sayfada I—JğLM — 20 Lira ödeyin, Müzekart alın. Bir yıl boyunca, Türkiye'nin 300'ü aşkın müze ve ören yerini dilediğinizzaman, dilediginiz kadar, gezin, gezin, gezin... Müzekart:Müze müze gezdiren kart! PENCERE 2500 Sayfalık İddianame Ne Demek?.. Bir gazetenin genel yayın müdürü... Işi belli.. Yeri belli.. Savcı isterse hemen "davete icabet" edecek ga- zeteci.. Ama, polis sabahın köründe genel yayın mü- dürü gazeteciye "Ergenekon soruşturması" için baskın yapıyor, ellerine kelepçe takıyor... Neden?.. Gazetenin adı: Tercüman.. Gazetecinin adı: Ufuk Büyükçelebi... Anlamı ne bu olayın?.. Adı ne? Demokrasi mi içinde yaşadığımız düzen?.. Hukuk devletinde mi soluk alıp veriyoruz?.. Yok- sa dinci faşizmin ayak seslerini mi duyuyoruz?.. • Gündemde adına 'Ergenekon' yakıştırması yapılan bir soruşturma var... Bu adı soruşturmaya "iktidar yandaşı" medya taktı... Arkadaşımız Emre Kongar dün köşesinde soruşturmanın dökümünü yaptı. Tam bir hukuk rezaleti... Soruşturma yargısız infaza dönüşmüş; bir yıl— dan beri içerde yatanlar var... Neyle suçlandıklarını bilmiyorlar... Ortada 'iddianame' yok... Ama iktidar medyasında 'Ergenekon' adıyla ya- yımlanan kitaplar var... • En sonunda dünkü gazetelerde iddianamenin hazırlandığına ilişkin haberler çıktı... Ama, ne haberler?.. İddianame 2500 sayfaymış.. Bu konuda "iktidara yakın" gazetelerin habe- rini aktarıyorum: "...İddianamenin yargı organlannca kullanılan bil- gisayar sistemine (UYAP) aktarımı devam ediyor. Ancak bu aktarım sırasında zorluklar yaşanıyor. Şimdiye kadar UYAP'a aktarılan en uzun iddia- name 300 sayfa olmuştu." • 2500 sayfalık iddianame!.. Eğer haber doğruysa, Ergenekon davasının şim- diden çıkmaza saplandığı açık... Bir iddianame saydam, tutarlı, anlaşılır, net ve olabildiğince kısa olur; yalnız sanıkların değil, ka- muoyunun da suçlamalarda aydınlık ve kesin üs- luba ve yönteme ihtiyacı vardır... 2500 sayfayı kim okur?.. Kim okuyabilir?.. 2500 sayfa demek, iddianamenin dolduruşa ge- tirilmesi demektir; bu durumda savcı, yargıçlara ve sanıklara daha işin başında ceza veriyor: - Alın bakalım, yaşam boyu bu işin içinden çık- maya çabalayın!.. Ve dava daha başından çıkmaz bir sokağa iti- liyor... İşin yoksa uğraş dur... 2500 sayfada neyin ne olduğunu anlayabilmek, pösteki saymakla eşanlamlıdır... • Mahkemelerimizin hali malum... Bir ömür boyu sürecek Ergenekon davasına ne dersiniz?.. Ancak bir yılda iddianame yazamamış savcı- lığa 2500 sayfalık iddianame de yetmemiş ki, yi- ne iktidar yandaşı gazeteler daha şimdiden 'ek iddianame'Ğen söz açıyorlar... Ek iddianamenin yazılması da bir yıl mı süre- cek?.. Ek iddianame de 2500 sayfa mı olacak?.. Ve bir yıl sonra yeni bir gözaltına alınma süre- ci mi yaşanacak?.. Tam bir karabasan... T.C, KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI www.muzekart.com (»(0312) 444 MÜZE(6893) TÜIKİVt SfrAHAT AClNTAI.Akl ÜİKllOi Bağımsız Yargıya Saygı ]VIitingi Kadıköy İskclc Meydanı 6 Temmuz 2008 Pazar Saat 15.00'de BizKaçKîşiyiz Sivil Toplum Platformu IVlemlekel Sevdalıları Deraeği www.bizkacl<isiy iz.com www.memleketsevdalilari.org.tr 0216-336 41 82
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear