25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 TEMMUZ 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Tebliğ Mehmet Çarık: "Atatürkçüler görüldükleri her yerde gözaltına alınmalıdır!" Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denizsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 - Rejimi değiştiriyorlarmış... "Yeni rejim yemeği: Imambayıldı!" Mustafa Balbay susma hakkını kullanıyor: Yazma hakkı saklıdır! Liste Doğan Kapkıner: "Ayrılıkçı ü teröristlerin ölüm listesindeki emekli orgeneralin adı savcının gözaltına listesinden çıktı!" Geçici Doğan Güner: "Anırabilen çok insan gördüm ama konuşabilen eşek hiç duymamıştım. Bugünler de geçecek." Zamlık Nami Tepe: "AKP iktidan 1 elektriğe aşırı zam yaptığına göre kendileri bile ampulden vazgeçmiş demektir!" ERGENEKON adı verilen ve yaklaşık bir yıldır polis marifetiyle sürdürülen operasyonun son halkasında yaşanan "büyük gözaltı"da ilginç bir olay yaşandı. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün gözaltına alındıktan sonra Ankara Ticaret Odası Meclis Başkanı Nuri Gürgür, gazetecilere bir açıklama yaptı. Ankara Ticaret Odası'nda başkanın makam odasının arkasında bir banyo bulunduğunu... Banyodaki şofbenin tamiri için iki ay önce tamirci çağırdıklarını... Tamirci çalışırken şofbenin arkasından Glock marka birtabanca düştüğünü... Tabancanın karakoldan polis çagrılarak bir tutanakla Emniyet'e teslim edildiğini... O günden bugüne silahla ilgili olarak kendilerine bir bilgi verilmediğini bildirdi ve şöyle dedi: "Eğer o gün şofben bozulmasaydı, o tabanca düşmeseydi, burada yapılacak bir Glockaramada doğal olarak o tabancayı Sinan Aygün'ün bugün anlatması mümkün olmayacaktı." Holivut malı polisiye filmlerin klasik sahnelerindendir; iş peşindeki polis gözüne kestirdiği adamın cebine çaktırmadan bir tutam uyuşturucu koyar ve sonra üst araması yapıp "eliyle koymuş gibi" bulduğu uyuşturucu ile birlikte adamı gözaltına alır. Sinan Aygün'ün Ankara Ticaret Odasf ndaki çalışma odasında yapılan aramada ruhsatsız bir tabanca bulunsaydı ne olurdu? O silahın örneğin son yıllardaki siyasi bir cinayette veya bir terör saldırısında kullanılan silahlardan biri olduğu "polisin balistik raporu" ile ortaya çıkartılsaydı! Düşünmesi bile insanı ürkütüyor! Filmlere, Hitler'in Almanyası'nda uygulanan birçok senaryo da konu oldu. Korku imparatorluklarının nasıl kurulduğu çok iyi biliniyor. Dünyada görüldü ki demokrasi kendini koruyamadığı, zaafa düştüğü, basiretinin bağlandığı an akbabalar ve leş kargaları tepesinde kanat çırpmaya başlıyor! Demokrasi ile yönetilen ülkelerde en küçük bir korkuya bile neden olabilecek tesadüfler çok önemlidir ve âdettir, korkuların giderilmesi için kamuoyu hemen en yetkili ağızlar tarafından bilgilendirilir! Biz ise Sinan Aygün'ün polise teslim ettiği silahın ancak iki ay sonra ve bir büyük gözaltı üzerine "Emniyet yetkilileri"nden edinilen bilgiye göre "temiz" çıktığı ile yetinmek durumundayız. Ne diyelim; bari bugünleri aramayalım! SESSİZ SEDAS1Z (!) •nps 1 Çiâ5M <SÖ&/£AH/i7£> Z-57ZİV'4dtŞŞf &J7İİKJ }>44S&V1/ GOy£#JC<\ lŞZ£2LtZJSL>DUR. Bingöllü öğrenciler Ankara'da! MİLLİ Eğitim Bakanlığı, "doğu"daki öğrencileri "batı"ya getirip gezdiriyor ya; geçenlerde Bingöl'den 250 kadar öğrenci, bir grup öğretmenle Ankara'ya gelmiş. Öğretmenlerin bir kısmı, | öğrencilerin çoğu türbanlı! Sonrasını bir görgü tanığından dinleyelim: "Adı gezi ama işin aslının parti propagandası olduğunu anlamakta zorluk çekmedik. AKP Bingöl Milletvekili Yusuf Coşkun'un başrolünü üstlendiği organizasyonda çocukları Meclis'e götürüp Köksal Toptan imzalı teşekkür belgesi ve AKP milletvekillerinin kartvizitleri dağıttılar. AKP'lilerin kartvizitlerini dağıtırken de 'Annenize babanıza selam söyleyin' demeyi ihmal etmediler. Daha sonra öğrencileri ilk Meclis'in müze olan binasını gezmeye götürdüler ama bina onarım nedeniyle kapalı olduğu için içeri giremediler. Etnografya Müzesi'ne gittiler ama müzenin Pazartesi günleri hafta tatilinde olduğunu bilmedikleri için yine kapıdan döndüler. Özetle Ankara'daki bir iki tarikat okulunun da desteğini alarak öğrencilere tam bir propaganda çalışması yaptılar." Yüksek Yerilim Hattı erdincutku@yahoo.com Gözaltılar medyayı ikiye böldü: Kınayanlar, kına yakanlar! 'Yaşamın Ta Kendisi Laikffld' MERİÇ VELİDEDEOĞLU Yazının başlığı Server Ho- ca'nın. Onun bu olağanüstü vurgulamasını insan okuyun- ca, bütün varlığıyla duyumsu- yor laikliği. Laikliğin bir "yaşam biçimi" olduğunun karşısına dikilen AKP iktidarına da -eğer algı- layabilirlerse- tokat gibi bir "yanıt" bu. Laiklikle "yaşam" örtüşüyor, yaşamla "laiklik" iç içe giriyor ve yaşam bütünlüğüne kavu- şuyor. Hele kadınlar için yaşamın "ta" kendisini oluşturuyor. Server Tanilli bu saptamasını dile getirdiği sırada, kimi Islam ülkelerinde yalnızca "kadın- lar" için yapılan "çağdışı" ye- ni düzenlemeler de, dünya kamuoyu gündemine çökü- yordu ardı ardına. Daha önce Afganistan'da konulan "kadın topuğu" ile il- gili yasak, şimdi Endonez- ya'da "topuklu ayakkabı" ya- sağıyla genişletiliyordu. Kadının topuğunun görül- mesi, topuklu ayakkabısının sesi karşı cinsi tahrik ettiğin- den, büyük günahlardan biri... Bunun için önlem alınıp to- puklu ayakkabı yasaklanmış. Tıpkı "1000" yıl önce, Mı- sır'daki halifenin, kadınların sokağa çıkma "günah"\ru iş- lemelerini önlemek için "zen- ne" işi ayakkabı yapımını ya- saklaması gibi (*). Malezya'da da kadınların "parlak", göz alıcı renklerle boyanmaları, ülkeyi "günahtan günaha" sürükleyebilirdi. Ge- reken hemen yapılmış, parlak boya yasaklanmış. Komşu Iran'da ise, kadınla- rın burunlarının ucunun bile gü- neşte yanmasına izin yok. Çünkü kadının "yanık ten"\, en büyük günah nedeni. Yanık bir yüz, bırakın, yanık bir "e/" bile erkek kulları dinden, iman- dan çıkarmaya yetiyormuş. Maazallah! Dinin bu ölçekte "cinsellik" üstüne oturtulması, dolayısıy- la dinin kadını adeta "seks metaı", "seks objesi" gibi gör- düğünün sergilenmesi, Islam için biraz haksızlık olmuyor mu? Oluyor kuşkusuz. Oluyor da, "Kadınlannız, sizin evlatye- tiştiren tarlanızdır. Tarlanıza dilediğiniz gibi girin (...)" (Ba- kara); ya da "erkek" kullara cennete gittiklerinde kendile- rine sunulacak ödüller ara- sında "hurilerden de söz eden ayetler (Rahman) anımsanınca, insanın kafası karışmıyor de- ğil. Kadınlarla ilgili ayetler "sağ- lam" ayetler olarak kabul edil- diğinden, yüzyıllar boyu pek yorumlanmadı. Son dönem- lerde bu ayetler ele alındı; ör- neğin "huri"ri\r\ "üzüm" oldu- ğu ileri sürüldü. Kadın "döv- me"yi buyuran ayetlerin ise, kadını evden "uzaklaştırmak" anlamına geldiği söylendi. Ne var ki, bu "zorlama" yo- rumlar, Islam dünyasında hiç "yankılanrnadı". Endonezya, Malezya ve Iran'dan yayılan kokular henüz bitmeden, daha da "sarsıcı" bir söylem dünya medyasında beliriverdi. Suudi birdin adamı "kızlann, bir yaşında evlenebileceğini" açıkça söyledi. (Hürriyet, 27.6.2008). Bu, nasıl olacaktı? Islamın ikinci kaynağı olan "sünnef'e başvurarak; yani Peygamber'i örnek alarak, yolunda yürü- yerek... Suudi din adamı bunu şöy- le anlatmış Lübnan TV'sine: "Biz, Peygamber'in modeline göre hareket ediyoruz. Ayşe, Peygamber'in eşi olduğunda altı yaşındaydı. İlk kez seks yaptıklarında ise Ayşe dokuz yaşındaydı..." 1400 yıl öncesinin, dünyasal yaşama özgü bu tür yapılan- malarının hâlâ gündemde ol- masının, dahası 85 yıldır laik bir yaşamı benimsemiş Türki- ye'de bile bunları ve başkala- rını yeniden "canlandırma" gi- rişimlerinin önünü kesecek bir yol var mı? Başka biranlatımla, laikliğin doğduğu Batı'da, din nasıl bir süreçten geçirilip gereken ye- rine oturtuldu? Bizim için önemli olan bu ko- nuyu gelecek hafta ele alalım. • •• Refiki, 19. yüzyılın Osman- lı şairlerinden biri. Sultan Ab- dülhamit'in "muanz"larını sus- turmaya, pek değerli olanları da yok etmeye yönelik yön- temlerine dayanamamış "Bir itin ölümü yakın olunca/ Cami duvarına siğer demişler" biçi- mindeki ikili dizeyi mırıldanı- vermiş. Abdülhamit'in sonu bilinir... (*) D. O'Leary, Islam Dü- şüncesi ve Tarihteki Yeri. m.velidedeoglu @ hotmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@yahoo.com. tr ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci@mynet.com HAYAT EPIK TIYATROSU MUSTAFA hetiyatrosu@mynet.com ACILARIN KAÖINI BERGEN... BERGENEKON???... YOK YA, O ÖLÖÜYÖÜ... BURAK SERGEN... SERGENEKON???... O ÖEGÎLDİR AMA ŞİMDÎLÎK DURSUN BAKALIM... GÜLBEN ERGEN... ERGENEKON!!! TAMAM ULAN, BULÖUM Bl TANE ÖAHAL OTOBUSTEKİLER KEMAL URGENÇ k urgenc@yahoo. com ty'ofof- Bfre de b£v/e ıftfljllf!•)-/ tk \ TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN www.mumtaz-arikan.com Tel: O2I6.36O 1-4 58-386 35 . www.topcuoglunakliyat.com.tr Nülus cüzdanımı kaybettim. 1 lükümsüzdür. FUNDA YÜKSEKER Nüiiıs cüzdanımı kaybettim. Hükiinısüzdür. ALİ GÜÇER GAR/BALD/ DOGUYOR.. HAl A" LİDEItİ GWSEP?*£ GARI8ALOI OOĞpu, BÜYÜK MÜCADEt£l£R VE SAVAÇLAR İÇİNDE GEÇEN MIMOA,£N ÖNEMLİ AMACI', İ BİKLEfriRMEK olAOIICnK.B/K 8A$t6Ş UDE/İ OLAN IUAZ2.INI 't>EN ÖĞ/SEMDfSİ CUMHUBİYETCİ Pt&Kt£X ONA fZEH&ERlJK £D£CEXT*P- BİR ARA Y&J/'Üf AS4Ç- T7ĞI 6ÜMEY AMEieiiKA'DA EDlNDiSi GeG/LL/> DEfJE' YİMİYLE, İTALYA 'YA GÎREA/ fKAMSIZ VE AI/U£nj£>W-l - lAR'A KAfl$t SAfMe/ KAZı9/VAC»K,SUfJU/ KÜÇÛK /WIL- VAU DEVLETLEgj t/E SU /VSADA A PACAGl Ü İ AMA, ASLINC* Ö2GÜeujKTEN, CUMm&y£77SM </£ ILIMLI &İK SOSyAL/ZM{>EN YAA/A AĞAKTfR BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Istanbul Senî Unutur mu BaşkammL Geçen gün TV kanallarının birinde Istanbul Bü- yükşehir Belediye Başkanı Mimar Kadir Topbaş'la bir güleç sunucu Istanbul üzerine konuştular. Sa- nıyorum ki program 45 dakikadan az değildi. Güleç sunucu, belli ki sipariş üzerine bir gü- zelleme programı yapıyor. Kusursuz vetam bir Is- tanbulluymuş başkanımız. Yüzme biliyormuş, Boğaz'da bile karşıya geçme denemeleri yapmış. En belirgin tarafı da 40 yıllık tatlıcıymışlar Istiklal Caddesi'nde. Istiklal Caddesi biliyorsunuzdur.. Taksim'de olurlar. Ne güzel ballandıra ballandıra anlattı Başkanı- mız Istanbul bay ve bayanlarının nasıl giyindik- lerini, şemsiyeyi hangi elleriyle tuttuklarına kadar.. selamlaşmadan tutun da yemek içmek adabına kadar bir sürü ayrıntı verdi... Kadir Beyciğim, kenti, kent yaşamının kendine özgü kurallarını öğrenerek büyümüş.-Okumuş, yüksek mimar olmuş. Bu mimarlığı anlıyorum da.. yüksekliğini bir türlü çözemedim. Yani Kadir Başkan gibi olsa gerek. Örneğin şehirlerde "mey- dan"\n ne olduğunu, nasıl bir işler gördüğünü de- taylıca anlattı. Şehirleri şehir eden mekânların ba- şında meydanlar gelirmiş. Kızcağız takma dişlerini tam eksiksiz göstere- rek, anlamlı gülücüğüyle; "Başkanım siz kaç meydan yaptınızzz?" deyince bizimki yandan geçerek "Çalışmaya, tarafsız çalışmaya devam edi- yorum"... Çalışmanın tarafını da sizden öğrendim, aş- kolsun başkanım! Ne yol, köprü, kanal yapınca bi- zim taraf kullanılır, oy vermeyenler kullanamaz mı diyecektiniz? Kız yine bütün güler yüzlü ve sevimli halini ta- kınarak: "Haşim Işcan'/ altgeçitle hatırlıyoruz, Is- tanbul sizi neyle hatırlayacak?" Hem güler yüzlü hem kazıkçı soru hiç yakışmadı... Başkanımdan el cevap: "Tarafsız çalışmala- rımla".. o neyse bir türlü söylemiyor. Ama ben bir tür "ser/'iik kazanmış çalışmaları- nı söyleyeyim. 169 tane alt ve üstgeçit yaptılar. Rekor valla! Bu hızda ufak tefek hatalar da oldu tabii ki! Kimisi ters oturdu, kimisi de örneğin Esen- yurt'un ortasında zorlama bir üst geçit, arabalar tek tek geçecek. Zira dar olduğu için tek araba sı- ğıyor. TIR kalıyor, dönemiyor.. al başına belayı. Çö- züm.. sürekli 24 saat zabıta dikiyorsun başına: TIR' giremez yassak! Araba bozulmuş.. kurtarıcı ha- zır bekletiliyor. Komik adamlarsınız valla, tarafsız çalışma bu olsa gerek! Bu üstgeçitler, karşınızdaki güleç yüzlü, bir ne- vi sarışın bayanın sonradan edindiği dişlere ben- ziyor. Eskiden diş hekimliği bu kadar yaygın değilken, Antakya ilimizin Kırıkhan diye bir ilçesi vardı. Türk yurttaşlarının önemli bir bölümü oralarda diş yaptırırdı. Ta git Kırıkhan'a, birkaç gün kal oralarda.. bir yığın külfet! Ne yapıyordu Kırıkhanlı dişçiler? El- lerinde mebzul miktarda protez var. Sokuyor ağ- zına kime ne denk gelirse (Bir nevi Nuh'un ge- miden inme hikâyesi gibi). Yurdum insanı geliyor geri, diş taktırmış ama du- dakları kapanmıyor; ağzının fermuarı bozulmuş yurdum insanının, sürekli güler yüzlü dolaşırlar- dı. Ağzına protezi sığmayanlar zaman zaman ve çoğu zaman çıkarır bir yerlere koyarlardı. Ye- mekten yemeğe takarlardı. Yaptığınız bu üstgeçitler Istanbul'un siluetini boz- du birader. Yüksek mimarlıkta, estetik yoksunluğu, tarihi doku tahribatı, yeşil sahalara ve boş kamu alanlarına 100 katlı gökdelen zorunluluğu mu var? Hem yol yetmiyordiye inliyorsun, hem de olur olmaz yerleri imara açarak bugüne kadar görül- memiş imarlar 5 veya 7 emsal inşaat izni veri- yorsun. Beyoğlu Belediye Başkanlığınız şık-şeker bir şeydi. Çok sevimli çalışmalar yapmıştınız. Hatta bir seferinde bir sokağın cephe çalışmalarında biz- zat kendinizi de görünce çok sevinmiş ve heye- canlanmıştım! Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda zehirli bir şey mi var? Ne oldu başkanım! Sahi.. Sizi, Istanbullular hangi işinizle anacak- lar?.. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Istanbul'un -| tanınmış b i r « içme suyu. 2/ Yunan rakısı... 3 Rusya'da zen- 4 gin köylülerc c verilen ad. 3/ Bir tür otomo- " bil yarışı... Bir 7 ctkinliğin ge- g çici olarak _ duıdurulduğu sürc. 4/ Genelev iş- leten kadın... Ye- mek. 5/ Kimi ortak yönleri olan iki şey arasındaki benzcş- me. 6/Birnota... Is- lam inancına göre, şeytanın Tanrı'ya başkaldırmadan ön- ceki adı. 7/ Doğu Anadolu'da birgöl... 1 2 3 4 5 6 7 2 3 4 5 6 7 8 9 Ü E L IN C T K • L K U R T •N 0 T] [ u K S •D A R A" I R S A I T Y E • N T •L U 1 •P Ü •D T L •F 0 ı ı N A Y E r •N A K 0 R E •0 N A I • uAj • j j A rj 0 Molibden elementinin simgesi. 8/ Tütsüyle ku- rutulmuşu (Frisa) makbul olan bir balık... Bir şe- yin yere bakan yani. 9/ Kuzcy Amerika'da bir şc- lale. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ BingöTün Solhan ilçesinde, içinde yüzen iki adacığı da bulunan bir göl. 2/ Üye... lnce yapı- lı. 3/Trabzon'ım Maçka ilçesinde biryayla... Ka- yınbirader. 4/ Yağda kızartılarak üzerine şerbet dökülen bir hamıır tatlısı. 5/ Tıp dilindc "bere" anlammda kullanılan terim... Gümüş elementinin simgesi. 6/ Lütesyum elementinin simgesi... Gizli görevli. II Bir göz rengi... Belirti, ipucu... Güzel sanat. 8/ Sarhoş ya da külhanbeyi bağır- ması... Yazım. 9/ "Aptal, budala" anlammda ar- go sözcük. ! •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear