25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 TEMMUZ 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Özelleştirmeye karşı Elektrik enerjisi alanında yoğunlaşan özelleştirme uygulamalarına karşı "Enerjimize sahip çıkıyoruz" sloganıyla ortaya çıkan kurumlar, geçtiğimiz günlerde "Özelleştirme Karşıtı Platform" (ÖKP) çatısı altında yeniden bir araya geldiler. Sendikalar, meslek odaları ve Tüketici Hakları Derneği'nin oluşturduğu ÖKP, kamu çıkarlarının savunulması için ilkeler de belirledi. Bundan böyle ÖKP: - Özelleştirme politikalarının kamu kaynaklarına sermaye sınıfı tarafından el koyma amacıyla emekçilere yapılan bir saldırı olduğunu koşulsuz kabul edecek. - Özelleştirme sürecini işsizlik ya da düşük ücretli sömürü düzenine karşı mücadele alanı olarak ele alacak. - Sözde sosyal güvenlik reformunu sermayeye peşkeş çekilmesi olarak değerlendirecek ve mücadele alanı olarak tanımlayacak. - Taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, düşük ücret, esnek istihdam vb. uygulamalara karşı ortak mücadele edecek. - Kamu işletmelerinin siyasal iktidarlar tarafından geri teknolojiye ve verimsiz işletmeciliğe mahkûm edilmesini reddedecek. - özelleştirilen kurum ve kuruluşların yeniden kamulaştırılmasını savunacak. Kamu çıkarından yana olmak, dayanışma ve toplumculuk bugün yenilmiş gibi gözüküyor. Yenilgiye boyun eğmeyenler ÖKP gibi umudu tüketmiyorlar: "Daha adil, daha güzel başka bir dünya." ankara kıılisi IŞIK KANSU kansu@cumhuriyet.corn.tr Rapoptöpün Rapopu Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can'ın AKP'nin kapatıl- maması yönünde rapor yazması ne ifade eder? Hukukçulara göre, bir şey ifade etmez. Çünkü: "Anayasa Mahkemesi raportör- lerinin görevleri, Anayasa Mah- kemesinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yasa ile Anayasa Mah- kemesi Içtüzüğü'nde gösterilmiş- tir. Asli görevleri, iptal davalan ve itiraz başvurularında rapor yazmak olan raportörler, yine içtüzük ge- reği bu konulardaki raporlarında kendi düşüncelerini de açıklamak durumundadırlar. Ancak ne yasa, ne de içtüzük, siyasi parti kapat- ma davalarında raportöre rapor yazma ya da yazdıklan raporda gö- rüşlerini açıklama görevi vermiş- tir. Burada raportör, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın vereceği görevi yapmak durumundadır ve siyasi parti kapatma davasında ya- zacağı rapor, sadece üyelere yar- dımcı olmak üzere hazırlanır. Hat- ta görev verilmezse raportör ra- poru da yazılmaz ve dava dosya- sında yer almaz. Bu değerlendir- melere göre ra- portör raporu üzerinde fazlaca tartışma yapma- nın bir anlamı bulunmamakta- dır." Bir ikinci soru geliyor akla: Ra- portörün "tür- ban" ile ilgill anayasa deği- şikligini "banşçıl düzenleme" ola- rak tanımlama- sının hukuki ni- teliği nedir? Hukukçulara göre onun da hukuksal bir niteli- ği yok. Çünkü: "Raportör raporunun, iddiana- me ve savunma üzerine kurulu bir davanın konusu dışına kayarak, partilerin kapatılmaması üzerinde durduğu, iddia- namedeki kimi kanıtlan, düşün- ce özgürlüğü içinde olağan kabul ettiği, hat- ta 'banşçıl' söz- cüğünü kullana- rak bir nevi uz- laşma ortamı önerdiği anlaşıl- maktadır. Bu yö- nüyle, akademik yaklaşım ile te- menni arasında gidip gelen bu görüşler dava- nın özünden sapma dışında bir anlam ifade etmeyecektir. Anayasa Mah- kemesi'nin kararlarında da belir- tildiği gibi, çağdaş demokrasiler- de, siyasi partilerin faaliyetlerini serbestçe sürdürmeleri gerekti- ğinde tabii ki duraksanamaz. An- cak, özgüıiükçü demokratik temel düzenin ortadan kaldırılmasına veya önemli ölçüde tehlikeye dü- şürülmesine yönelik faaliyetlere izin verilmesi de kabul edilemez. Bu nedenle, düşünce özgürlüğünün, bu bağlamda siyasal partilerin demokrasilerin oluşumundaki te- mel işlevi yadsınamaz ise de, var- lıklarının kaynağının da yine öz- gürlükçü demokratik rejim olduğu gerçeği gözden uzak tutulamaz. Anayasanın siyasi partiler konu- sundaki düzenlemelerinin bu çer- çeve içinde değerlendirilmesi ve 69. maddesinin son fıkrasına gö- re siyasi partilerin kuruluş ve ça- lışmaları ile denetleme ve kapa- tılmalarına ilişkin kurallar getirilir- ken de aynı anlayışın egemen ol- ması gerekir. Siyasi partilerin ana- yasa ile belirlenmiş demokratik te- mel düzeni yıkmaya veya önemli ölçüde tehlikeye düşürmeye yö- nelmeleri söz konusu olduğunda yaptırım uygulanmasını engelle- mek ya da önemli ölçüde zorlaş- tırmak demokratik sistemin özüy- le bağdaşmaz." Bahreyn Krallığı ile yeni imzalanan askeri işbirliği anlaşmasının şöyle bir hükmü var: "Konuk personel ile bakmakla yükümlü oldukları aile bireyleri; giriş, ikamet ve çıkış dahil, kabul eden devlet ülkesinde bulundukları sürede kabul eden devletin yasalarına ve yürürlükteki diğer mevzuatına tabi olacaklar ve yargı yetkisi, kabul eden devlete Selamünaleyküm asker ait olacaktır," CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Bahreyn'in bir "Islam devleti" olduğunun altını çizdikten sonra soruyor: "Bu kurallar çerçevesinde Bahreyn 'e giden askerlerimiz faaliyet gösterirken oradaki kanunlara tabi olacaklar. Anlaşmaya, bir kurtarıcı cümle koymaya çalışmış arkadaşlarımız. Deniliyorki: 'Eğer kabul eden ülkedeki kurallar gönderen devletin ülkesindeki kurallara uymuyorsa o zaman her iki ülke için geçerli olan kurallar ne ise onlar uygulanacaktır.' Güzel, ama ya o konuda iki ülkede aynı zamanda yürürlükte olan kurallar yoksa ne olacak? O zaman, deniliyorki: 'Her iki ülke mevzuatında yer alan veya - bundan sonrası önemli- taraflar için uygun olan ceza uygulanacaktır.' Ne demektir bu?" ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL TTemmuz - 31 Aralık Kıdem Tazminatı Tavanı 4857 sayılı yeni İş Yasasf nın 2003 yılında yürürlüğe girmesiyle, 1475 sayılı Iş Yasası'nın "Kıdeın Tazniinatı" başlıklı 14. maddesi dışmdaki diğer maddeleri yürürlükten kaldınlmıştır. Böylece 1475 sayılı eski İş Yasası da "Kı- dem Tazminatı Yasası" olarak yürürlükte kalmıştır. 4857 sayılı yeni İş Yasası geçici 6. maddesi ııyarınca "Kıdeın tazminatı için bir kıdem tazminatı fonuna iliş- kin" yeni bir yasanın "yürürlüğe gireceği tarilıe kadar, işçilerin kıdenıleri için, 1475 sayılı tş Kanunu'nun 14'üncü maddesi hükümlerine göre, kıdem tazmina- tı hakları saklı" tutulmuştur. 1475 sayılı yasanın 14. maddesinde, "toplusözleşme- lerle ve hizmet akitleriyle belirlcnen kıdem taznıi- ııallaı ıııın yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanuıuı'na tabi en yüksek devlet meınuruna 5434 sayılı T.C Emek- li Sandığı Kanıınu'ııa göre bir hizmet yılı için ödene- cek azami emeklilik ikramiyesini geçemez" denilerek, kıdem tazminatı tavanı, en yüksek devlet raemuru olan Başbakanlık Müsteşarı'nın bir hizmet yılı için alacağı emekli ikramiyesine eşitlenmiştir. Devlet memurlarına ödenen emekli ıkramiyeleri, 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasasf nın Ek 20. maddesine gö- re hesaplanmaktadır. "Emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı bağ- lanaıı veyahut toptan ödeme yapılan asker, sivil tüm iştirakçilere her tam fiili hizmet yılı için" emekli ay- lığı bağlamaya "esas tutarların bir aylığı emekli ikra- miyesi olarak verilir". 9 Temmuz 2008 giinlü Resmi Gazete'de yayımlanan Ba- kanlar Kurulu kararı ile, 1 Temmuz 2008 ile 31 Aralık 2008 dönenıi için T.C Emekli Sandığı emeklilerine ödenen emekli ikramiyesi- nin hesaplanmasında geçerli olacak katsayılar belirlen- miştir. Bu belirlcmede maddede, bu döncın için aylık göster- ge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakam- larının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık kat- sayısı (0,051448), memuriyet taban aylık göstergesine uy- gulanacak taban aylığı katsayısı (0,6812) olarak saptan- mıştır. Bu verilere göre, 20()cS yılı ikinci dönem için ödenecek kıdem tazminatı tavanı: 1 Temmuz 2008 ile 31 Aralık; Tavanı Odcnıe Biriınleri Gösterge 1) Gcnel Aylık 1.500 2) Ek Gösterge Aylığı 8.000 3) Kıdem Aylığı 500 4) Taban Ayhk 1.000 5) % 200 Ozcl Ta7.minat9.500 6) Makam Tazminatı (*) - 7) Temsil Tazminatı (*) --.- 8) Temsil Odeneği (*) --.- 9) Ek ödeme (**) lkranıiye ve Kıdem Tazminatı Tavanı >008 Dönemi Katsayı 0,051448 0,0514 0,051448 0,6812 0,0514 (*) 6) Makam Tazminatı, 7) Temsil Tazminatı, 8) Temsil Ödeneği ikramiyeye cklcnmez (**) 5454 sayılı Yasa Gereği Vergi ladcsi yerine Ek verilen % 4 zam lkranıiye hesabında göz öniine alınmaz Kıdem Tutarı (YTL) 77,17 411,58 25,72 681,20 977,51 --- 2.173,19 Odcme olarak KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@yahoo. com. tr HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA OH NE ALA, İŞKENCE VOK ELEKTRİK YOKL. ER&ENEKON SANIKLARI CEZAEVÎNE KONULbULAR.. hetiyatrosu@mynet.com ELEKTRİĞE YÜZDE 22 ZAM.. AAAHH! ^J VARMIŞ LAAANL. „ L I I . 1 1 _l L 1 I.. fHSİ(J (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkldz.com TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAJS 21 Temnıuz www. mumtaz-arikan. com $£HI'T KARAOĞL4NOĞLU.. ŞE- T.C. DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No : 1998/558 Karar No : 2008/59 DnvHCi Maliyc Bakanlığı Saıaylar Vergi Daıresi Müdüılüğü vekili Av. Serap Selvi tarafından davalılar Beta Demir Sanayi ve Ticarel Lmt. Şii- ve Neşe Ankan aleyhine açılan tapu lptali ve Teseıl davssının yapılan açık yargılaması sonunda; Davalı Denizli Ataıürk Bulvarı No: 110 k. 5 de bulunan Beta Demir Sanayi ve Ticarel Lnıt. Şii'nin adresi tüm aramalara rağmen tesbit edilemedi- ğinden, adına kararın ilanen tebliğiııe karar verilmiş olup, mahkememizden verilen 14.02.2008 tarih ve 1998/558 Esas-2008/59 karar sayılı hûkümde davacı yanııı Mollabağ Mahallesi 356 ada, 336 parsel 109 ve 110 bağımsız bölüm sayılı taşınmazlara yönelik davasının HUMK'nun 1S5 maddesi uya- rınca vazgeçme nedeniyle bıı taşınmazlara yönelik davacı talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığma. Davacı yanııı Denı/li ili Değinnenönü Mahallesi K.ışla Caddesi nıevkii 1431 ada, 10 parsel 5. kat 10 nolu bağımsız bölüme yönelik davasının ve ıs- lah talebinin taşınmazın dava açılmadan önce 02.04.1998 tarihinde dava dışı şalııslara devredilmiş olması nedeniyle REiDDlNB, Davacı yanın Denizli merkez Çaybaşı Mahallesi 359 ada, 304 parsel sayılı taşınmazda 34/907 arsa paylı 24 nolu bağımsız bölüme yönelik davasının K-ABULÜ ile bu taşınmazda davalı Neşe Ankan adına olan tapu kaydının iptali ile davacı yanın vergi alacagı ve ferilerini karşılanıak amacıyla davalı Beta Demir Sanayi ve Ticarel Lmt. Şti adına tapııya kayıt ve tesciline karar verilmis olup; Mahkememizden verilen karar davacı Malıye Bakanlığı Saraylar Vergi Daıresi Müdürİüğü vekili Av. Serap Selvi tarafından temyiz edilmekle; llan tarihinden ilibaren 7 gün sonra Beta Demir Sanayi ve Ticarcl Lmt. Şti'ne yukanda açıklanan karar ve temyiz leblığı yapılmış sayılacağı, tebliğ- den ılıbaren 15 gün içinde temyiz yolu as ık olduğu ilanen tebliğ olunur. Basııı: 39774 SAGNAK NILGUN CERRAHOGLU Güneş Altında Türban "Başörtüsünün bir kadına zorla giydirilebileceğine inanmıyorum!" demiş Hayrünnisa Gül. Gerekçe ver- mek adına da örnek olsun diye "sıcakta türbanın ra- hatsızlık verdiğini" eklemiş. Gönüllü olmayan hiçbir kadın bu işkenceye kat- lanmaz manasına.. Asfaltta yumurta pişirecek, havada beyniniz kay- nayacak. Ve siz hiçbir hoca-koca-baba- abi-kardeş- mahalle baskısı, yönlendirmesi olmaksızın, böylesi- ne bunaltıcı bir kapanmayı, tümüyle bağımsız irade- nizle, kişisel tercih icabı yeğleyeceksiniz... Bu efsanevi "kişisel tercih paketinin" üstünü de şu medyatik cümleyle fiyonklayıp sunacaksınız: "Ben beynimi değil, başımı örtüyorum!" Türkîye Iran değilmiş... Etkileyici ama inandırıcı olmayan bir ifade bu. Gerçeklerle örtüşmüyor. Somut, istatistiksel bilgiler uyarınca şunu biliyoruz: Türkiye'de yapılan tüm araştırmalar, kadınların evli- lik sonrası türban takrna eğiliminde" bariz bir artış ol- duğunu gösteriyor. Evlendikten sonra tesettüre giren kadınların oranı, bekâr kadın oranından çok fazla diğer deyişle... Kadınların "bireysel tercihleh", aile kurduktan son- ra 180 derece değişiyor ve bambaşka bir şekil alıyor. Türban "kişisel tercihse", bu tercih nasıl böyle top- lumsal ve kalıpsal şartlanmalarla radikal birdeğişime uğruyor? "Beynini değil, yalnız başını örttüğüne" göre; Hay- rünnisa Hanım bunun bize rnantıklı bir açıklamasını ya- parsa seviniriz. Elin Ingilizi ne bilsin! "Times" muhabiri Janice Tur- ner, Hayrünnisa Hanım'a bunları sormamış. "First Lady"y\ dinlemiş; Hayrünnisa Hanım da anlattıkça an- latmış: Bizde zorlama yok, Türkiye Iran değil demiş: "Biz farklı tercihlere alışığız!" Farklı tercihlere bu kadar alışık ve saygılıysak, ne- den AKP kabinesindeki bakan eşleri -neredeyse is- tisnasız- ezcümle tesettürlü? Hayrünnisa Hanım'ın '77- mes" röportajında sözünü ettiği "aile içi farklı tercih- ler" neden "AKP ailesine" hiç yansımıyor? Hepsi de tesettürlü olan Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı eş- leri, neden hep üniforma gibi tek tip örtünme yeğli- yor? Geçtiğimiz hafta daha Sarkozy'nin Paris'teki "Ak- deniz Birliği" davetini izledik: Emine Hanım gibi "sa- çının teligörünmeyen" bir başka Müslüman ülke "fırst lady"si var mıydı? Başı açık Esma Esat'ı bir yana bı- rakın, Katar Emiri'nin eşininkine benzer bir "light te~ settür" örneği gördük mü şimdiye dek AKP'li Bakan eşleri arasında? Devlet protokolünün ilk sıralarında yer alan ve her biri birer "rol modeli" olarak karşımıza çıkan bu ha- nımefendilerin hepsi tornadan çıkmış gibi tek tip, bir örnek olacak; ardından çıkıp türban üzerine "bireysel tercih" güzellemeleri yapacaklar... Dekolteye sansür! Ama Allah'ın hikmeti işte! Hayrünnisa Hanımefen- di'nin bu "bireysel tercih ve farklılıklara sonuna deksay- gılı Türkiye" demeçlerinin çarşaf çarşaf yayımlandığı sayfalarda, RTE'nin Estonyalı bir kız öğrenciyle çe- kilmiş fotoğrafı vardı... Türkiye'de staj yapan yabancı öğrenciler onuruna düzenlenen bir ödül töreninde, "kuzeyli göğüs de- koltesi" ile dikkat çeken Estonyalı kız öğrenci; Baş- bakan'ın çevresindeki "görevlilertarafından" uyarılmış! Gazetelerdeki "dekolte kadın" fotoğraflarına, Baş- bakan'ın içerlediğini biliyoruz. Bu konudaki celalli de- meçleri hâlâ hafızalarda. Ama çevredeki kadınların bil- fiil uyarılması bir ilk... Bu uyarı, artık Başbakan'ın direkt, inisiyatifi ile mi olmuştur, yoksa etrafını saran "kraldan çok kralcı" gö- revlilerin "durumdan vazife çıkarmasıyla" mı yapılmıştır? O kadarını bilemeyiz. Başbakan'ın açık bir müdahale talebi yokken, et- rafı "durumdan vazife çıkartmayı" neden kendine gö- rev bilmiştir, o da tabii başlı başına izaha muhtaç. Sonuçta önemli olan, böylesine engin bir "hoşgö- rü; demokratik, çoğulcu kişisel tercihlere saygı" söy- lemi ile bir yabancı kadının göğüs dekoltesine dek uza- nan "dayatmacılığın" aynı kadraj içinde yer alabilmesi! Ya biri ya öteki... Hem "kişisel özgürlükler" adına tür- banı savun, hem Estonya'nın dekoltesine karış... ol- muyor. Bunlardan hangisi AKP? Hangisi Türkiye?" soru- sunu sormaya cüret ettiğiniz anda da "laikçi", "elit", "paranoyak", "darbeci", "faşist"... yemediğiniz haka- ret kalmıyor. Bireysel(l) tercihlere (!) saygılı (!); kucaklayıcı (!) "AKP çoğulculuğu" (!) böyle bir şey işte. nilgun@cumhuriyet.com.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAH SOLDAN SAĞA: 1/ Ucuz mobilya ve -ı lambri yapımında _ kullaııılan, yüzü ya- ^ pay reçineyle kap- 3 lanmış, fonnika gö- A riinümlü suııta. 2/ Küçük çocukları 5 korkutmak için uy- 6 dunılmuş yaratık... y Çiçekleri hekimlik- te kullanılan ve kö- 8 kü kavrularak ye- g nen bir bitki. 3/ Bir sorunu ele alış ve ona ba- kış bıçimi. 4/ Çok ince gözenekli dokuma... Söz, lakırdı. 5/ Kısır, hiç do- ğurmanıış hayvan... Adla- n sıfat yapan bir yapım eki. 6/ Kıızıı sesi... Bağıt. II Yahudi tapınağı. 8/ Or- tadoğu'da, "Ölüdeniz" de denilen bir göl... Padişah- ların gönül almak ya da ödüllcndinnek için birine gıydırdikleri değeıii kaftan. 9/ Başa örtülen bir cins şal. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir düşünce biçiminin yazılı ya da sözlü anlatımı... Bir nota. 2/ Kuymksokumu kenıiği... Kitaplı peygamber. 3/ Espri... Vermc, ödeme. 4/ Işık akısı birimi. 5/ Bir ülkede, kentte ya da senıtte oturanlann tümü... "Sen bu- — gibi dağ- dan dağa kaçsan da yine / Seni aşkım canavarlar gibi ta- kıp edecek" (F. N. Çamlıbel). 6/ Yeterince aydınlık ol- mayan... Taş ya da tuğladan yapılmış olan. II Zamir... Kâ- ğıt ya da bez yapıştırmakta kullaııılan, kaynatılmış nişas- ta bulamacı. 8/ Kayııar suda haşlanıp üzerine yağ gezdi- rilen niısır ıınıı yenıeği. 9/ Ödeşme, razı olma... Tellür ele- mentınin simgesi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear