Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2008 PAZARTESİ
10 dishab@cumhuriyet.com.tr
Paris'tebirAkdenizkulübü
Şatafatlı kulisler önündeki kuruluş toplantısında
bildik bir dram yaşanıyordu. Yeni olan, sadece
sıyasal olarak doğru ve vizyoner dil idi. Akdeniz'den
"nıare nostrum-bizim deniz" olarak söz eden, 43
katılımcıyı da ticaret, dönüşüm, çevre ve doğal
felaketlere karşı bir araya getürnesi istenen bir dil.
Ama o eski dram, tıpkı dalıa önce olduğu gibi, yiııe
alışılmış kuşkulann, yani bölünnıenin, büyük
hırslann ve korkunun damgasını taşımaktadır.
hırslann ve korkıınun
damgasını taşımaktadır.
Akdeniz'e kıyısı olan iki
ülke, Fas ile Cezayir,
sımsıkı kapanmış,
sınırlan paylaşıyor. lsrail
ile Filistinliler
savaştadırlar. Kıbns
bölünmüş duruında,
Libya hiçbir hesaba
gelmiyor, Suriye ise
sürekli anzalı bir olay ve
bombaya el atmaya hazır
Ayetullahlarla da işbirliği
içindc. Ama bu "Akdeniz
kulübü" dalıa önceleri de
vardı. 0 zamanlar, 13 yıl
önce, ona Barcclona
Süreci deniyordu. Bu
kavramı şimdi hatırlayan
var nıı? Düşünsel hata
aynı yerdedir: Ekonomik
rasyonalite ("ikisini de
kazanabiliriz"), iktidar,
şiddet ve korkuyu ("senin
kaybın benim
kazancımdır") yenebilir
diye düşünülüyor. Oysa
çıplak rakamlar bile
başka bir tablo veriyor:
Arap dünyası içindeki
ekonomik ilişkiler
(Körfez ülkeleriyle
Mağribi ülkeler arasında),
bunların toplanı
ticaretinin yüzde 10'unu
bile oluşturmamaktadır.
Beymt ile Bağdat
arasındaki liberal
aydmların şikâyet ettiği
"Arap istisnası" denilen
şeyin özü budur.
JOSEFJOFFE
D
iğer zamanlarda
heyecansız
zekânın küresel
merkez organı
konumundaki The
Economist, adeta
kendinden geçmiş
gibiydi: Akdeniz lçin
Birlik, "parlak bir
düşüncenin
çekirdeğini" içeriyordu.
Frankfurter Allgemeine
Zeitung, Akdeniz lçin
Birlik'i "diplomatik bir
zafcr", Le Matin de
"kilometre taşı"
olarak nitelendirdi. Bu
işin Arap dünyasındaki
yankılan o kadar coşkıılu
olmadı, ama her yerde
ortaya çıkan Parisli
Devlet Başkanı Sarkozy,
yine de ılımlı Arapların
lran'ın uzantısı olarak
gördüğü ve Lübnan'da
da bölgesel bir
emperyalist olarak
korkulan ve sevilmeyen
diktatör Beşşar Esad'ı
davet etmişti. Bcyrut
gazetesi El Nahar,
"rejim aynı rejim, bir
arınma yok" diye
gürlüyor. Televizyon
kanah El Arabiya'nın (ki
Suudiler tarafmdan
fınanse edilmektedir)
yönetmeni, uyanda
bulunarak, Sarkozy'nin
bölgeyi "pat
durumundan bir
çatışnıaya doğru"
ittiğini, Suriye Devlet
Başkan'ı Esad'ı da katı
tutumunda
"cesaretlendirdiğini"
kaydediyor. Ama
Esad'ın, şimdilerde,
Lübnanlılara muamelesi
müstcsna bir nezaket
içermiyor mu? Doğru,
ancakbu, şu sırada
Beyrut'ta Suriye dostu
bir rejim yerleştirildiği
için böyle. Peki, ya lsrail
ile "görüşmeler"? (ki
bunlar Türk kuryeler
üzerinden
yürürülmektedir). lsrail
Başbakanı Ehud Olmert
Paris'te konuşmaya
başladığında Esad
salondan çıktı. El
sıkışmayı reddeden de
aynı şekilde Esad oldu.
Bu arada Paris'te
şatafatlı kulisler
önündeki kuruluş
toplantısında bildik bir
dram yaşanıyordu. Yeni
olan, sadece siyasal
olarak doğru ve vizyoner
dil idi. Akdeniz'den
"nıare nostrunı (toizim
deniz)" olarak söz
eden, 43 katılımcıyı da
ticaret, dönüşüm, çevre
ve doğal felaketlere karşı
bir araya getirmesi
istenen bir dil. Ama o
eski dram, tıpkı dahaı
önce olduğu gibi, yine
alışılmış kuşkulann, yani
bölünmenin, büyük
Olü kulüp mü?..
Bu kapalı sistemler,
küreselleşmeye karşı
inatçı bir direniş içindedir.
Israil'in, kişi başına düşen
on kat daha fazla geliriyle
ve kendi aıalarında bile
alışverişte bulunmayan bu
komşulanyla nasıl bir
ticaret yapnıası gerekiyor
ki?YadaAB'yi
düşünelim: Bu AB,
1952'den sonra
canlanmıştı; yani
ABD'nin Batı Avrupa'ya
6 tümen yerleştirip,
Fransızlara, Almanlara ve
tüm diğerlerinc hcm iç
lıcm de dış güvcnlik
garantisi verdikten sonra.
Akdeniz kulübü mü, ölü
kulüp mü? Kasım ayına
kadar bekleyelim bakahm.
0 aydan sonra üye ülkeler
genel sekreterin kim
olacağını
kararlaştıracaklar ve
bunun hangi başkentte
olacağını da tabii.
Ne yazık ki 43 üye
kuruluşa
kadar bu tartışmayı
sonuçlandiramadı. Rcsim
çektirmek için verilen
randcvular, barışı
sağlamaktan daha
kolaydır.
Almancadan çevircn:
Osman Çutsay (Die Zeit,
Almanya, 17 Temmuz)
CWS/MYTS
19-20 Temmuz Intemaional Herald Tribune
AB, askeri
yönetimden yana
Türkiye'de bir hukuk
darbesinin gerçekleşmesi
halindeAvrupa Birliği hiçbir
şeyyapmama karannda
YORGOS DELASTİK
D
arbe olduğu takdirde,
katıhm müzakerelerinin
durdurulmasının sadece
"geçici ve gayri resmi" olduğu
ortaya çıktı. Akdeniz lçin Birlik
toplantısı çerçevesinde Fransa
Devlet Başkanı Nicolas
Sarkozy'nin Türkiye Başbakanı
Recep Tayip Erdoğan ile
görüşmesinden sonra,
Türkiye'de gelişmekte olan hukuk
darbesinin gerçekleşmesi
durumunda AB ve dönem başkanı
Fransa'nın olası tepkilerine
ilişkin Paris'ten sızan haberler
politik açıdan insanın
ttiylerini ürpertiyor.
Kemalist düzen, anayasa
mahkemesi vasıtasıyla,
cumhurbaşkanını, başbakanı ve
hükümeti düşünnek, iktidar
partisini kanun dışı ilan
etınek ve yetmiş ileri gelen
üyesine siyaset yasağı getirmekle
tehdit ediyor. Bu kritik durumda,
darbeyi önlemek ve Türk
demokrasisini kurtarmak için tüm
siyasi ağırlığını ortaya koyması
gereken (Zimbabve ve
Özbekistan'da seçim
prosedürünün sözde ihlalini
yerden yere vuran) AB, darbe
gerçekleştiği takdirde hiçbir şey
yapmamaya karar vermiş
bulunuyor.
"Türk karşıtı" Sarkozy'nin,
demokrasi konulannda çok hassas
olduğu varsayılan (dönek eski
sosyalist) Bernard Kouchner'in
başında bulunduğu Dışişleri
Bakanlığı, Türkiye'de
cumhurbaşkanımn, başbakanın ve
hükümetin düşürülmesinin ve
iktidar partisinin kanun dışı ilan
edilmesinin, "katılım
müzakereleriyle
C T^ürk karşıtı' Sarkozy'nin, demokrasi konulannda çok hassas
JL olduğu varsayılan (dönek eski sosyalist) Kouchner'in başında
bulunduğu Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'de cumhurbaşkanımn,
başbakanın ve hükümetin düşürülmesinin ve iktidar partisinin kanun
dışı ilan edilmesinin, "katılım müzakereleriyle ilişkilendirilmemesi"
gerektiğini basına açıklamış durumda. Başkanlık sarayına gelince,
Sarkozy'nin sözcüleri büyük bir ikiyüzlülükle, muhtemel darbenin
Türkiye'nin "iç işleri" olduğunu söylüyorlar.
ilişkilendirilmemesi" gerektiğini,
müzakerelerin hiçbir şey olmamış
gibi devam etmesi gerektiğini
gazetccilcre açıklamış bulunuyor.
Başkanlık sarayına gelince,
Sarkozy'nin sözcüleri büyük bir
ikiyüzlülükle, muhtemel darbenin
Sarkozy'nin sözcülerine göre,"muhtemel
darbe Türkiye'nin iç işi."
Türkiye'nin "iç işleri" olduğunu
ifade ediyorlar.
Erdoğan'ın hayal kırıklıgı
Sarkozy-Erdoğan görüşmesinden
önce Elysee Sarayı'ndan,
"Erdoğan bizden küçük bir jest
istediği takdirde inceleriz"
açıklaması yapılmıştı, ancak
görüşme gerçekleştikten sonra
ağızlar sıkı sıkıya kapandı. Bu
durum, onca yıl Avrupalılar
tarafmdan şahsına verilen sözde
desteğin böyle bir kritik saatte
darbenin önlenmesi yönünde
politik harekctc dönüşcccğini
düşünen Erdoğan tarafında büyük
bir hayal kınklığı oluşturdu.
Türkiye'de hukuk darbesi
gerçekleştiği takdirde, AB dönem
başkanı olması nedeniyle
önümüzdeki altı aylık kritik süreçte
Fransa'nın tutumu büyük önem
taşımaktadır. Paris, yüz kızartıcı
tutumunu haklı gösteımek için, AB
Komisyonu'nun Genişlemeden
Sorumlu Üyesi ve Türk dostu Olli
Rehn'in aynı derecede kabul
edilmez tutumunu gerekçe
gösteriyor. Rehn, hukuk darbesi
(AKP'nin kapatılması)
gerçekleştiği takdirde
Ankara'nın katılım
müzakerelerinin kesilme olasılığını
kesin olarak reddetmiş bulunuyor.
Rehn, müzakerelerin, sadece
"geçici ve gayri rcsmi
dondurulmasını" destekliyor.
Komisyon, Türkiye'de askeri darbe
durumunda müzakere süreci
kesilirse, bu durum AB karşıtı laik
güçlerin cline büyük bir koz
verebilir savını ileri sürüyor. Bunu
henı de büyük bir ikiyüzlülükle
yapıyor. Ne demeli...
Yunancadan çeviren: Murat llem
(Etnos, Yunanistan, 15 Temmuz)
TEKİRDAĞ SULH HUKUK MAHKEMESİ İZALE-I ŞUYUU SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN
GAYRİMENKULUN AÇIK ARTT1RMA İLANI
DOSYA NO: 2007/31
Tekirdağ l.Sulh Hukuk Mahkemesinin, 18/05/2007 tarih ve 2006/256 csas ve 2007/331 karar sayılı ilanıı ile; Satılmasına karar verilen gayrimenkulun
cinsi, kıymeti, adedi, evsafı:
Tekirdağ Mcrkcz, Kuınbağ köyü, köy içi mevkiinde, 17 pafla, parsel: 1488 numarasında kayitlı ve çaplı 0352.00 nı2 miktarlı lapuda bahçeli kcrpiç ev
isc de; üzerinde bıılunan kerpiç ev yıkılmış vaziyettedir. lçerisinde kısmen enkazdan kalan laş yığını mevcvıttur. Taşınmaz nıal zemin itibariyle düz alan-
dadır. Denize 50 meire mesafededir. Etrafindan birden fazla kattan oluşan yapılar tnevcuttur. 13u yüzdeıı dolayı denizi gönııez konumdadır. Bclde yaz ay-
ları ile deniz mevsiminden dolayı hareketlidir. Bu itibarla arsa olarak nı2 değeri 120 YTL. /m2 olup, tamamının dcğcri 352.00 m2 X 120 YTL.sı 42.240.00
YTL. deger üzerinden. üzerindeki lıak ve nıükellerıyetler baki kalmak kaydıyla, açık arttırma suretiyle satllacaktır.
İMAR DURLJMU: Kumbağ Belediyesinin, 04/01/2008 tarih ve 3 sayılı cevabi yazılan ile satışa konu pareelin, bitişik nizam 4 kat inıan vardır.
SATIŞ ŞARTLAR1:
1-SATIŞ 08/04/2008 günü, saal 11.00-11.05'e kadar, Tekirdağ Adliye koridorunda açık arttırma surcti ile satılaeaktır. Bu aritırmada tahmin cdilen kıy-
melin yüzde 60'ını vc rüçhanlı alaeaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıeı çıkmazsa,
en çok arttıranın taahhüdü baıki kalmak şartıyla 18/09/2008 günü, aynı ycrde vc aynı saatlerde saat 11.00 - 11.05 kadar, ikinci arttınnaya çıkarılacaktır. Bu
atttınnada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üz.ere arttırma ilanında gösterilen ınüddet sonunda en çok
arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki. arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40"ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan ala-
eaklann toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi laz.ımdır.
Böyle fazla bcdclle alıcı cıkmazsa satış talebi düşecektir.
2-Arttınnaya iştirak edecek.leıin, tahmin edilen kıymetin yÜ7de20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu
venııeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinden 10 günü geçmemek üzere mehil verilcbilir. Tellaliye ihale damga resmi pıılu, tapu harç vemas-
raflan alıeıya aittir. vergiler satış bedelinden ödenir. Ayrıca yüzde 18 KDV ihalealıeısına aittir. 3-lpotck sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin bu gayrinıen-
kul üzerindeki haklarını hususiylc faiz vc masrafa olan iddialannı dayanağı belgelcr ile onbeş giin içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi taktirde hak-
ları tapu sicili ile sabil olmadıkı;a paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4-lhaleye katılıp, daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep
olan, tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zaraıiaıdan ve ayrıca temcrrüt faizinden mütcselsilen mc-
sul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hüknıc hacet kalmaksızm, dairemizcc tahsil olunacak, bu fark, varsa önceliklc teminat bedelinden alı-
nacaktır. 5-Şaıtname, ilan tarihıinden itibaren herkesin görebiltrjcsi için dairede açık olup, masrafı verildiği taktirde isteyen alıeıya bir önıeği göııderilebi-
lir..6-Satışa iştirak cdenlerin, şaıttnameyi gönııüş ve nıünderecatını kabul etıniş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/31 sayılı dosya num-
arasıyla, Müdürlüğümüze başvuırmalan ilan olunur. 20/06/2008 NOT: Tcbligat yapılamayanlara ilanen teblig olunur. (lc.lf. K:126)(*) llgililcrtabirine ir-
tifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 39738)
DENİZLİ 1. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞ1 SATIŞ
MÜDÜRLÜĞÜNDEN
DOSYA NO: 2008/10 SATIŞ Satış
lzalei şüyu suretı ile satılmasına karar verilen laşınmazın
ilanı
Denizli ılı Aklıan köyü Köyaltı mevkii 252 nolu parsel-
de bulunan 8.750 m2 MİKTARLI TARLA vasıflı taşın-
mazdır Değeri 87,500,00 dir bu bedelle satışını yapılacak-
tır.( KDV% 18'DİR)
Satış peşin para iledir. Alıcı islerse bir kez ve 10 günü
gcçnıcmek üzere süre verilebilir. K.D.V., Tellaliye, damga
resmi ve tapu alım harcı alıeıya aitlir. Satışa katılmak iste-
yenlerin müemmen bedelin % 20. si nakit yada milli bir
banka teminat mektubunu ibraz ettikleri takdirde ihaleye
katılabilecekleri. Satışa katılanlann 1 şartnameyi aynen ka-
bul etmış sayılacaklan. 1 - BİRİNCİ SATIŞ'ın 10.10.2008
GÜNÜ saat 10.35 -10.45 arasında yapılmasına, Birinci sa-
tış gününde verilen tlyat muhammen bedelin % 60'ını ve
nıasraflan karşılamadığı veya müşteri çıkmadığı takdirde
2 - İKİNCİ SATIŞ1N aynı yer ve aynı saatte olmak üze-
re müemmen bedelin %40'ını ve masraflarını geçmek şar-
tıyla 20.10.200S GÜNÜ aynı saatlerde ihale edilecektir.
3 - Daha fazla bilgi almak isteyenlerin aşağıdaki tarihten
itibaren dosyamızdaki 9 artırma şartnamesini bulabilecek-
leri ve müracaatları, Satışa katılmak isteyenlerin satış gün
ve saatinde satış mahallinde hazır bulunmalan dalıa fazla
bilgi istcyenler satış müdüıiüğümüzün 2008/10 Satış Dos-
yasından bilgi edinmeleri ilan olunur.04.07.2008
Basın: 39776
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYtN BAŞ
AKP'nin PratikZekâ' ile Malııl
Dış Polifikası Üzerine...
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin dış politikası, dış
ilişkilerin çok bilinmeyenli karmaşık denklemle-
rine Cumhuriyetin seksen yıllık deneyimiyle ol-
gunlaşan geleneksel dış politikası yerine,
abartılı, çoğunca da vehimden ya da yanılsa-
madan ibaret daha çok iç politikayı etkileme-
ye dönük yaklaşımları bitip tükenmiyor.
Bunlardan ilki, kuşkusuz, ABD'nin Büyük Or-
tadoğu Projesi içinde yer alan "Hunting-
ton'un ünlü medeniyetler arası çatışma" efsa-
nesinin 'medeniyetler arası ittifaka' dönüştü-
rülmesi iddiasını içeren girişimdir. BM, ABD ve
AB'nin desteği, Ispanya ve AKP iktidarının ka-
tılımıyla gerçekleşen bu girişim Huntington'un
emperyalist saldırıların gerçek nedenini gözden
kaçırmak amacıyla ortaya attığı tezinden ha-
reketle 'medeniyetler arası çatışmayı' 'mede-
niyetler arası ittifaka' dönüştürerek, terörü or-
tadan kaldırmayı, dahası savaştan kırılan Or-
tadoğu'ya olduğu gibi gezegenin tümüne ba-
rışı getirmeyi hedefliyordu. İki yıllık yoğun ça-
lışmalar sonunda aralarında çeşitli dinlere
mensup 'u/eman/n'dayeraldığı 'akil adamlar'
tarafmdan hazırlanan sonuç belgesinin Hıris-
tiyan Batı ile Islam dünyası arasında köprü ola-
rak tanımlanan Istanbul açıklamasıyla ger-
çekleşen girişim Ispanya Başbakanı Zapate-
ro ile Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın eş-
başkanlığında o günden bugüne zaman zaman
şatafatlı toplantıların, geleceğe dönük boş
barış vaatlerinin dışında dişe dokunur hiçbir so-
nuç vermemiştir. Bunu görmek için bölgenin
ve gezegenin bugünkü haline bir göz atmak ye-
terlidir. Bu, aynı zamanda ABD'nin Büyük Or-
tadoğu Projesi'nin terörün kaynağında bulun-
duğu varsayılan radikal Islama karşı AKP'nin
üstüne balıklama atladığı 'ılımlı Islam' kozunun
kullanılması politikasının da fiyaskoyla so-
nuçlanmasıdır.
Zapatero'nun 'medeniyetler arası ittifak' gi-
rişiminden Mağrıp ülkeleri, giderek Islam dün-
yası ile arayı düzeltme beklentisi de keza bo-
şa çıkmıştır. Bu işten tek kârlı çıkan AKP ve
lideri olmuştur. AKP liderinin içe dönük de ol-
sa uluslararası sahnede boy göstererek dün-
ya politikasına yön verenler arasında olduğu iz-
leniminin yaratılması yani sıra 'ılımlı Islam' ör-
tüsü ardında dine siyasetin kapılarını ardına ka-
dar açarak laik Cumhuriyeti zaafa uğratmayı,
böylece de iktidarını güçlendirmeyi başardığı
söylenebilir.
Suriye ile lsrail arasında 'arabuluculuk' mis-
yonu da AKP'nin 'olduûundan fazla gösterilen'
girişimleri arasındadır. Israil'in işgali altında bu-
lunan Golan tepelerinin, Israil'i tanıması kar-
şılığında Suriye'ye iade edilmesiyle ilgili geliş-
melerin, aslında kırk yıldır bile isteye sürün-
cemede bırakılan Filistin sorunu gibi çözümü
sanıldığı kadar kolay olmadığı, AB, ABD ve biz-
zat Başkan W. Bush'un göstermelik arabulu-
culuğunun bileTel-Aviv'in işgal altındaki Filistin
ve Suriye topraklarını elden çıkarılmasına rıza
göstermesine yetmediği kimsenin saklısı de-
ğildir.
Israil'in bu konudaki niyetinin en somut ka-
nıtı; arabulucular kim olursa olsun, barışa ya-
naşmaması, tam tersine, o topraklara çörek-
lenen yerleşimcilere kalıcılığın şaşmaz simge-
si bina ve tesislerle, toprakların gerçek sahip-
lerini Israil'den olduğu gibi kendi aralarında da
ayıran 'Utanç Duvarları'nm yapımına aralıksız
devam etmesiyle en açık şekliyle ortadadır. Go-
lan'daki durum da farklı değildir. Bu yüzden,
AKP'nin konuyla ilgili 'arabuluculuk' girişimi,
gösteriden, dahası vehimden ibarettir. Bu ge-
lişmenin ardında daha çok; Başkan Sarkozy
ve AB'nin 'Akdeniz Birliği' tasarısında Israil'e,
Akdeniz Birliği'ne katılması düşünülen Mağrıp
ve Arap ülkeleriyle birlikte Avrupa Birliği'nin 'im-
tiyazlı ortaklık' sağlanması için Suriye'nin, Go-
lan görüşmeleriyle ikna edilmesi yatmaktadır.
Biraz da bu yüzden, Olmert'in yani sıra Filis-
tin otoritesinin başkanı Mahmut Abbas ve Su-
riye lideri Beşşar Esad'ın Sarkozy tarafmdan
Fransız Ulusal Bayramı 14 Temmuz törenleri-
ni izlemeye davet edilerek onurlandınlışı, bu ko-
nuda asıl arabulucunun Fransa ve kuşkusuz Av-
rupa Birliği olduğunu ortaya koymaktadır.
Akdeniz Birliği, yeni bir girişim değil. 1995'te-
ki doğmadan ölen Barcelona girişiminin bir ba-
kıma devamı. Şu farkla ki bu kez, Avrupa'nın
da başında olan Fransız Cumhurbaşkanı, salt
bunlarla yetinmek niyetinde görünmemekte, AB
ile birlikte eski sömürgeleri Mağrıp ülkeleri ve
Arap dünyasına yeniden el atmanın yani sıra
Israil'i de AB'nin imtiyazlı ortağı yaparak bir taş-
la çok kuş vurmanın peşinde olduğu izlenimi
vermektedir. Anlaşılan Paris, Avrupa'nın tü-
münden Akdeniz havzasına ve Arap dünyası-
na uzanan bir coğrafyada yeni bir Roma; Sar-
kozy de, neden olmasın, yeni bir Jül Sezar ol-
maya hazırlanmaktadır. De Gaulle'ün dediği gi-
bi bu 'geniş birprogram'l Akdeniz ve Arap dün-
yasının bugünkü durumuna bakıldığında, Sar-
kozy'nin düşünün gerçekleşmesi pek olanak-
lı görünmüyor. Peki, Sarkozy Fransası'nın
AB'ye tam üyeliğine inatla ve her fırsatta en çiğ
sözlerie karşı çıkmasına, Akdeniz Birliği'nin Tür-
kiye'nin duymak istemediği 'imtiyazlı ortaklığı'
içerdiği bilinen ve bunun tuzak olduğu ileri sü-
rülen 13 Temmuz Paris Toplantısı'na katılma-
yı önce reddeden, daha sonra Başkan Sar-
kozy'nin telefonla, duyulan kaygıları gidererek
AKP liderini ikna etmesinin ardından Başbakan
Erdoğan, başında yer alan haberlere bakılırsa
Dışişleri'nden de habersiz Paris'in yolunu ne-
den tutmuştur? Uluslararası sahnede boy
gösterme tutkusunun dışında AKP lideri Ak-
deniz Birliği'nden ne beklemektedir? öte yan-
da davetine evet dediği Sarkozy'nin Fransası,
Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı olmak-
ta devam ettiği ortadayken, bu konuda refe-
randum dahil tüm önlemleri aldığı bilinirken, Er-
doğan'ın Paris toplantısına katılmasını anlamak
güç. Herhalde kimsenin bilmediği bir bildiği ol-
sa gerek!..
Gerçek, somut, elle tutulur sonuçlardan çok
'serap'\ andıran Irak seferi ile aslına pek ben-
zemeyen 'Kıbrıs çıkarması' da yansıtılmak is-
tendiği gibi başarılı görünmüyor. Yer darlığın-
dan bu iki konuya sonradan değinmek üzere...