25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 TEMMUZ 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Triiban Serkan Deniz: "Karısının türbanı ile tribünü 'trüban'a çeviren Futbol Federasyonu başkanı biraz protokol dersi almalı!" D E N İ Z S O M Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denizsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 - Fetoş, milyarlarca doları yönetiyormuş... "Paranın dîni, imamın cüzdanı yoktur!" Ispanya 'nın hakkını verelim: Boğa, rakiplerini boğa boğa şampiyon oldu! Kalem Avni Kurtuldu: "Başbakanlık Özel Kalem Müdürü'nün örtülü harcaması 540 milyon lira. Altın Kalem Ödülü'nün sahibi belli oldu!" KARABÜKTE katıldığı bir panelde Islamcı AKP iktidarının enerji politikalarını eleştirdiği için Karabük'ün AKP'Iİ Müslüman Belediye Başkanı Hüseyin Erer tarafından susturulan ve hakarete uğrayan yazar Latife Tekin, "Birden Madımak aklıma geldi; Madımak'ı hissettim" diyor. Madımak neydi? 2 Temmuz 1993'te Sıvas'ta Pir Sultan Abdal Şenliği'ne katılanlardan 35 aydın, kuşatıldıkları Madımak Oteli'nde Islamcı faşistlerce yakılarak öldürülmüştü. Aradan 15 yıl geçmiş. önceki gün bir yazar Karabük'te yaşadıklarından korkuya kapılıp 15 yıl önce Sıvas'ta tekbir sesleri arasında yakılan yazarları, ozanları anımsıyor ve kaçarcasına kenti terk ediyorsa eğer, bu ülkeyi yönetenler takkelerini önlerine koyup düşünmelidir! Takkesini önüne koyması gerekenlerin başında Yeni Madımak da Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay geliyor olsa gerek. Sosyal demokratlıktan dönme AKP'Iİ Müslüman Ertuğrul Günay, Latife Tekin'e bir geçmiş olsun demeliydi; henüz diyemedi! Belki de dedirtmediler! "Biz ve onlar" üzerine kurulu parti politikası gereği olabilir... Ortada "mağdur" bir türbanlı olsa hiç kuşkusuz Ertuğrul Günay'ın Başbakanı RTE, daha o dakika telefona sarılmıştı bile! Veya tüm bu varsayımlar boşuna, çünkü ha Ertuğrul Günay ha Hüseyin Erer; sonuçta ikisi de aynı Islamcı partinin elemanı! Belediye Başkanı Hüseyin Erer, Latife Tekin'den özür diledi mi ki Entel Mustafa Pınar: "Fetoş'u, medya anketini tıklayarak dünyanın en entelektüeli 1 seçmişler. Sırada, jüriyi gıdıklayarak Nobel'i almak olmalı!" Deplasman Fikri Çakır: "Bir de ^ Iran'da Humeyni'yi sfij sevmiyorum, Atatürk'ü seviyorum desinler de görelim!" SESSİZ SEDASIZ (!) Kültür Bakanı Ertuğrul Günay dilesin diyebilirsiniz. Sıvas'ta bunların eski gömlekdaşlarından Temel Karamollaoğlu da asja ama asla özür dilememişti! Üstelik Hüseyin Erer, "Parayı ben verdim; benim istediğim gibi konuşacaksın" gibilerinden demeçlerle üste çıkmaya çalışıyor. Parayı verip konferansta konuşturma ve tebliğ yazdırma deyince insanın aklına Fetoş geliyor... Amerikalı savcı ne güzel çözdü Fetoş'un taktiğini. Bu arada Karabük'teki panel sırasında hakarete uğrayan bir başka yazar Onur Caymaz da "Boynunu kırarız" tehdidi aldığını söylüyor. Görünen o ki, AKP'Iİ Müslümanlar Karabük'te yeni bir Madımak'a soyunmaktan kendilerini zor almışlar. Patlak ampulle ortaçağın karanlığında dolaşıyoruz! Mahkemelik Ataşehir'e atama yapılıyor ISLAMCI AKP'nin yerel seçim öncesi bazı ilçeleri bölme, bazı ilçeleri ortadan kaldırma projesi; Anayasa Mahkemesi'nde dava konusu oldu. Mahkemede iptal davası sürüyor ama Islamcı iktidar da bildiğini okumaya devam ediyor. Istanbul'da Kadıköy'den kopartılan Ataşehir'e, kaymakam ve milli eğitim müdürü atandı bile. Konya'nın Meram ilçesinden Ataşehir'e kaymakam olarak gönderilen Turgut Çelenkoğlu "Kutlu Doğum Ormanı" kurmakla tanınıyor. Kartal Samandıra Imam Hatip Lisesi Müdürlüğü'nden Ataşehir Milli Eğitim Müdürlüğü'ne getirilen Şaban Karataş ise bir Kuranıkerim uzmanı. Yasal zorunluluk gereği Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklemesi gereken Islamcı iktidar, yargıyı umursamadan kadrolaşmayı sürdürüyor ama örneğin Ataşehir'de kadrosunu oturtacağı bina yok. Şimdilik Kadıköy Belediyesi'nin Ataşehir Afet Koordinasyon Merkezi ile Küçükbakkalköy Halk Eğitim Merkezi binalarına göz dikmişler. Yüksek Yerilim Hattı Q r t ü / Ü ğdenek tartışmasından pis kokular geliyor: erdincutku6yahoo.com Üzerini türbanla örtün! Ayıptır Beyler Ayıp!.. PERİHAN ERGUN AKP'nin kapatılması öneri- si Anayasa Mahkemesi'ne ve- rildiğinden beri parti yetkilile- rinde bir beyin çalkantısıyla ruh kararmasının getirdiği saç- malıklar gözlenir oldu. Şeyh Sait isyanının, kanlı Kubilay olayının bastırılması ile 27 Ma- yıs'ın içlerine oturan kinlerini kusarcasına içte ve dışta or- talığa saçmaya koyuldular. Bunlardan biri de geçen haf- tanın başında AKP'nin Baş- bakan Vekili D. M. M. Fırat. "M. Kemal, 24 saatte memle- ketteki hukuk, inanç, giyim kuşam, yazı, eğitim ve yöne- timle ilgili bütün alışılagelmiş yaşantıyı ortadan kaldırarak toplumda travma yarattı" de- yiverdi. Doğrudur. Başta Hz. Muhammed'in, puta tapan- lara, çarpık inançlara karşı tekTanrılı Islam dinini duyur- ması; 1789 Fransız Ihtilali'nin ortaçağ yapısındaki kiliseye kul edilip bağlandırılmış In- sanları kölelikten kopararak bağımsız, özgür, demokrat, hukuk ilkelerine bağlı bireyler olarak düzen kurması; Rus- ya'da Lenin'in Proleter Devrim kalkışması elbette alışılagelmiş tek kişilik iktidarlarla törelere, dogmalara kul edilmişlerde travma yaratacaktır. Ama M. Kemal'in bir günde bu yeni- likleri yaptığı söylemi tam bir tarih bilgisinden yoksunluğun ürünüdür. D. Fırat'a, bir saat- lik zamanını ayırarak, Sayın Yekta Güngör ve arkadaşla- rı tarafından hazırlanarak Bil- gi Yayınevi'nce çıkarılan "M. Kemal'in Devrim Kronoloji- s/"ni okumasını öneririm. Eğer bu önerimi değerlendirirse, Atatürk Devrimlerinin Amasya Tamimi, Erzurum, Sıvas Kon- greleri'nden sonra 23 Nisan 1920'de TBMM'nin kurulu- şundan sonra yeni Anayasa ve Kurtuluş'tan sonraki Kuruluş Yasaları'nın 1924'ten itibaren Şeriye ve Evkaf Nezareti'nin kaldınlışıyla birlikte, giderek bi- rer ikişer sene aralıklarıyla 17 Şubat 1926'da Medeni Ka- nun'la nüfus, evlilik v.s. hak- larının kabulü, Arap hurufa- tından Latin harflerine geçiş - 1928-, belediye il meclisleri ile muhtarlıklara da kadınlarımızın seçilebilmesi -1930-.. şapka ve kıyafetlerin çağdaşlaştırıl- ması, dış ülkelerden önce - 1935'te- gene kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkının ve- rilişi, Din ve Devlet Işleri'nin ay- rılışı adıyla isimlendirilip en önemli insani hak olan vicdan özgürlüğünün ve demokrasi- nin açıcı anahtarı Laiklik ilke- sinin getirilişi, kısaca özetle- meye çalıştıklarımızı Onun da öğrenerek, bizlerin bunları bil- mediğimiz iddiasıyla TBMM'de adaba aykırı bir ta- vırla bağırmaktan mutlaka vaz- geçeceğini umuyorum. D. Fırat'ın bu kabul edilemez tanımına Sayın Demirel "Dev- rime meydan okumaktır" der- ken, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt da "Değer- lendirmeye gerek bile duymu- yorum" dedi. En doğrusu da bu olsa gerek.. • • • Bu zat SKY-Türk'te söyle- mini "Yanlış yorumlandı" diye yatsırken, kendisine Fethul- lah'ın son çıkarılan "Silahsız çete kurmak" kanununa da- yandırılarak beraat ettirilişi hakkındaki düşünce- cesi so- rulduğunda, "Hoca Türk va- tandaşıdır. Yurda dönmesi O'nun kadar kendisini seven- leri de mutlu edecektir"\ bu- yurdu. ABD güdümünde llım- lı Islam'ın taşeronluğunu yap- tığını da es geçiverdi... Bu hem öyle bir taşeronluk ki, mülki ve yerel yönetimde, emniyette, tüm dünyaya ya- yılmış eğitim kurumlarında, yeşil para ve medya gücünde ABD'de de kabul edildiği gibi kaynağı bilinmeyen bir örgüt- lenme. Doğrusu demokratik, laik Cumhuriyetçileri hiç de mutlu etmeyecek bir dönüş olur. • • * Bu memleketi dışa bağımlı hale getirmedeki tavırlarıyla ABD, AB ve AKPM'den siya- si yardım isteklerinde o kadar ileri gittiler ki, bu topluluklar bi- zi sömürgeleri sanıp çizmeyi aşarak her şeyimize onur kırı- cı biçimde karışır oldular. içerde halkımız aşsızlık ve iş- sizlikle inim inim inlerken, bir de enerjiye Ocak'taki yüzde 20 zam yetmezcesine, 1 Tem- muz'dan geçerli olmak üzere elektriğe konutlarda 21, sa- nayide 22 getirerek, zammı yüzde42'yeçıkarıyorlar... Dar gelirli kirasını veremez, aşına yağ katamazken, en küçük ailede bile 100 YTL ödemeye mahkûm ediliyor. Buna insaf- sızlık denmez mi? • • • Gene tekrarlamak zorun- dayım.. Bu azaptan akıllarını başlarına toplayıp sosyal de- mokrat partiler beraberlikle halkımıza seçenek sunamaz- larsa, ne yazık ki memleket gitti gider... ÇİZGÎLİK KÂMlL MASARACI kamilmasaracl@mynet.com H A R B t SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MVSTAFA BtLGtN HAÖÎŞÎMOt ELF5TTR BAKALIML hetiyatrosu@mynet.com (ÇOPLUK ÇOCUKLAR1) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com SEN NİYE BU KAPARCERİ ZEKALISIN?! PLKISEN NİYE SİYAHSIN? TARİHTE BUGÜN MVMTAZAMKAN l Temmuz www.mumtaz-arikan. com YEDf MESALECILER 132.8'os , I.Ü. Endüstri Mühendisliği öğrenci kimlik belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. ÇİĞDEM ÇAKIR Alman kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. AYŞE ALTUNTAŞ Ormanlarımız da yüreğimiz de yanıyor, üzülmek yerine yeni fidanlardikelim. Fidan Dikim Hattı Tel: 0212 284 80 00 T. Iş Bankası Levent Şb. 822350 www.tema.org.tr Ülkemizde her yıl, 11-19 yaş arasındaki 450 bin çocuk ve gencimiz büyüklerini örnek aldıkları içln sigaraya başlamaktadır. Ne yazık ki bunlardan en az 150 binl erken yaşta ölüme mahkûm olacaktır. Sigarayı bırakmanız için daha kaç yüz bin çocuk ve gencimiz ölüme mahkûm olmalı? Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Tel: 0212.212 50 60 GÖRÜŞ BEDRtBAYKAM Çağdaş Futbol Kiiltiirü' Genç Kızlar Sahaya! Futbol kültürü, yine yüz milyonlarca kadına "Tan- rım bu ne zevkli spormuş meğer" dedirterek hayatı- mıza girdi çıktı. Ben geçen hafta söylediklerimde hak- lı olduğumu kanıtladım. Hâlâ milli takımımızı 30 yıl ön- ceki seviyesinde sananlar, bayağı şaşırdılar. "Almanlar bize beş çeker" diyenler, acaba rakibimizin son sa- niyeye kadar korkuyla titrediği ve maçın sonunda Bre- zilya'yı yenmiş kadar sevindiği sahneleri görünce aca- ba ne hissettiler? Evet, son dakika gollerinden şikâyet etme hakkı olan son takım biziz, biliyorum. Ama yine de içim içi- mi yiyor. O finali bizim Ispanya ile oynayıp kazana- cağımıza inanıyordum. Yenilmesini istediğim herdiş- li rakip, Hollanda, Italya, Rusya aradan çıkmıştı. Dört dakika daha sabredip maçı uzatrnaya taşısak, ala- cağımıza emindim, ama sağlık olsun, böyle oldu. Ah ah! Federasyon Başkanı, attığımız her golden son- ra, Abdullah Gül'ü unutup, karısına sarılıp kalmasa belki de bu uğursuzluk olmazdı! ölsem unutmam o anı: Gül, Hasan Doğan'ın kaburgalarına, kapıyı ça- lar gibi vuruyor: "Pardon, ben de biriyle kucaklaşa- bilir miyim?" Bu ülkede bir de "Fatih Terim düşmanlığı" yüzün- den, milli takımın yenilmesini isteyenler var. Benim bu duyguyu anlamama imkân ihtimal yok. Kafalarında spor, siyaset, uluslararası ilişkiler, soruşturmalar, sağ-sol, mafya, hepsi bir çorba olmuş, böyle bir so- nuca ulaşmışlar! Hem de bayağı "akıllı" bildiğimiz dost- lar! Ne diyelim, ben çok farklı düşünenlerdenim. Şablonlara esir olup, geçmeli matruşka bebeklere kon- muş neden-sonuç ilişkileriyle bu kararlara ulaşanlara, "pes" diyorum. Terim, Türk futbolcusunu ve ülkenin futbol zihniyetini en iyi anlamış insanlardan. Türk in- sanının "motivasyon" olgusunu anlaması ımümkün ol- mayan insanlarla hiçbir şey başaramadığını hep ya- şadık. Tumuva bizim için bittiğinden beri, Rüştü'ye yük- leniyor herkes. Rüştü Fenerbahçe ve milli takımı ne- redeyse 15 yıl taşıdı. Refleksle yapılan bir hatalı çıkıştan dolayı onu bir ömür boyu karalamayalım. "Keşke o maçta anlık kamrlan daha yehnde olsaydı" diyelim, ama Rüştü'ye saygısızlık yapmayalım. Futbol çağdaş kültürün bir parçasıdır. Insanlar be- raber, kızlı erkekli gruplar olarak eğlenirken bira içer- ler, maça beraber giderler. Kahkaha vardır, beraber gol sevinci yaşama vardır... Bu dünyada cennet ve cehennemi kabul etmek ve mağlubiyeti hazmetme- yi öğrenmek vardır. Bana şimdi mafya, silah ve şi- keyi hatırlatmayın. Bunlar silmeye mecbur olduğu- muz kötü ömekler. Işin özü değil. Futbol, tam tersi- ne keyif, mutluluk, heyecan ve başarıdan kaçan ge- riciliklerin tam karşıtı olan evrensel formüldür. Tüm aynı düzeyde spor heyecanları arasında en tutkulu olandır. Futbol utanılacak bir zaaf değil, çağımızın ev- rensel bir büyük tarihi gerçeğidir. Ve artık kadınlar da bu heyecanın fazlasıyla kapsama alanı içindeler. Gelelim köyümüze... Bildiğiniz gibi bu ülkede "özgürlük ve demokrasi", malum "taraf'lar tarafından yalnız genç kızlarımızın "türban" hakkı olarak anla- tıldı yeni kuşağa... Şimdi sizeTürkiye'ye bu ortaçağ tartışmalarını sollatabilecek birformül önerisi getiri- yorum: Genç kızlarımız, her ilimizde, şortlarını giyip, takımları kurup antrenmanlara başlasınlar! Bakın fut- bolun o kadar zor tanıtıldığı Amerika'da bile, Mia Ham, yıldız kadın futbolcu olarak tarihe kalabildiy- se, bu ülke niye kendi yıldızlarını yetiştirmesin? Sa- kın beni "Zaten kadınlar da top oynuyor" diye al- datmayın. Ben, aynen basketbol ve voleybolda ol- duğu gibi gerçekfedere "Kadınlar Futbol L/g/"nden sözediyorum. Bütün büyük takımlarımızın katılımıyla tüm Anadolu'nun katılımıyla, yeni büyük bir heyecan kasırgası! Futbolda Fenerbahçe Galatasaray ya da Eskişehir-Beşiktaş veya Sivasspor-Trabzonspor ay- nı hafta ligde kapışsın, hatta Erman Toroğlu bile yo- rumlarını bu ligden esirgemesin. Genç kızlarımız öz- gürlüklerini sporla beraber, dünyaya ve başarıya açıl- ma üstünden yaşasınlar. Ülkenin üstüne çökertilen sıkıntılı havayı futbol tut- kumuzu kullanarak kaldıralım. En azından genç be- yinlere "gıcırformalan giyip, antrenmana, deplasman maçlarına kalkıp gitmenin" de başka bir demokratik açılım olduğunu anlatalım! Sakın şaka yapıyorum sanmayın. Bu fikri bugün- den itibaren tartışmaya açıyorum. Internet ve face- book'ta da "Kadınlar Futbol Ligi Kurulsun" grubu kuruyorum ve desteğinizi bekliyorum. BULMACA SEDATYAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Anlam ay- -\ kınlığı, çelişki. 1 2 3 4 5 6 7 denilen, tane- 3 lcri zehirli 4 olan ve ekin c tarlalannı sa- ran bir ot... « Antalya yöre- 7 sine özgü, ka- g burga ve pi- Q rinçle yapılan " bir yemek. 3/ lz- mir'in Kemalpaşa il- çesinin eski adı... Bataklık, sazlık. 4/ Müslümanların bir çocuğun doğumuıı- dan yedi gün sonra kestikleri kurban... Orhan Hançerlioğ- lu'nıın bir romanı. 5/ Az pişirilmiş yu- 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K A P U çl N O • A F T • s T N H A K A M •K U P I R •K A G T R • N A M | H A [ •S I •A R I Â~ B A I I H I A R A •A •U T •E R A [ • h IA N T I Y 0 N murta. 6/ Öğütülmüş tahıl... Geniş, engin. II "Bu — her şey billurdan gibi" (C. S. Tarancı)..- Ha- vadaki su buhan. 8/ Fırat ırmağının iki kolundan biri... Demir elementinin simgesi. 9/ Osmanlı mut- fağına özgü çamsakızlı muhallebi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Azalma, eksihne. 2/ "Yaşadım / — ağacları şa- hidimdir" (B.R. Eyüboğlu)... Mektup. 3/ Dalıa çok mehtcr müziğinde kullaııılan, madeni üflemeli bir çalgı... Yalnız iki geniş yüzü tcstereyle düzeltıl- miş tahta. 4/ Ender, seyrek... Balı alınmış petek. 5/ Mehınet Akif Ersoy'un toplu şiirlerini içeren yapıtı. 6/ Muğlanın bir ilçesi... Iskaınbilde bir kâ- ğıt... Titan elementinin simgesi. 7/ Konya-Aksavay yolu üzerinde, Anadolu Selçuklulan döneminden kalma ünlü kervansaray. 8/ Ankara'nın bir ilçe- si... Kabadayı. 9/ Divan edebiyatında içki ve iç- ki âleminin övülerek anlatıldığı manzum yapıt- lann genel adı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear