01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 HAZİRAN 2008 PAZARTESİ CUMHÜRİYET SAYFA HABERLER TUZLA TERSANELERİ -. ... Bir işçi daha yaşamını yitirdi tstanbul Haber Servisi - Tuzla Selahattin Aslan Tersancsi'nde borucu ustası olarak çalışan Ihsan Tur- han (35) adlı işçi, diin sabah 10.30 sıralannda başı- na gemi kıç kapağının düşmesi sonucu olay yerinde hayatını kaybetti. Bektaş taşeron fırmasına bağlı çalışan Turhan'ın ölü- müne neden olan kapağın gemiye kaynak yapılmadığı için düştüğü öne sürülüyor. Turhan, Tuzla'da son bir ay içinde ölen 4'ncü işçi olurken son 9 ay içinde ha- yatını kaybedenlerin sayısı da 26'a çıktı. DlSK'e bağ- lı Liman, Tersane, Gemi, Yapım ve Onanm lşçileri Sendikası (Limter-lş) Genel Başkanı Cem Dinç ise iş- çi ölünılerindcn tersane patronları ve hükümetin so- rumlu olduğunu, gerekli önlemlerin alınmadığı için ölümlerin devam ettiğini belirterek işçilere, "Ağır lş Kolu Yönetmeliği"nin uygulanması talebiyle 16 Haziran'da başlatacaklan greve "katılın" çağnsın- da buluııdu. Turhan'ın ölümüyle ilgili açıklamada bu- lunan Limter-lş Sendikası üyesi Ali Doğan, "Gemi güvertesinde çahşırken geminin kıç kapağının kafasına düşmesi sonucu arkadaşımızm kafası güverteyle kapak arasında kaldı ve ezildi. Arka- daşımız olay yerinde hayatını kaybetti" dedi. Tur- han'ın ihmal sonucu hayatını kaybettiğini de kayde- den Doğan, "Normal koşullarda, kapağın aitında- ki takviyelcrin kaynatılması gerekir. Yapılmadığı için bu ihmal yüzünden iki çocuk babası arkada- şımız hayatını yitirdi" diye konuşru. SÖZ ÇİZGİNİN Turhan Selçuk ÇANAK TUTMAK. Karadeniz'in kıyı kuşağındaki cennet ilçesi Amasra'da 'termik santral kâbusu' yaşanıyor 'Cennet'e 'Cehennem' ProjesiOKTAY EKİNCİ "Fatih Sultan Meh- met'in 1453 yılında İs- tanbul'u fethettiği za- manki duygulannı ifade eden herhangi bir sözü- nü bilmiyoruz; ama 1460 yılında Amasra'yı tepeden gördüğü andaki duygulannı bilmeyen yoktur; 'Lala, acep ceşm- i cihan bura mı ola?' de- miş yanındakine.." Karadeniz kıyı kuşağı- mızdaki tarih ve doğa cen- ııeti Amasra hakkında bunlan söyleyen jeoloji yüksek mühendisi Şevki Bayraktaroğlu, aynı cen- nete, çağımızın en "kir- letici" enerji yatınmla- nndan biri olan "termik santral" yapılmasına da şunlan söylüyor: "Tarihin garip cilvesine bakın ki: şimdi Fatih'in hayran kaldığı manzaradaki Tarlaağzı ve Gömü köy- lerinin bulunduğu yere, 1100 megavat gücünde termik santral yapılmak isteniyor. Buna karar veren insanlar, tarihe geçen bir güzelliği han- gi mantık ve hangi duy- gularla gözden çıkarta- biliyorlar?" Sadece Bayraktaroğ- lu'nun değil, tüm Amas- ralılann uykulannı kaçıran ilk haber, birkaç ay önce basmda özetle şöyle yer aldı: "Amasra'ya 1100 megavathk bir termik santral kurulmak üzere başlanan inşaat hazırlı- ğında 2007 yılında yüz- de 1.2'lik ilerleme kay- dedüdi". Oysa uznıanlara göre, ulusal enterkonnekte sis- temdeki kaçak oranının giderilmesiyle, "çok daha fazla" enerji sağlanabile- ceği gibi; Amasra'daki hazırlıkta, santralın kuru- lacağı yer bile hâlâ kesin olarak açıklanmış değil... Nitekirn Bartın-Amasra bölgesi yerleşme alanlan- nın içme suyu havzasında kömür sondajlannın baş- laması üzerine bir kınama eylemi düzenleyen Bar- tınlılann, bu cinayete so- nuna kadar dıreııecekleri- ni söyleyen Belediye Baş- kanı Ahmet Altıntel, santral projesinin hiçbir bilimsel dayanağı olma- dan dayatıldığını da ekli- yor... Termik santral proje- lerinde, zehirli baca gaz- lannın bölgeye zarannı en aza indirmek için "hâ- kim rüzgâr"a göre yer seçimi yapılması gerekti- ğini belirten Bayrakta- roğlu ise Amasra'da bu- nun bile göz ardı edildi- ğini; dahası depremsel- lik açısından da Tuna, Merkez, Sınır, Güney, Doğu, Kuzey faylan ve diğer deprem üretcn fay- ların (Çakraz vb.) özellik vc yerlerinin nasıl değer- lendirildiğinin de belli ol- madığını anımsatıyor. Psikolog Cengiz Şıklı, bunlarla birlikte, yörede- ki doğayla bütünleşen ve deniz-oıman-tarih üçge- ninde çok özel kültürel geleneklerle süregelen "sakin ve dingin ya- şam"ın, santralın devreye girmesiyle olumsuz etki- leneceğini belirtiyor. Işte bütün bu nedenlerle, Amasra'da termik sant- ral kurmanın "insan hak- lan"na aykırı olduğunu vurgulayan kuruluşlarla birlikte, Peyzaj Mimarla- n Odası geçen şubat ayı başlannda Ankara'da da "kınama eylemi" düzen- lemiş, imza kampanyası başlatmıştı. Odanın açık- lamasında "Amasra, Türkiye'nin rüzgâr enerjisi potansiyeline sa- hip önemli bölgelerin- den biridir. Termik sant- ral yerine rüzgâr enerjisi sağlayan tesisler kurul- malıdır" denmesine rağ- men bu yönde bir araştır- ma bile hâlâ başlatılmış değil. AYDINLANMA EMRE KONGAR Anayasa Mahkemesi: "TÜPklye Cumhuniyetî'nin Felsefesi Vardır" Türkiye Cumhuriyeti'nin "demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olarak varlığı, içten ve dıstan sistemli bir saldırı altında: Içt© dinci politikacılar, dinci politikacılardan na- siplenen işadamları ve bir zamanlar güya solcu ol- duklarını iddia eden eski goşistler, anarşistler ve darbeciler, tarikatlar, cemaatler, feodal toprak ağalan, tarikatların ağına düşmüş olan gecekon- dulular, şeyhler, şıhlar, müritler, din tacirleri, et- nik bölücüler, teröristler... Dışta, Türkiye'yi kullanmak isteyen ABD, AB ve Türkiye'deki demokratik, laik düzeni kendileri için bir tehlike olarak gören teokratik, totaliter Islam Dünyası... ••• Sovyetler Birliği çöktükten ve Soğuk Savaş bit- tikten sonra başlayan Küreselleşme döneminde, Amerikan hegemonyası Doğu Avrupa'yı, Bal- kanlar'ı, Kafkaslar'ı ve Ortadoğu'yu "böl ve yönet" ilkesine uygun olarak yeniden biçimlendirme ka- rarı aldı. ABD'nin kuyruğundan giden AB de bu programa katıldı. Türkiye'nin de bu programdan etkileneceği, pek çok yerde yayımlanan, Amerikan askeri-stratejik dergileri kaynaklı, bölünmüş Anadolu haritalarıy- la ilan edildi. ••* Atatürkçüler ve laikler darbeci, ulusalcılar ge- rici ilan edildi. Demokrasi, sadece siyasal Islamın totaliter dünya görüşünün yayılmasının adı oldu. Siyasal Islama karşı çıkan herkes anti-demok- ratik olarak damgalandı. • •• Işte iktidarın bütün Türkiye'yi dinlediği, sabahın köründe kapısı çalınanların gözaltına alındığı, emniyet güçlerinin dinlemesi ve izlemesindeki ka- tillerin cinayetler işlediği polis devleti bu ortam- da yeşerdi. Bu uygulamanın ardında "çoğulcu demokrasi- i" "çoğunluk diktatörlüğüne" dönüştüren siyasal slamcı iktidar vardı tabii ki. ••• Türkiye'deki bu süreç Iran'ı andırıyordu: önce komünistlerle dincilerin ittifakı ihtilal yap- mış, düzene el koymuştu. Dinciler, yüksek mahkemeleri ele geçirmişti. Zamanı gelince Dinciler Komünistleri kesmişti. En sonunda da referandum yapılarak (son de- rece demokratik(î) bir biçimde) Iran Islam Cum- huriyeti ilan edilmişti. ••• Türkiye de, Iran'ın yolunda ilerlediği bu dönü- şümün tam ortasındayken, Cumhuriyet'in felse- fesi olmadığı tezi ortaya atıldı. Böylece, insanlığı dinin boyunduruğundan kur- taran tüm bir Aydınlanma felsefesi ile bilimsel- liğin önünü açan, ampirisizm ve deneyselciliği ge- tiren Pozitivist felsefe yok sayıldı. Oysa Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş süreci, kan ve gözyaşıyla yoğrulmuş insanlık tarihinin tüm bi- rikimini özümlemiş ve bunu "laik ve demokratik devlet biçimi" olarak özetlemiş felsefi bir çözü- mü yansıtıyordu. ••• Işte Anayasa Mahkemesi'nin son kararı, Türki- ye Cumhuriyeti'nin "Demokratik, laik bir sosyal hu- kuk devleti" olarak özetlenmiş bulunan kuruluş ve var oluş felsefesini bir kez daha onaylamıştır. Anayasa Mahkemesi'ne karşı gösterilen ölçü- süz ve sert tepkiler ise, insanlığın 20. yüzyılda Almanya'da ve Iran'da yaşanan trajedilerini anımsatmaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin son kararı, sadece Anayasa Hukuku-Siyaset ilişkilerini değil, Türki- ye'nin kuruluş ve var oluş felsefesini de kapsayan bir karardır. [email protected]; www.kongar.org fs // u> ıj i ke / flFC Proje Finansmanı I Yatırım Bankacılığı I Kurumsal Krediler Para ve Sermaye Piyasası Hizmetleri I Danı§manlık I Araştırma Portföy Yönetimi 15KB Türkiye Sınoi Kalkınma Bankası çeyreciuiz, com www.tskb.com.tr T S K B , I S O 1 4 0 0 1 - Ç e v r e Y ö n e t i tn S e r t i f i k a s ı ' n a s a h i p i l k v e t e k T ü r k S e r m a y e I i b a n k a d ı r ' Türkiye Çevre Kozası İnisiyatifı'nin düzenlediği eyleme bahkçılar ve gönüllülerin tekneleri katıldı. Yurttaşlar, Türk Boğazları ve Karadeniz'de tankerlerle yapılan tehlikeli madde taşımacılığını protesto etti. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) 2 bin tekneyle boğazda eylem tstanbul Haber Servisi - Türki- ye Çevre Kozası tnisiyatifi, "Is- tanbul'u seviyorum" ve "El ele verelim koruyalım" sloganıyla Türk Boğazlan ve Karadeniz'de tankerlerle yapılan tehlikeli madde taşımacıhğına dikkati çekmek amacıyla, Boğaz'da tekneli eylem düzenledi. Doğa ile Banş Derneği Başkanvekili Fahri Türkyümaz, Türk Boğazlan'ndan tankerlerle yapılan tehlikeli madde taşımacılığı son bulana kadar eylemlerine devam edeceklerini söyledi. Geleneksel Türk Boğazlan Günü ve Yelken Yanş- lan binlerce teknenin katılımı ile lstanbul Boğa- zı'nda gerçekleştirildi. 2 bin 153 teknenin katıldığı konvoy, Yeniköy'den Kabataş'a seyrederek tstanbul Boğazı'nı deniz trafiğine kapattı. Eylem sırasında aniden etkili olan yağmur da ey- lemcilere zor anlar yaşattı. Doğa ile Barış Derneği Başkan- vekili Türkyılmaz, bölgeden yılda 55 bin geminin geçtiğini belirtti. Türkyılmaz, 2007'de 10 bin 54 tan- kcrin 149 milyon ton petrol ve pet- rol türevi patlayıcı, yanıcı, kimya- sal, nükJeer maddenin yanı sıra bü- yük felaketlere yol açabilecek LPG, LNG ve amonyak taşıdığmı vurguladı. Boğazlardan taşınacak petrol miktarının 200 milyon tonun üzerine çıkanlmasının hedeflendi- ğini dile getiren Türkyılmaz, "Bölgeyi petrol ve kan yolu haline getiren, zenginliklerine zenginlik katanların meydana gelen hasarları ödemesi ve olası bir felaket durumunda ihtiyaç olacak fonla- rı hazır tutmaları gerek" diye konuştu. 4-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear