23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 HAZİRAN 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Esinti Giderek güçlenen bir esinti: "TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Istanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük, sağda parti kurma arayışında..." Hak arama Gümrük Teftiş Kurulu Başkanı Erdener Demirağ, geçen yıl Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ile Gümrük Müsteşar Vekili Mehmet Şahin'in de adının karıştığı Gebze'deki akaryakıt kaçakçılığını ortaya çıkartmış, ardından da görevden alınmıştı. Demirağ, yargıya gitmiş, görevine dönmüştü. Bu kez, gümrüklerin bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, müfettişler ve kontrolörlerce yürütülen soruşturmalardaki kişilerin kimlik bilgileri ve haklarındaki savları istedi. Erdener Demirağ da, istemin hukuksal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle kişilere ilişkin bilgilerin verilmesi istemine direndi, yine görevden alındı. Demirağ yargıya gitti. Yasal olmayana karşı yasal hakkını arıyor, bir kez daha... IŞIK KANSU Jön Tiirk Devriminin 100. Yılı SBF'de gerçekleştirilen Jön Türk Devrimi'nin 100. Yılı Uluslararası Kongresi'nden kısa notlar: "Prof. Dr. Halil Inalcık: Bugünkü Türkiye'yi 1908'deki o büyük devrim hazırlamıştır. O dönem, Atatürk de dahil olmak üzere Cumhuriyet'i kuranların yetiştiği dönemdir. 2. Meşrutiyet, Cumhuriyeti hazırlayan fıkir hareketlerinin temel kaynağıdır. 1860'lardan başlayarak Batılı fikirleri öğrenen kamuoyu 2. Meşrutiyet'i hazırlamıştır. 2. Meşrutiyet'i hazırlayan ikinci büyük temel ise laik mekteplerdir. Prof. Dr. Sina Akşin: İkinci Meşrutiyet geç kaldı ve devleti yıkımdan kurtaramadı. 1908 devrim mi, değil mi? Bu konuda dört görüş vardır. 1908 devrim değil, 1923 devrim diyenler. 1908 devrim, 1923 onun devamıdır diyenler. Ikisi de devrim değil diyenler ve ikisi de devrimdir diyenler. Bence ikisi de devrimdir. Prof. Dr. Ergun Aybars: Mustafa Kemal 1908'i devrim saymaz, ihtilal olarak görür ve ınkılapla tamamlanması gerektiğini savunur. Daha 1907 yılında Mustafa Kemal, Osmanlının ömrü tükendi, yaşatmaya çalışmak beyhude bir çaba, insan kaybı diye düşünüyor. Prof. Dr. Taner Timur: Osmanlı, dönemsel olarak Avrupa güçlerinden birine dayanmıştır. Kırım Savaşı'na kadar Ingilizler, Kırım ile Sedan Antlaşması arası dönemde Fransızlar, sonrasındaysa Ruslar Osmanlı 'nın dayandığı güçlerdir. 1908 Devrimi ile Ingiliz- Fransız etkisi, yerini Alman etkisine bırakır. Sivil kadrolarda Ingiliz- Fransız etkisi daha ağır basarken askerler daha Alman yanlısıdır. Babıâli baskınına kadar Ittihat ve Terakki, uzaktan kumanda siyaseti izlemiştir. Cumhuriyet ile Ittihatçılann hayalci, emperyal yaklaşımı bir kenara bırakıldı. Ama Ittihatçılığın hem de en kötü şekliyle 2. Dünya Savaşı'nda canlandığını, hortladığını görüyoruz. 1943 yılında Talat Paşa'nın naaşı Hitler'in emriyle ve gamalı haçlı vagonla Türkiye'ye getirildi. Doç. Dr. Barış Doster: Jön Türk Devrimi, imparatorluğun kötü gidişini engellemek, bütünlüğünü korumak adına yapılmıştı. Ancak dönemin nesnel koşulları, büyük güçlerin imparatorluğu aralannda paylaşmış olmalan, Birinci Dünya Savaşı öncesinde artık safların belirlenmiş olması ve milliyetçilik akımının gücü nedeniyle imparatorluğu yaşatmak artık olanaksızdır. Nitekim Mustafa Kemal de 1908 öncesinde devletin sonunun geldiğini, çok büyük insan ve kaynak kaybı pahasına ömrünü uzatmaya çalışmanın boşuna olduğunu saptamıştır." Jön Türk Devrimi'nin 100. yılında bön Türkler dönemini yaşıyoruz. Ve onlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin sonunu getirdiklerini, Osmanlı'ya döneceklerini sanıyorlar ama yanılıyorlar! Geçen hafta ortasında CHP heyetiyle birlikte Şanlıurfa ve Diyarbakır'daydık. CHP, 22 Temmuz seçimlerinde Güneydoğu'dan silinmişti ve bu yok oluşta en büyük yanlış yine kendisindeydi. Yıllardır bölgeye gitmemiş, yok saymıştı. CHP heyetinin şehirturu sırasında sokaklara yansıyan görüntüler bunun kanıtı gibiydi. Özellikle Diyarbakır'da yurttaş uzak duruyordu, el sallamıyor, selam göndermiyor, tam tersine başını çeviriyor, görmezden geliyor, zaman zaman da "Çekin gidin" dercesine el kol hareketleriyle tepkisini dile CHP'nin Güneydogu Açılımı getiriyordu. Deniz Baykal Diyarbakır'da, 22 demokratik kitle örgütü ile görüştükten sonra özellikle iki konunun altını çizdi: Kürt gerçeğinin kabul edilmesi... Kimse kimsenin kutsalına saygısızlık yapmak hakkına sahip olmaması... Diyarbakır'da kalan Genel Sekreter Yardımcısı Mesut Değer ile gezinin yörede bıraktığı tortuyu konuştuk. CHP'nin bugüne değin sürdürdüğü "ancak terör bittikten sonra demokratik açılımlann yapılabileceği"ne ilişkin söyleminin tam anlaşılamadığını ifade ederek girdi söze: "CHP terörle birlikte demokratik açılımlann yapılması halinde terörün siyasallaşmasından çekindi. Diyarbakır'daki toplantıda yeni bir çıkış yapan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a kitle örgütlerinin 'CHP'siz demokratik çözüm olmuyor' demeleri çok önemliydi. Bu bölgede CHP'ye dönük umutlu bir bakışın filizlendiğini gösteıir." Mesut Değer'e "CHP bölgeyle banşıyor diyebilir miyiz?" diye sorduk. Yanıtladı: "Küs değildik ki... 'Barışma' demeyelim buna. Doğrusu, CHP'nin bölgeye sevgi tohumları atmış olmasıdır. Yakında da bunun olumlu sonuçlarını alacağız." Irkçılığın ve dinciliğin bölgeye çare olmadığını anlatmak öncelikle CHP'ye düşüyor. CHP'nin gezisi de, bölgede bu görevi üstlenmenin ilk basamağıydı. Gerisi gelecek, öyle gözüküyor. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI Y1LMAZ ŞİPAL Sosyal Güvenlikte Yeni Dönem Eski Sosyal Güvenlik Yasaları Sosyal Güvenlik Reformu paketi içinde yer alan ve sos- yal güvenlik sistemini tek bir yasada toplamayı amaçlayan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortalan Ya- sası'mn birçok maddelerinin Anayasa Mahkemesi'nce ge- çersiz sayılması üzerine, 5510 sayılı yasa yeniden düzen- lendi ve yapılan düzenlemeler TBMM'de kabul edilerek 8 Mayıs 2008 günlü Resmi Gazete'de 5754 sayılı değişiklik yasası olarak yayımlandı. 5754 yasa sayısı ile yapılan değişiklikler ile 5510 sayılı yasanın, 1 Ekim 2008'de yürürlüğe gimiesi öngörülmektedir. Ancak bazı maddeleri daha önce yürürlüğe girecektir. 1 Ocak 2007'de yürürlüğe ginnesi öngörülen, ancak çe- şitli nedenlerle yürürlüğü ertelenen 5510 sayılı Sosyal Si- gortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, yeni içeriğiyle de sosyal güvenlik yasalannda değişiklik yapmakta ve bazılannı da yürürlükten kaldırmakta, bu yasalara ek ve geçici nıad- deler eklemektedir. Yazıhmı yönünden anlaşılması oldukça zor olan, uygu- lanması yönünden kural ve koşulları çeşitli sosyal güven- lik ve çalışma yasalannı değiştircn ve bazılannı da yürür- lükten kaldıran Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigorta- lan Yasası'run günümüzdeki sosyal güvenlik sistemine uyar- lanmasının tartışmalı geçeceği görüşündeyiz. Yasanın, çeşitli boyutlanyla ele alınıp incelenmesi ge- rekmektedir. Bu yasa ile 1 Ekim 2008'de çalışma ve sosyal güvenlik yasalarmdan hangilerinin etkileneceğini kısaca gözden ge- çirmekte yarar vardır. 1) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası: 1 Mart 1965'te yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar Yasa- sı, 1 Ekim 2008'de eski sigortalılann emeklilik haklarını sak- lı tutan Geçici Madde 81 ve sakat sigortalılann haklannı sak- lı tutan 87. maddesi ile, "Bankalar, sigorta ve reasürans şirkctleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personclinin malûllük, yaşlılık ve ölümlerinde yardım yapmak üzere (...) tesis veya dernek olarak kurulmuş bulunan sandıklar" ile il- gili Geçici 20. maddesi dışındaki diğer maddeleri 1 Ekim 2008'de yürürlükten kalkacaktır. 2) 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası: 1972 yılında yürürlüğe giren Bağ-Kur Yasası kapsamın- daki eski sigortalılann yaşlılık aylığı bağlama koşullan sak- lı tutulmuştur. Yasanın diğer maddeleri 1 Ekim 2008'de yü- rürlükten kalkacaktır. 3) 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Ya- sası: 1948 yılında yürürlüğe giren ve ülkenin en eski sosyal gü- venlik yasası olan bu yasanın maddelerinden bir bölümü yü- rürlükte kalacak, diğer bölümü ise 1 Ekim 2008'de yürür- lükten kalkacaktır. 4) 2926 sayılı Tarını Bağ-Kur Yasası: 1983 yılında yürürlüğe giren bu yasa, 5510 sayılı yasa ile 1 Ekim 2008'de yürürlükten kaldırılacaktır. 5) 2829 sayılı Çeşitli Sosyal Güvenlik Kurumlanna Tabi Ola- rak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Yasa: Bu yasa da 1 Ekim 2008 günü yürürlükten kalkacaktır. 1 Ekim 2008'de 5510 sayılı yasanın yürürlüğe girmesiy- le sosyal güvenlikte yeni bir dönem açılacaktır. 5510 sayı- lı yasanın yazılımındaki "atıf'ların çokluğu ve yerine otumıamış bir anlatımm yeni dönemin başlangıcında bir kar- maşaya ve duıaksamalara neden olacağı görüşündeyiz. Bu nedenle de yasayı açıklayan ve yorumlayan yönetmeliklerle, genelgelerin Ekim 2008'den önce hazırlanması ve uygula- yıcılara aktanlması büyük kolaylık sağlayacak ve durak- samalan da büyük ölçüde giderecektir. KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo.com. tr HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGÎN hetiyatrosu@mynet.com ANAYASA MAHKEMESÎ TARİHİ —j— KARARININ (İ A S HAZtRAN V v CEVREMİZÎ S'ü TEMİZ KAPATILMALARI ÖA 1 TEMMUZ KABOTAJ BAYRAMINA DENK &ELSE ÖE KAPATAJ BAYRAMI VAPSAK HEP BERABER..GÜNÜNE DENK 6ELMESİ, NE HOŞ.. (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYARÖZKAN www.junkidz.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 9 Haziran www.mumtaz-arikan.com AMCA BEYAZ PEROEOE... *934'TE SC/SÛ/V, IMUTDrSNEY'İM KAHBAtAANLAGINMN DONALD &UCK 'UN(VAKI/AtCAMCA) İLK &LMİ GÖGTGRJLMEYE SAŞLANPl "THE ** S tM'(ÜÇlJK AICJLLI 7AVUK^ AOLI gU ÇİZGİ FİLMOE DOMALb DltCJe'l, CIAKEMC£ "DUCKY"AJASHS£S- İ İ İ NXA*/ &LMl£Rİ C>E A YNI Ki$i S£Sl£N >İR£C£Kn/e. SG2 fCONUSU İLK HİMİfJPE, SİK TBA»/ePe >M$X>5'W DeUİXİ GİYSİLİ, AMA öF*:eu' see&Ar sfe AKr BABSfrr \SE Drcte ftuSMeft VE OAHA SD/V0) VVALT C , ÖZjELLJtZE U2UM GAGASt İ İ İ SAGNAK NILGUN CERRAHOGLU Mersin'de Tarih ve Miizik MERSİN - Yermerkezine uzanan devasa, delik gi- bi bir uçurum; derin bir yarık, kayalarla çevrili ıssız bir boşluk... Dünyanın ilk oluşum günlerinden kalma birtablo gi- bi... "Obruk" olarak tanımlanan "Kanlıdivane" böyle bir yer. Akdeniz'in mavi sulanna bakan çamlıklarla kaplı ka- yalık bir tepe üzerinde, birdenbire bu beklenmedik de- vasa oyuk çıkıyor karşınıza. Benzersiz manzara kar- şısında nutkunuz tutuluyor. Daha önce böyle bir do- ğayla yüz yüze gelmediğinizi düşünüyor; "biricik" bir yerde olmanın ayrıcalığını yaşıyorsunuz. Kulağınıza birileri bir "söylence" fısıldıyor: "Suçlular" Romalılar zamanında, bu "obrukta" vahşi hayvanlara yem edilirmiş! "Suçlular"? "Suçlular", ilk Hıristiyanlar olmalı.... "Romalılann ilk Hıristiyanlara yaptıklan zulümler" adı- na inşa edilen, Hıristiyan inancı için olağanüstü değer taşıyan efsane mekânlardan birinde olmalıyız. "Obruğun" tepesinde, harabe bir kilise duruyor. Inançları uğruna "şehit" olduğuna inanılan Hıristiyan- ların anısına, daha sonra Anadolu topraklarında Hı- ristiyanlığın yayıldığı dönemlerde yapılmış belli ki. Kim- bilir ne zaman? "Tarih" bizim topraklarımızda hep bu "gizemli ob- ruk" gibi. Kodlan tam çözülemiyor. Kâh deşifre ettiğimiz, kâh ucuna bucağına erişemediğimiz obruk misali geç- mişin muazzam derinliklerinin kıyısında yaşıyoruz. "Mersin Uluslararası Müzik Festivali" bizi Anadolu'nun böyle katman katman derinliklere uzanan tarihiyle, "mü- zik" yoluyla buluşturuyor. "Kanlıdivane"y\ "Mersin Uluslararası Müzik Festiva- li" sayesinde keşfettim. Organizatörler "Kapanışa ge- lirseniz" dediler: "Hem bu olağanüstü mekânı görür, hem Tarsus'un St. Paul kilisesinde Leipzig Yaylı Çal- gılar Orkestrası 'nın vereceği son konseri izlersiniz...." Bu yıl 7'ncisi yapılan festival sayesinde Kanlıdiva- ne belli ki artık yörede ününe ün katmış. Yalnız Mer- sin değil; Adana, Hatay plakalı arabaların oluşturdu- ğu kilometrelerce uzun bir kuyruğu aşarak obruğa var- dığımızda güneşin etkisi hafiflemişti. "Akustiği" ile meşhur obruğun tepesine kurulmuş de- vasa sahnede yer alan "Enbe orkestrası", krateri an- dıran uçurumu çepeçevre kuşatan festival izleyicile- rini müziğin ilk notalarıyla avcuna aldı. Ve bu gerçek dışı "doğa-tarih tiyatrosu" ortasında opera aryaların- dan, klasik Türk müziğine dek uzanan parçalarıyla; her- kesi coşturdu. St. Paul Kîlisesi'nde Bach Festivalin son konseri Tarsus'ta yapıldı. Tarsus girişinde; kentin heyecanh bir bekleyiş ya- şadığını öğrendik. Papa XVI. Benediktus 2008'i "St. Paulyılı" ilan etmiş. Isa'nın havarilerinden Tarsuslu St. Paul'un 2000. doğum yılı, etkinlikler ve inanç turizmiyle yöreye akacak hacılarla kutlanacakmış. Tarsus'un cumbalı eski taş evleri, bu sayede ba- kımdan geçmiş ve restore edilmiş. Konser için ne var ki Mersin'den geç ayrıldığımız için, Tarsus'un gömülü tarih hazinelerine ancak hızlandınlmış bir gözatabildik... Koşar adım St. Paul'un evine doğru ilerlerken, ina- nılmaz mükemmeliyette korunmuş bir Roma yolunun yanından geçtik. Roma'daki "Appia Antica"n\n küçük bir "fotokopisi" gibi duran "antikyol", yakın tarihte te- sadüfen keşfedilmiş. Neye niyet neye kısmet hesabı, Tarsuslular; kent mer- kezine bir otopark inşa etmek istemişler. Yere kazmayı vurdukları an; bu hazineyle yüz yüze gelmişler. Yolun devamı büyük olasılıkla kentin altında devam ediyor. Ama etraf rastgele binalarla çevrili olduğu için, kazı sür- dürülemiyor. Yapılar tasviye edilebilse; Tarsus'un al- tından belli ki eski Roma Imparatorluğu'nun en gör- kemli kalıntılarından biri fışkıracak.... Kentin ileri gelenleri ve St. Paul kilisesini dolduran konservatuvar öğrencileri ile birlikte son gece, bu ta- rih yolculuğunu taçlandıran dört dörtlük bir Men- delssohn, Schubert, Beethoven, Bach yorumu din- ledik... Bach'ın doğum yeri Leipzig'den gelen "Yaylı Çalgı- lar Dörtlüsü"; küçük, sade, çiçeklerle bezenmiş kilisenin mahrem atmosferinde enfes bir müzik ziyafeti çekti. Konserden sonra, kilisenin küçük bahçesine özenle ha- zırlanmış hoş bir ikram düzenlenmişti. Konser, mekân, o küçük bahçede tanıştığım insanlar, ılık ilkyaz gecesi rüya gibiydi. Böyle rüyaların hâlâ sürdüğünü bilmek bile yaşadı- ğımız ortamda insana moral veriyor. nilgun@cumhuriyet.com.tr BULMACA SEDATYAŞAYAN 1 2SOLDAN SAĞA: 1/ Duvarlara çizı- len, taşlama ya da 1 karikalür niteliği ta- p şıyan yazı ya da de- senler. 2/ Osmanlı 3 devletinde iki alay- 4 dan oluşan askeri birlik... Kumaşla 5 aslar arasına kona- Q rak giysinın dik durmasını sağlayan kolalı bez. 3/ Bir işı 8 yerine getirme... Q Eıkek ya da dişı ürenıe hiicresi. 4/ Düşün- mcdcn vc saygısızca dav- ranan. 5/ tlaç... Rütbcsiz asker... Bir nota. 6/ Ufak tefek, ince, küçük... Bir gösterme sıfatı. II Bir pcygambcr... Açık, belli. 8/ Yapma, elme... Muma batırılmış fıtıl. 9/ "Atkı, kıta, takı, atık" örneğin- dc olduğu gibi, bir sözcük içindeki harflerin yerini 1 K A B A •D 0 K 2 Aj F A R A •O T A 3 [) T M | B A L A D 4 1 S •S K A 1 5 Y •H O •1 R | B 6 0 L A M A N •Y O 7 R O M A N •Y U Ğ 8 A T E •A R A K A 9 Nl Âl [ m % Âı Nj9 değiştirerek elde edilen sözcüğc vcrilcn ad. YUKARIDAN AŞAGIYA 1/ Kandaki şeker oratıı. II Antibıyotik bir ilaç. 3/ "Aptal, salak" anlamında argo sözcük... Denızfılinin dişlerindcn yapılan değerli bir tespih. 4/ Bir nota... Romanya'nın para binmi... Gümüş elementinin simgesi. 5/ Torik, kolyoz gi- bi bahklarla hazırlanan bir tür meze. 6/ Paylama, azarla- ma... Kütahya'nın Simav ilçesınde bir kaplıca. 7/ İngmar Bcrgınan'ın bir filmi... Yenecek kadar olgun olmayan. 8/ Bireyler arasında ortak simgeler sistemiyle gerçekleştiri- len anlam ve bilgi alışverişi 9/"— çıkınca ortaya mazi si- linmeli" (Tevfık Fikret)... Asya ile Avnıpa'yı ayıran dağ sırası.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear