23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 HAZİRAN 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Milli Tekel Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, milyonlar milli takımın başarılarına sevinirken Tekel'in sigara üretim bölümünün, fabrikaları, tesisleri, arsa ve arazileri yanında markalarıyla birlikte British American Tobacco şirketine, hem de Tekel'in 2.5 yıllık kârına karşılık gelen bir bedelle, 1.720 milyar dolara devredildiğini duyurdu: "Kamuoyu film izler gibi izledi ihaleyi, ancak şartname halktan gizlendi. Ziraat Mühendisleri Odası'nın ihale şartnamesini edinme talepleh önce özelleştirme Idaresi Başkanlığı tarafından uygun görûlmedi, buna yönelik itirazımız da Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu tarafından oyçokluğuyla reddedildi. Bu örnek olay, 'kamu yönetiminde şeffafhk' ilkesinin sermayeye karşı çalışmadığını bir kez daha göstermiştir. Halkın fabrikaları yok pahasına yabancılara satılıyor, fabrikalann sahipleri ihale şartnamesini bile göremiyorlar. Oysa demokratik hukuk devletinin en belirgin özelliklerinden biri, idarenin etkinliklerinin kamuoyunun bilgisine açık olarak sürdürülmesidir. Bu husus, idarenin eylem ve işlemlerinin kamuoyunca izlenerek yargı denetimine bağlı tutulabilmesinin önkoşuludur." O koşulu da Ziraat Mühendisleri Odası yerine getirdi ve Kamu Işletmeciliğini Geliştirme Merkezi (KİGEM) ile birlikte ihalenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'a başvurdu. IŞIK KANSU Sürgiin Yazar Kemal Ateş, yaklaşık bir aydır Amerika'daydı. Orada Türkiye ile ilgili yayınları da yakından izleme olanağı bulmuş. Dikkatini çekenlerden biri, benzin fiyatlarından yakınan Amerikalılara; "A/e homurdanıyorsunuz, Türkiye'deki benzin fiyatlarına bakın" karşılaştırmasını yapan yazı olmuş. Bir diğer yazı da Orhan Pamuk'la ilgiliymiş: "N + 1 adlı dergide okuduğum makalenin yazarı Gloria Flsk, Türkiye'de iyi bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışıyormuş. Yazar derslerinde Öğrencilerine; 'Ben Türkiye'ye Orhan Pamuk'un memleketi diye geldim, ama siz onu sevmiyor ve okumuyorsunuz' demiş. Yazar öğrencilerinin Orhan Pamuk'u neden sevmediklerini sıraladıktan sonra, TCK301'den, Hrant Dink'fen, Ogün Samast'fan, Trabzon'dan söz ediyor. Yazıda beni asıl üzen nokta şu: Istediği zaman yurduna girip çıkan, Colombia Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan Orhan Pamuk'un bir sürgün kabul edilmesi..." Kemal Ateş'in aktardıkları bizi yıllar önceye götürdü. Üniversite birinci sınıftaydık. Okulda boykot yapılmıştı. Boykota önderlik eden sınıf arkadaşlarımızdan bazıları, Ankara'ya yakın illere bir süreliğine sürgüne gönderilmişti. Sürgünden dönenleri, kahramanlar gibi karşılıyor, havalara atıp tuttuktan sonra öykülerini dinliyorduk. Kimisi Çankırı'da, kimisi Yozgat'ta kalmıştı, yaşadıklarını böbürlene böbürlene anlatıyorlardı. Sürgünden biraz geç dönen arkası güçlü bir arkadaşımız vardı. O da okula geldiğinde övgülere boğulmuştu, ta ki sürgüne gittiği yer öğrenilene dek. Ünlü bir siyasetçinin yakın akrabası olan arkadaşımız, sürgüne Bodrum'a gitmişti... O-O-Feto ABD'ye sığınmış bulunan emekli vaizin kime hizmet ettiği, ABD Içişleri Bakanlığı adına savunma yapan savcılar Patrick Meehan ve Mary Catherine Frye'nin belgesinde açık seçik ortaya çıktı: "Gülen hareketinin yürüttüğü projelere CIA'nın da finansal ortaklık ettiği şüpheleri bulunmaktadır." Amerikalı savcılara bakılırsa, emekli vaiz ajanlık yapıyor. Casus yani... Bir cemaat düşünün, başı casus, ama cemaatin kendisi "milli ve manevi değerlere" bağlıl DSP'de Rahşan Ecevit ile birlikte Genel Başkan Zeki Sezer'e karşı yürütülen muhalefeti anlayabilmek için partinin etkin üyelerinden PM üyesi Sait Kekeç'in yaklaşık bir hafta önce yaptığı çıkışı bilmek gerekiyor. Sait Kekeç'in anlatımına göre, DSP PM'nin bir ay önceki son toplantısında genel merkez yönetimi "AKP söylemlerine açıkça karşı çıkmayalım" görüşünü ortaya atar. Zeki Sezer ve arkadaşlan, DSPdeki Hareket böylece AKP'nin yüzde 47'sinden pay ahnabileceği kanısındadırlar. PM'de özellikle türban konusunda uzlaşma yönünde bir eğilim belirince Kekeç, "AKP ile aynı yönde aynı kulvarda koşmakla yüzde 47'den oy alınamayacağını, sadece AKP'ye güç verilmiş olunacağını, tam tersine Bülent Ecevit'/n devlete meydan okumaya kalkan Merve Kavakçı olayındaki tutumuna benzer bir tepki gösterilmesini" ister. Bunun üzerine Sezer ve arkadaşları, "O tutum tutarlıydı, ama 2002 seçimlerinde oyumuz da yüzde 1.5 düştü" karşılığını verirler. Sanırız, Rahşan Ecevit ve çevresini Zeki Sezer'e karşı asıl harekete geçiren olay budur ve Sait Kekeç durumu geçen hafta başında şöyle özetlemiştir: "Yanlış 'yola devam' etmeyelim. Biz yapacaklanmızı anlatarak farkımızı ortaya koyalım. önümüzdeki yerel seçimlerde de başarısızlığımız, toplumda DSP'nin artık ayağa kalkamayacağı inancını kalıcı kılar. Onun için en kestirme yol, başansı sadece kendisinden menkul yönetimin çekilmesi ve yeni biryönetim oluşturulmasıdır." ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞlPAL Sosyal Güvenlikte Yeni Dönem Eski Yönetmelikler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağhk Sigortalan Ya- sası'nın yürürlüğe gireceği 1 Ekim 2008, sosyal güvenlikte ye- ni dönemin başlangıç tarihi olacaktır. 5510 sayıh yasanın çı- karılmasmı öngördüğü "gereken yönetmelilder ile diğer düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar, nıevcut tüzük ve yönetmelikler ile diğer düzenlemelerin" 5510 sayılı yasaya "aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya devam" edilecektr. Ekim 2008'de yerini 5510 sayılı yasaya devredecek olan sos- yal güvenlik yasalan: 1) 506 sayılı Sosyal Sigortalan Yasası, 2) 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası, 3) 2926 sayılı Tanmda Kendi Adına ve Hesabına Çalışan- lar Sosyal Sigortalar Yasası, 4) 2925 sayılı Tanm lşçileri Sosyal Sigortalar Yasası, 5) 3201 sayılı Yurtdışı Çalışmalannın Borçlanılmasına lliş- kin Yasa, ! 6) 2829 sayılı Çeşitli Sosyal Güvenlik Kurumlannda Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesine llişkin Yasa. Ekim 2009 tarihine kadar yenisi uygulamaya konuluncaya kadar yürürlükte kalacak uygulama esaslanyla tüzük ve yö- netmeliklerden bazılan: 1) Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta lşlemleri Yö- netmeliği, Sosyal Sigortalar Yasası'nınuygulamasına açıklık getiren en önemli yönetmeliktir. "Bu yönetmeliğin amacı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Ka- nunu'na tabi işyeri, işveren ve sigortalılar ile ilgili işlem- leri düzenlemektir." Bu yönetnıelik : "a) Sigortalıların kazançları toplamı ile prim ödeme gün sayılarını ve sigorta primlerini gösteren kayıt vc belgelerin nitelik, usul ve esasları ile verilme sürelerini, (...) d) Sigortablann tescilini, işverenler tarafından tutulacak kayıtları ve işverenlerin uymaya mecbur bulunduklan usul ve esasları, sigortahnın çahşmaya başladığını kuruma bil- dirmesinin usul ve esaslarıııı isteğc bağlı sigortaya tabi tu- tanların prim ödeme şekillerini, e) Gelir ve aylıkların ödeme zamanını, 1) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerinin uy- gulama şekli ve esaslarını, j) Ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırmadığı ve ücret öden- mediği beyan edilen sigortalıların 30 günden az çalıştıkla- rını gösteren bilgi ve belgelerin işverenler ve aracılar ta- rafından kuruma verilmesinin usul ve esaslarını" kapsa- maktadır. 2) Bağ-Kur Sigortalılarının Başvurma Usulleri ile Uymak Mecburiyerinde Olduklan Esaslar ve Tescille İlgili tşleınler Hak- kında Yönetmelik, 3) Bağ-Kur lsteğe Bağlı Sigortalılık Yönetmeliği 4) Bağ-Kur Sigortalılannın Yurtdışmda Tedavilerine llişkin Yönetmelik, 5) Bağ-Kur Sigortalılarının Gelir Basamaklarının Seçilme- si Hakkında Yönetmelik, 6) Bağ-Kur Sigortalılannın Malullük Hallerinin Tespitine Da- ir Yönetmelik 7) Bağ-Kur Sağhk Sigortası Yardımlan Yönetmeliği. Bu yönetmelikler, yasalann öngördüğü uygulamaları açık- ilamak, duraksamalan gidermek, uygulayıcılara yol göstcrmek Üçinhazırlanmıştır. i Bunlar yerini en geç Ekim 2009'a kadar çıkanlması gereken iyeni yönetmeliklere bırakacaktır. Yenileri yürürlüğe girince- ye kadar işlevlerini sürdüreceklerdir. 5510 sayılı yasada çıkanlması öngörülen yönetmeliklerin •Ekim 2008'den önce çıkanlmasımn, uygulayıcılara ve sigor- tahlara çok yararlı olacağı ve olabilecek yanlış anlamalan da engelleyeceği görüşündeyiz. Aynca, yönetmeliklere ek açık- layıcı genelgelerin de bunlann yanında yer alması çok daha ya- rarlı olacaktır. KİM KÎME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@yahoo.com.tr HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TtYATROSU MVSTAFA hetiyatrosu @mynet.com HÜKÜMET HALK KARSITJ ENERJÎ ı—SL POLİTfKALARINÛAN^/ _f gıvjvyı SÎVASET APAMAZSINI PARASI V SÖICE SEÇMEMELtl (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYARÖZKAH www.junkldz.com KİMBİLİR NE UYGAIUIKLAR CEÇTİ BU TOPRAKLARDAN EVET BUTÜN ÇÖPLÜKLERİ PE BİZE KALDI! D TARİHTE BUGUN iife MÜMTAZARIKAN ^ - 30 Haziraa www.mumtaz-arikan.com • ESRARENG/Z TUNGUSKA OLAY/L V J ._ tSO8'D£ 8UGÜM, S/S/J?y!4'/\//ıV(!eu K£^ fiES/A/ne ÇOK göy</< &/& /*irzA M$i!fİ£*2/<v<r Ste SES, yc/^-c£-/e<rs- *. ^ £ ^ ÇSIPINDAK/ AO42tC>£; TÛM A SaJ^f yANM/ş,HE/eş-ey ^Lrt/sr c r w ) 7Z/A/GUS'<I34 yĞ- t*» Ot-MUÇn/f Ç£V- 77'. öy/-e /&, şotc HSAÇt/lje SÖtUİİAUJf UjUofTU. BÖYLE tAO-Uy/tü/2. /=ı4/S-~ SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Yalan MakinesL. "Flaş" TV'de 'Yalan Makinesi" diye bir program var. Ara- da bir "zap" yaparken rastlıyorum ve dumura uğradığım için her defasında takılıp kalıyorum... Son program vahim ötesi bir şeydi. Başörtülü bir kadın. Türbanlı değil, geleneksel başörtülü bir kadın. Hemen yanı başında oturan kocası tarafından programa getirilmiş. Koca, kadının kendisini aldattığını iddia ediyor. Bu se- beple "yalan makinesine" bağlanmasını istiyor... Erkekler 'zinayı yargılıyor!' Program takdimcisi bir erkek. Bir köşede "yalan makinesi" adı verilen bir alet duru- yor. Bir yanda da "üç erkekten" oluşan "jüri" oturuyor. Es- ki emniyet mensuplan olduklan söylenen "jüriye" "sor- gucular" deniyor. "Sorgu heyeti", öncelikle "yalan makinesine" bağlanan konuğu -"kurban" mı diyelim?- "çaprazsorguya" tabi tu- tuyor. Ve makinenin kaydettiği sonuçlara göre "yargıya" vanyor. Öyle böyle değil... Milyonlarca TV izleyicisi önüne "zi- na" iddiasıyla çıkanlan bir kadın, ezcümle erkek bir kadro tarafından kamuya "teşhirediliyor" ve "sorgulanıp" "yargılanıyor". Bir "recm"eksik... Bizatihi bu kadarı, uygar bir ülkede, tüm kadın örgüt- lerini ayağa kaldırmaya yeter de artar bile... 'Yalan makinesinde" "reyting hedefi" seçilen kadının ba- kışlarında öfke, isyanla karışık "şaşkınlık", "tedirginlik" ve "ürkeklik" okunuyor. Kafese sıkıştırılmış çaresiz bir hay- vanı andırıyor kadın... Içim cız ediyor. Yüreğim burkuluyor. Uzanıp orada eli- ni tutmak istediğim "o kadın" için değil yalnızca, "Türki- ye'nin tüm kadınlan" adına yüreğim burkuluyor... "Nereden nereye?" diye düşünmekten kendimi ala- mıyorum: Afganistan, Iran gibi kadın düşmanı ülkelerde geçerli olan mantalitenin "AB adayı" Türkiye'de "eğlen- ce sektörüyle" harmanlanmış bir "postmodern" versiyo- nuyla karşı karşıyayız... Adam -adam dediğim "koca"- anlatıyor: Anten dü- zeltmeye geldiklerini söyleyen birtakım genç erkeklerin - yaşadıktan ev- "çatkatından" çıktıklannı görmüşmüş. "So- mut kanıt" yokmuş; ama şüpheleniyormuş: "Erkeksizeve -her ne sebeple olursa olsun- erkek alınmayacağını birka- dın bilemez miymiş?" Böyle bir "ortaçağ suçlamasıyla" sefil bir reyting gös- terisine malzeme edilen kadını "yalan makinesine" bağ- lıyorlar. "Makine", "Ben zina falan yapmadım. Antenciler, ço- cuğum olacakyaştaydı. Kocam yalancının tekidir. Söylediği her söz yalan!" diyen kadının savunmasını baştan sona haklı çıkarıyor. Ama kâbus bitmiyor. "Sorgucular", "kadına", kocasının gündeme getirdiği başka bir "itham" yöneltiyorlar: "Sekizyıldırkocanla ilişkiye giımiyormuşsun. Doğrv mu?" "Kadın" ıkınıyor, sıkınıyor ve "Evet, doğru" diyor: "Çünkü ondan nefret ediyorvm. Kokuyor. Işsiz ve tembel. Böbrek hastası bir oğlum var. Benim derdim başımdan aşmış!" Canlı yayında 'engizisyon sorgusu' Böyle bir hikâye üzerinden "reyting almak" nasıl bir in- sanlıktır... diye düşünüyorsanız, gerisi var. Bitmedi... Sorgu "din-iman" üzerinden bambaşka noktalara iler- liyor. "Sorgucular", "yalan makinesine" bağlı kadına "dini inançlannı" soruyor ve "sekizyıldırkocasıyla ilişkide olmayan kadının" namazında, niyazında olup olmadığını öğrenmeye çalışıyor. Canlı yayında, anlayacağınız bir tür 21. yüzyıl en- gizisyonu izliyoruz. 'Yalan makinesine" bağlı bir insan, "iman-ibadetle" im- tihan ediliyor. Artık isyan noktasına itilen kadın "Vaktiyle beş vakit na- mazımdaydım!" diyerek ekliyor: "Kocam nedeniyle na- mazdan da soğudum. Zaten yanında sırf çocuklann hat- nna duruyorum." O "ürkek", "şaşkın" ve "tedirgin" kadını, işte böyle de- lirttiler. Buna "sorgucular" dâ şaştı ve kestirme bir "fet- vayla" programı kapattı: "Bu çiftin sorunu fıkaralık ve eğitimsizlik. Din eğitimle- rieksik!" Insanlann mahremiyetini pespayece ortaya dökmek... "Kadını" bir sirk hayvanı gibi aşağılayarak teşhir etmek... "Kişilerin vicdanını bağlayan din konulannı" bir ortaçağ engizisyonu gibi sorgulamak... "Eğitimsizlik" olmuyor... Canından bezdirilmiş bir kadının isyanı, "dini eğitimsizlik" oluyor, öyle mi? Toplum olarak yaşadığımız "yalan makinesinin" ta kendisi bu işte! nilgun@cumhuriyet.com.tr B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 2 3 4 5 6 7 1/ Geminin yanın- -| dan vurarak gemiyi o sarsan dalga. 2/ ^ Ana ürün alındıktan 3 sonra, hamıan ye- / rinde taş, toprak ve öbür çöplerle kalan 5 ürünkalıntısı... Ke- 6 restelik bir ağac -? cinsi. 3/ Dökme de- mir... Hapishanede 8 volta atılan alan ya 9 da koridor. 4/ Erkek hizmetçi... Radyum ele- mentinin simgesi. 5/ İş görmede beceriklilik, us- talık. 6/ Duman lekesi... Taşıtlarda yükün yüksek- lik ölcüsü. 7/ Luc Bes- son'un bir fılmi... Bir za- man birimi. 8/ Insanın kendine karşı duyduğu saygı... Franz Kafka'nın bir roınanı. 9/ Kalın bü- külmüş sicim... Aynntıya imneyen, yüzeydc kalan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Italya'ya özgü, espresso kahvesi ve sütle hazırlanan bir içecek. 2/ Çoğunlukla resimli duvar ilanı... Büyük tepsi. 3/ Sayılan göstermek için kullanılan işaretlerden her bi- ri... Giysi kesimi. 4/ Şarkı, türkü... Taş ya da tuğlayla ya- pılmış olan. 5/ Şöhret... Elektrik akımı taşıyan tel ya da kablo sistemi. 6/ Tavuğun göğüs ctiylc hazırlanan ve piş- miş hanıurla yenen bir tür çorba. 7/ Aksaray ilinde, için- de pek çok dinsel yapının bulunduğu ünlü vadi... Balık yakalama aracı. 8/ Bir çalgı... Erden çavuşa kadar olan as- kcrlere verilen ad. 9/ Bir üriinü halka tanıünak için ücretsiz dağıtılan küçük miktar. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K 0 F •A M 0 R F A N 1 | R E V R T A R A iiA Z A A T L E T •Eİ K S | T E •U S •S T B | M U N A D ! R A •M A L A Y 0 T "Â1 R T | A H O F 1 [3LJJ Tİ •Kj 1 1 N|
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear