23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 HAZİRAN 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 19 Sanatçı, halkı açlıktan ölürken yemek tarifleri anlatan Sudanlı aşçı değildir O ateşin karşısında!.. Zorgo yine geldi!.. Ve, bir ço- cuğun clinden çıktığı belli olan ya- zısıyla ziyaretçi defterinin ilk say- fasına şunlan yazdı: "Merhaba- lar, yine ben; Zorgo!.. (3. deia)... Bu sefer defterin en önündeyim. Galiba ben özelim (gülme efek- ti)... Galiba dünyaya hâlâ alı- şamadım. Andronıeda'yı hâlâ özlüyorum. Ama, Oyuncak Mü- zesi çok güzel... Bizim oradaki oyuncaklar daha güzel ama (si- tem efekti)... Neyse... İstan- bul'un en güzel yeri bence burası (aferin efekti)..." Oyuncak Mü- zesi'nin uzaylı ziyaretçisi Zorgo yalnız gelmemiş!.. Hemen arka- daki sayfada şunlaryazilı: "Mer- haba. Ben, Zorgo'nun kuzeni Morgo!.. Buraya ilk defa geli- yorum. Muhteşem bir yer. De- korasyon süper. Bugün 1 saat 30 dakikamı buraya ayırdım. Bu defteri yazıyorum ama hâlâ bir daha gelmeyi umuyorum." Yaz günlerinde müzemizin zi- yaretçileri genellikle uzaklardan gelenler oluyor. öyle ki, "An- dromeda"lı dostlar bile edindik!.. Tatilini geçirmek için lstanbul'a gelen duyarlı, kültürlü, aydın in- sanlann uğrak yerlerinden biri ol- du Oyuncak Müzesi... Işte, Alev ve Duygu Dügencili'nin yazdık- lan: "Size Çorum'dan sevgiler getirdim. Çok emek harcadığı- nız her köşesindcn belli oluyor, ama inanın değmiş. Sayenizde yıllar öncesine döndüm." Izmir'den gelen Türkçe öğret- meni Yddız Can beni doğruluyor: "Müzenizle birlikte ilk kez Göz- tepe'yi de görmüş olduk. Gün- lerdir karşı tarafın karmaşa- sıııtliiıı sonra ruhumuz dinlcndi. Biz de buraya mı taşmsak, bu yaştan sonra? Bu güzel oluşum için si/i kutluyoruz. Emeği geçen herkese saygı duyduk." Emeği geçenler... Emeği geçen o kadar güzel in- san var ki... En başta ziyaretçile- riıniz geliyor. Bir müzeye gitrnek için atılan her adun bir katkıdır. Bir toplunıun aydmlanma yolu, o ül- kedeki müzelerin koridorlannm uzunluğuyla doğru orantıhdır. Ki- tap okuma alışkanlığı müzelerin koridorlannda serpilir, boy ve- rir... Bir toplumun kitap okuma- sını istiyorsanız, o ülkede müzeleri çoğaltmalısınız. Her biri bir kitap olan müzelerin koridorlannda atı- lan adımlar bizi okumaya, ayduı- lanmaya götürür. Evet, çok güzel insanlar var, Is- tanbul Oyuncak Müzesi'ne eme- ği geçen. Onlardan biri de Rıdvan Çeliker'dir. Sayın Çeliker, bu ül- kenin öne çıkmayı sevmeyen, kökler gibi görülmeyen bir dün- yada derinlerc yolculuk yapan saygın, dürüst, entelektüel insan- larından biridir. Müzenin elek- trik sistemi son dcrecc yetersizdi... Rıdvan Çeliker, ülkemizde ve dünyada pek çok büyük inşaat projesine imzasını atmış Anel Grup'un sahibi... Bir karşılaşma- mızda kendisinden yardım iste- dikten kısa bir süre sonra, müze- nin elektrik sistemini değiştirecek uzmanlan ve malzemeyi taşıyan araba kapunıza geldi!.. Kendisiy- le bir daha Samsun uçağında kar- şılaştım. Aydınlatma konusunda "led" denilen sistemin antika eser- lere zarar veren ışığı banndırma- dığını, müzeye bu sistemin büyük katkı sağlayacağını söyledim... Bir hafta sonra, konunun uzman- lan müzede inceleme yapıyorlar- dı!.. Saym Çeliker'e Samsun'a neden gittiğini sorduğumda, alçak bir ses tonuyla bir okul yapurdığıru söyledi!.. Varlar, hiç kaygınız, şüpheniz olmasın... Eskişehir'den bile kal- kıp gelirler kapınıza ve şunu ya- zarlar: "Ben Eskişehir'den emekli öğretmen Nuran... Yıl- lardır görmek istediğim nıii/.e- yi nihayet gezip gördüm ve çok mutluyum. Sunay Bey'e sonsuz teşekkürlerimi iletir, çocuklara ve bizlere böyle bir müzeyi ka- zandırdığı için minnetlerimi sunarım." Iskoçya'da Edinbrough'daki "Museum of Childhood", oyun- cak müzeleri arasında en tanı- nanlardan biridir. Tuğcan Dök- men orayı ziyaret ettikten sonra Istanbul Oyuncak Müzesi'nin ka- pısından içeri giriyor ve çıkışta zi- yaretçi defterine duygulannı şöy- le aktanyor: "Iskoçya, Edin- brough'daki oyuncak müzesini çocukları sevmeyen birisi kur- muş!.. Bu yüzden orada sadece oyuncak vardı. Burası ise yaşı- yor! Teşekkür ederiz." Ziyaretçi defterine yazılan övgülerin, alkişlann hiçbirini üstüme almıyorum. Onları faz- lasıyla hak edenler, ayakta ka- labilmemiz için bize destek olan oyun arkadaşlanmız (sponsor lafını sevmiyorum) ve ziyaret- çilerimizdir... Sanatçı, halkı aç- lıktan ölürken yemek tarifleri an- latan Sudanlı aşçı değildir!.. O, buğday ekendir, teknedeki ha- muru yoğurandır, finn ateşi kar- şısında ter akıtandır... Ve, hiç- bir ödül beklemeden, yüzyıl- lardır yanan o ateş karşısında bu- har olup gidendir... GELENEKSELLEŞTİRECEKLER .am Uluslararası Istanbul Caz Festivali Garanti'den. Başkci bir arzunuz? Gaye Türksoy'un 24 öğrencisi bir yıl- lık çahşmalarını sergilediler. Miniklerden 'ElEleKonseri' Kültür Servisi - Piyano eğitmeni Ga- ye Türksoy'un bir yıl boyunca birlikte çalıştığı 24 öğrencisi Marmara Eğitim Kurumları'na bağlı Marmara Eğitim Köyü Konser Salonu'nda çalışmalannı sergilediler. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Küçükyalı Çocuk Yuvası'ndan bir öğrencinin de sahneye çıktığı konser, öğrencilerin sunduğu sahne şovları ve slayt gösterileri ile renklendi. Konserde, Chopin Polonai- se (heroique ), Türk Marşı Jazz Var- yasyon, Macar Dansı No. 5 gîbi yapıt- lar seslendirildi. Konserde Ömer Süt ve Doğan Bil dikkat çeken genç yetenek- lerden oldular. SHÇK Küçükyalı Çocuk Yuvası'ndan çocuklann kendi el sanatlarını da sergi- lediği ve satışa sunduğu konser için eğitmen Gaye Türksoy, 'El Ele Konse- ri'nde, piyano eğitimi için imkânı ol- mayan yetenekli öğrencilere olanak ta- mmak ve diğer öğrencileriyle birlikte on- ların da sahne heyecanını paylaşmak is- tediğini söyleyerek bu yıl "El Ele" adıy- la ilkini gerçekleştirdikleri konserleri ge- lenekselleştirmek niyetinde olduklannı anlattı. Katılan her öğrencisini birer plaketle ödüllendiren eğitmen Gaye Türksoy, öğrencileriyle tek tek gurur duyduğunu da sözlerine ekledi. ESÎNTÎLER ZEYNEP ORAL Hükumetin Travması... Dengir Mir Mehmet Fı- rat'la alıp veremediğim yok... Hazret konuşmadı- ğı sürece benim ilgi alanı- ma pek girmiyor. Ama her konuştuğunda, ömrüm boyu karşı durduğum bir zihniyeti ortaya koyuyor... Anımsayacaksınız, bir süre önce Fazıl Say'ın haklı eleştirilerine ilk tep- kiyi gösteren, "Giderse gitsin, çok üzülmeyiz" di- yen oydu... Ama daha da yakınlar- da, hem partisinin zihni- yetini hem de cehaletini ortaya koyan başka bir laf etti: "Adalet ve Kalkın- ma Partisi'nin kadınlan, feminist ideolojinin kölesi olmadılar, olmayacaklar- dır" dedi. Meğer Dengir Bey "feminizm"\n kadın- erkek çatışması olduğunu sanırmış... Partisinin il ka- dın kolları kongresi ko- nuşmasında kadınlara "öcü geliyor" misali, femi- nizm geliyor ona göre ha diye gözdağı veriyordu... O günlerde şöyle yaz- mıştım: Dengir Bey'e fe- minizmin kadınların insan hakları mücadelesi, yaşa- mın her alanında (ekono- mi, politika, toplumsal, kültürel her alanda) var ol- ma mücadelesi olduğunu ve bu mücadelenin er- keklere karşı değil, kadın ya da erkek, bir zihniyete (vurgulayayım: Bir ZİHNİ- YETE) karşı verildiğini şu minik köşede ben öğrete- mem! Ama gerçekten fe- minizmin ne olduğunu öğ- renmek istiyorsa, ülke- mizde gani gani bulunan kaynak kitaplara ulaşabi- lir. Anlaşılan Dengir Mir Mehmet Fırat Bey, dev- rimler konusunda da hem kendini hem partisini eğit- meli. örneğin Osmanlı'da toplumun sadece yüzde altısının okuması yazması olduğunu falan birileri bun- lara hatırtatmalı. Şu son bir haftadır yalnız Cumhuri- yet'te bu konuda çıkan yazılan okusalar, o bile bir başlangıç olur... Gelelim "travma" konu- suna... Doğrusu bu konu- da bilgiliyim. Otuz üç yıl çalıştığım gazeteden ve kendi kurduğum dergiden kovulduğumda ben de bir travma yaşamıştım. Son- ra iyileşmek için öğren- mem gerekti: Travmayı yaratanın olayın kendisi değil, olayı benim algılayış, kavrayış, değerlendiriş ve yorumlayış biçimim oldu- ğunu öğrendim... Ancak bunu öğrendikten sonra travmamdan kurtulabil- dim... Şimdi Dengir Mir Meh- met Fırat Bey'in yapması gereken de bu: Madem devrimlerin toplumsal travmaya yol açtığını söy- lüyor... "Sadece sapta- ma yaptım" dese de, ye- mezler! Bir an önce dev- rimleri nasıl algıladığını, nasıl değerlendirdiğini, nasıl yorumladığını açık- laması gerekir! Açıklasın ki, travmalılara da iyileş- me yolunu açsınü! Ama bana soracak olursanız asıl travmalı hü- kümet! Neden biliyor mu- sunuz? Kendi zihniyetini, düşüncesini, amacını, emellerini gizliye gizliye; gerçek zihniyetini örte ör- te, öyle bir ikileme mah- kûm etti ki kendini, trav- ma yaşamaması imkân- sız! Onlar da gerçek zih- niyetlerini, düşüncelerini açıkça ortaya koysalar rahat edecekler ama o zaman oyları tehlikeye gi- rer! Hani iki ucu şeyli değ- nek! ••• Sevgili Ali Püsküllü- oğlu'nu sonsuz sevgi ve saygıyla anıyorum. Dili- miz, yazınımız onunla zengindi. Karınca çalış- kanlığı, bilim adamı titiz- liği, dil ile gönül arasında kurduğu eşsiz köprüyle, sözcüklerin, deyişlerin bü- yüsüyle birkaç kuşağı besledi. Işığı bol olsun. İSTANBUL MODERN EGİTİM EDUCATION entin arımcıl Çocuklar, gençler ve ailelerle tasarım dünyasına bir yolculuk Sanatçı Buluşmalan Azlz Sarıyer ile "Sandalyem" Nevzat Sayın !le "En Özel Kahramanıma Gizemll Blr Mekan" Atölye Çalışmaları "Tasariamak Serbesttir Genç istanbul Modern "Dokunduğunrı Dünya" 23 Nisan -10 Ağustos 2008 Rezervaayon ve ctetaylı bHgi: 0212 334 7341 ANBUL MODERN SANAT MÜZESİ Meclis-i Mebusan Caddeaı Llrnan işlelmalari Sahası Antrepo No:4,34433 Karaköy, istanbul (0?12)334 7300 www.lstanbulmotlem.org EĞİTİM SPONSORU **Garanti KURUCU ANA SPONSORLAR HEDCF ALUANCC
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear