Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 HAZİRAN 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kilisemizi anlatıyorum
r i levfikFikret tlköğretim Okulıı 7. sımfa gidiyorum.
ğ 2İaz,2 erkek, 4 kardeşiz. Annem ve babam Mia\>at 'ta
A. doğmuşkır. Soıını büvüdükk'hmie görev için Di-
yarbakır 'a gelmişler. Onlann görevi Meryem Ana Kili-
sesi 'ne gelen ziyaretçikre Idliseyi gezdirip tarihiııi anlatmak.
Biz aynı zamanda ktlisemizin içinde bulunan evimizdeya-
şıyoruz. 3. yüzyüdan olan kilisemiz, bundan 1750 yıl ön-
ce yapılmış. Kilisemizin tarihini ben de biliyorum. Çün-
kü bazen gelen ziyarelçileh ben de gezdiriyorum, Pazar
giiırii olan ayinlerimize düzenli olarak katılırım. Aynı za-
manda kilise koromuzda düzenli olarak ilahi söylerim. Ta-
tilzamanlanrmzda iseailece, annemle babamın köyüolan
Midyat 'm Amtlı ve Alagöl 'e (Bakışyan) gideriz.
•Hauu*
j
TEODORA AKBULUT (YAŞ: 12)
Ne de olsa büyükşehir
~J~\ en de Steyft gibi Hayvanlan Koruma Ko-
r£ lu 'ndayım. Ailece Meryem Ana Kilisesi 'ndeya-
JLJ şıyoruz. Benimle birlikte 6 kardeşiz. Bizden baş-
ka kilisede yaşayan 3 aile daha var. Yaşıtım çocuk-
ların sayısı hu avlıtda 11. Hep beraber kilisenin bah-
çesinde oynarız. Sevda ile Sevgi Müslüman bir aile-
den gelen en yakın ikiz arkadaşlarım. Divarbakır ne
de olsa büyükşehir, tatil için daha sakin olan köyü-
müz Midyat-Alagöz 'e ailece gideriz. Almanya 'yı ve
tslanbul 'daki larihiyerleri çok menık ediyorum. ora-
lan dagörmek islerim. Okıılzamanlanmızm haricinde
anadilimiz olan Süıyaniceyi ailemle konuşsam da ki-
lisemizdeki Sürvanice derslerine katılıvorum.
Bir festival zamanı Diyarbakır
Filozof Ahmede Hani'ye adanan 8. Diyarbakır Kültür Sanat Festivali yağmura
karşın coşkulu katılıma sahne olurken hep ön sıralarda kadınlar ve çocuklar yer aldı
YILD1Z ÇELİK
Diyarbakır, bereketli Mezo-
potamya topraklannın kuzeyin-
deki bu şehir, insanlığm baş-
langıç noktasında yer alıyor.
Uçağımız Diyarbakır Havaala-
nı'na doğru iniş yaparken uçsuz
bucaksız, ekili topraklar, yüksek
binalar ve tarih boyunca savaş-
lara, kuşatmalara, fetihlere ta-
nıklık eden bazalttan yapılmış
surlar, gözlerimizin önünde...
Bir festival zamanı Diyarba-
kır'dayız... Filozof Ahmede
Hani'ye adanan 8. Diyarbakır
Kültür Sanat Festivali... Yağ-
mura rağmen Park Orman'ı dol-
duran Diyarbakırlılann coşkulu
katıhmlanyla başlayan festival,
diğer günlerde, Kapılanmız Hoş-
görüye Açtık konulu Mezopo-
tamya înançları Buluşması,
Uluslararası Ehmedi Xani Sem-
pozyumu, Fransa'dan gelen Ma-
labar 'Sokak Tiyatrosu' gru-
bunun ilginç gösterileri, Mardin
Kırklar Kilisesi Korosu'ndan
Süryanice ilahiler, sanınm dün-
yada istek üzerine söylenen şar-
kıdan ilk mahkemelik Diyar-
bakır Büyükşehir Belediyesi
Çocuk Korosu'nun söylediği
Kürtçe ve Türkçe şarkılar, böl-
genin tek sanat galerisi Sümer-
park-Sanat Galerisi'nde açılan
"Kürt Ünlüleri" resim ve "26
Yıl Sonra Hapishane"den mek-
tuplar sergisi, Hafız Şehmuz,
Metin Kahraman, Bülent Tu-
ran gibi ses sanatçılannın kon-
serleri, sahnelenen tiyatro oyun-
ları, şiir dinletileri, fılm göste-
rimleri, fotoğraf sergileri ile do-
lu dolu geçen bir festival... Di-
yarbakırlılann katıhmlanyla ren-
klendi... Dikkatimi çeken, ka-
dınlar ve çocukların hep ön sı-
ralarda olmalanydı.
Evlerine konuk olduk
Onları yakından tanıyıp soh-
bet etmek için yeni yapılan bi-
nalardaki aileleri değil de tarihin
bekçileri diyebileceğim Suri-
çi'ne bir yolculuk yapnıak iste-
dik. Sokaklara adıın attığımızda
çocuklar bir anda etrafımızı sa-
nyordu. Kimi okuldan dönü-
yor, kinıileri okula hazırlanı-
yor. Aına bir yabancı gördükle-
rinde yakından tanımak istiyor-
lardı.
Daracık sokaklar çocuk do-
lu... Bazı ailelerin 6-7 çocuğu
varken bazılarında 2-3 çocuk...
Çocuğunu elinden tutmuş yolda
yürüyen bir anneye yaklaşıp kı-
sa sohbet cderken, neden 2 ço-
cuk diye sorduğumuzda, "Kı-
zım, karnımda bir ağrı var, di-
yor. Hiç vakit geçirmeden
doktora götürebiliyorum. Gı-
dasına dikkat edebiliyorum.
Çok çocuğunıuz olsa idi hep-
sine nasıl yetişeyim" diye an-
latıyor. Coşkulu, nıisafırperver
çocuklar... Evlerine götürüp ai-
leleri ile dc tanıştınnak istiyor-
lar. Biz de zaten ev içindeki,
okuldaki yaşamlannı çok merak
ettiğimizden onlan kımıayıp ya-
kından sohbet etmek için evle-
rine konuk oluyoruz.
Diyarbakır'da kentleşme sağ-
lanırken aynı zamanda dünya
mirasına da katkısı olması için
kültürel açıdan büyük çalışma-
lar içinde olan Diyarbakır Bü-
yükşehir Belediye Başkanı Os-
man Baydemir, "Yırmi altı
medeniyetten dcvraldığı sır-
larmı. surlannın taşlanna ııak-
şeden bir kent. Farklı dinlcrin,
dillerin, kültürlerin yaşadığı
kadim kent. Şimdilcrde Di-
yarbakır sıırhın, sırlannı pay-
laşıyor. Daracık kuçelerinde-
ki (sokaklarındaki), bazalt taş-
lar, meraklılarını zaman tü-
nclindcn öncc gcçnıişc, sonra
da geleceğe, eşsiz bir yoleulıı-
Festival
coşkusunu
yaşayan
çocuklar bir
yabancı
gördüklerinde
yakından
tanımak
istiyordu.
Suriçi'ne
adım
attığımızda
çocuklar bir
anda
etrafımızı
sarıyordu.
(Fotoğraflar:
Y1LDIZ
ÇELÎK)
ğa götüriiyur. Diyarbakır, bin-
lerce yildır bereket kaynağı
Dicle Nehri'yle dertleşen bir
kent. Dicle kıyısında, Mezo-
potamya'nın derin sırlarıyla
modern tarihi bir arada ya-
şataıı bir insanlık ıııiı ası" der-
ken, bu zenginliği bir dünya
mirasına dönüştürccck bilinç ve
eylemlerin herkesin ortak so-
runıluluğu olduğuna da inanıyor.
Ve Diyarbakırhlar herkese
şöyle bir çağn yapıyor: "Taşlar
ve düşlcr sizi bekliyor... Taş-
ları düşlerlc, düşlcri taşlarla
buluşturmak üzere, Diyarba-
kır sizleri bekliyor." Biz de bu
sözlere kulak vererek Suriçi'nde
çocuklann düşleri ile buluştuk...
ABDULLAH ALYU (YAŞ: 12)
En çokBodrum
f
u
merak ediyorum
I 7 min ve Neslihan diğer iki kardeşimin
r i isimleri. Ferit Köşk tlköğretim Okulıı
' J 5. sınıf öğrencisiyim. Matemaük der-
sini çok se\'iyorum. Bana bulmaca çözmek gi-
bi geliyor, çok zevkli. Okulda însan Haklart
Kolu 'ndayım. Düzeni, kavga etmemeyi, bir-
birimizi sevip saymayı öğreniyornz. Sonra da
bu kolda olmayan arkadaşlarımızla öğren-
diklerimizipaylaşıyoruz. Büyüyünce sınıföğ-
retmeni olmak istiyorum.
Annem evhammı, babam ise seyyar satıcı.
Diyarbahrhyız. Yani annem ve babam hiçbir
yerden buraya göç etmemişler.
Televizyonda en çok çizgijilm izlemeyi se-
verim. Ali Baba Kırk Haramiler, Kırmızı
Başhklı Kız, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler
kitaplarım okudum. Okulda arkadaşlarımız-
la dama da oynarız. Öğretmenimiz bize öğretli.
Fenerbahçeliyim. Futbolu çok seviyorum,
arkadaşlarımızla da bol bol oynarız. lsmail
YK'nin şarkılarını da çok dinlerim.
Okuldan çıkınca hastane önünde ayakkabı
boyacılığı yapıp okul harçlığınn kazamyonım.
Böylece aileme yardımcı olduğumu düşünü-
yorum.
Türkive 'de en çok Bodrum 'u merak ediyo-
rum. Çünkü yüzmeyi çok seviyorum.
CANAN ÇİÇEK (YAŞ: 11)
Memleketim için avukat olacağım
Z
iya Gökalp llköğrelim
Ökıılu 5. sınıja gidiyo-
rum. Birinci sınıftan be-
ri Kızılay Kolu 'ndayım, çünkü
insanlara yardım etmek isti-
yorum. Ohılda flüt çalmayı öğ-
rendim. Masal, Daha Dün An-
nenıiz, Kurtlar Vadisi 'ni flü-
tümle çalabiliyorum. Ara sıra
aileme de kı'içük konserler ve-
ririm. Sevgi, Zeynep, Yusufis-
minde 3 kardeşim var.
Babam serbest meslek ya-
pıyor. Şimdi Şırnak'a çalış-
maya gitti.
Büyüyünce avukat olmak is-
tiyorum. Diyarbakır 'ın biraz
daha modern olmasını ve onu
kimsenin de hor görmemesini
istiyorum. Diyarbakır'da ol-
mdktan çok mııthıyum.
Sokağımızda çok çocuk var.
Çizgi, yakan top oynarız, da-
ha çok. Kışm soğuk olunca so-
kağa çıkamtyonc. Ama karya-
ğarsa sokakta kardan adam
yapmak için çıkarız. Daha çok
arkadaşlanmız evimize gelir.
Birlikte ders çalışınz. Yazın çok
sıcak olduğu zamanlarda ise
annemle babamın köyü olan,
Bingöl-Genç ilçesine bağlı Ye-
ni Yazı köyüne gideriz. Kışm
Divarbakır 'da arkadaşları-
mızla paylaşmak için de ceviz
getiririz.
r'eyfik Fih-et tlköğretim Oku-
lıı 7. sımfa gidiyorum. Ben Si-
vil Savunma Kolu'ndayım.
En sevdiğim ders bilgisayar dersi.
Evde bilgisayanm olsun çok isterim.
Ayrıca futbolu çok sevip futboku
olmak istediğim için maç izlemeyi de
çok seviyorum.
Onun için evimizde bir de Digi
Türk 'ümüz olsa maçları hiç kaçır-
mamtş olurdıım. En sevdiğim fut-
7
" enişehir llköğretim Okulıı 6.
sımfa gidiyorum. Matematik
dersi, en sevdiğim ders. Kızı-
lay Kolu 'ndayım, çünkü bizim sını-
fın tanıamı Kızılay Kolu 'nda. Evi-
mizde Kürtçe ve Türkçe konuşuruz.
Ama annem Türkçe bilmediği için
daha çok Kürtçe konuşuyoruz. Ba-
bam gece bekçisi, geceleri evde ol-
maz. Gündüz de uyuduğu için yakın
yerlerden annem için alışverişi ben
yaparım. Abkım Sidar da daha ön-
ce çocuk bakıcılığı vapıvordu. Ağa-
BÜNYAMİN EALABAN (YAŞ: 13)
bolcu Beşiktaşlı Holosco. Ben yedi
kardeşim. Sinem, Bayram, fbra-
him, Bünyamin, Mustafa en küçü-
ğümiiz ise Hüseyin. Babam çalış-
mıyor, hepimiz üzülüyoruz. Onun
için pek bir araya gelip sohbet ede-
miyoruz. Annemle Kürtçe, ama ab-
lamla Türkçe konuşııvoruz. En çok
enerji verdiği için makarna ve pa-
tates kızartmasını sevivonım, müzik
olarak da Ceylan 'ın şarkılarını.
HEBUN YILDIRIM (YAŞ: 12)
bevlerimin adı Mehmet ve llyas,
ablalanm ise Sidar ile Ülken. Benim
adımın anlamını merak ettiniz, Kürt-
çe bir isim, anlamı Varlık. Büyü-
yünce operatör doktor olmak isti-
yorum.
Fanatik Galatasaraylıyım. Tele-
vizyondaki maçları hiç kaçırmam.
Diyarbakır'dan haşka tzmir'i gör-
diim. Akrabalarımm yanına tatile
gitmiştim. Ama geneldeya: tatili için
Lice 'nin Yol Çatı köyüne gideriz.
Orada da günlerimiz güzel geçer.
MED CEZÎR
MEHMET FARAÇ
Sarık!.
Aslında sarıksız
kafalar, AKP'li Den-
gir Fırat'ın Atatürk
devrimlerinin trav-
ma yarattığı yolun-
daki saçmalıklarını hangi hezeyanla
söylediğini net biçimde algılayabiliyor.
Birileri bir travma yaşamışsa bu, yok-
tan var edilen bir cumhuriyetin kural-
ları ve ideallerinin kendilerini şereflen-
dirmesinden değil, tam tersi muasır
medeniyet uğruna hilafeti kay-
betmelerinin acısından kay- 2;
naklanıyor! Travma yaşadıkla-
nnı öne sürenler ne ilginçtir ki, 1946'dan
bu yana Nakşi, Nurcu, Süleymancı ve
Milli Görüşçü kafalarıyla ülkeyi yöne-
tebiliyor! "Millet isterse laiklik gider" de-
dikleri halde başbakan, türban uğruna
kendi devletlerini dava etmelerine kar-
şın cumhurbaşkanı bile olabiliyorlar!
Melih Aşık çarşamba günkü köşe-
sinde, Dengir Fırat'ın "Bir'gecede ya-
zı değiştirilmiş, okuma-yazma oranı
sıfıra düşmüştür" şeklindeki yakınma-
sına, H. C. Armstrong'un "Bozkurt"
adlı kitabından şu bölümle yanıt ver-
mişti:
"Milletin yüzde onu bile okuma bil-
miyordu. Karmaşık Arap yazısı öylesi-
ne zordu ki, okuma yazma din adam-
lanyla birkaç entelekttelin tekelinde kal-
mıştı. Bu, Türklerin adeta bir duvarla
Batı'dan aynlmasına, karmaşık Arap dü-
şüncesi ve Farsçasının yapaylığıyla el-
lerinin kollannın bağlanmasına yol aç-
mıştı. Mustafa Kemal'in büyük birha-
yali vardı, bütün halkın okuma-yazma
öğrenmesini istiyordu."
Meselenin özeti şudur;
geri bırakılmış, yoksul ve
eğitimsiz kitlelerden yan-
daş devşiren dinci-feodal kafalar, Ana-
dolu insanını kulluktan bireyliğe terfi et-
tirenlerden rövanş almak istiyor! Oysa
çok zor!.. Çünkü Atatürk öyle etkili ve
akılcı devrimler yapmış ki, uygartığın
vazgeçilmezliği ulusun büyük bölü-
münün kafasına rahatlıkla uyum sağ-
lamış. Küçük bir azınlığın kafası ise sa-
rıklarına rağmen travmaya uğramış!
Tam 80 yıldır tedavi olamıyorlar! M.
Şevket Eygi dünkü Milli Gazete'de, bo-
şuna, "Travma geçlren halkın denge-
si bozulur, bir sürü sosyal hastalık çı-
kar" diye yazmamıştı!
*>-'
Amerikaıı Foreign Policy ve Ingiliz
Prospect dcrgilerinin düzenlediği in-
' tcrnet ankctinde Fethullah Gülen, ınii-
ar »' a ritlpriıı tiL-laıiialarıvla pnfolpk~tıîf»llpr lıî-
FatihHoca'vatıaındiM
tari nıamvoruniı*
Fethullah Guleıi ıcın tehlıkeli bir karsılama hazırhtiı
meynî şov
lAMırlımûbnmı"
ritlerin tıklamalarıyla entclektüeller bi-
rincisi scçilnıiş! Prospect'in editörü Da-
vid Goohart, "Gfllen'in adını daha ön-
cc hiç duymamıştım. Taraftarlan ankvti
adcta bir alay konusu haline getirdilcr"
diyerek komcdiye dikkat çekmiş! Gün-
demdcki tarüşmayı ise 251 laziran tarihli
Tcrcüman dilc getirmişti!
Küfür ve Müpit!
Hüseyin Gülerce dünkü Zaman'da,
Fethullah Gülen'in beraat kararının
coşkusuyla yine hoşgörü ve diyalogdan
söz etmişti! Oysa medyada gün geç-
miyor ki bir yazar cemaatten gelen kü-
fürlerden yakınmasın! Fa-
tih Altaylı, Tuncay Özkan,
Emin Çölaşan ve Mehmet
Y. Yılmaz'dan sonra yeni
hedef Akşam gazetesinden 'Oray
Eğin'di... 0 da dünkü yazısında sıkın-
tısını şöyle anlatmıştı:
"Ne zaman ki Cemaatya da Hoca-
efendi hakkında bir yazı yazsam bu-
na benzer zincirleme mailler geliyor-
du. Sadece bana değil, bütün köşe
yazarlarına da. Tek birkalemden çık-
mış gibiyazılan yorumlarda bol bol ha-
karet ve karalama vardı. Fethullah Gü-
len ne kadar hoşgörüyü,
/ j ı f i tahammülü ve beraber ya-
U | şamayıdestekliyorsa mü-
ritleri de bir o kadar terbi-
yesiz. Bu çirkin üslubun patenti Ce-
maat'in müritlerine aittir. Ve bu üs-
luptan kurtulunmadıkça hiçbir yargı
karan gölgenin kalkması için yeteıii ol-
mayacaktır."
NişancıL
"Atatürk, mutlak iktidarı terk edebi-
lirdi ama etmedi. Memlekette her
meydana heykelini diktirme işiyle şah-
sen ilgilendi. Cumhuriyet, 'gerçek la-
ikliği' getirmedi. Cumhuriyet, dikta-
töriüğün kodadıdır. Atatürk milliyetçiliği
1920'ler faşizmidir."
Bu zırvalar nerede yer
aldı? "Yanlış Cumhuriyet"
adlı iftira ve çamur dolu bir kitapta!..
Kim yazmış bu kitabı? Bir kavanoz do-
lusu dışkıyı karısı Müjde Nişanyan'ın
üzerine boşalttığı için mahkemelik
olan Sevan Nişanyan adlı biri! Adam
hem kavanozu kafaya isabet ettirecek
kadar nişancı hem de dışkı stokçusu!
Bir hızlı demokrat, bir kavanoz dışkı-
yı evinde niye hazır bekletir? Yanıtı
dünkü Vatan'da Mustafa Mutlu şöy-
le vermişti:
"Anlaşılan o ki Nişanyan, bu
'b.k atma' işine fena alışmış.
Kansının başına boca ettiği
kavanozdan kalanı, bu ülkenin en kut-
sal değerierinin üzerine de dökebile-
ceğini sanıyor! Sizin gibi 'maganda en-
tel'/er 'içine etsin' diye kurulmadı bu
cumhuriyet!"
^ aktör, Sevan Nişancıyan
. adlı bir sapıki. Ortalığa bakın
' neler saçıverdi? 'Atatürk mil-
liyetçiliği, Kurtuluş Savaşı yıllarında Is-
lami cihat anlayışı üzerinden hareket et-
ti.' Bu sözler de, 'Haçlı' patentli stra-
tejik satırlardır. Mebzul miktarda söv-
gücü alçak varzaten. Bunlarzaten üçü
beşi bir araya gelip, sığındıklan ko-
vuklannda Atatürk'ün arkasından sövüp
saymayı marifet bilirlerdi. Hamambö-
cekleri gibi rutubetli kuytularda, yara-
salargibi karanlık mağaralarda bir ara-
ya gelince, ağızlanna ne gelirse sıra-
larlardı. Kaliteleri, kalibreleri budur al-
çakların."
Behiç Kılıç, Tercüman
bildiğim kadan ile Gülen
.günde '18-20 arasında' ilaç
'alıyor. Neticede herkes bir
gün ölecek. Işte bunlan konuştum Gü-
len'in yakınındaki bazı isimlerle. Böyle
birdurumda, Gülen sonrası ne olacak?
Yerine kim geçecek? öğrendiğime gö-
re Gülen yerine geçecek kimseyi 'işa-
ret etmemiş'. Çünkü, birbölünme ola-
bilirmiş. 'Peki çözüm nasıl olacak?' di-
ye sordum. Işte cevap; 'Bir kurul ola-
bilir. Gülen sonrası bu hareketin başı-
na bir kişi yerine, 6 veya 8 kişiden olu-
şan bir kurul gelebilir. Şu anda gözü-
ken en makul yöntem bu.'.."
Sedat Sertoğlu, Akşam
"B
Milliyet gazetesî, 26 llaziran 2008
Uluç'un Utancı!
Emre Aköz, geçen
hafta sonu Radikal'i
hedef alırken Doğan Gru-
bu medyasını "darbeci" olmakla suç-
lamıştı. Radikal'in eski yöneticisi Meh-
met Y. Yılmaz ile şu anki yöneticisi Is-
met Berkan, Aköz'e yanıt
vermişlerdi. Hıncal Uluç ise
Aköz'ün "Darbeci" parano-
yası üzerine 20 Haziran'da
alaycı bir dille "Savcılar uyu-
mayın" başhklı bir yazı yazmıştı! Ken-
di gazetesinden tepki alması Aköz'ü çıl-
dırttı! Bir gün sonra "Doğan'ın savcısı"
başlığı altında, Uluç'un sohbetlerinin,
Doğan Grubu'nun Spor ilavesinde ya-
yımlandığını, bunun işten atılma ge-
rekçesi olduğunu yazdı! Hatta "mü-
dahale şart" sözleriyle patronunu gö-
reve bile çağırdı! Hıncal Uluç işte bu
saldınya çarşamba günkü köşesinde şu
yanıtı verdi:
"Okuriardan her gün yığınla e-mail
geliyor. 'O adamla nasıl aynı gazetede
çalışıyorsun' diye. Benim utancım baş-
ka. Onu bugün yazdığı köşeye oturtan,
ona adam, ona yazar muamelesiyapan
^ ^ benim. Bu ayıp bana ömür bo-
k-^-gs yuyeterdeartar."
Aköz, içinde bocaladığı çe-
1
lişkileri unutuyor! Eşi, "darbe-
ci" dediği Radikal gazetesin-
deçalışıyor! Uluç'u "emeğini başka yer-
de kullanıyor" diye eleştiren Aköz,
kendisinin TRT'de program yapması-
nı gözden kaçınyor! Sabah'ın iki yazannı
birbirine düşüren sorun aslında "emek"
tartışması falan değil! Hıncal Uluç,
Sabah'ın AKP'ye yamanmasını sor-
guladığı için tepki alıyor! Cumhuriyet
karşıtlarının travmalarından beslenen-
ler ise bu yüzden huysuzlanıyor!
e-posta: mfarac@cumhuriyet.com.tr