22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 HAZİRAN 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Gerçek Aydoğan Yavaşlı: "Cumhuriyet devrimine travma, travmaya sosyolojik bir gerçek diyenin kendisi psikolojik bir gerçektir!" Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 - Türklye'nin kene haritası çıkartılmış... "Ankara hangi bölgede!" Eflasyon dar Q gelirliyi vurmuş. Başka kimi •% vuracaktı? Orantı Necati Cebe: "Cumhuriyet karşıtı Şevki Yılmaz'ın kardeşi 60 yaşında memur, 61 yaşında müdür olmuş. Cumhuriyet karşıtlığının dozu ile memuriyette ilerleme hızı doğru orantılı." Kremli # Serkan Deniz: "Yeni partide ampulün yerine güneş olacakmış. Zararlarına karşı krem vermeyi unutmasınlar!" TARİHTEKİ tesadüfü Uğur Seten fark etmiş; Mustafa Kemal Paşa'nın, yaveri Cevat Abbas'a Saraydüzü Kışlası'nda Amasya Genelgesi'nin notlarını yazdırdığı 21-22 Haziran 1919 gecesinin üstünden 89 yıl geçmişken Islamcı AKP'nin "F Tipi" Müslümanlarından ve dahi partinin ikinci adamı Dengir MM Fırat'ın Amerikalılara verdiği "travma" demeci çıkmış ortaya. Seten bu rastlantı üzerine şöyle diyor: "Ülkeyi AB-D markalı Islam gömleğine sokmak istediği için kapatılmak istenen AKP'nin Dengir'i, eteklerindeki yüzyıllık intikam taşlarını dökmektedir. Belli ki Cumhuriyet düşmanı, Ingiliz hizmetkân Şeyh Sait gibi ağır bir travma yaşamaktadırlar. Feryadı figân bundandır. Dün olduğu gibi bugün de Allah ile aldatmayı iktidar aracı yapan altı takunya üstü kravat Şeyh Sait gibi Arapçılar, vatan haini Vahdettinler, Damat Feritler AB-D emperyalizminin yağlı ipine tutunmuşlar; bağımsızlık yerine manda istiyorlar, dine dayalı anayasa istiyorlar, evlerini basan düşmanı övüyorlar ama namuslarını kurtaran o eşsiz insanı kınıyorlar. Hedefe ulaşabilmek için papaz elbisesini giyebilmeyi göze alacak kadar hırslı ve ikiyüzlü olanlar esas travmayı kendileri yaşadığı için, her türlü inanca ve ibadete eşitlik ve güvence getiren, uygarlaşma yolunda dinsel dogmaları değil aklı, özgür düşünceyi ve bilimi rehber edinen Atatürk devrimlerine açıktan saldırıyorlar. Ancak, AB-D patentli karşı devrimin sözcüleri şunu çok iyi bilmelidir ki; vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklalinin tehlikede içinde bulunduğu bugün George Soros uşaklarını denize dökmek, irticayı, ihaneti ve cehaleti kökten yıkmak, Aydınlanma meşalesini tekrar yakmak için Samsun'a tekrar çıkamaya hazır milyoniar vardır." Söz travmadan açılınca Kemal Öncü söz alıp Dengir MM Fırat'ın yerden göğe kadar haklı olduğunu söylüyor: "Evet her devrim bir travma yaratır. Ancak travmayı o devrimle saltanatı yıkılanlar, halkın sırtından alaşağı edilenler yaşar. Eğitimsiz bırakıldığı için o devrimle gelen çağdaş değerler ve ona dayalı yaşam biçimiyle yeni tanışan geniş kesimlerin yaşadığı ise travma değil tarihsel bir sonraki aşamaya geçiş dönemidir." DÜSÜSS A Nami Tepe: "Borsada düşüşün önü kesilemiyor. Paralel düşüşe geçti demektir." SESSÎZ SEDASIZ (!) Malum taraf galeyan halinde TRAVMA benzetmesi bir bakıma iyi oldu. Hem de çok iyi İ oldu. Çünkü artık, eteklerindeki son taşları döküyorlar. Hiçbir ulusal değer umurlarında değil; yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiklerini sanıyorlar. Yurttaş olmanın duyarlılığı ile Metin Altay, yaşananları yorumlarken şöyle diyor: "Şeriatçı darbe hazırlıkları ve denemeleri, demokrasi kılıfının ardında sürdürülürken, aklı başında herkes gibi askerin de kaygılanması ve olan biteni izlemesi, darbe hazırlığı şeklinde feryat figân sunuluyor! Beyoğlu'nda düzenledikleri yürüyüş ve kendilerinden yana taraf gazetenin malum taraftan bağırarak halkı galeyana getirme çabaları bu I yüzden. Her istenen demokrasi adına yapılacak, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Cumhuriyet Devrimleri'nin travmaya sebep olduğuna kadar dillendirilmeyen kalmayacak, buna karşılık refleks, olağan ve onlar kadar sesli olmayan her tavır darbe girişimi olarak değerlendirilecek. Yemezler ve yemeyecekler. Sınanan tahammüllerin son sınırı aşıldığında, travmayı tekrar tanımlayacaklar. Küresel emperyalizmin kucağındaki Arap emellerinin Türkiye'de hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğini yaşayarak öğrenecekler ve bir kez daha görecekler." Yeni Bir Duruş Gerek ERCAN YEŞİLYURT Millı Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik "Dershaneler sebep de- ğil sonuç, bu sebepler var ol- dukça bunlar da var olmaya devam edecektir" demiş. Ve çok doğru bilimsel bir tespit yapmış. Doğada, toplumda her şeyin, her olayın bir sebe- bi vardır. Sebepleri ortadan kaldırmadan, sonuçları değiş- tiremezsiniz. AKP'nin iktidar olması da bir sonuçtur. AKP'yi iktidara getiren toplumsal şart- lar değişmedikçe, bunlar hep iktidar olacaklardır. Iktidarı beğenmeyenler, yap- tıklarından rahatsızlık duyanlar, suçlamak yerine bunları yara- tan sebepleri tespit edip top- lumsal yapıyı nasıl değiştire- ceğinin programını ortaya koy- malıdır. Bunlar, belediyelerde 15 yıl- dır, merkezi hükümette 6 yıldır iktidarlar ve oyları sürekli artı- yor. Görünüşe bakılırsa her şey çok kötü; açlık, yoksulluk, yolsuzluk artıkça bunların da oyları artıyor. 1980'den sonra ANAP dö- neminde de yoksulluk ve yol- suzluk artmıştı, kapitalizmin kurallarını işletiyordu Özal. Onlar da bunlann kullandığı bü- tün araçları kullanıyorlardı. Bir fark vardı aralarında; AKP ken- di "sosyal devletini" yarattı. Ülkenin her yerinde artan yok- sulluğa karşı kendilerince bir çözüm buldular. Ellerinde sü- rekli büyüyen, kaynağı belli olmayan büyük bir maddi güç oluşturdular. Fakirlere sürekli yiyecek, giyecek, yakacak da- ğıtıp cemaat örgütlenmesiyle sürekli desteklerini alıyorlar. Toplumu, sadaka toplumu ha- line getirdiler, kendilerine muh- taç kıldılar. Peki, bunlardan kurtulmanın bir yolu yok mu? Elbette var. Insana yönelik örgütlü bir ya- pılanmayla biter bunlar. Ya- şanmış bir örnekle duruma açıklık getirmek istiyorum. Abdullah Baştürk, DİSK Genel Başkanı ve milletvekili olduğu zaman bir AP millet- vekili, "Bizim kapıcı zam istiyor" diye Baştürk'e dert yanmış, "Herşeyiyle ilgileniyoruz, bizim ve çocukların bütün eskilerini veriyorvz. Evde artan yemekleri onlara veriyoruz, ama yine de zam istiyor, şunun kulağını bir çekiversen". Baştürk, "Tamam ben konuşurum" deyip kapıcı- yı çağırtmış. Kapıcı gelince hiçbir şey söylemeden suratı- na okkalı bir tokat atmış, "Utanmıyor musun, elâlemin eskilerini çocuklarına kullan- dırıyor, artıklarınıyediriyorsun" demiş. Bu olay kısa zamanda An- kara'da duyulmuş ve kapıcılar kısa zamanda Genel-lş'e kay- dını yaptırıp sendikal müca- deleye katılmış. Ondan sonra kapıcılar, işini yapan ve hakkı- nı isteyen insanlar olarak, sa- daka yerine toplusözleşme ya- parak haklarını almaya başla- mışlar. Şimdi uygulanan sadaka ekonomisi, insanları onursuz- laştırıyor, kullaştırıyor. Bu da AKP'nin oy müşterisi, seçme- ni oluyor. Bakan Çelik doğru söylüyor, sebepler yani top- lumsal yapı değişmedikçe, bu- na yönelik bir projeyle ortaya çıkılmadıkça halkın AKP'ye desteği artarak devam ede- cektir. Farkındaysanız yargı dahil bütün devlet kurumları panik halinde. Kimse ne yapacağını, nasıl sonuç alacağını kestire- miyor. Yıllarca solu tehlike gö- rüp üstüne çullandılar, yok et- tiler. Düşünebilen herkesi sus- turdular. Sizin düşünmenize gerek yok, en iyiyi biz bilir ve düşünürüz, dediler. ABD'nin Ortadoğu'ya yerleşme proje- sinin bir parçası olan 12 Eylül'ü yapanlar sanıyorlar ki bu ken- di projeleriydi. 24 Öcak ekonomik kararla- rı da 12 Eylül'de Amerikan projesi olduğunu görmeden, toplum silkinip kendine gel- meden bu çıkmazdan kurtulma imkânı yoktur. Ülkenin başında olan iki be- la, otuz yıldır süren Kürt me- selesi ve şeriat tehlikesinin bir Amerikan, yani emperyalist proje olduğu artık görülmelidir. Bu iki bela da antiemperya- list, bağımsız, devrimci birdu- ruşla çözülebilir. Bunlar çö- zülmeden AKP'den kurtuluş yoktur. ercan.yesilyurt@yahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEIIIÇAK behicak@yahoo. com. tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet. com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BHGIN hetiyatrosu©mynet.com T.C. AVANOS KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN ESAS NO: 2008/1 KARARNO: 2008/1 Davacı Yusuf Taşkın tarafından, davalı Mustafa Hançer aleyhine açılan, el atmanın önlenmesi davasının mahkememizde yapılan açık yargılamalan sonucunda, 21.02.2008 tarihinde, davanın reddi ile kabulü ile Avanos Göynük Kasabası, 225 parsel sayılı taşınmazın, davalı Mustafa Hançer adına ta- puya kayıt ve tesciline karar verilmiş olup, davacı mirasçılarından Ha- san Hüseyin Taşkın ve Adevn Taşkın'a tünı aranıalara rağmen gerek- çeli karar tebliğ edilmediğinden, ilanen tebliğ yapılmasına karar veril- raekle; lşbu ilanın gazetede yayınlandığı tarihten itibaren 7 gün sonra adı geçene tebliğ edilmiş sayılacağı, tebliğ edilmiş sayılma tanhinden iti- baren 15 gün içinde Yargıtay'da temyiz yoluna başvurulınadığı tak- dirde kararın aleyhinde kesinleşeceği, tebliğ yerine geçerli olmak üze- re ilan olunur. 09.06.2008 Basın: 34356 DpNMELt Mt?.. DÖNMEMELt Mt? DÖNMELt Mİ?.. DÖNMEMELİ Mt? OÖNMEUt Mt? TARİHTE BUGUN IUÜMTAZ ARIKAN 26 llns.irnn www. mumtaz-arikan. com AVROKOMUNIZM ANLAYIŞ/.. 1976 OA Si/SÜA/j yuGOSLSU' SAZErECİSI B/G Mı4Kı4LEO£, tLtt KEZ. " ULLAMtotŞ-rr. ANCAK, Z4I/GUPI4 KOMÜ- NİZMl' " 4ML<4to/A/A SELBN 8U T£&(Mİ TUfist DÜN- YAYA DUVUeAN V£ SEMtM£E7-EM Kifi, ÎTALyAN fCOMÜNİSr PAfiTi GENEL S£K&£T-Ef2t ENtSlCO ERLtA/Gueıe. OLMUŞTU- i3?3'reKi şit-i oAesesı- tJİN ARDINOAN "m&HSeL UZIAŞM4"FORA4ÜL.ÜNÛ ofimyA KOYAM ££/Çi.w<scr£'/e, /IVGUPA 'DA P/SOLE- TTERYA biKmTTÖRUJĞÜNÜ M/fr/. sosy&u TE&J ÇOĞULCu Ç 6E&Ç.EKLEÇTİKrteStLf,eDr. 8ü AMAÇLA PA, MUHAFAZ4/44R PAKrtLEKLE r/tfZfHSEL B/fî 4ŞA ZmL DÜZ ÇÎZGİ UMIT ZILELI Travma ve HezeyanL Bu dil sürçmesi değil, cehalet hiç değil!.. Bu düpedüz hınç!.. Bir diğer deyişle, 85 yıllık ağır bir hazımsızlık!.. Üstelik, tamamen yalan!.. Şimdi, şu sözlerin neresini düzelteceksiniz: - Türk toplumuna travma yaşatıldı. Birgece için- de kıyafetlerini ve dillerini değiştirmeleri istendi. Di- niyaşama yollan değiştirildi (ya da dinsel yollan da- ğıtıldı)... Adam, Türkiye'nin Batılılaşma, modernleşme ça- balarının en az 200 senedir sürdüğünü bilmez mi?.. II. Mahmut'un sarık yerine fesi getirmesi üzeririe, "gâ- ^ur/cad/"sloganlarıyla çıkan isyanlan bilmez mi?.. Pek sevdikleri II. Abdülhamit'in Latin harflerine geç- me çalışmaları yaptığını bilmez mi?.. H. C. Arms- trong'un, Mustafa Kemal'i kıyasıya eleştirdiği için pek bir bayıldıkları "Bozkurf isimli kitabında, "Mil- letin yüzde 10'u bile okuma bilmiyordu. Karmaşık Arap yazısı öylesine zordu ki, okuma-yazma dln adamlanyla birkaç entelektüelin tekelinde kalmıştı... Mustafa Kemal'in büyük bir hayali vardı, bütün hal- kın okuma-yazma öğrenmesini istiyordu" d\ye yaz- dığını bilmez mi?.. Adam, bunların hepsini bildiği gibi, devrimlerin de bir gecede yapılmadığını gayet iyi bilir!.. Büyük dev- rimcinin, her devrim öncesi uzun yurt gezilerine çık- tığını, yerli ve yabancı bilim insanlarıyla uzun tartış- malar yaptığını, devrimlerin yerleşmesi için süreçler yaşandığını da çok iyi bilir... örneğin, dil devrimi es- nasında, uzun süre gazetelerin eski ve yeni Türkçeyi yan yana kullandığını, yurdun her yerinde halk okulları açıldığını bildiği gibi!.. Türk Dil Kurumu sözlüğünde travma sözcüğünün karşılığında, "canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan yaşam" yazıyor... Adam, işte bu noktada çok haklı; Aydın- lanma Devrimi, gerçekten de birtakım karanlık ruh- lu yobazlar ile istikbalini ve ikbalini emperyalistlerin inayetine bağlamış işbirlikçi uşaklar üzerinde müt- hiş bir travma yarattı!.. Bugün yaşananlar, bu trav- maya uğrayanların "artık tamam, rövanşı alma za- manı geldi" hezeyanlarından başka bir şey değil... - Ama o rövanş, bu denli kolay ve ucuz da değil!.. ••• Gelelim işbirlikçilere... Tarih bilgisinden fena halde yoksun oldukları için, adamı destekleyelim derken içine düştükleri du- rum, kahkahalarla gülünecek kadar acıklı!.. Hiç mi okumazlar, okuduklarını hiç mi anlamazlar, inanın işin içinden çıkamadım!. Taraf gazetesinde Ahmet Al- tan, "7ravma"başlıklı yazısına "entelektüel düzeyin çokdüşük"o\du§u yakınmasıyla giriş yaptıktan son- ra bunun nedeni olarak sistemimizin neredeyse tü- münün "yalana" dayalı olmasını gösteriyor. Sade- ce Cumhuriyetin değil Ittihatçıların yaptıklarının bi- le sorgulanmasının yasak olduğunu iddia ettikten sonra aynen şöyle bir cümle kuruyor: "... Koskoca bir imparatohuğu yabancı birülkey- le işbirliği yaparak yıkan bu adamlan biz neden hiç olmazsa entelektüel düzeyde yargılayamıyoruz?.." InsafL Yalnızca Ittihatçıları değil, Cumhuriyeti ve kurucusunu bile yıllardır en ağır hakaretlerle yerden yere vurdukları yetmiyor demek ki?!. Şu yukarıda- ki sefil cümleye bakın; yaklaşık 150 yıldır neredey- se sömürge olarak yaşamını sürdürebilen, yabancı elçilerin sadrazam atadığı, emperyalistlerin zorla kur- duğu Düyun-u Umumiye'nin gümrüklerine varınca- ya kadar el koyduğu, yalnızca paylaşım kavgası ne- deniyle ayakta duran Osmanlı, "koskocaman im- paratoriuk" öyle mi? Insan biraz olsun sıkılır... Biri- ni savunma duygusunu anlayabilirim, ancak bunu ya- lanla, çarpıtmayla yapmak en hafif deyimle ahlak yok- sunluğudur!.. Ama sömürge olmayı "alkışlanacak bir erdem" olarak yansıtan kalemlerden de ancak böy- lesine "zavallı"yazılar beklenir... Ayrıca hiç kuşku- nuz olmasın, neredeyse tümü aynı kıratta. Son olarak; tam da kendisinden beklediğim gibi, adam yoğun tepkiler gelince önce "sosyoloji'ye sa- rıldı. Olmayınca, "çevirihatası"^dedi... O da tutma- yınca her zaman kullandığı o pek seviyeli üsluba sı- ğındı, "Beni eleştirenler devrim kanunlannı okudu- larsa Meclis'in ortasında eşek gibi anınnm" dedi... - Ben okudumL. e-posta: umitzileli@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/ Anado- -| lu'nun birçok « yöresinde yo- ğurtlu bulgur 3 ya da pirinç 4 çorbasına ve- c rilen ad... Yap- ma, etme. 2/ " Motorlu araç- 7 larda sarsıntıyı g en aza indir- mcyc yarayan " düzenek. 3/ Kuzu se- si... Otel, tiyatro gi- bi ycrlerde girişc ya- kın gcniş yer. 4/ Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir... Lif- leri dokumacılıkta kullanılan bir bitki. 5/ Hak ve hukuka uygunluk... Tantal elementinin simgesi. 6/ Anadolu balklannın en eski ana tannçası... Ta- vana asılan süslü aydınlatma aracı. II Kuşbaşı doğranmış koyun cti ve yufkayla yapılan bir tür kebap. 8/ Sahip... "Kışla ilgili" anlamında eski sözcük. 9/ Edebiyat, müzik ve plastik sanatlarda gelencklere bağlı kalma eğilimi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kuşbaşı et ve bulgurla yapılan bir yemek. 2/ Umman'm plaka imi... Bir erkeğin nikâhsız ola- rak aldığı cariye. 3/ Trabzon'un bir ilçesi... Bir peygamber. 4/ Kumtaşı... Ege Bölgesi'nde taze san incire verilen ad. 5/ Satrançta bir taş... Argoda "fahişe" anlamında kullanılan sözcük. 6/ Birey- ler arasında ortak simgeler sistemiyle gerçek- leştirilen anlam ve bilgi alışverişi. II Halk dilin- de kirmızı pul bibere verilen ad... Kişiye ait, özel. 8/ Kuşbaşı et ve pirincle yapılan bir tür börek... Azerbaycan'm plaka imi. 9/ Temizlik işlerinde kullanılan bir toprak cinsi... Gümüş.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear