01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET ÖLAYLAR VE GÖRÜŞLER 9 MAYIS 2008 CUMA AÇI MUMTAZ SOYSAL Suskunluğun Ayıbı BİRTAKIM yabancılar bu ülkeye konuşuyor, bol keseden atıp tutuyorlar. Kimi, hafta başında gelen Troika üyeleri gibi resmı sıfatla, kimi de "Hollandalı ulusal damat" olarak konuştuğu zaman özel, kar- ma komisyon üyesi olarak konuştuğunda resmi sı- fatıyla. Üç atlı Rus kızaklannın adıyla anılan Troika heyeti üç üyelidir: AB Komisyonu'nun genişlemeden so- rumlu üyesi ile dönem başkanı devletin şimdiki dışiş- leri bakanı ve gelecek dönemde başkanlık edecek devletin dışişleri bakanı. Şu sıra dönem başkanı olan Slovenya'nın Dışişleri Bakanı, "AKP'nin kapatılması konusundakı davadan duyduğumuz endişeyi dile ge- tıtmek istiyorum" demiş. Türkiye'nin taş çatlasa tam üye yapılmayacağını vurgulayan Fransa, gelecek dönem için bakan yollamayıp Avrupa Işlerinden So- rumlu Devlet Sekreteri'ni göndermiş. O hiç değilse terbiyeli davranıp biraz "ortaya" konuşmuş ve "Dönem haşkanlığımız süresınce Türklye konusun- da objektif, tarafsız ve dengeli olacağız" demekle yet- inmiş. Genişlemeden Sorumlu üye Finlandiyalı Olli Rehn ise her gelişinde gitgide daha küstahlaşmakta. Bu kez, öbür yoldaşları gibi tarafsızlık ya da endişe sözleri etmeden, "AB kapatma davası konusunda çok fazla tarafsız kalamayacaktır" demiş. Ayrıca. "ûnem- li olan, bunun demokratikprensipler ve hukuk de- vleti çerçevesinde çözûlmesi; Türkiye'nin AB'ye katılımı konusunda negatif sonuçlar alınmaması gerekir" diyerek şantajı da ihmal etmeden. AB Komisyonu'nun belirli konulardan sorumlu üyelerine "/com/syon"dan türetilen bir sözcükle "komiser" denir. Beyefendi, sanki o anlamda "komiser" değil de bizim kullandığımız anlamda karakol komiseriymiş gibi konuşuyor. Ne biçim iş bu? AB, bir yandan dönem sonlannın katılım belgelerinde, Türkiye ile ilgili olarak, bütün koşullar yerine getirilse bile tam üyeliğin kesin ol- mayacağını bellrtmekte; bir yandan da resmi ağı- zlardan "katılım konusunda olumsuz sonuç" şantajını kullanma küstahlığını sürdürmekte. Bu küstahlığa kendi sütunlannda gereken yanıtı veren yazarlarımız çıktı, ama resmi ağızlar suskun. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ya da bakanlardan hiçbiri bu adamlara ağızlarının payını veremiyor. Onlar da meydanı boş bulup gide- bildiklerince ileri giderek bu ülkenin yargısına bile hakaret etmekten geri kalmıyorlar. Rehn'e göre, "Türk vatandaşlan bağımsız, tarafsız ve güvenilirbir yargı reformunu hak ediyorlar"m\ş. Neyse ki sonuçta Genelkurmay Başkanı, asker ol- manın müsaade ettiği ölçüde kibarca bir şeyler söyle- di de gönüllere biraz su serpildi. Peki, siyasiler?.. insanlarımız, ülkelerine ve de- vletlerine hakaret edilmesine göz yumsunlar diye mi oy vermiştir onlara? Hiç değilse kendi vatan- daşlarından utanmaları gerekmez mi? mumtazsoysal @gmall.com Atatürkçü Dış Politikaya Uyuluyor mu?.. Gerçekçi bir dış politika, maceracılıktan uzak bir dış politikaydı. Yeni Türk devleti, gücünün ve olanaklarının bilincinde olarak dış politikasını saptamalıydı. Ayrıca diğer devletlerin de güçlerinin bilincinde olmahydı. Doç. Dr. Hüner TUNCER C umhuriyetimizin kurulu- şunda yeni Türk devletinin dış politika alanında uy- gulayacağı ilkeler, bizzat büyük Atatürk tarafin- dan saptanmış ve yine kendisi tarafin- dan uygulanmıştı. Bugün şöyle bir soru aklıma geliyor: Acaba günümüzde Atatürkçü dış politika ilkelerine uyuluyor mu, yok- sa AKP hükümeti, kendi ilkeleri çer- çevesinde mi bir dış politika uygulu- yor? Bu sorunun yanıtını, sanınm aşa- ğıda bulacaksmız. Atatürk'ümüzün belirlediği başlıca dış politika ilkeleri nelerdi? 1) Gerçekçilik: Atatürk'ün dış poli- tikasının temel niteliği, gerçekçiliği, ya- ni hedef saptamadaki ustalığıydı. Kur- tuluş Savaşı sırasında Misak-ı Milli'de ifadesini bulan hedefier, gerçekçi bi- çimde saptanmıştı. Atatürk'ün, pan-îs- lam, pan-Türk ve Turancılık hareket- lerine iltifat etmeyişi, gerçekçiliğinin doğal sonucuydu. Bu "gerçekçilik"te, "ödün ver- mek" ya da "sindirilmek" söz konusu değildi. Bu "gerçekçi" yaklaşım doğ- rultusunda, hangi koşullarda olursa olsun, herhangi bir baskıcı güce karşı direnişte bulunulacaktı. 2) Taktikte Ustalık: Atatürk, karşı- laştığı sorunlann hepsine birden el at- mayıp bunlan öncelik sırasına koy- masını çok iyi biliyordu. Atatürk'ün, yeni Türkiye için zihninde oluşturdu- ğu yapıyı adım adım gerçekleştirmesi de taktikteki ustalığımn göstergesiydi. 3) Diyaloğa Açık Olmak: Atatürk, düşmanlık ilişkisinde aşmlıktan ka- çındığı gibi, dostluklara gereğinden faz- la bel bağlamamak gerektiğini de bili- yordu. Uluslararası ilişkilerin dayandığı temel ilke, ulusal çıkarlardı ve Türki- ye'nin dış politikası da bu ilke göz önü- ne ahnarak saptanmalıydı. 4) Dünü, Bugünü ve Yarını Başa- nlı Kavrayış: Atatürk, dünü çok iyi bil- diği için bugünü ustalıkla kavrayabi- liyor; böylece yarını da ustalıklı bi- çimde önceden tahmiıı cdebiliyordu. 5) Tam Bağımsızlık: Türk devleti, öteki devletlcrle olan ilişkilerinde tam bağımsızhğını hiçbir zaman yitirme- meliydi. Atatürk'e göre, "tam bağımsızlık" siyasal, ekonomik, mali, yasal, askeri ve kültürel bağımsızlık demekti. Eğer bu alanlardan herhangi birinde ba- ğımsızlık söz konusu değilse o zaman devlet tam bağımsız sayılamazdı. 6) Barışçı Dış Politika: Atatürk, Ni- san 1920'de şöyle diyordu: "Dış poli- tikamn iç örgütle uyum içinde olması gerekir." Atatürk, "Bir toplumun iç örgütü ne denli güçlü ve sağlam olursa, dış politikası da o ölçüde güçlü ve sağlam olur" demekteydi. Uluslararası politikanın temel ilkele- rinden biri olan, "dış politika, iç po- litikanın uzantısıdır" ilkesini, büyük Atatürk, bu ilkenin ortaya atılma- sından hemen hemen otuz yıl önce nasıl bilip de söyleyebilmişti?.. tşte, bu büyük insanın dehasını kanıtlayan bir örnek daha! Osmanh devletinin çöküşü 7) Güvenlik Politikası ve tttifaklar Sistemi: Atatürk'ün görüşüne göre Türkiye, öncelikle kendi gücüne da- yanacaktı. Atatürk, Osmanh devleti- nin çöküş nedenlerinden birinin, ken- di gücüne dayanmaktan uzaklaşmak ol- duğunu çok iyi saptayarak aynı yan- hşlığa sürüklenmemeye özen göster- mişti. Türkiye'nin barış içinde yaşaya- bilmesi için güçlü olması gerekiyor- du ve bunun için de öteki ülkelerle iş- birliği içinde olmalı ve bölgesindeki devletlerle ittifaklar kurmalıydı. Atatürk, büyük devletlerle itti- faklardan uzak kalmak istiyordu, çünkü büyük bir devletle ittifak du- rumunda, iki müttefik devlet arasındaki ilişkiler, kolaylıkla "koruyucu devlet" ve "koruma altındaki devlet" iliş- kilerine dönüşebilirdi ve bu ittifakla- nn karşılığı, çoğunlukla güçsüz ulus- ların sırtından çıkarılırdı. 8) Utusalcılık-tnsaniyetçilik: Ata- türk, yeni Türkiye'ye ulusal bir yapı kazandırmaya çalışmış; ancak "ulu- salcılık" düşüncesini hiçbir biçimde aşırılığa götürmemişti. Atatürk, dün- ya toplumunu tek bir aile gibi görüp herhangi bir ülkenin sorunlarımn bü- tün insanlığın sorunu gibi değerlen- dirilmesi gerektiği inancıyla hareket et- mişti. 9) Çağdaşlık: Yeni Türk devleti, çağdaş uygarlık düzeyine erişmeli ve hatta onun ötesine geçmeliydi. Çağdaş uygarlığı hangi devletler temsil et- mekteyse, Türkiye o devletlerle yakın işbirliği içinde olmahydı. Çağdaş uygarlık Çağdaşlaşma, bir Batı taklitçiliği ya da Avrupa'ya benzeme özentisi değildi. Bu, yüzyıllarca bağımsız ya- şamış, köklü devlet geleneği olan bir ulusun, değişen dünyada layık olduğu yeri alması ve bu yeri koruması da- vasıydı. Atatürk, çağdaş uygarlığı şöyle tanımlamaktaydı: "Çağdaş uy- garlık öyle güçlü bir ateştir ki ona kayıtsız olanları yakar, mahveder. Ülkeler çeşitli, ancak uygarlık bir- dir ve bir ulusun gelişmesi için de bu tek uygarlığa katılması gerekir." 10) Akılcılık: Atatürk'ün dış politi- kası, ideolojik dogmalar ve önyargılar yerine, akla ve bilime dayanıyordu. 11) Eşitlik: Atatürk'ün dış politikada titizlikle savunmuş olduğu bir ilke de eşitlik ilkesi, yani Türkiye ile başka egemen devletler arasında yasal açıdan mutlak eşitliğin var olmasıydı. Bugün iktidarda bulunan AKP hükümetinin uyguladığı dış politi- kanın, yukarıda saymış olduğumuz Atatürkçü dış politika ilkelerini te- mel aldığı ve bu çerçevede yürütül- düğü söylenebilir mi?.. İLİIAN SILÇIIK GÖRİLMÜŞTÜR Yakın tarüiin tanığı olması âereklrken sanığı oluyor yurtsever yazarlar. înıan Selçuk da mapusaneden sorguiuyor yurdunda olup biteni: "Kzerinde ğörüiıtıîiştür damgası bulunan zarlı evirlrsln, çevirlrsln; sorarsm kendi kendîne: Bu zarHan neüen kapatmazlar?" İKİA Ym-DdıtH 0212Z7Z454E c<Cumhuriyet KKapları www.cumhuri/etkitaplari.com AnkoraŞubc IzmirŞube: ALFA r>A(-,ı ı [M ımniHn Prol Nurettin Mazhar Oklnl Sokak No 2 Şışli Tel 0 212 343 72 74 Alalürk Bulvarı No 125 Kal 4 Bakanlıklar Tel 0 312 419 50 20 H. Ziya Bulvarı 1352 Sokak No 2/3 Pasaport Tel: 0 232 44112 20 Benım mılyonlarca annem var. drceliknneler Gününüz kutlu olsun. : • Koç I-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear