22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS 2008 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Cumhuriyetin ve Emeğin Düşmanları Dün Istanbul'da sıkıyönetim dönem- lerinden daha büyük yasaklar altında yaşayan insanları görenler, 1 Mayıs 2008 tarihi itibarıyla AKP'nin Türkiye'yi demokrasiye götürmeyeceğini, böyle bir niyeti bulunmadığını ve hiçbir zaman da olmadığını acaba anlayabildiler mi? Dünyanın 160'tan fazla ülkesinde, emeğin bayramı olarak kutlanan dün- kü 1 Mayıs'ta Istanbul'un alanları, so- kakları polislerin egemenliğindeydi. Taksim Meydanı'nı görenler, 1 Mayıs'ın emek değil, garip bir polis bayramı ol- duğunu düşünmüşlerdir. Vapurlar, tramvaylar ve metro çalış- mıyordu dün. Dün DlSK'in Genel Merkezi'ne, insan sağlığı açısından etkileri yüzünden ar- tık başka ülkelerde kullanılmayan tür- den biber gazı sıkılıyordu. Öylesine gözü karaydı ki emeğin gü- nünün kutlanmasını engellemek isteyen- ler, zaman zaman kimi hastanelerin gi- rişini, içerdeki hastaları bile etkiliyor- du, sıkılan gazlar. Bütün bunların görünürdeki amacı, emeğin askerlerinin Taksim Meyda- nı'na çıkmalannı önlemek, asıl amacı ise emeğin bu ülkede söz sahibi olmadı- ğını ve olmayacağını göstermekti. Cumhuriyet düşmanları ile emek düş- manları koalisyonu bu ülkede emeğin kutsal olmadığını, ona her türlü hakkın yasak olduğunu, herkese gösterdiler. • •• Türkiye'de cumhuriyetin, laikliğin, dolayısıyla demokrasinin düşmanları, aynı zamanda emeğin de düşmanı ol- duklarını bir kez daha hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkla kanıtladılar. Dünkü görüntüler sonrasında, aca- ba lumpen liberallerimiz ne diyecekler, Jose Manuel Barroso ne diyecek, Ol- li Rehn, Joost Lagendijk ne diyecek- ler? Tayyip Erdoğan ile Türkiye'nin de- mokrasiye gitmekte olduğunu, AKP'nin liberal olduğunu mu söyleyecekler? Barroso, Rehn, Lagendijk için iş ko- lay, onlar gerçekte Türkiye'de demok- rasinin yerleşmesini umursamıyorlar. Onlar kendileriyle her alanda işbirliği yapacak, Avrupa tarafından güdülen, ama AB'nin içine kabul edilmeyen, hiç- bir zaman daedilmeyecekolan birTür- kiye istiyorlar ve böyle bir Türkiye için de en iyi formülün AKP yönetimi oldu- ğunu düşünüyorlar. Peki ya bizim lumpen liberaller ne düşünüyorlar, ne istiyorlar? Cumhuriyet, demokrasi ve emek düş- manı koalisyonun demokrasi ve cum- huriyet karşıtlığı bizim lumpen liberal- lerin tepkisini çekmedi, şimdi emek karşıtlığı mı uyandıracak onları? ••• Türkiye'de zaten emeğin bayramı- nın koşullan yerine getirilmedi. Bu ikti- dar yalnızca emeğin üzerinde baskı sağlayarak durumunu kurtarmaya ça- lışıyor. Sosyal Güvenlik Reformu adı altın- da emekçinin kazanılmış hakkını elin- den alan bir iktidar mı emeğin bayra- mını kutlayacak ya da kutlanmasını ka- bul edecek? Türkiye'de kutsal olan emek değildir. Çünkü Türkiye, ekonomisini üretime dayandırarak, sürdürülebilir bir kalkın- mayı sağlamış bir ülke değildir. Türkiye'nin ekonomisi, üretime dayan- maz ki, emek kutsal olsun. Avantaya ve talana dayalı bir düzen- de emeği kim takar, kim kutsal görür ki? 70 milyonluk Türkiye'de 20 milyon in- san çalışıyor, daha doğrusu çalışabili- yor yalnızca. Haydi diyelim ki bunların bir bölümü çalışma yaşında değil. Ama çalışma yaşında olanlara bakınca, bunların 50 milyon olduğunu görüyoruz. Çalışma ya- şında 50 milyon ama çalışabilen 20 mil- yon kişi var ülkemizde. Bunların 12 milyonu ücretli işçi, o 12 milyonun 3 milyonu kayıt dışı, herhan- gi bir sosyal hakka da sahip değil. Sahip olanların sosyal haklarını kı- san iktidar, olmayanlara bu hakkı verir mi? Emeğin ucuz, paranın ise getirisinin yüksek olduğu düzende, kim emeğe saygı duyar ki? Cumhuriyet düşmanlarının talan ve avantaya dayalı düzenlerinde, emeğin bayramı da olmaz, sömürüsü de. Bu düzen, bir sömürü düzeni bile de- ğil, düpedüzyağmadüzenidir, yağma! Bu düzende emekçiye yalnız Taksim Meydanı değil, insanca yaşamak da yasaktır. asirmeno^cumhuriyet.com.tr Ön savunmada, siyasilerin türban konusundaki sözleri dayanak yapıldı AKP'nin umudu DemirelEMtNEKAPLAN ANKARA - AKP, Anayasa Mahkeme- si 'ne sunduğu ön savunmada bugüne ka- dar sert biçimde eleştirdiği eski Cumhur- başkanı Süleyman Demirel ve CHP Ge- nel Başkanı Deniz Baykal ile eski baş- bakanlar Turgut Özal vc Bülcnt Ece- vit'in açıklama ve uygulamalannı ge- rekçc gösterdi. Savunmada, Başbakan Erdoğan'ın la- iklik ve türbanla ilgili açıklamalannın laikJik karşıtı bir eylem olarak gösteril- diği, ancak geçmiş hükümetler döne- minde de başbakanlar ile siyasi parti li- derlerinın bu konuda açıklamalar yaptı- ğına dikkat çekildi. Eski Cumhurbaşka- nı Süleyman Demirel'in 1987 yılmda çı- kan "İslam ve Demokrasi" kitabının anınısatıldığı savunmada, kıtapta gcçcn " A talürk'iin kurduğu devlet laik dev- let değil, İslam devletidir", "Devlet ha- vatımızda da devletimizi idare eden- • AKP, "zayıf, hukuki değil, siyasi" diye eleştirdiği iddianameye verdiği savunmada, laiklik karşıtı olmadığını eski başbakanlann türban ve laiklikle ilgili açıklamalanndan alıntı yaparak ispatlamaya çalışırken Erdoğan'ın "Elhamdülillah şeriatçıyım" gibi açıklamalannıysa üzerinden uzun yıllar geçtiğı gerekçe gösterilerek yok sayıldı. lere Kuran'daki hakikatler yol gös- termiş, yön vermiştir", "İslamın getir- diği ana kaidelerie, hukukun üstünlü- ğüne dayanan anayasa devletin kaide- leri arasında çelişki yoktur", "Kişi ba- şını örtmek istiyorsa örfsün. Ona ni- ye karışılıyor. Başörtüsünün laiklikle bir alakası yoktur" ifadelerine dikkat Savunmada, CHP (ienel Başkanı Bay- kal'ın lmam-ı Âzam Ebu Hanefi'nin söz- lerinden alınülar yaparak dini içerikli konuşmalaryaptığı belirtildi. Savunma- da, eski Başbakan Bülent Ecevit'in "Düı- de bağnazlık olabileceği gibi laiklikle de bağnazlık olabiliyor. Kimileri İs- lamla laiklik bağdaşmaz diyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti dönenünde Türk ulusu, İslanun çağdaşlıkla, demokra- siylc, laiklikle çok uyuınlıı bir şekilde bağdaşacağını kanıtlamıştır" sözleri de anımsatıldı. Savunmada, üniversıtelerde türban ya- sağının kaldırılmasını amaclayan ilkya- sa değişikliğinin Turgut Özal'ın başba- kanlığı döncminde ANAP hükümetinin yaptığına işaret edildi. Avrupa İnsan I laklan Mahkcnıcsi'nin (AİHM) RP'nin laikJiğe karşı eylemle- rin odağı olduğu için değil Venedik kri- terlerine dayanarak parti yöneticilerinın ve milletvekillerinin şiddet çağrısı içe- ren açıklamalan nedeniyle kapatılması- nı onayladığı ileri sürülen savunmada, AKP'nin RP'den çok farkJı bir parti ol- duğu belirtildi. AKP'lilerin açıklamala- nnın hiçbirinde şiddet unsuru olmadığı kaydedilen savunmada, AÎTflvl'nin RP ka- rannda partinin laikliğe aykın fiillcri iş- leyenler için disiplin işlemi yapmadığı ve eleştirümediği vurgusunun yapıldığı, id- dianamede suç konusu yapılan partilıle- rin açıklamalarıyla ilgili olaraksa AKP'nin ya disiplin sürecini başlattığı ya da bu konuda açıklama yaptığı kay- dedildi. Erdoğan'ın açıklamalan eskimiş Savunmada Başbakan Erdoğan'ın 1990-2000 yıllan arasındaki açıkla- malannın partinin kapatılnıasına gerek- çe yapılamayacağı belirtilerek "Bu açıklamalar 1995'li yıllarda yapıiınıs- tır. AKP ise 2001 yılında kurulmuş- tur" denildi. NOKTASI /ORAL ÇAL1ŞLAR oralcalislar@gmail.com Avrupa'nın bütün önemli meydanların- da işçiler, sendikalar, emekçilerdün gös- teri yaptılar. 1 Mayıs emekçi bayramını kut- ladılar. Türkiye'de neler yaşandığını hep birlikte gözledik. Bu manzaranın birinci de- receden sorumlusu hükümettir. Günler- dir, sanki Istanbul'u bu hale getirebilmek için özel bir gayret gösterdiler. Hükümet, önce 1 Mayıs'ın tatil olması talebini reddetti. Gerekçesi de hiç inan- dırıcı değildi. 1 Mayıs'ın tatil olması ha- linde 2 katrilyon liralık bir gelir kaybı ya- şanacağını iddia ettiler. Nasıl hesapladık- ları da ortaya çıktı. Gayri safi milli hasıla- yı 365'e bölüp böyle bir sonuç çıkarmış- lar. İşçiler bir gün tatil yapınca bu kadar zarar olacağını iddia etmeleri en iyimser ifadeyle komikti. Hükümet, tatili reddetmekle kalmadı, 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmayacağını da sert ve uzlaşmaz bir ifadeyle dile getirdi. Neden bu kadar ısrarettiklerini sorduğu- muzda "Ciddiprovokasyon bilgilehaldık" dediler. Istanbul Valisi, PKK'den başlaya- rak, değişik örgütlerin silahlı eylem yapa- cağı istihbaratını aldıklarını iddia etti. *•• Tabii burada şunu sormak gerekir: Bu provokasyonlarTaksim'deyapılabilirde, örneğin izin verilecek diğer meydanlarda Hükümet Bunu Neden Yaptı? yapılamaz mıydı? Bunun da inandırıcı ol- madığı kesin. Türkiye dün gerçekten oto- riter yönetim altındaki bir ülke görünü- mündeydi, bir polis devleti görünümün- deydi. Bu görüntünün sorumlusu da demok- rasiyi, insan haklarını savunduğunu söy- leyen, Türkiye'yi Avrupa Birliği standart- larına çıkaracağını iddia eden AKP yöne- timiydi. Dünyanın her yerinde bütün bü- yük şehirlerin büyük meydanlarında 1 Mayıs gösterileri yapıldı, Türkiye hariç. Ülkemizdeki birçok büyük çatışma ve katliamda, toplumsal gerginliklerde çoğu zaman devlet içindeki guçlerin parma- ğıyla karşı karşıya kaldık. Önlem almak is- tiyorlarsa gözlerini o yöne çevirseler da- ha gerçekçi davranmış olurlardı. Hükümet, 1 Mayıs'ın Taksim'de kut- lanmasına vahşi yöntemlerle engel oldu. "Provokasyon olacak" diyen Istanbul Va- lisi sonuç olarak 30 bin polisi Taksim ve çevresinde toplayarak sağladığı çatışma manzarasıyla en büyük provokasyonu bizzat kendisi gerçekleştirdi. Halbuki 30 bin polisten çok daha az bir kuvvetle, Taksim'de yapılacak işçi kutla- malarının güvenliğini sağlayabilirdi. Bu üzüntü verici tablolar yerine de bizler bir emekçi bayramı izler, keyif alırdık. ••• AKP bunu neden yaptı, gerçekten me- rak ediyorum. AKP hükümetinin tutumu, tam anlamıyla klasik otoriter devlet reflek- sini yansıtıyordu. Klasik otoriter devlet refleksini aynen sürdüren AKP, bu tercihi neden yaptı? Tersini yapamaz mıydı? Örneğin 1 Ma- yıs'ın bütün Avrupa Birliği ülkelerinde ol- duğu gibi tatil olmasını kararlaştıramaz mıydı? Örneğin, Başbakan "Gelin, şim- diye kadar yasaklanan bu meydanı işçi- lere, emekçilere, 1 Mayıs kutlamalanna açıyorum" diyemez miydi? Başbakan, bunu yapmak yerine "Ayak- lann baş olduğuyerde kıyamet kopar"d\- yerek geleneksel otoriter devlet refleksi- nin bir parçası olduğunun mesajını ver- mişti zaten. Daha sonraki davranışları da bu yönde oldu. ••• AKPyönetiminin, hakkındaki kapatma davasına karşı ön savunmasını vermesi- nin bir gün sonrasında Istanbul'u bir açık hava hapishanesine çevirmesi de kade- rin garip birtecellisi olarak görülebilir. AKP, o çok şikâyet ettiği "derin devlet" reflek- siyle karşımıza çıktı. AKP, bu yaptıklanyla şöyle bir mesaj mı vermek istedi: Bakın ey otoriter devlet güçleri, benim sizden birfarkım yok. Be- nim demokrasiyle, emekçilerin haklarıy- la, özgürlüklerle bir alakam yok, ben de sizin parçanızım. AKP yöneticileri, her fırsatta özgürlük- lerden yana olduklarını, devletin demok- ratikleşmesi gerektiğini ifade ederler. 1 Mayıs'ta yaptıklarını acaba nasıl açıkla- yacaklar? "Derin devlet biziyönlendirdi" mi diyecekler? Ne derler bilemiyorum ama sonuç ola- rak AKP'nin demokrasi ve insan hakları konusunda, özgürlükler konusunda ya- ya kaldığı bir gerçek. Özde değil, sözde demokrat olduklarını, özgürlükleri içleri- ne sindiremediklerini söyleyebilirim. ••• Dün Istanbul'da ortaya çıkan utanç tab- lolarının sorumlusu hükümettir, Istanbul Valisi'dir... Bir kez daha Türkiye'nin henüz çağdaş uygarlık düzeyinin gerisinde olduğunu kanıtladılar... Yazıklar olsun... • V ama •RİTİrıH 19 Kasını 2008 CKISA V^YARIŞMASI [ | www.vakifbank.com.tr 444 0 724 — Annenizin hediyesini bulduysamz, krediniz hazır. Anneler gününe özel, %1.15 faiz oranıyla, 12 ay vadeli Taksitli ihtiyaç Kredisi! TIK •Kriîdının Qsl smm 10 000 YTL olup, 28.04.2008 -12.05.2008 larıhlc-n arasında geccılıdlı Kredı basvutunuı, geltr beiqenız dıkkale al naı.ık dcgcılendıcılecckıif VakılBıink kaınpanyfl snresırıı ve \au oranını değtstıınıp hakkırM sahîptff VtakıfBonkBurası sizin yeriniz \
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear