29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2008 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ARADA BİR ERTUĞRUL KAZANCI EğitimciHukukçu Hukuka Bağlı Devletten Kopuş IIProf. Dr. Fazıl SAĞLAM Eski Anayasa Mahkemesi üyesi Atatürkçü Mantık ve İlhan Selçuk “Cumhuriyet” gazetesi, Kemalist Devrim’in meşalesi olarak uzun yıllardır ulusu aydınlatan bir düşünce kurumudur. Akıl ve bilimin çağcıl ilkelerini esas alan, ilerici ve toplumcu felsefe bu kurumun varlık nedenidir. Ulusal ve evrensel gerçeklere dayalı geniş ufuklu bir yayın politikası “Cumhuriyet” gazetesinin özgün karakteridir. Söz konusu kurumsal ağırlığın yer etmesinde, kuşkusuz düşünsel emeği geçenlerin çabaları önde gelir. Bu çabanın piramidindeki tepe nokta ise “İlhan Selçuk” ismiyle özdeştir. 28 yıldır zaman zaman “Cumhuriyet” gazetesinde yazılarım yayımlanır. Kamuoyuna, böylesine saygın ve tutarlı bir kurumun sütunlarından seslenmek, bana kıvanç verir. Daha da önemlisi, babamın aynı gazetede yıllar önce yayımlanmış yazılarına bakarken duyduğum ayrıcalıklı onurdur. Benim yazılarım; birikerek belli ölçüte ulaşmış olacak ki “Kemalist Devrim Yolunda” adlı kitabımın basımı gerçekleşti. Önsözü kaleme alan isim İlhan Selçuk oldu. Önsöz, başlı başına esaslı bir makale niteliği taşıyor. İlhan Selçuk diyor ki: “İnsanlık tarihinde ‘Aydınlanma’ ilk kez Avrupa’da yaşandı. Bilim dünyasındaki gelişmelerden ve sanayi devriminin toplumda yarattığı yeni sınıfların itici gücünden kaynaklanan bu değişimin tüm insanlığa yansıması doğaldır. Yeni bir insan doğuyordu. Bu ‘yeni insan’ Anadolu’da gözlerini dünyaya açınca ilk kez emperyalizme karşı bir ‘Kurtuluş Savaşı’ verdi… Ardından Kemalist Devrim’i gerçekleştirdi. Atatürkçülük dediğimiz evreni algılayış, dünyaya bakış ve yaşayış biçimi köklü bir tarihsel kaynağa sahiptir.” ’un; “Atatürkçülüğün evrensel tutarlılığından kaynaklanan bir mantığın ürünü” şeklindeki değerlendirmesi yapıt hakkında bir tanımlamadır ki bu kendisinin “miyarıdır”. Sayın Selçuk için; “Atatürkçülük, evrensel tutarlılıktır.” Gerçekten de evrensel bir saptamaya göre ayakta kalan tek ideolojidir. Son yıllarda Güney Amerika’daki antiemperyalist direniş, Havana’dan Caracas’a uzanan simgesel Atatürk büstleriyle birlikte gündemde değil midir? Yine İlhan Selçuk için “Atatürkçülük mantığı” denilen bir olgu vardır. Tam bağımsızlıktan yana, uluslararası eşitlik ilkesini öngören, sömürüye, gericiliğe, faşizme, vahşi liberalizme, ABDAB kuşatmasına karşıt mantık, Kemalist ideolojinin öğeleridir. İlhan Selçuk, Atatürkçü mantığı; kavrama, tanımlama ve yorumlama açısından çok önemli bir kalemdir. Sayın Selçuk’un; “Sözüyle, eylemiyle Atatürkçülüğün bir daha geri dönülemeyecek şekilde kökleşmesi yoluna baş koyan” nitelemesiyle adımı önsözde geçirmesi, kuşkusuz benim için yaşamsal onur değerindedir. İlhan Selçuk, “‘fikrî’ bir kişiliktir”. Onun fikrî kişiliği; dünyaya akıl ve bilim bakmakla değer kazanmıştır. Biliriz ki, alacakaranlıklarda gerçekleşen gözaltılar, İlhan Selçuk’un Atatürkçü tavrını, mücadele ve yönünden öteden beri arttırır. O azimde; demokrasi, hukuk ve insan saygınlığı ne denli varsa, emperyalizmin her türlüsüne karşıtlık da o denli vardır. K apatma davası ile ilgili yanıltıcı ve yanlış girişimler konusunu sürdürelim: 3) Üçüncü kaba yanlışlık, türev kurucu iktidar yetkisinin sınırlarını aşan anayasa değişikliklerinin herhangi bir yaptırımı bulunmadığına, başka bir deyişle anayasanın değiştirilmesi mümkün olmayan kurallarına aykırı anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi’nce denetlenemeyeceğine ilişkin boş ve yanıltıcı inançtır. Anayasa değişikliklerinin ancak biçim yönünden denetlenebileceği, biçim denetiminin ise “teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile” sınırlı tutulduğu (AY m.148/1 ve 2) doğrudur. Ancak bu kurallara dayanarak “Anayasa Mahkemesi’nin, bir anayasa değişikliğini Cumhuriyetin özüne uygunluk açısından” denetleyemeyeceğini, “değiştirme yasağının gerçek bir hukuki müeyyideden yoksun olduğunu, bunun ancak TBMM’ye hitap eden manevi bir müeyyidesinin bulunduğunu” ileri sürmek, sözel ve sistematik yorum kurallarına uygun düşmediği gibi, anayasa kurallarının üstünlüğünü ve bağlayıcılığını öngören 11. madde ile de bağdaşmamaktadır. Bu maddeye göre “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.” Bu açık kural karşısında anayasayı değiştirme yasağını “ancak TBMM’ye hitap eden manevi bir müeyyide” olarak görmek, her şeyden önce anayasanın bağlayıcılığını ve üstünlüğünü yadsıma anlamına gelir. İçerik bakımından değişmezlik kuralının ihlali sonucunu doğuracak bir anayasa değişikliğinin 11. madde uyarınca Anayasa Mahkemesi’ni de bağlayacağı kuşkusuzdur. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi’nin bu nitelikteki bir anayasa değişikliğiyle ilgili olarak yapacağı denetim, anayasanın 148. maddesinde yer alan biçim sınırlamasına da aykırı değildir. Çünkü bu maddede öngörülen biçim denetimi, anayasanın 4. maddesi kapsamı dışında kalan ve 148. maddenin açık ifadesiyle üçte bir teklif yetersayısı ve 3/5 ve üstündeki karar yetersayısı ile yapılması mümkün olan anayasa değişiklikleriyle ilgilidir. Bunlar türev kurucu iktidarın yetki alanı içinde kalan anayasa değişiklikleridir. Oysa anayasanın 4. maddesi kapsamındaki kurallarda değişiklik yapmak türev kurucu iktidarın yetkisi dışındadır. Bunlarla ilgili olarak hukuken geçerli bir anayasa değişikliği teklifi zaten yapılamaz, yapılsa bile buna ilişkin bir oylamaya gidilemez. Bu yasağa aykırı değişiklikler 148. maddedeki biçim sınırlamasına değil, daha özel bir kural olan 4. maddenin bağlayıcılığına tabidir. 4) Dikkati çekmek istediğimiz son bir nokta, Avrupa Birliği ülkelerinden ve organlarından gelen tepkilere bel bağlamanın yanlışlığıdır. Unutmamak gerekir ki aynı kaynaklar, Refah Partisi’nin kapatılmasıyla ilgili olarak da benzer şeyler söylemişlerdir. Örneğin 1998 izleme raporunda AB adına yapılan Başkanlık açıklamasında “RP’nin kapatılması Türk Anayasası‘na uygun olabilir, ama AB demokratik çoğulculuğun ve ifade özgürlüğünün uygulanmasıyla ilgilenmektedir” cümleleri yer almaktadır. Daha sonra RP’nin temyiz başvurusu, AİHM’de görüşülüp Büyük Daire tarafından oybirliği ile reddedildiği bir sırada, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye Raportörü Arie Oostlander, hazırladığı raporda şunları belirtmiştir: “Türkiye’nin fundamentalizm korkusundan arınması, katı laik tutumunu değiştirmesi ve laikliği Avrupa ülkelerindeki örnekleri esas alarak yorumlaması gerekir.” Daha sonra Avrupa Parlamentosu da buna paralel bir karar almıştır. Bunların hepsi birer politik söylemdir. Yöneldiği amaç ise Türkiye’de ılımlı İslam projesinin somutlaşmasıdır. Bu amaç Oostlander raporunun ilk metninde yer alan, ama gördüğü tepkiler nedeniyle sonradan metinden çıkarılmak zorunda kalınan şu cümlelerde açıkça dile getirilmiştir: “Türkiye’nin devlet yapısı Kemalizm ideolojisi üzerine kurulmuştur… Bu durum, Türkiye’nin AB üyeliğinin yolunu tıkamaktadır. Kemalizmin esas alınmadığı yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır.” Bu cümleler, seçimden sonraki anayasal gelişmelerin kaynağı hakkında da yeterli bir fikir vermektedir. Uluslararasında onaylanmış ilke Ama hukuk devleti ilkesinin egemen olduğu yerlerde geçerli ve bağlayıcı olan politik söylemler değil, görevli ve yetkili yargı organlarının kararlarıdır. Nitekim AİHM’nin RP ile ilgili Büyük Daire kararında “Türkiye’nin, İslamı ve diğer dinleri özel dini uygulama alanıyla sınırlandıran laiklik tipini seçmiş” olması haklı bulunmuş, Leyla Şahin kararında ise laiklik ilkesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin temelini oluşturan değerlerle uyum içinde olduğu belirtilerek “laikliğin Türkiye’deki demokratik sistemin korunması için gerekli olduğu” vurgulanmıştır. Bu kararlar anayasamızda değişmez bir kural olarak benimsenmiş bulunan laiklik ilkesinin uluslararası alanda da doğrulanmış olduğu anlamına gelmektedir. AİHM’nin Refah Partisi’yle ilgili kararları, İslam ve Demokrasinin ancak bu ilke çerçevesinde bağdaşabileceğini açıkça göstermektedir. Dileğimiz, AKP’nin kuruluş aşamasındaki doğru tutumunu hatırlayarak bu çerçeveyi içine sindirmesi, ona uygun bir davranış içine girmesi ve bu yönde inandırıcı bir savunma yaparak Anayasa Mahkemesi önünde aklanmasıdır. Aksi davranış, açılan davayı haklı kılacak yeni deliller yaratmaktan başka bir işe yaramaz. Hukuku ve anayasayı dolanma hevesleri ise ülkeye ve AKP’ye yarar değil zarar getirir. Demokrasi Dersleri... Mücevher DOĞAN Bir ülkenin içişlerine karışmak ne zamandan beri demokratik tavır oldu? Bunu ancak sömürülen ülkelere uygun görürler ve de üstünlük edasıyla ders verir gibi aşağılayarak inciler sıralarlar. Acaba niye ülkemizle bu kadar uğraşıyorlar? Ne alıp ne sattığımıza karışıyorlar. Nereye gidip nereye gidemeyeceğimize karışıyorlar. Neyi yapıp neyi yapamayacağımıza karışıyorlar. Acaba bizi çok sevdiklerinden mi? Yoksa çok demokratik olduklarından mı? Coğrafyamızla, bölgede yaşayan insanlarımızla kılı kırka ayırırcasına ilgililer. Alevisi, Sünnisi, Lazı, Çerkezi, Türk’ü, Kürt’ü ve daha nicelerini gelere rarak daha demokratik mi oluyorlar? Yoksa 1 verip 17 geri aldıkları paraların devamını istedikleri için mi ülkemize karışıyorlar? Denizlerimizi çok sevdikleri için mi kuşatıyorlar? Fabrikalarımızı bizlere yardım etmek için mi satın alıyorlar? Şirketlerimizi, tersanelerimizi bizleri zenginleştirmek için mi alıyorlar? Demokratik olmanın şartları, gereği mi bunlar? Bizim toprak, deniz, su zenginliklerimizi çalarak. Bizi bölerek ve hatta birbirimize düşman ederek. Kültürümüzü, geleneklerimizi, atalarımızı, politikamızı, ekonomimizi, yasalarımızı çiğneyerek demokratlık dersi veriyorlar. İçimizdeki bilgili, okumuş cahillerimiz de, onları bize her gün gazetelerinden örnek gösteriyorlar; Onlar en iyisini bilir, onlar en demokrat, onlar medeni, onlar Avrupalı, onlar Amerikalı diyerek. Kendimizi ezdirmeden, birlikte yaşamak için kenetlenerek, kanımızı emenlerden ülkemizi korumalıyız. Amacımızın sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir yaşam sürmek olduğunu unutmadan. Hiçbir engele ve kışkırtmalara kanmadan, hep uyanık ve dayanışma içinde olursak; Geldikleri gibi, bizi kullanan ve kullanmak için sıra bekleyen iç ve dış demokratların elleri boş giderler. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear