25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 MART 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK 78 BİN ÖĞRENCİYE ÜCRETSİZ SAĞLIK HİZMETİ İstanbul Haber Servisi Kadıköy Belediyesi, ilköğretimde okuyan 78 bin öğrenciye her türlü genel sağlık hizmeti sunacak olan İçerenköy’deki Kadıköy Belediyesi Çocuk Sağlığı Polikliniği’ni hizmete açtı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın katılımıyla geçen günlerde gerçekleştirilen polikliniğin açılış töreninde konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, “Geleceğin teminatı gençlere sağlık ve sosyal alanda her türlü hizmeti vermeye, imkânlarımızı genişletmeye devam edeceğiz” dedi. Baykal ise AKP hükümetinin Kadıköy’ü bölme planlarının tamamıyla ranta dayalı olduğunu, bunun altında iyi niyet olmadığını vurguladı. Poliklinikte öğrencilerin muayeneleri ve tahlilleri ücretsiz yapılacak. Polikilinikte dahiliye, kulakburunboğaz, göz gibi tüm branşlarda muayene, teşhis ve tedavi hizmeti verilecek. 9 HEKİME SALDIRIYA 9 YIL HAPİS İstanbul Haber Servisi Bakırköy’deki Prof. Dr. Mazhar Osman Bakırköy Ruh Sağlığı Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Dr. Meltem İlter’i, “kendisine ilaç yazmadığı’’ gerekçesiyle bıçakla yaraladığı iddiasıyla yargılanan sanık, 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bakırköy 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hâkim Nusret Tursun tutuklu sanık Belkiya Erbaş’ı 9 yıl hapis cezasına çarptırdı. Konuya ilişkin İstanbul Tabip Odası ve Türk Psikiyatri Derneği’nden yapılan açıklamada, şimdiye kadar hekimlere yönelik şiddete ilişkin cezaların yetersiz olması ve paraya çevrilmesi yanında bu cezanın önemli olduğu belirtilerek “Bu duyarlılığın sürmesini diliyoruz” denildi. Tanınmamak için estetik ameliyat ? İstanbul Haber Servisi Güzelleşme kaygısı bir yana, tanık koruma yasasına göre, yeni bir hayata başlamak isteyenler de estetik ameliyatı tercih ediyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Çetinkale, estetikle kimlik değişiminde yüzde 5080 arasında başarı sağlandığını belirten “Bir insanın derisinin yapısını değiştirmek çok zor. Görünür lekelere müdahale edilebiliyor. Kaş kaldırılabiliyor, saç veya sakal sınırı değiştirilebiliyor, önemli vücut hatlarında oynama yapılabiliyor, yüz dolgunsa inceltilebiliyor, inceyse dolgunlaştırılabiliyor. Kirpiklerin konumu ve mimik hareketleri için bir şey yapamıyoruz” dedi. Ses konusunda önemli bir değişikliğin yapılamadığını vurgulayan Çetinkale, tamamen tanınmaz hale gelmenin mümkün olmadığını söyledi. Erdoğan’ın ‘En az 3 çocuk yapın’ çağrısına, sivil toplum örgütleri tepki göstermeye devam ediyor ‘Sağlıksız bir toplum yetişir’ ŞULE KÖKTÜRK ‘Geç Kalmayın, Hayatı Kaçırmayın’ ? İstanbul Haber Servisi Sağlık Gönüllüleri Türkiye Başkanı Oğuz Engiz, eklem iltihabı olarak bilinen Romatoid Artrit (RA) ile Ankilozan Spondilit (AS) hastalıklarının kamuoyunda pek bilinmediğini ve bu amaçla “Geç Kalmayın, Hayatı Kaçırmayın” adlı bir kampanya başlattıklarını söyledi. Sağlık Gönüllüleri Türkiye Derneği (SGT) dün Nişantaşı Sofa Hotel’de bir basın toplantısı düzenleyerek kampanya hakkında bilgi verdi. Toplantıda konuşan Engin, RA’nın kadınlarda erkeklere göre 2 kat fazla görüldüğüne dikkat çekerek, hastalığın tedavi edilmediği takdirde yaşam süresini yaklaşık 10 yıl azaltabileceğine de dikkat çekti. Engin “Tedavi edilmediği zaman yaşam süresini yaklaşık 10 yıl azalttığı bilinen RA ve erkeklerde daha sık görülen, genellikle 40 yaşın altında başlayan ve tedavi edilmediği takdirde ciddi sakatlığa yol açabilen AS hastalıklarına dikkat çekmeyi amaçlıyoruz” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” öncesinde yaptığı konuşmada, kadınlara “En az 3 çocuk yapın” şeklindeki önerisine sivil toplum örgütlerinin tepkisi sürüyor. Emekçi kadınların, 8 Mart’ta Başbakan Erdoğan’a “Sen yat kuluçkaya” şeklindeki karşı önerisinin ardından, sağlık örgütleri de önerinin gerçekleşmesi halinde annebebek sağlığının olumsuz etkileneceğini ve dolayısıyla sağlıksız toplumlar yetişeceğini vurguladı. DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız ise Başbakan Erdoğan hakkında soru önergesi verdi. Türkiye Nüfus Sağlığı Araştırması 2003’e göre, annenin 18 yaşından küçük veya 34 yaşından büyük olması, 3 veya daha fazla sayıda doğum yapmış olması ve doğum aralığının 2 yıldan az olması, anne ve bebek ölümleri için risk oluşturuyor. Annenin doğum sayısının artması, anne karnında bebek ölümlerini de 2.77 kat arttırıyor. Bin bebekten 29’u ise bir yaşına ulaşmadan yaşamını yitiriyor ve eğitim düzeyi düşük, doğurganlık oranı yüksek olan kırsal kesimlerde, bebek ölümleri yüzde 70 arttıyor. NSAN HAKLARINA AYKIRI İ Türkiye Aile Planlaması Derneği Başkanı Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu, “4’ten fazla gebelik yaşayanlarda bebek ölümlerinin 3 kat arttığı” şeklindeki istatistiki çalışmayı Sağlık Bakanlığı verileri arasında da bulabileceğimizi ifade ederek “tıp etiği ve insan hakları açısından insanları çocuk doğurmamaya veya doğurmaya zorlamanın doğru olmadığını” ifade etti. Kadının sağlıklı olmadığı bir toplumun sağlıklı olma şansı olmadığını ifade eden Şatıroğlu, şöyle konuştu: “Çocuğu baştan iyi bir ortamda, iyi şartlarda doğurmak, yetiştirmek yerine, sıkıntılı bir ortamda doğurmak ve yetiştirmenin getireceği sorunlar açıktır. Sağlıksız bir toplum yetişir; yaşam standardı, yaşam konforu, kalitesinde düşüş meydana gelir. Bugün aile planlaması anayasanın 41. maddesinde de yer alıyor.” OCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ ‘Ç YERİNE GETİRİLMELİ’ Türkiye Milli Pediatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Ruhan Düşünsel de doğurganlık hızının yüksek olduğu bölgelerdeki çocukların yaşamlarının ileriki dönemlerinde yetersiz ve dengesiz beslenme, büyüme ve gelişme geriliği riski taşıdığını söyledi. Düşünsel, “Sağlıklı toplumların oluşabilmesi için ülkeler, her çocuk için Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki hakların getireceği yükümlülükleri yerine getirmelidirler” dedi. DOÇ. DR. GÖZÜAÇIK Türkiye’de yılda 6 bin çalışan sakat kalırken 2 bin emekçi yaşamını yitiriyor Hastalıklarda gen teknoloji umudu MELTEM YILMAZ Erken teşhis hayat kurtarır ? İstanbul Haber Servisi Araştırmalar akciğer kanserlerinin yüzde 8090’ından sigaranın tek başına sorumlu olduğunu gösterirken Türkiye’de her yıl 2025 bin akciğer kanseri vakasının ortaya çıktığı ve bu sayının 40 binlere ulaşabileceği ifade ediliyor. Araştırmalar, sigara içen bir kadının akciğer kanserine yakalanma riskinin, içmeyen bir kadına göre 1.5 kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Meslek hastalıklarına dikkat SİBEL BAHÇETEPE Avrupa Moleküler Biyoloji Organizasyonu (EMBO) ödüllü araştırmacı Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. Devrim Gözüaçık, gen teknolojisinin çok hızlı ilerleyen bir alan olduğunu, kanser, AIDS ve kalıtsal hastalıklarda moleküler virüs çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Kansere karşı “hedefli tedavi”de gelişmelerin olduğunu kaydeden Gözüaçık, önümüzdeki yıllarda çalışmaların ürünü olan ilaçların geliştirileceğini söyledi. EMBO’dan aldığı ödülden sonra Hollanda Kanser Araştırma Enstitüsü’nde araştırma yapma olanağı ve elit araştırmacılarla bir araya gelebilme fırsatı gibi kazanımlar elde ettiğini dile getiren Gözüaçık, Türkiye’nin henüz kısa dönem araştırmalar dışında başarı sağlayamadığına dikkat çekti. Gözüaçık, EMBO’dan kendisine ödül getiren araştırmasını ise şöyle özetledi: “Vücuttaki hücrenin beslenmek için kendi dokusundan yararlanmasına, hücrenin yaşamak için kendi kendini yemesine ‘otofaji’ denir. Vücuttaki hayati rolüne karşın otofaji proteinlerinin çoğu ya yanlış tanımlanmıştır ya da tanımlanmamıştır. Araştırdığım konu, hücrenin kendini içten yiyerek varlığını sürdürmesinde (otofajide) hangi proteinlerin rol oynadığı ve otofajinin kanserle olan ilişkisi.” Yapılan araştırmalarla, Türkiye’de yılda 6 binin üzerinde kişinin meslek hastalığı nedeniyle sakat kaldığı, 2 binin üzerinde insanın da yaşamını yitirdiği belirlendi. Türkiye’de meslek hastalıkları üzerine kurulu olan İstanbul, Ankara ve Zonguldak’taki hastanelerde hastalara tedavi seçenekleri sunulurken, bu hastanelere başvuruların yetersiz kaldığına dikkat çekiliyor. İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Kas İskelet ve Ergonomi Birimi Sorumlu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Özcan, işyerinde çalışana uygun olmayan araçgereç kullanımının sık olarak kas ve iskelet hastalıklarına neden olduğunu belirtti. EL AĞRILARI B Özcan, mesleki bel ağrısının genellikle elle taşıma işleri olarak adlandırılan ağırlık kaldırma, indirme, taşıma, öne eğilme ve dönme gibi fiziksel aktivitelerle çalışanlarda sıklıkla görüldüğünü söyledi. Özcan, mesleki bel ağrısının montaj işçileri, konfeksiyon, gıda ve hizmet sektörü çalışanları ile müzisyenler, sporcular ve diş hekimleri gibi diğer meslek gruplarındakileri etkilediğini de kaydetti. Mesleki hastalıklardan korunmanın mümkün olduğunu dile getiren Özcan, “Korunma ve ergonomi (işi çalışana uygun hale getirme) ile vü cudun doğru pozisyonlarda kullanımı ile hastalıklardan minimum düzeyde etkilenme sağlanır” dedi. Vehbi Koç Vakfı (VKF) Özel Amerikan Hastanesi Diyet ve Beslenme Bölümü’nden diyetisyen Zuhal Güler Çelik, düzensiz yemek yiyen iş grubunda ortaya çıkan “binge eating” hastalığını yaşayanların ne yediğine bakmadan yemek yediklerini ve rahatsızlık hissedene kadar normal insanın yiyebileceğinden kat kat fazla yiyecek tükettiklerini söyledi. Çelik, “Kriz sırasında kendilerine hâkim olamayan kişiler pişmanlık duyarlar.Aşırı üzüntü hali yaşarlar. Bu durumun tedavisinde psikiyatrik destekle birlikte diyet tedavisi gerekir” dedi. KİMLER RİSK ALTINDA Öğretmenler: Derslerde sürekli konuşmak zorunda olan öğretmenler, seslerini doğru kullanmadıkları takdirde öğretmen hastalığı denilen faranjit, laranjit, ses tellerinde polip ve nodül oluşumlarıyla karşı karşıya kalabiliyor. Bankacılar: Yoğun bilgisayar kullanan bankacılar, bilgi işlemciler, araştırmacılar kas ve iskelet hastalıklarına yakalanıyor. Diş hekimleri: Diş hekimlerinin büyük birçoğunluğunda eğilerek çalışmaktan kaynaklanan bel ve sırt rahatsızlıkları görülüyor. Gazeteciler: Gazeteci ve televizyoncuların yoğun biçimde radyasyon aldığı belirtiliyor. Çalışma vakitlerinde düzensiz yemek yiyen gazeteciler arasında “binge eating” adı verilen ve normalin çok üzerinde yeme nöbetleri şeklinde ortaya çıkan, bir hastalık görülüyor. Ayrıca, bilgisayar başında uzun süre kalmalarının da “bilgisayar görme sendromu” adındaki bir rahatsızlığa neden olduğu, düzensiz uyku ve sigara kullanımının da ilerleyen yaşlarda kalp ve damar hastalıklarına neden olacağı ifade ediliyor. Pilotlar: Pilotlarda da benzer biçimde basınçtan kaynaklanan işitme bozuklukları ortaya çıkıyor. Şarkıcılar, seyyar satıcılar: Bu grupta ise sesle ilgili sorunlar olabiliyor. ‘Modern Tıbbın On Büyük Yalanı’ ? İstanbul Haber Servisi “Bir Masalmış Kolesterol” isimli kitabıyla tanıdığımız kimyageryazar Shane Ellison’un yine ilaç şirketlerini çok kızdıracak bir kitabı Türkçeye çevrildi. Ellison’un Hayykitap’tan çıkan “Modern Tıbbın On Büyük YalanıBatı Tıbbı Sağlığımızın Altını Nasıl Oyar?” isimli kitabında, ilaç şirketlerinin, her yıl nasıl milyonlarca insanı ilaca bağlı bir yaşama mahkum ettiğini anlatırken “Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onaylı ilaçların öldürücü” olduğunu iddia ediyor. “Hastanede Yatan Hastalarda İstenmeyen İlaç Reaksiyonları Sıklığı” başlıklı araştırmayı kitabına taşıyan Ellison, “Bu analiz, istenmeyen ilaç reaksiyonlarının neden olduğu, yılda tahmini 76 bin106 bin hastane ölümü yaşandığı sonucuna vardı... Sadece bu istatistik, istenmeyen ilaç reaksiyonlarını ABD’deki ölüm nedenleri arasında 4 ile 6. sıralar arasında bir yere koymaktadır ki buna hastane dışındaki ölümlerin sayısı dahil değildir” ifadelerine yer verdi. Çocukluk Çağı Kanser Günü ? İstanbul Haber Servisi Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV), Uluslararası Çocukluk Çağı Kanser Günü kapsamında, İstanbul ve Ankara’da hastane ziyaretleri gerçekleştirerek seminerler düzenledi. LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı pediatrik hematolog Dr. Üstün Ezer, kanserin giderek yaygınlaştığını ve hastalığın farkına varılması gerektiğini belirterek “Ne yazık ki zaman hızla geçiyor ve bilgilerimiz güncelliğini kaybediyor, kanserden ölen hastalarımızın sayısı her dakika artıyor. Oysa kanser önlenebilen bir hastalıktır. Daha fazla geç olmadan, kanser sizin de kapınızı çalmadan ona karşı savaş açmalısınız” dedi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Sevgili Cumhuriyet okurları; Michael Moore’un Amerikan sağlık sistemini yerden yere vuran filmini izlediniz mi? İlginç bir insan Michael Moore. Tüm Amerikan politikalarını didik didik edip kirli yüzlerini ortaya çıkarıyor. Amerikan halkının silah düşkünlüğünü de çok çarpıcı bir şekilde sergilemişti. Amerika, sağlık için en büyük harcamayı yapan ülke. Ne var ki 50 milyon Amerikan vatandaşı sağlık sigortasından yoksun bulunuyor. Yarım asır önce Türkiye’yi yönetenler halka, yakında Küçük Amerika olacağımızı müjdeliyorlardı. Şimdi Amerika’nın yakın izleyicisi ve taklitçisi iktidarımız da sağlığı özelleştiriyor ve piyasalaştırıyor. Sağlık harcamaları, ilaç tüketimi hızla yükseliyor. Bu yükseliş açıkça giderek daha çok halka yansıyacaktır. Devlet kısıntı yapma kararlılığındadır. O halde, o çokça sözünü ettikleri, egemenliğinden dem vurdukları halk, sağlığı için daha çok 3 ödeme yapacaktır. Özel girişimciler de bu yüzden sağ Küçük Amerika lık alanında yatırımı kârlı buluyorlar. Sevgili okurlar, “Halkın desteği bizimle, biz yargı filan dinlemeyiz, istediğimizi yaparız” deyip bu kadar halk karşıtı politikaları sürdüren bir iktidar görülmemiştir. Size bu sütunlarda sorunların çeşitli yönlerini anlatmaya çalışıyorum. Sağlık sorunlarında sadece iktidarın yanlış sağlık politikalarını ileri sürmek yeterli değil. Soruna daha geniş açıdan bakmak gerekiyor. Geri kalmışlığımızı, hâlâ hüküm süren feodal düzeni, eğitimdeki büyük yetersizliğimizi ve yer yer dogmalardan beslenerek cehalet içinde yüzdüğümüz gerçeğini nasıl görmezden gelebiliriz? Cumhuriyetin topyekun kalkınma diye bir hedefi vardı. Onu yok ettiler. Kültür ve sanat atılımları öncülüğünü yitirdi. Bir Urfalı hasta oturuyor önüme. Gerekli bilgileri not ediyorum. Sıra çocuklarına ve sayısına geliyor. “Vallahi hocam, utanıyorum söylemeye” diyor. “Neden hemşerim?” diyorum. “Hocam, 3 çocuğum var. Yakışır mı bir Urfalıya?” diye yanıtlıyor beni. Bence Türk halkını söylemleri ile ikiye bölmüş olmanın ve suçluluğun telaşı içinde esip gürleyen Tayyip Bey’in dünya görüşüne uygun düşen bir yurttaş . Nasıl olsa o çok sayıdaki çocuğun büyük yükünü analar çekecektir ve AKP markalı düşünce tarzına göre Allah rızklarını verecektir. O Urfalı hemşerim sıra gecesinde çiğköftesini afiyetle yiyebilir. O sırada bir başka Urfalı aile de 4 yaşındaki şeker hastası çocuğunu hastane merdivenlerine bırakıp kaçıyor. Allah’ın rızkı onlara ulaşmamıştır. Bir başka Güneydoğu Anadolulu kadın bana şikâyetlerini sıralıyor. Hepsi bir nörozun, psikolojik bir dengesizliğin belirtileri. Ona coskunoz@superonline.com C MY B C MY B “Bak bacım, senin ruhun sıkılmış, başka bir şeyin yok. Git, gez, dolaş, denize bak, ağaçlara bak, kuşlara bak, kendini eğle” diyorum. 7 çocuklu bu ana bana yaşamını özetleyen bir cevap veriyor. “Doktor beg, ben ne ağaç görmüşem, ne kuş görmüşem, ne deniz görmüşem, ben heç bişe görmemişem!..” Harika bir yanıt değil mi? İşte Nişantaşı, Şişli, Maçka dışına çıkarsanız benim vatandaşlarım bunlardır. Ne kadar çoktur bu örnekler. Yurdumda milyonlar böyle yaşıyor... Sağlık hizmetini vermek bir türlü, almak ve kullanabilmek bir türlü problemdir ülkemizde. Oysa biz 1961 Anayasası ile sağlığı bir kamu hizmeti saymıştık. Ama iktidarlar sosyal devleti zayıflatmak için birbirleri ile yarıştılar. Ne yazık! Fakir ama onurlu Küba, halkına sağlık hizmetini ücretsiz verebiliyor. Biz ise beceriksiz, yeteneksiz, bağımlı, halktan, emekçiden yana politikaları benimsemeyen iktidarlar elinde bocalayıp duruyoruz. ‘Engelli ağız ve diş merkezi’ yok ? İstanbul Haber Servisi Her 8 kişiden 1’inin engelli olduğu ülkemizde, engelli yurttaşların ağız ve diş sağlığı tedavilerini yaptırabilecekleri ayrı bir merkez bulunmuyor. İstanbul Diş Hekimleri Odası (İDO) Başkanı Mustafa Düğencioğlu, Türkiye’de engelliler arasında özel bakıma ihtiyacı olanların ağız ve diş sağlığı tedavisi için ayrı bir merkezin bulunmadığına dikkat çekerek yetkililerin bu konuda adım atması gerektiğini belirtti. İDO Yönetim Kurulu Üyesi Diş Hekimi ve Halk Sağlığı Uzmanı Hediye Sözer ise engelli yurttaşların ağız ve diş sağlığı sorunlarının büyük olduğunu vurguladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear