Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2008 PAZARTESİ 6 HABERLER ‘MİLLİ İRADE’ VURGUSUNA TEPKİ Sıvas katliamının da anımsatıldığı iddianamede laikliği savunanların tehlikede olduğu vurgulandı ‘Zulme uğrayanlar laikler’ İLHAN TAŞCI ANKARA Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın AKP hakkındaki iddianamesinde, toplumda Cumhuriyet’e ve devrimlerine karşı bir inancın oluşturulmasının amaçlandığı vurgulanarak, “Oysa Cumhuriyet tarihi de, insanlık tarihi de, zulmedilenlerin köktendinciler değil, laikliği savunduğu için yakılanların, öldürülenlerin laikler olduğuna tanıklık etmiştir” denildi. Yargıtay Başsavcılığı’nın iddianamesinde, AKP’nin dini esaslı devlet amacına yönelik faaliyetleri tek tek anlatıldı. İddianamede, bireylerin laik devletin koyduğu kuralların din kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek bu kurallar nedeniyle eğitim ve öğrenim ? Yargıtay Başsavcılığı’nın iddianamesinde, bireylerin laik devletin koyduğu kuralların din kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek bu kurallar nedeniyle eğitim ve öğrenim haklarının engellendiğini ileri süremeyecekleri vurgulandı. haklarının engellendiğini ileri süremeyecekleri vurgulanarak, “Çünkü laik devlet, fertlerin toplumsal yaşamdaki işlerini ilgilendiren konularda din kurallarıyla bağlı olmaksızın kamu düzeni ve yararını gözeterek serbestçe düzenleme yapabilir” denildi. Milat, Madrid konuşması İddianamede, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, “Siz ifade özgürlüğüne tam sahip değilseniz, kapatılmamak için, önünüze engeller çıkmaması, iktidara giderken bir takoza ayağınız takılıp da düşmemek için yalan söylemeye, samimiyetsiz davranmaya, takıyye yapmaya mecbursunuz” sözleri de anımsatıldı. Arınç’ın takıyyenin yeni dönemde siyasal yöntemleri olacağının işaretini verdiği, buna karşın AKP’nin gerçek siyasi hedefini gizleyemediği kaydedildi. Başbakan’ın İspanya’daki konuşmasının, üniversitelerde türbana sağlanan serbestinin, büyük bir geriye dönüşün miladı olarak nitelendiği iddianamede, “Siyasi iktidarın atadığı kendi dünya görüşlerine yakın baştabip, okul müdürü vb. idareciler, soruşturmaları göstermelik, sudan gerekçelerle savsaklamışlar, adeta kamu kurumlarında türbanlı görevlilerin çalışmasını teşvik etmişlerdir” denildi. İddianamede, AKP döneminde siyasal İslamcı kimlikleriyle bilinen kişilere TRT’de program yaptırıldığı da vurgulandı. AKP’nin her konuda olduğu gibi yine dini referansları esas alarak, gençleri alkol ve uyuşturucu maddelerden koruma bahanesiyle, fakat aslında şeriatın alkollü içki yasağı esas alınarak, alkollü içki satılması ve tüketilmesine ilişkin mevzuatta da hukuka aykırı kısıtlamalara gittiğine işaret edildi. Cihatla amaca giderler İddianamede, bir iktidar partisinin, iktidar olanaklarından hareketle hukuksal yollardan ya da cihat yoluyla amacına her zaman ulaşmasının olanaklı olduğu vurgulanarak, “Davalı partinin sahip olduğu iktidar olma çerçevesinde amaçladığı yasadışı siyasi modele yönelik eylemleri karşısında, iktidar gücünden çekinen ve sessiz kalan büyük bir kitle de söz konusudur. Bu durum bile davalı partinin hedefine ulaşmasını kolaylaştırmaktadır” denildi. ‘Karşıdevrimciler iktidarda’ İddianamede, laik hukuk düzeninin “inananlar için bir zulüm” olduğu iddiası sürekli vurgulanarak, toplumda Cumhuriyete ve devrimlerine karşı bir inancın oluşturulmasının amaçlandığı belirtilerek şu değerlendirme yapıldı: “Oysa Cumhuriyet tarihi de, insanlık tarihi de, zulmedilenlerin köktendinciler değil, farklı bir şeye inandığı, inancının gereğini yerine getirmediği ya da inanmadığı, laik hukuka göre karar verdiği, laikliği savunduğu için yakılanların, öldürülenlerin laikler olduğuna tanıklık etmiştir. İnsanlığın aydınlanma mücadelesi aklın ve bilimin ışığına değil, taassup ve dogmatizmin zulmüne karşı verilmiş, Batı’da yüzlerce yıl süren bu mücadeleyi Türk Milleti Atatürk’ün önderliğinde çeyrek yüzyıldan az bir zamana sığdırma başarısını göstermiştir. Ancak, Cumhuriyete ve onun aydınlanma felsefesine karşı olanlar, uluslararası dengelerdeki değişim ve küreselleşmenin yarattığı tek kutupluluğun yönlendirmesiyle Laik Cumhuriyete karşı bir rövanş arayışına girişmişlerdir. Bugünkü Laik Cumhuriyet karşıtları geçmişte hiç olmadığı kadar ve üstelik bu kez uluslararası desteği de arkalarına alarak, karşı devrim fırsatını ellerine geçirmişlerdir. Laik Cumhuriyet hiç olmadığı kadar tehlikededir. Çünkü karşı devrimci unsurlar bugün marjinal unsurlar değil, iktidardırlar.” ‘84 yıllık karanlık’ delil İddianamede AKP’li yerel yönetimlerin eylem ve söylemleri de ayrıntılı olarak değerlendirildi. 2004 yerel seçimleri sırasında, Niğde Ulukışla ilçe teşkilatı il genel meclisi üye adayları Ali Uğurlu, Kamil Ünal ve Mustafa Burna ile belediye başkan adayı Ali Tekin’in, Cumhuriyet dönemi kastedilerek üzerine “İktidarla el ele 84 yıllık karanlığa son” yazılan araçla seçim propagandası yaptıkları anımsatıldı. Samsun ili Gazi Beldesi Belediye Başkanı AKP’li Süleyman Kaldırım’ın önsöz yazdığı “Muhtasar İlmihalResimli Namaz Hocası” adlı “gözleri ve ayakları sağlam olmayanların cuma namazı kılamayacağı, insan pisliğinin 3.2 gramdan fazlasının namaza mani olduğu, ‘Ah’ diye inlemenin, saç ve sakal taramanın da namazı bozduğu” gibi dini kuralların anlatıldığı 190 sayfalık kitabın ilköğretim okulu öğrencilerine 2005 Eylül’ünde bedava dağıtılması da deliller arasında yer aldı. İddianamede, Dinar ilçesinin ilahiyat kökenli Belediye Başkanı Mustafa Tarlacı’nın, 2005 yılı ramazan ayı boyunca 8 camide teravih namazı kıldırdığının öne sürülmesi üzerine valiliğin buna izin veren 8 cami imamı hakkında soruşturma açtırdığına dikkat çekildi. Zabıtaya İHL şartı İddianamede, başkanlığını AKP’li Ahmet Genç’in yaptığı Eyüp Belediyesi’nce, 2005’te ÖSYM’nin yaptığı Kamu Personeli Seçme Sınavı’yla alacağı zabıta memurları için imamhatip mezunu olma şartı getirdiği belirtildi. Genç’in, 2006 yılında 10 bin adet bastırdığı “…Örtünmemek elbette dinden çıkmak değildir. Sadece günahkâr olmaktır. Ancak başörtülüye eğitim ve sosyal sahalarda reva görülen muamele, sadece zulüm ve haksızlık olarak değerlendirilemez. Aynı zamanda İslam dinini hatırlatan her şeye düşmanlıktır. Din ve vicdan özgürlüğüne açık bir müdahaledir” görüşlerini içeren “Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed” başlıklı broşür ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Hz. Peygamberin Örnek Hayatı” isimli kitabını okullarda izinsiz dağıtması iddianameye girdi. Üniversitelerde türban yasağının kaldırılması ve diğer yandan serbestliğin tüm kamusal alana taşınması tartışmalarının yapıldığı 2008 Ocak ayı içinde yapılan açıköğretim lisesi sınavlarına başta Ankara olmak üzere, Erzurum, Edirne, Denizli, Konya ve İzmir’de çok sayıda öğrencinin sınavlara türbanla girdiği, hatta bu öğrenciler arasında çarşaflı kişilerin de bulundukları kaydedildi. ‘Çoğunluk diktasını getirir’ ? CHP Genel Başkan Yardımcısı Özyürek, çoğunluğu eline geçiren partinin her istediğini yapması durumunda o ülke rejiminin kendini koruyamayacağına dikkat çekti. AYŞE SAYIN DESTEK SÜRÜYOR MHP hükümet ortağı gibi davranıyor ? Bahçeli, tüm kritik konularda AKP’ye destek vererek adeta “gölge koalisyon ortağı” rolü üstlendi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 22 Temmuz seçimlerinden hemen önce Erzurum meydanında AKP’ye “idam ipi” fırlatacak kadar keskin muhalefet yapan MHP lideri Devlet Bahçeli, parlamentoya girdikten sonra ise başta Cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere hemen hemen tüm kritik konularda AKP’ye destek vererek adeta “gölge koalisyon ortağı” rolü üstlendi. MHP’nin bu destekle ilgili en temel savunusunu ise “AKP’nin mazlum edebiyatına dönük kozlarını elinden almak” söylemi oluşturdu. MHP’nin seçimler öncesindeki sert muhalefet anlayışını “yapıcı muhalefet” söylemiyle tamamen ters yönde değiştirerek AKP’ye destek verdiği belli başlı olaylar ve sonuçları şöyle: 22 Temmuz seçimlerinden hemen sonra MHP, kamuoyunu şaşırtan ilk çıkışını, AKP’ye, Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis Genel Kurulu’nda bulunması gereken 367 milletvekili desteğini sağlayarak yaptı. AKP’nin yüzde 47’lik seçim başarısında, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oynadığı mazlum rolü”nün etkili olduğunu savunan Bahçeli, AKP’ye “destek” görüntüsü vermemek için de göstermelik olarak kendi cumhurbaşkanı adayını çıkardı. Genel Kurul’da 367 milletvekili bulunduğu için Abdullah Gül, Çankaya Köşkü’ne çıktı. Türban desteği Seçimlerden önce cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini savunmakla birlikte, bunun hukuki altyapısının iyi oluşturulması gerektiğini savunan MHP lideri Bahçeli, AKP’nin “inat uğruna” alelacele Meclis gündemine getirdiği düzenlemeye de dolaylı olarak destek verdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İspanya’da türbanla ilgili yaptığı “Velev ki simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz?” sözlerini saf ederek türban serbestisini savunan açıklamasından hemen sonra MHP lideri Devlet Bahçeli, türbanın kamuda serbest olması için anayasanın 10. maddesinde değişiklik önerdi. Erdoğan daha Türkiye’ye dönmeden, MHP’den gelen “jet destek” üzerine AKP ile MHP arasında kısa sürede “türban ittifakı” kuruldu. MHP, AKP hakkında kapatma davası açılmasının üzerinden 24 saat geçmeden AKP’yi kapatmadan kurtaracak anayasa değişikliği hazırlamaya girişti. MHP lideri Bahçeli, AKP’nin kapatılması halinde hükümetin bütün uygulamalarının tartışmalı hale geleceği, bu durumun da ülkede derin siyasi krize yol açacağı gerekçesiyle anayasanın 68 ve 69. maddelerinde yapılacak değişiklikle, “partilerin temelli kapatılması yerine, laikliğe aykırı eylemlerinden dolayı parti üyeleri, yöneticileri ve milletvekillerinin bireysel olarak sorumlu tutulması”na yönelik düzenleme yapılmasını önerdi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, partisi hakkındaki kapatma davasını “milli iradeye karşı açılmış bir dava” gibi göstermesine, siyasiler ve siyaset bilimcilerden, “Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkesi vardır. Erdoğan’ın yaklaşımı ülkeyi çoğunluk diktasına götürür” tepkisi geldi.Erdoğan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın AKP hakkında açtığı kapatma davasının “milli iradeye yönelik” olduğunu söyleyip “hukuki meşruiyeti olmadığı” görüşünü savunurken, iddianamedeki “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma” suçlamasına ise hiçbir yanıt vermemesi dikkat çekiyor. Erdoğan, iddianamedeki suçlamalara yanıt vermek yerine, Kuran’daki “Araf” suresinden alıntı yaparak tepki göstermeyi tercih ediyor. ‘Rejim kendini koruyamaz’ Erdoğan’ın, “yüzde 47 oy alan bir partiye dava açılamayacağı” görüşüne siyasiler ve siyaset bilimciler de karşı çıkıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, partilerin ne kadar oy alırsa alsın, mutlaka anayasal düzen içinde faaliyet göstermek zorunda olduklarına dikkat çekerek, “Almanya’da faşist parti, ırkçı parti kurmak yasaktır. Avusturya’da ırkçı parti büyük oy almıştır ama özellikle AB’nin baskısıyla iktidar olma şansı elinden alınmıştır. Her rejimin kendini korumak için sınırları, kuralları vardır” dedi. Çoğunluğu eline geçeren partinin her istediğini yapması durumunda o ülke rejiminin kendini koruyamayacağına dikkat çeken Özyürek, AKP’nin iktidara geldiği anayasal çerçeveye uygun hareket etmesi gerektiğini söyledi. Bu çerçevenin tahrip edilmesine karşı sigortanın “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın dava açması, Anayasa Mahkemesi’nin de bir karar vermesi” olduğunu belirtti. Özyürek, “Bir diğer nokta şudur: AKP’liler ‘Madem ki bizi kapatmaya çalışıyor, Cumhuriyet Başsavcısı’nın yetkisini kaldıralım, siyasi parti kapatmayı imkânsız hale getirelim’ yaklaşımı sergiliyor. Bu büyük bir rejim sorunudur. Yargı işlemeye başladıktan sonra herkesin ona sayıgılı olması gerekir. Biz AKP’nin bu tür uygulamalarını biliyoruz. Bir yargı kararı varsa bu konuda hemen kanun çıkarılıyor, o yargı kararı işlemez hale getiriliyor. Cargill davalarında olduğu gibi. Şimdi de anayasayı değiştirerek, işleyen bir hukuki süreci işlemez hale getirmek istiyorlar. Bu mantıkla, hukuk, demokrasi dışı bu mantıkla, bu olay çoğunluk diktatörlüğüne dönüşür” dedi. ‘Yüzde 47 oy alması daha tehlikeli’ Eski Dışişleri Bakanı Prof. Şükrü Sina Gürel de parti kapatmanın savunulamayacağını, ancak rejimin de kendini korumak için önlemler almak durumunda olduğunu söyledi. Erdoğan’ın açılan davayı “milli iradeye açılmış bir dava” olarak değerlendirmesinin yanlış olduğunu kaydeden Gürel, “Çünkü eğer bir parti gerçekten rejime karşı bir kalkışmanın odağı haline gelmişse o zaman bu partinin aslında yüzde 47 oy almış olması yüzde 12 oy almasından daha tehlikelidir” dedi. Başbakan Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen AKP Şanlıurfa Kadın Kongresi’ne katıldı. Erdoğan, davanın milli iradeye karşı atılmış bir adım olduğunu söyledi ‘Söz halkımızın’ ARİF FARAÇ ŞANLIURFA / MARDİN Başbakan Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başsavcılığı’nın AKP için açtığı kapatma davasının milli iradeye karşı atılmış bir adım olduğunu söyledi. Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek’in eşliğinde AKP Şanlıurfa Kadın Kongresi’ne katıldı. AKP için açılan kapatma davasına değinen Erdoğan, “Kimse AKP’yi laikliğe karşı eylemlerin odağı haline getiremeyecek. Demokrasi mücadelesi veren bir partiyiz. Demokrasi mücadelesi verenlerin kol kırmakla, el kırmakla, ayak kırmakla işi olmaz. Demokrasi mücadelesi verenler en büyük dersi sandıkta alırlar. Bu ülkede kimse, 16 milyon 500 bin seçmenin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine sahip olduğuna inanarak oy verdiği AKP’yi laikliğe karşı eylemlerin odağı haline getiremez. AKP’nin kapatılmasında söz halkımızındır” diye konuştu. Kapatma davasının ülkenin saygınlığına gölge düşürdüğünü ve ekonomik istikrarını bozacağını ileri süren Erdoğan, şöyle devam etti: “Aziz milletimiz müsterih olsun. 22 Temmuz’da sandıkta verdiğiniz temsil yetkisine sonuna kadar sahip çıkacağız. Türkiye’nin uzun yıllar sonrasında, kazanımlarının, güven ve istikrarının zedelenmesine izin vermeyeceğiz. Biz Türkiye’yi Atatürk’ün koyduğu muasır medeniyetler hedefine yak ? Yaptığı konuşmalarda kapatma davasına değinen Başbakan Erdoğan, “Kimse AKP’yi laikliğe karşı eylemlerin odağı haline getiremeyecek” dedi. laştırmak için gece gündüz çalışalım, birileri de çıksın milletin kazanımlarını bir çırpıda heba etsin. Bundan büyük bir sorumsuzluk olamaz. Herkes bu millete ve memlekete vereceği zararın vebalini üstleneceğini iyi bilmelidir.” ‘Güneş balçıkla sıvanmaz’ Daha sonra Mardin’e geçen Erdoğan, partisinin Mardin Gençlik Kolları 2. Olağan Kongresi’nde konuştu. “AKP, milletin ruhundan doğdu, milletin gönlünden doğdu. AKP’nin ışığını bu millet yaktı” diyen Erdoğan, “Şu anda güneşi balçıkla sıvamak isteyenler var, sıvayamazsınız. Millet buna fırsat vermiyor” dedi. Türkiye’de antidemokratik eğilimleri alkışlayarak Türkiye’yi çağdaş dünyadan uzaklaştırmaya çalışan bağnaz anlayışlar bulunduğunu savunan Erdoğan, “AKP’yi aşırı uçlarda gezen, radikal bir hareket gibi göstermek doğru değil. Seçkinci bir parti değiliz. Bu partinin patronu millettir. Bunu böyle biliniz” dedi. Gençlere seslendi “Gençler, adalet her şey ve buna her zamankinden çok daha muhtacız” diyen Erdoğan salonda bulunan AKP’li gençlere şu öğütlerde bulundu: “Asla ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesinden ayrılmayın. Yasakları savunanlardan, demokrasiyi bu millete çok görenlerden, bu ülkenin vatandaşları arasında ayırım yapanlardan olmayın. Asla demokrasiyi küçümseyen, demokratik yolları bir kenara koyup başka yol ve yöntemlere tevessül edenlerden olmayın. Bu millete inanmayanların, demokrasiye sadakat göstermeyenlerin düştükleri ibretlik durumları hep birlikte müşahede ediyoruz. Kimse bu yürüyüşü durduramaz.” TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ ‘Herkes yargısal süreci beklemeli’ BURSA (Cumhuriyet) Bursa Barosu’nun 100. kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesinde, Uludağ’da bir araya gelen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu ve 40 ilin baro başkanı yayımladıkları sonuç bildirisinde, AKP’nin kapatılma davasıyla ilgili olarak “herkesi sakinleşmeye ve yargısal sürecin tamamlanmasını beklemeye’’ çağırdı. Açıklamada şöyle denildi: “Eksiksiz demokrasi anlayışımız özgürlüklerin en geniş şekilde kullanılmasını amaçlar. Ancak eksiksiz demokrasinin temel koşulu da “gerçek hukuk devleti”dir. Gerçek hukuk devletinin oluşturabilmesi ise yargı organının yasama ve yürütme karşısında bağımsızlığını gerçekleştirmeye bağlıdır.” Son dönemde, Türkiye’de “çoğulcu demokrasi” anlayışının, yerini “çoğunlukçu” anlayışa bıraktığı, yasamanın yürütme üzerindeki denetim işlevinin yok edildiğine dikkat çekilen açıklamada, şu anımsatmalarda bulunuldu: “Mahkeme kararlarının sadece mahkemeleri değil, bütün kurumları ile tüm toplumu ilgilendirdiğini, kesinleşen yargı kararlarının uygulanmamasının suç oluşturduğunu hatırlatırız.” AKP hakkında açılan kapatma davasına TÜSİAD’dan eleştiri ‘Demokrasi açısında kabul edilemez’ İstanbul Haber Servisi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nden (TÜSİAD), AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilgili olarak yapılan açıklamada “Demokratik yaşamın vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin, seçmenden aldıkları oyun düzeyi ne olursa olsun, kapatılma talebi ile karşılaşmalarının, bir asra yakın çoğulcu parlamenter rejim deneyimi olan Türk demokrasisi açısından kabul edilemez’’ denildi. Geçmiş tecrübelerin, siyasi partilerin kapatılmasının Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümüne katkıda bulunTÜSİAD Yönetim Ku madığını gösterdiği ifade edilen açıklamada, rulu Başkanı Arzuhan bu durumun “Türk demokrasisinin evrensel standartlarda işlediği hususunda gerek iç Doğan Yalçındağ. gerekse uluslararası kamuoyunda ciddi soru işaretlerinin doğmasına yol açtığı” savunuldu.Açıklamaya şöyle devam edildi: “Siyasetin amacı, seçmenden alınan yetkinin, istismar edilmeden, çoğulcu demokratik sistemin anayasal sınırları içinde, ülke refahı için en iyi şekilde kullanılmasıdır. Siyasi partilerden beklentimiz, Türkiye’yi, kutuplaşmaları körükleyen bir siyasi atmosferden, uzlaşı ve refah projeleri üreten bir siyaset ortamına taşımalarıdır.’’ Öte yandan MemurSen İstanbul İl Başkanlığı’nın İstanbul Adalet Sarayı yanındaki parkta AKP’ye kapatma davasına ilişkin olarak yapmak istediği basın açıklaması, başsavcılığın izin vermediği gerekçesiyle engellendi. CUMHURİYET 06 K