23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 MART 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ Alman aydınlanmasının yükseliş gösterdiği yıllardaki yazdığı eserler insanlık tarihini zenginleştirdi 9 Büyük acılardan zaferlere B eethoven’in (17701827) bestelediği yapıtlarla insanlık tarihine kazınan bu yılları, Alman Aydınlanması’nın yükseliş gösterdiği dönem içinde değerlendirmemiz gerekir. Beethoven doğal olarak Fransız Aydınlanması’ndan da etkilenmiş, Voltaire, Rousseau gibi düşünür ve yazarların düşüncelerinden yararlanmış, ama daha çok Alman Aydınlanması ile beslenmiştir. Almanya’daki kültürel yükselişin doruğu sayılan iki düşünür ve yazarı burada öncelikle anmak istiyorum: Aydınlanma Çağı’nda Alman edebiyatının ilk büyük ustası, Gotthold Ephraim Lessing’dir (17201781); onu düşünür Immanuel Kant (17241804) izlemiştir. Beethoven ile yaklaşık aynı yıllarda yaşayan öteki Alman düşünürler ise şu adlardan oluşuyordu: Johann Gottlieb Fichte (17261814), Friedrich Hegel (17701831), W. Joseph Schelling (17751854), Arthur Schopenhauer (17881860). Dönemin önde gelen Alman şairlerini ise şöyle belirtebiliriz: J. Wolfgang von Goethe (17491832), Friedrich von Schiller (17591805) ve Friedrich Hölderlin (17971843). Gençlik yıllarından başlayarak Beethoven’in yaratıcı çalışmaları, bu değerli düşünürlerin, yazarların, şairlerin yapıtlarıyla güçlü rüzgârlar estirdiği zaman dilimine rastlamaktadır. Bu bir sıradan rastlantı değil, “Alman Aydınlanması”nın verimleridir. Söz konusu dönemde bir yandan da Fransız Aydınlanması’nın özgür düşünceye kaynaklık eden etkileri Avrupa’ya yayılmaktaydı. Beethoven’in 1792’de yerleştiği Viyana ise burjuvazinin demokratik coşkusuyla fokurdayan bir kentti. Bu coşku, köhnemiş feodal kurumların ve ideolojilerin yıkılmasını anımsatan her konuya ilgi gösteren, dolayısıyla özgürlüğü öngören insanların duygu ve düşüncelerini yansıtıyordu. Edirne Belediye Başkanı Sedefçi ve 8 zanlı tutuklanması istemiyle mahkemeye çıkarılırken, Ahmet Özal’ın da aralarında bulunduğu 7 kişi serbest bırakıldı. (Fotoğraf: AA) Haydn’dan Beethoven’e uzanan çizgi sanatında klasik dönemi başlatmasından yola çıktığımızda, yaşamının büyük bölümünü Viyana’da geçirmiş bulunan, bu nedenle “Viyana Klasikleri” olarak adlandırılan üç büyük besteciyle karşılaşırız: Joseph Haydn (17321809), Wolfgang Amadeus Mozart (17561791), Ludwig van Beethoven (17701827). Klasik dönem müziğinin yükselmesinde bu üç dev bestecinin birbirini tamamlayan yaratıcı çalışmaları bir sıra izler: Haydn ve Mozart olmasaydı Beethoven’in müziği gelişemezdi. Burada klasik dönemin tarihsel yerini belirlemek için Haydn’dan Beethoven’e uzanan çizgiyi birkaç cümleyle özetlemek gereğini duyuyoruz: Avusturya’nın Macaristan sınırına yakın bir köyünde doğan Haydn, müziksever bir soylu aile olan Esterhazy Prensliği’nin 27 yıl müzik yönetmenliğini yapmıştır. Avusturya müziğinin sentezci anlayışını klasik çağın potasında hazırlayan besteci, yaratıcılığının temel insancıl öğeleri olan zekâ, sevinç, espri, coşku ve inceliği, yüksek bir sanatsal mantıkla duyarlı müzikal ürünlere dönüştürmüştür. Efendisi tarafından anlayışla karşılanmasına karşın Haydn, bir soylunun hizmetinde yaşamış olan son ünlü besteciydi. Mozart ise hizmetinde çalıştığı Salzburg Piskoposu Colloredo ile çatışmış, saraydan kovulmayı, aç kalmayı göze alarak müzik tarihinde soyluların egemenliğinden kurtulan ilk “bağımsız müzikçi” olmuştur. Mozart’ın 25 yaşında Salzburg Sarayı’ndan ayrılması, tarihsel bir “sanatta bağımsızlık bildirisi”dir. Bu yönüyle Mozart, Aydınlanma’nın müzikteki yansımasını geliştirerek klasisizmi yükseltmiştir. Şunu da ekleyelim: Onun yapıtlarındaki kadar “aydınlık yazı”, saf, dengeli müzik az görülür. Beethoven’in feodalizm konusundaki tutumunu yinelemeye gerek yok. Onun feodal kültür karşısındaki görüş ve eylemlerine değindik. Napolyon gibi Avrupa’yı kasıp kavuran bir imparatoru defterden silerken nasıl hışımla davrandığını, yıllar sonra Napolyon’a karşı savaşırken yaralanan Avusturyalı askerlerin yararına nasıl inançla eserler besteleyip konserler verdiğini belirttik. Burada onun son yaratıcı evresine geçmek istiyorum. ‘Arasta’da 9 tutuklama istemi EDİRNE (Cumhuriyet) Edirne’de belediye ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla başlatılan “Arasta’’ operasyonunda gözaltına alınan 16 kişiden aralarında Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’nin de bulunduğu 9 kişi, tutuklanmaları talebiyle mahkemeye çıkarıldı. Ahmet Özal’ın da aralarında bulunduğu 7 kişi ise serbest bırakıldı. İstanbul Şirinevler’de 5 yaşındaki Dilara Dumrul’un onarım sırasında logar kapağının açık bırakılması sonucu kanalizasyona düşerek hayatını kaybetmesiyle gündeme gelen MVM şirketi, Edirne’deki “Arasta” operasyonunda da ortaya çıktı. Edirne içme suyu şebekesi ihalesini alan Elekromed Elektronik Sanayi ve Sağlık Hizmetleri AŞ, Tekno Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ, Yerel Yönetim Altyapı ve Arıtma Yatırımları Sanayi ve Ticaret AŞ ortakları arasında MVM’nin de bulunduğu iddia edildi. Operasyon kapsamında gözaltına alınan zanlılar emniyetteki sorgularının ardından dün adliyeye sevk edildi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Kaan Yüksel ile Cumhuriyet savcıları Cengiz Özülkü ve Mustafa Eşer tarafından yaklaşık 11 saat süreyle sorgulanan zanlılardan, Belediye Başkanı Sedefçi, eski belediye başkan yardımcıları Cemil Erdoğan ve Mustafa Selçuk, Abdullah Veli Aksaz, Talat Özcan, Mehmet Altunhan, Ali Fatih Şahin, Kemal Kurt ve Ümit Yeğin tutuklanma talebiyle mahkemeye gönderildi. Özal, Hesap İşleri Müdürü Ruhi Takındı, Destek Hizmetleri Müdürü Kader Pajo, eski Satın Alma Müdürü Cevdet Girgin ile İbrahim Kıranlar, Önder Karahan ve Hamid Çam ise serbest bırakıldı. 18. yüzyıl aydınlanmasının müzik Yaşam bilinci ve savaşım duygusu ‘Böyle komik dava görmedik’ Zanlılar sorgulanırken, Hamdi Sedefçi’nin eşi Sevgi Sedefçi ve oğlu Hakan Sedefçi de adliyede bekledi. Sevgi Sedefçi, “Bu filmi biz daha önce görmüştük. Hamdi Sedefçi’nin başarılarını bütün Türkiye biliyor. Hamdi Sedefçi’yi yıkamayacağını anlayan iktidar, çevirdikleri siyasi filmi ortaya koydular’’ diye konuştu. Hakan Sedefçi de, “Avukatların tabiriyle söylüyorum; biz ömrümüz boyunca böyle komik bir dava görmedik. Beni de 3 saat emniyette sorguladılar. Soruların komikliğine bakarsak ellerinde bir kanıt olmadığı belli” dedi. B eethoven’in besteciliği genellikle üç evre içinde incelenir: 1802 yılına kadar ilk evre, 18021815 yılları arasındaki ikinci evre, 1815’ten 1827’ye uzanan son evre. Kuru bir şematizme düşmekten kaçındığım için bestecinin yaşamındaki ilk iki evreyi yıllara göre sınırlayarak açıklamak istemedim. 1815’ten ölümü olan 1827’ye kadar süren evrede, Beethoven’in kendine özgü duygu ve düşüncelerini anlatmak için getirdiği yenilikleri özetlemekte yarar var sanıyorum. Beethoven’i en çok uğraştıran eserlerden biri, 1818 yılında çalışmalarına başladığı “Missa Solemnis”tir. Dört solo ses, karma koro ve geniş bir orkestra için yazılan bu çok değişik din dışı eserin basımı ve seslendirilmesi konusunda besteci sıkıntı çekmişti. Arkadaşı Schindler, sanat çının bu yıllarda ağır borçlar altında ezildiğini belirtir. Sonunda eser 1823’te seslendirilebilmiştir. Beethoven’in bütünüyle sağır olması 1819 yılına rastlar. Artık sesleri hiçbir şekilde duyamayan sanatçının sağırlıkla ilgili durumunu, konuşmaların yazıldığı 400 konuşma defterinden anlıyoruz. 9. Senfoni’nin 1824’te ilk seslendirmesini orkestra şefi olarak gerçekleştirirken (ya da programda yazıldığı gibi “konserin yönetimine katılırken”) eserin sonunda kendisini çılgınca alkışlayan halktan haberi yoktu. Orkestradaki sanatçılardan biri Beethoven’in elinden tutup onu dinleyicilere çevirdiğinde, salondaki bütün insanların ayağa kalkmış, şapkalarını sallayarak kendisini çılgınca alkışlıyor olduğunu gördüğü zaman, başarısının onaylandığını anlamıştı. 1812’den sonra on yıl süren bir dönemde senfoni bestelemeyen Beethoven, söylenen ve yazılan her sözün polis tarafından kovuşturulması, ayrıca dinci baskılar tarafından yönlendirilen siyasal sansür yüzünden soluk alınamayan Viyana’da yılgınlığa hiçbir zaman sürüklenmemişti. Bu arada inanılmaz bir şey daha yaşanmış, Napolyon’la savaşan ve kendilerine “reform” sözü verilen demokratların direnişi vahşice bastırılmıştı. Bu koşullar altında orkestra müziğiyle halka seslenmek olanaksızdı. Beethoven bu yıllarda, piyano sonatlarına ve yaylılar kuarteti gibi oda müziği formlarına yönelmişti. Oysa bu yapıtlar senfonilerinin enginliğini, görkemini taşıyor, sanki umutsuzluk ve karamsarlığı dağıtmayı amaçlıyordu. Onlar, Beethoven’in karakterindeki savaşım duygusunun, yaşam karşısındaki bilincin sözcüsü olan yapıtlardı. DANIŞTAY KARARI AKP’li Başkan’a yargı yolu göründü İstanbul Haber Servisi AKP’li Tuzla Belediye Başkanı Mehmet Demirci’nin geçen yıl 4 ay süreli kapattığı Çağdaş Tuzla gazetesine Danıştay 1. Dairesi “hukuksuz kapatma” iddiasıyla yapılan suç duyurusuna izin vermeyen İçişleri Bakanlığı’nın kararını bozdu. Kararın ardından Belediye Başkanı Mehmet Demirci’ye yargı yolu gözüktü. İstanbul’un Tuzla ilçesinde yayımlanan ve 9 yaşında kızların evlenebileceği, kadının iz bırakmadan dövülebileceği, bir erkeğin dört eş alabileceği gibi şer’i hükümleri öneren Aile İlmihali gibi haberlerleriyle gündeme gelen Çağdaş Tuzla gazetesi geçen yıl iskânsız binada ruhsatsız çalıştığı gerekçesiyle mühürlenmiş ve 4 ay kapatılmıştı. Olayın ardından gazete yetkilileri, İstanbul 7. İdare Mahkemesi’ne kararın iptali için dava açmış, eşzamanlı olarak da Belediye Başkanı Mehmet Demirci ve diğer yetkililer hakkında görevi kötüye kulanmaktan suç duyurusunda bulunmuşlardı. Mahkeme de önce yürütmeyi durdurmuş, ardından Belediye Başkanı’nın kamu gücünü kötüye kullandığı ve kapatma işleminin anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğuna karar vererek, mühürlemeyi iptal etmişti. Tuzla Belediye Başkanı Mehmet Demirci hakkında “görevi kötüye kullandığı” gerekçesiyle yapılan suç duyurusunda ise İçişleri Bakanlığı savcılığa konuyla ilgili soruşturma izni vermemişti. Y eni biçimlerin bulucusu sayılabilir Beethoven’in yüz maskı. eethoven için “romantizmin öncüsü” olduğu da söylenmiştir. Bu değerlendirme birçok yönüyle doğru olabilir: Beethoven’in duygularını dışa vuran zengin anlatımı, ilk bakışta romantizme eğilim gösteriyor gibidir. Ancak onun beste anlayışının özü, yapısal öğelerin, en küçük ayrıntıların bile özenle yerleştirildiği, ölçülüp biçildiği, yeniden ele alınarak biçimlenen “dramatik deyiş”e ulaşma çabasıdır. Beethoven’de form, dikkatle yapılandırılmış bir “ifadeci deyiş bütünü”dür. 19. yüzyılda geliştirilen romantik müzikte ise klasik dönem formlarından uzaklaşma vardır. Romantik besteciler, duyguyu öne alan eserlerinde form kısıtlamalarından kurtulmaya çalışmışlardır. Bu açıdan bakarsak Beethoven’in yapıtlarının iç yapısı kadar biçimi de klasiktir. Haydn ve Mozart gibi kendinden önceki klasik stil bestecilerinin elinde olgunlaşan “so B nat formu”ndan ayrılmadığı halde, öyle ileri biçimlere yönelmiştir ki yeni biçimlerin bulucusu da sayılabilir. Temel bir müzikal konu öğesi olan “tema”, Beethoven’in elinde başat bir müzik cümlesi olmaktan çıkarak bir “kimlik”, bir “düşünce”ye dönüşmüştür. 1820’lerde bestelediği son dönem yapıtlarında, özellikle 9. Senfoni’de atılganlığı, doruğa ulaşmış tutkuları sergiler. Sonsuza yönelmiş bir bakış, eşsiz bir yalınlık, arınmışlık, halka yönelik ezgiler ve bunların toplamı müthiş bir yoğunluğa varır. Senfoninin son bölümünde yer alan Schiller’in “Neşeye Övgü” şiiri üzerine yazılan korolu müzik, bir kez dinlendiğinde belleğe damgasını vuran görkemli bir şarkıya dönüşür. Beethoven sanki bu şarkıyı dinleyicinin zihnine kazıyıp ardından da dinleyicilerin ayağa kalkarak hep birlikte söylemelerini istiyormuş gibi bestelemiştir. Orkestranın gürültülü kavga seslerinden sonra, “Ey dostlar! Böyle seslere son!” diyen bariton solocunun sesi duyulur. Bariton, görkemli ve neşeli “Bütün insanlar kardeştir!” şarkısına geçer. Orkestranın zengin duygusal boyutlar içeren katkısından sonra yine “Bütün insanlar kardeştir!” işitilir… Beethoven’in müziği, doğal olarak kişisel, öznel duygulardan yoksun değildir. Ama kültür tarihinin öğrettiği kadarıyla yaratıcılıkta kişisel olanla toplumsal olan arasında aşılmaz duvarlar yoktur. İşte buradan yola çıkarak Beethoven’in yapıtlarındaki öznel düşünceleri, onlara neden olan toplumsal gerçekliğe bakarak bulup çıkarabiliyoruz. Eserlerindeki müzikal coşkunun nereden kaynaklandığı açıktır: Onun döneminde temel sorun, burjuva demokrasisinin zaferi ve bireyin feodal düşüncelerden kurtulmasıydı. Ortalık sütliman değildi, yaşamın fırtınalarına sırt çevrilemezdi. Beethoven’in yoğun bir çatışma ve değişim içinde bulunan dünyayı bilinçle kavradığını gösteren coşkuları duyumsarız. Toplumsal gelişim kavgasındaki kayıpları gören Beethoven, bü yük acıları, trajik duyguları dile getirmekle yetinmemiş, bu duyguları zafer sevincinin coşkulu anlatımıyla çözüme vardırmıştır. Böylece “değişim” olgusunun olumlu yönlere dönüştürülebileceğini, insanlığın bu yoldan yaşamın ve gelişimin yeni güçlerini keşfettiğini anlatmıştır. Beethoven’in savaşımından bestecilerimizin çıkaracağı dersler vardır. Onun yaşadığı dönem, yurdumuzun içinde bulunduğu toplumsal koşullara benzesin benzemesin, bestecilerimizin ileriye dönük özlemleri yanıtlayarak savaşımı yılmadan, dirençle sürdüreceğini görmek ve zafer sevincinin coşkulu anlatımını onlardan duymak istiyoruz. BİTTİ Aktüze İrkin, Müziği Okumak, cilt 1, Pan Yayıncılık, İstanbul, 2002. Ataman Ahmet Muhtar, Musiki Tarihi, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1947. Fırat Ertuğrul Oğuz, Çağdaş Küğ Tarihi İçin İmler, YKY, İstanbul, 1999. Finkelstein S., Müzik Neyi Anlatır, çev. Halim Spatar, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1996. Finkelstein S., Besteci ve Ulus, çev. Halim Spatar, Pencere Yayınları, İstanbul, 1995. Gombrich E. H., Sanatın Öyküsü, çev. Bedrettin Cömert, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1976. Gökberk Macit, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1980. Grout D. & Palisca C., A History of Western Music, Norton, New York, 1990. Hauser Arnold, Sanatın Toplumsal Tarihi, Deniz Kitabevi, Ankara, 2006. Michels Ulrich, dtvAtlas zur Musik, Baerenreiter Verlag, München, 1996. Mimaroğlu İlhan, Müzik Tarihi, Varlık Yayınları, İstanbul, 1990. Oransay Gültekin, Bağdarlar Geçidi, Küğ Yayınları, İzmir, 1977. Pamir Leyla, Müzikte Geniş Soluklar, Boyut Kitabevi, İstanbul, 1998. Sachs Curt, Kısa Dünya Musikisi Tarihi, çev. İlhan Usmanbaş, İstanbul, 1965. Say Ahmet, Müzik Tarihi, 6. basım, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ankara, 2006. KAYNAKÇA CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear