23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 27 ARALIK 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 27 Aralık SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU ‘Özür’ Davası “Nilgün Hanım! Ben görmezden gelmenin özrü ve bu kadar insanın tehcir sonu yaşamlarını kaybedip (bel- ki) yüzlerce çocuk (Rakel-Hrant Dink gibi) öksüzler evinde büyüdüğü; bunun ağırlığını vicdanen taşıdığım için imzamı attım. Sade bunun için mi? Hayır. Şim- diki Türkiye’de yaşayanları öldürebilen (H. Dink), on- lara ‘çek git!’ diyebilen ideolojiye karşı vicdanım el- vermediği için imzamı attım. Ancak geçmişle yüzle- şerek geleceğe kapılar açabiliriz. Türkiye’nin evet da- ha demokratik, daha uygar, insan haklarına saygılı bir ülke olabilmesi için imzaya açması gereken mesele- leri var... Sevgiler. P.A.” “Ermenilerden Özür Bildirisine” imzasıyla destek ve- ren bir okur; bu konudaki yazılarım üzerine, bana böy- le bir açıklama göndermek ihtiyacını hissetmiş. Bildiriye böyle “halisane niyetlerle” imza atan çok sa- yıda “sıradan destekçinin” bulunduğundan kuşkum yok…. Bu mektubu bu nedenle başa aldım. Kampanyayı böyle tamamıyla “bir iyi niyet gös- tergesi” olarak algılayan “sade”, “sıradan yurttaşlar”; bu büyük sorunla yüzleşmek yerine yıllardır başını ku- ma gömen devlet politikaları; sapla samanı karıştı- ran kavram kargaşaları, Hrant Dink travması, bu trav- manın yol açtığı vicdan yarası, acı ve duygusallık, “sa- ğırlar diyaloğuna” dönüşen keskin kutuplaşmalar sar- malında; “değişim” ve “açılımı” iteklemek dürtüsüy- le, bir “karşıt duruş” ifadesi olarak böyle bir bildiriye imza atmış olabilirler. Böylesi bir konjonktürde kafaların karışması nor- maldir. Sade yurttaşa söyleyecek bir sözüm yok. Ama “fikir önderliği” yapmasını beklediğimiz ay- dınlardan; bu “özür davasının” nereden çıktığını, ne- yin nesi olduğunu açıklamalarını beklemek hakkımız... Ağrı eteklerinde ‘duygu fırtınası’ Bazıları “neyin imzasını” verdiklerini açıklamaya ça- lışıyor şimdi. Ama henüz “net” ve “tutarlı” bir duruş- la karşılaşmadım. En son Hasan Cemal yazmış: “Ben de imzaladım ‘Bildiri’yi” diyor: “Tepkileri ge- çiyorum. Yanıtlamak içimden gelmiyor. Büyük ço- ğunluğu acıklı… Tabuları, resmi ezberleri, devlet kli- şelerini sorgulamak da, sorgulayarak düşünmek de zordur… Gerçekler acıdır!” “Tepkilere yanıt vermek” Hasan Cemal’in “içinden gelmemiş!”. Kibre bakın? Yazarın tabiriyle “geçelim”... Bu girizgâh altına Cemal, eylül başı Erivan’da soy- kırım anıtına yaptığı ziyareti anlatan bir eski yazısını eklemiş: İmzasının “ipuçlarını”(!), bu yazıda bulabi- lirmişiz. “Elle uzanılsa tutup yakalanılabilecek, sisler arasında; kendini bir gösteren, bir kaybolan Ağrı Da- ğı’nın karlar altındaki soylu, zarif zirvesine karşı” Ha- san “bir duygu fırtınası” yaşıyor; Dink’in anısıyla baş başa onun söylemlerini hatırlıyor, anıta onun için “ka- ranfiller” bırakıyor ve şu saptamayı yapıyor: “Acıları parantezlere almak ille kategorize etmek şart mı? Elbette önemsiz değil bu. Ama ille de gerektiği- ni sanmıyorum.” ‘Kategorizasyon önemli değilmiş!’ Tartışma tam da bu, TC’ye dayatılan bu korkunç “kategorizasyon” üzerine değil mi? “Soykırım yaptın ya da yapmadın?” Böyle bir kategorizasyona gitmek “illa şart değilmiş”! Adına ne denirse densin; “zorunlu göç”, “tehcir”, “katliam”, “soykırım”... İmza verdiği bildiriye “açıklama vezninde” ekledi- ği bu yazıyla Cemal; “Ermeni halkına geçmişte ver- diğimiz acılar yüzünden”, -her durumda- “özür bor- cumuz var” demeye getiriyor… Sıradan destekçileri anlarım da; “kanaat önderi” ki- şilerin; konuya “acıları kategorize eden sözcükler önemli değil” lagarlığıyla yaklaşmasını anlayabil- mem mümkün değil. “Soykırım” insanlık suçlarının en ağırı. Yalnız geç- miş kuşakları değil, gelecek kuşakları bağlıyor. Bir kez üstünüze yapıştı mı, kurtulamıyorsunuz. Başlı başı- na bu suçu düzenleyen bir hukuk, o hukukun kaçı- nılmaz sonuçları var. Ağrı eteklerindeki “bir duygu fır- tınasıyla”; “Canım efendim bu kategorizasyonların ne önemi var?”, “Öyle ya da böyle ne fark eder?”, “Ha- yat bayram olsun, insanlar el ele tutuşsun” roman- tikliğiyle dalış yapılacak bir konu değil bu… Vahşi, faşist bir cinayete kurban giden Hrant Dink’le “empati kurmak” farklı; tüm TC vatandaşla- rının kaderini içeren “kolektif bir soykırım suçunu ka- bullenmek” ve bir “toplu sorumluluk” adına “özür di- lemeye” girişmek çok farklı şeyler… Fırsat bulduğumda devam edeceğim. nilgun@cumhuriyet.com.tr Yakın İlginin Nedeni Diplomasi muhabiri arkadaşımız Baha- dır Selim Dilek, günlük haber koşuşturması dışında önemli bir çalışmaya yoğunlaştı. Yakında Kürt dosyasını açacak. AKP ile Barzani yakınlaşması, Barza- ni’nin üstüne vazifeymiş gibi Türkiye’nin Güneydoğusu’ndaki yurttaşlara “AKP’ye oy verin” iletileri göndermesi üzerine, taslak halindeki o çalışmasından bir bölümü anımsadık. Bahadır, Barzani ailesinin kökenine in- mişti: “Barzan Köyü’nün ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, aşi- retin güçlenmesinde Barzani ailesinin rolü büyük olmuştur. Bu aileden bilinen ilk isim Mesud’dur. Daha sonraları Mesud Barza- ni olarak anılacak bu kişi aslında Barzan kö- yüne, başka bir yerden damat olarak gel- miştir. Yani köyün yerlisi değildir. Ancak ta- rihi kaynaklarda Mesud’un kökenine ilişkin başka bilgiler bulunmamaktadır. Mesud’un oğlu Said bölgedeki ünlü medreselerde okuyup eğitimini tamamla- mış, Said’den sonra oğlu Mesud da yine benzer bir eğitimden geçmiştir. Ondan sonra Barzani ailesinin başına gelen Ta- ceddin tasavvufa yönelmiş ve köyünde bir tekke kurmuştur. O dönemde bölgede Nakşîlik büyük önem kazanmıştır. Nakşi- bendîliğin bugünkü Kuzey Irak topraklarında ilk yayan kişi ise Mevlânâ Halid-i Bağda- di (1777-1837) olmuştur. 1809 yılında Hindistan’a giderek Ab- dullah-i Devlevi’den hilâfet alan Halid, kı- sa sürede bölgenin en etkin şeyhi duru- muna gelmiştir. Özellikle Hakkârili Abdul- lah Nehri ve Palulu Ali Septi aracılığıyla Ku- zey Irak ve Doğu Anadolu’da yayılan Hali- diye, Barzanileri de kısa sürede etkisi altı- na almıştır. Bu etkiden dolayıdır ki, o dönemi izleyen yıllarda Barzani aşiretiyle diğer aşi- retler arasında yaşanan çatışmaların temel nedenini dinsel ve mezhepsel anlaşmazlıklar oluşturmuştur. Şeyh Taceddin’den sonra yerine oğlu Abdülselam geçmiştir. Kürt kaynaklarına göre Abdülselam, Mev- lâna Halid’den bölgenin Nakşî halifesi ol- ma iznini de almıştır.” Barzani’nin AKP’ye, Recep Tayyip Er- doğan ve ekibine sıcak ilgisi, bir “cemaat” kardeşliği duygusu olmasın sakın... Sorumlu Başta onun demesi gerek: “Bu iş, yasayla düzenlenecek bir iş değildir. Bu konuda yasayla yetki devredilemez. Anayasa gereği, seçmen kütükleri benim işimdir, yürütmenin değil.” Demiyor, seyrediyor. Birdenbire seçmen sayısı 6 milyon artmış. Muhalefet partileri, yurttaşlar, muhtarlar “Kuşku var, hinlik var” diye bas bas bağırıyor. Duymuyor, susuyor. Konuştuğunda da, bellemiş gibi, “Kütükler doğrudur” diyor, o kadar... Yüksek Seçim Kurulu, başkanı ve üyeleriyle birlikte 2009 yerel seçimleri konusunda tarih önünde sorumlu olacaktır! Üstün Başarılı Müdür Bilecik Bozüyük Anadolu Öğretmen Lisesi’nde vekil müdür olarak görev yapan Eğitim Bir-Sen üyesi Sabri Erdoğdu, erişilmesi güç bir rekora imza atmıştı. Kendisine 7 ay içerisinde tam altı kez “görevinde üstün başarı” sağlayanlara sunulan takdir ve teşekkür belgelerinden verilmişti. Bu, sıradışı bir haberdi... Ankara büromuzdan arkadaşımız Mahmut Lıcalı, 19 Aralık günü bu üstün başarılı müdürle konuşmak üzere kendisini telefonla aradı. Saat 12.30 sırasında okul telefonunu açan görevli, müdürün cuma namazına gittiği için okulda bulunmadığını, saat 14.00’ten sonra geleceğini söyledi. Lıcalı, saat 14.00’te yine okulu aradı, ama telefon açılmadı. Bunun üzerine hem okulun santralı, hem de okul müdürlüğünün telefon numarasını belli aralıklarla aramayı sürdürdü. Saat 15.00 sıralarında telefonu açan bir başka görevli, müdür Erdoğdu’nun tekrar namaza gittiği için makamında olmadığını söyledi. Yeni Kuşak Köy Enstitütüler Der- neği, sevgiyle damıtık bir güzel iş yap- tı, 80. doğum yılında Dr. Engin Ton- guç için hem bir armağan kitap çı- kardı hem de İzmir’de etkinlik dü- zenledi. Dr. Engin Tonguç, şimdilerde değil mumla, ışıldakla bile aransa buluna- mayan insanlardan. Neredeyse tümü yurt ve yurt insanı için örülmüş bir ömür düşünün. Bir yanda bilisizlik içinde çırpınan bir halk, öbür yanda bilisizliği her türlü çı- kara dönüştürmede beceri sahibi ka- ra yürekli cambazlar. Hem İsmail Hakkı Tonguç baba, hem de onun oğlu Dr. Engin Tonguç’un savaşımı iş- te bu tümcede saklıdır. Yazar Mehmet Başaran, Dr. Engin Tonguç’un yaşamını şöyle özetlemiş armağan kitapta: “Üretici ve yaratıcı bir kişilik, sağlık alanında, Baba Tonguç gibi çalışma, SSK hastane hekimliği, Başhekimlik, SSK Genel Müdür Yardımcılığı, Tür- kiye’de iş hekimliğinin geliştirilmesi, meslek hastalıkları hastanelerinin ku- rulması... Eğitim, sağlık alanında seç- kin araştırma yapıtları... Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğititim Vakfı’nın kuruluşuna öncülük, Baba Tonguç’un gömü niteliğindeki bel- geliğini toplumun yararına sunma... Doğru değerlendirme çabaları... Ve beklenen yapıt: Bir Eğitim Devrimci- si İsmail Hakkı Tonguç. Alanında başyapıt sayılabilecek bü- yük bir inceleme, araştırma ürünü... Yaklaşık üç yılda bitirilmiş büyük emek ürünü, oylumlu bir yapıt.” Dr. Engin Tonguç, bu ülkenin yüz akıdır. Babası gibi... Engin Tonguç Günü Ulusal Gıda Teknoloji Platformu Üzerine… SADIK ÇELİK Geçen günlerde gazetelerde, “gıda patronlarına müjdeli haber” yazıda “Ulusal Gıda Teknoloji Platformu”nun kuruluş aşama- sında olduğu belirtiliyordu. Bu platformun kurucuları arasında İTÜ Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Sayın Prof. Onur Dev- res’in bulunması ise benim için ayrıca bir sevinç kaynağı oldu. Konuyu önemsiyorum, çünkü Türkiye’de gıda alanında sana- yici-üniversite işbirliğinin yete- rince sağlanamaması, ülkemizin ihtiyaç duyduğu yüksek katma değerli ürünlerin üretilememe- sine, yeterli yatırım sermayesi- nin, bilgi ve teknolojinin birikti- rilememesine, gıdayı işleyecek yeterli entegre tesislerin kurula- mamasına da neden olmuştur. Ülkemiz tıpkı otomotiv sektö- ründe montajcılıkla yetindiği gi- bi gıdada da dışa bağımlı am- balajlama ile yetinmek zorunda kalmış ve geleneksel üretim bi- çimlerinden modern, çağdaş üretim teknolojilerine geçiş ger- çekleştirilememiştir. Gıda alanında; üretimden de- polama ve dağıtıma, ürünün tarladan satış reyonlarında tü- keticiye ulaştırılmasına kadar zincirin her halkasında Batı stan- dartlarının uygulanabilmesi için üniversite-sanayi işbirliği ge- reklidir. Türk sanayisi “Üniversite”ye, Ar-Ge’ye önem vermediğinden yaratıcı bilgiye sahip olamamış, “hazırcı”, “taklitçi”, “montajcı” kalmıştır ve bunların neticesin- de de kendi dünya markalarını yıldızlaştıramamıştır. Bu yeni oluşum tamamlanabilirse, sa- nayi-üniversite işbirliği gerçek- leşirse gıda sanayisinin, çağı- mızın ve bugünün insanının ih- tiyaçlarına yönelik yeni ürünler, yeni tasarımlar, yeni atılımlar yapmasına olanak sağlayacak önemli bir adım olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye tarımsal üre- timde ender şanslı ülkeler ara- sında. Ülkemiz gıda hammad- de cenneti olmasına rağmen, ta- rımsal üretime fazlaca artı değer katmadan, hatta değerini dü- şürerek, ziyan etmiştir, heba etmiştir, yeterince de yararla- namamıştır. Böyle olduğu için- dir çiftçinin de üreticinin de yü- zü gülmemiştir, Batı anlamında gıda sanayisi kurulamamıştır. Prof. Onur Devres, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinin Gıda Mü- hendisliği bölümlerinden bilim in- sanlarının bir süredir, Ulusal Gı- da Teknoloji Platformu’nun ku- ruluş çalışmalarını yürütmekte olduklarını anlattı. Teknoloji Platformu’nun mis- yonu ise; - Gıda ve beslenme, gıda ve sağlık, gıda kalite ve güvenliği, gıda ve tüketici konularına odak- lanmış araştırma ve geliştime (Ar-Ge) faaliyetlerinin etkin bi- çimde entegrasyonunu sağla- mak, - Gıda endüstrisinin çeşitli alt sektörlerinin Ar-Ge faaliyetleri- ni tüketici ihtiyaçları ve beklen- tilerini karşılayacak şekilde or- ganize etmek, - Ulusal ve uluslararası piya- salara yönelik kaliteli ve sağlık- lı, yenilikçi ve çeşitlendirilmiş gıda ürünleri geliştirmek ve sü- rekliliğini sağlamak, - Gıda endüstrisini küresel rekabette güçlü bir konuma ge- tirmek olarak belirlenmiş. Ulusal GTP, ülke gıda en- düstrisinin bu fırsatı değerlen- direbilecek önemli bir potansi- yeli olduğunu, ancak bu potan- siyeli verimli bir şekilde değer- lendirmek için ciddi bir strateji gerektiğini öngörüyor. Bu bağ- lamda ülkenin önde gelen üni- versitelerinin Gıda Mühendisli- ği bölümlerinden bilim adamla- rı ile sektörün belli bir birikim ve deneyime sahip temsilcilerinin bir araya gelmesinin büyük bir sinerji yaratacağı düşünülüyor. Bu platform hayata geçirilirken TÜBİTAK’ın “bilimsel ve tekno- lojik işbirliği ağları ve platform- ları kurma girişimi projeleri (İŞ- BAP) destekleme programı”- ndan faydalanılacak. TÜBİTAK teknoloji platformu kuruluşu ile ilgili projelere 3 yıllık bir destek veriyor ve destek miktarı da yıl- da en çok 250.000 YTL ile sı- nırlıymış. TÜBİTAK desteğinin alınabilmesi için üniversitelerin ayni, gıda şirketlerinin ise nak- di destek sağlaması gerekiyor. Üniversitelerin proje süresince belli sayıda bursiyer için maddi destek temini de gerçekleşebi- lecekmiş. Bu platformun verimli olması, kalıcı olması, kalıcılığın da öte- sinde sürdürülebilir olması he- pimizin katkıları ile mümkün olabilecektir. Üniversite hoca- larının bu çağrısından sonra Türk sanayicisi ve müteşebbi- sine, bu sese kulak tıkamadan, Türk gıda sanayisinin bağımlı- lıktan, ilkellikten kurtulması ve modernleşmesi, çağdaşlaşma- sı için gereğini yapmak düşer. sadik.celik@keyveni.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Yazõ yazmakta ya da desen çiz- mekte kullanõlan sõvõ madde. 2/ Emirler, beyler... Rõhtõmõn su üs- tünde olan bölü- mü. 3/ İran’da ta- rihi bir kent... Ru- tenyum elementi- nin simgesi... Es- ki Mõsõr’da güneş tanrõsõ. 4/ Koca... Hõzlõ yüzmek için ayağa ge- çirilen araç. 5/ Sapõ si- yah ve çatallõ bir tür bõçak. 6/ “Sahipler” an- lamõnda eski sözcük... Eski Yunan’da küçük süvari birliğine verilen ad. 7/ Notada durak işa- reti... Arap abecesinde bir harf. 8/ Büyük bir yapõnõn zengin biçimde süslenmiş anõtsal kapõsõ... Me- zopotamya’da kurulmuş en büyük sitelerden biri. 9/ Fas’õn plaka imi... Başta olan kepek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bileşmiş, bileşik. 2/ Osmanlõ ordusunda paşa rüt- besindeki komutanlara verilen ad... Kõrgõzistan’õn pa- ra birimi. 3/ Oy... Eski dilde yüz, çehre... Arjantin’in plaka imi. 4/ Rütbesiz asker... Ressamlarõn boyalarõ üzerine dizerek fõrça ile karõştõrdõklarõ levha. 5/ Os- manlõ devletinde haberci olarak kullanõlan görevlile- re verilen ad. 6/ Yüce, yüksek... Bir bağlaç. 7/ Bilinç... “ --- Naci”: Ressamõmõz. 8/ İnternette, aynõ amaçlõ web sitelerini tek bir adreste toplayan site... Tümör. 9/ Ana- dolu halklarõnõn en eski ana tanrõçasõ... Gübre, tezek. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 T E O S O F İ Ö E Ş K İ N D A Z L A S U M A N K O P M A İ D A Z İ Z R Ö L E R A O P A L İ N İ L İ N E K N E İ M A L A T M A T A E S E M E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Nesin Vakfı 06 - 13 yaş grubu çocuklarla ilgilenecek Ilgili bölüm mezunu ya da tecrübeli bakıcı anne aranmaktadır. İrtibat: Nuran Ulutaş GSM: 0533 358 97 81 Tel: 0212 783 63 58 Faks: 0212 783 60 50 E-Mail: nuranulutas@yahoo.com T.C. TARSUS 2. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIR AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2008-2912 Esas Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve kõymetleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõştõr. Birinci artõrmanõn 15.01.2009 günü saat: 11.30 ile 11.40 arasõnda Mersin-Adana yolu üzeri Yunusoğlu Köyü girişi Shell Petrol Berdan Fabrikasõ Karşõsõ-TARSUS adre- sinde yapõlacağõ ve o gün kõymetlerinin %60’õna istekli bulunmadõğõ takdirde 20.01.2009 günü aynõ yer ve saatte 2. artõrmanõn yapõla- rak satõlacağõ; şu kadarki, artõrma bedelinin malõn tahmin edilen değerinin %40’õnõ bulmasõnõn ve satõş isteyenin rüçhanõ olan alacak- larõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bunun dõşõnda başka paraya çevirme ve paylarõn paylaştõrma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satõş bedeli üzerinde %18 oranõnda KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şartnamesinin icra dosyasõnda görülebileceği; gide- ri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numara- sõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ, tebliğ edilmeyen alakadarlara bu ilanõn tebliğ yerine geçeceği ilan olunur. 19 12.2008 Muhammen Kõymeti LİRA 20.000.00 YTL Adet 1 Cinsi, Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri 33.S.0802 Plaka sayõlõ 1990 model Mercedes marka kli- malõ otobüs, 0303 tipi pembe -beyaz mavi renkli Motor no:48293050531840 Şasi No: 37319510215781 Basõn: 69106
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear