Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İlkokulda bazı günler ayrı bir
heyecan yaşanırdı. Bir telaş
bir telaş… Okul müdürü, yar-
dımcıları ve öğretmenler ara-
sında bir koşuşturma başlardı.
Ne kadar belli etmemeye çalı-
şırlarsa çalışsınlar, bu ‘sefer-
berlik’ hali öğrencilerin gözün-
den kaçmazdı.
Bilinirdi ki, o gün okula müfet-
tiş gelecek.
Büyüklerin telaşını gören, o
telaşın altındaki kaygıyı hisse-
den öğrenciler de, hedef olma-
dıkları bu teftişi, öğretmenleri ve
yöneticileri adına başarıyla atlat-
ma sorumluluğuna bürünürler-
di. Müfetttişin sorması olası so-
rulara karşı, biraz da çaresizce
hazırlıklar yapılır, sınıfta sessiz ve
ağırbaşlı bir hava oluşurdu.
Bilinmeyen bir saatte kapı bir-
den açılır, okul yöneticileriyle
Müfettiş Bey ya da Müfettiş Ha-
nım, yüzlerinde ciddi bir havayla
sınıfa dalarlardı. Müfettiş, rastgele
seçtiği öğrencilere hızlı hızlı so-
rular sorar; bazen, tereddüt eden
öğrencinin cevabını bekleme-
den, bir başka soruyla parmağı-
nı bir başka öğrenciye uzatırdı.
Öğretmenimi yaktığım düşün-
cesinden ve suçluluk duygusun-
dan uzun süre kurtulamadığım
olay da o teftişlerden birinde ol-
du. Müfettiş parmağını uzattı:
“Sen!”
Kalktım.
“Denizaltı nedir?”
Denizaltıyı anlattım.
“Peki, denizaltı kaç metreye
dalabilir?”
Yuvarlak bir cevapla kurtul-
maya çalıştım.
“Derinlere dalabilir.”
“500 metreye dalabilir mi?”
“Dalabilir.”
Müfettişin yüz hatları gerildi.
“Dalamaz! Ezilir o zaman, ezilir,
parçalanır!”
Meğer dalamazmış. Bugünle-
ri görebilseydim, “Bugün değil
ama, ileride titanyum gövdeli Al-
fa sınıfı denizaltılar 1300 metreye
bile dalacak’ derdim ama, nere-
den bileyim...
Müfettiş gittikten onra sınıfta
oluşan sessizlik, soruları bile-
meyenlerin yüzlerine atılan anlamlı
bakışlar bir süre sonra yerini
uğultuya bırakırdı. Teneffüs zili ça-
lınca da ne müfettiş akla gelirdi ne
de başka bir şey…
Bir anı ve anekdotla konuyu ge-
tirmek istediğim yer.. İlköğretim
müfettişleri… Bugün ilköğretim
müfettişleri sorunlarını yetkililere
ve kamuoyuna duyurmak için
adeta çırpınıyorlar. Biz, ilköğretim
müfettişlerini sınıfa girip sorular
soran kişiler sanırdık. Düne kadar
da aşağı yukarı öyle sandık. Oy-
sa, gerçekleri bu feryattan sonra
öğrendik. Meğer, diğer kurumla-
rın müfettişlerinin aksine ilköğre-
tim müfettişleri, bir değil, iki üni-
versite bitirmek zorundaymış.
Sadece, devlet ilkokullarında de-
ğil, anaokullarında, ilköğretim
okullarında, özel okullarda, sürücü
kurslarında, Kuran kurslarında,
dershanelerde, öğretmen evle-
rinde, rehberlik araştırma mer-
kezlerinde, yirmiden fazla alanda
görev yaparlarmış. İlköğretimin
kalitesini korumak uğruna ülke-
nin en ücra köşelerine kadar gi-
derlermiş.
Ve bugün, ilköğretim müfettiş-
leri, denetledikleri kişilerden bile
az ücret alırlarmış. Bütün zam ve
tazminatlarda diğer müfettişler-
den geri kalmışlar. Diğer müfett-
işlerin aldığı makam, görev, tem-
sil tazminatları bu müfettişlere ve-
rilmezmiş. Şimdi bütün bu hak-
sızlığın giderilmesini istiyorlar.
Haksızlar mı?
İlköğretim müfettişini, 500
metreye daldırıp ezmenin gereği
var mı?
hikmet.bila@ntv.com.tr
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Ancak daha Obama yönetime gelmeden
ABD’nin Irak’taki en azından 3 yıllık politikası net-
leşmiş oldu.
Irak yönetimi, Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması’nı
(SOFA) kabul etme sürecine girdi. Hükümet bir ek-
sikle evet dedi. Sıra Meclis’te, ardından Cum-
hurbaşkanı Talabani ve iki yardımcısı imzalaya-
cak. Böylece ABD’nin Irak’ta bir bakıma “manda”
statüsü yerleşmiş olacak. ABD tipi ülkeler bir ül-
keye girdi mi, kolay kolay çıkmaz. Güney Kore’ye
1950’lerde 6 aylığına asker yerleştirmişlerdi. Ar-
kadaşlar hâlâ orada!
Türkiye, ABD’nin yönetimdeki görünen ağırlığının
sona ermesinden sonra oluşacak yeni yapıyla na-
sıl muhatap olacak?
Bunun için hafta ortasında Bağdat’ta bir toplantı
yapıldı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay başkanlığın-
daki heyetin karşısına oturan Iraklılar arasında bir
de baktık ki, PKK yanlısı tutumuyla bilinen Bar-
zani’nin eski istihbarat şefi Kerim Sincari var.
Salt bu durum bile önümüzdeki dönem terör-
le mücadele işinin ne kadar karmaşık seyrede-
ceğini gösteriyor.
İran politikamız ise Başbakan Erdoğan’ın yap-
tığı son önerinin elimizde kalmasıyla birlikte ye-
rinde saymaya devam ediyor. Erdoğan, ABD ge-
zisi öncesinde New York Times gazetesine ver-
diği demeçte, İran ile ABD arasında arabulucu ola-
biliriz, demişti. Gazete de haberin başlığını bura-
dan vermişti. Tahran yönetimi, “Bu tür her girişi-
me sıcak bakarız” türünden soğuk bir karşılık ver-
di.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sean McCor-
mack daha Amerikanvari konuştu:
“İran’la zaten potansiyel bir süreç bulunuyor. BM
Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya
devrede. Ama İran’a komşu ülkeler nüfuzunu
kullanıp bu sürece girmesi için çalışabilir...”
Arkadaş demek istiyor ki:
“Benim adım McCormack, gerek yok bu işleri
sana sormak...”
Ahmet Davutoğlu’nun stratejik sığlığında ge-
liştirilen bu tür politikalar, Türkiye’nin geleneksel
dışişleri saygınlığına da zarar veriyor!
McCormack, Türkiye-İran enerji anlaşmasına
“Kâğıt üstünde kalır” dedi, yanıt gelmedi... Yok-
sa doğru mu söylüyor?
Durmuş bir saat bile günde iki defa doğruyu gös-
terir.
Bu bağlamda elbette Erdoğan’ın doğru söyle-
dikleri de var. Örneğin diyor ki:
“Komşularımızla düşmanlık üretmeme politika-
sı güdüyoruz...”
Doğru bir yaklaşım. Ne olursa olsun, Türkiye’nin
öncelikle komşularıyla ilişkilerine önem vermesi ge-
rekir. Ancak bunu yaparken içi boş ya da ger-
çekleşme olasılığı zayıf önerilerle yola çıkarsak, iliş-
kiler daha da kötüye gidebilir.
ABD’nin az ya da çok miktarda Irak’tan çekil-
mesi önemli. Türkiye, Bağdat merkezli yönetim-
le işlerini her durum ve koşulda daha kolay çözer.
Tahran ise daha farklı...
Şunu unutmamak gerekiyor:
İran, Irak değil.
Her şey bir yana devlet geleneği var, iç yapısı
dışarıdan göründüğü gibi basit taşlarla örülü de-
ğil. Dışarıdan fazla hissedilmeyen iç harçları var.
Bizim işimiz İran’ı dünya ile barıştırmak değil,
ABD-İran ilişkilerine yön vermek değil, iyi bir kom-
şuluk diyaloğu kurmak.
Ne demiş atalarımız:
Önce komşunla arandaki sınıra sağlam çit ör,
sonra iyi komşuluk et!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
lerin de yardımıyla eşanlamlı sözcükleri bul-
muşlar: “Nizam, kaide, tecrübe, mani, hitabet, iti-
na, tahsil, münasebet, münazara, latife”.
Çocuğa bu sözcüklerin pek çoğu yabancı gel-
miş; mektubu gönderen ilkokulda bize, sözcük
hazinemiz gelişsin diye bu sıralamanın tersi so-
rulurdu, diyor.
Şimdi ise eski Türkçe diye tanımlanan ve ço-
cukların anlamakta zorlanacakları bir dili küçük
beyinlere yerleştirmeyi öngören bir projenin yü-
rürlüğe konulduğunu düşünüyor ve aklına şu so-
ru takılıyor:
“...Türkçemiz nereye gidiyor?..”
Soru abes. Pek çok alanda olduğu gibi Türk-
çemiz de, bugünkü dinci iktidarın milli eğitimde
uyguladığı sistemli politikalarla geriye, Arapça-
lı, Farsçalı sözcüklü ağdalı Osmanlı diline dön-
üştürülmek isteniyor.
Kara çarşaf kılık kıyafet özgürlüğünün gereği-
dir diye tanımlanıp yorumlandıktan sonra, Türk-
çemizin eski günlerine dönmesine yönelik çabalar
neden yadırganıyor?
Üstelik Türkçemizle, genç beyinlere yerleşmiş,
anlaşılır sözcükler yerine toplumun artık bir ke-
nara attığı sözcükleri yerleştirme çabası ile uğ-
raşmak, sonuç vermez demeyin; dinci bir iktidar
ve Allahlık muhalefet varken olmaz demeyin,
olurrrr!
Onca sorunun altından kalkmaya çalışıldığı,
çağdaş giyim kuşamın üç paralık oya feda edil-
mesine şapka çıkaranların giderek çoğaldığı
bir dönemde bırak kardeşim; varsın oğlun düzen
diyeceğine nizam desin, kural yerine kaide, de-
neyim yerine tecrübe...
Devir o devir ki; devrimci geçinenler bile oy uğ-
runa kara çarşafa sarılanları okşuyor.
Örneğin içlerinden biri dün köşesinde; “Bugün
Atatürk’ün yaptığının doğruluğuna inanan herkesin
izlemesi gereken yol, Türk kadınını kapanmaya de-
ğil, uygar dünya kadınları gibi üretken olmaya teş-
vik etmek olmalıdır” diye yazıyor ve lakin ve de
ne yazık; yazının sonunda çarşafa sarılanların iz-
ledikleri siyaseti “sıcak bir yaklaşım içinde oldu-
ğu, onlara saygılı davrandığı, onları önemseme-
si gerektiği için doğrudur” diye destekliyor,
onaylıyor ve yüreklendiriyor.
Günümüzdeki kara çarşaf siyasetiyle bağlan-
tılı bir olayı aktarıyorum:
Bizim Deniz Som önceki gece bir TV kana-
lındaki programda karşısında oturan CHP İstanbul
İl Başkanı Gürsel Tekin’e sordu:
“Rozet taktığınız kara çarşaflılar partiye üye ol-
du mu?”
İl Başkanı’nın yanıtı, “Hayır. Ama gelirler ve üye
olmak isterlerse kayıtlarını yaparız” oldu.
Bu olay Orhan Arıburnu’nun bir şiirindeki şu
iki dizeyi anımsattı:
“.../Bir ipte bir sürü cambaz/.../İki cambaz bir
ipte oynamaz”.
Oysa günümüzde iki cambaz bir ipte oynuyor.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
C
İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI
adına İLHAN SELÇUK
Genel Yayõn Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ
?Yazõişleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray
Öz (Sorumlu) ? Miyase İlknur (Ek Yayõnlar)
? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara
Yayõn Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Em-
re Kongar (Başkan Yardımcısı), Or-
han Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran
Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı,
Mustafa Balbay, Hakan Kara.
İstihbarat: Cengiz Yıldırım Eko-
nomi: Hasan Eriş Dõş Haberler: Öz-
gür Ulusoy Kültür: Egemen Ber-
köz Spor: Arif Kızılyalın Dü-
zeltme: Abdullah Yazıcı Bilgi-
Belge: Edibe Buğra
Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Ahmet Rasim Sok. No:
14 Çankaya 06550 Ankara Tel: 0312 442 30 50 Faks: 0312
442 30 10 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv.
1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4418745 Adana Tem-
silcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat
1 Tel: 3631211, Faks: 3631215
İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bü-
lent Yener Satõş: Fazilet Kuza Cumhuriyet Rek-
lam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür
Yardõmcõsõ: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 -75
/251 98 81 -82 Faks: (0212)251 98 68 Rezervasyon:
(0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53
Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212)
343 72 64 Yaygõn süreli yayõn Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 23 KASIM 2008 İmsak: 5.23
Güneş: 6.54
Öğle: 11.58
İkindi: 14.25
Akşam: 16.49
Yatsõ: 18.13
Neden Cumhuriyet’te Yazõlõr?
Hamdi Yaver AKTAN Yargõtay 8. Ceza Dairesi Üyesi
nelik saldõrõlar içerden de destek almaktadõr. Bir dava
nedeniyle hukuk tarihinde görülmemiş ölçüde iç ve dõş
kamuoylarõnõn yanõ sõra devletler, topluluklar seferber
olmuş ve baskõ yaratmaya çalõşõlmõştõr. Ulusal hukuka
ve yargõya dönük bu baskõlar kuşkusuz ki öncelikle la-
iklik ilkesini hedef almõştõr. Öte yandan Türk Silahlõ Kuv-
vetleri’ni (TSK) savunma noktasõnda tutmak için iç ve
dõş medya taraf olmuş durumdadõr.
Laikliğe, yargõya ve TSK vb. değer ve kurumlara ya-
põlan saldõrõlara karşõ kararlõ tutumuyla Cumhuriyet, ulus
devleti savunan kesimlerde saygõn bir yere sahiptir. Çün-
kü bu kesimler, bazõ kõsa sürelerde Cumhuriyet’ten vaz-
geçseler de Cumhuriyet’ten vazgeçmediler!
GENİŞ AÇI
HİKMET BİLA
İlköğretim Müfettişi
Baştarafı 2. Sayfada
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - KESK
ve DİSK’in öncülüğünde sivil toplum örgüt-
leri, meslek odalarõ, Alevi örgütleri ve Hal-
kevleri’nin desteğiyle Türkiye’nin dört bir ya-
nõndan gelecek on binlerce emekçi 29 Ka-
sõm’da başkentte “Krize, işsizliğe, yoksulluğa
ve zamlara karşı emek, barış ve demokra-
si mitingi” düzenlenecek. KESK Genel Baş-
kanõ Sami Evren ve DİSK Genel Başkanõ Sü-
leyman Çelebi, ekonomik kriz nedeniyle iş-
ten atõlan ve mağdur olan herkesi mitinge ka-
tõlarak tepki göstermeye çağõrdõ.
Çelebi, hükümetin görmek istemediği kri-
zin dalga dalga büyüyerek Türkiye’ye yansõ-
dõğõnõ belirtti. Çelebi, Türkiye’de her gün iş-
yerlerinin kapandõğõnõ, bankalardan çalõşan-
larõn çõkarõldõğõnõ ve toplumun daha da yok-
sullaştõğõnõ dile getirdi. Birçok işyerinin is-
tihdamõnõ yarõ kapasiteye düşürdüğünü anla-
tan Çelebi, bazõ çalõşanlarõn maaşlarõnõ ala-
madõğõnõ, bazõ çalõşanlarõn da ücretsiz izne gön-
derildiklerini belirtti. Kriz nedeniyle maaşla-
rõnõ alamayanlar ve işten çõkarmalarõn ya-
şandõğõ bir dönemde zamlarla da halkõn peri-
şan edildiğini belirten Çelebi, şunlarõ kaydetti:
“Ayrıca bütün bunlar yetmiyormuş gi-
bi, yeni zamlar yürürlülüğe konuluyor. Do-
ğalgaz ve elektriğin ardından diğer temel
tüketim maddelerine yönelik zamlar ge-
liyor. Sonuç itibarıyla toplum baskı altı-
na alınıyor. 1980-1990’lı yıllarda krizleri
görmüş bir insan olarak söylüyorum:
Tablo artık diğerlerinden çok farklıdır.
Daha korkunçtur. DİSK bölge temsilcile-
rimizin bize verdiği veriler daha korkutucu
bir noktada olduğumuzu gözler önüne se-
riyor. Krizin etkileri her geçen gün top-
lumun yaşam alanlarını daraltacak nok-
taya gidiyor.”
29 Kasõm’da DİSK ile KESK’in beraber bir
eylem yapacaklarõnõ anlatan Çelebi, birçok si-
vil toplum örgütü, meslek odasõ ve pek çok ku-
ruluşun eyleme destek verdiğini belirtti.
‘Halk tepki göstermeli’
KESK Genel Başkanõ Sami Evren de emek-
çilerin açõsõndan işten atõlmalarla krizin so-
nuçlarõnõn ortaya çõkmaya başladõğõnõ kaydetti.
Evren, son olarak açõklanan işsizlik rakamõ-
nõn krizin bedelinin Türkiye’de halka ödetti-
rildiğini kanõtladõğõnõ belirterek “Bir ay içe-
risinde 250 bin işçinin işten çıkarılması te-
sadüf değildir” dedi. Evren, yoksullarõ, iş-
sizleri, işten atõlanlarõ da düzenleyecekleri mi-
tinge davet ettiklerini belirterek “AKP ikti-
darının uygulamaları nedeniyle mağdur
olan insanlarımızı 29 Kasım’daki miting-
de beraber olmaya çağrıyoruz. Krize kar-
şı mağdur olan halkın tepki göstermesini is-
tiyoruz” görüşünü kaydetti.
‘Halk tepkisini göstermeli’
Hakkında yolsuzluk iddiaları bu-
lunan, Almanya’daki davada mah-
kûmiyet kararları çıkan, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bağ-
lantıları nedeniyle soruşturma yü-
rüttüğü Deniz Feneri Derneği baş-
kentin en çağdaş semtlerinden biri
olan Batıkent’ın ortasına prefabrik
“Tanıtım ve Bağış Bürosu” kurdu.
Batıkent’in en büyük alışveriş mer-
kezlerinden biri olan GİMSA’nın
önüne kurulan prefabrik büro aynı
zamanda her gün on binlerce yurt-
taşın kullandığı metro ve otobüs
duraklarına da çok yakın bir ko-
numda bulunuyor. Derneğin tanı-
tım afişlerinin bulunduğu büroda
görevliler, Deniz Feneri Derneği
hakkında tanıtım büroşürleri dağı-
tıyor ve yoksullara gönderilecek
“Kurbanlık bedeli” adı altında 220
YTL tutarında bağış topluyor.
DenizFeneriBatõkent’inortasõndabağõştopluyor
Haber Merkezi- Fet-
hullah Gülen’e yakõn-
lõğõyla bilinen Fezalar
Eğitim Kurumu’nun
Kuzey Irak’õn Erbil
kentinde kurduğu Işõk
Üniversitesi, Milli Eği-
tim Bakanlõğõ Yüksek-
öğretim Genel Müdürü
Hüseyin Çalık ve AKP
milletvekillerinin katõ-
lõmõyla açõlõrken tören-
de Dõşişleri Bakanõ Ali
Babacan’õn mesajõ da
okundu.
Erbil’deki Işõk Üni-
versitesi’nin açõlõşõna
bölgesel yönetimin yet-
kilisi Neçirvan Barza-
ni, Türkiye’nin Musul
Başkonsolos Vekili Ah-
met Yıldız, Milli Eği-
tim Bakanlõğõ Yüksek-
öğretim Genel Müdürü
Hüseyin Çalõk, AKP
milletvekilleri Vahit
Kirişci, Saadettin Ay-
dın, İbrahim Hasgür,
İbrahim Halil Mazıcı-
oğlu, Abdülhadi Kah-
ya, Burhan Kayatürk
ve bazõ davetliler katõl-
dõ. Açõlõş töreninde ko-
nuşan Barzani, Işõk Üni-
versitesi’nin Türkiye ile
olan iyi ilişkilerinin da-
ha da pekişmesine kat-
kõ sunacağõnõ belirte-
rek, “Türkiye bizim
dostumuzdur. İlişki-
lerimizde bazen inişler
olurdu. Ancak son dö-
nemlerde çok iyi. Işık
Üniversitesi bu ilişki-
lerin daha iyi yürü-
mesi için bir adımdır.
Diyalog bütün sorun-
ların çözüm yoludur.
Biz Türkiye’den gelip
burada yatırım ya-
panlara büyük destek
veriyoruz. Üniversite-
nin başarılı olması için
gerekli tüm katkıyı ya-
pacağız” dedi. Türki-
ye’den 4 beklentileri ol-
duğunu belirten Barza-
ni, bunlarõ şöyle sõrala-
dõ: “Ekonomik işbirli-
ği, diyalog sürecinin
geliştirilmesi, karşı-
lıklı olarak içişlerine
karışılmaması ve so-
runlara objektif yak-
laşım.”
Erbil Işõk Üniversi-
tesi Rektörü Prof. Dr.
Salih Hoşoğlu ise yak-
laşõk 14 yõldan bu yana
Erbil’de açtõklarõ ko-
lejlerinin faaliyet gös-
terdiğini belirterek,
“450 öğrencili üni-
versitemizde eğitim
İngilizce olacak. Bu-
radaki gençlere ilim
ve irfan öğreteceğiz”
diye konuştu. Dõşişle-
ri Bakanõ Ali Babacan
ise mesajõnda, Türki-
ye’nin zor bir dönem-
den geçen Irak’ta birlik
beraberliğin pekiştiril-
mesinden yana oldu-
ğunu belirterek, eğitim
alanõnda da komşularõ
Irak’a destek verdikle-
rini kaydetti.
ZEYNEP ŞAHİN
İstanbul’da etkili olan şiddetli lodos ne-
deniyle battõğõ duyurulan Karaköy İs-
kelesi’yle ilgili, “iskelenin güçlendi-
rilmesi gerektiği, her an batma tehli-
kesi bulunduğu” yolundaki uyarõlarõn
dikkate alõnmadõğõ öğrenil-
di.
Lodosun iskeleyi önce
yan yatõrdõğõ, sonra batma-
sõna yol açtõğõ duyurulurken,
iskelenin batõşõnõn sadece
şiddetli rüzgârla ilgili ol-
madõğõ bilgisi alõndõ. Şehir
Hatlarõ vapurlarõndaki ek-
siklikler ve iskeleler konu-
sunda kampanya yürüten
isimlerden olan Galata Der-
neği Üyesi Mühendis Necat
Selimoğlu, incelemeleri sõ-
rasõnda Karaköy İskelesi’nin
dubalarõnõn onarõlmadõğõnõ
ve sürekli su aldõğõnõ tespit ettiklerini
kaydetti. Selimoğlu, bunun üzerine, ge-
çen yõldan beri gerek İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’ne, gerek İstanbul Deniz
Otobüsleri (İDO) ile Haliç Tersanesi yö-
neticilerine konunun önemini ilettiklerini
anlattõ. Selimoğlu, iskeleyle ilgili gemi
mühendisleriyle konuştuklarõnõ ancak
dikkate alõnmadõklarõnõ ifade ederek,
“Havuzlama yapamıyoruz, moto-
pomplarla idare edeceğiz. Batacak
hali yok ya” yanõtõ aldõklarõnõ söyledi.
Selimoğlu, Karaköy İskelesi’nin batõşõ-
nõn “geliyorum” dediğini vurgularken,
batõşõ getiren süreci ve çözümünü ise şöy-
le dile getirdi:
“Dubalar vidalı değil kaynaklı. 30
yıldır hiç havuzlanmamış. Ayrıca tud-
ya diye bir metal var, ge-
milerin altı elektrolizden
dolayı delinmesin diye kul-
lanılıyor. Tudya yok, mid-
yelenmiş. Biz geçen yıl-
dan beri uyarı yapıyoruz
ve zaten o zaman 70-80
cm. batmış vaziyetteydi.
Karaköy İskelesi’nin ol-
duğu yerde üst ve alt akın-
tı var dolayısıyla kazıklı
sistem olmaz. Dubalı sis-
tem kullanılmalı ama vi-
dalı olması lazım, kay-
naklı değil. Bu, dubala-
rın vidalardan sökülerek
çıkarılmasını ve yeni dubalar konul-
masını sağlar.”
Mühendis Selimoğlu ayrõca, Şehir
Hatlarõ vapurlarõnõn alt kõsõmlarõnõn ye-
nilenmediğini, sadece güvertelerin ye-
nilendiğini, görünen kõsõmlarõn süslen-
diğine dikkat çekerek, alt kõsõmlarõn
sürekli aşõndõğõnõ ve her an batma teh-
likesiyle yüz yüze olduğunu vurguladõ.
Selimoğlu, “En büyük korkumuz bu
vapurların batması. Facia olur” dedi.
Batacak uyarısı
dikkate alınmadı
‘Yeni belgeler açıklayacağım’
Şiddetli lodos
nedeniyle battõ
denen Karaköy
İskelesi’nin
sağlam olmadõğõ
uyarõsõnõn geçen
yõldan bu yana
yapõldõğõ ama
dikkate
alõnmadõğõ
ortaya çõktõ.
ALİ TRAŞ
OSMANİYE - CHP Grup
Başkanvekili Kemal Kılıçda-
roğlu, Türkiye’deki seçmenin
bir akõl tutulmasõ yaşadõğõ be-
lirterek, “Seçimde bunlara
dersini vermezseniz iki elim
iki yakanızda olacaktır” dedi.
Kõlõçdaroğlu, önümüzdeki gün-
lerde Adana Büyükşehir Bele-
diye Başkanõ Aytaç Durak’la
ilgili yolsuzluk dosyasõ açõkla-
yacağõnõ söyledi. Osmaniye’de
CHP İl Örgütü’nün Ahmet Şe-
kip Ersoy Salonu’nda düzenle-
diği toplantõda bine yakõn kişi-
ye hitap eden Kõlõçdaroğlu, ko-
nuşmasõ boyunca Türkiye’deki
yolsuzluklara değindi. Kõlõçda-
roğlu, “Nerede bir yolsuzluk
varsa CHP oradadır. Örne-
ğin, Yozgat’ta yolsuzluk dos-
yasını açtık, Yozgat’ta
CHP’nin milletvekili, beledi-
ye meclis üyesi yok ama, ne-
rede yolsuzluk varsa orada
CHP var” diye konuştu.
Kõlõçdaroğlu, Dengir Mir
Mehmet Fırat’tan sonra adõ
yolsuzluklara karõşan Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanõ Hilmi
Güler’in de elinden kurtulama-
yacağõnõ belirtti. Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan’õn, “Kriz
teğet geçecek” şeklindeki açõk-
lamalarõnõn anõmsatõlmasõ üze-
rine Kõlõçdaroğlu, “Devlet Ha-
zinesi’ni hortumlayanların
‘Kriz bizden teğet geçti’ deme-
si doğaldır, çünkü kriz onların
rantıdır.” dedi. Kõlõçdaroğlu,
AKP hükümetinin seçim önce-
si yine fakir- fukara-din edebiyatõ
yaptõğõnõ ifade ederek, “Ben
onların Müslüman olduğuna
da inanmıyorum” dedi.
Kõlõçdaroğlu, belediyelerde-
ki yolsuzluklara da dikkati çe-
kerek, son olarak Yozgat Bele-
diye Başkanõ ile ilgili yolsuzluk
dosyasõnõ açõkladõğõnõ, sõrada
Adana’nõn bulunduğunu ifade et-
ti. Adana Büyükşehir Belediye
Başkanõ Aytaç Durak hakkõnda
da yolsuzlukla ilgili belgeleri bu-
lunduğunu vurgulayan Kõlõçda-
roğlu, “Önümüzdeki 10-15 gün
içinde Adana Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Aytaç Durak’la
ilgili yolsuzluk dosyasını açık-
layacağım.” diye konuştu.
Öte yandan, Durak dün yaptõ-
ğõ yazõlõ açõklamada, her seçim
döneminde hakkõnda çeşitli id-
dialar ortaya atõldõğõnõ belirterek,
“Biz çok böyle dosyalar gör-
dük. 25 yıldır aynı senaryoyu
yazıyorlar. Bütün dosyalar boş
çıkıyor. Adana halkı ailemi ve
beni bilir. Herkes şunu iyi bil-
sin; bu seçimde de bu tip tez-
viratçılar sonuç alamayacak-
lardır. Beni karalamaktan öte-
ye gidemezler” dedi.
Alman
savcõ:
Zahid
Akman
zanlõ
Haber Merkezi - Frankfurt Savcõ-
lõğõ Basõn Sözcüsü Doris Möller-
Scheu, RTÜK Başkanõ Zahid Ak-
man hakkõndaki soruşturmanõn sür-
düğünü ve Akman’õn zanlõ olduğunu
açõkladõ.
Savcõlõk yetkilisi, Akman’õn avu-
katõnõn Frankfurt Bölge Mahkeme-
si’nde görülen Deniz Feneri e.V. da-
vasõnõn gerekçeli kararõna dayanarak
RTÜK Başkanõ hakkõnda yaptõğõ,
“sanık, zanlı ya da şüpheli” olarak
değerlendirilemeyeceği açõklamasõnõ
ise “spekülasyon” olarak değerlen-
dirdi. Möller-Scheu, Milliyet gazete-
sine yaptõğõ açõklamada, “Beni Tür-
kiye ayağı ve oradaki spekülas-
yonlar ilgilendirmez. Akman, bizim
için zanlıdır” diye konuştu.
Akman hakkõnda halen süren 2. dal-
ga Deniz Feneri soruşturmasõnõn ya-
nõ sõra, Frankfurt’taki OFWG e.G
kooperatif yolsuzluğu iddiasõ konu-
sunda da soruşturma sürüyor.
K.Irak’aGülen
üniversitesi
AÇILIŞA BARZANİ DE KATILDI