25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 2 KASIM 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK 7haticetuncer@hotmail.com Lütfü Gültekin Avrupa’ya giderken Anadolu’yu yanõna almõş. Şimdi burada doğup büyüyen oğullarõyla kendi türkülerini söylüyor Uzaklardaamayüreğimemleketinde HATİCE TUNCER “40 yıldır gurbetçiyim... Ülkemin in- sanlarını çok seviyorum, hasretliğe da- yanamıyorum...” sözleriyle ezgilerinin sõr- rõnõ açõklõyor günümüzün ozanlarõndan Lütfü Gültekin. Anadolu’yu birlikte gö- türmüş, Belçika’da büyüttüğü oğullarõna aktarmõş ve şimdi hep birlikte Anadolu’dan sesleniyorlar. Lütfü Gültekin ve oğlu Emre Gültekin ile söyleşimizde Tunceli’den başlayõp Belçika’ya uzanan hikâyelerini dinledik. Tunceli’de 1949 yõlõnda doğan Lütfü Gül- tekin çok güzel saz çalan ve söyleyen am- casõna özenirmiş. Ortaokulda edebiyat öğretmeni, Lütfü Gültekin ve amcasõnõn çocuklarõnõn yeteneklerini fark etmiş, okul etkinliklerinde sahneye çõkarmõş. Gültekin’in hikâyesi “Sonra kaçtık İs- tanbul’a geldik” diye devam ediyor: “İstanbul’u bilmiyorum, kimsem yok. Radyoevine girme hevesi vardı. O dö- nemde çok âşık tanıdım, sazlarını taşı- dım, hizmet ettim. Âşõk Daimi’nin Un- kapanı’ndaki dükkânına giderdim, çay- larını getirir, dükkânını süpürürdüm. Feyzullah Çõnar’ı, Davut Sulari’yi tanı- dım.” Lütfü Gültekin 1969’da ablasõnõn eşinin õsrarõyla Almanya’ya gider, Berlin’de bir süre kalõr, dil okuluna gider. Türk işçile- rinin gittiği lokallerde sahne almaya baş- layõnca okulunu bõrakõr ama sonradan çok pişman olur. 6 canını kaybetti Lokallerden sõkõlõnca Belçika’da yaşa- yan diğer ablasõnõn yanõna giden Gültekin, ablasõ, eşi ve 4 çocuğunu bir trafik kaza- sõnda yitirince bir süre hayata küser. Ya- payalnõz kalan Gültekin hemşerilerinin des- teğiyle yeniden hayata tutunur, bir maden ocağõnda işçi olarak çalõşmaya başlar: “Yeraltına asansörle 1200 metre ini- yorduk. Sonra işçiler 5 kilometre, 10 ki- lometre dehlizlere gönderiliyordu. Kap- karanlık bir dünyaya girdim, fakat ek- mek parası, çalışmak zorundasın. Tür- kiye’den genç yaşta kop gel, Alman- ya’da okulu bırak, Belçika’ya git, yer- altına in... Başladım yazmaya... O acı- lar dışarı vurmaya başladı. Şiir yazı- yorum, bağlamamla beste yapıyorum, teybim var, kaydediyorum...” 70’li yõllarda “Soranlara Selam Ol- sun”, “Yiğidi Doğuran Ana Bin Yaşa” adlõ kasetleri yayõmlanan Gültekin, Yunus Emre, Hasan Hüseyin Korkmazgil, En- ver Gökçe gibi şair ve ozanlarõn şiirleri- ni besteler. Gültekin, 1984 ve 1987’de iki kez Türkiye’ye kesin dönüş yaptõktan sonra yeniden Belçika’da yaşamaya karar verir. ÇocuklarõnõnhocasõHasret L ütfü Gültekin 1993 yõlõnda Sõvas’ta genç yaşta kat- ledilen Hasret Gültekin ile 1987 yõlõnda tanõşõr ve dost olurlar. Hasret Gültekin Almanya’da çõ- kan “Aydınlıkta Uyandırın” albümünün yönetmenli- ğini yapar, bağlamalarõ çalar: “Hasret, oğlum Emre’ye sahip çıktı. Bugün oğullarım saz çalıyorlarsa Has- ret’in emeğidir, benim değil. Oğullarım Hasret’in et- kisinde kaldı.” Gültekin’in bestelerini Musa Eroğlu, Emre Saltık gibi ustalarõn seslendirdiği “Derman Bizdedir” albü- münden sonra Kalan Müzik’in 2003 yõlõnda çõkardõğõ “Gül Türküleri-Lütfü Gültekin’e Saygı” albümün- de Dertli Divani, Ali Asker, Aynur Doğan ve daha bir- çok sanatçõ Gültekin’in eserlerini yorumladõ. Oğullarõ Emre ve Munzur ile “Gültekinler” imzasõyla 2005 yõ- lõnda çõkardõğõ “El Emeği Göz Nuru” albümü, Gül- tekin’in Can Yücel’in çevirisinden bestelediği Willi- am Shakespeare’in şiirinin adõnõ taşõyordu. ‘Ben ozan değilim’ Bestelemesi için birçok dostu ve dinleyicisine yüzlerce şiir gönderiyor ama Lütfü Gültekin, bu konudu çok seçi- ci davranõyor: “Şiirlere göz atıyorum, kafiyeler uyarsa bulduğum ezginin üzerine çalıyorum, kaydediyorum. Tüm demokrat insanlar gibi haksızlıklara tahammül edemiyorum. Böyle çıkıyor herhalde içimden duygu- larım ama ben kendime hiçbir zaman ozanım demedim. Ozanlık ağır bir şey, herkes ozanlığı kaldıramaz.” Lütfü Gültekin, çok sevilen sayõsõz eserin üreticisi ol- masõna karşõn “Bir dikili ağacım yok” diye dert yanõyor ama sonradan düzeltiyor: “Böyle diyorum ama 6 çocu- ğum, 6 torunum var. Emre ve Munzur bu türküleri ta- şıyan iki çınar gibi. Benim arşivimde daha çok beste- lerim var. Onlar bu eserlerimi çocuklarına, belki ço- cukları da sonraki kuşaklara taşır. Ülkemizde de telif yasaları düzgün işler, emeğe saygı olursa torumlarımın torunlarının torunlarına belki bir lokma ekmek kalır.” Baba-oğul Baba-oğul Gültekinler birlikte çalõşõrken kuşkusuz fark- lõ yaklaşõmlarõ oluyormuş ama iş tatlõya bağlanõyormuş so- nunda: “Ben nota bilmem. Ama Emre ve Munzur eği- timini aldılar. Emre, benim hissettiğim duyguyu ver- mediği zaman kızıyorum, bana ‘bu çağdayõz’ diyor. ‘Oğ- lum, çağõ ben anlamam, benim duygumun daha ağõr bas- masõ lazõm’ diyorum. Baba-oğul tartışıyoruz ama bir arayı buluruz tabii. Ben usta bir bağlamacı da değilim. Ben köylüce çalıyorum, Emre alıp işliyor.” HALK MÜZİKLERİ PEŞİNDE E mre ve Munzur Gülte- kin, babalarõnõ ve aile dostu olan halk müziği ustalarõnõ dinleyerek Belçi- ka’da ama Anadolu toprağõnda gibi büyümüşler. “Türküce” albümüne katõlmayan Munzur Gültekin konserlere katõlõyor ama artõk başka bir meslek edinmiş. Emre Gültekin ise Belçika’da bir müzik akademi- sine bir yõl devam etmiş ve ba- basõnõn eserlerini notaya almak için özel dersler almõş. Sinema eğitimi veren bir okulun ses bölümünü bağlamanõn ses ka- yõtlarõ üzerine tez hazõrlayarak bitirmiş. “Sadece Anadolu değil, dünyanın bütün halk müzik- leriyle ilgileniyorum aslında” diye ilgi alanlarõnõ anlatan Em- re Gültekin, Belçika’da kültü- rel buluşmalarõ hedefleyen pro- jeler kapsamõnda Cezayirli, Belçikalõ, İranlõ, Afrikalõ mü- zisyenlerle konserlere çõkõyor. Gültekinler’in Kalan Mü- zik’ten çõkan “Türküce” albü- münü Lütfü Gültekin, oğlu Emre ile hazõrlamõş. Türküce’de çöğürden divan sazõna, curaya bütün bağlama ailesinden sazlarõ çalan Emre Gültekin, aynõ zamanda albü- mün yönetmenliğini ve düzen- lemelerini yapmõş. Vardan Hovanisyan’õn dudukuyla ko- nuk olduğu albüme Engin Ars- lan bağlamasõyla katkõda bulu- nuyor. Aykut Durşen’in “Ağla- maklı Kaldım” türküsünde kontrbas çaldõğõ Türküce albü- münde Yasin Poyraz da kava- lõna üflüyor. Tür- küce albü- münün son eseri “Ne- hir” ise enstrü- mantal bir çalõşma. Em- re Gültekin, babasõ- nõn ezgisini bağlama ile çalarken İranlõ müzisyen Dadmehr de tonmakõyla eşlik ediyor. “Türküce” albümü adõnõ, Gültekin’in bestelediği şair Fikret Dikmen’in bir şiirinden alõyor. Bu albümde Niğdeli şair dostu Fikret Dikmen’in “Bül- bül Ne Gezersin” ve “Bir Damla Su İken” şiirlerinden bestelediği parçalara da yer ve- riyor. Şair ve ozan dostlar “Dağlar Ulu Avcı Yaman”õn sözlerini ise birlikte tamamla- mõşlar: “Dersim’in ovasını, dağını, suyunu seviyorum. Dersim’in yedi ilçesini anlat- tığım ‘Ne Güzel’ bu albümde benim en beğendiğim eserim. Soner Akalõn perküsyonlarını çaldı, Ertan Tekin zurnasını çaldı.” Gültekin, albümün ilk eserini Aydın Öztürk’ün “Ağ- lamaklı Kaldım” şiirinden bestelemiş. Ozan Telli’nin şiir- lerini daha önce de besteleyen Gültekin, bu albümde de şairin “Deli Gönlüm” ve “Bir Selam Sal Sabah Olsun” ve “Şükür” şiirlerine ezgiler yazmõş. Âşık Hüdai’ye saygı Gültekin “Hırsızlar” adlõ şiirini bestelediği Âşık Hüda- yi’nin adõnõ saygõyla anarken ozanlarõn kõymetinin bilinme- diği eleştirisini yapõyor: “Hü- dayi Baba menfaatçıları, mal ve emek hırsızlarını anlatı- yor. Ankara’da yaşıyordu, öl- dükten sonra bir şiir kitabı çıktı. Emre her çıktığı prog- ramda Hırsızlar’ı mutlaka okur. Ne yazık ki sanatçı- lar, öl- dükten sonra ‘ah vah’ edili- yor. Sonra unutulup gidiyor.” Lütfü Gültekin ve oğlu Emre Gültekin Tunceli’den başlayıp Belçika’ya uzanan hikâyelerini anlattılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear