23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi’nin türbanõn üni- versitelerde serbest bõrakõlmasõna iliş- kin anayasa değişikliğinin iptaline iliş- kin kararõnõn gerekçesi Resmi Gaze- te’nin dünkü sayõsõnda yayõmlandõ. Kararda, düzenleme “dinin siyasete alet edilmesi” ve “din istismarı” ola- rak nitelendirilirken teklif dahi edile- meyecek düzenlemelerin sayõsal ço- ğunlukla da değiştirilemeyeceğine işa- ret edildi. Meclis’in değiştirilemez maddeleri değiştirme yetkisinin de bulunmadõğõ vurgulandõ. Gerekçeli kararda şu değerlendirme ve uyarõlar öne çõktõ: Değişiklik ilk 3’e uygun olmalı: Anayasa değişikliğine ilişkin teklifle- rin her şeyden önce başlangõç bölümü ile 1. ve 2. maddelerinde yer alan il- kelerde en küçük bir sapmayõ veya de- ğişikliği öngöremeyecekleri, değişik- liklerin sözü geçen ilkelerin tümünü ve- ya herhangi birisini hedef almasõ du- rumunda teklif edilemeyecekleri ve ya- sama meclislerince kabul edilemeye- cekleri, teklif edilmeleri ve kabul edil- meleri durumunda ise anayasanõn 9. maddesinde belirtilen biçim koşullarõna aykõrõ olacağõ belirtilmiştir. Anayasa- nõn 4. maddesinde “Anayasanın 1’in- ci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesin- deki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve de- ğiştirilmesi teklif edilemez” denilmek suretiyle, anayasa de- ğiştirme yetkisinin kullanõlamayacağõ, kullanõlsa dahi huku- ken geçerli olamaya- cağõ alanlar açõkça belirlenmiştir. Öngö- rülen teklif ve oylama çoğunluğuna uyul- maksõzõn gerçekleş- tirilecek bir anayasa değişikliği hukuken geçerli olamayacağõ gibi, değiştirilmesi teklif edilemeyecek bir anayasa kuralõna yönelik değişiklik teklifi yasama or- ganõnõn yetkisi kapsamõnda değildir. Yetkisiz olduğu bir alanda yasama faaliyetine hukuksal geçerlilik tanõmak da mümkün değildir. Anayasa deği- şikliklerinin anayasa normlarõnõn bü- tünlüğünden doğan ve anayasanõn ilk üç maddesinde somutlaşan temel ter- cihe uygun olmasõ gerekir. Sayısal çoğunluk yetmez: Ana- yasayõ değiştirme yetkisinin, hukuksal geçerlilik ve etkinlik kazanabilmesi için anayasanõn 4. maddesinde teklif edi- lemez olarak belirlenen hükümlere ilişkin olmamasõ, teklif ve oylama ço- ğunluğuna uyularak ve nihayetinde ivedi görüşme yasağõ ihlal edilmeden kullanõlmõş olmasõ gerekir. Teklif edi- lebilir olmayan bir anayasa değişikli- ğinin teklif çoğunluğu koşulu yerine getirmiş olmasõ, hukuken geçersiz ni- telikteki bir yasama tasarrufunun sõrf sayõsal çokluğun gücüyle etkin kõlõn- masõnõn gerekçesi olamaz. Türban baskı oluşturur: Olaya kõyafet açõsõndan bakõldõğõnda, bu hü- küm karşõsõnda devlet organlarõ ve idare makamlarõnõn, kişilere yüksek öğ- renim hakkõndan yararlanõrken bu hak- kõn kullanõmõna hiçbir sõnõrlama geti- remeyecekleri anlaşõlmaktadõr. Kulla- nõlan dinsel simgenin tüm öğrencilerin bulunmak zorunda olduğu derslikler- de veya laboratuvar ortamlarõnda, fark- lõ yaşam tercihlerine, siyasal görüşle- re veya inançlara sahip insanlar üze- rinde bir baskõ aracõna dönüşmesi ola- sõlõğõ bulunmaktadõr. Bu olasõlõğõn or- taya çõkmasõ durumunda taşõnan din- sel simgenin başkalarõnõn üzerinde yaratacağõ baskõ ve olasõ eğitim aksa- malarõ ile kamu düzeninin bozulmasõ karşõsõnda, üniversite yönetimlerinin ve kamu kurumlarõnõn müdahalesine ola- nak verilmemesi, herkesin eşit şekilde eğitim hakkõndan yararlanmasõnõ en- gelleyebilecektir. İstismara izin verilemez: Dinin, din duygularõnõn veya dince kutsal sayõlan şeylerin istismar edilmek su- retiyle kullanõlmasõna anayasa izin vermemektedir. Zira her bir toplumsal sorun istismarõ, bu sorunun çözüm- lenmesi olanaklarõnõ ortadan kaldõrmak suretiyle, bir yandan toplumsal çatõş- malarõn derinleşmesine ve demokratik süreçlerin işlevsizleştirilmesine yol açabilir; sonuçta devlet iktidarõnõn toplumsal sorunlarõ çözeceğine yöne- lik inancõ zedeleyebilir. Dava konusu kuralõn hazõrlanõş ve kabul biçimi di- ni duygularõn istis- mar edilemeyeceği hükmünü göz ardõ etmektedir. AİHM örneği: Avrupa İnsan Hakla- rõ Mahkemesi, Leyla Şahin kararlarõnda, devletlerin dinsel sembollerin kullanõ- mõna ilişkin düzen- lemeleri söz konusu olduğunda takdir hakkõnõn geniş oldu- ğunu, “kamu düze- ni ve güvenliğinin sağlanması” bakõ- mõndan demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliğinde olduğunu kabul et- miştir. Dahlab-İsviç- re kararõnda, türbanõn cinsiyetler arasõ eşit- lik ilkesiyle bağdaş- masõ güç olan dini bir simge olduğunu, öğ- retim faaliyetinde başörtüsü takma yasağõnõn başkalarõnõn hak ve özgür- lüklerinin, kamu güvenliğinin ve kamu düzeninin korunmasõ amacõyla orantõ- lõ ve demokratik bir tedbir olduğunu ifade etmiştir. RP kararlarõnda laiklik ilkesine saygõ gösterilmemesi şeklin- deki bir tutumun sözleşmeden yarar- lanamayacağõ kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi kararlarõ gözetildiğinde, yapõlan düzenlemenin, yöntem bakõ- mõndan dini siyasete alet etmesi, içe- rik yönünden de başkalarõnõn haklarõ- nõ ihlale ve kamu düzeninin bozulma- sõna yol açmasõ nedeniyle laiklik ilke- sine açõkça aykõrõ olduğu sonucuna ula- şõlmõştõr. Anayasanõn 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel nitelik- lerini dolaylõ bir biçimde değiştiren ve işlevsizleştiren bu düzenleme anaya- sanõn 4. maddesinde ifade edilen de- ğiştirme ve değişiklik teklif etme ya- sağõna aykõrõ olduğundan, anayasa- nõn 148. maddesinin ikinci fõkrasõnda öngörülen teklif koşulunun yerine ge- tirilmiş olduğu kabul edilemez. Açõk- lanan nedenlerle dava konusu yasanõn 1. ve 2. maddeleri anayasanõn 2., 4. ve 148. maddelerine aykõrõdõr, iptali ge- rekir. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 2008 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN İlk Ergenekon İzlenimleri... Demokrasi vaadiyle işbaşına gelip sivil darbey- le rejimin niteliğini değiştiren diktatör, yeni büyük bir hapishane kompleksi açmış törenle; saf gaze- tecilerden biri, başına geleceklerden habersiz sor- muş: - Efendim, okul açsaydınız daha iyi değil miydi, neden okul değil de hapishane açıyorsunuz? Diktatör sinirlenmiş: - Bundan sonra okula gidecek halim yok ki, okul açayım. Pazartesi günü, Silivri’deki hapishane komplek- sini görünce aklıma geldi bu öykü. Bin dönüm üzerine inşa edilmiş hapishane komp- leksi. Bölgenin çocuğu, gazetecinin hası Yalçın Ba- yer’in belirttiğine göre, çok verimli bir tarım arazi- siymiş bu bin dönümlük alan. Eski hapishaneleri düşündüm. Onlar bunun ya- nında gecekondu kalırlar ya da hapishanecik, ha- ni gemi var, gemicik var ya, öyle işte, hapishane var, hapishanecik var. Üstelik devasa tesisin kapısına büyük bir tabe- la asılmıştı: “TC Adalet Bakanlığı Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü” Doğrusu tutukluları kıskandım. Biz pestenkera- ne hapishanelerde yatardık, hatta Cevizli Zırhlı Tugayı’nda hapishaneye tebdil edilmiş, cephane- liğin dışında, burada insanların yattığını belirtmek üzere, tenezülen hapishane olduğunu belirten bir ta- bela bile asmamışlar, ama kaçmamamızı sağlamak için, çevreye nöbetçi dobermanlar koymayı da unut- mamışlardı. Şimdiki tutuklular ise “Kampüs”te kalıyorlar. Yerleşke sözcüğünün karşılığı olan bu Amerikanca deyişi nasıl telaffuz edeceğiz, dilimizde yazıldığı gi- bi “a” ile mi, yoksa ağzımızı da hafifçe yayarak “e” ile mi? Evet “kampüs” mü, yoksa “kempüs” mü? Ne olursa olsun, içeridekine, sade hapishanede yatanlara oranla daha mı bir üstünlük sağlıyor acaba bu ad? Onun da benim de ömrümüz vefa ederse, çıktı- ğında, her iki durumu da tatmış Doğu Perinçek’e izlenimlerini soracağım. “Kampüs”teki ilk gün tam bir skandalla açıldı. Sanıklar ve avukatları salona sığdırılamamışlar- dı. Bu davadaki sanık sayısı ne zamandan beri bel- liydi. Davanın nerede görüleceği ve salonun boyutları belliydi. İlk duruşmanın günü iki aydan uzun süre- den beri belliydi. Bütün mesele, bu sanık ve avukatları sığdırılacağı mekânda yargılamaya başlamaktı. Veriler tamamdı, amaç belliydi. Basit bir düzen- lemeyle her şey halledilebilirdi. Ama olmadı, sanıklar salona sığdırılamadı. Sa- nıkları salona sığdıramayanlar, Ergenekon soruş- turmasını, hukukun ve demokrasinin sınırları içine sığdırmaya ve 86 kişiyi yerleştiremeyenler, 2500 say- falık iddianamenin on binlerce sayfalık belgenin içi- ne dalıp adaletin hassas terazisiyle her şeyi ölçmeye, adalet dağıtmaya çalışacaklar. Allah kolaylık versin ama bana pek kolay gibi gö- rünmüyor... Tabii yargıya güvenimizin tam olduğuna ve ada- letin tecelli edeceğine inandığımızı söylemeye mecburuz. Mecbur muyuz? Hem adaletin tecellisi her şeyi çözmeye yetiyor mu? Örneğin Şener Eruygur Paşa için adalet tecelli etse ne yazar... Varsayalım ki, mahkeme beraatına hükmetti. O be- raat kararı gidenleri geri getirir mi? O beraat kararı, o durumda tutuklama kararı ve- renlerin vicdanını temizler mi? “Tutuklandığına göre zaten vardı bir şeyi” man- tığı kadar hukuka aykırı bir düşünce tarzı olamaz. Eğer bu düşünce doğru olmuş olsaydı, o zaman tutuklamadan sonra, sanığın suçlu mu, masum mu olduğunu araştırmaya gerek kalmaz. Tutuklama ile infaz başlatılırdı. Zaten uygulamada bizim hukuk sistemimizde olan da budur. Bir tedbir olan tutukluluk bir infaz kurumu gibi kul- lanılmakta, bu durumda adaletin tecellisinin de hiç- bir kıymeti harbiyesi kalmamaktadır. “Olur mu öyle şey?” demeyin. Oluyor. Nitekim be- nim bizzat başıma geldi. Daha önce de yazdım, şimdi de yazıyorum ki, bu çarpık uygulamaya başkaları da kurban gitmesin. 12 Eylül döneminde Barış Derneği Davası’ndan yargılandım, diğer arkadaşlarım gibi benim için de savcı o zamanki TCK 141-142’den sekiz yıl hapis istedi. Bu istem yargı tarafından kabul edilse idi, in- faz yasasına göre, 38 ay 20 gün yatmam gereke- cekti. Sonunda o davada kesinleşen hükme göre, 141 ve 142. maddelerden suçlu bulunmadım. Ama tutuklu olarak 38 ayı, yani mahkûm olsaydım ya- tacağım sürenin 20 gün eksiğini yattım. Ama olsun! Sonunda adalet tecelli etti ya! Güldürme beni yahu Adalet!.. asirmen@cumhuriyet.com.tr İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com İSTANBUL KADIN KURULUŞLARI BİRLİĞİ KADIN KURULTAYI 24 Ekim 2008 Saat: 11.00 - 15.00 Program Açılış - Sunan: Ayça SUCU Saygı duruşu - İstiklal Marşı Açış Konuşması - Nazan MOROĞLU Çalışma Yaşamında Kadın - Prof. Dr. Türkel MİNİBAŞ Dinleti - Mutlu İNAL, Ozan ÇAVDAR Eğitimde Kadın - Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal ERZEN Prof. Dr. Erdener YURTCAN’a Plaket Takdimi Cumhuriyet’in Kazanımları - Prof. Dr. Süheyl BATUM 12.50 – 13.15 ARA Dinleti - Müge ÇAKARLI, Ertuğrul ŞENTÜRK, İnci SUNAR Sosyal Güvenlik K.- Kadınlar İçin Ne Getiriyor Ali TEZEL Medyada Kadın - Defne SAMYELİ Cumhuriyet ve Gençlik - Pınar AKKOÇ Sonuç Bildirgesi: Aydeniz TUSKAN Dinleti - Kapanış YER: Yunus Emre Kültür Merkezi 9-10. Kısım Atrium Yanı, ATAKÖY Tel: 0212 661 19 41 1923'ten Sonsuza Anayasa Mahkemesi, türban davasõnõn gerekçeli kararõnda TBMM’nin de değiştiremeyeceği hükümlere dikkat çekti ‘Türban din istismarõ’ AKP ve MHP’nin türbanõ üniversiteye sokmak için yaptõklarõ anayasa değişikliğini, din istismarõ ve dinin siyasete alet edilmesi olarak değerlendiren Yüksek Mahkeme’nin gerekçeli kararõnda, ‘‘Taşõnan dinsel simgenin başkalarõnõn üzerinde yaratacağõ baskõ ve olasõ eğitim aksamalarõ ile kamu düzeninin bozulmasõ karşõsõnda, üniversite yönetimlerinin ve kamu kurumlarõnõn müdahalesine olanak verilmemesi, herkesin eşit şekilde eğitim hakkõndan yararlanmasõnõ engelleyebilecektir’’ denildi. ‘Meclis sınırı aşmamalı’ Kurucu iktidarõn siyasal düzene ilişkin temel tercihi anayasanõn ilk üç maddesinde, bunun somut yansõmalarõ ise diğer maddelerde ortaya çõkmaktadõr. 4. madde ise ilk üç maddenin güvencesi olma niteliği itibarõyla doğal olarak değiştirilmezlik özelliğine sahiptir. Bu durumda her bir maddede yapõlacak değişikliklerin siyasal düzende değişikliklere ve kurucu iktidarõn yarattõğõ anayasal düzende dönüşümlere yol açmasõ mümkündür. O halde anayasanõn diğer maddelerinde yapõlacak değişikliklerle anayasanõn yasama organõ için çizdiği sõnõrlarõn aşõlma olasõlõğõ göz ardõ edilemez. İlk üç maddede değişiklik öngören veya anayasanõn sair maddelerinde yapõlan değişikliklerle doğrudan doğruya veya dolaylõ olarak aynõ sonucu doğuran herhangi bir yasama tasarrufunun da hukuksal geçerlilik kazanmasõ mümkün olmayacaktõr. GEREKÇELİKARARDAN Şahin: Karar yeni bir sorun ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin, Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili gerekçeli kararõnõ nasõl değerlendirdiğinin sorulmasõ üzerine, bunun hukukçular tarafõndan çok tartõşõlacak bir konu olduğunu söyledi. Yüksek mahkemeyle bir polemik içine girmek istemediğini söyleyen Şahin, “Ama bu karar, Türk siyasetinin gündemine, Türk anayasa hukukunun önüne yeni bir konuyu getirmiştir. Belki yeni bir sorunu getirmiştir” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear