25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 EKİM 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Küçülürken... Krizin, en çok öngörebilmiş olanların bile itiraf ettikleri gibi “Bekliyorduk ama bu kadar büyük olacağını, derinleşeceğini asla öngörmemiştik” boyutuna ulaşması, dünya çapında alınan on- ca önlemden sonra, piyasaların her yerde düşmeye devam etmesi, dünyanın her yerinde paniğin reel ekonomiye, milyarların yaşamına yönelmesine yol açtı. Bizde de en büyük ko- rku, reel ekonomiye nasıl, ne boyutlarda yan- sıyacağı üzerinden... Sağduyu, vicdan sahibi olanlar şimdiden u- yarıya başladılar: “Piyasaların krizi bir günde reel ekonomiye yansımaz. Henüz ortada ekonomik bir gerekçe yokken işyerlerinde üre- tim düşürmek, işçi çıkarmak vicdansızlık olur” diye. Reel ekonominin büyüklerinin örgütü TÜSİAD’ın çıkışı kaygılı. Dünkü, TÜSİAD ile Koç Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenledikleri “Küresel kapitalizmin geleceği” başlıklı ulus- lararası toplantının başlığı bile kaygının boyut- ları için işaret sayılabilir. Başkan Yalçındağ, açılış konuşmasında, yüzyılın en büyük krizine, Türkiye’nin 4.5 milyarlık cari açıkla yaka- landığının, ihracatının odağı AB ülkeleri ile Rusya’nın krizden en çok etkilenen ülkeler olduklarının altını çizdi. Türkiye’yi, sağlıklı değerlendirilemeyen büyüme yıllarının ardın- dan, daha önceki küçülme tahminlerinin çok üstünde bir küçülmenin beklediğini söyledi. Zaten IMF, aynı gün dünya için, gelişmiş ülkeler dahil, gelişmemiş ülkelerde daha fazla olacağı varsayımı ile, hem bu yıla ait hem de g- elecek yıla yönelik büyüme rakam tahminleri- ni yarı yarıya düşürdü bile. Karamsarlar, içinde Türkiye olmak üzere pek çok ülkede eksi büyümeden söz açar oldular. Küçülme sözcüğü, kapitalist düzende, işçi çıkarmaları, üretimin düşürülmesi, işsizlik ile eşanlamlı. 2002 krizinin işsizlik vurgunun acısını unutamamış, nüfus artışı bağlantılı iş yaratamamış ülkemizde, sokaktaki insanımızın en iyi bildiği acı işsizlik değil mi? Kendisinin ruhunu teslim ettiği bir işi olsa dahi, ailesinde işten çıkarmanın tadını tatmamış, en azından yeni yetişen genci işsiz kalmamış olanı var mıdır? En son en ciddi, TİK verileri üzerinden yapılmış araştırma sonucuna göre, 2 milyon 237 bini resmi kayıtlarda yer almış, 3 milyon 891 bin işsizimiz var. Çalışma çağı nüfusumuzun yüzde 23.7’si, yaklaşık her 4 kişiden birisi zaten kriz öncesinden işsizdi. 2002 krizi sonrası, AKP ik- tidarlarında, Erdoğan hükümetleri icraatları, IMF reçeteleri uygulamalarında, yakalanmış kimi büyük şanslar vardı. Halkın ağır bedel ödemesinden sonra, krizlerin ardından kapitalist düzende otomatiğe bağlanmış iyileşme sürecine, dünya piyasalarının parlak yılları ek- lenmişti. Kanlı petrolün önlenemez yükselişi ile, piyasalarda gidecek yer arayan bol paradan Türkiye’ye de önemli paylar düşmüştü. AB ülkeleri, başta Rusya, ihracatta önemli pazarlar- la, önemli yükselişler yaşanmıştı. Üst üste or- talama yüzde 7’ler gibi çok parlak bir büyüme sürecini yakalamıştık... Gerçi reel ekonominin kimi çok anlamlı, önemli verilerinin iyi gitmediği yolunda uyarı yap- maya çalışan ekonomistlerimiz de vardı; çoğu- nun gazetemizde de yer alan rapor ve u- yarılarında, durmadan piyasalardaki pembe tablonun, Türkiye’de işlerin iyi gittiği anlamına gelmediği anlatılmaya çalışılıyordu. En çok or- talama yüzde 7 gibi anlamlı büyümenin Türkiye’de işsizlik sorununu çözmediğinin, is- tihdamın artmadığının altı çiziliyordu. Büyüme paralelinde iş yaratılamamasının üretimin mod- ernize edilmesi ile açıklanamayacağı vurgu- lanıyordu. İstihdam artmıyordu, çünkü Türkiye’de üretiliyor görünen, ihraç edilen ürün- ler giderek daha büyük oranlarda ithalata, hazır ara üretimlere dayanır olmuştu. Pamuk üre- timinden vazgeçmiş, kumaşını bile ithal eden, tekstil ihracatı eğer yüzde 65’ler üstü ithalata o- turmuşsa, bu iyi bir şey değildi. İhraç edilen o- tomobilin kapı tokmağı bile ithal malı ise, o da öyle. Ortalama yüzde 60’ları bulan oranlarda ithal ürünlere oturtulmuş bir ihracat ürünü üretimi, iş- sizliği ortadan kaldıramayan bir büyüme, ekonomik gelişme olabilir miydi? İşte cari açığı da çok büyüten, Türkiye’deki gerçek üretime dayanmayan, ihracat, piyasalar düzenine oturmuş bir büyüme, Türkiye’nin düze çıkmakta olduğu anlamına gelmiyordu. Şimdi de işsizlik yaramıza merhem olamamış bu büyümenin hızla küçülmesinden, hatta belki de eksilere dönüşme olasılığından söz ediyoruz. Şairin cümlesindeki gibi, olursa, “felaketimiz olur, ağlardık..” Hani Başbakanı, Cumhurbaşkanı, ilgili bakan- ları koro halinde, AKP iktidar kadroları; bu krizin, 2002 deneyimimizden, piyasalar krizinin bizi da- ha hafif vurabileceğinden söze girerek, Türkiye için bir şans olabileceğinden söz ediyorlar ya.. Krizden önce sigortalı işçi sayısına yaklaşmış iş- siz sayısı olan bir ülkeden söz ettiğimizi unut- madan, biz de “Evet Türkiye için yakalanmış bir şans olabilir..” demek istemez miyiz? Şeytana pabucunu ters giydiremez miyiz? Çok anlam- lı rakamlarla büyürken, işsizlik sorununa çözüm üretememiş, işsiz sayısını azaltamamış bir ülke olarak, küçülürken işsiz sayısını azaltacak, is- tihdamı büyütecek üretim koşullarını, mu- cizesini yaratamaz mıyız? soner@cumhuriyet.com.tr RUSYA’DA 86 MİLYAR DOLARLIK ÖNLEM Rusya Parlamentosu’nun aşağõ kanadõ Duma, krize karşõ ha- zõrlanan ve değeri 86 milyar dolar olan iki önlem paketini onay- ladõ. Paketlerde yer alan önlemler, dõş borçlarõnõ yeniden ya- põlandõrmasõ gereken banka ve şirketlerin kullanabileceği 50 milyar dolarlõk bir fon kurulmasõnõ ve ikinci derecede alacaklarõ olan Rus bankalarõna 950 milyar ruble (36.31 milyar dolar) verilmesini içeriyor. Ayrõca, ABD ve Asya borsalarõndan ge- len yüksek satõş haberlerinin Rus borsasõnda benzer bir krize neden olabileceği kaygõsõ taşõyan Rus yetkililer, borsalarõn dün açõlmamasõ kararõ aldõlar. JAPONYA İLK KURBANI VERDİ Küresel finans krizinde Japonya’nõn verdiği finansal kurban Yamamoto adlõ sigorta şirketi olurken, hükümet 1990’lardan kalma bir banka kurtarma yasasõnõ devreye sokarak küçük bankalara destek olmaya hazõrlanõyor. Hükümet, küçük bankalarõ desteklemek için 100 mil- yar dolarlõk bir fon oluşturmayõ tasarlõyor. Borsada işlem görme- yen yaşam sigortasõ şirketi olan Yamamoto Co, 2.7 milyar dolar borç- la iflas etti. Öte yandan Japonya, önceki gün IMF’nin, küresel finansal krizden etkilenecek ülkelerin kurtarõlmasõ çağrõsõna destek vererek yardõm etmeye hazõr olduğunu bildirdi. Japonya’nõn resmi döviz re- zervleri 995 milyar, Çin’in ise 2 trilyon dolar civarõnda bulunuyor. Aralarõnda belediyeler, çeşitli yardõm vakõflarõ ve polis teşkilatõnõn yar- dõmlaşma sandõğõnõn da bulunduğu 100’ün üzerindeki kamu kuruluşunun 1 milyar sterlini aşan miktardaki parasõnõn İzlanda’daki iflas eden ban- kalarda batmasõ, İzlanda ile İngiltere arasõndaki ilişkilerin iyice gerilmesine yol açtõ. İngiltere Başbakanõ Gordon Brown, İzlanda’nõn İngiliz kurum- larõnõn hesaplarõna garanti vermemesini tümüyle kabul edilemez ve hu- kuk dõşõ bir tutum olarak değerlendirdi. İngiliz hükümetinin iflas eden İz- landa Bankasõ Landsbanki olmak üzere İzlanda şirketlerine ait İngiltere’deki değerleri dondurma yoluna gitmesini açõklamasõ üzerine İzlanda Başba- kanõ Geir Haarde, bunun dostluğa sõğmayan bir tutum olduğunu söyledi. ‘Piyasa kâhini’ ekonomist Roubini kriz reçetesi hazõrladõ ve radikal önlemler önerdi Ekonomi Servisi - Avrupa Sendikalar Konfede- rasyonu’nca (ETUC) yapõlan açõklamada kapitalizmin aşõrõlõklarõnõn, kendisini iflasõn eşiğine getirdiği ve ger- çek ekonomi karşõsõnda tehdit oluşturmasõna neden ol- duğu vurgulanarak, krizin, bir dönüm noktasõ olma- sõ ve ekonomik politikalarda tam bir değişikliğe yol açmasõ gerektiği kaydedildi. Avrupa’nõn 36 ülkesin- de 60 milyon üyesi bulunan ETUC’un, küresel mali krize ilişkin değerlendirmesinde, mali kapitalizmin ege- men modelinin çökmeye çok yakõn olduğu görüşüne yer verildi. Değerlendirmede, “Amerikan hüküme- ti, bankalarını kendi akılsızlıklarının sonuçların- dan kurtarmak için milyarlarca dolar parayı hal- kın cebinden almaya çalışıyor. Açıkça söylemek ge- rekirse bu ekonomik kriz, Wall Street, Londra ve diğer büyük ekonomik merkezlerin pervasızlığı ve açgözlülüğü sonucu meydana gelmiştir” denildi. Değerlendirmede, bir daha asla vatandaşlarõn öde- dikleri vergilerin, üst düzey yöneticilerin aldõklarõ çok büyük paralar ve ikramiyeler için kullanõlmamasõ, his- sedarlarõn kârõnõn, şirketlerin yegâne amacõ olmama- sõ gerektiği belirtildi. YÜZDE 7.7 DÜŞTÜ Panik İMKB’ye de sıçradı Ekonomi Servisi - Küresel çapta alõ- nan önlemlerin dünya ekonomisinin durgunluğa girmesini önleyemeyeceği korkusuyla dünya borsalarõnda yaşanan panik İstanbul borsasõna da sõçradõ. İs- tanbul Menkul Kõymetler Borsasõ’nda (İMKB) işlem gören hisse senetleri günlük bazda ortalama yüzde 7.72 oranõnda değer yitirdi. Böylece Bileşik Endeks 22 Ağustos 2005 Pazartesi gününden bu yana ilk kez günü 28.000 puanlõ sevilerden ta- mamlamõş oldu. Endeks en son 22 Ağustos 2005 günü kapanõşta 28.951 puan olmuştu. İMKB Ulusal 100 En- deksi, ikinci seansta 532.97 puan dü- şerek 28.495 puandan kapandõ. Hisse senetlerinin ikinci seanstaki ortalama değer kaybõ yüzde 1.84 oldu. İlk se- anstaki 1.849 puanlõk düşüş dikkate alõndõğõnda, Borsa endeksi günün ta- mamõnda 2.382 puan geriledi. Hisse se- netleri günlük ortalama yüzde 7,72 değer yitirdi. İMKB’de önceki Cuma gününe gö- re haftalõk kayõp yüzde 17,53, 2007 so- nuna göre kayõp yüzde 48,69 olarak ger- çekleşti. Bileşik faiz, 20.06’dan yüzde 20.71’e çõkarken gün içinde 1.44 YTL’ye çõkan dolar daha sonra 1.42 seviyelerine ge- riledi. Uzmanlar, yüksek borçlanma mali- yetlerinin ve yavaşlayan tüketici har- camalarõnõn, oto üreticisi, sigorta ve enerji şirketlerinin kredi krizinin bir sonraki kurbanlarõ olacağõ yolundaki endişeleri artõrdõğõnõ savunuyor. ABD’de enerji ve otomobil üretici- lerinin zor duruma düşeceği endişesi- nin mevcut krizi daha da derinleştire- ceğini vurgulayan uzmanlar İMKB için teknik olarak bakõldõğõnda en- dekste desteğin 29.700, 28.200, di- rencin 31.400, 32.500 seviyesinde ol- duğunu belirtiyor. Ekonomi Servisi - RGE Monitor adlõ kuruluşun başkanõ ve New York Üniver- sitesi ekonomi profesörü olan Nouriel Roubini RGE’de yayõmladõğõ makale- sinde krize karşõ alõnmasõ gereken ön- lemleri sõraladõ. Bu önlemlerin küresel bo- yutta alõnmasõ gerektiğini ancak sorunun ciddiyeti ve ülkelerin elindeki ola- naklarõn gösterdiği farklõlõkla- ra göre uygulamada bazõ de- ğişiklikler olabileceğini söyledi. Reuters’õn habe- rine göre Roubini’nin önlemlerin arasõnda şun- lar yer alõyor:  Küresel boyutta ve gecikmeden uygu- lanmak üzere, ortala- ma en az 150 baz puan olmak üzere ikinci bir fa- iz indirimi yapõlmasõ.  Tüm mevduatlara ge- çici olmak üzere toptan gü- vence getirilirken, borçlu şir- ketler arasõnda durumu daha iyi olan- lara öncelik verilmesi.  Borcunu ödeyemeyen ailelerin borç yükünü acilen hafifletmek için tüm haciz kararlarõnõn geçici olarak askõya alõnma- sõ.  Hükümetlerin, bayõndõrlõk projeleri, altyapõ harcamalarõ, işsizlik ödenekleri, dü- şük gelirli ailelere vergi iadesi ve kay- naksõz kalmõş kamu ve yerel yönetim ku- rumlarõnõ kapsayacak büyük çaplõ bir fi- nansal canlandõrma paketi oluşturmasõ.  Bankacõlõk sorunlarõnõn çözümü için, yetersiz kaynaklarõn önceliklere göre da- ğõtõlma tercihlerinin yapõlmasõ, finans kurumlarõnõn kamu kaynaklarõyla yeniden sermayelendirilmesi ve zor durumdaki ai- leler ve borçlularõn borç yükünün az- altõlmasõ.  İş dünyasõnõn sağlam ku- rumlarõna kamu kredisi sağ- lanmasõ.  Cari fazlasõ olan ve borç veren konumundaki ülkeler ile cari açõk veren borçlu ülkeler arasõnda, açõklarõn düzenli olarak finanse edilebilmesini ve alacaklõ ülkelerdeki cari fazlanõn, bu tür dengesiz- liklerin düzeltilmesinden doğacak sorunlarõ önlemek amacõyla yeniden yönlendiril- mesini kapsayan anlaşmalar ya- põlmasõ. Roubini, eşgüdümlü olmasõ gerektiği- ni belirttiği bu radikal önlemler yerine ge- tirilmediği takdirde, piyasalarõn çökece- ğini, küresel ve sistemik bir finans çö- küntüsü yaşanacağõnõ ve küresel bir dep- resyonun ortaya çõkacağõnõ söylerken, karar için IMF ve Dünya Bankasõ yõllõk toplantõlarõnõn, en uygun zaman olduğu- nu da belirtti. İNGİLTERE VE İZLANDA KRİZLE GERİLDİ ETUC: Kapitalizmin çöküşü yakõn Krizi önceden gören ekonomistlerden Nouriel Roubini, cari fazlasõ olan ve borç veren konumundaki ülkeler ile cari açõk veren borçlu ülkeler arasõnda, açõklarõn düzenli olarak finanse edilebilmesini sağlayacak anlaşmalar önerdi. Önlemlerin yetmeyeceği ve krizin derinleşeceği endişeleri piyasalarõ vurdu Küreselleşme ve kapitalizmin artõk küfür gibi algõlandõğõnõ söyleyen Harvard Üni- versitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Jeffry Frieden “Bu noktaya gelmesinin so- rumlusu Bush yönetimi” dedi. ABD’de 5 yõldõr uygulanan politikalarõn kriz yarattõğõ- nõ söyleyen Frieden, kapitalizmin geldiği nok- tayõ şöyle özetledi: “Popülist politikalarla tüketimin pom- palandığı ABD’de üretilenden çok daha fazlasının tüketilmesinin bir yerde patlak vereceği açıktı. Bush yönetimi vergi indi- rimleri ile mali açığı arttırdı ve üretti- ğinden fazlasıyla refah içinde yaşayan bir toplum yarattı. Ancak kapitalizm 90’lı yıllardan sonra ülkenin en zenginle- rinin kazandığı bir sistem haline dönüştü. Özellikle çokuluslu şirketler ve bu şir- ketlerin CEO’ları çok ciddi kazançlar sağ- ladı. Kapitalizm gelir dağılımı adaletsiz- liğini fevkalade arttırdı. Artan gelir ada- letsizliği, halkın büyük bir kesiminin ka- pitalizmi ve küreselleşmeyi küfür gi- bi algılamasına neden oldu. Bu sistemden yararlanmayan ke- sim, şimdi yaşanan krizin fatu- rasının kendisine çıkarılma- sından şikâyetçi. O nedenle kapitalizm dünyanın her ye- rinde sosyal politikalarla top- lumun diğer kesimlerin de kazanç sağlayacağı şekilde desteklenmeliydi. Küresel- leşmenin 1. aşaması 1. Dün- ya Savaşı’yla çökmüştü. İlk çöküşü, uluslararası işbirliği ile aşıldı. Şu anda küresel- leşmenin 2. aşamasındayız ve ve bu kriz de ülkelerin ciddi ve kararlı işbirliği ile aşılabilir.” ‘Krizin sorumlusu Bush yönetimi’ Zenginler elini cebine atsõn Ekonomi Servisi- Dünya eko- nomisinde yaşanan kriz ardarda açõklanan kurtarma paketleri, mer- kez bankalarõnõn para pompala- malarõ ve hatta eşzamanlõ faiz in- dirimlerine rağmen şiddetlenmeye devam ediyor. Atõlan adõmlarla yatõşmayan piyasalarda dün ciddi bir çöküş daha yaşandõ ve küresel finans dalgasõ dünya borsalarõnõ ka- vurdu. Küresel çapta alõnan önlemlerin dünya ekonomisinin durgunluğa girmesini önleyemeyeceği korku- su dalga dalga yayõlarak tüm dün- ya borsalarõnõ sardõ. Avrupa bor- salarõ, ABD borsalarõnõn önceki günkü kayõplarõnõ izleyerek dün yüzde 9’u aşan kayõplarla açõldõ. Dow Jones’daki kayıp yüzde 8 Avrupa borsalarõnõn ardõndan ABD borsalarõ da dün küresel re- sesyon endişeleriyle güne yüzde 7’yi aşan kayõplarla başladõ. New York Borsasõ’nda Dow Jones en- deksi yüzde 8 düşüşle, Standard & Poor’s 500 endeksi yüzde 7 ve Nasdaq Bileşik Endeksi de yüzde 5’den fazla düşüşle güne başladõ. ABD’deki olumsuz hava Avrupa borsalarõndaki panik havasõnõ te- tikleyince, İngiliz FTSE 100 en- deksinde yüzde 9, Alman DAX 30 Endeksi yüzde 10, Fransõz CAC- 40 endeksinde yüzde 11’lik düşüş görüldü. Endonezya Borsasõ önceki gün- kü büyük değer kayõplarõ ardõndan dün açõlmazken, Rusya borsalarõ da krizden daha az etkilenmek ama- cõyla dün açõlmadõ. Borsalardaki hava petrol fiyatla- rõnõ düşürdü. Küresel büyümenin yavaşlayacağõna ilişkin beklentilerle petrol fiyatlarõnda düşüş sürdü. ABD ham petrolünün varil fiyatõ 79, Brent petrolü de 77 dolara geriledi. Kriz zamanlarõnda güvenli liman olarak görülen altõnõn ons fiyatõ yüz- de 2 artõşla 931 dolara kadar çõktõ. Kuyunun dibi yok Avrupa borsalarõnda dün yüzde 11’e yakõn kayõplar görülürken, ABD borsalarõ da küresel resesyon endişeleriyle günü yüzde 7’yi aşan kayõplarla karşõladõ. Endonezya ve Rusya, çareyi borsalarõ kapamakta buldu. BORSALAR KAPALI 7 ülkede işlemler askıda Halen en az yedi ülkede bor- sada işlemler askõya alõnmõş durumda. Bu ülkeler; Rus- ya, Avusturya, İzlanda, Ro- manya, Ukrayna, Brezilya ve Endonezya. Amerikan hükümetinin devasa kur- tarma planõ ve belli başlõ Merkez Bankalarõnõn faiz indirimleri de piysalardaki çekingenliği gidermiş gö- rünmüyor. Kredi piyasasõnda sõkõşõklõk devam ederken korkulan durum, işten çõkarmalarõn iyice artmasõ ve küresel bir resesyona girilmesi. Finans uzmanlarõ, ABD hükümeti- nin, İngiltere’de olduğu gi- bi, ülkedeki bankalarõn his- selerini devralabileceğini ve böylece bankalarõn ye- niden piyasaya borç ver- meye başlayabileceklerini söylüyor. ABD Başkanõ George Bush ise ülkesinin piyasalarda güveni tesis etme yolunda- ki çabalarõnõ sürdüreceğini söyledi. Ellerinde bunun için birçok araç olduğunu belirten Bush, ekonomik sorunlarõn çözümü için bu araçlarõ yo- ğun şekilde kullandõklarõnõ vurguladõ. Beyaz Saray’da gazetecilere bir açõklama yapan Bush, mali piyasa- lardaki çalkantõdan ise bü- yük oranda “belirsizlik ve kaygõ” havasõnõ sorumlu tuttu. Ne kurtarma planı ne küresel faiz indirimleri ne de merkez bankalarının pompaladığı paralar işe yaradı. Küresel önlemlerin yetmeyeceği ve krizin derinleşeceği endişeleri piyasaları vurdu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear