26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 AĞUSTOS 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Tarihi MGK toplantısı Anayasa fırlatma olarak kamuoyuna yansıyan toplantı sadece 10 dakika sürdü ve ekonomik krizin tetiklenmesine neden olduğu yorumları yapıldı. Cumhurbaşkanı Sezer’in, Çankaya Köşkü’nde bulunduğu süre içinde kuşkusuz en büyük kriz “anayasa fırlatma” olarak kamuoyuna yansıyan MGK toplantısında yaşandı. 19 Şubat 2001 tarihindeki MGK toplantısında Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit ve hükümet üyeleri arasında sert tartışmalar geçti. Bu tartışmanın ekonomik krizin tetiklenmesine neden olduğu yorumları yapıldı. Ecevit’in MGK toplantısını terk etmesiyle sonuçlanan bunalım, Cumhurbaşkanı Sezer’in kamu bankaları ile TMSF’deki bankaların batış sürecini inceletmek üzere Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirmesiyle başladı. Bunun üzerine Ecevit, Sezer’i “denetimin denetimini” yapmakla suçladı. Ecevit’in açıklamasının hemen ardından Çankaya Köşkü’nden yapılan açıklamada, görevlendirmenin BDDK’nin denetlenmesine ilişkin 10. olmadığı, “tasfiye edilen ve yönetimi TMSF’ye devredilen bankalarla ilgili işlemlerin denetlenmesiyle’’ sınırlı olduğu vurgulandı. Açıklamada, “Görevlendirmede doğrudan herhangi bir kişi ya da kurum hedef alınmadığı gibi geçmiş döneme yönelik olan ve konusu bakımından kamuoyunu da yakından ilgilendiren bu görevin yerine getirilmesinde BDDK’nin başarılı çalışmalarından ve elemanlarından da yararlanılacağı doğaldır’’ denildi. Bu açıklamaları izleyen günlerde toplanan MGK’de ise kriz patlak verdi. Ecevit’in, toplantı salonuna doğru yürürken Sezer’e “Yönetsel yetkilerimi kullanmayı engelliyorsunuz. Bankacılık Denetleme Kurulu’ndan elinizi çekin” dediği öne sürüldü. O anda sessiz kalan Sezer, toplantının başında gündem dışı olarak bir değerlendirme yapacağını belirterek, hükümete eleştiriler yöneltmeye başladı. İsmini önerdi, ‘nankör’ dedi B Ecevit, piyasaları altüst eden tarihi açıklamasını yapıyor. u atışmalar sırasında Ecevit ayağa kalktı. Bakanlarıyla birlikte toplantı salonunu terk etti. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın tam salon kapısından çıkarken “Nankör kedi” dediği duyuldu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, kuvvet komutanları ve bürokratlar ise gelişmeleri oturdukları yerden sessiz bir şekilde hayretle izlemekle yetindiler. Ecevit ve bakanların salonu terk etmesi züerine Sezer, ellerini iki yana açıp “Ben ne dedim ki, sadece olanları ve olmaması gerekenleri anlattım” dedi. Beş dakika geçmeden MGK’deki bürokratlara Ecevit’in ‘‘Toplantıyı terk edin’’ çağrısı iletildi. Bürokratlar durumu Sezer’e aktarıp MGK’den ayrılırken, MGK Genel Sekreteri Org. Cumhur Asparuk, ‘‘Efendim, teamüle göre toplantıyı bir sonuca bağlamamız ve bir açıklama yapmamız gerekiyor’’ deyince Sezer, ‘‘Ben o açıklamayı yaparım. Toplantı bitmiştir, çıkabilirsiniz’’ karşılığını verdi. Sezer, kabine üyelerinin salondan ayrılmasının ardından Kıvrıkoğlu ve kuvvet komutanları ile 25 dakika kadar süren bir görüşme yaptı. Asker üyeler, Çankaya’dan ayrıldıktan sonra doğruca Genelkurmay’a giderek durum değerlendirmesinde bulundular ve ‘‘Krize müdahil olmayalım’’ kararı aldılar. Sezer de Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu ve danışmanlarıyla odasında değerlendirmede bulundu. GK 10 DAKİKA SÜRDÜ Gergin diyalog GK’deki diyalog, basına şöyle yansıdı: Sezer: Anayasaya göre güçler ayrılığı önemlidir. Yasama, yürütme ve yargı organları kendi alanlarında ulusa ilişkin egemenliğini kullanır. Birbirlerinin yetki ve görev alanlarına karışmazlar. Siz yürütme organı olarak kuvvetler ayrılığını yıpratıyorsunuz. Milletvekillerini liderlerin askeri haline getirdiniz, el indirip kaldırma makinesi yaptınız. Meclis üzerinde dikta kuruyorsunuz. Sayın Ecevit, bankalarla ilgili olarak benim DDK’yi devreye sokmama tepki gösteriyorsunuz. Siz, basına ‘Denetimin denetimi mi olur?’ diyorsunuz. Burada yapılan nedir? Hükümet olarak kamuoyu önünde beni küçük duruma düşürüyorsunuz. Beni yıpratmak için uğraşıyorsunuz. Hukuk bilmiyorsunuz, anayasa bilmiyorsunuz, bilenlerden de yararlanmıyorsunuz. Sürekli önüme hukuka aykırı kararnameler gönderiyorsunuz. Siz benim tersime hareket ediyorsunuz, böyle şey olmaz. Ecevit: Hukuk devletini oluştururken Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumu da anımsatırım. Her şey sabırla olur. Sezer: Türkiye’nin temel sorunu yolsuzluktur ve siz bunun üzerine kararlılıkla gitmiyorsunuz. Yanınızdaki bakanların her biri yolsuzluk ithamı altında. Zekeriya Temizel iyi işler yapıyor, ama yapmadıkları var. Sadettin Tantan da iyi işler yapıyor, ama siyasi boyutuna gelince duruyorsunuz. Daha önce bir irticai soruşturmada DGM’ye yönelik konuştunuz, arkasından Beyaz Enerji ile ilgili savcıya müdahale ettiniz. Siyasi çıkar için yapıyorsunuz bunları. Meclis’te çoğunluğunuz var diye hiçbir eleştiri kabul etmiyorsunuz. Bu anlayışla yolsuzlukların üzerine gidilemez, temiz siyaset, temiz devlet olamaz. Yargıya baskı yapıyorsunuz, bu olacak şey değil. Burası demokratik bir ülke, yargıyı serbest bırakın. Yargı, hükümetten korkar hale geldi. Yolsuzluklar, ancak saydam bir devlet yapısı sağlanırsa önlenir. Ecevit: Bitti mi? Sezer: Hayır bitmedi. Yolsuzlukları koruyor görüntüsü veriyorsunuz. Ben buradan devlete bakınca uykularım kaçıyor, uyuyamıyorum. Bu yoksul halkın bankalarda 12 milyar doları gitti. Bugün hâlâ kamu bankalarında yolsuzluklar oluyor. DDK devreye girdi diye niye rahatsız oluyorsunuz? Yolsuzlukların örtbas edilmesine izin vermeyiz. Ülkeyi soydurtmayız. Enerji Bakanı Cumhur Ersümer’in istifası gerekirdi, ettir rıntılı bir açıklamada bulunacağız.’’ Ecevit, bir gazetecinin “Sayın Cumhurbaşkanı size ne gibi eleştiriler yöneltti’’ sorusu üzerine, “Tartışmalara ve ayrıntılara girmek istemiyorum. Üzerinde durmamız, düşünmemiz gerekli. Eşi görülmemiş bir olay. Devlet geleneklerimize, örf ve âdetlerimize aykırı bir üslupla Başbakan’a hitap etti Sayın Cumhurbaşkanı. Son derecede üzücü bir olaydı. Orada kalmaya devam edecek durumda değildim. Şimdilik daha başka bir şey söyleyecek durumda değilim’’ diye konuştu. ‘Y Bu açıklamanın ardından Bakanlar KuOLSUZLUKLA MÜCADELE SÜRECEK’ M mediniz. Bazı bakanlarınızla ilgili çok ciddi iddialar var. Çamurun üzerinde oturuyorsunuz. Örtbas etmeye çalışmayın, bırakın biz temizleyelim. (Önünde duran anayasa kitapçığını havaya kaldırıp) Denetimin denetimi mi olur diyorsunuz. Anayasanın 108. maddesi ortada, bal gibi olur. Anayasayı bilmiyorsunuz, bu sözleri söylüyorsunuz. Özkan: O anayasayı bir de biz görelim, anlayalım. Sezer: (Sinirli bir şekilde elinde tuttuğu anayasa kitapçığını Ecevit ve Özkan’ın bulunduğu yöne doğru fırlatarak) Alın okuyun o zaman. Özkan: (Anayasa kitapçığını alarak Sezer’in bulunduğu yöne doğru fırlatarak) Asıl anayasadan anlamayan sizsiniz. Bir de Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yaptınız. Burada hukuktan, kanundan söz ediyorsunuz. Kira Kanunu çıkarıldı. Herkes kanuna uydu, kirasını yüzde 10 artırdı. Ama burada hukuktan söz eden siz, evinizin kirasını dolar bazında yüzde 25 artırdınız. Yüzde 25’lik cumhurbaşkanısınız. Sizi orada oturtan iradenin biraz önce suçladığınız irade olduğunu unutmayın. O irade sizi oradan indirmesini de bilir. Özkan: (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu’nun araya girmek istemesi üzerine) Sen işine bak. Sezer: Ne gocunuyorsunuz ben bunları söylüyorum diye? Ben kariyerimle geldim buraya. Siz seçtiniz diye susmam mı lazım? Bu kamu bankaları nereye gidiyor? Bu sorun çözülmeden hiçbir yere varamayız. Yetkimi kullanıyorum. Cumhurbaşkanı Sezer, Rauf Denktaş’ı ağırlıyor. rulu’nu toplayan Ecevit, piyasalardaki yoğun hareketlilik üzerine toplantıya kısa bir süre ara vererek “Bugünkü MGK toplantısında Sayın Cumhurbaşkanı’nın neden olduğu olay çok üzücüdür. Devlet geleneğimizde yeri olmayan bir olaydır. Ancak hükümet görevinin başındadır. Hükümet ekonomik programını ve yapısal reformlara ilişkin düzenlemele ?ÖZKAN: ANAYASA GELDİĞİ GİBİ GİTTİ M Ecevit’in toplantıyı terk etmesiyle MGK Cumhurbaşkanı Sezer, askeri törenle karşılanıyor toplantısı, 10 dakika sürdü. 9.30’da başlayan toplantı saat 9.40’ta sona erdi. Ecevit, Başbakanlık Binası’nda bir araya gelerek değerlendirme toplantısı yaptı. Toplantıda hükümetin istifası tartışıldı, ancak aynı gün Hazine’nin tahvil satışı olduğu belirtilerek böyle bir girişimin doğru olmayacağı kararına varıldı. Ecevit, toplantıda Sezer’in ‘‘kriz çıkarmak amacıyla’’ toplantıya geldiğini görüşünü ileri sürdü ve şöyle yakındı: “Sayın Yılmaz ile birlikte odasına kadar gittim. Beş dakika kadar bekledik. Bize tek kelime etmedi. Madem bunları söyleyecekti, neden başbaşa kaldığımız bu süre içinde söylemedi? Beş dakika değil, 10 dakika daha bekleyebilirdik, bunları orada söyleyebilirdi. Veya MGK gündemi bittikten sonra özel gündemli bölüme geçildiğinde bunları konuşabilirdik. Ama bürokratların önünde terbiye sınırlarını aşan bir tavırla bunu yaptı.” H YILMAZ: ECEVİT DUYGUSAL TEPKİ İÇİNDEYDİ esut Yılmaz, 13 Haziran 2003 tarihinde TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’na “anayasa fırlatma” olayını ayrıntılarıyla anlattı. Bu olay, TBMM tutanaklarına şöyle yansıdı: “Biz yine her zaman olduğu gibi Sayın Başbakan, başbakan yardımcıları, ben ve Genelkurmay Başkanı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın odasına geçtik. Orada hiçbir tartışma olmadı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın hiçbir tarizi olmadı, ama toplantı başladığı zaman diğer üyelerin yanında, yani MGK’nin daimi üyeleri dışındaki diğer üyelerin yanında Sayın Cumhurbaşkanı, gündem dışı bir konuya değinmek istediğini söyledi. Ve Sayın Başbakan’a gayet ağır bir şekilde tarizde bulundu. Bunun üzerine Sayın Başbakan hiçbir karşılık vermedi, Sayın Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan zannediyorum bir tepkide bulundu. Bunun üzerine Sayın Cumhurbaşkanı, alın okuyun diye anayasa kitapçığını Başbakan’ın önüne itti. Sayın Başbakan da tepki olarak ayağa kaktı, bu durumda bu toplantıya devam E O sırada Türkmenistan’da bulunan BaşCEVİT’TEN PİYASAYI ALTÜST EDEN AÇIKLAMA üsamettin Özkan, yıllar sonra bir röportajında olayı şöyle anlattı: “Sezer hazırlanıp gelmişti. Olay çıkarmaya geldiği belliydi. Ortada soğuk bir hava vardı. Başlamadan önce konuşma yapmak istedi. Ecevit’in deyimiyle hakaretvari konuşmalar yaptı. Konu Talat Şalk ile ilgiliydi. Elinde bir anayasa vardı. Ecevit, çok üzgün ve kırgın bir sesle ‘Bitti mi efendim?’ diye sordu. ‘Bitmedi’ diye cevap verdi. O zaman ben devreye girdim. ‘Bilseydik biz de bir anayasa kitapçığı alırdık. Ne yeri ne zamanı’ dedim. Sezer de anayasayı ikimizin arasına fırlattı. O olayla ilgili ancak şu kadarını söyleyebilirim: Anayasa kitapçığı geldiği gibi geri gitti. Nasıl geldiyse öyle geri yolladım. Kendisinden 17 yaş büyük Ecevit’e bunu yapmamalıydı.” Özkan, bir başka röportajında da şöyle dedi: “Herkes geçmişe baktığı zaman pişman olur, ben de onlardan biriyim. Ama ‘Pişmanım’ dememek lazım. Cumhurbaşkanını tartışmayı doğru bulmuyorum.” M edemeyeceğini ifade etti. Ben Sayın Başbakan’la beraber toplantıdan çıktım, yandaki odaya geçtik. Sayın Başbakan gayet sinirliydi, asabiydi. Bunun doğurabileceği ekonomik komplikasyonlar konusunda kısaca kendisiyle orada ayaküstü görüştük. Çıkışta beraber çıktık. Cumhurbaşkanlığı’nın basın odasında bir açıklama yapmayı düşündü. Ben kendisine bunun yanlış olduğunu,Cumhurbaşkanlığı makamında değil, eğer bir açıklama gerekiyorsa bunu kendi makamında yapması gerektiğini söyledim. Bunu makul gördü. Başbakanlık’a geçtik. Başbakanlık’ta tekrar Sayın Bahçeli yurtdışındaydı Sayın Özkan’ın da katılımıyla yeniden bir durum değerlendirmesi yaptık. Ben mümkün olduğu kadar olayı hafifletmesinin daha doğru olacağını kendisine telkin ettim. Fakat fevkalade duygusal bir tepki içerisindeydi. O tepki içinde bir basın toplantısı yaptı. Zannediyorum, bugün kendisi de geriye doğru değerlendirdiği zaman, o basın toplantısındaki ifadelerinin doğru olmadığını, ekonomiyi yanlış yönde etkilediğini kabul eder.” bakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ile telefonla görüşen Ecevit, piyasaları altüst eden tarihi açıklamasını yaptı: “Bugün son derecede üzücü bir olay oldu. MGK toplantısının açılışında gündeme geçilmeden önce kamu görevlilerinin önünde Sayın Cumhurbaşkanımız söz alarak son derece terbiye dışı bir üslupla bana ağır ithamlarda bulundu. Devlet geleneklerimizde yeri olmayan, eşi görülmemiş bir davranışta bulundu. Ya kendisine aynı üslup içinde yanıt vermek veya terk etmek zorunda kalacaktım. Toplantıdan çıkmayı tercih ettim. Orada bulunan bakan arkadaşlarım da aynı davranışta bulundular. Toplantıyı terk ettiler. Büyük bir krizdir bu. Tabii esenlikle bir çözüme ulaştırmak zorunda kalacağız. Bakanlar Kurulu toplantısı nedeniyle istişare ettikten sonra kamuoyuna elbette daha ay ri götürmektedir. Bu olay hükümetin ekonomik programı uygulamadaki kararlılığını hiçbir şekilde etkilemeyecektir’’ açıklamasını yapmak zorunda kaldı. Yolsuzlukla mücadeleyi sürdüreceklerini belirten Ecevit, Merkez Bankası’ndan 4.7 milyar dolar para çekildiğinin anımsatılması üzerine, Sezer’in yaşattığını savunduğu bunalımın ciddi rahatsızlık yarattığını öne sürerek şu görüşleri dile getirdi: “Bu konuda eğer Cumhurbaşkanı’nın söylemek istediği bazı şeyler, yapmak istediği şikâyetler varsa bunun zemini zamanı vardı. Bunu bütün kamuoyuna yansıyacak şekilde gerçekleştirmiş olması, aslında Sayın Cumhurbaşkanı’nın ekonomide karşılaşılabilecek sorunlarda büyük sorumluluk payı olabileceğini düşündürüyor.’’ YARIN: DİNCİ KADROLAŞMAYA VETO CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear