24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2007 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Uzmanlar demokrasinin çoğunluk dayatması olarak algılanmasının toplumu kamplara böleceğini belittiler AVRUPA GÜRAY ÖZ ‘Kutuplaşma şiddeti getirir’ BOŞ KONTENJANLAR CANER AKTAŞ/ GÖZDE SALİH Entel İhanetin Yoksul Dünyası OBERHAUSEN Sevgili ülkem, yok ülkem, artık eski hali hayal edildiği zaman bile tozlu bir gravür gibi görünen ülkem benim. Umutlar hepten tükenir gibi olduğu için, Avrupa’nın uzak bir kentinden yüreğimdeki ağırlıkla, gözlerimde balkıyan ışıkla, yani o gölgeli hüzünle bakıp duruyorum sana. Seni yeniden kurmalı, seni yeniden yazmalı, seni yeniden tanımlamalı diye bir ses yükseliyor içimden. Öyle bir çığlık, öyle bir ses, sanki umudu yeniden canlandıracakmış gibi bir çığlık, “ol” deyince olduran Tanrı’nın sesi gibi bir ses gerek bize. Bize yeniden ütopya gerek. Peki, ütopya bitmedi mi? “Bitti” diyorlar; artık başka bir şey yokmuş; ne varsa hepsi bu kadarmış; sonu gelmiş neyin sonuysa. Ütopyaları anlatan kitaplar, yazılar, tasarılar hep verili koşullarla düşünmeye alışmış beyinlerin işiydi. Malzeme; kum, kireç, tuğla, kiremit, harç hep geçmişten gelirdi; beynimizin içindeki geçmişten. Öyle olmayan, öyle olmadığını şaşarak gördüğümüz, yaşadığımız ilk ciddi ütopyamız sosyalizmdi bizim. Yaparken öğreniyor, yaparken kuruyor, yanılıyor, yeniden kuruyorduk. Sonra rüzgâra verdik onu. Peki, uçup gitti mi rüzgârla? Şiir biterse, hikâye biterse, kelime biterse, heceyle harf biterse, işte o zaman ne seninle ne de kendimizle işimiz kalır sevgili ütopya. O zaman kendimizi sonsuz siyah bir karanlığa bırakacak, sana o karanlıktan el sallayacağız sevgilim, kendini çoğaltan kurtuluşum, sevgili yok ülkem benim. Umudu tüketmedik, ama pek de iyi değil durumumuz. ??? Çünkü şimdi liberal bile olmayan bir entel kuşağı, yazıya çiziye egemen olma hevesindedir. Gazete köşelerinde çizdikleri cumhuriyet cumhuriyete benzemiyor. Demokratik haklar onlar için yalnızca bireyin daracık dünyasının ulaşılması güç, ekonomisi yalan sanal olanaklarıyla sınırlıdır. İşaretlere, sembollere, harflere önem vermez görünür, onları bize özgürlük diye yuttururken ihanet ettiklerinin ülke olduğunu biliyor, ama umursamıyorlar. Aslında hiçbir şey umurlarında değildir. Bakıyoruz; üstümüzden alıcı bir kuş geçiyor onlara dokunmadan. Bakıyoruz; uçağa binsek bir saatte ulaşabileceğimiz uzaklıkta, çocukları, daha hayal etmeyi öğrenememiş delikanlıları, sevmeye doyamamış kadınları, erkekleri öldüren bombalar patlıyor. Bakıyoruz; şiirler, filmler, şarkılar, kahkahalar, sinik bir ustalık şeytanın gör dediği köşeden bakıyor bize. Bilgiyi, yeni dünyanın köşesinde kendine bir yer bulmaya kurban etmiş aptal entel içimizde, üstümüzde, ihanetin sayfalarında dolanıp duruyor. Bütün söyledikleri üç beş kelimelik ihanet bildirisinden ibarettir: “Hepiniz ‘özgürsünüz’, istediğinizi yapabilirsiniz; ama sakın çizgiden çıkmayın. Neoliberal dünyamızın her geçen gün biraz daha sıkılaşan düzenine itiraz etmeyin. Piyasayı esas alın, borsayı gözleyin, süperlere biat edin, dünyamızın keyfini bozmayın.” Anlattıkları gerçek, yaşadığımız karanlık budur. ??? Peki, çare yok mudur? Yoksulu uydurma makro hesaplara kurban etmekten başka çözüm bulunamaz mı? Çare karalamalara, sinsi düzenlere, tank sesiyle uyanıp, cumhuriyetin sesiyle kendine gelemeyenlere aldırmadan, yeniyi hayal etmeye devam etmektir. Önce hayal etmek gerekir: Harfi, heceyi, kelimeyi, cümleyi yeniden kurmak gerekir. Harfi değiştirince her şey değişir. Kelime eğer iyi anlaşılmışsa, cümle yerli yerindeyse, şaşkınlık yerli yerindeyse, insan yerli yerindeyse, yani isyan halindeyse insan, ütopya mutlaka gelir. Neoliberalizmin “mutlak” zaferinin sahte kalesinde pişmanlıklarını, itiraflarını yazanlar arasından utananlar çıkar mı? Çıkar. Zaman geçer, su akar, yüzlerde hafif bir kırmızılık belirir... Seviniriz. Umutla bakarız eski dostlarımızın yüzüne. Seviniriz, entel bir ihanetin yoksul gölgesi yeniden üstümüze düşene kadar... eposta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr Meslek liselerinde son şans ZEYNEP ŞAHİN ANKARA Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı (OKS) 2. yerleştirme işlemlerinin ardından erkek ve kız teknik liseleri ile din öğretimi ve ticaret turizm eğitimi genel müdürlüklerine bağlı meslek liselerinde toplam 3 bin 638 kontenjan boş kaldı. Söz konusu kontenjanların, diploma notu ya da OKS puanıyla yapılacak başvurularla doldurulacağı öğrenildi. OKS 2. yerleştirme sonuçları önceki gün ilan edildi. Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ve Ticaret Turizm Eğitimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı okullarda toplam 3 bin 638 kontenjan boş kaldı. Boş kalan meslek liseleri için 3. bir yerleştirme bakanlığın gündeminde yok. Buna karşın boş kontenjanı bulunan, sınavla öğrenci alan meslek liselerine, diploma notu ve OKS puanı esas alınarak yerleştirme yapılacağı öğrenildi. Boş kalan kontenjanın mutlaka doldurulmasının istendiği Ticaret Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü’nde, Genel Müdür Saadettin Sabaz başkanlığında bugün bir toplantı yapılarak durum değerlendirilecek. Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı Anadolu teknik ve Anadolu kız meslek liselerinin boş kalan kontenjanı için ise OKS’de 160 puan ve üzeri alan öğrencilerin başvuruları kabul edilmeye başlandı. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı Anadolu imam hatip liselerine ise OKS puanına göre yapılacak başvurular doğrultusunda 7 10 Eylül arasında yerleştirme yapılacak. Evde, okulda, işyerinde, kısacası hayatımızın her alanında ortaya çıkan fiziksel ya da psikolojik şiddet, bireylerin yaşamlarını olumsuz etkiliyor. Şiddet sonrasında ruhsal birtakım sorunlarla karşı karşıya kalan bireyler, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde şiddet gösteren birer birey haline gelebiliyorlar. Uzmanlar, insanların yaşamın her alanında bir kez de olsa şiddete maruz kaldığını anımsatarak, şiddetin altında birçok farklı neden yattığını belirtiyorlar. Türkiye Sosyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Birsen Gökçe, eğitim kurumlarının yönlendirmesi ile medya organlarının da şiddeti kışkırttığını öne sürerek Cumhuriyet devriminin getirdiği bilimsel yaklaşım ve çağdaşlık ilkelerinin yeterince içselleştirilemediğini söyledi. Gök Türkiye Sosyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Birsen Gökçe, eğitim kurumlarının yönlendirmesi ile medya organlarının da şiddeti kışkırttığını öne sürerek Cumhuriyet devriminin getirdiği bilimsel yaklaşım ve çağdaşlık ilkelerinin yeterince içselleştirilemediğini söyledi. çe, demokrasinin hâlâ bir çoğunluk dayatması olarak algılanması nedeniyle toplumda kutuplaşmalar yaşandığını, bunun da şiddet potansiyelini depolayan bir baraj oluşturduğunu ifade ederek “Bu barajın çatırdamasıyla çok zor günler yaşanacak” diye konuştu. İnsanların yaşamlarının her noktasında manevi şiddete maruz kaldığını, bunun nedeninin ise siyasi kurumların ve partilerin kutuplaşması olduğunu vurgulayan Gökçe, “Toplumdaki başörtülü olanla başörtüsüz olan insan birbirine bakışlarıyla manevi bir baskı uygulayabiliyor. Böylece ayrımcılık tetikleniyor” dedi. Şiddeti önlemek için halka ulaşmanın önemli olduğunu dile getiren Gökçe, bunun toplumsal ve siyasi uzlaşma ile mümkün olduğunu kaydetti. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün bakanlara silah hediye etmesi davranışını da eleştiren Gökçe, “Topluma örnek olan insanların bu davranışları yanlıştır. Bunu doğru bulanlar da ileride şiddet olayları olduğunda eleştirme hakkına sahip değiller” açıklamalarını yaptı. nın yanlış olduğunu vurgulayarak, kişinin kendine model olarak aldığı tipin de önemli olduğunu söyledi. Yılmaz, “Filmlerdeki karakterler, internetteki oyunlar gibi birçok faktördeki şiddet unsurları bireyleri önemli ölçüde etkiler” dedi. Yılmaz, basın yayın organlarındaki şiddet haberleri, ekonomik problemler, işsizlik gibi birçok faktörün şiddete yol açabileceğini vurgulayarak özellikle medyada yer alan öğelerin şiddet içerikli olmamasına özen gösterilmesi gerektiğini dile getirdi. Psikolog Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu ise son zamanlarda maçlarda yaşanan şiddet olaylarını değerlendir di. Son olarak geçen haftalarda TrabzonsporSıvasspor maçında sahaya inen ve futbolculara yapılan saldırı ile ilgili olarak Değirmencioğlu, Türkiye futbolunda son 5 yılda şiddetin artış gösterdiğine dikkat çekti. Şiddet tribüne yansır Futbolda da şiddetin artacağını gözlemlediğini belirten Değirmencioğlu, şöyle devam etti: “Ülkede bu denli artan şiddetin tribünlere yansımaması mümkün değil. Ancak tribün olaylarını önlememiz mümkündür. Maçlarda yaşanan şiddet olayları sonrasında yetkililerin verdiği cezaların yetersiz olduğunu görüyoruz. Maçlardaki şiddetin önüne geçilebilmesi için stattaki merdivenler boş tutulmalı, koltuk numarası olmayan izleyici stada alınmamalı, olay çıkaran futbolculara daha ağır cezalar verilmelidir.” Model alınan tip önemli Psikolog Tanser Yılmaz, şiddet olaylarının temelinde birçok faktörün bulunduğunu, tek bir nedene bağlama BES’TEN AÇIKLAMA: Eğitimde Afrika gibiyiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES) Genel Sosyal İşler Sekreteri Gönül Oğuz, “dünyanın 21. büyük ekonomisi ve nüfus oranı açısından da 17. ülkesi olan Türkiye’nin, eğitimle ilgili istatistikler açısından açlıkla boğuşan Afrika ülkeleriyle birlikte anıldığını’’ kaydetti. Oğuz, Türkiye’nin 150 bin öğretmen, 160 bin de derslik açığı bulunduğunu bildirdi. BES Genel Sosyal İşler Sekreteri Oğuz, dün yaptığı yazılı açıklamada, ülkelerin gelişmişliği ile eğitim sistemi arasında yakın bir ilişki olduğunu belirtti. Türkiye’de eğitimin durumunun gelişmiş ülkelere kıyasla istenilen düzeyde olmadığını ifade eden Oğuz, nüfusun ortalama eğitim süresinin köylerde 4, şehirlerde 6 yıl olduğunu kaydetti. Oğuz, şu değerlendirmede bulundu: “Okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde 6 milyon çocuk ve gencimiz, eğitim hakkından yararlanamıyor. 737 bin 614 çocuk, ilköğretimden yararlanamıyor. Bu çocukların yüzde 70’ini kızlar oluşturuyor. İlköğretim okullarında köylerde 3 bin 733 okulda, 14 bin 481 derslikte 763 bin öğrenci, şehirlerde 4 bin 291 okulda, 73 bin 66 derslikte 4 milyon 885 bin öğrenci ile ikili eğitim yapılıyor. 150 bin öğretmene, 20 bin memur, hizmetli ve yardımcı personele, 160 bin dersliğe ihtiyaç var.’’ Türkiye’nin, dünyanın 21. büyük ekonomisi ve nüfus oranı açısından da 17. ülkesi olduğunu belirten Oğuz, “Türkiye’nin eğitimle ilgili istatistikler açısından açlıkla boğuşan Afrika ülkeleriyle birlikte anıldığını’’ kaydetti. Yaşamlarını çadırlarda geçirmek zorunda kalan ırgatların ailelerinin çocukları okula gidemiyor. (YUSUF BAŞTUĞ) Irgat çocuklar tarlada birçok şeyden habersiz bir yaşam sürüyorlar Özel okullarda 3. önkayıt Öte yandan, 4 bin 93 kontenjanın boş kaldığı özel okullardan, önkayıtla öğrenci alan liselerin, 3. kayıt dönemi 31 Ağustos’ta sona erecek. Türkiye Özel Okullar Birliği verilerine okullardaki boş kontenjlar şöyle: “Alman Lisesi 36 / İtalyan Lisesi 68 / St. Beneoit Fransız Lisesi 145 / Galileo Galilei İtalyan Lisesi 6 / Notre Dame De Sion Fransız Lisesi 83 / St. Georga Avusturya Lisesi (Lise Bölümü) 71 / St. Georga Avusturya Lisesi (Ticaret Bölümü) 13 / St. Joseph Fransız Lisesi 5 / St. Michel Fransız Lisesi 86 / St. Pulcherie Fransız Lisesi 73 / Üsküdar Amerikan Lisesi (Kız) 5 / Üsküdar Amerikan Lisesi (Erkek) 2 / İzmir Amerikan Koleji 35 / St. Joseph Fransız Lisesi 46 / Tarsus Amerikan Koleji 33.” Çadırda düşlerle büyümek ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye İstatistik Kurumundan edinilen bilgiye göre Doğu ve Güneydoğu’dan çalışmak için yola çıkan çoluk çocuk yaklaşık 150 bin kişi, ağırlıklı olarak Çukurova’ya, Adana’ya mevsimlik tarım işçisi olarak geliyor. Yılın her döneminde tarımsal üretimin yapılabildiği bölgede çok çocuklu ırgatlar tarlalarda kurulan çadırlarda kalıyorlar. Genellikle kanal ya da kanaletlerin kıyısına kurdukları çadırda ağır yaz ve kış koşullarına direnerek yaşam savaşımı veren ırgatların çocuklarının büyük çoğunluğu okula gidemiyor. “Baba beni okula gönder”, “Haydi kızlar okula” gibi kampanyalarla tarım işçilerinin çocukları eğitime kazandırılmaya çalışılsa da okul çağına gelen çocukların büyük kısmı okula gidemiyor. Adana’nın denizle bağlantısı olan Karataş ilçesine bağlı Kapıköy civarında tarım işçilerinin yaşadığı “çadır kentte” çocuklar tüm bu olumsuzluklardan kurtarılmak, okula gitmek, tatil yapmak ve oyun oynamak istiyor. Yaşıtları okula gitmeye hazırlanırken, ırgat çocukları çadırda zor geçecek kışı bekliyor. 10 kilometre uzaklarındaki denizde yüzmeyi, oyuncaklarının olmasını ve okula gitmeyi düşleyen çocuklar, çıplak ayakları ile tarlada birçok şeyden habersiz yaşamlarını sürdürüyor. Görüntüleri yürekleri sızlatan bu çocuklar dalgın bakışlarla objektifimize gülümsüyorlar. Çocuklarını iyi koşullarda yetiştirmeyi isteyen aileler ise zorunlu nedenlerle çocuklarını okula gönderememekten yakınıyor. ALIŞVERİŞ HEYECANI Okul telaşı başladı ANKARA (AA) Okulların açılmasına kısa süre kala veliler, çocukların giyeceği forma ve önlükler için mağazalar ve dev alışveriş merkezlerini dolaşmaya başladı. Önlük fiyatları mağazalarda 1946 YTL arasında değişiyor. Dev alışveriş merkezlerinde ise polyester önlükler için en düşük 3.90 YTL, pantolon için 5.25 YTL, ayakkabı için 8.90 YTL ödeyerek giysi için toplam 17.15 YTL ayrılması mümkün. Bazı veliler, çok düşük fiyatlarla satılan polyesterden yapılan okul kıyafetlerini sağlıksız ve kalitesiz bulurken, düşük gelir grubundaki veliler maddi açıdan ancak bu ürünleri almaya güçlerinin yettiğini ifade ediyorlar. Daha kaliteli ürün almak isteyen velilerin ise önlük, pantolon ve ayakkabı için ortalama 60 YTL ’yi gözden çıkarması gerekiyor. Esnaf ise sattıkları malların fiyatlarının geçen yıla oranla çok farklılık göstermediğini, neredeyse geçen yılın fiyatlarıyla satış yaptıklarını kaydettiler. 19 Mayıs Üniversitesi’nde ilkleri gerçekleştiren eski dekan bu kez atanmadı SONUÇLAR CUMA’YA Yurt ve kredi başvuruları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nda (ÖSS) bir yükseköğretim programına girmeye hak kazanan öğrencilerden, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (YURTKUR) ait yurtlarda barınmak, burs ve katkı kredisi almak için başvuran öğrenciler, sonuçları 31 Ağustos Cuma günü öğrenebilecekler. Başvuru sonuçları, YURTKUR’un “www.kyk.gov.tr’’ internet adresinden duyurulacak. Prof. Zümrüt’e YÖK engeli CEMİL CİĞERİM SAMSUN YÖK, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi’nde birçok ilki gerçekleştiren, fakülteyi diğer ilahiyat fakültelerinden farklı konuma getiren ve iki dönem dekan olarak görev yapan Prof. Dr. Osman Zümrüt’ü üçüncü kez dekan olarak atamadı. Bölücü ve yıkıcı dine dayalı akımlara, gruplara ve tarikatlara karşı gelebilecek ve onların en azından düşünsel temellerini çürütecek bir eğitim vermeyi amaç edinen, yetiştirecekleri ilahiyatçıların “Açıkça laik, Atatürk ilke ve inkılaplarını aleni savunan, devletin güvenliğini ve Prof. Dr. Osman Zümrüt YÖK’e sunulan üç aday arasında ilk sırada yer almasına karşın seçilemedi. Zümrüt, öğrencilere 10. Yıl Marşı’nı da söyletiyor, mezun olan öğrencilere Nutuk, Şu Çılgın Türkler ile Kuranıkerim armağan ediyordu. milletin birliğini hedef alan cereyanlara, tarikat ve gruplara gerekli tepkiyi gösterecek elemanlar” olacağını da özellikle vurgulayan Zümrüt, öğrencilere 10. Yıl Marşı’nı da söyletiyordu. Zümrüt, mezun olan öğrencilere Nutuk, Şu Çılgın Türkler ile Kuranıkerim armağan ediyordu. TBMM’de kurulan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Araştırma Komisyonu’na bilgi veren Prof. Osman Zümrüt, Meclis’te bir ilk yaşatmıştı. Zümrüt, AKP milletvekillerinin çoğunlukta olduğu komisyondaki konuşmasına, “Yüce Rabbim, şehit kanlarıyla sulanmış aziz ülkemizi; yüce milletimizin son kalesi bağımsız, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatsın; Yüce Rabbim bayrağını indirtmesin, ezanını dindirtmesin, Atatürk ilke ve inkılaplarını deldirtmesin, iç ve dış işbirlikçilerle ülkemizi sömürtmesin ve özellikle canla, başla, 2000 yı lından itibaren ileri noktaya getirmek için çalıştığım fakültemin, gerçekten anavatanın bağrından çıkmış, Ankara’dan yetişerek Samsun’da öğretimini tamamlamış, bana da şans olan Prof. Dr. Ferit Bernay’la yaptığımız çalışmaları engelletmesin…” duasıyla başlamış, milletvekilleri amin demişti. İlahiyat Fakültesi’nin bahçesine Atatürk Anıtı yaptıran Zümrüt, dekan seçimleri sırasında yeniden aday oldu. Ancak OMÜ Rektörlüğü tarafından YÖK’e sunulan üç aday arasında ilk sırada yer almasına karşın seçilemedi. YÖK, İlahiyat Fakültesi Dekanlığı’na ikinci sıradaki Prof. Dr. Ahmet Turan’ı atadı. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear