28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Antalya ve İzmit’te işletme imtiyazına kavuşan ulusötesi oluşumlar, ÇeşmeAlaçatı ve Bursa için de devrede Küresel şirketler imtiyaz peşinde aha önceki bölümlerde sözü edilen su üzerine küresel politikaları belirleme ve uygulamaya koyma çabaları, Dünya Bankası, Dünya Su Konseyi, Birleşmiş Milletler, Küresel Su Ortaklığı gibi birçok uluslararası örgüt ve toplantılar eli ile sürdürülmektedir. Bu çalışmalar belirli bir aşamaya gelmiş olup, artık ülkelerde yapısal ve kurumsal değişikliklerin önerilmesi ve desteklenmesi sürecine girilmiştir. Su kaynakları üzerinde küresel çapta ilerleyen hegemonya çabaları Arjantin, Bolivya, Gana, Filipinler, Güney Afrika ve Nikaragua gibi ülkelerde büyük toplumsal muhalefetle karşılaşmıştır. Türkiye’de ise bu süreç ilk sonuçlarını her yönüyle ortaya koymuş durumdadır. Dünyanın en büyük su şirketleri, Antalya’da belediye su işletmeciliği imtiyazına 10 yıllık süre ile el koymuş; İzmit’te Yuvacık Barajı işletme imtiyazı 16 yıllığına yine bir küresel şirkete devredilmiş; Çeşme Alaçatı ile Bursa su işletmeciliğinde benzer imtiyazlar çıkarılması için Dünya Bankası devreye girmiştir. D tırmaktadır. Süreç, bu alanda hizmet veren DSİ ve İller Bankası gibi merkezi kurumsal yapıların ortadan kaldırılmasının da içerisinde yer aldığı bir su yönetimi politikasının uygulanmasına doğru hızla yol almaktadır. Her ülkenin kendine özgü koşulları ile sosyokültürel ve sosyoekonomik yapısını da dikkate alan bir su politikasına ihtiyacı vardır. Bu nedenle su üzerine küresel ölçekte oynanan oyunun sonuçlarını yaşayan ülke deneyimleri de esas alındığında, suyun toplumsal bir değer olarak kamu mülkiyetinde ve kamu işletmeciliğinde kalmak zorunda olduğu ve artan oranda küresel ticaret konusu yapılamayacağı ortaya çıkmaktadır. KAYNAKLARIN HÜKÜM VE TASARRUFU Serbest piyasa yoksulu vuruyor S u kaynakları birçok ülkede devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmaktadır. Su kaynaklarının tüm kullanıcıların hizmetine sunulması, devletin önemli görevleri içinde yer almakta ve bu hizmetler kamu hizmeti olarak adlandırılmaktadır. Pek çok ülkede su teminine yönelik faaliyetler halen kamu kurum ve kuruluşları eliyle yürütülmektedir. Ancak özellikle azgelişmiş ülkelerin mali kaynaklarının verimli sektörlere tahsis edilememesi, iç ve dış borçlarının artışı, bütçe kısıtlamaları ve açıkları gibi nedenlerle artan finansman sorunları, bu hizmetlerin arzında büyük aksamalara neden olmaktadır. Bu durum yeni yöntem arayışlarını başlatmakta ve kamu hizmeti olarak bilinen birçok alanda özel sektörün gerek yatırım ve gerekse işletme aşamalarında yer almasını sağlayacak modeller oluşturulmaktadır. Bir diğer deyişle, kamu hizmeti verilen alanlar daraltılmakta ve bu hizmetler piyasa koşullarının serbest pazar ilişkilerine terk edilmektedir. Su kaynakları birçok değerlendirmede bir yandan “yaşamın vazgeçilmez unsuru ve yerine bir başka şeyin ikame edilemeyeceği bir doğal kaynak” olarak ele alınmasına rağmen diğer taraftan yoksulların yeterince yararlanamayacağı serbest piyasa koşulları içinde bir ticari mal olarak görülmektedir. U HİZMETLERİNDE DEĞİŞİM VE DIŞ ETKİLER GELENEKSEL DİRENCİN KIRILMASI Özellikle azgelişmiş ülkelerde son on yılda, devlet su yönetiminin su kaynakları üzerindeki planlama ve kontrolünün zafiyete uğraması yönündeki süreç, dikkat çeker niteliktedir. Azgelişmiş ülkelerde su hizmetleri yönetimi son 10 yıldır küresel güce sahip şirketlerin ilgi ve iş alanı olmuştur. Bu durum ancak su hizmetleri yapısındaki geleneksel direncin kırılması ve bir başıbozukluğun yaratılması ile daha kolay gerçekleşebileceği için bu sürecin yaşanması çeşitli yöntemlerle ivmelendirilmiştir. Geliştirilmeyi bekleyen su potansiyelimize karşı su yönetimindeki çok parçalı yapının ortaya çıkardığı olumsuzluklar su kaynakları yönetiminin kurumsal yapısının kapsamlı bir biçimde yenilenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu yeni kurumsal yapının tercih edilecek teknik, ekonomik ve sosyal politikalar temelinde şekillenmesi gereklidir. ZGÜN KOŞULLAR DİKKATE ALINMALI Ö Tarımsal sulama yönetiminde “katılımcı sulama yönetimi özelleştirmeleri” projesi yine Dünya Bankası kredileri ile uygulamaya girmiştir. Bütün bu gelişmeler karşısında hem merkezi hem de yerel yönetim düzeyinde zafiyete uğratılmış ve yenilenmemiş kamu kurumlarından esasa yönelik herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı görülmektedir. Doğal olarak, kamu kurumlarındaki bu zafiyetin sürmesi küresel ölçekli politikaların uygulanmasını kolaylaş İnsan hakkı olarak su S S uyun yaşamsal öneme sahip bir doğal kaynak olması, su yönetimi politikalarının tespitinde bu sosyal boyutunun mutlaka dikkate alınması gereğini ortaya koymaktadır. Her insan sağlıklı ve güvenilir suya erişme hakkına sahip olmalıdır. Ancak bu şekilde ifade edilen genel anlayışın uygulamada geçerli olabilmesi suya erişme konusunda fırsat eşitliğinin aynı zamanda tüm toplumsal kesimler için olanak eşitliğine dönüştürülmesi ile mümkün olacaktır. Bu durumun yaratılamadığı yerlerde öncelikle suya erişmenin bir insan hakkı olduğu kabul edilmeli ve suyun kamu yararı ilkesi doğrultusunda olabildiğince ucuz olarak yurttaşın kullanımına sunulması sağlanmalıdır. 19 Mayıs 2005 tarihinde Belçika Federal Hükümeti “Sağlıklı suya ulaşılması bir insan hakkı olup bu husus Belçika Anayasası’nda yer almalıdır” şeklindeki bir kararı kabul etmiştir. Alınan kararda ayrıca “suya ulaşım ve dağıtım hizmetlerinin kamu eliyle yürütülmesi ve gelişmekte olan ülkelerin su pazarlarının liberalleştirilmesi için uluslararası finansal ve ticari kuruluşlar ile baskı altına alınmaması” gerektiğinden söz edilmiştir. üresel ölçekte geliştirilen su hizmetleri yönetimi politikalarının ana ekKseni, mevcut kamu kurumlarının görev ve sorumluluklarının bir bölümünün özel şirketlere devredilmesi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum azgelişmiş ülkelerin birçoğunun önünde alternatifsiz politikalar olarak dayatılmaktadır. Azgelişmiş ülkelerde toplumsal kesimler, bölgeler, kent içindeki semtler arasındaki gelir dağılımı bozukluğu bir gerçektir. Bunun sonucunda esas olarak düşük gelirli toplumsal kesimler, su hizmetine sağlıklı biçimde erişemeyen kesimler olmaktadır. Suyun sosyal bir kaynak olduğunu ileri süren kesimler toplumsal zenginlikten pay ayırarak önce bu kesimlerin su gereksinimlerinin karşılanması gerektiğini ve daha sonra bu kesimlerden gelir elde etmenin düşünülebileceğini iddia etmektedir. Bunun yanı sıra su hizmetlerinden elde edilecek gelirin kamu finansman mekanizması içinde kalması ve böylece hizmetin sürekliliği ve genişletilmesi için kullanılabilir kılınması çok önemlidir. Uluslararası borsalarda hisse senedi olan ulusötesi firmaların azgelişmiş ülkelerdeki su işletmeciliğinden elde edecekleri gelirler ülke dışına çıkarılabilecektir. Bu nedenle bu hizmetlerin kamu kurum ve kuruluşları tarafından görülmesi büyük önem taşımaktadır. Ancak son dönemdeki gelişmeler, yerel yönetim işletmeciliği düzeyinde su hizmetlerinin özelleştirilmesi için bazı kurumsal altyapıların hazırlanmakta olduğunu ortaya koymaktadır. THAL REÇETEYLE ÇÖZÜM ARAYIŞI Kurumsal yapı yenilenmeli Yönetim yapısı, su kaynaklarının ülkedeki sosyal ve ekonomik kalkınma faaliyetleri bütünlüğünden ayrılmadan koordineli bir şekilde yönetilmesini sağlayabilmelidir Türkiye’de suyla ilgili gelişmeler on yıllarda IMF ve Dünya Bankası ile yapılan görüşmelerde verilen taahhütler 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı’na da yansımış ve özelleştirme programının içine birçok sektörün yanı sıra su sektörü de alınmıştır. Bu kapsamda ulusötesi şirket bağlantılı özelleştirmeler öngörülmüştür. 10 Mart 2000 tarihinde Dünya Bankası’na sunulan 29 maddelik mektubun ardından 8. Plan’da da yer almış ve ulusötesi şirketlerin Türkiye’nin su kaynaklarını özelleştirme yoluyla ele geçirebilmesinin ilk adımı atılmıştır. “Temel İnsan İhtiyaçları” arasında yer alan suyun eğitim, sağlık, enerji, telekomünikasyon, sosyal güvenlik, belediye hizmetleri ve diğer tüm hizmet alanları ile birlikte ve GATS Anlaşması üzerinden ulusötesi şirketlere aktarılma çalışmaları DTÖ’de aralıksız sürdürülmektedir. Türkiye’de 1981 yılında çıkarılan 2560 sayılı İSKİ S Yasası’nın hizmetin özelleştirilmesine olanak sağlayan maddeleri ile TC Maliye Bakanlığı’nın iznine bağlı olarak uluslararası kuruluşlara borçlanabilme olanağının da sağlanmasıyla su ve kanalizasyon sektöründe yeni bir idari yapılanma ortaya çıkmıştır. Bu yeni yapılanmanın temel çizgisi, şirketleştirmeözelleştirme, kısaca suyun ticarileştirilmesi olarak adlandırılabilir. İSKİ Yasası’na tabi idarelerin, yasanın tanıdığı olanağı kullanarak uluslararası finans piyasalarından kredi talep etmeleri ile kredi verecek kuruluşların ve özellikle Dünya Bankası’nın birtakım koşullarını da beraberinde getirmiştir. Finansman ihtiyacı içindeki idareler, kredi kuruluşları ve Dünya Bankası’nca dayatılan bu koşulları kabullenmektedir. Bunun sonucu olarak da kredi anlaşmaları ve projelerle yeni bir kurumsal yapılanma içine girmektedirler. Ülkemizdeki su kaynakları lamaya çalışan bir yapı olarak oreliştirilmeyi bekleyen su timini düzenleyecek mekanizpotansiyelimize karşı su maların oluşmasına ve daha ve yönetiminin mevcut kurumsal taya çıkmıştır. Bu yapıda en yönetimindeki mevcut çok par rimli bir su yönetimi yapısının yapısı, birçok ülkede olduğu gi önemli rol DSİ Genel Müdürlüçalı yapının ortaya çıkardığı yaratılmasına engel olan neden bi geçmişte belirlenen kalkınma ğü’ne düşmüş ve ülkemizdeki olumsuzluklar, su kaynakları lerden birisi olarak ortaya çık hedeflerine uyumlu olmaya ve kurumsal yapı içinde henüz açıkbüyük ölçüde su talebini karşı ça tanımlanmamış birçok fonkyönetiminin kurumsal yapısı mıştır. siyon, tamamen nın kapsamlı bir sistematik olmabiçimde yenilenAB SU ÇERÇEVE DİREKTİFLERİNE UYUM ÇALIŞMALARI makla birlikte bu mesini zorunlu kuruluş tarafınkılmaktadır. DoFırat ve Dicle gibi iki ana su kaynağımız B Su Çerçeve Direktifi’nde “Bütündan yerine getiğal olarak bu yeaçısından önemli olup bu kaynaklarımızın cül Havza Yönetimi” olarak tanımlarilmiştir. ni kurumsal yanan su kaynakları yönetimi anlayışı ülkemi geliştirilememesi sonucunu yaratacak taahBu koşullar pı, tercih edilehütlerin sıkıntı yaratacağı görülmektedir. zin su kaynakları yönetimi anlayışındaki DSİ Genel Mücek ekonomik ve AB Su Çerçeve Direktifi’nin 12’nci madönceliklerle tam anlamıyla örtüşmemektedürlüğü’nde ülke sosyal politikalar desinde, üye ülkelerin birbiriyle entegre dir. AB’nin Su Çerçeve Direktifi öncelikle çapında büyük temelinde şekilhavza yönetimi zorunlu kılınmış, üyelerin su kaynaklarının geliştirilmesinin çevresel bir birikim, denelenecektir. üye olmayan ülkelerle entegre havza yöneetkilerinin hassas bir şekilde incelenmesi yim ve donanıKurumsal yatimi ise sadece teşvik edilmiştir. Direktifte ve giderilmesi için önlemlerin alınmasına mın oluşması sopının yenilenmebu şekilde yer almasına rağmen Türkiye ile odaklı bir yönetim anlayışıdır. nucunu yaratmışsi döneminde AB’nin önde gelen ülkeleri su kaynakları ilgili ilerleme raporlarında, en erken 20 yıl tır. kaynaklarımızın geliştirme projelerinin büyük bir bölümünü sonra üyeliği konuşulan bir Türkiye için, Su kaynakları geliştirilmesinin Fırat ve Dicle nehirleritamamlamış ve su kayyönetimi yapısı, aksamaması, kenin İsrail ve komşuları nakları yönetiminin bir su kaynaklarının sintiye uğramaile ortak yönetimi konudiğer evresi olan “mevülkedeki sosyal ması konusunda sunda AB’nin şimdiden cut kaynakların daha ve ekonomik kalduyarlı olunmaçok duyarlı olması diketkin kullanılması”, kınma faaliyetlelıdır. kat çekmektedir. Halen “talep yönetimi” ve ri bütünlüğünden Dünyada “taAB ile mevzuat uyum “çevresel etkilerin gideayrılmadan koorlep yönetimi” çalışmaları yapılmakta rilmesi” aşamalarına dineli bir şekilde şeklinde geliştiolan yönergelerin büyük geçmişlerdir. Bu durum yönetilmesini rilen yeni su kaybir bölümü su kalitesi, da su kalitesi ve su ekosağlayacak bir nakları yönetim atıklar ve ekolojik denge ile ilgili yönergelojisi odaklı bir Su Çerçeve Direktifi’nin yapı olmalıdır. anlayışı, kurum ler olup daha çok suların kalitesinin korunortaya çıkması sonucunu doğurmuştur. Bu yapı, entegve kuruluşlar araması, kirliliğin önlenmesi ve azaltılmasına Uzun zamandır gündemde olan Çerçeve re bir yönetim ansında koordinasSu Yasası, su kaynaklarımızın geliştirilmesi yöneliktir. Bu durum, uyumlulaştırma sürelayışı ile arz ve yon ve entegrascinde, daha çok su kaynakları kirliliğinin ile ilgili her türlü faaliyetin sadece çevresel talebin her ikisiyonun tam olarak önlenmesi konusunda bir anlayış ile kudeğil aynı zamanda sosyal ve ekonomik ne de yönelik oluşturulduğu gerumsal düzenleme ihtiyacı yaratabilir ya da “etki” değerlendirmeleriyle beraber ele uyumlu faaliyetlişmiş bir toplumyapılacak olan çalışmaların bu eksen etraalınması gereği dikkate alınarak hazırlanlerde bulunacak sal yapıya gerekfında şekillenmesine neden olabilir. Çalışmalıdır. Diğer taraftan AB Su Çerçeve Digüçlü ve etkili bir sinim duyar. Sosrektifi, uluslararası entegre havza yönetimi malarda sadece bu boyutun öne çıkmamakamu yönetimini yopolitik faktörsına özen gösterilmelidir. ne de özel bir önem vermektedir. Bu konu içeren kurumsal ler, ülkemizde su yapı olmalıdır. kaynakları yöne G A İ ızlı nüfus artışı, kirlenme, küresel ısınma ve küresel güçlerin kontrolünün Hbaskısı altında olan su kaynaklarımızla ilgili sorunlara, su yönetimindeki çokbaşlılık ve ulusal bir politika oluşturmadaki eksikliklerin de yardımıyla yeni sorunlar eklenerek sorun kronik bir duruma getirilmiş ve buna karşılık da yönlendirilmiş ithal reçetelerdeki yönetim modelleri çözüm olarak sunulmaya başlanmıştır. Uluslararası sermayenin diğer ülkelerdeki su pazarına girişi ancak su hizmetleri yapısındaki geleneksel direncin kırılması ve bir başıbozukluğun yaratılması ile daha kolay gerçekleşebileceği için bu sürecin yaşanması çeşitli yöntemlerle ivmelendirilmiştir. Bunun sonucu olarak özellikle azgelişmiş ülkelerde devletin su yönetimi kurumlarının su kaynakları üzerindeki planlama ve kontrolü zafiyete uğratılmıştır. Bu nedenle su yönetimine ilişkin önerilen model ve politikalar değerlendirilirken dışküresel parametrelerin yönlendirici etkileri de dikkate alınmalıdır. SÜRECEK CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear