26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 TEMMUZ 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Grubun İcra Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan: Kuzey Irak’ta tesisimiz 8 ay sonra faaliyete geçecek ŞÜKRAN SONER 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN Efes, Pasifik yolunda ? Anadolu Grubu İcra Kurulu Başkanı Özilhan, bira başta içecekte bölge lideri olma hedefi doğrultusunda yol aldıklarını belirterek “Adriyatik’ten Çin’e demiştik. Bölgenin sınırlarını Pasifik Okyanusu’na uzattık. Yatırımlar sürüyor” diye konuştu. FATMA KOŞAR Solun Pusulası Solun pusulasının tamamen bozulması yeni değil, en azından 70’li yıllara uzanıyor. Üstelik Türkiye’deki bozukluk, Batı demokrasilerindeki bozukluğun kötü kopyası olarak yaşanıyor. Batı demokrasilerinde sol, bilindiği üzere, kapitalist düzen içinde sosyalizmden sosyal demokrasiye uzanan yelpazede Marksizmden, eşitlikten esinleniyor, güç alıyordu. Eşitlik eksenli sosyal devlet, sendikal haklar; sendikalar, demokratik kitle örgütleri, sol partilerin lokomotif işlevleri, itici güçleriyle biçimleniyorlardı. Demokrasilerin olmazsa olmaz koşulu sendikal haklara, sosyal devlete ilişkin sözleşmeler, BM’ye bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) denetiminde asgari haklar olarak yaşama geçiriliyordu. Bilmem dikkatinizi çekebildim mi? miş’li geçmiş zamanla anlatmaya başladım. Elbette günümüzde Batı demokrasileri, sosyal devlet ilkeleri, sendikal haklar, sol partiler hepsi yerli yerinde gibi duruyorlar. Ama gerçek kimlikleri, olmazsa olmaz ilke ve değerleri ile ne kadar varlar? Doğu Bloku’nun parçalanması sonrası yaşanan, adına küreselleşme dedikleri, günümüz vahşi emperyalizminin dünyayı sarsan öyle acımasız geçiş süreci sonuçları var ki... Küreselleşen, bir tek dini imanı olmayan paranın kuralları. İnsan hakları için kuralsızlık, sosyal damping, emperyal işgal, başta petrol adına kanlı çıkar savaşları, yoksulların yoksulluğu paylaşmamak üzere aralarında sonu gelmeyen ırk ve din, mezhep eksenindeki çatışmaları, terör... Bize çok yansımıyor ya da bizim medyanın, siyasal örgütlenmelerimizin işine gelmediği için gündem dışı tutuluyor. Zengin Kuzey dünyası kendi sorunları ekseninde bu konuları uzun yıllardır tartışıyor. Örneğin medyanın iliştirilmiş gazetecilik, siyasi iktidarlar ile sermaye çıkar odaklarının ittifakında doğru bilgiye, gerçeğe ulaşılmasında nasıl ciddi bir engel olduğu. Bunun doğal sonucu olarak da medya çağında, kitlelerin çarpık yönlendirilmeleriyle kendi çıkarlarına, bilinçlerine yabancılaştırılmaları. Bağlantılı ideolojilerin yok olması, siyasi partilerin, kimliklerini yitirmeleri, soldan kopma ile birlikte halkın çıkarlarını kollamadan da uzaklaşmaları. Seçimler ve demokrasinin biçimsel, sandık demokrasisine dönüşmesi, tüm siyasi partilerin emperyal çıkarlar emrine girmesi, sosyal devlet, eşitlikten sapmalar... Böyle olmasaydı İngiliz İşçi Partisi sağ partiden daha sağ bir programla yıllardır iktidara oturabilir, Irak işgalinde savaş, işkencenin bir numaralı suçlularından Blair sandıkta aklanabilir miydi? ABD’de zaten eskiden beri ideolojisiz iki partinin, marka liderleri ile seçim, politika yenilenmesi, demokrasicilik oyununda... Kuralsız serbest piyasa düzeni içinde, zengin ve emperyal güç olarak ayakta kalabilmenin olmazsa olmaz koşulu; hızla sosyal devlet ilkelerinden sapma, sendikal hakları budama. Yine de onların hepsi için uzun bir demokrasi tarihi, sol parti geleneğinin biçimsel de olsa yaşatılması gündemde. Üstelik paylaşılacak bir de pasta var. ??? Ama bizim ülkemizde, 12 Eylül artı küreselleşmenin tahribatı katlanmış olarak çok daha hızlı bir yoksullaşma, yoksunlaşma, kuralsızlaştırma, sosyal damping, sosyal yapılanmada altüst olunmuşluğu getirmişken; sol partilerin eşitlik, paylaşım adına bu ülkelerdeki kimlik sapmalarını kötü kopya olarak almaya kalkışmaları işleri elbette çok daha ağır sarpa sarmış bulunuyor. Bir örnekle; 12 Eylül öncesinin gecekondu bölgesi ile bugünün varoşunun toplumsal yapılanmasına bir bakın hele. Örgütlü sendikalı işçi ağırlıklı, sınıf kimliğinin bilincinde olmasa bile algılamasında, onlara ulaşabilen sol, sosyal demokrat partiler olgusu vardı. Şimdi Blair’in yeni sol rüzgârlarından esinlenmiş, merkez sağa kaymış sol partiler, varoşa ulaşabilmede çaresizler. Varoşlarda artık işvereni dahil yüzde 8090 oranlarında kuralsız ekonomide, düzende çalışıp yaşayanlar var. Emekçi bilincinin dışına düşmüş, kendini aşiret, tarikat, hemşerilik, mezhep, ırk aidiyetine bağlı olarak tanımlayan bireyler yaşıyor. Oylar tümü ile bu güdülere bağlı olarak, çıkarlarına en uygun görülen partilere gidiyor. Kaçınılmaz siyasal İslamın, tarikatların, Türkçülük, Kürtçülük güdülemesinin ağırlığı belirleyici oluyor. Piyasacıların, araştırmaların saptamalarında satır arasında kalmış çarpıcı, bu seçime özgü bir önemli oy kullanma güdüsü daha var; çok yüksek tüketici kredisi, kredi kartı borçlanması bağlantılı, piyasalara rehin kalmış oylar, çok yüksek rakamlarla sayılıyor. Tek parti iktidarı, AKP’nin piyasaları gözeten programının, kendileri aleyhine bile olsa bozulmasından, krizden, faizlerin yükselmesi bağlantılı borçlarında batağa sürüklenmekten panik halinde korkan seçmenler... Ya da sosyal devletin gasp edilmesi, kaybettiği hakların algılamasına varamadan, sadaka düzeninde verilenleri; erzak, kömür, yeşil kart dağıtımlarını kendilerinden yana siyaset, bulunmaz nimet olarak algılama noktasına gelmiş yoksulluk, yoksunluk. Tabii ki zengin ülkelerde yaşananların kötü kopyası olarak ayakta kalmaya çalışan, ülkemiz koşullarında solu, sosyal demokrasiyi algılama, yorumlamaktan uzakta siyasetçiler, siyasi partiler, aydınlar, seçmenler... Emperyalizmi, günümüz vahşetini yorumlamadan solculuk taslamakla olmuyor... soner@cumhuriyet.com.tr ‘Meclis seçmeli’ Seçimden önce AKP’nin yüzde 4045 arasında oy alacağını ve tek parti iktidarını öngören Özilhan, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda “Bunu uzlaşma içinde ama gerçek manada bir uzlaşma içinde yapmaları doğru olur. Yani ‘Ben 3 aday belirledim, bunlardan birini seç’ten ziyade, Türkiye’nin ihtiyaçları nedir, istikrara ne götürür bunları iyi yorumlayarak Meclis içi, Meclis dışından görüşmelerle seçilmeli” değerlendirmesini yaptı. Özilhan, halkın seçmesine karşı olmadığını ama Meclis’in toplumun diğer kesimleriyle sistemi komple düzenlemesinden sonra bunun olabileceğini kaydetti. Ortalama 15 yıl önce bira başta olmak üzere bölge lideri olma iddiasını belirleyen Anadolu Grubu, çok sayıda ülkede 300400 milyon dolarlık yeni yatırımlar gerçekleştiriyor. Anadolu Grubu İcra Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, 1990’lı yılların başında “Adriyatik’ten Çin’e” olarak belirlenen bölgenin sınırlarını Pasifik Okyanusu’na kadar uzattıklarını ifade ederek “Yeni ülkeler gündemimizde. Fırsatları kolluyoruz” dedi. Türkiye’de özelleştirmelerle ilgilenmeye devam edeceklerini belirten Özilhan, Kuzey Irak’ta şişeleme tesislerinin 78 ay içinde faaliyete geçeceğini, gerek Coca Cola gerek bira için burada ileride üretimi de düşünebileceklerini açıkladı. Tuncay Özilhan, Anadolu Grubu’nun yeni yatırımları, siyasi ve ekonomik gelişmeler konusunda Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Irak’ın yanı sıra çok sayıda yatırımlar yapmakta olduklarını ifade eden Özilhan 2007’nin ilk 6 ayında grubun yüzde 15 büyüdüğünü bildirdi. 2007’ye başlarken tereddütler olduğunu anımsatan Özilhan, “Ama ilk 6 ay beklentilerin de üzerinde iyi geçti. Otomotiv dışında ilk yarıda hedeflerimiz tuttu. 2007 iyi geçiyor. Otomotivde hem binek hem ticaride düşüş var. Ama sektörün böyle bir konjonktürel yapısı da var, 34 iyi yıldan sonra düşüş yılı takip eder” dedi. 2006’da 3.5 milyar dolar cirosu olan Anadolu Grubu’nun bu yılki hedefi 4 milyar dolar. Ürdün’de bir tesis aldıklarını ve Suriye’de üretim için görüşmelerin devam ettiğini kaydeden Özilhan, yurtdışı yatırımlarının toplam 300400 milyon dolar olduğunu belirtti. Özilhan, “Erbil’de şişeleme tesislerini lokal ortaklarla kuruyoruz. Dağıtım teşkilatı oluşturduk. Türkiye ve Ürdün’den Coca Cola ihracatı yapıyoruz. 78 ay içinde üretim tesisi faaliyete geçmiş olacak. Orada üretip Kuzey Irak ve Güney Irak’a sevk edeceğiz, Bağdat’a, Güney Irak’a huzur ortamı geldiğinde yine Bağdat’ta üretim düşünüyoruz. Bira ihracatımız da var, üretim de düşünebiliriz” diye konuştu. ABank hisse satışıyla gündeme gelen Anadolu Grubu için finansın önemli olduğunu ve bu sektörden çıkmayacaklarını kaydeden Özilhan, grubun yatırımları ve yeni sektörlere girip girmeyecekleri konusunda şunları söyledi: “Bankacılıktan çıkmayacağız. Ana işimiz içecekte yurtiçinde, ‘ENERJİDE SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYORUZ’ yurtdışında büyüme tempomuz var. Yeni ülkeler ilave oluyor. İçecek bizim için çok önemli, ona her türlü imkânı veriyoruz. Finans da bizim için önemli. Finans sektörünün büyüyeceğine inanıyoruz. ABank’ta yabancı ortaklığımız tamamlandığında daha büyük yatırım, ilave sermaye koymaya hazırlanıyoruz. Efes’le Adriyatik’ten Çin’e, Pasifik’e kadar yatırım düşünüyoruz, bira taşımayla olmuyor. Bütün ülkeler radarımızda. Coca Cola’da Ortadoğu, SİMİDİ ÇOK SEVERİM Pazar kahvaltılarını simitle yapan, marketlerde raflar arasında dolaşan sıradışı bir patron olarak tanınan Tuncay Özilhan, bu özelliklerine yönelik soruyu şöyle yanıtlıyor: “Simit, peynir, ekmek, domates bunları çok seviyorum, yemesi çok keyifli... Eskiden açık pazarları da gezerdim, ama şimdi zamanım olmuyor, marketleri geziyorum. Çarşı, pazar izlenimlerimin şirket stratejisine elbette etkisi oluyor. Kendi mamullerimize bakıyorum, rafta doğru konmuş mu, doğru fiyatlandırılmış mı? Bazen tüketiciyle konuşuyorum, bazen ‘al bu bizden’ diye hediye veriyorum...” BİR DÖNEM DAHA IMF Özilhan, Türkiye’nin bir dönem daha IMF’yle devam etmesinde yarar görüyor. “Türkiye’nin ihtiyacı azalsa da henüz yeterli kredibilitesi yok. Bir dönem daha devam edilmeli. Belirli bir yapıya geldikten sonra IMF’siz devam edebilir. Hâlâ, IMF ve AB Türkiye için önemli çapalar” diyen Özilhan, birkaç yıl sonra tecrübeli bir hükümetin Türkiye’yi IMF’siz götürebileceğini kaydetti. Özilhan, “Dünyada muhteşem bir likitide var. Ancak bu rüzgâr değiştiği zaman cari açık, yüksek faiz, düşük kur uygulamasından dolayı Türkiye’nin kırılganlığı ortaya çıkabilir. Dolayısıyla bu rüzgâr değiştiği zaman risk olabilir” dedi. İRAN İLE DOĞALGAZ Rothschild yatırım bankasının danışmanı, Kadir Topbaş’la görüşme istedi Heyetler metin yazımına başlıyor MAHMUT GÜRER Argüden İGDAŞ’ın peşinde ? Şirketin Türkiye danışmanı Dr. Yılmaz Argüden’in İGDAŞ dahil belediye şirketlerinin satışı konusundaki randevu talebi, İBB tarafından kabul edildi. Görüşme kasımda İstanbul’da yapılacak. SELİN GÖRGÜNER ANKARA Türkiye ile İran arasında doğalgaz alımı ile ilgili imzalanan mutabakat muhtırasının ardından, iki ülke enerji bakanlıkları arasında temaslar ağustosta hızlanıyor. Türkiye’den bir heyetin ağustos ayının ilk haftasında Tahran’a giderek anlaşmaya ilişkin metnin yazımına İranlı meslektaşları ile başlayacağı belirtiliyor. İranlı yetkililerin de aynı ayın son haftasında Ankara’ya geleceği ve metne son halin verileceği öğrenildi. Ankara’nın metinde yer almasını istediği unsurlardan bazıları ise şöyle: Türkiye İran’daki 3 doğalgaz sahası için 38 milyar dolar yatırım yapacak. Ancak bu yatırım İran Ulusal Doğalgaz Şirketi ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nca İran’da kurulacak bir şirket üzerinden yapılacak. Böylece ABD’nin İran’a 20 milyon doların üzerinde yatırım yapanlara karşı uyguladığı ambargo delinecek. Gaz ilk önce İranTürkiye ortaklığı ile kurulan şirkete satılacak. TPAO doğalgazı bu şirket üzerinden alacak. Böylece ABD’nin satın alma ambargosu ve BM yaptırımları da delinmiş olacak. Doğalgaz boru hatları İran tarafından yapılacak ve TahranErzurum hattına bağlanacak. Dünyaca ünlü Yahudi dolar milyarderi Rothschild ailesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı iştiraklerden İGDAŞ’ın özelleştirmesiyle ilgileniyor. Rothschild’in Türkiye danışmanı Dr. Yılmaz Argüden’in 26 Haziran 2007’de İBB Başkanı Kadir Topbaş’a yazdığı mektupla görüşme talep ederek özelleştirmede nasıl destek olabileceklerini konuşmak istediklerini bildirdi. Argüden, mektubunda şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’yi ziyaret edecek Rothschild yatırım bankasının ortaklarıyla birlikte 1820 Temmuz tarihleri arasında sizi ziyaret ederek İGDAŞ gibi İBB’ye ait şirketlerin muhtemel özelleştirmesinde nasıl destek sağlayacağımız konusunda size bilgi sunmayı arz ediyoruz.” Görüşmenin kasımda yapılması bekleniyor. Argüden, konuyla ilgili soruyu yanıtlarken ayrıntı vermekten kaçındı ve “Alanımız danışmanlık. Bu gibi özelleştirmelerle ilgileniyoruz” dedi. Yahudi lobisi de geliyor Seçim öncesi AKP’yi ziyaret etmek isteyen, bu ziyaretlerini erteleyen ABDİsrail Kamu İşleri Komitesi de (AIPACAmerican Israil Public Affair Comitte) 1115 Kasım 2007 tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret etmek istiyor. AIPAC, ABD’de yaşayan 80 kişiden oluşan en etkin Yahudi lobisi olarak biliniyor. Yarın AIPAC Direktörü Jefrey Shulman ve AIPAC’nin Küresel Liderlik Enstitüsü GLIPA’nın Türkiye temsilcisi Stephan Schinde’nin randevu talebi için Topbaş’ı ziyarete geleceği iddia ediliyor. İmarzedeler dün Mecidiyeköy’de toplanarak konuyu görüştüler. (AA) Davası süren İmarzede de başvursun Ekonomi Servisi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), davası süren İmarzedelerin de ödemelerinin yapılması için başvuruda bulunmasını önerdi. BDDK, İmar Bankası’nca devlet iç borçlanma senedi satışı adı altında toplanan tutarların ödenmesi için ilgililerin 10 Ağustos 2007 tarihi mesai bitimine kadar başvurmalarını istedi. BDDK’den konu ile ilgili yapılan duyuruda, Bakanlar Kurulu kararı hükümleri uyarınca, ilgililere işlem bedeli ve işletilecek faiz ödemesinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yapılacağı belirtildi. Açıklamada şöyle devam edildi: “Başvuruların TMSF’ye yapılması gerekmektedir. SPK veya BDDK’ye yapılan başvurular 5667 sayılı kanun ve 2007/12398 sayılı Bakanlar Kurulu kararına ek karar uyarınca yanlış mercie yapılmış sayılacaktır.” Başvurulara ilişkin ayrıntılar , “www.tmsf.org.tr” adresinden edinilebilir. Öte yandan 1994’te ilk hortumlanan Marmara Bank olayından mağdur bir avuç vatandaş hakkını aramaya devam ediyor. Fotoğraf: VEDAT ARIK Orta Asya’nın daha doğusu ilgi alanımız içinde. Yeni sektörler olabilir. Bu biraz fırsat işi. Petkim’in bir fırsat olduğuna inandık, fiyat beklediğimizin çok üzerinde oldu. Özelleştirmelere ilgimiz devam edecek; enerjide hem üretim hem dağıtımda ilgimiz devam ediyor.” KOBİ’ler için 90 milyon Avro’luk anlaşma Ekonomi Servisi Halk Bankası, KOBİ’lerin yatırımlarına yönelik finansman ihtiyacı için Avrupa Yatırım Bankası ile “KOBİ Kalkınma Global Kredisi’’ kapsamında 90 milyon Avro’luk anlaşma imzaladı. Toplam yatırım maliyeti en fazla 25 milyon Avro olan projelerin yüzde 50’si finanse edilecek. Verilecek kredinin üst limiti 12 milyon 500 bin Avro. Projede çalışan işçi sayısı 500’ün altında ve bilançolarındaki net sabit kıymetler toplamı 75 milyon Avro’nun altında olan KOBİ’ler yararlanabilecek. Bütçede resmi delik 6 milyar YTL ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Merkezi Yönetim Bütçesi, haziran ayında 2.5 milyar YTL açık verdi. Yılın ilk altı ayında, geçen yıla göre bütçe harcamaları yüzde 23.4, faiz dışı harcamalar yüzde 25.7, faiz harcamaları yüzde 17.6 artınca, geçen yıl ilk altı ayda 2.4 milyar YTL fazla veren bütçe bu yılın aynı döneminde 5.9 milyar YTL açık verdi. Faiz dışı fazla ise yüzde 17 azaldı. Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, ocakhaziran döneminde bütçe harcamaları 100 milyar 679 milyon YTL, faiz hariç bütçe giderleri de 73 milyar 786 milyon YTL oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre bütçe harcamaları 19 milyar 90 milyon YTL, faiz hariç bütçe giderleri de 15 milyar 63 milyon YTL arttı. Buna karşın bütçe gelirlerindeki artış 10 milyar 773 milyon YTL ’de kalınca, bütçenin geçen yıl 2 milyar 422 milyon YTL olan fazlası bu yıl 5 milyar 885 milyon YTL açığa dönüştü. Geçen yıl 25 milyar 298 milyon YTL olan faiz dışı fazla ise bu yıl yüzde 17 düşüşle 21 milyar 9 milyon YTL ’ye indi. İlk 6 ayda, geçen yıla göre yüzde 17.6’lık bir artışla bütçeden 26 milyar 893 milyon YTL faiz ödendi. Bütçeden personel için 21 milyar 974 milyon YTL, sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi için 2 milyar 725 milyon YTL çıktı. TOKİ teslimata yüklenecek ANKARA (AA) Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanvekili Erdoğan Bayraktar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimden sonra kendisini arayarak ‘’konut teslimlerinin hızlandırılmasını’’ istediğini söyledi. Bu nedenle, yeni ihaleleri yavaşlatıp inşaatlara hız verdiklerini bildiren Bayraktar, “Geçmişteki işleri bitirip yeni bir başlangıç yapmayı planlıyoruz’’ dedi. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear