28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2007 CUMARTESİ 6 HABERLER CHP’li milletvekili adayı İlhan Kesici seçim öncesi manipülasyonlara karşı uyardı Anketçiler telaş içinde LEYLA TAVŞANOĞLU CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Akıl Akıldışı Seçimlerden bir gün önce yayımlanacak yazımın başlığını bulmada İngiliz Sunday Telegraph gazetesinde yayımlanan bir fotoğraf ve gazetenin bu fotoğrafa ilişkin yorumu etken oldu. Alanya’da bir plajda çekilen fotoğrafta bikinili iki bayanla biri “haşema”lı, öteki kara çarşaflı iki başka bayan görülüyor. Bikinili bayanlar fotoğraf karesinin solunda, ileriye doğru yürümekteler. Baştan aşağı örtülü öteki iki bayan, fotoğraf karesinin sağında, cepheden görülmekte. Bu iki ayrı dünyanın birbirleriyle hiçbir ilgisi yok. Fotoğraftakiler sanki başka dünyalarda, başka yüzyıllarda, başka gezegenlerdeler. Bunları “mecazi” anlamda söylemiyorum. Fotoğraf, gerçekten de, birbirine karşı tümüyle ilgisiz iki ayrı dünyayı gösteriyor. Nitekim, İngiliz gazetesinin yorumunda şöyle denmekte: “Burası Türkiye’de herhangi bir plaj olabilirdi. Kadınlar güneşleniyor, ellerinde bir roman ya da sigara var. Ama vücutlarından ufacık bir parça bile görünmüyor. Çünkü haşema giymişler. Sonra önlerinden bikinili kızlar geçiyor, hiç ilgi göstermiyorlar.” Gazetenin yorumu aşağıdaki soru vurgulu cümle ile noktalanıyor: “Bu iki çok farklı yaşam tarzının yan yana var olup olamayacağı, ya da birinin kaçınılmaz olarak diğerine baskın gelip gelemeyeceği meselesi Türkiye’nin geleceğinin anahtarıdır.” (15 Temmuz tarihli “Vatan” gazetesinden alıntıladım.) ??? Burada “türban”, “haşema” ya da “çarşaf”ın dinsel içeriğini, ya da topluma bir dünya görüşünün simgesi olarak dayatılmalarını tartışacak değilim. Bunlar çok tartışıldı ve korkarım ki daha uzun süre tartışılmaya devam edecek… Beni yukarıda sözü edilen fotoğrafta ilgilendiren, “iki ayrı dünya” diye nitelediğim karşıtlığın, bana akıl ve akıldışının karşıtlığı olarak görünmesi oldu… Ve “akıldışı”nın “akıl” karşısında tam bir duyarsızlığa, İngiliz gazetesinin deyimiyle tam bir “ilgisizliğe” sahip oluşu… Giyimli kuşamlı olarak güneş altında yatılmaz… Bedeninize su değmeden denize girmenin bir anlamı yoktur… Bunlar akıldışıdır. Bu akıldışılığı daha da şaşırtıcı, daha da akıldışı kılan, kendine olan tam güveni, akıl karşısında duyarsızlığı, ilgisizliğidir… Akıldışının akla meydan okuması… Kölenin zincirlerinden hoşnutluğu…. Özgürlüğe karşı duyarsızlığı, ilgisizliği… Aklın ve akıldışının bir arada bulunuşuna, tıpkı özgürlükle kölelik için olduğu gibi, demokrasi denemez… Birbirinin zıddı, tepeden tırnağa farklı iki ayrı dünyanın (şimdilik bir arada, karşılıklı bir “ilgisizlik” görünümünde bulunuyor olsalar da) uzlaşması olanaksız karşıtlığı, kıyasıya savaşımıdır bu… Akıldışı, demokraside bir taraf değil, önü alınamazsa eğer toplumu bütünüyle kaplayacak, toplumsal bünyeyi çürütüp yok edecek ölümcül bir hastalıktır. Bir toplumda akıl ve akıldışı birlikteliği, tıpkı tek bir insan kişiliğinde olduğu gibi, sürgit devam edemez… Sonunda ya akıl ya akıldışı egemen olacaktır… ??? Ülkemizde akıldışı, sadece akla karşı bir yaşam anlayışını dayatmakla kalmıyor, ele geçirmiş olduğu siyasal erkle ve emperyalizmin açık desteğinde, onun Türkiye’deki ortağı, temsilcisi gibi, ülkenin bütün zenginliklerini yok ediyor, yağmalıyor, yağmalatıyor, saçıp savuruyor, haraç mezat satıyor. Uygarlaşmanın, aydınlanmanın bütün evrensel ve ulusal değerlerini bozuyor, kirletiyor, küçümsüyor, hor görüyor, yozlaştırıyor, yok ediyor. Türkiye hiçbir zaman bu kadar büyük bir tehditle karşı karşıya kalmamıştı. Bu pislikle, çürümüşlükle ancak tüm ulusça bir savaşımla başa çıkılabilir. AKP’den ve kadrolarından kurtulmak, bugün ülkenin başlıca, birincil sorunudur. 22 Temmuz bu silkinişin ilk büyük adımı olmalıdır… Savaşım akılla akıldışı arasındadır… Ve aklın değil şu ya da bu biçimde akıldışının yanında saf tutan, akıldışına pirim veren, akıldışıyla uzlaşmaya çalışan, akıldışına hoş görünme çabasında olan; akıldışı karşıtlığını faşistlikle, militarist olmakla, demokrasi düşmanlığıyla suçlayacak kadar sağduyudan uzaklaşan, kimliksizleşen, akıl ve vicdan sağlığını yitiren, böylece de savaşımın büyük cephesinde gedikler açan bir “sol”un; “liberal”, “demokrat” vb. görünümlü bir kaypaklığın, bilinçli ya da bilinçsiz sorumsuzluğun, sonuçta da emperyalizmakıldışı ortaklığı ile üstü örtülü ya da apaçık bir işbirlikçiliğin bu ülkenin geleceği konusunda söyleyecek hiçbir sözü olamaz. Tozanlı, başkan yardımcısı ? Haber Merkezi Bakırköy Belediye Başkan Yardımcılığı’na Gülten Tozanlı atandı. 1960 yılında Sıvas’ta doğan Tozanlı, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. 25 yıldır çeşitli ilçe belediyelerinde müdürlük görevlerinde bulunan Tozanlı, son olarak Bakırköy Belediyesi’nde hesap işleri uzmanı olarak görev yaptı. Geçen hafta belediye başkan yardımcısı olarak atanan Tozanlı, amacının, çağdaş sosyal demokrasinin ilkelerine uygun belediyecilik anlayışı ile Bakırköylülere hizmet etmek olduğunu belirtti. Eren’den duyarlılık çağrısı ? İstanbul Haber Servisi HAKEV Vakfı Genel Başkanı CHP. 1 Bölge milletvekili adayı Haydar Eren, CHP’nin, “ülkenin bölünmez bütünlüğünü ve laik Cumhuriyetin sonsuza kadar yaşamasını’’ sağlamak üzere iki hedefi ve kırmızı çizgisi bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin emperyalist güçlerin yıkıcı etkisiyle karşı karşıya olduğunu anlatan Eren, Irak’ın işgalini örnek vererek mezhep çatışması ve yaşanan acılara dikkat çekti. Diğer bir tehlikenin ise laik Cumhuriyetin yobaz ve ortaçağ zihniyetine sahip olanlar tarafından şeriat ve hilafet uğruna yıkıma uğratılması olduğunu belirten Eren, “AKP’nin hedefi budur’’ dedi. CHP milletvekili adayı İlhan Kesici’yle konuşuyoruz. AKP hükümetinin 4.5 yıllık icraatlarını topa tutuyor. Türkiye’nin iç ve dış borcunu 80 yıllık Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir biçimde tırmandırmakla suçluyor. En büyük kızgınlık hedeflerinden birisi de AKP’nin oy oranını zıplatan anketörler. “Bunlar AKP’ye göbekten bağlı. Hepsi telaş içinde” diyor. Sizce ülkenin ekonomik durumu hükümetin söylediği kadar iyi mi? KESİCİ Ekonomi politikalarında sihir de sihirbaz da yoktur. Bu bir tercihler manzumesidir. Hangi tercihi yaparsanız yapın, bu tercihlerden kaybedenler olur, kazananlar olur. AKP, ekonomide büyüme olduğunu söylüyor. Ama benim büyüme rakamlarına da itirazım var. Bu fiktif büyümede kazananlar açık. Dolar milyarderleri büyümüş. Bizim servet düşmanlığımız filan yok ama bunu toplumsal huzur, barış ve sosyal devlet vasfı bakımından düşündüğümüz zaman onlar orada büyürken emekleriyle geçinen orta sınıf, emekliler, tarım kesimine intikal etmediği zaman bu tür büyüme yanlıştır. Bazen hiç büyümeseniz bundan daha iyidir. Son dört buçuk yıldır hükümetin devlet kurumlarıyla açıkça kavga etmesi de sizce normal bir davranış mı? KESİCİ Bunlar dinle devletin arasındaki zıtlaşmayı en üst noktaya getirdiler. Oysa din özel inanç, devletse bir kamu alandır. Ama bu arkadaşlar getirdiler, dini siyaset meydanının tam göbeğine oturttular. Ben ? ‘AKP , ekonomide büyüme olduğunu söylüyor. Ama benim büyüme rakamlarına da itirazım var. Bu fiktif büyümede kazananlar açık. Dolar milyarderleri büyümüş. ’ ? ‘AKP’nin bugün yüzde 40’lar üzerinde oy alması demek toplumun aklını yemiş, travma geçiriyor olması demektir. Şu anda öyle bir toplum yok. ’ ? ‘Anketler bilimsel çalışmalardır. Bu yapılanlar Türkiye’de bilime de, medyaya da olan saygıyı ve güveni azaltır. Oysa medya demokrasilerde muteber bir kurum olmalıdır. ’ konuşmasını yüksek bir telaşa bağlıyorum. O yüzde 40’ların üzerindeki anketleri de yüksek telaşa bağlıyorum. Bu anketleri yapanlar aslında hükümete göbekten mi bağlılar? KESİCİ Ben öyle görüyorum. Bunlar normal anketler değil. Öyle olduğu zaten bir gün sonra meydana çıkacak. Belki bugün çark ederler de yüzde 20’leri telaffuz ederler. Sonra da dört yıl o son gün söylediklerini hatırlatırlar, “Ne kadar doğru bildik” derler. Anketler bilimsel çalışmalardır. Bu yapılanlar Türkiye’de bilime de, medyaya da olan saygıyı ve güveni azaltır. Medyanın itibarı da kendilerinin itibarı da düşer. Oysa medya demokrasilerde muteber bir kurum olmalıdır. ‘Birbirlerine düştüler’ Sizce AKP geçen seçimde neden o kadar yüksek oy aldı? KESİCİ Bunlar Saadet Partisi’nden kopup AKP’yi kurduktan sonra iç dalgalarında şu söylentiyi yayıyorlardı: Recep Tayip Erdoğan başbakan olacak, ama asıl amacımız Necmettin Erbakan Hoca’yı cumhurbaşkanı yapmaktır. Dolayısıyla herkes AKP’de toplansın. Bu anlaşılabilir bir taktikti ve etkisini gösterdi. Ama şimdi aradan dört buçuk yıllık bir süre geçtikten sonra kendi kitlelerine verdikleri sözleri yerine getiremediler. Hatta Erdoğan seçimlerden hemen sonra, “Benim türban konusunda verilmiş bir sözüm yoktur” dedi. Bu o camiayı huzursuz etti. Erbakan şimdi olağanüstü kalabalıklar topluyor. AKP’ye oy veren insanların cehenneme bilet kesmiş olacaklarını söylüyor. Bu sözlerin onların iç kitlesinde çok ciddi bir ağırlığı vardır. Bana göre Saadet Partisi minimum yüzde 5.5 oranında oy alır. Hatta bu partinin çok daha yukarılara çıkabileceğini de tahmin ediyorum. Kesici, AKP’yi yüzde 40 oy alacakmış gibi gösteren şirketlerin AKP’ye göbekten bağlı olduğunu söyledi. buna dinin istismar edilmesi diyorum. Demokrasi, oy alan insanların ülkeyi kurumlarla birlikte yönetmesidir. Ama bu başbakan bu kurumları neredeyse terk eder hale getirmiştir. Çok yanlıştır. O yüzden de bu Başbakan’ın, hükümeti ve AKP’yi yöneten dar çekirdek kadronun elinden Türkiye’nin süratle kurtarılması lazımdır. önce de AKP’yi önce yüzde 40’larda, sonra 45’lerde dolaştırdı. 2004 yerel seçimlerinde AKP’nin yüzde 55 oy alacağını tahmin etti. Ama tahmini boşa çıktı. Sizce bu tür abartılı tahminlerle ne yapılması amaçlanıyor? KESİCİ Bu vahim bir şeydir. AKP’nin bugün yüzde 40’lar üzerinde oy alması demek toplumun aklını yemiş, travma geçiriyor olması demektir. Şu anda öyle bir toplum yok. Toplum gayet aklı selim içinde davranmaktadır. Medeni bir biçimde bir gün sonraki seçimleri beklemektedir. Bu gazetelerimiz ve bu anketçilerimiz de yarın akşam ne kadar yanıldıklarını göreceklerdir. Erdoğan’ın Isparta’da siyasetten çekilebileceği açıklaması toplumda nasıl değerlendiriliyor? KESİCİ Ben halkın arasında dolaşıyorum. Bu açıklama çok ters tepki aldı. “Bu başbakan siyaseti bırakacak. Zaten gemisini, uçağını da hazırladı. Burayı terk etmeye hazırlanıyor” diyorlar. Bu yorumların dozu da gittikçe artıyor. O nedenle ben Başbakan’ın o Abartılı tahminler Konda’nın yaptığı kamuoyu yoklamasının sonucu açıklandı. Buna göre AKP yüzde 48 oy alacakmış. Bu şirket daha HERALD TRIBUNE Cumhuriyet reklamları haber konusu oldu Dış Haberler Servisi ABD’de yayımlanan International Herald Tribune gazetesi, 22 Temmuz seçimleriyle ilgili yazısında gazetemizin “Tehlikenin Farkında mısınız?’’ temalı reklam kampanyasına da değindi. Türkiye’de büyük bir değişim yaşandığını öne süren gazete, “laik ve liberal’’ Türklerin AKP’ye oy vermeyi tercih ettiğini de iddia etti. AKP adaylarının, “Türkiye’de asıl tehlikenin kökten dincilikten değil, ordunun siyasete müdahalesinden kaynaklandığı’’ yönündeki açıklamalarına yer verildi. Haberde, İstanbul’dan bağımsız aday olan, liberal çevrelerin desteğini alan ve AKP’yi CHP’ye karşı tercih ettiğini söyleyen Baskın Oran’ın, “eski düzeni savunan partiler’’ olarak nitelendirdiği partilerin, “laiklikle ilgili korkularla oynayan’’ Cumhuriyet’in reklam kampanyası sayesinde oyların dörtte birini alabileceğini öne sürdüğü de belirtildi. Herald Tribune, gazetemizi “devlet yanlısı’’ bir gazete olarak tanımladı ve Cumhuriyet reklamında seçim sandığının arkasından görünen kadın gözlerinin türbanı ifade ettiği öne sürüldü. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde televizyonda yayımlanan, Atatürk’ün doğum tarihiyle “laik reformların sona erdiği’’ 2007 tarihlerinin yer aldığı “Cumhuriyet’inize sahip çıkın’’ reklam filmine de değinilen yazıda, liberallerin gazetemizin reklam kampanyasının asıl sorunu çarpıttığı iddiasına da yer verildi. ‘Tehlike kapıda’ Son bir soru. Pek çok kişi CHP’nin bu dönem daha çok gerekli olduğunu söylüyor. Neden? KESİCİ Ben 1998’de ANAP milletvekiliyken, “Eğer Türkiye’yi yönetenler akıllarını başlarına almazlarsa ülkemiz siyaseten 1920 şartlarına, ekonomik olarak da Düyunu Umumiye’ye doğru gitmektedir” dedim. Genelkurmay Başkanı aradan dokuz yıl geçtikten sonra Türk medyası ve dünya televizyonlarının önünde, “Türkiye Milli Mücadele şartlarına doğru gitmektedir” dedi. Demek ki benim 1998’de söylediğim tehdit ve tehlike kapının eşiğine gelmiştir. Böyle bir halde devletin kurucu ideolojiye sığınma ihtiyacı vardır. Türkiye Devleti’nin kurucu ideolojisi Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetleri, Cumhuriyet Halk Fırkası ve daha sonra CHP’dir. Şu ana en uygun organizasyondur. Deniz Baykal’a “hırslı politikacı” denilebilir. Baykal 30 yıl önce Maliye, Enerji bakanlıkları yapmıştır. İstanbul Belediyesi’nde üç yıl önce şube müdürlüğü yapmış adamlar Karun kadar zengin olurlarken Baykal, kimileri “hırslı politikacı” dese de “hırsız politikacı” değildir. Türkiye’nin bugünkü şartlarda dikkate alması gereken nokta, bir insanı “hırslı politikacı” diye çizmek mi, yoksa “hırsız olmayan politikacı” olduğu için tercih mi etmektir? Ne kadar hırslı politikacı olursa olsun, yeter ki hırsız politikacı olmasın. Uyuşturucu operasyonu ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’da düzenlenen bir operasyonda, uyuşturucu kaçakçılığı yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan 11 kişiden, aralarında suç örgütünün liderinin de bulunduğu 7 kişi tutuklandı. İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince Tuzla, Pendik ve Kartal’da düzenlenen operasyonda çok sayıda tabanca, 20 adet fişek, 175 gram eroin, 6 adet uyuşturucu hap ve 40 gram kenevir tohumu ele geçirildi. Adliyeye gönderilen 11 şüpheliden Şahin S. ile 6 adamının tutuklandığı, diğerlerinin ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı belirtildi. ‘Sandığınıza sahip çıkın’ CHP İstanbul ilçe teşkilatları yoğun seçim çalışmalarını dün gerçekleştirdikleri etkinliklerle sonlandırdı. CHP 2. Bölge milletvekilleri ve milletvekili adaylarının katıldığı “Tam Bağımsızlık İçin Mustafa Kemal’’ yürüyüşü dün akşam, İstiklal Caddesi’nde gerçekleştirildi. Tünel Meydanı’nda toplanan CHP’liler, ellerinde kırmızı karanfillerle Taksim Meydanı’ndaki Atatürk heykelinin önüne kadar yürüdüler. CHP Bağcılar İlçe Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen “İktidara Yürüyüş” şenliğine yoğun katılım oldu. Bağcılar Meydanı’nda gerçekleştirilen etkinlikte konuşan CHP 3. Bölge milletvekili adayı Mehmet Ali Özpolat, son günlerde medyada yer alan AKP’nin tek başına iktidar olacağı seçim anketlerine değinerek “Tarikatlara ve güç odaklarına hizmet eden bu anketler sandıkta boşa çıkacaktır. Yeterki sizlerle sandığınıza sahip çıkın” dedi. Konuşmaların ardından sanatçılar Ali Rıza Binboğa, Sadık Gürbüz, Yücel Öner ve Salih Can konser verdi. (ALİ AÇAR) ataolb?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 54 MHP’li Akşener, ‘Erdoğan en büyük medya patronu’ dedi Feride Donat vefat etti ? İstanbul Haber Servisi Şişli Belediyesi CHP Meclis Üyesi Feride Donat’ın (53) ani kalp durması sonucu hayatını kaybettiği bildirildi. Belediyeden yapılan yazılı açıklamada, 3 gün önce evinde rahatsızlık geçiren Donat’ın, kaldırıldığı Memorial Hastanesi’nde dün vefat ettiği belirtildi. 2004 yerel seçimlerinde CHP listesinden Şişli Belediyesi meclis üyeliğine seçilen Donat, eski Galatasaray İkinci Başkanı Atilla Donat ile evliydi. Medyayı ele geçirdiler ŞULE KÖKTÜRK Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İstanbul 3. bölge birinci sıra milletvekili adayı Meral Akşener, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün medyayı ele geçirmesi nedeniyle kendilerini basın yoluyla yurttaşlara anlatma fırsatı bulamadıklarını, ifade etti. Erdoğan’ın Türkiye’nin “en büyük medya patronu” olduğunu belirten Akşener, AKP’nin İstanbul’da, yalnızca seçim propaganda malzemesi için 1 milyar doların üzerinde bir harcama yaptığını savunarak “Bu değirmenin suyunun nereden geldiğini merak etmekteyiz” dedi. Türkiye’de, geniş kitleleri etkileyebilecek medyaya sahip, iki bü Meral Akşener: AKP İstanbul’da propaganda için 1 milyar dolar harcadı. yük medya patronu kaldığını ifade eden Akşener, “Biri sayın Erdoğan. Başbakan bugün Türkiye’nin en büyük medya patronu. Bu açıdan, basın yayın organları eliyle bilgilendirme ve kendimizi anlatma faaliyetini yürütemediğimiz için, sokakta, AKP’nin parasına karşı, dişe diş, bedensel faaliyetle, milli mücadele ruhuyla, bir mücadele veriyoruz” diye konuştu. Başbakan Erdoğan eliyle, kutuplaşmanın yarattığı bir öfkeli seçmen kitlesi ile karşılaştığını da belirten Akşener, özetle şöyle konuştu: “Sokakta gezerken bir hanımefendi beni yakalıyor, silkeliyor ve diyor ki: ‘Bunların sandıkta def edilmesini sağlayacak mısınız, bunların yolsuzluklarının hesabını soracak mısınız?’ Diğer bölgelerdeki arkadaşlar da, benzer şeyleri söylüyorlar. Açıklanan anket sonuçları ile seçmen davranışının farklı olduğunu sayın Erdoğan da fark ettiği için, bugün miting meydanlarında, Cumhurbaşkanı’nı yuhalatıyor, yargıyı yuhalatıyor, zımni olarak askeriyeyi yuhalatıyor, üniversiteyi yuhalatıyor.” Baskın Oran’a destek yürüyüşü ? İstanbul Haber Servisi İstanbul 2. Bölge bağımsız milletvekili adayı Baskın Oran’a destek vermek amacıyla Mecidiyeköy Meydanı’ndan Taksim’e dek yürüyüş düzenlendi. Ellerinde “Sesiniz Baskın olsun” ve “Meclis’e Baskın gerek” pankartları ile yürüyen gruptakiler Meclis’e girmek için uygulanan seçim barajını da yanlarında getirdikleri düdüklerle protesto ettiler. Grup, gazeteci Hrant Dink’in katledildiği Agos gazetesi önünde kısa bir süre bekleyerek alkışlarla, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” sloganı attı. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear