24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 TEMMUZ 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başta Başbakan olmak üzere AKP’li bakanların çocukları 4.5 yılda milyon dolarlık servete ulaştılar 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Büyüme çocuklara yaradı İLHAN TAŞCI Babalar ve Oğullar Seçim kampanyasının son haftası, iktidar partisini yönetenlerin yumuşak karnının, yolsuzluk suçlamaları ve servet sorgulamaları olduğunu, biraz gecikerek de olsa ortaya çıkardı. “Dokunulmazlık” kalkanının arkasında sürdürülen beş yıllık iktidar döneminin içinde, zaman zaman gündeme getirilen “yolsuzluk dosyaları”nın üstüne hiçbir işlem yapılma imkânı bulunamadığı için, özellikle genel seçim kampanyasının sonuna doğru muhalefet partilerinin iktidara karşı yönelttiği bu tür eleştirileri doğal karşılamak mümkündür.. Ama bir koşulu da unutmayarak. İspat edilemeyecek olan, belgesiz ve abartılı suçlamalar, bir tür bumerang etkisi yaparak söyleneni de vurur. CHP Genel Başkanı’nın, “bir bakanın 600 taşınmazı bulunduğunu” söylemesi ve bu iddianın hemen arkasından CHP’nin genel sekreter yardımcılarından Mehmet Sevigen’in o bakanın kim olduğu konusundaki soruları isim vererek yanıtlaması, ne yazık ki kendisi için ters tepen bir silah olmuştur. Muhalefet milletvekiliyle Çevre ve Orman Bakanı’nın birbirlerine iddialarını ispat etmeleri için şerefsizlik suçlamaları yapmaları sırasında ortaya çıkan olgu, iktidar partisinde yaygın hale gelmiş olan bir durumu da bizzat Bakan Osman Pepe’nin ikrarıyla kanıtlamıştır. Bakan Pepe, 22 ile 24 yaşları arasında bulunan iki oğlunun, çeşitli kentlerde inşaatçılık yaptıklarını övünerek açıklarken bu 600 bina söylentisinin onların kendi tapulu malları değil, şirket olarak üretip sattıkları binalar olduğunu söylüyor. ANKARA AKP döneminde bakanların birçoğunun çocuğu henüz 30’unu bile doldurmadan “gemi yüküyle” servete ulaştı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çocukları 1 milyon YTL’ye villa, 2.5 milyon dolara gemi sahibi oldu. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlunun şirketi ise 22 milyon YTL ciro yaparken tek kuruş KDV ödemedi. Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin çocukları da iktidarları döneminde gemi sahibi oldular. Prof. Dr. Şükrü Kızılot, AKP’nin çıkardığı malvarlığının sorgulanamayacağına ilişkin yasanın kendi çocukları için sigorta olduğunu vurguladı. AKP iktidarı döneminde kabine üyelerinin çocuklarının hızlı yükselişleri şöyle gelişti: Başbakan’ın oğlu Ahmet Burak ? Başbakan’ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan’ın, Mecit Mert Çetinkaya ile 2007’de kurduğu MB Denizcilik adlı şirket, kuruluşundan 18 gün sonra yük gemisi satın aldı. ? Unakıtanlar’ın AB Gıda şirketi yalnızca 2005 yılında 22 milyon 163 bin 902 YTL ciro yaptı. ? Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım ve kardeşinin şirketi, TDİ’ye ait Ankara feribotunu ihalesiz olarak kiraladı. ? Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin çocukları İsmail ve Mustafa Talha Pepe’nin ortak olduğu şirket 9 milyon YTL teşvikle gemi satın aldı. Erdoğan, Mecit Mert Çetinkaya ile 19 Ocak 2007 tarihinde MB Denizcilik Şirketi’ni kurdu. Şirketin kuruluşundan 18 gün sonra oğul Erdoğan, Safran 1 adlı yük gemisini satın aldı. Şirket, 500 bin dolarını peşin ödediği geminin geri kalan borcunu 36 ay taksitle ödeyecekti. lışan küçük oğlu Necmettin ise eşiyle birlikte 24 Ağustos 2005 tarihinde ABD’nin Maryland eyaletinde 261.5 bin dolara bir ev satın aldı. Başbakan’ın kızı Esra Erdoğan’ın eşi Berat Albayrak ise SamsunCeyhan boru hattı işini ihalesiz olarak alan Çalık Grubu’nda genel müdürlük görevine getirildi. Erdoğan’ın kız kardeşinin eşi de 1 milyon YTL’ye İstanbul’da villa sahibi oldu. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan da AKP döneminde hızla yükseldi. Unakıtanlar’ın AB Gıda AŞ adlı şirketi binlerce tonluk mısır ithalatından dört gün sonra vergi oranının artırılması sayesinde yüzde 50 kazanç sağladı. 2005 yılında kuş gribi salgınıyla birlikte Unakıtan’ın çocuklarının şirketi AB Gıda, pastörize yumurta işine girdiler. Ancak bir kararnameyle pastörize yumurtanın KDV’si yüzde 18’den 8’e düşürüldü. 1 milyon YTL ’ye villa Başbakan’ın oğulları 25 Ağustos 2006 tarihinde de İstanbul Kısıklı’da 1 milyon YTL’ye villa sahibi oldular. Başbakan’ın Dünya Bankası’nda ça 22 milyon YTL ciro AB Gıda AŞ yalnızca 2005 yılında 22 milyon 163 bin 902 YTL ciro yaptı. Aynı şirket, 2005 yılında vergi da SENDİKA TEMSİLCİLERİ ‘Erdoğan emekçiye hakaret etti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 10 bin dolar değer biçtiği saati, bir işçinin 31, bir memurun da 17 aylık maaşına denk geliyor. Bir başka deyişle bir işçinin Erdoğan’ın saatini alabilmesi için 2.5 yıl, bir memurun da 1.5 yıl çalışması gerekiyor. CHP lideri Deniz Baykal’ın, 60 bin dolarlık saat takmakla eleştirdiği Erdoğan, tepkilere “Sayın Baykal, 15 bin dolara sana vereyim. O fazla gelirse 10 bin dolara da fit olurum” yanıtını vermişti. KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul, 1015 bin dolarlık saat tartışmasının, siyasilerin halktan koptuğunun bir göstergesi olduğunu söyledi. Tombul, “İşsizliğin yüzde 2025’lerde olduğu, asgari ücretin 403 YTL’de kaldığı bir ortamda, bu tartışma, emeğiyle geçinenlere hakarettir. Tok açın halinden anlamaz diye bir laf vardır. O yüzden siyasilerin bu tür tartışmaları yapabilmeleri çok normaldir” diye konuştu. Türkİş Başkanı Salih Kılıç, “Türkiye’de asgari ücretle geçinen insanlar 300400 dolar para kazanırken, 10 bin dolarların tartışılması yakışıksız. Bu tartışmaları üzüntü verici olarak görüyoruz” derken CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın yoksulla alay ettiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Başbakan’a sormak gerek, kendisini dinlemeye gelen insanlardan hangisinin kolunda 10 bin dolarlık saat var. 10 bin dolarlık saat taktığı için sanıyor ki, bütün işçilerin, emeklilerin, köylülerin, memurların 10 bin dolarlık saati var. Çok olağan bir tutar diye görüyor” dedi. Başbakan’ın kolunda 10 bin dolarlık saatle işçi emeklilerinin kongresinde konuşma yapmayı denemesini isteyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Başbakan daha önce 9 milyar lira ile geçinemediği için şirket kurduğunu söylemişti. Şimdi de 10 bin dolarlık saati makul karşılıyor. Başbakan’ın yaşam düzeyi ile kendisine oy verenlerin yaşam düzeyi arasında ciddi bir çelişki var. Bu ülkede aylık 9 milyar geliri olanların sayısı son derece sınırlı. Bir başbakan nasıl olur da 9 milyar ile geçinemiyorum deyip, milyonlarca yoksuldan oy ister?” Başbakan Erdoğan’ın 10 bin YTL dediği saatin fiyatı modeline göre 30 bin ile 300 bin YTL arasında değiştiği öne sürüldü. iresine ise tek kuruş KDV ödemedi. Şirket 2005’te “komple yeni yatırım” amacıyla yapacağı 2 milyon 544 bin YTL’lik yatırım için teşvik aldı. Belgeye göre şirket yıllık 60 bin ton “rafine fosforik asit’’ üretecekti. AKP kabinesinde çocukların gemi alması yolunu ilk açan eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın 24 yaşındaki oğlu Erkan Yıldırım oldu. Oğul Yıldırım’ın kardeşiyle ortak olduğu Derin Denizcilik Şirketi’nin kuruluş sermayesi 10 bin YTL idi. Şirketin 445 bin Avro’ya sahip olduğu gemiye bilet kesen ise Santour adlı şirketti. Bu şirketin Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne ait Ankara feribotunu ihalesiz olarak kiraladığı ortaya çıkmıştı. Erdoğan ve Yıldırım’ın ardından Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin çocukları İsmail ve Mustafa Talha Pepe de gemi sahibi olan kabine üyesinin çocukları arasındaki yerlerini aldılar. “Akçaabat” adlı geminin Pepe’nin çocuklarının ortak olduğu şirketçe 9 milyon YTL’lik teşvikle alındığı belirtildi. Öteki mahdum beyler.. Öylelikle, aşağı yukarı aynı yaşlarda bulunan Erdoğan ve Binali Yıldırım’ın oğulları ile onların ağabeyi durumunda olduğu söylenebilecek olan Abdullah Unakıtan’ın temsil ettikleri AKP dönemindeki üstün becerikli “Babalar ve Oğulların” serüvenleri de yeniden gündeme geliyor. CHP ve MHP’nin AKP’yi yolsuzluk konusunda belgelerle suçlamak için kampanyanın son haftasını beklemelerinin bir seçim taktiği olup olmadığını bilmiyorum. Ancak olayın, özellikle AKP’nin dokunulmazlıklar sorununu, şayet çoğunluğu elinde tutarsa önümüzdeki dönemde de sürdürmek istediği için dört gün için ülke gündeminin en başlarında olacağını tahmin ediyorum. Vergi dairelerinde kayıtları yok Prof. Dr. Şükrü Kızılot, çocukların mal bildiriminde hiçbir malvarlığı gözükmediğini ya da sembolik üçbeş altının göründüğünü belirterek “Bu çocuklar bir süre sonra serbest çalışmaya başlıyorlar. Bir anda milyonlarca YTL’lik yatırımları ortaya çıkıyor, yatlar, katlar, fabrikalar, binalar, şirket hisseleri vs. Bu arada bakıyorsunuz, arada geçen kısa sürede, örneğin bir iki yıl içerisinde vergi dairesinde kimilerinin kaydı yok. Ödediği bir vergi de yok. O zaman akla şu soru geliyor; 25 yaşına kadar hiçbir serveti olmayan bu çocuklar, totodan, milli piyangodan, at yarışından da kazanmadığına göre bu inanılmaz serveti nerden, nasıl elde etti? Kaynağı sorgulanabilmeli” diye konuştu. AKP’nin işbaşına geldiğinde kişilerin servetinin kaynağının sorulamayacağı, servetindeki bir artışın kaynağının araştırılamayacağı bir yasa çıkardığını anımsatan Kızılot, şunları söyledi: “Yasaya göre, örneğin 26 yaşında birisi 50 milyon dolara bir gayrimenkul alsa, 300 milyon dolara özelleştirme ihalesinden tesis alsa bu kişiye ‘Sen bu parayı neden buldun, nasıl edindin, hangi işleri yaptın, hiç vergi ödedin mi’ gibi sorular sorulamıyor. Böyle olunca yasa ile sağlanan olanaktan dolayı bazı kişilerin inanılmaz malvarlığı ortaya çıkabiliyor. Yürürlükteki yasa bunların malvarlıklarının sorgulanamayışı bakımından adeta sigortası oluyor.” Önemli bir başvuru kaynağı Hafta sonunda okuduğum bir kitap, Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’ndan İlhan Taşcı’nın “Maskesiz Soygun”u(*), bana göre özellikle muhalefet partilerine mensup her aday için bir başvuru kaynağı olarak kullanılmalıdır. İlhan Taşcı, Osman Pepe ve oğullarının üretken sergüzeştlerini “Maskesiz Soygun” yapıtını hazırlarken öyle anlaşılıyor ki henüz öğrenmemişti. Ama Tayyip Erdoğan’ın da, Yıldırım ile Unakıtan’ın da, iktidar asansörü ile, nasıl baş döndürücü bir hızla yükselmiş olduklarını bütün kanıtları ile anlattığı kitabının arkasında, savlarını belgeleyen faturalar da dahil bir dizi belgeye yer vermiş. Aslında anlattıklarının hemen tümünü, geride bıraktığımız dönemin parlamentosunun gündemine getirilen, medyada yer alan, hatta yargının kimi evrelerinde görüşülen konular olarak hatırlıyoruz. Hatırlıyoruz ama, balık belleklerimiz ya da o olayların muhatabı olan politikacıların profesyonel pişkinlikleri karşısında, üzerimizdeki etkilerinin, olaylarla ilk karşılaştığımız kadar güçlü olmadığını da biliyoruz. “Maskesiz Soygun”u okuduktan sonra, CHP Genel Başkanı’nın, Erdoğan’a sürekli olarak yönelttiği televizyon ekranında tartışma önerisinin AKP Genel Başkanı tarafından niçin kabul edilmediğini de daha kolay anladığımı söylemeliyim. Öylesine büyük bir heybeyi sırtında taşıyan bir politikacı için, televizyon karşısında kendisine yöneltilecek soruları yanıtlayabilmek elbette kolay değildir. “Maskesiz Soygun”, rahmetli İsmet İnönü’nün ilk başbakanlığı yıllarından günümüze bıraktığı bir miras zenginliğindeki özdeyişini tekrarlattı bana: “Bir ülkede namus erbabı, en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır.” 22 Temmuz için henüz kararsız olduklarını söyleyen seçmenler kadar AKP’yi ülkeye istikrar getirdiği için tercih edeceklerini ileri sürenler de “Maskesiz Soygun”u okumadan sandık başına gitmesinler. (*) İlhan Taşcı. Bir AKP Belgeseli Maskesiz Soygun. Siyah Beyaz Yayınları. Yolsuzlukların hesabı sorulacak CHP İstanbul 2. Bölge milletvekili adayları Mustafa Özyürek, Kemal Kılıçdaroğlu, Prof. Dr. Necla Arat, Ahmet Cemal Seymen, Engin Ünsal ve Şule Başçıl dün gazetemizi ziyaret ederek Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Yıldız ve Cumhuriyet Vakfı Başkan Yardımcısı Alev Coşkun’la görüştüler. Genel seçimlerle ilgili değerlendirme yapan milletvekili adayları, son bir hafta içinde seçmenlere AKP’nin 5 yıla yaklaşan iktidarları döneminde “yapılan yolsuzlukları” anlatacaklarını ve iktidara geldiklerinde bu yolsuzluklarının her birinin hesabının tek tek sorulacağını belirttiler. Seçim gününe dek, Başbakan Erdoğan’ın aldığı maaşla geçinemezken bir asgari ücretlinin nasıl geçinebildiğini, halkın nasıl yoksullaştırıldığını, daha sonrada nasıl yardım yapıldığını, bu yardımlarının kaynağının ne olduğunu, söz verildiği halde dokunulmazlıkların neden kaldırılmadığını anlatacaklarını belirttiler. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Bağımsız aday Erbaş siyasetin yalnız elitlerin işi olmadığını söyledi: Meclis’te grup kuracağız HATİCE TUNCER Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) İstanbul 2. bölgede desteklediği bağımsız aday Doğan Erbaş, parlamentoda grup kurmak istediklerini ifade ederek “Siyaseti elit bir kesimin yaptığı iş olmaktan çıkarıp parlamentoya saygınlık kazandıracak bir siyaset yapma arzumuz var” dedi. Seçim barajı nedeniyle bağımsız adaylar olarak seçime girdiklerinin altını çizen Erbaş, parlamentoda farklı bir grup olacaklarını, temsil ettikleri seçim bölgelerinden halkla toplantılar yaparak sürekli bilgi vereceklerini anlattı. Erbaş “Halk toplantılarında parlamentoda neler yapıp yapamadığımızı anlatacağız ‘ne yapalım’ diye soracağız. Yani parlamentoyu halklaştıracağız” diyerek seçimden sonra halktan kopmayacaklarını ve hesap vereceklerini vurguladı. Erbaş, toplumun büyük bir kesiminin umutsuz ve gelecekten kaygı Doğan Erbaş, halk toplantıları ile parlamentoyu ‘halklaştıracaklarını’ söyledi. lı olması nedeniyle “Binbir umutsuzluğun yaşandığı bir ortamda bin umut adayıyız” söylemiyle seçimlere girdiklerini anlattı. Etnik milliyetçilik yaptıkları eleştirilerini reddeden Erbaş şöyle devam etti: “Milliyetçiliğin demokrasinin karşıtı bir olgu olduğunu düşünüyoruz. Etnik siyasetler yapmıyoruz, ancak bizim bir gerçeğimiz de var. Bizim seslendiğimiz kitlenin kimlik, dil, kültür gibi yakıcı sorunları, kendisi gibi yaşama isteği var.” Bölge insanının sorun ve isteklerini dile getirmenin etnik milliyetçilik olarak algılanmaması gerektiğini savu nan Erbaş, “Ancak biz Kürt realitesinin kabul edilmesi gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. Tehlikeli gelişmeler Seçim propagandalarında kamuoyunda “Üç gün içinde Kandil’e operasyon yapılacak, PKK bitirilecek, Kürt sorunu çözülecek” şeklinde bir kampanya yürütüldüğünü ifade eden Erbaş, “Bunu Türkiye’nin geleceği açısından çok tehlikeli görüyoruz. Sınır ötesi bir operasyonun, Türkiye’nin geleceği açısından taşıyacağı zararları, tarafsız strateji uzmanları da söylüyor” dedi. Erbaş, hedef ve düşüncelerini ise şöyle özetledi: “Meclis’te yasama çalışmaları içerisinde sosyal projeler geliştirebiliriz. Töre cinayetleri ve kadın intiharlarıyla gündemleşen bir coğrafyada, kadının siyasette, kamusal alanda ve toplumsal yaşamda temsilinin artırılması gerektiğine inanıyoruz.” Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net Şaban Ormanlar uğurlanıyor ? İstanbul Haber Servisi Demokrasi, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesinin önderlerinden TMMOB Mimarlar Odası’nın 1819 ve 20. dönem genel başkanı Şaban Ormanlar, bugün Bostancı Kuloğlu Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Kurtköy Mezarlığı’nda toprağa verilecek. 1927’de doğan Ormanlar, İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Ormanlar, “Dernek ve Hür Gençlik” dergisinin faaliyetlerine katıldı. 1951 TKP tevkifatında tutuklanan Ormanlar, Mimarlar Odası’nın etkin bir hale gelmesi çalışmalarında aktif rol oynadı. 197275 arasında odanın genel başkanlık görevini yürüten Ormanlar, 15 Temmuz Pazar günü evinde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti. Arınç ve TBMM sekreterine dava ? Haber Merkezi Avukat Sedat Vural, “Milletvekillerine seçimden sonraki 3 ayı kapsayan maaşların ödenmesine ilişkin karar” nedeniyle Meclis Başkanı Bülent Arınç ve Meclis Genel Sekreteri Ali Osman Koca hakkında Yargıtay Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Vural, Arınç ile Koca’nın, kamu görevini kötüye kullanmak suçundan cezalandırılmalarını istedi. ENTERNET / MEHMET SUCU Ulaştırma Bakanlığı tarafından alelacele hazırlanan interneti sansürleme yasası ne yazık ki yeterince tartışılmadı. Bilişim suçları konusunda Adalet Bakanlığı tarafından 1 yılı aşkın süredir yürütülen çalışmalar bir anda göz ardı edilerek yangından mal kaçırırcasına Meclis’ten geçirilen Ulaştırma Bakanlığı’nın çalışması eğer uygulanabilirse internet kullanıcılarının başını çok ağrıtacağa benziyor. Neden Ulaştırma Bakanlığı’nın denetiminde olduğunu bir türlü anlayamadığım internet, kısa bir süre içinde toplumun hemen her kesiminin kolayca ulaşabileceği bir mecra haline geldi. Sonsuz sayıda bilgi alışverişinin gerçekleştiği bu alan herhalde yaşanan trafik nedeniyle Ulaştırma Bakanlığı’na bağlanmış olsa gerek. Ama internet, politikacılar ve iktidar tarafından bakınca ciddi bir tehlike arz ediyor. Pek muhterem Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bir toplantıda “İn mehmet?cumhuriyet.com.tr yaya duyuracak. Yapılan iş güzel. Ama ne yazık ki tüneli açan makineyi kullanan teknisyen ricayı unutuyor ve kayaları delip öbür taraftan çıkıyor. “Eyvah” diyorlar. “Ne yaptık... Burayı Sayın Bakan delip geçecekti. Açılışa da az kaldı.” Koşuşturmalar, telaşlı tartışmalar. Sonunda bir çözüm üretiliyor. Hemen Ankara’dan yeni ‘uzmanlar’ getiriliyor. Tünelin açılan tarafı alçıpan ve kartonpiyer ile kapatılıp toprak rengine boyanıyor ve bakan bekleniyor. Ve bakan geliyor. Çıkıyor tüneli açan aletin üzerine. Basıyor gaza... En ufak bir direnme olmadan tünelin öbür tarafından çıkıyor. Ama o da ne. Bunca koşuşturmaya rağmen uzmanlar bir de bakandan üstü kapalı fırça yiyorlar: “Burası kireçtaşıymış. Niye bu tünelin açılması bu kadar uzun sürdü?” ‘Muhterem’ Bakan Binali Yıldırım acaba bu tür öykülerinin anımsanmasından mı çekiniyor? İnternet Trafiğine Sansürlü Çözüm ternet çıktı mertlik bozuldu” demişti. Yıldırım bu sözünün ardından da şunları eklemişti: “Bir yerde toplantı yapıyorsunuz. Ve herhangi bir şeyden söz ederken artık daha dikkatli olmak zorundasınız. Çünkü izleyiciler hemen internetten daha önce söylediklerinizi veya yaptıklarınızı bulabiliyor.” Bakan Yıldırım aslında bir itirafta bulunuyordu galiba. “Artık eskisi gibi desteksiz konuşamıyoruz” cümlesinin başka tür bir ifadesiydi bu sözler. Sanayi toplumunda asıl olan kapital egemenliğiydi. Şimdi ise bilgi toplumuna yol alırken asıl olan bilgi olacak. Yani bilgiyi elinde tutan egemen olacak. Günümüzün egemenleri bunun farkında. Ve egemenliklerini yitirmemek için savaşıyorlar. Bilgiyi demokratikleştirmek yerine ya tekelleştirmek ya da sansürlemek istiyorlar. Bizde de olan ve olacak olan, internetteki eleştirel yayın yapan siteleri engellemekten ibarettir. Siyasilerin internette dolaşan eski sözleri ve şimdiki konumlarını anlatan iletiler, iktidar üzerinde yeterince rahatsızlık yaratıyor. İşte birkaç örnek: “Elhamdülillah şeriatçıyız.” (21.11.1994 Milliyet) “Yılbaşına karşıyım.” (19.12.1994 Sabah) “Ben tekkeye değil dergâha gittim.” (22.1.1997 Gözcü) “Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.” (12.5.1994 Hürriyet) “İçki yasaklansın.” (1.5.1996 Hürriyet) “İstanbul’u Medine yapacağız.” (Akis) “Bütün okullar imam hatip yapılacak.” (17.9.1994 Cumhuriyet) “Sadece imamlar resmi nikâh kıysın.” (9.5.1995 Milliyet) “Ben Millet Meclisi’nin de dua ile açılmasından yanayım.” (8.1.1996 Milliyet) Bu sözlerin kime ait olduğu okunduğunda hemen anımsanıyor. Ama bunları söyleyen acaba anımsamak ya da anımsatmak ister mi? Yoksa Bakan Binali Yıldırım gibi mertlik bozuldu diye mi düşünür? ??? İnternet niye Ulaştırma Bakanlığı’nın denetiminde diye sormuştuk ya. Aslında Ulaştırma Bakanlığı’nın internet itiraflarından daha ilginç uygulamaları da varmış. AnkaraEskişehir arasındaki hızlı tren hattının yapımı sırasında yaşanan ilginç bir anekdot. Duatepe tünelinin açılması sırasında bakanlık yetkilileri yabancı ve Türk uzmanlardan ricada bulunuyorlar. Bakanlık yetkililerinin isteği şu: “Bu tüneli açan makine son santimlere gelince dursun, tünelin açılışını Sayın Bakan yapacak.” Buraya kadar her şey normal görünüyor. Bakan icraatını bir şov ile med ‘Erotik shop’a kurşun ? Yurt Haberler Servisi Kayseri’nin ilk ve tek erotik shop’u olan Fantezi Dünyası, önceki gece kimliği belirsiz kişilerce kurşunlandı. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken 5 yıl önce açılan erotik shop’un, belediye tarafından ruhsatı olmadığı gerekçesiyle mühürlendiği ve yürütmenin durdurulması için açılan davanın kazanıldığı bildirildi. 3 kişiye 47 biner YTL ? ANKARA (AA) On Numara’da kazanan numaralar, “1, 4, 9, 13, 16, 23, 28, 29, 34, 36, 43, 48, 50, 52, 56, 59, 61, 63, 64, 65, 70 ve 77” olarak belirlenirken 10 bilen 3 kişi, 47 bin 160 YTL kazandı. Çekilişte 9 bilenler 1473 YTL, 8 bilenler 85 YTL, 7 bilenler 11 YTL, 6 bilenler 2 YTL, hiçbir numarayı tutturamayanlar ise 1.35 YTL kazandı. CUMHURİYET 07 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear