24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 HAZİRAN 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Karizma İlker Çamkır: “Terör örgütüne yardım eden aşiret reisiyle görüşen ama terörle mücadele eden askeriyle pek fazla görüşmeyen en karizmatik kişi kimdir?” Ya ğ m u r E k i m RTE, karakter tartışması başlatmış... “Süpürgenin sapıyla mı!” PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Barzani Erdoğan’ı doğrulamış. Şıracının şahidi bozacı! Şablon Gülhan Elmas: “RTE’ye göre; öldüren sayın, ölen kelle, şikayet eden istismarcı, tepki gösteren rantçı!” İSTANBUL’DA; 13 Haziran’da Ensar Vakfı’nın Süleymaniye Konferans Salonu’nda; Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdür yardımcısı İsmail Yalçın’ın proje koordinatörlüğünde “Din Eğitim ve Öğretiminde Teknik ve Metotların Mesleki Uygulamalar ve Avrupa Boyutunda İncelenmesi” konulu bir toplantı düzenleniyor. Toplantıya Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve orta öğretim okullarında görevli din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri katılıyor. Konuşmacılar konuşuyor: İngiltere’de okullarda Müslüman öğrenciler için mescit vardır; öğrenciler okulda namaz kılar. Kız öğrenciler ilköğretimde bile türban takabilir. Sabah ve okul bitiminde toplu dua edilir. Derslere din adamları girebilir. Almanya’da ateistler yüzünden ahlaksızlık yaygınlaşmıştır. Bu arada bir öğretmen söz alıp anlatılanların Türkiye’de uygulanamayacağını, anlatılanlarla eğitim birliğine aykırı davranıldığını, tarikat okullarının özendirildiğini, ateistliğin ahlaksızlık nedeni gösterilmesinin inanç özgürlüğüne aykırı olduğunu anlatıyor. Salondan yuhalama sesleri ve protesto alkışları yükseliyor. Alkışların şiddeti arttırılarak öğretmenin konuşması engellenmek isteniyor. Fakat öğretmen de sesini yükseltiyor ve Türkiye’de din kültürü derslerinin ‘din dersi’ haline getirildiğini, bunun Anayasaya aykırı olduğunu, farklı mezhep ve anlayışların göz ardı edildiğini söylemeye çalışıyor. Alkış seslerine bu kez ıslıklar katılıyor ve öğretmenin daha fazla konuşmasına izin verilmiyor. Bu sırada salonda dinleyici olarak bulunan bir kişi ayağa kalkıp, toplantıyı Prova düzenleyenlere “Bu ihanet için Avrupa’dan kaç para aldınız” diye soruyor. Dinleyici, çevresini saran bazı kişiler tarafından tartaklanarak salondan dışarı atılıyor. Bunun üzerine öğretmen yüksek sesle “Yaptığınız devrim kanunlarını aşındırma çabasıdır. Eğitimi gericileştirilme projesidir. Sizi protesto ediyor ve Cumhuriyet Devriminden yana öğretmenleri protestoya katılmaya çağırıyorum” diyerek salondan çıkıyor. Yaklaşık 500 kişinin bulunduğu salondan öğretmenle birlikte sadece üç kişi ayrılıyor. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okullara gönderdiği yazı ile öğretmenlerin katılmasının sağlandığı bir toplantıda, “Ilımlı İslam” devletinin eğitim politikalarını şekillendirme provası yapılıyor! Seçim mi, Meçim mi? Gazeteleri, televizyonları açıyorsunuz; ya terör, ya da seçim haberleri. Son altı ayda teröre askersivil 66 kurban vermişiz. Son haftalarda terörün hedefi çoğunlukla güvenlik görevlileri, subaylar ve askerler. Şehit cenazeleri büyük kalabalıklarla kalkıyor; kalabalıklar öfkeli ve sesleri giderek daha gür duyuluyor. İktidar partisi, o öfkeli kalabalıkların 22 Temmuz seçimlerinde kendinden uzak duracağını bildiğinden huzursuz. Elinden gelse cenaze törenlerini yasaklayacak.. doğal ki bu olası değil; ne yapsın, insanları fotoğraflarını çekmekle, izlemekle, yargı önüne çıkarmakla korkutuyor. Bunların yerine kollarını sıvayıp terörün önünü kesmek için bir şeyler yapsa ya! Yapamıyor, ABD karşısında eli kolu bağlı çünkü, geriye ne kalıyor? Kamuoyunu sayı cambazlıklarıyla oyalamak! Kuzey Irak’taki, Türkiye’deki PKK’li terörist sayısı her gün değişiyor. Kamuoyunu yanlış bilgiye boğmanın AKP’cesi… ??? Seçim haberleri ise tam ‘Türkiyelik’. Haberciler, futbol maçı spikerleri gibi siyasal kavgalar naklediyorlar. TV kanalları Erkan Mumcu mu, yoksa Mehmet Ağar mı haklı, türünden anketler düzenliyorlar. Ama en sert kavga şu sıralar Recep Tayyip Erdoğan ve Deniz Baykal adlarında simgelenen AKP ile CHP arasında cereyan ediyor. Birinin ‘ak’ dediğine öbürü mutlaka ‘kara’ diyor ve bu kayıkçı kavgası da ‘siyasal tartışma’ diye adlandırılıyor. Hangi ülkede iktidar partisi lideriyle ana muhalefet lideri arasındaki uzlaşmazlık bizdeki kadar kesin, aralarındaki uçurum bizdeki kadar derindir, bunu bilmiyorum. Yeryüzünde siyasal görünümü bizdeki gibi olan bir ülke var mıdır, onu da bilemiyorum. Uganda, Ruanda falan belki, ama oralarda demokrasi yok ki! ??? Temel sorun da zaten bizim, o bize özgü demokrasimiz değil midir? Bu nasıl bir parlamenter demokrasidir ki, her seçimde sandığa atılan oyların yüzde 40’tan fazlası çöpe gider, oylar seçmenlerin tercih ettiği adaylar yerine seçmeyi aklına bile getirmediği partilerin adaylarına aktarılır?.. Bu nasıl bir parlamenter demokrasidir ki, yeryüzünde bir eşi benzeri olmayan yüzde 10’luk seçim barajı yurttaşın seçtiği temsilcisinin parlamento yollarını tıkar?.. Bu nasıl bir demokrasidir ki, iktidar partisi gibi ana muhalefet partisi de bu yüzde 10’luk baraj ucubesinin yılmaz savunucusudur?.. Bu nasıl bir parlamenter demokrasidir ki, milletvekili adaylarının belirlenmesinde partilerin de, partililerin de hiçbir söz hakkı yoktur; ‘demokrasi’ parti liderinin iki dudağının arasındadır?.. Bu nasıl bir demokrasidir ki, oyunuzu adaya değil partiye vermek zorundasınızdır.. seçilmelerini istemediğiniz adayların adlarını silemezsiniz?.. O halde: 22 Temmuz seçimlerinde yapılacak olan ‘seçim’ değil, ‘meçim’dir. Çünkü bizim 12 eylül damgalı parlamenter demokrasimizde ancak ‘meçim’ yapılabilir, yapılacaktır da!.. ??? 22 Temmuz meçimlerinden iktidar olarak gene ABD’yi ‘stratejik ortak’ olarak kabul edecek, ekonomik uygulamalarında IMF’nin yörüngesinden çıkmayı düşünmeyecek bir parti çıkacaktır. Aralarındaki kayıkçı kavgaları, aralarındaki ‘derin uçurumlar’ bizi aldatmasın. Tümü de ayakları kapitalizme basan düzenle barışık partilerdir. Ayakları kapitalizme basan, sırtını kapitalizme dayayan partiler ‘antiemperyalist’ olabilirler mi? Eğer terör, gücünü emperyalizmden alıyorsa antiemperyalist olmayan bir iktidar bu terörün karşısında ne ölçüde sağlam durabilir? Bir düşünelim derim. (eposta: dkavukcuoglu?superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Yalovalı ‘eğitim’ciler inceleme gezisinde YALOVA gazetesinin yazdığına göre Yalova Halk Eğitim Merkezi Müdürü Mustafa Güner, Yalova Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Emir Şenol, Yalova Öğretmenevi Müdürü Halim Küçüküstel, yaklaşık bir ay süren Özbekistan, Kazakistan, Türkistan, Tacikistan, Türkmenistan, Azerbaycan gezisini tamamlayıp yurda dönmüş. Daha önce Hindistan ve Nepal’e giden üç eğitimci, tarihi ve coğrafi incelemelerini sürdürmek amacıyla yeni gezilere çıkacakmış. Yalova’dan bir öğretmen, bu kişilerin özellikle yeni bir harf daha Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Korku Ahmet Önen: “Aynaya bakmaktan korkan insanlar, şehit cenazesine katılmaktan da korkarlar!” Yeşilay Yeşilay dergisi yazıyor: Afyon’un İhsaniye ilçesine bağlı Karacaahmet’te akıl hastalığı tedavi ediliyormuş. Aklından zoru olanlara duyurulur! öğrenmek için mutlaka Çin’e gitmeleri gerektiğini belirtirken Yalova Valisi Yusuf Erbay’a da sormadan edemiyor: “Öğretmenevi müdürünün veya Halk Eğitim Merkezi müdürünün yurtdışında tarihi ve coğrafi incelemelerde bulunması hangi görev ve yetkisiyle ilgilidir? Bu geziler sayesinde Yalova’da bu kış öğrencilerden yakıt parası toplanmayacağını ve okul salonlarında kutlanan Kutlu Doğum Haftası toplantılarında haremselamlık oturulmayacağını açıklayabilir misiniz?” Politikacı abim seçime hazırlanıyor: Diline silikon taktırdı! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Parti ‘Saray’(!)ları “Uygarlık tarihi” denince akla öncelikle “mimarlık tarihi”nin gelmesi boşuna değil… İnsanoğlunun “aklı” sayesinde ilk “tasarlayarak” yarattığı dört duvarlı tek kapılı “megaron”dan bu yana, “mimarlık uygarlığın aynası”. Aynı geçmişin binlerce yıllık “akıl ve yaratıcılık birikimleri” de insan uygarlığının “ilerleme”sini belgeliyor… Bu nedenle mimarlık tarihi, sadece yaşamsal bir sanatın belleği değil, yaşanmışlıkların ürünü olarak “toplumların kültür mirası”dır. Nitekim atalarımızın “Aslan yattığı yerden belli olur” sözü bile insanla “mekân”ının kültürel ilişkisini vurgularken, günümüz toplumlarının uygarlık düzeyleri de öncelikle çağdaş mimarlıklarından anlaşılıyor… mişler; 2 “Sosyal devlet” anlayışının tüm toplumu kucaklayan “alçak gönüllü büyüklüğü” yerine, sanki totaliter bir devlete öykünen “ezici güç gösterisi”ni çağrıştırıyorlar; 3 Temelde “fikir ve düşünce” binaları olmalarını yansıtacak bir “mimarî dil”leri yok. Siyasi kimliklerini adeta “üniforma” gibi giydirilen ideolojik motiflerle kanıtlama çabasındalar; 4 “Çağdaş”lık adına “küresel karaktersizliğin” devasa örnekleri gibiler. “Anadolu yalınlığı”na yabancı; yüksek maliyetli rüküş “sarayımsı dekorasyonları”yla da adeta “sonradan görme”nin en pahalı binaları. Bütün bunlar, “ayrı fikir”lerdeki partilerimizin siyaset anlayışlarındaki “benzerlik”lerini de göstermiyor mu? Özde değil, “görünüş”te en büyük olmak! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com Değişmeyenlerin değişimi Peki yeni bir seçime daha yaklaşırken, siyasetleri farklı olsa da tümünün “çağdaş uygarlık sözü” verdiği parti kurmaylarının “mimarlık kültürleri” acaba nasıl? Soruyu “İşte rantçı imar politikalarının kentlerimizdeki mimari görüntüsü…” diye yanıtlayanları duyar gibiyim... Ne var ki günün umudu “değişim”de!.. Hem de “değişmeyen” liderlerdeki değişimlerde... Sol vitrinlerde sağcıların, sağdakilerde solcuların yer aldığı “dönüşüm”de... Bu neden Selçuklu “rozet”leri Ne var ki yine de kendi “farklılık”larını yansıtan özellikler de var: “Selçuklu” armalarıyla süslenmiş 9 katlı “AKP sarayı”(!)nın üstten 3 katı “genel başkanlık”… Bu oran, parti adındaki “adalet”ten neyin anlaşıldığını gösterdiği gibi, demokrasi adına “lider imparatorluğu”nun da mekâna yansıması… İdeolojisini yine “Selçuklu”yla göstermeye çalışan MHP binasında ise bunun için “mukarnas”lı ana giriş kapısıyla yetinilmiş. 3 hilali simgeleyen ve biri 28 katlı olan 3 kule, açılış töreninde şöyle kutsanmış; “Türk milliyetçileri, yeni otağımız hayırlı olsun!” Bu blokların adları “M”, “H” ve “P” olsa bile, Amerika’daki “farklılıklarını farkedilir kılma”yı amaçlayan “şirket mimarisi”ni çağrıştırıyorlar... CHP’nin yeni genel merkezine gelince... Bu “modern” binanın da partinin kurucusu Atatürk’ün söylediği “Bize özgü bir modern mimarî lazım” özlemini anımsatması bile olanaksız... Cephedeki “dışa fırlamış” ya da “binaya çarpmış” gibi duran oval mekânın anlamını kavramak zor... “Sosyal demokrat kararlar”ın alınacağı toplantı salonundaki “kubbe”nin nedeni ise asla anlaşılamıyor... Kimi bakanlıklarla birlikte işte bu parti binalarının da yükseldiği Balgat semtine, Ankara’nın “yeni devlet mahallesi” deniyormuş… Keşke “eskisi”yle idare etseydik; hiç değilse kimlikli uygarlığımızı yitirmezdik… ekinci?cumhuriyet.com.tr BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Haziran www.mumtazarikan.com le belki “mimarlık anlayışları”nı da değiştirmiş; yağmacılığın rant yapılaşması yerine, yeniden “mimari özen”i önemseyen bir uygarlığı benimsemiş olamazlar mı? Bunun yanıtını da seçim sonrasını beklemeden görebileceğimiz bir olanak var… Partilerin siyasi kimlikleriyle de özdeş görerek, yere göğe sığdıramadıkları, “yeni” genel merkez binaları... Özellikle de AKP’nin, MHP’nin ve CHP’ninkiler... Mimarilerine yansıyanlar Önce “ortak özellikler”ini sıralayalım: 1 Üçü de başkentimizdeki, cumhuriyetin ilk dönemlerine ait binalarda gözetilen “kişilikli çağdaşlık”tan ve sanat tarihine geçen “ulusal zarifliğin estetik özeni”nden hemen hiç esinlenme VEFAT G. Saray camiasının önemli isimlerinden müteahhit MURAT SEVEN vefat etmiştir. Merhumun cenazesi bugün Silivri Gümüşyaka Camii’nde kılınacak öğle namazı sonrası toprağa verilecektir. CUMHURİYET SPOR SERVİSİ ÇALIŞANLARI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ İnanç ve değer siste 1 mi. 2/ Uyarı... 2 Soru. 3/ 3 deryasın boylayalım / Um 4 mana dalma 5 ğa geldim” 6 (Pir Sultan Abdal)... İra 7 8 desizlikten ileri gelen sü 9 rekli cansız1 2 3 4 5 6 7 8 9 lık. 4/ Sodyum elementinin simgesi... 1 G Ü L B A H A R Moğollarda vergi 2 Ü R E N E D E N toplamakla görevli 3 L E N T O A M A devlet memuru. 5/ 4 B T E N E K E Atletizmde en uzun 5 A N O N İ M L A koşu dalı. 6/ “ yo 6 H E EM İ R S sunla örtülü bir göl 7 A D A K R UM İ ki yok dibi” (Yahya 8 R E M E L M E Y Kemal)... Hayat ar 9 N A A S İ Y E kadaşı. 7/ Namaz kılarken dönülen yön... Gösteriş, caka. 8/ Dil devriminin ilk yıllarında “belediye” anlamında kullanılan sözcük... Eylem. 9/ Herhangi bir olayın temel özelliğini açıklamaya yarayan değişken öğe. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Frengiye benzer bulaşıcı bir hastalık... Giysi kesimi. 2/ “ oldu hüzünlendim ben yine / Hasret kaldım gözlerinin rengine” (Şarkı)... Karakter. 3/ Üzerine yazı yazılan tabaklanmış ceylan derisi... Yiyecek ve eşya saklanan yer. 4/ Kâfi gelmeyen... Güzel koyu yeşil yaprakları olan bir süs bitkisi. 5/ “’yi bu âleme Dâvud gibi sal / Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” (Baki). 6/ İskambilde sinek rengine verilen bir başka ad... Demir elementinin simgesi. 7/ Deniz kuşlarının gübre olarak kullanılan pisliği... İlişkin, değgin. 8/ Donuk renkli... Daha çok mehter müziğinde kullanılan üflemeli bir çalgı. 9/ Yüce, yüksek... “Mercanköşk” de denilen, yaprakları güzel kokulu bir bitki. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear