24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 2007 PAZAR 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr İlk oyuncaklarım babamın iğneleri, makasları, kumaş parçalarıydı ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Bir terzinin oğlu olmak!.. İnsanlarının düz yer özleminden dolayı, terasların denize birer basamak gibi uzandığı Trabzon’un en ünlü terzilerindendi Tuncay Bey… Dükkânının rafları aldığı siparişlerin kumaşlarıyla doluydu. Genç adam modayı takip eden, yenilikçi biri olduğu için onun diktiği bir elbiseye sahip olmak isteyenler araya hatırı sayılan insanları koyarlardı: “Şu bizim komşunun mantosunu bir zahmet sıkıştırıver araya!..” Kedilerinin pençelerinin balık koktuğu bu kentte, bir gün, 17 yaşında bir genç kız girer, Terzi Tuncay’ın dükkânından içeri. Yanında annesi, elinde ise bordo renkli bir kumaş vardır. Kendisine bir ceket dikmesini ister genç terziden. Aşk Tanrısı Eros’un attığı ok Tuncay Bey’in kalbini delmeden önce, içeri giren genç kızın güzelliği karşısında, tuttuğu iğne eline batmıştı çoktan! Terzi Tuncay genç kızı provaya çağırmaya başlar. Hem de yalandan yere ve kaç kere!?. Hatta bir seferinde şu türküyü bile mırıldanır, hafiften: “Sen yağmur ol, ben bulut / Maçka’da buluşalım” Ölçü iyice alınmıştır!.. Bordo renkli ceket tamamlanır sonunda. Üç tane düğmesi vardır… İşte ben, o bordo renkli ceketin ortanca düğmesiyim!!! Babamın terzi dükkânı her zaman büyülemiştir beni. İlk oyuncaklarım babamın iğneleri, makasları, kumaş parçalarıydı. Babam elbiseleri keser biçerdi.. bense hayalleri... Kocaman bir makası vardı babamın. Kimi oyunlarda o makası açar uçak yapardım, kimi oyunlarda timsah… Terzinin kestiklerinden arta kalan kumaş parçalarına “bayrak” denildiğini ve onlardan da kasket yapıldığını çocukluğumdan beri bilirim. Orta Atlas’taki ülkeleri kumaş parçalarının üstüne çizer ve keserdim: Norveç, İtalya, Kenya, Arjantin… Babam kumaşlardan insan bedeni çıkarırdı, ben dünya ülkelerini... Bir terzinin oğlu olmaktan her zaman gurur duydum. Babam sihirbaz gibi bir adamdı. Sadece elbiselerde değil, binalarda, yollarda bile bir eğrilik varsa hemen görür, “Bak oğlum, şurası yanlış yapılkardım. Misafirlik ya da sinemadan dönerken onlara bakamaz, babamın kumaş kokan ellerine sığınır, terzi dükkânını özlerdim. Babamın iş hayatındaki değişikliğin en güzel yanı, yılda en az iki kez mal almak için İstanbul’a gitmesiydi. Eve dönüşü harika olurdu babamın. Ayakkabılarını bile çıkarmadan, kapı eşiğinde bavulunu açar, ağabeyime ve bana aldığı oyuncakları hemen, oracıkta verirdi. Acelesi neydi babamın? Yol boyunca hayal ettiği sevincimizi bir an önce görmek mi istiyordu? İstanbul’dan getirdiği pilli, ışıklı oyuncaklar güzeldi ama.. ben, kestiği kumaşlardan yere düşen parçaları ülke yaparken daha mutluydum. 24 Şubat Kitabevi’nden bir gün harika bir kitap almıştım, adı “Kahraman Terzi” olan!.. Onu okula götürüyor, ders kitaplarımla beraber çantadan çıkarıyor ve sıranın üstüne koyuyordum, arkadaşlarım görsün diye… Evet, itiraf ediyorum: Hayatımda bir kitabı yırttım!.. Neden mi?.. Bunun yanıtını şu dizelerimle veriyorum: Sayfalarını yırttım Yüz Ünlü Türk adlı kitabın terzi dükkânındaki resmine içinde rastlamayınca kılıncı dikiş iğnesi kalkanı yüksük olan babamın İlkokul birinci sınıfta okuyan çocuk, okuldan çıkar çıkmaz çırak olarak çalıştığı dükkâna gidiyor, yerleri siliyor, ustasına çay dolduruyordu… Gece geç dönüyordu evine. Avluya açılan kapı bir şato kapısından farksızdı. Çocuk, ayak parmaklarının ucuna kalkıp kapının mandalına uzansa da, dilini aşağıya çekecek güç cılız kollarında yoktu… Yorgun çırak kapının eşiğine oturuyor ve sokaktan kendisine yardım edecek bir gece bekçisinin ya da bir sarhoşun geçmesini bekliyordu… Zaman makinesi icat edilse ve bana tarihte yalnızca bir güne gitme hakkı verilse hiç düşünmeden o çocuğun önünden geçmek isterdim. Beni görünce sevinecek ve şunları söyleyecektir: “Abi, ben terzi çırağıyım. Ustam işten geç bıraktı… Gücüm yetmiyor… Şu kapının mandalını açsana!..” Gülümserdim… Saçlarını okşardım, diyeceğim ama başında mutlaka 5 numara tıraş vardır!.. Açardım kapıyı… O da “Sağol abi” der ve yorgun bedeniyle avlunun karanlığında kaybolurdu gözden… Ben de derdim ki: “Sen sağol baba!.. Hayatta bana açtığın tüm kapılar için asıl sen sağol!..” Duygularla Düşünmek Akılla Hissetmek! Venedik... Ölüm çağrışımlarıyla, yaşamın sonsuzluğunu ve kıpır kıpırlığını bir arada harmanlayan; suları aynaya, aynaları ışığa dönüştüren kent! Ama durun, kentte oyalanmanın sırası değil, ne de edebiyat yapmanın! San Marco Meydanı’nda Oktay Rifat’ın güvercinini de aramaya fırsat yok şu anda, çünkü Venedikte Bienal var! Daha önce haberini vermiştim: Bu yıl Bienalin ana bölümünde Türkiye’ye bir pavyon verildi. Neden mi verildi? Venedik’teki yetkililer her fırsatta açıklıyor: Bienal’in küratörü Robert Storr’a göre “Dünyadaki çağdaş sanat ortamında Türkiye’nin rolü her geçen gün artıyor ve güncel sanat alanında sonsuz bir enerjisi var”... Buna bir de Uluslararası İstanbul Bienali’nin yükselen yıldızını ve başarısını da ekleyebilirsiniz... Pavyonumuz, Arsenale’nin Artigliere binasında önceki gün açıldı. Hüseyin Alptekin’in, “Şikâyet Etme” başlıklı enstelasyonu, işi, tasarımı, eseri (doğrusu hangi sözcüğü kullanacağımı bilemedim) çok geniş kapsamlı, birçok alana uzanan, gayriresmi tarihin ayrıntı zenginliğinden beslenen, yaşamın minicik vakalarından oluşan bir “iş”... Yan yana, bir yarımay üzerine dizilmiş beş ahşap oda, içlerinde ahşap iskemle ve masalar. Her oda ya da kompartımana girip LCD ekranda birbiri peşi sıra yüzlerce, binlerce görüntüyü, imgeyi izliyorsunuz... Alptekin bunlara “küçük vakalar” diyor... Açılış günü sergi küratörü Vasıf Kortun’un açıklamalarını dinlerken, ah keşke bu kadar çok açıklama gerektirecek bir iş olmasaydı demekten, bu açıklamaları dinlemeyenler ne yapacaklar diye endişelenmekten; bir de, ben bunları, buna benzer şeyleri daha önce de çok duymadım mı diye kendime sormaktan geri kalmadım. O odacıklarda çok farklı coğrafyalardan izlediğiniz yüzlerce görüntü sonucunda, bir kez daha tek boyutlu emperyalizme, neo kapitalizmin vahşiliğine, küreselleşmenin yok ettiklerine lanet ederken, görünmez kıldığı insanlara, gerçeklere daha bir sıkı sarılma gereksinimi duyuyorsunuz. (Empati duyma da diyebilirsiniz.) Kolay değil uzun bir yoldan geçip, birikimlerden, dünyaya ilişkin, güncel olaylara ilişkin bir bilince sahip olmaktan, sorumluluk taşımaktan, kendini dünya sorunlarından sorumlu hissetmekten geçen bir yolculuk sonucu varıyorsunuz bu değerlendirmeye... Venedik Bienali’nin Uluslararası Sanat Sergisi’nin bu yılki teması “Duygularla düşünmek Akılla hissetmek: Şimdiki zamanda sanat!” Evet Alptekinin işi, “şimdiki zamanda sanat”a uygundu. Politikti... Aklımda hep o cümle. Zygmunt Bauman’a ait: “Günümüzün en şaşırtıcı paradokslarından biri de hızla küreselleşen dünyada, politikanın şiddetle ve göz göre göre yerelleşmesidir.” Ancak aklımın ve yüreğimin hissedebilmesinden çok, aklımın ve yüreğimin zaten düşünmekte olduklarını yeniden düşünmeye zorlaması gibi bir etki yarattı bende. Türkiye pavyonunun açılış etkinlikleri çerçevesinde açılış akşamında bir de konser düzenlendi. Baba Zula kökleri halk müziğine dayanan eserleriyle, konser sırasındaki canlı çizimlerle ve muhteşem dans performansları ile milleti coşturdu. Türkiye pavyonunun ve Venedikteki etkinliklerin sponsoru Garanti Bankası yetkilileri ve düzenleyicisi İKSV (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) yöneticileri, pavyonumuza gösterilen ilgiden, İtalyan basınında yer alan olumlu yazılardan müthiş sevinçliler. Güncel sanatın serüveni Venedik’te doludizgin... (Devamı bir başka yazıya...) KONFERANS YARIN Kübalı mimar İstanbul’da Kültür Servisi Havana Kenti Tarihçi Ofisi ve Küba Mimar ve Mühendisler Birliği’nden mimar ve şehir plancısı Isabel Leon Candelario, Küba’da kent planlama anlayışı, sağlık hizmetlerinin mekânsal örgütlenmesi ve Havana tarihi kent merkezi yenileme modeli konularında yarın saat 19.00’da Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bir konferans verecek. Alpay Aşkun Salonu’nda düzenlenecek etkinlikte sağlık hizmetlerinin mekânsal örgütlenmesi ve Havana tarihi kent merkezi yenileme modeli tartışılacak. 1974 yılında Havana Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun olan Isabel Leon Candelario, Çevre ve İnşaat Plancılığı ve Kent Planlaması alanında uzman. 1975 ve 1997 arasında Çevre ve İnşaat Planlama Enstitüsü’nde (IPF) uzman olarak çalışan Candelario, 19972001 arasında HABİTATKüba Barınma ve Kent Planlaması Derneği’nde çalıştı. Candelario 2001’den beri Havana Kenti Tarihçi Ofisi’nin şehir plancısı olarak çalışıyor. Havana Kenti Tarihçi Ofisi geçmişten kalan tarihi ve kültürel mirası koruma amacıyla 1938’de kuruldu. Eski Havana Tarihi Merkezi’nin onarımı, şehrin bu kısmı 1978 yılında devlet anıtı olarak kabul edilince 1980 yılında başladı. O zamandan beri 60 bina onarıldı. (Tel: 0 212 244 35 09 ) HAYAT DENİLEN KUMAŞ... mış” diye bana da gösterirdi. Bu yüzden, hayatım boyunca babam, bir cetvel olarak görünmüştür gözüme. Doğruluktan hiç sapmayan, hayat denilen kumaşı hep düzgün kesen bir baba!.. Bir okul dönüşü, babamın dükkânının sokağa bakan vitrininde, içinde rengârenk sular olan cam kavanozlar gördüm. Çok şaşırmış ve bir o kadar da mutlu olmuştum. Babam kolonya şişeleri de doldurmaya başlamıştı!.. Çekmecelerinde her renkten kolonya kapakları da vardı!.. Bunlar benim yeni oyuncaklarımdı. Evdeki mandal askerlerimin başlarına koymak için az çalmamıştım o kolonya kapaklarından… Oysa, Trabzon giderek değişiyordu. Hazır giyim mağazaları birbiri ardına çoğalıyor, işleri azalan babam açığı kolonya doldurarak kapamaya çalışıyordu! Terzi Tuncay cesur adamdır; önce manifatura ardından da konfeksiyon mağazası açar, hayatın arkasına düşmez. Trabzon sokaklarında horona girer gibi omuz omuza veren konfeksiyon mağazalarının vitrinlerindeki mankenlerden geceleri çok kor Türk resminde farklı yorumlar Kültür Servisi Artium Sanatevi’nin “Modernizm Sürecinde Türk Resminde Çağdaş ve Klasik Yorumlar” konulu sezonun son müzayedesi, 14 Haziran Perşembe günü saat 20.30’da The Sofa Hotel Residences’da yapılacak. Türk resim sanatında 1930 yıllarında başlayan modernleşme sürecine imza atan sanatçıların eserlerinden bir araya getirilerek oluşturulan 61. müzayedenin tanıtım sergisi 13 Haziran’a dek Artium’da sanatseverlerle buluşacak. Rüştü Sungur yönetimindeki müzayedede 330 adet seçkin eser koleksiyonerlerin beğenisine sunuluyor. Müzayedenin en pahalı yapıtı İbrahim Safi’nin “Aynaya Bakan Genç Kız” portresi. Safi’nin Beyoğlu’nda oturduğu apartmanda komşusu olan genç kadına 10 lira karşılığı model durmayı kabul ettirdiği, sanatçının nü çalışmak için ise ikinci bir 10 lira vererek modeli ikna ettiği yağlıboya tablonun açılış fiyatı 25.000 YTL. Müzayedede ayrıca; heykeltıraş Nijed Sirel’e ait bronz döküm “Atatürk Büstü”nün yanı sıra Cihat Burak, Adnan Çoker, Bubi ve Erol Akyavaş’ın yapıtları da satışa sunulacak. Kültür Servisi AyvalıkMidilli Kültür ve Sanat Günleri 1617 Haziran tarihleri arasında yapılacak. Etkinlik kapsamında tiyatro, müzik, gösteri, şiir dinletileri, dalış, slayt gösterimi, folklor gösterileri, sergiler yer alacak. 15 Haziran’da Amfi Tiyatro’da Leman Sam konseriyle başlayacak olan etkinliğin ilk gününde Prof. Nazan Erkmen’in resim sergisinin açılışı, Ayvalık ve Midilli Dalgıç Okulları’nın dalış etkinliği, satranç turnuvası, Anadolu elyazmacılığı, TürkçeYunanca şiir dinletileri sanatseverlerle buluşacak. Etkinliğin ikinci gününde ise Türk ve Yunan çocuklarının folklor etkinlikleri, Belediye Bandosu’nun konseri, Türkçe ve Yunanca şarkılar, Karagöz ve Hacivat gösterisi, klasik müzik dinletisi ve Osman Okkan ile Simone Sitte’in ‘Barış için Göç Edenler’ adlı filminin gösterimi yer alacak. (0 266 312 48 88) BİLKENT SENFONİ ORKESTRASI EŞLİK EDECEK Şefika Kutluer’le ‘Tangodan Senfoniye’ Kültür Servisi Dünyaca ünlü flüt sanatçımız Şefika Kutluer 15 Haziran Cuma akşamı Bilkent Senfoni Orkestrası ile “Tangodan Senfoniye” konseri verecek. Bilkent Senfoni Orkestrası’nı Peter Breiner yönetecek. Şefika Kutluer’in ünlü tangoları klasik tarzda yorumladığı en sevilen CD’lerinden “Tango Goes Symphony” bu kez canlı olarak sanatseverlerle buluşacak. Tango Goes Symphony, sevilen tango melodilerinin senfoni orkestrası eşliğinde dünyada ilk kez flüt ile seslendirildiği bir CD olarak çok ilgi görüyor. Düzenlemelerini Peter Breiner’ın Şefika Kutluer için yaptığı bu CD’de birbirinden ünlü tangolar ilginç sürprizlerle süslenmiş olarak karşımıza çıkıyor. Konserde Astor Piazzola, Rodriguez ve Canaro gibi ünlü bestecilerin “La Cumparsita” ve “Adios Nonino” gibi klasikleşen tangoları seslendirilecek. Bilkent Senfoni Orkestrası eşliğindeki konsere Peter Breiner aynı zamanda piyanosuyla da katılacak. Arjantinli tango uzmanı Mario Safier Tango Goes Symphony’yi şöyle yorumlamıştır: “Açıkçası çok güzel ve doğru bir eser yaratılmış. Uluslararası sanatçıların genellikle çalmadığı bazı önemli eserlerin de müthiş güzellikte seslendirilmiş olması, Arjantin’den çıkmış bir tür olan tangonun hayranı ve uzmanı olarak beni özellikle çok memnun etmiştir. Mükemmel bir flütçü tarafından seslendirilen ve senfonik renklerle bezenmiş ‘Tango Goes Symphony’, yeni tango dinleyicileri yaratmak için iyinin de ötesinde harika bir CD olmuştur.” (Bilkent Konser Salonu Gişesi: 0 312 290 17 75 / www.bso.bilkent.edu.tr) zeynep@zeyneporal.com Ayvalık’ta kültür günleri başlıyor ESAS NO: 2007/152 Esas Davacı Tekin Karaman vekili Av. Abdullah Nuri Serhatlı tarafından davalı Ahmet Gülçubuk aleyhine 2007/152 esas sayılı dosyası ile açılan, İFLAS davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara kararı uyarınca; Hacı İlyas Mahallesi, Tan Sokak, Güzeler İş Merkezi No: 12 Da. 42, Osmangazi Bursa adresinde mukim Ahmet Gülçubuk hakkında iflas davası açıldığından, İflas istemine itirazları olanların ve diğer ilgililerin mahkememizin 2007/152 esas sayılı dosyasına ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde İİK.’nun 177, 176, 166, 158. maddesi uyarınca başvurmaları, duruşmanın 02.07,2007 günü, saat 09.00’da yapılacağı hususları ilanen tebliğ olunur. 31.05.2007 (Basın: 31498) BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN 2007/123 Tal. Bir borçtan dolayı hacizli bulunan ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkarılmıştır. Birinci artırma 29.06.2007 günü saat 14.4014.50 arasında Emniyet Garajı, Dörtyol, Hanlı köy yolu üzeri SAKARYA adresinde yapılacak ve o günü kıymetinin % 60’ına istekli bulunmadığı takdirde 04.07.2007 günü, Emniyet Garajı, Dörtyol, Hanlı köy yolu üzeri SAKARYA adresinde 14.4014.50 saatleri arasında 2. artırma yapılacağı; Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklarının toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden alınacak % 18 KDV alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin İcra dosyasından görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda nosu yazılı dosya numarasıyla, Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 06.06.2007 Lira: 20.000,00 YTL Adet: 1 Adet. Malın cinsi (Önemli nitelik ve özellikleri): 61 EF 745 plakalı 2006 model Fiat Doblo l.3 M JET tipinde Çift sıra kolt. cam kamyonet. Çelik grisi renginde, motor no:192A20000956113 Şasi No:NM422300007102365. (Basın: 31535) SAKARYA 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI FATİH 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO: 2005/1019 KARAR NO: 2007/428 Davacı İçişleri Bakanlığı vekili Av. Nadire Vural ile davalı İsa Doğanay arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda: Davacının davasının kabulüyle; 1.185,00 YTL rücuu tazminatının 9.9.2005 tarihinden itibaren yasal faiziyle, 64,00 YTL karar ve ilam harcı ile davacının yaptığı toplam 229,74 YTL yargılama gideri ve davacı vekili yararına takdir edilen 250,00 YTL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair, 7/2/2007 tarihli kararın yayımı tarihinden itibaren 15 gün sonra davalıya tebliğ edileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 28/5/2007 (Basın: 31503) CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear