26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 NİSAN 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 ABD ekonomisi yavaşlıyormuş... “Irak’tan İran’a geçerler hızlanır!” MEDYADA iddia üzerine kurgulanmış bir tartışma yaşanıyor; askerler darbe yapacaklarmış da yapmamışlar; Türkiye’nin güzelim demokrasisi direkten dönmüş. Bülent Esinoğlu “darbe” konusuna “medya”ya bakarak şöyle açıklık getiriyor: “Atilla İlhan’ın dediği gibi Türk medyası Türk değildir. Bu medya ıvır zıvır meselelerde Türk olur ama ana meselelerde yabancıdan yana ideolojik tavır takınır. Cinayet, hırsızlık, kapkaç gibi konuları reyting uğruna çarpıtarak gerçek sebeplerden uzak anlatır. Çünkü ‘gerçek sebepler’i medyanın bağlı olduğu sermaye grupları dışarıdan ithal eder. Emperyalizmin sömürüsünü sürdürebilmesi için sömürdüğü ülkede kendi işbirlikçilerinin yararına siyaset yapması gerekir. Siyaset de güç ile yapılır. Çünkü insanlar güce ve kuvvete taparlar. Gücün kaynağı ise halktır. Ancak halk örgütsüz ise onu PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU İlişki Ahmet Önen: “Laiklikle Hitler’i ilişkilendiren RTE, aldığı oyla sandalye sayısını aynı kefeye koymamıştır umarım!” Yağmur Ekim AKP müzelere göz dikmiş. Sevdilerse onları koyalım! Malzeme Nami Tepe: “RTE, savcıları göreve davet etmiş. Savcılar AKP’lileri incelesin yeter, meslek hayatlarına yetecek malzeme hazır!” istediğiniz hizaya sokmak için araç kullanırsınız: Medya ve silah. Silahsız siyaset olmaz ve silah her zaman ortalık yerde durmaz. Amerika’nın güçlü bir ordusu olmasa kendi siyasetini nasıl güçsüz ülkelere kabul ettirebilir? Silahı olanın medyası da olur. Silah ve o silaha ait medya savaşın ortak araçlarıdır. Medya hava kuvvetleri gibidir. O önce halkı yumuşatır, hamur haline getirir ya da Irak’ta olduğu gibi birbirine düşürür arkasından gerçek silahlı kuvvetler gelir. Emperyalizm buna demokrasi der. Yani bunlar için demokrasi, işbirlikçi sermayenin halkın ürettiğinden aldığı aslan payını alması, halkın da bölüşüm kavgası hariç her türlü ıvır zıvır işlerde istediği gibi hareket Darbe etmesidir. Emperyalizmin hava kuvvetleri bugünlerde Türkiye’deki hava saldırılarını artırdı. Ordudan gelebilecek bir muhalefetin önünü kesmek için darbe masalını ortaya attılar. ‘Darbe yapacaklardı’ diye tutturdular. Darbe yapacak kişi darbe için günlük tutar mı? Darbenin de bir şerefi var! Şunu hemen belirtelim ki Türkiye’de darbe, Amerika isterse olur! Yani tekrar başa dönersek, Amerika, Türk olmayan medyayla birlikte Türk ordusu ile Cumhurbaşkanlığı mevziinde karşı karşıya gelmiş durumdadır. Amerika’nın Türk ordusundan istediği esas mesele ise Kuzey Irak’ta kurulan kukla devletin hamiliği meselesidir. Yani federasyondur.” Bütün kavga işte budur. Can Tarlası Hep merak ederim, çok satan gazetelerin üçüncü sayfalarını kimler okur, diye. Cinayetler, kapkaçlar, soygunlar, tecavüzler, ölümcül kazalar, akla durgunluk veren sahtekârlıklar… Kısacası ‘mazbut’ hayatlar süren insanları dehşete düşürecek ne varsa bu sayfalarda yer alır, bir de mutlaka önemli bir köşe yazarının günlük yazısı... Okur, söz konusu haberlere pek ilgi duymasa da yazılarının tiryakisi olduğu köşe yazarını okumadan önce ya da okuduktan sonra bu haberlere de bir göz atar. İçlerinde belleğe takılacak dehşette, sözgelimi satanist kıyamı gibi bir ‘olay’ yoksa, bir süre sonra unutur gider. Oysa tüm o cinayetler, soygunlar, tecavüzler, sahtekârlıklar birileri tarafından yaşanan hayatların gerçekleridir. Bu gerçeklerin sayısı ise hiç de az değil; ben de yeni öğrendim, her on kişiden birinin silahla gezdiği ülkemizde bir günde irili ufaklı ortalama 2 bin 200 suç işleniyormuş. Bu da bu ülkenin insanlarının “bir dakika bile suç işlemeden duramadığı” anlamına gelmektedir. ??? Kabul etmemiz gerekir ki, uzun zamandan beri ülkemiz bir şiddet ülkesi, devletimiz bir şiddet devleti, toplumumuz da bir şiddet toplumudur. Yarım yüzyılda yaşanan üç askeri darbenin toplumumuza ‘maliyeti’ bir milyona yakın gözaltı, tutuklama ve devlet eliyle gerçekleştirilmiş on binlerce işkence uygulamasıdır. Şiddet, yarım yüzyıldır bu topraklarda, aileden okula, sokaktan karakola, kışlaya kadar hayatın her alanında kol gezmektedir. Toplumumuz, elli yılda elli binden fazla bireyini teröre kurban vermiştir. Trafik kazası diye bakıp geçtiğimiz ölümler de, ki, 2005 yılında bu sayı 3 bin 215’tir, bir yanıyla bireysel şiddetin dışa vurumudur. Ne var ki insanlar uzun yıllardır tanık oldukları, yaşadıkları, dolaylı olarak bir parçası oldukları şiddet gerçeğini giderek kanıksamışlardır. Medya ölümcül şiddet olaylarına çoğu kez siyasal konjonktüre bağlı olarak yer vermektedir. Ya da ölümü, şiddeti tiraj uğruna, reyting uğruna magazinleştirmektedir. ??? Oysa ülkenin ve insanlarının önemli bir sorunu olan ‘şiddet olgusu’nun önü, bu sorun bireylerin bilincine oturduğu, sorgulanarak toplumsallaştırıldığı ölçüde alınabilir. Burada sanata ve sanatçılara büyük görev düşüyor. Nitekim, son yıllarda, özellikle de sinemada insanları bu önemli sorunla yüzleştiren başarılı yapıtlar üretiliyor. Hafta içinde Moda’daki Oyun Atölyesi’nde izlediğim, İstanbul Halk Tiyatrosu’nun Can Tarlası adlı oyunu da izleyiciyi şiddet sorunuyla yüzleştirirken, aynı zamanda da gülümseten, güldüren bir yapıttı. Oyunun hem yazarı, hem de yönetmeni olan Kemal Kocatürk, Can Tarlası’nı 11 kısa oyundan oluşturmuş. İlk on sahnede şiddetin bir yüzü ele alınmış; son sahnede ise hayatın görsel medya tarafından nasıl magazinleştirildiğinin bir örneği veriliyor. İstanbul Halk Tiyatrosu kısa bir süre önce kurulmuş bir topluluk, ‘Can Tarlası’ da topluluğun ilk oyunu. Dolunay Soysert, Levent Üzümcü, Yıldıray Şahinler, Bahtiyar Engin, Ertan Saban’la birlikte oyunun arka planda kalan yüzleri Nilgün Atılgan, Mehmet Özbek ve Fatih Yurdakul içten alkışı hak eden başarılı bir performans sergiliyorlar. Toplumumuzdaki şiddet görüntülerini bize, “en yalın, en çarpıcı halleriyle izlettirirken, bizi ağlanacak halimize” güldürüyorlar. Türkan Kafadar’ın dekor ve kostümünü, Ayça Kocatürk’ün müziğini, Sinan Tuzcu’nun da ışığını kutlamadan geçemeyeceğim. ??? Can Tarlası’nı 11 ve 25 Nisan’da Moda’daki Oyun Atölyesi’nde, 26 Nisan’da Akatlar Kültür Merkezi’nde, 28 ve 29 Nisan’da da AFL Kültür Merkezi’nde izleyebilirsiniz. Topluluğun iletişim adresi: 0543480 76 66, bilgi@istanbulhalktiyatrosu.com ve www.istanbulhalktiyatrosu.com. Benden önermesi… (eposta: dkavukcuoglu@superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Yeni Cumhurbaşkanı için yeni ant DEMOKRASİ ağaları Cumhurbaşkanlığı seçiminde anayasada ne yazıyorsa onun yapılacağını söylüyor ya, Reha Baybek de “Ne yaparlarsa yapsınlar fakat anayasanın 103. maddesini değiştirsinler” diyor. 103. maddede cumhurbaşkanının göreve başlarken içeceği ant yazıyor. Baybek, yeni ant metni ile Türkiye’de artık takıyye devrinin kapanacağını savunuyor: “Cumhurbaşkanı sıfatıyla devlet varlıklarının en uygun fiyatla satılması için yardımcı olmaya, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Anıl Öçal: “Ben de savcıları göreve çağırıyorum: Sabıkası ortadayken, ‘Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim’ dememek kovuşturma gerektirmez mi?” Çağrı Etki Gülhan Elmas: “AKP döneminde Türk ordusunun etkisi azalmış. Rastlantıya bakın, ABD ordusunun etkisi ise tavan yaptı!” parçalamak isteyenlerle görüşerek bir hal çaresi bulmaya, anayasa ve hukukun üstünlüğünü tartışmaya açarak istenilen doğru yolu bulmaya, Atatürk ilke ve inkılaplarını ve laik Cumhuriyet ilkesini yeni bir şekilde yorumlamaya, milletin huzur ve refahı için yüce Allah’ıma daima yalvarmaya, herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması için tarikat serbestisini ve türban sorununu sonuna kadar savunmaya, üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için kimseye kötü söz sarf etmemeye vallahi de billahi de tallahi de yemin ederim.” Medyada sansasyon, abartı ve uçma moda: Palavrayı veren düdüğü çalıyor! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Manolya ağacının kökleri Geçen Pazar günü (01 Nisan la üstleniyor. Hem bu kentimizin 2007) ÇEKÜL ’ün Yüksek Danış hem de ülkemizin siyasal ve ekoma Kurulu (YDK) toplantısı var nomik tarihinde etkin kişiliklerdı. Hemen tüm yörelerimizden le yer alan Gökçen Ailesi’nin temsilcilerle, ulusal kimlik değer anıları, geçmişin sosyal ve kültülerimize gönül vermiş yaklaşık rel ilişkilerini de tanıtıyor... Aralarında önemli kamusal 300 kişi, “doğa ve kültür öncelikli kimlikleriyle ün yapanların da gündem”lerini tartıştılar... İstanbul’daki Ortaköy (Feriye) bulunduğu aile büyüklerine ait Kültür Merkezi’nde gerçekleşen resimler, belgeler ve eşyalarla buluşmada, geleceğimizin de geç donatılan sergi “Manolya Ağacımişimiz gibi “kişilikli” olabilmesi nın Kökleri” adıyla düzenlenmiş. Serginin kitabına imza atan, için “tarih bilincinin yaşamla büBursa’nın kültür emektarlarıntünleşmesi” gerektiği vurgulandı. Konuyu örneklerle açan eğitim dan Banu Demirağ diyor ki; “Geciyazar Necdet Sakaoğlu, katı leneksel bir aile modeli olmasına lımcılar arasındaki Oktay Ekşi’ye karşın, yabancı ülkeden gelin almış bir aile... Bu sergiyi kent müdönerek dedi ki; “Örneğin siz, Divzesinin talebiyle kabul ettiler, asriği Ulu Camisi’ndeki atalarınızın lında kendilerini tanıtmaktan hiç katkısını biliyor musunuz?” Ar hoşlanmazlar...” dından, bilge gazetecimizin meNitekim bu değerlendirmenin raklı bakışlarını şöyle aydınlattı; gerçekliği, görkemli ve zengin “IV . Murat’ın damadı, Budin bir yaşamı yansıtan onca gösteValisi ve vezir olan Ekşioğlu Me rişli eşyanın, her biri başlı başılek İbrahim Paşa, Maraş na “ulusal arşiv” değeri taşıyan kökenli Ekşioğulları sülaonca tarihsel belgenin, lesinden Divriği’ye insanı şaşırtacak düyerleşenlerdenzeydeki alçakgönüldi... Mütevellisi lülük ve zariflik içinolduğu ünlü cade tanıtılmasınminin tonoz ve da da gözlenebiduvarlarını liyor. 1660’larda o O kadar ki.. Gökonartmıştı..” çen ailesinin, anne Sakaoğlu bunları tarafından Hz. Muanımsatırken, hammed Mustafa’nın torunlarına; 2004’te Antalya baba tarafından Büyükşeda cumhuriyehir BelediMeclisi Mebusan’dan tin yolunu açanTBMM’ye... yesi’nce ların soyuna dayayımlanan “Geçmişten Geleceğe Antal yandığını bile, ancak sergiyi dikkatlice gezenler ve her ayrıntıyyalılar” dergimizi anımsadım. Bir de Bursa’da düzenlenen la “özen”le ilgilenenler fark edebiliyor... “Gökçen Ailesi Sergisi”ni… Benzer şekilde, iki yüzyıl ön‘Antalyalı’ların anılarında ce Kerkük’ten gelerek Bursa’da Cumhuriyet Gazetesinin Antal Eminiyye Tekkesi’ni kuran ya Bürosu Şefi Ahmet Oruçoğ Mehmet Emin Efendi’nin torulu’yla kolları sıvadığımızda, aile nu Şeyh Bahaeddin Efendi’nin ler geçmişlerini anlatırlarken “si I. Meclisi Mebusan’da ikinci vil tarih”imizi de belgelemiş ola başkanlık yaptığı; onun torunu cakları için, ünlü ünsüz; zengin fa Mehmet Memduh Bey’in 2. kir demeden katılmalarını istedik. Meşrutiyet döneminde Bursa Dönemin Büyükşehir Belediye Mebusu olduğu ve kentin ilk Başkanı Dr. Bekir Kumbul’un 40 ipek dokuma tesisini kurduğu; obin bastırarak halka parasız dağıt nun torununun da 1983 seçimletığı ve her sayısında 10 aileye yer rinde Bursa Milletvekili seçilen verilen aylık dergi sayesinde, bir Memduh Gökçen olduğunu yılı aşkın sürede 100’den fazla An da... Serginin adına esin kaynağı talyalı sülalenin anılarını ve kentolan manolya ağacı da Eminniye le olan ilişkilerini herkes öğrenTekkesi’nin bahçesindeymiş. miş oldu... Yaşlı kökleriyle betimlenen tarih Böylece, siyasal tarihle kavra kültürü ise serginin tanıtım menılması mümkün olmayan top tinlerine şöyle yansımış; “Gelelumsal yaşanmışlıklar, nice özve ceği oluşturmanın geçmişi korurilerle yüklü gerçek serüvenleriy maktan geçtiğini hatırlamamıza le belgelendi... vesile olması ve ‘ikinci bir zaman’ Ne var ki aslında tüm kentleri barındıran solukların Bursa’dan mizde de yaygınlaşması gereken hiç eksilmemesi umuduyla...” bu örnek tarih kültürü projesi, yeDarısı, diğer kentlerimizin ve rel yönetim değiştiğinde kesintiye geçmişlerini toplumla da payuğradı... laşarak tarihe tanıklık etmek is‘Gökçenler’in tanıklığında teyen ailelerimizin başına... Bursa’daki “aile tarihi sergisi” de aynı işlevi çok özel bir çabayekinci?cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Nisan www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kocaeli yöresine öz 1 gü bir tür köf 2 te. 2/ Kısa 3 çizme... Çekirdek. 3/ İri 4 ve uzun tane 5 li bir üzüm 6 cinsi... Tuza7 ğa düşürülen şey. 4/ İri ya 8 rı, güçlü kuv 9 vetli ve er1 2 3 4 5 6 7 8 9 keksi kadın. 5/ Siya1 Ö R D E K B A Ş I ha çalan buğday ren2 K A R S İİ İ B İ Ş gi... Jokeylerin giydiği kenarsız başlık. 3 E L İ P S İ İ A R I 6/ Parlak beyaz 4 İ İ İ İ N E T A A A K renkli bir element... 5 A K A R O T E N A Asker. 7/ Demiryo 6 F A A İ M A L A A lu... Çift direkli yel 7 A N A A A B A K A kenli bir gemi. 8/ 8 V İ N A A E R E Z A Rüzgâr korkusu. 9/ 9 Ş I B O Y A S I İlkel benlik... Yatak doldurmaya yarayan yün, pamuk, kıtık gibi şeyler. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Konya’nın Akşehir ilçesine özgü, dövülmüş buğday ve etle yapılan bir yemek... Cezayir’de doğan bir müzik türü. 2/ Kadastro haritalarında parseller topluluğu... Sergilerde çeşitli firmalara ayrılmış yerlerin her biri. 3/ Kara ordusu. 4/ Bir yerde oturma... Bir soru eki. 5/ İzmir’in Seferihisar ilçesinde bir kaplıca. 6/ Ekin biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap... Divan edebiyatının en büyük hiciv şairi. 7/ Çıplak vücut resmi... Bilgisiz, kültürsüz kimse... Hastalık, dert. 8/ Nevşehir’in bir ilçesi... Bizmut elementinin simgesi. 9/ Konut...Küp biçiminde olan. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear