26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 NİSAN 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 Erdoğan öğrencilere propaganda yapmış... “Şirazeyi anlatmıştır!” PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Malum Ahmet Önen: “Barzani, ‘Diyarbakır’a müdahale ederiz’ demiş. Onu biliyoruz, yeni bir şey söylesin!” Ya ğ m u r E k i m Gencebay caz hayranı çıkmış. Yoksa arabeski de cazırtı olsun diye mi yaptı! Aleni Diyanet’in bu yıl 30 Mart5 Nisan olarak saptadığı “Kutlu Doğum Haftası”nı Samsun’da Çarşamba İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü 2027 Nisan olarak değiştirip ilköğretim okullarında “Hazreti Peygamberde Çocuk Sevgisi” başlıklı kompozisyon yarışması ile kutluyor. 23 Nisan’daki ulusal bayramımız devlet eliyle resmen ve alenen dinselleştiriliyor! KURTULUŞ Savaşı’na giden yolda ilk kurşunun 19 Aralık 1918’de Hatay’ın Dörtyol ilçesine bağlı Karakese köyünde Fransız’a; ikinci kurşunun 19 Mart 1919’da Samsun limanında İngiliz’e, üçüncü kurşunun 15 Mayıs 1919’da İzmir’de Yunan’a atıldığını anlatıyor Erol Toy, “O’na Katılmak” kitabında. Erol Toy’un Gürer Yayınları’ndan çıkan “On’u Anlamak” kitabını mutlaka okumalısınız. Toplumun “ilk” diye bildiği üçüncü kurşun İzmir’e çıkan Yunan askerine atılıyor ama işgalin bir gün öncesi var: “İzmir’in 15 Mayıs 1919 sabahı Yunanlar tarafından işgali, pek bilinen bir gerçektir. Pek bilinmeyense, 15 Mayıs’ın bir devir teslim olduğu. Asıl işgalin 14 Mayıs 1919 öğleden sonra saat 16.00’da, Arizona zırhlısından üsteğmen Perraud komutasında çıkan Amerikan deniz piyadeleri tarafından gerçekleştirildiğidir. İzmir, 14 Mayıs günü saat 16.00’da Amerikan deniz piyadeleri tarafından işgal edilmiş, 15 Mayıs 1919 sabahı Yunan birliklerine devredilmiştir.” Sevgili Toy’un kitabının alt başlığı “Dünden Yarına Türkiye Cumhuriyeti” ve bırakın yarını, bugünü anlamak için dünü çok iyi bilmek gerekiyor. Bugüne dönüp sözü Bülent Esinoğlu’na bırakırsak: “Barzani’nin Türkiye’yi tehdit etmesini ben biraz Yunan’ın İzmir’e çıkmasına benzetiyorum. Tam benzemese de birçok ortak yan var. Arkasına ABD’yi alan Barzani gibi Yunan kralı da İngilizleri arkasına alarak Osmanlı’ya veryansın ediyordu. Ama bugün Türkiye kendi güvenliğini sağlamak Karakese için, ABD’ye Barzani’yi şikâyet ediyor! Türkiye’nin Barzani meselesinden önce ‘eşgörevli’ meselesi vardır. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanları Türkiye’nin Barzani sorununu çözemez. Zaten bunların hepsi Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşgörevlileridir. Bir milletin güvenliğinin birinci koşulu, tehdidin nereden geldiğinin o millet tarafından doğru saptanmasıdır. Dışarıdan içeriye doğru ilerleyen tehdidin adı Barzani değil, ABD’dir. Kuzey Irak’taki 20 bin Amerikan askeri acaba Peşmergeler için mi konuşlandı sanıyorsunuz. Uyanmak için Diyarbakır’ın işgalini mi bekliyorsunuz?” İşgali bilmem ama suratımızda ağır bir tokadın patlaması için ‘eşgörevli’nin cumhurbaşkanı seçtirilmesini bekliyoruz! Sonra sil baştan Karakese köyü, Samsun limanı, İzmir! Ama önce bu cumartesi Ankara’da! Kışkırtma Havalar ısınmaya yüz tutarken Güneydoğu’da da silahlı hareketin yeniden başlayacağı tahmin ediliyordu. Tahminler doğru çıktı, son dört günde Türk Silahlı Kuvvetleri bölgede 10 şehit verince PKK terörü, Kuzey Iraklı Kürt lideri Barzani’nin Türkiye’ye yönelik densizlikleriyle birlikte ülke gündeminin ilk sırasına oturdu. Ülkenin ve toplumun yaklaşan Cumhurbaşkanı seçimleri ve bu yıl içinde yapılacak genel seçimler nedeniyle zaten yeterince gerildiği bir ortamda PKK, başlattığı terör harekâtı ile neyi amaçlamaktadır? Amaç ‘silahlı propaganda’ yoluyla saflarına ‘militan’ kazanmaksa, seçilen yol yanlıştır. Kuzey Irak’ta oluşmakta olan Kürt devleti nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dikkatinin bölgeye yoğunlaştığı koşullarda terörist kışkırtmaların eskisinden çok daha şiddetli bir tepkiyle karşılanacağı, bu tepkiden de en fazla sivil halkın zarar göreceği bilinmeyen bir durum değildir. Önceki yıllarda da yaşanan mezra ve köy boşaltmaların, zorunlu göç gibi olayların mağdurları öncelikle siviller olmuştur. Kentlerin nüfusu şişmiş, ekonomileri çökmüş, insanlar yoksulluğa, açlığa mahkum edilmişlerdir. ??? PKK bunu mu amaçlamaktadır? Terörle insanların mağduriyetini derinleştirmek, insanları yoksullaştırmak, sonra da onları militanlaştırmayı mı amaçlamaktadır? Eğer öyle ise bunun bir kısırdöngü olduğunu, bu döngünün giderek küçülen bir spirali andırdığını, sonunda da kendi kendisini yok edeceğini bilmelidir. Dünyada bunun çok sayıda örneği vardır. Terörü amaç haline getiren her hareket kendi spirali içinde boğulmuştur. Öte yandan her dillendirdiği ‘ateşkes’ kararından sonra bu kararını bozup yeniden teröre başvurması PKK’nin bir süre öncesine kadar arzular göründüğü ‘siyasallaşma’ olgusuyla da çelişmektedir. ‘Siyasallaşmış’ bir PKK’yi ‘Kürt sorunu’nun çözümünde bir ‘öğe’ olarak gören kimi çevreler de her geriye adım atışında, silaha her geri dönüşünde bu görüşlerinden uzaklaşmaktadırlar. Öyle ki Güneydoğu sorununa ‘Kürt sorunu’ olarak yaklaşan, bu sorun zemininde çözüm önerileri üreten, tartışan insanlar bile giderek sorunun aynı ağırlıkta bir ‘terör sorunu’ olduğu düşüncesini paylaşır duruma gelmişlerdir. ??? Gelinen noktada Demokratik Toplum Partisi’ne, özellikle de bu parti içindeki ‘makul’ insanlara görevler düşmektedir. DTP, bölgede önemli bir siyasal güçtür. Çok sayıda belediye başkanlığını elinde bulundurmaktadır. Yüzde 10’luk baraj nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girememeleri, genel seçimlerde oylarını aldığı oldukça geniş bir kitlenin parlamenterdemokratik temsil hakkını elinden almıştır. Bu büyük bir haksızlıktır. DTP, önümüzdeki genel seçimlerde iyi geliştirilmiş stratejik bir planlamayla bağımsız adaylar yoluyla TBMM’de grup oluşturacak ölçüde bir başarı elde edebilir. Ne var ki bu parlamenterdemokratik amaç ‘terör’ olgusuyla arasına kesin bir sınır çekmeyi zorunlu kılmaktadır. DTP eğer bunu başarabilirse Güneydoğu sorunu da geniş çevrelerin gözünde bir ‘terör sorunu’ olarak görülmekten çıkıp üzerinde dikkatle durulması, irdelenmesi, çözüm aranması ve mutlaka bulunması gerektiğine inanılan ‘Kürt sorunu’na dönüşebilir. DTP elindeki bu şans potansiyelini iyi değerlendirmelidir. ??? Eğer bu potansiyeli akıllıca değerlendirip TBMM’ye girmek istiyorsa, üyelerini, yöneticilerini DiyarbakırKerkük kıyaslamaları gibi insanların tepkilerini çekmekten öteye hiçbir sonuca varamayacak Barzanivari densizlikler konusunda uyarmalıdır. Hele Molla Barzani’nin estirmeye çalıştığı rüzgârlara kapılıp Güneydoğu’da siyasaltoplumsal mühendisliklere soyunanlarla arasına kesin bir mesafe koymalıdır. Kökü, kaynağı bu ülkede olan her sorunun çözüm yeri de gene bu ülkedir, Türkiye’dir. (eposta: dkavukcuoglu?superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Mersin Üniversitesi’nde disiplin cezası MERSİN Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Tefek’e rektörlükten zarf içinde bir yazı geliyor. Rektör adına gönderilen yazıya göre üniversitenin disiplin kurulu toplanmış, Tefek’e “verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev yerinde belirtilen usul ve esasları yerine getirmemek”ten dolayı “yönetim görevinden ayırma” cezası vermiş. İyi... Madem işini yapmamış, çeksin cezasını! Fakat disiplin cezası verilirken herhangi bir soruşturma yapılmamış; Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Üçlü Akif Kökçe: “Barzani, Talabani, Öcalan... Emperyalizmin üç silahşoru!” suçlanan kişinin savunmasının alınmasına gerek duyulmamış. Disiplin kurulu toplanmış; kendi kafasına göre basmış cezayı! İşin ilginç yanı verilen cezanın niteliği. Üniversitenin disiplin kurulu Tefek’e “yönetim görevinden ayırma” cezası vermiş ama üniversite yönetiminin Tefek’e daha önce üniversitenin yönetim kademesinde verdiği herhangi bir görev yok! Varsa da Tefek’in haberi yok! Tam, tut kelin perçeminden hikâyesi. Hikâyenin sonunu öğrenmek için Mersin Üniversitesi Rektörlüğü’nün göndereceği bir tutam “perçem” pardon açıklamayı bekliyoruz. Avrupa matbaayı ve gazete basmayı icat etti. Türkiye gazete basıp yönetimini ele geçirmeyi! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ‘Evliya Çelebi’ Başbakan Erdoğan’ın 4 yılda 73 ülkeye 158 ziyaret yaptığını Sabah gazetesinde “Evliya Çelebi” benzetmesiyle okuyunca, birazcık burkulduğumu söylemeliyim... Çünkü Anadolu’nun hemen her köşesinden “Uygarlıkların İzinde”deki yazılarımız ile Mustafa Balbay’ın dünyanın hemen her yöresini tanıtan “Gezekalın”ları için dostlar diyorlar ki “İkiniz de Evliya Çelebi’yi geçtiniz...” Özellikle Balbay, kıtalar ötesi coğrafyalardaki insan ilişkilerini öylesine “yaşamın içinden” anlatıyor ki; her yazısında sanki “orada”ymış gibi oluyoruz. Tıpkı Evliya’nın, bazen biraz “abart”sa bile, gözüyle gördüğü her türlü ayrıntıyı, adeta “göstererek” anlattığı gibi... Şimdi Erdoğan da ona benzetilince düşündüm: Bir başbakanın, ülkesini dünyaya tanıtmak istemesi elbette ki olumsuz sayılamaz. Devlet yöneticileri arasındaki “yüz yüze görüşme”lerin yararlarına çok örnek var. Onlar da “insan” olduklarına göre, uzaktan yazışbirya dışında ziyaret etmediği tek kıta ise Latin Amerika imiş. Avustralya, Yeni Zelanda, Sudan ve Afganistan ilk kez bir Türk başbakanını ağırlamışlar; Cezayir’e 21 yıl sonra, Batı Trakya’ya bile 51 yıl sonra gidilmiş... Böylesi bir uluslararası çalışkanlık için, AKP grup toplantısında; “1980’den 2003’e kadarki yurtdışı ziyaretleriyle bizimkilerin mukayesesi yapıldığında, son 4 senede bile 23 seneden 23 kat daha fazla...” diyen Erdoğan şunları da söylüyor: “Bu, Türkiye’nin dünyadaki itibarını getiriyor. Türkiye artık gündem belirleyen bir ülke haline geliyor...” Acaba gerçekten böyle mi? Örneğin, bütün bu ülkelerin hangisi, hatta “iki devlet bir millet” olarak sarmaş dolaş olduğumuz Azerbaycan dahil, onca “göz göze” konuşmalara rağmen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıdı? Ya da acaba o el ele, diz dize resimler çektirilen hangi hükümet başkanı, “Türkiye’nin tarihinde Ermeni soykırımı yoktur” dedi; hiç değilse “Bu konuda Türkiye haklıdır; geçmişi tarihçilere bırakalım...” şeklinde bir açıklama yaptı? Bunlar gibi hemen tüm ulusal davalarımızda hâlâ böylesine yalnızken 158 ziyaretle “artan itibarımız” acaba hangi konudadır? ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN ‘Görüşme’ler yayımlanmalı Yeniden şu “Evliya Çelebi benzetmesi”ne dönersek... Bugün olduğu gibi gelecekte de Anadolu’nun ve tüm Osmanlı coğrafyasının tarihsel kentleri, kasabaları hakkındaki bilgileri öğrenmek için Evliya’nın “Seyahatname”leri en çok başvurulan kaynak olacak... Günümüze ait en gerçekçi yurt ve dünya gözlemleri için de hiç kuşkusuz Mustafa Balbay’ın doyumsuz yazıları… Başbakan’dan ise elbette ki oturup yazmasını; gezdiği, gördüğü ülkeleri ve kentleri anlatmasını bekleyemeyiz. Ancak, gerçekten Evliya Çelebi’yle birlikte anılabilmesi için, örneğin görevlilerce tutulan “görüşme notları”nı derletebilir; “Türkiye’nin itibarı” adına yaptığı konuşmalarını, alınan yanıtları ve dünya liderlerinin dile getirdikleri “fikir”leri de yayımlatabilir... Bakalım ki onca dış ziyaretin; yabancı devlet adamlarıyla sayısız kucaklaşmanın ve karşılıklı gülüşmelerin “asıl” gündemi acaba neymiş; “Türkiye’nin ulusal tezleri” mi; yoksa “satılık araziler”i mi? Bekliyoruz... Hem de şu “Çankaya” konusundaki kararını açıklamadan önce... ekinci?cumhuriyet.com.tr mak yerine, “bakışarak konuşma”nın etkisi, siyasette de mutlaka bir “başka” olmalı... Ne var ki Başbakan’ın “rekor” denilen bu dünya turlarının ardından Türkiye’nin dünyadaki “durumu”na bakıldığında, aynı “başka”lığı görememek acaba ne anlama geliyor? OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com Tutumlar değişmedi Örneğin, 158 ziyaret arasında tam 9 kez ABD’ye gitmesine rağmen Kuzey Irak’ta giderek tırmanan “ayrılıkçı Kürtçü” siyasetteki ABD desteğinde değişiklik yok! Demek ki 9 ziyaretteki en “yakın temas”lar bile Vaşington üzerinde Türkiye’nin çıkarlarına dönük bir etki yapamamış... Üstelik “stratejik ortak”lığa rağmen... Benzer şekilde, AB için çok sayıdaki Avrupa gezileri arasında da tam 10 kez Belçika var... Buna rağmen durum ortada! Demek ki aynı gezilerden medyaya yansıyan, hatta ülkede pek rastlamadığımız şekilde kimi “bayan lider”lerle bile gerçekleştirilen “vücut diliyle görüşme”ler de pek işe yaramamış... Başbakan’ın Antarktika ve Si TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Nisan www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Vatanı 1 Avustralya olan ve evcil 2 leştirilebilen 3 kemirgen bir hayvan. 2/ 4 Büyük erkek 5 kardeş... 6 Trabzon ilin7 de bir yayla. 3/ Dansöz. 4/ 8 Hiperaktif 9 çocukları sa1 2 3 4 5 6 7 8 9 kinleştirmede kullanılan ilaç. 5/Halk di 1 A L A Ş İ Y A A E linde kırmızı pul bi 2 R A K U N A P A N bere verilen ad... 3 K O S A İ M E C E Havadaki su buharı. 4 U S U L A O R U K 6/ Eti lezzetli bir ba 5 T A N O T A İ R A lık... Orhan Pa 6 A B A L A S T A P muk’un bir romanı. 7 F A A İ S T İ D A 7/ Muğla’nın bir il 8 A F E T A E F E S çesi... Romanya’nın 9 K A R A İ N M M A plaka imi. 8/ Su taşkını... Ege Bölgesi’nde salatası yapılan lahana filizine verilen ad. 9/ Müslümanların bir çocuğun doğumundan yedi gün sonra kestikleri kurban... Tanrıtanımaz. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kurak bölgelerde yaşayan kemirgen bir hayvan... Suudi Arabistan’ın plaka imi. 2/ Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmi birlik... Eğrilmek için temizlenmiş, taranmış yumak biçiminde yün. 3/ Ölmüş kimselerle cinsel birleşme eğilimi şeklinde kendini gösteren cinsel sapıklık. 4/ Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü bir tür köfte. 5/ Bez dokuma tezgâhı... Hindistan’da imparator ve prenslere verilen san. 6/ Dil... Bir nota. 7/ Elma, armut, ayva gibi meyvelerin yenmeyen iç bölümü... Baryum elementinin simgesi. 8/ Tavlada “üç” sayısı... Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu. 9/ Evcil bir geyik... Pembe renkli şarap. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear