16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 MART 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 Erdoğan’ın müflis tüccarlarla ilgisi yokmuş... “O kime kefil olacağını bilir!” ESKİ Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk, bu başbakanın sabıkalı olduğunu ve sabıkası nedeniyle cumhurbaşkanı olamayacağını söyledi ama kimse umursamadı. Prof. Dr. Özer Ozankaya da, bu başbakanının kendisini yabancıların kullanımına sunan bir siyasetçi olması nedeniyle demokratik meşruluğunu yitirdiğini söylüyor. Sanırım bu görüşü de kimse umursamayacaktır: “Yurt ve ulusun bağımsız bütünlüğü için yaşamını feda eden şehitlerden ‘kelle’, terörist başından ise ‘sayın’ diye söz edebilen bir başbakana gösterilecek büyük tepkiler kuşkusuz çok haklı ve yerindedir. Ancak bir başbakanın özel temsilcisi aracılığı ile ABD Başkanı’na ‘Ne olur beni pis su kanalına süpürme, kullan’ mesajını göndermesi, çok daha ağır bir yaptırımı, yani ‘demokratik meşruluğunu yitirdiğinin’ ilan edilmesini gerektirir. Teröriste ‘sayın’ diyen kişi hakkında ceza davası PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Sürç Osman Şapçı: “Sayın şehitlerimiz adına Abdullah Öcalan’ın kellesini istiyorum diyecekti; dili sürçtü.” Ya ğ m u r E k i m Meşruluk açılabildiğine göre, yabancı devlet başkanından kendisini kullanmasını isteyen bir başbakan hakkında ceza davası açılabileceği çok daha açıktır. Böyle bir davranışı sergileyen kişinin ulusal egemenlik düzeninde başbakanlık makamında oturmak, Cumhurbaşkanlığına aday olmak şöyle dursun, milletvekilliğinde dahi bir dakika bile oturmaya meşru hakkı kalmadığını, en başta bütün siyasal partiler, yüksek yargı kurumları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler olmak üzere ‘cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli’ tüm kurumların ve tek tek her yurttaşın, bu kişi o mevkiden ayrılıncaya kadar yüksek sesle haykırması, bu sonuç alınıncaya değin, Anayasa Mahkemesi’ne Çiller kitap yazacakmış. Kim bilir kaç sayfa olur; sadece gafları 3 cilt tutar da! Babası Türker Ercan: “Ahmet Burak Erdoğan, gemisinin arkasına ‘Babam sağ olsun’ yazdıracak mı?” başvurmak dahil, her türlü demokratik yolu kullanması şarttır. Bunu yapmayan siyasal partiler de, Cumhuriyet kurumları da, sivil toplum kuruluşları da, tek tek yurttaşlar da aynı suça göz yummak yoluyla ortak olmuş olurlar. O durumda böyle bir başbakanın cüretinin artması, Cumhurbaşkanlığı mevkiine gelmeyi gözüne kestirmesi ve böylece ulusun bağımsızlığını, yurdun bütünlüğünü, ulusal birlik ve barışı içeriden ve dışarıdan, püskürtülmesi çok daha güç ve ağır saldırılara uğratması önlenemez olur. Ama koltuğunda kalmak için yabancı bir devletin yöneticisinden yardım isteyen siyasetçinin demokratik meşruluğu kalmadığı ilan edilir ve o koltuktan çekilip gidinceye değin bu meşruluk yitiminin gerekleri yapılırsa, değil bir, 100 tane ABD hükümeti bir araya gelse böyle bir kişiyi o koltukta tutamaz.” Zafer Manşetleri Sakatlıklar nedeniyle birçok as futbolcusundan yoksun Ulusal Futbol Takımımızın 2008 Avrupa Şampiyonası’na katılma yolunda Yunanistan Ulusal Takımı’nı 41 gibi açık farkla yenmesi futbolseverler için son haftaların en keyifli olaylarından biriydi. Hele bu zaferin Avrupa şampiyonu bir takıma karşı, üstelik de deplasmanda kazanılmış olması bu keyfi ikiye katlıyordu. Ulusal takımımız bulunduğu eleme grubunda oynadığı dört maçın dördünü de kazanarak 12 puanla grup liderliğine oturmuştu. Pire Karaiskaki Stadyumu’nda yapılan karşılaşmada seyirciler arasında yer alan kendini bilmez, terbiyesiz küçük bir grup ulusal marşımızı ıslıklamış, Atatürk’e hakaret içeren bir pankart açmıştı. Maç boyunca da bunların taşkınlıklarının ardı kesilmemiş, teneke meşrubat kutularından pet şişelere kadar sahaya yüzlerce yabancı madde atılmıştı. Kazanılan zafer, bu koşullar da göz önüne alındığında daha bir anlam kazanıyordu. Karşılaşmanın sonunda Yunan seyircisinin büyük çoğunluğu takımımızı alkışlarla uğurlamış, Yunan Futbol Federasyonu Başkanı maç sırasında yaşanan taşkınlıklar nedeniyle özür dilemişti. ??? Karşılaşmanın ertesi gün yayımlanan gazetelerimizde bu futbol yengisinin spordan öteye, bir “fetih zaferi”ne dönüştürüldüğü gözlemlenmişti. Sabah gazetesi futbolcularımıza “Atatürk’ün aslanları”, Fanatik gazetesi de “İşte Mustafa Kemal’in çocukları” tanımlamalarını uygun görmüştü. Futbolcularımız, Hürriyet gazetesine göre “Atina Fatihleri”, teknik direktörümüz Fatih Terim ise Vatan gazetesine göre “Fatih Sultan Terim”di. Takvim gazetesine göre Yunan’ı “denize dökmüştük”. Kazandığımız zaferle, “Bugün Osmanlı’dan bağımsızlığını kazanmanın bayramını kutlayacak olan Komşu’nun çifte sevinç hevesi, bu hezimetle kursağında” kalmıştı. Elde ettiğimiz başarılara karşı ilginç bir yaklaşımı vardı basınımızın. Önemli, önemsiz her sportif başarıyı tarihsel bir utkuya dönüştürüyorduk. Sözgelimi biriyle rakibe “dünyasını dar ediyor”, öbürüyle de “efsaneleşiyor”duk. Son zaferde ise “Yunan’ı denize dökerek tarih yazmıştık”. ??? Yengi sonraları atılan bu tür gazete başlıkları bir türlü üstesinden gelemediğimiz sindirim bozukluklarımızın yansımalarıydı. Yunanistan Ulusal Takımı 2004 Avrupa şampiyonu ise Türkiye Ulusal Takımı da 2002 dünya üçüncüsüydü. Ayrıca 1948 yılından günümüze kadar Yunanistan’la sekiz kez karşılaşmış, bu maçların altısını kazanmış, iki kez de berabere kalmıştık. Dolayısıyla Yunanistan karşısında sindirim bozukluğuna neden olacak bir durum da yoktu ortada. Fakat Yunanistan her söz konusu olduğunda “milli hislerimiz galeyana” geliyor, hemen şovenleşiveriyorduk, ağzımızdan çıkanları kulaklarımız duymuyordu. Medyamızın büyük bölümüyle bu maç sonrası Konya’da sokağa dökülen ve zaferi “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye haykırarak kutlayan futbolseverler arasında pek bir fark yoktu. Aynı TV kanalları, aynı basın takımımız Yunanistan’dan yengi ile değil de yenilgiyle dönseydi kim bilir neler yazacaktı? “Aslanlık” yerini “uyuşukluk”a, “zafer” yerini “hezimet”e bırakacak, eleştiri okları bugün “Sultan” payesiyle taçlandırılan Fatih Terim’e yönelecekti. “Vezir” olmakla “rezil” olmak arasında çok ince bir çizgi vardı ülkemizde. ??? Ulusal takımımız bu akşam Frankfurt’ta, Arena Stadyumu’nda Norveç’le karşılaşacak. Dilerim futbolcularımız bizi gene sevindirirler, uzun yollarında çok önemli bir etabı daha arkalarında bırakmış olurlar. (eposta: dkavukcuoglu?superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Mütareke basınından Lale Devri medyasına DÜNYANIN önde gelen 435 gazete yönetici arasında, mesleğin geleceğine ilişkin bir araştırma yapılmış; Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök de bu ankete katılmış. Tam ne mutlu Türk basınına diyecekken bu anketten haberi olmayan bir okur Erdem Vatan’ın, mektubu düştü elektronik postaya! “Şeffaflık ve açıklık şimdi anlaşılıyor ki herkesten önce basın ya da daha genel deyimle medya elitleri için gerekliymiş. Kamu adına denetim yapacağı sanılan medya yöneticileri ve köşe sahiplerinin siyasi iktidarın dümen suyuna girmemesi için öncelikle kendilerinin sütten çıkmış ak kaşık olmaları gerekmez mi? Sureti haktan görünerek ya da alenen güçlü olan iktidarın karşısında eğilip bükülen, adını anmadığım ama herkesçe malum kalem ya da fikir erbapları, sormak gerekir size, veraset yolu ile tarafınıza intikal edenler nelerdir ve mesleğe başladığınızdan bu yana sigorta bordrolarınız hangi basamaklarda veya ne şekilde doldurulmuştur? ‘Mütareke Basını’ ve ‘Lale Devri Medyası’ işte bu sürekli refah ve yaşam kalitesi arttırılan belli grupların verdikleri görüntüyü ifade eden çarpıcı söylemdir. Bunlar kendilerine ihsan buyurulan sırça köşklerden ve fildişi kulelerden kovulup, hesap sorulmadığı sürece, düzen kendi fildişi kulelerini ve işbirlikçilerini üretmeye devam edecektir.” behicak?yahoo.com.tr Rekor Hasan Baş: “En Müslüman futbolcu Hakan Şükür, Yunanistan maçında rekor kırdı: Hiç şut atmama rekoru!” Şart Akif Kökçe: “Meclis’e girmek için erkek olmak şart değil ama iktidar olmak için Washington’ın onayı şart galiba!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘Ey vatan gözyaşların dinsin, Yetiştik çünkü biz...’ Geçen pazar günü hem “gençlik”le; hem de Attilâ İlhan’la beraberdik… “Türkiye Gençlik Birliği”nin (TGB) “yurtsever” gençleri, İstanbul’daki “Attilâ İlhan Kültür Merkezi”ni açtılar… TGB, 16 Mayıs 2006’da Ankara’da toplanan Türkiye Gençlik Kurultayı’nın katılımcısı 40 üniversiteden 62 öğrenci topluluğu tarafından kuruldu. Atatürk’ün gençliğe verdiği “bağımsız ve laik Cumhuriyeti korumak ve savunmak görevi”ni, ülke düzeyinde yaygınlaşacak Attilâ İlhan kültür merkezlerinde sürdürecekler… İşte bu çabanın İstanbul’daki merkezi olacak Beyoğlu’ndaki yaşlı bina bile “ülkelerine sahip çıkan gençler”le birlikte sanki “gençleşmiş” gibiydi… Binayı onararak bu yeni görevine hazırlayanlar, belli ki mimar Doğan Hasol’un her dediğini yerine getirmişler; “Meşrutiyet Sokak No: 15”in bundan böyle “geleceğe güvenle bakma”mızın da ubizim de Türk malı saatlerimiz olur, işte o zaman spora da zaman ayırabiliriz…” Bugün de saatlerimizin markaları “hâlâ” yabancı… Bizim kuşak onca özveriye, onca mücadeleye, hatta nice “can”larımıza rağmen şimdiki kuşaklara yerlisini kullanma coşkusunu armağan edemedi… İktidarlar, gençliği sakıncalı, yurt çıkarlarını gözeten taleplerini de “aykırı” bularak bugünleri hazırladılar… Ne var ki TGB artık başaracak… İstanbul’la birlikte ilk aşamada Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Denizli ve Muğla’da da açılacak olan Attilâ İlhan kültür merkezleriyle, yarınları çok daha “yaşamsal” bir “ulusal sorumluluk” içinde kucaklayacaklar… Çünkü açılış davetiyesinde Attilâ İlhan’ın şu dizeleri vardı: “Çocuklar gibi, sevdim / Develer gibi ıstırap çektim Damarlarımda dünyanın bütün rüzgârları Harblere açlıklara yalnızlığıma rağmen Anamdan yolcu doğmuşum, / neyleyim Gurbet dedim / vatan dedim / hürriyet dedim…” ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN mut verici adreslerinden biri olacağını duvarlarına fısıldayıvermişlerdi… Nitekim açılışta söylenen Mülkiye Marşı’nın unutulmaz dizelerinde gözlerimizi dolduran da aynı umudun “özlem damlaları”ydılar: “Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz…” ‘Saat’lerimiz değişmedi.. Merkezin sanat yönetmeni Hayati Asılyazıcı işte bu duygularla yapacaklarını anlatırken yerli yersiz “saat”ime baktığımı fark ettim… Yaklaşık 30 yıl önceydi… Bir Japon üniversitesinden mimarlık öğrencileri, hocalarıyla birlikte İstanbul’a gelmişlerdi. Akademi’deki resmi tanışma toplantısında konuk öğrenciler adına konuşan demişti ki: “Türkiye’de sizlerin siyasetle uğraşmasına çok şaşırdık. Bizse tüm boş zamanlarımızda spor yaparız, eğleniriz…” Ardından söz alıp öğrenci temsilcisi olarak hazırladığım “resmi konuşma” metnini cebimden çıkartmadan, saatimi kolumdan çıkartarak; “Bu ve hepimizin kolundakilerin çoğu Japon saati” demiş ve 20’li yaşlarımın heyecanıyla eklemiştim: “Ne zaman ki Tarihsel gelenek Hayrettin Karaca ve Mustafa Sarıgül’ün yanı sıra Çolpan İlhan’ın da katıldıkları açılışta, merkezin başkanı Adnan Türkkan dedi ki: “geleneğimizi, yakın geçmişimizin, hemen tüm ilerici sayfalarına imza atan, kendi gençlik tarihimizden alıyoruz…” Gerçekten de 19. yüzyılın sonlarından bugüne hemen tüm “çağdaş” atılımlarımızda öncelikle gençlik var. Osmanlı’ya ilk anayasayı ve ilk parlamentoyu kazandıran Genç Türkler; Çanakkale zaferinin destanlaşan genç şehitleri; Kurtuluş Savaşımızın genç kahramanları; 2728 Nisan 1960 eylemleriyle 27 Mayıs Devrimi’ni ateşleyen gençlerimiz ve efsanevi “ruh”larını ölümsüz kılan 68’liler; 1970’lerin faşizme ve emperyalizme karşı gençlik direnişleri… TGB, işte bu sürece darbe indiren “12 Eylül”ün, özellikle gençliği duyarsızlaştırmaya ve ülke gündemine yabancılaştırmaya yönelik politikalarını da artık tarihe gömmek üzere yola çıkıyor… Gençliğimizi sanat, edebiyat, felsefe ve düşünce derinlikleriyle buluşturarak yurt sorunlarına karşı “duyarlı” ve “bilinçli” çağdaş kuşaklar yetiştirecek Attilâ İlhan kültür merkezlerine başarılar diliyoruz… ekinci?cumhuriyet.com.tr OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Mart www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Uşak yöre1 sine özgü, ıspanaklı ya da 2 peynirli bir 3 börek cinsi. 2/ Bir kenara 4 atılmış, uzak 5 laştırılmış... 6 Uzaklık işa7 reti. 3/ Tüberküloz... Din 8 ce kutsal sa 9 yılan bir ye1 2 3 4 5 6 7 8 9 rin ziyareti. 4/ Kas1 C İ MC İ ME A tamonu’nun bir ilçeME T A N si. 5/ Afrika’da bir 2 A Z I E K O ülke... Malezya hal 3 M A S İ F A R A N kına özgü bir tür öl 4 A H I R dürücü delilik. 6/ Ya 5 D R İ S K M İ S Ö Y L EM narken güzel koktu 6 A Ş V A A T ğu için tütsü olarak 7 N O T kullanılan bir ağaç... 8 S E R E L T Para yerine kullanı 9 H E B E N N E K A lan küçük marka. 7/ İnce deri ya da ince kabuk... Bir renk. 8/ Şöhret... Gondola benzeyen bir tür kayık. 9/ Gümüşbalığı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hatay yöresine özgü, bulgur, et ve cevizle yapılan bir tür köfte. 2/ Dâhi... Bir ilimiz. 3/ İnce yapılı. 4/ Toprakta biriken fazla suların çeşitli yollarla boşaltılması... Peru’nun plaka imi. 5/ Ateşte kızartılmış taze buğday ya da mısır... Orta Anadolu’da bir göl. 6/ Bir nota... Vurmalı bir çalgı. 7/ Her yeri aynı özelliği gösteren; bağdaşık. 8/ Ağırlık ve uzunluk ölçüleri için kabul edilmiş yasal ölçü modeli... Eski dilde su. 9/ Halk dilinde yabani elmaya verilen ad... Tellür elementinin simgesi. 2006/197 Karar / Sayı: 2005/158 Esas DAVACI: Hatice SOLAK, Yahya kızı, 1982 Doğ. Çiftlik kasabasıSarıoğlan DAVALI: Adem SOLAK, Ali oğlu, 1970 Doğ. adresi meçhul DAVA: ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK SEBEBİYLE BOŞANMA Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda; Davanın KABULÜNE, Kayseri ili, Sarıoğlan ilçesi, Çiftlik kas. nüfusuna kayıtlı 48724390366 TC Kimlik Numaralı Hatice SOLAK ile aynı yer Nüfusuna kayıtlı 14438533146 TC Kimlik numaralı Adem SOLAK’ın Şiddetli Geçimsizlik Sebebiyle M.K’nun 166/1 maddesi gereğince BOŞANMALARINA, Tarafların tazminat, nafaka, eşya ve ücreti vekâlet talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, Davacının yaptığı 244.16YTL yargılama giderinin Davalıdan alınarak Davacıya verilmesine işbu ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde hükmü temyiz edebileceği, aksi takdirde kararın kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. (Basın: 15416) SARIOĞLAN ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ’NDEN CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear