Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2007 ÇARŞAMBA 4 HABERLER İstanbul Belediyesi’ndeki usulsüzlükleri gündeme getiren CHP lideri, vergi kaçakçılığı yapıldığını savundu GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Baykal’dan belgelerle yanıt M patlarsa o zaman mertliğin kuşkulu hale gelir. Öcalan’a “sayın” diyen kişi: Başbakan’ın, bir Avustralya radyosuna verdiği mülakatta iki kez, 30 bin kişinin ölümünden doğrudan sorumlu sayılması gereken bir kişi hakkında koiçinde sorumluluk üstlenen bir kişinin lik sistemlerinin kasıtlı olarak Bel tiğini içeren dosyanın araştırılması nuşurken “sayın” diye bir özel saygı örtülü ödeneğin başına getirildiğini bim AŞ çalışanlarınca devreden çı istenmiştir” deniyor. Al sana belge. ifadesini kullandığına tanık olduk. Çok anlattık. Başbakan hiçbir şey söyleme karılarak günlük bilgisayar veri çı Mülkiye müfettişleri konuyu inceli nazik birisidir, önüne gelen herkese di, ilgili kişi söylemedi. AKP yöneti kışlarının raporlarının alınmadığı yor, yargıya intikali gerektiğine karar “sayın” diyordur rahmetli Ecevit gicileri, kanıtlamayan namerttir, dedi. nı, böylece her ay yaklaşık 34 tril veriyor; hesap uzmanları vergi kaçak bi, o kargaşa içinde dikkat etmeden Bu arkadaşlara istedikleri belgeleri yona yakın paranın Fazilet Parti çılığı olduğunu tespit ediyor. böyle birisine de bir defa ağzından kaMertliğin kuşkulu hale ge çırabilir. Ama böyle bir durum yok. göstermek istiyorum. Bu, İstanbul Va si’ne yakın firmalar tarafından halisi’nin Başbakanlık makamına 9 Ni vuz hesaplarına aktarıldığını ve bu lir: AKP yetkilileri, ispatlamayan na Herkese karşı nazik ve saygılı bir ifasan 1999 tarihinde yazdığı yazıdır. hesaplardan da adı geçen partinin merttir, diyorlardı. Şimdi soruyorum, de kullandığını söyleyemeyiz. Tam “Devlete ödenmesi gereken vergile kuryeleri vasıtasıyla paranın parti ispatlarsak sen nesin? Namerttir dedin tersine, memleketin namuslu, temiz rin ödenmediğini, kartların güven ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a git mi, kimse ispatlayamayacak, eğer is insanlarına en ağır hakaretleri, vicdanını sıkıntıya sokmadan yapabilen bir insan, ananı al da git UMCU’DAN BURAK ERDOĞAN’A diyor vatandaşa. Askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyor. Herkese hakaret etmekte beis görmüyor, 30 bin kişinin kanı üzerinde olan kişiden söz ederken “sayın” diyor; yetmiyor, birazdan bir kez daha “sayın” diyor. O katil tarafından şehit edilmiş insanlara da “kelle” diye nitelemede bulunuyor. ANKARA (Cumhuriyet dığı özel güvenlik önlemleri ve O “sayın”sa eğer, bu millet Bürosu) ANAVATAN Ge program ertelemelerini de eleşne? Başbakan milletten derhal nel Başkanı Erkan Mumcu, tirdi. Milletin Meclis’inin milözür dilemelidir. Daha dün Başbakan Recep Tayyip Er lete kapatılamayacağını belirDTP’nin yöneticileri aynı söydoğan’ın oğlu Ahmet Burak ten Mumcu, “korkudan” bu lemi dile getirdiler diye mahkum Erdoğan’ın gemi almasına, önlemlerin alındığını savundu. oldular. “Dün yükseköğretim için 3 Kasım seçimlerinde mazErdoğan cumhurbaşburs aldığı adamdan bugün lumların AKP’yi iktidara takanı olmamalı: Anayasaya gemi alıyor. Ey Allah’tan şıdığını savunan Mumcu, şiminanmayan bir insanın cumhurkuldan korkanlar, bunun he di ise Citigroup, Meryl Linch başkanı olması doğru değildir. lal kazanılmış bir şey oldu gibi “sıcak para baronlaTürkiye’nin şerefini, onuru, vağuna inanıyor musunuz? rı”nın, “AKP’yi bir 5 yıl dakarını, değerlerini temsil edecek İnanmıyorsanız, niye sesi ha iktidarda tutmak istedibir kişi... Hikmetyar’ın önünniz çıkmıyor? Hırsız sizden ğini” söyledi. Türkiye’ye sıde diz çökmüş, El Kadı’ya keolursa iyi, başkasından olur cak para pompalayanların nifilim diyen, Başbakanlık Müsyetini Nasredsa kötü mü” teşarı intihaldan mahkum olsözleriyle tepki din Hoca’nın “kazan doğurgösterdi. muş bir insan, Türkiye CumDeniz Baykal, grup toplantısında bir muhabirin fotoğraf makinesini alarak fotoğraf çekti. CHP Mumcu, parma” hikâyesine rup huriyeti’nin cumhurbaşkanı ollideri daha sonra muhabirin yardımıyla, çektiği fotoğrafları inceledi. (Fotoğraf: AA) tisinin grup top toplantısında, Burak benzeten Mummamalı. 30 bin kişinin ölümücu, sözlerini şöylantısında, Bunün sorumlusu olan kişiye iki deErdoğan’ın gemi rak Erdoğan’ın le sürdürdü: fa “sayın” diyen kişi cumhuralmasını OLDA İTTİFAK ARAYIŞLARI SÜRÜYOR “Çiftçi, sanaRamsey’in patbaşkanı olmamalı. Türk bayraronu Remzi değerlendiren Erkan yici batarken, 5 ğı sadece cumhurbaşkanının Mumcu, bu milyon işsiz soGür’ün akrabaönünde eğilir. Öcalan’a “sayın” kakta dolaşırsı olan Hasan alışverişin helal diyen birinin önünde Türk bayDoğan’dan geken, finansman parayla yapıldığı rağı eğilemez. Hangi el, hangi ithalat sektörmi satın almavicdan eğebilir o bayrağı? Sasını değerlendir konusunda kuşkuları leri hâlâ karınyın Erdoğan, çoğunluğum var, olduğunu söyledi. ca avlamaktan di. Remzi geliriz diyecek. Olmaz, olamaz, Gür’ün Tayyip Muhafazakârların bu çok memnunolmamalıdır. Olmaması demokfa Sarıgül ’ün de bu ittifakta yer ANKARA (Cumhuriyet Erdoğan’ın çolar. Şimdi hızkonuya sessiz alıp almayacağına ilişkin bir sorasiye aykırı değildir, demokraBürosu) SHP Genel Başkanı lı balıklar kacuklarına geçkalmasına tepki ru üzerine Karayalçın, “Halkın Murat Karayalçın, solda ittisinin özüne, ruhuna en uygun eki Sezer’le mişte yükserıncaları yiyorgösteren Mumcu, fak arayışları çerçevesinde, DSP yaptıkları görüşmenin iktidarı için, solun iktidarı olandır. Cumhurbaşkanı olmalar. Ama unutköğretim bursu için, Türkiye’nin önünde duGenel Başkanı Zeki Sezer ile “Hırsız sizden olursa malı, olmayacak yönündeki demasınlar ki suverdiğini anımmasaya oturulmuş ran çarpıklıkların, olumsuzbir araya geldiğini, ancak bu ğerlendirmelerimi en iyi anlaiyi, başkasından satan Mumcu, lar çekilince karesmi bir müzakere lukların giderilmesi için katgörüşmenin “resmi müzakeyacak kişi Başbakan’ın kendirıncalar balıkbu alışverişin olursa kötü mü” olmadığını belirten kıda bulunabilecek herkes bure” olarak değerlendirilmesisidir. Başbakan, bilmektedir ki “helal parayla” ları yer.” sorusunu yöneltti. nun içinde yer almalıdır’’ denin yanlış olacağını söyledi. Murat Karayalçın, ben doğruyu, olması gerekeni CHP Genel yapıldığı konudi. Karayalçın, SHP Merkez Yüsunda kuşkulaBaşkanı Deniz CHP’liler dahil pek söylüyorum. O da onun gereğirütme Kurulu (MYK) toplantı çok kesimle yaptıkları rı olduğunu ifade etti. Bu olay Baykal’ın Cumhurbaşkanlıni yapacaktır. Erdoğan’ın cum‘Irak’la görüşülmeli’ sı öncesinde gazetecilerin sokarşısında muhafazakârların ğı seçimiyle ilgili “başkalahurbaşkanı olmaması Türkigörüşmelerin ittifak rularını yanıtladı. Bir gazetede Karayalçın, hükümetin, Irak sesinin çıkmamasını da eleş rının da müdahale etmesi ye’nin yararınadır. Türkiye’nin noktasına geldiğini yer alan, DSP’li ve SHP’li yöhükümeti ile ivedi olarak götiren Mumcu, “Bu ülkede İS gerektiği” yönündeki sözleriyararına olan her şey, CHP’nin söylemenin doğru neticilerin bir araya geldiğine rüşmeye başlaması çağrısında da Kİ skandalı oldu, kıyamet ne de tepki gösteren Mumcu, yararınadır. ilişkin haberlerin anımsatılma olmayacağını söyledi. bulundu. Bağdat’ta yapılan ve ler koptu. Ama şimdi bir ev bunun demokrasi tarihine kaAnkara da geçilmemesı üzerine Karayalçın, ‘’DSP’yle Irak’a komşu ülkelerin bir araladımız İSKİ’nin rögarına ra leke olarak geçeceğini söylidir: Çanakkale zaferinin yılresmi görüşme yapmış değiliz, bir araya ge ya geldiği konferansın gündeminin sadece düştü, hayatını kaybetti. Öğ ledi. Mumcu, “Ha bire biridönümünde bir kez daha tüm liyoruz. Sezer’le durum değerlendirmesi Irak’ın iç güvenliği ve ABD’nin güvenliği olrendik ki bu ihale yandaşla si TSK’yi bir oyunun içine dünyaya gösterdik, Çanakkale yaptık’’ dedi. Bu görüşmenin masaya oturul duğunu kaydeden Karayalçın, TürkiyeIrak ra verilmiş. Şimdi Türki çekmeye çalışıyor, birisi de geçilmez. Ankara da geçilmemuş, resmi olarak yürütülen bir müzakere ola ilişkilerinin bu toplantılarda ele alınmasının söz ye’nin muhafazakârları, yö köşeye sıkıştırmaya çalışımelidir. Çanakkale’yi geçemerak algılanmaması gerektiğini belirten Kara konusu olamayacağının anlaşıldığını söyledi. nünüzü kıbleye döndüğü yor. Ne yapmaya çalışıyorsuyenlerin Ankara’ya uzanmalayalçın, yalnızca DSP’lilerle değil, CHP’liler nüzde içiniz rahat mı” soru nuz? Sanıyor musunuz ki Karayalçın hükümete seslenerek “Bu nedenrı kabul edilemez. Çanakkale’yi de dahil pek çok grupla görüştüklerini kaydetdevletin dirayeti giderse orsunu yöneltti. le, Türkiye’nin Irak’la görüşmeleri, ivedisavunduk, Ankara’yı da savuti. Karayalçın, bu arayışlarının ittifak nokta likle, özellikle içinde bulunduğumuz döMumcu, TBMM Başkanı talık size kalacak, sizi sünacağız. Hattı müdafaa yoktur, sına geldiğini söylemenin doğru olmayacağı nemdeki olası gelişmeler de dikkate alınarak Bülent Arınç’ın Cumhurbaş pürmeyip kullananlar, zansathı müdafaa vardır, o satıh bünı dile getirdi. Şişli Belediye Başkanı Mustakanlığı seçimi sürecine yöne nediyor musunuz ki demokbaşlatılmalıdır’’ diye konuştu. tün vatandır, bütün Türkiye’dir. lik Meclis kampusu içinde al rasi getirecek” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmaması gerektiği görüşünü yinelerken “Kutlamalarda bir kez daha tüm dünyaya gösterdik, Çanakkale geçilmez, Ankara da geçilmemelidir. Çanakkale’yi savunduk, Ankara’yı da savunacağız. Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır, bütün Türkiye’dir” mesajı verdi. CHP lideri Deniz Baykal, grup toplantısında gündemdeki çeşitli konularda değerlendirmelerde bulundu. Baykal’ın mesajları şöyle: Al sana belge: İstanbul Belediyesi’ndeki karanlık mali operasyonlar Yangının Ortasında… Dört yıl önce Saddam’ın heykelini sevinçle deviren Kadim al Juburi, şimdi çok pişman. The Guardian’ın aktardığına göre “Amerikalılar diktatörlükten daha kötü. Her gün bir öncekinden daha kötü” diyormuş (19/03). BBC, ARD, USA TODAY ve ABC’nin ortak hazırlattığı kamuoyu yoklaması, Iraklıların iki yıl öncesine göre çok daha büyük bir umutsuzluk içinde olduklarını gösteriyor. İngiltere’nin deneyimli savaş muhabirlerinden John Simpson (BBC) ve Patrick Coburn (The Independent), bundan üç yıl önce, Irak’ta ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları bölgelere bugün can korkusuyla gidemediklerini aktarıyorlar. İki milyon, çoğu orta sınıftan, Iraklı komşu ülkelere sığındı. Dünyanın ateş gücü en yüksek ordusu, yoksul, azgelişmiş bir ülkede denetimi, hatta işgal ettiği ülkenin halkının can güvenliğini sağlayamıyor. ABD’nin yalanlarla başlattığı, ondan sonra insan yaşamını ve haysiyetini ayaklar altına alarak devam ettirdiği işgal, her anlamda tam bir felaket, insanlık adına silinemez bir yüz karası oldu. Buna rağmen, Türkiye seçkinlerinin ağırlıklı çoğunluğu, “gerçekçilik” adına ya durumu kabul etmiş, sömürgeciliğe ortak olmaya çalışıyorlar ya da ABD Irak’ta ne yaparsa yapsın yeter ki bize dokunmasın yanılgısına sığınarak rahatlamaya çalışıyorlar. Halbuki Irak’ın işgaliyle başlayan süreç giderek tüm bölgeye yayılıyor. ? Öcalan’a ‘sayın’ diyen kişinin cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini söyleyen Baykal, “Türk bayrağı sadece cumhurbaşkanının önünde eğilir. Öcalan’a ‘sayın’ diyen birinin önünde Türk bayrağı eğilemez” açıklamasını yaptı. Erdoğan’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki karanlık mali operasyonların sorumlularından olan Maksut Serim’in örtülü ödeneğin başına getirilmesini savunamadığını belirten Baykal, “Acı bir tablo, bu bir AKP fotoğrafıdır’’ dedi. ‘Dün burs aldı, bugün gemi alıyor’ Dominolar teker teker… Saldırıdan önce Bush yönetimi, Irak’ta kitle imha silahları tehdidinden, El Kaide üslerinden söz ediyor, Saddam rejimi devrilince doğacak demokrasinin tüm bölgeye dalga dalga yayılacağını savunuyordu: Dominolar teker teker devrilecekti. Demokratikleşme bir yana, radikal İslam güçlendi, tarihsel dini düşmanlıklar yeniden alevlendi. Şimdi ABD politikası Suudi Arabistan’la, İran’ı bir savaş olasılığı içinde karşı karşıya getiriyor. Lübnan yangın yerine döndü, yeniden dönmek üzere gün sayıyor. İsrail’in büyük ölçüde ABD baskısıyla gerçekleştirdiği Lübnan saldırısı amacına ulaşamadı. Başarısızlık İsrail’in siyasi yapısında, özgüveninde büyük bir deprem yarattı, hâlâ aşılamayan bir siyasi krize yol açtı. İsrail yönetimi siyasi olarak felç olurken, Filistin yönetimi, Hamas’ın seçimleri kazanmasıyla birlikte, ABD ve İsrail’in basınçları altında tarihinde ilk kez bir iç savaş tehlikesiyle karşı karşıya geldi. Efsanevi El Fetih örgütü, Arafat’ın “ölümünden” sonra giderek İsrail ve ABD işbirlikçisi bir konuma düşüyor. Irak’ın parçalanma süreci artık geri dönülemez bir noktaya ulaştı. Bundan sonra dikkatler, kuzeyde oluşan Kürt yönetimiyle Türkiye, İran ve Suriye arasında bir çatışma çıkması nasıl önlenebilir sorusu üzerinde yoğunlaşacak. ABD ve İsrail’in İran’ı istikrarsızlığa itmek için Kürt grupları kullanmaları, çok yönlü bir savaşın koşullarını oluşturuyor. Örneğin, büyük olasılıkla Türkiye Cumhuriyeti, PKK’nin kardeş örgütü olan PJAK’la ABD arasındaki organik ilişkilere (örneğin: IPS, 19/03) bakarak, sorunu doğrudan çözmek için bölgeye, hangi yönde gelişeceği belirsiz, son derecede riskli bir müdahaleyi gündemine alıyor. G S Karayalçın: Zeki Sezer’le durum değerlendirmesi yaptık Z İki ucundan yanıyor Bir tarafta Afganistan yanıyor, diğer tarafta Irak… Irak’ta olduğu gibi Afganistan’daki işgal de istenen sonuçları yaratamadı. Dahası Taliban güçlerinin direniş kapasitesi, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’e suikast düzenleyecek, geçen hafta bir ABD elçiliği konvoyunu daha pusuya düşürecek düzeye ulaştı. Kâbil dışındaki bölgelerin çoğunun artık Taliban denetiminde olduğu söyleniyor. İstikrarsızlıklar üç ülkeye daha sıçramak üzere. Birincisi, İran bölgedeki tüm komşularını tedirgin etmeyi göze alarak ısrarla uranyum zenginleştirme, bomba üretme kapasitesine ulaşma programını izlemeye devam ediyor. ABD ve İsrail, İran’ı engellemek için gerekirse güç (belki de nükleer bomba) kullanacaklarını açıkça söylüyorlar. ABD bölgedeki vurucu gücünü artırmaya devam ediyor. İkincisi, Afganistan’daki savaş giderek, nükleer silahlara sahip, Pakistan’ı içine çekiyor: Müşerref rejimi bir taraftan ABD’ye, El Kaide’ye karşı yardımcı olmaya çalışırken, aynı anda Hindistan’a karşı stratejik derinlik sağlamak umuduyla Taliban güçleriyle “flört” ederek, adeta usturanın ağzında yürümeye çalışıyor. ABD Dışişleri’yse Pakistan’da radikal İslamın güçlenerek, demokratik muhalefeti hızla hegemonyası altına almaya başladığını görmezden gelerek, Müşerref rejimini, kaldıramayacağı siyasi riskleri omuzlamaya zorluyor; hatta daha uyumlu birilerini bulmayı planlar ve Pakistan’ın bölgedeki “başdüşmanı” Hindistan’ı Afganistan sürecine çekmeye çalışırken, aslında büyük bir bombanın fünyesiyle oynuyor. ABD, bölgeyi iki ucundan birden yaktı, ateş hızla ilerliyor, Türkiye ise tam ortalarda bir yerde… erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Bazı kentler bazı insanlarla özdeşleşir. Salzburg küçük fakat etkili bir kent. Kalesiyle, çevresindeki kayağa elverişli dağlarla dünyanın ilgisini çekiyor. Ama ona asıl ününü kazandıran şey Wolfgang Amadeus Mozart. Ünlü Avusturyalı müzik dehası Mozart, bu kentte doğmuş ve yaşamının büyük bir bölümünü bu kentte geçirmişti. Salzburg’un etkileyici yönlerinden birisi de 1200’lü, 1300’lü yıllarda yapılmış çok sayıda binanın ayakta kalmış olmasıydı. Mozart’ın yaşadığı sokağın ve çevre sokakların yüzyıllardır aynı kalmış olması buranın cazibesini artırıyordu. Mozart’ın sokağının adı Getreide Gasse. Yani Zahire Sokağı (eski adıyla Buğday Pazarı). Sokakta biraz yürüyoruz. Sonunda onun sürekli oturduğu Cafe Tomaselli’ye geliyoruz. Cafe Tomaselli açık, hizmet vermeyi sürdürüyor. 1705 yılında Tomaselli tarafından kurulan bu kafe, aynen kurulduğu dönemi koruyacak bir atmosfer içinde çalışıyor. Garsonlar tıpkı o dönemdeki gibi giyinmişler, pastalar geleneksel Avus Salzburg Mozart’ın Kenti turya pastaları, kahveler de öyle… Mozart, bu kafenin pencere kenarındaki masasına oturur, kahvesini içer ve o zaman kent merkezi olan Dom Kilisesi’nin önündeki meydanı seyredermiş. Mozart’ın doğup büyüdüğü ev müze haline getirilmişti. Akın akın turistler gelip bu müzeyi geziyorlardı. Bakımlı küçük dar sokaklarda dolaşmak insanda garip duygular yaratıyordu. ??? Her yurtdışı yolculuğu, aynı zamanda dışarıdan Türkiye’ye değişik bir gözle bakmayı da beraberinde getiriyor. Salzburg’u dolaşırken, korunan tarihi, korunan doğal çevreyi de bir başka gözle izledim. Tarihsel Türkiye, bu açıdan daha etkili ve önemli bir tarihe sahipti. Türkiye’de de çok önemli, dünyada çapında insanlar yaşamışlardı. Belki bir Wolfgang Amadeus Mozartımız olmadı, ama İstanbul ve Anadolu, binlerce yıllık tarihinin derinliklerinde neler barındırmıyor ki! Kahire’ye gittiğimizde Han Halil Sokağı’na yönelmiştik. Han Halil, geleneksel Mısır’dan derin izler taşıyordu. Han Halil’in en ilgi çekici taraflarından birisi Nobel ödüllü Necip Mahfuz’un bu sokakta yaşamış olmasıydı. Onun oturduğu kahveler, mekânlar ilgi çekiyordu. ??? Mozart’ın evini dolaşırken, ondan kalan eşyaları izlerken, biz bunları yapamaz mıyız sorusunu da kendi kendime sorup durdum. Kompleksten değil, buradan neler öğrenebiliriz diye kendimce değerlendirmeler yaptım. Mozart’la aynı tarihlere yakın bir zamanda yaşamış bir ünlü sanatçı aklıma geldi: Andre Chenier. Fransız İhtilali’nin bu ünlü şairinin İstanbullu olduğunu kaç kişi bilir. Onun doğduğu evin hâlâ Galata’da ayakta olduğuna kaç kişi önem verir. Chenier’nin doğduğu ev duruyor. Sizce bunun İstanbul açısından, İstanbul’a gelen turistler açısından bir önemi yok mu? Tabii bu yalnızca bir örnek. İstanbul bu açıdan Salzburg’la kıyaslanamayacak muhteşem bir tarihi barındırıyor. ??? İstanbul’dan vazgeçtim, benim doğup büyüdüğüm Tarsus’u düşündüm. Bütün Hıristiyan dünyasının en kutsal ve en önemli ismi Sen Paul Tarsusludur. İncil’de onun Hıristiyanlığı yaymak amacıyla yaptığı yolculuklar anlatılır. Sen Paul, İncil’deki konuşmalarına “Ben Tarsuslu bir Yahudinin oğluyum” diye başlar. Sen Pierre Antakyalıdır... Anadolu saymakla bitmeyecek önemli bir tarih hazinesidir. Salzburg’un sokaklarını dolduran turistleri izlerken, kendi kendime planlar yapıp durdum. İstanbul’un bu açıdan ne gibi eksikleri var, neler yapılabilir diye düşündüm. Mutlaka, Türkiye’yi yönetenler, belediye başkanları da bu kentleri gelip görüyorlar. Buralardaki koruma anlayışından kendilerine göre dersler çıkarıyorlar. Öyleyse neden olmu yor, bizim neyimiz eksik? ??? Salzburg’u dolaşırken, ağaçlar yeni budanmıştı. Bu açıdan da yapılanları dikkatle izledim. Budama biçimlerini anlayabilmek amacıyla fotoğraflar çektim. Diğer kentleri bilmiyorum, ancak Adalar’da ve İstanbul’un içindeki ağaç budama biçiminde bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü, bizdeki budama ağaçların 35 sene içinde kendine gelemeyeceği kadar “radikal” bir budama oluyor. Neredeyse ağaçların yalnızca ana gövdesi dışında hiçbir dalı bırakılmıyor. Avusturya ve Almanya’daki budama biçimlerini yeniden izledim. Bizimkilerde bir yanlışlık olduğu kesin diye bir hükme vardım. ??? Biz içeride birbirimizin önünü kesmek ve iç kavgalarla enerji tüketmekten, daha kalıcı konuları konuşmaya fırsat bulamıyoruz. Şimdi yine öyle bir sürece girmiş bulunuyoruz. Alp Dağları tamamen kara büründü... Kayakçılar, kayaklarını sırtladılar, dağlara yöneldiler… CUMHURİYET 04 K