28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 MART 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 KKTC Başbakanının eli havaya kalmış... “Ayakları yerden kesilmesin de!” HANİ bir laf vardır; dinime küfreden bari Müslüman olsa diye. Ayşe Meral işte bu sözle söze giriyor ve “ABD de kendi çöpüne bakmaz, her yıl insan hakları ihlalleri raporu hazırlar” diyor: “Ülkelerin iç işlerine karışma, aynı zamanda ülkelerin içini karıştırma ve tehdit amaçlı bu raporlarında, hedef hep ABD emperyalizminin karşısına dikilen ulusalcılıktır, bağımsızlıkçılık, antiemperyalizmdir. ABD’nin 2006 yılı insan hakları raporunda 192 ülkedeki uygulamalar hedef alınıyor. Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde hedef aldığı kesimlere bu defa bir yenisi daha eklenmiş. Geçen aylarda kurulan, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehlikelere karşı, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ndeki gibi, sağ sol demeden PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Yelle Nami Tepe: “Terörist başına ‘sayın’, aziz şehitlere ‘kelle’ diyor; ortasını bir bulabilse o zaman ‘altını üstünü yelle’ diyecek!” Ya ğ m u r E k i m Gül: “AB standardı olsa rögar açık kalmaz.” Böyle iktidar da olmaz! RTE Gülhan Elmas: “Bilgisayar dünyasında RTE’nin ‘run time error’ açılımı ile ‘programın çalışırken yarattığı hata’ anlamına geldiğini biliyor musunuz?” bir araya gelen ve gençliği harekete geçiren birlik, yani, Türkiye Gençlik Birliği. ABD, Türkiye Gençlik Birliği’ni düşünce özgürlüğünü ihlal etmekle suçluyor. ABD’ye göre Türkiye Gençlik Birliği’nin suçu, Atatürk’e hakaret eden profesör Atilla Yayla hakkında YÖK’e başvuruda bulunmak. Raporda, Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Atilla Yayla’nın ‘resmi devlet ideolojisini desteklemediği’ gerekçesiyle derslerinin askıya alınmasına da geniş yer verilmiş. ABD’nin ‘insan hakları’ raporu, İzmir’de AKP’lilerin düzenlediği bir panelde, ‘Kemalizm gericiliğe tekabül eder’ diyen, Gazi Üniversitesi öğretim üyesi ve ‘Liberal Düşünce Topluluğu’ TGB başkanı Atilla Yayla’ya sahip çıkarken, Türkiye Gençlik Birliği’ni hedefe yerleştiriyor. Öte yandan ABD ile birlikte Atilla Yayla’ya kimler sahip çıkıyor bir düşünün? Türkiye’de yükselen ulusalcılığı, Attilâ İlhan’ın dip dalgasını, ‘bir milletin uyanışı’nı ‘faşizm geliyor’ diye ilan eden ABD ve AB solcuları, malum azınlık hakları savunucuları, mikro ve etnik milliyetçilerin dernekleri sahip çıkıyor.” Türkiye Gençlik Birliği, madem ABD’nin “suçlu” listesine girmiş; bu bir onurdur ve Türkiye Gençlik Birliği’nin yanında yer almak genç veya yaşlı herkes için bir yurttaşlık görevi olmalıdır. Üniversitelerdeki öğrenci topluluklarının oluşturduğu birlikle ilgili ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler internet ortamında www.tgb.org.tr adresinden yararlanabilir. Kenan Evren İzmir’e Yerleşiyor Aldığım duyumlara göre Kenan Evren’in İzmir’e yerleşeceği haberi İzmirliler tarafından coşkuyla karşılanmış. Sendikalar, meslek örgütleri, gençlik dernekleri, çok sayıda sivil toplum kuruluşu Paşa’yı şanına yaraşır görkemli bir törenle karşılamak, bağırlarına basmak üzere çalışmalara başlamışlar. Paşa’nın çok sevilen ve sayılan bir er kişi olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu sevgi ve saygı Türkiye’nin dört bir yanında çocuklarımızı eğiten her düzeyde okulun adıyla anılmasında kendini göstermektedir. Örneğin, GökçeadaÇanakkale, BorNiğde, MarmarisMuğla, Giresun, ÇarşambaSamsun, NebilerAntalya, KâhtaAdıyaman, GürçayırSıvas, ErganiDiyarbakır, BahçeOsmaniye, ŞahinbeyGaziantep, SeyhanAdana, KulaManisa ve daha birçok yerde ilköğretim okulları onun adını taşımaktadır, AlaşehirManisa’daki teknik lise ve endüstri meslek lisesi gibi. Muğla’da bir de Kenan Evren Eğitim Kültür Vakfı Özel Kazım Yılmaz Lisesi vardır ki, bu okul TC Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi web sitesinde “Demokrasi Eğitimi ve Okul Meclisleri Projesi” kapsamında gösterilmektedir. Kenan Evren adıyla “demokrasi eğitimi”nin nasıl olup da yan yana gelebildiği, kimi art niyetliler tarafından ortaya atılacak da olsa, onun bir “demokrasi mücahidi” olduğu dünyaca bilinmektedir. Halkımız da bunu bildiği için onu yüzde 92 ile Cumhurbaşkanı seçmiştir. ??? Salihlililer de ona olan şükran borçlarını bir nebze olsun ödeyebilmek için ilçelerindeki Anadolu lisesine merhume eşinin adını vermişlerdir. Kadıköy’deki Kenan Evren Anadolu Lisesi ülkemizin seçkin ilimirfan yuvalarından biridir. Fakat İzmirliler bir adım daha ileriye gidip Konak’taki iki liseye birden bu büyük kurtarıcının adını vermeyi uygun görmüşlerdir: Kenan Evren Lisesi ve Kenan Evren Anadolu Lisesi. Doğal ki halkımızın şükran borcu ödemesi okul adlarıyla sınırlı değildir; Bor’dan Alpu’ya kadar birçok ilçemizde nice mahalle onun adıyla anılmaktadır. “Biz Kenan Evrenliyiz, bize yan bakılmaz…” türünden şişinmeler, yıllar içinde ülkemizin özgün mahalle jargonları arasına girmiştir. Adı verilen alanların, bulvarların, caddelerin, sanayi sitelerinin sayısı sayılamayacak kadar çoktur. ??? Böyle bir Türk büyüğünü bağrına basma şansına sahip olmak her kent için çok büyük bir onurdur. Kenan Evren’in İzmir’e yerleşmesiyle birlikte bu güzel kent artık “gâvur” İzmir diye değil, “şanslı” İzmir olarak anılacaktır, büyük olasılıkla. Dilerim İzmirli hemşerilerim bu şanslarını iyi kullanırlar, çağdaş uygarlık düzeyine erişme yolunda bir sıçrama yaparlar. Evren’in varlığı kente farklı bir kültürel kimlik de kazandıracaktır. Bu kesindir, çünkü bir palet virtüözü, usta bir ressam, benzersiz bir estettir o. Daha geçen yılın haziranında şarkıcı Sibel Can’ı yanına oturtmuş ona, “Vücudun tam resimlik olmuş Sibel…” demiştir. Paşa’nın resimlerinin “iyi para” ettiği eskiden beri bilinmektedir. 2003 yılının Nisan ayında İstanbulNişantaşı’ndaki bir galeride düzenlediği sergisinin açılışında kendisini kapıda karşılayan Şişli Belediye Başkanı ve eski CHP Genel Başkanı adayı Mustafa Sarıgül’e 6 milyar TL karşılığında bir tablo satmıştır. Bu örneğin de gösterdiği gibi Paşa, sanat motoru olma işlevinin yanı sıra gittiği yerlerin ekonomisine önemli katkılarda bulunurken, o yerlerin yerel yöneticilerinin içlerinde sıkışıp kalmış sanatçı ruhlarının dışarıya taşmasına da yardımcı olmaktadır. ??? İzmirliler hazırlıklarını bir an önce tamamlamalıdırlar. Örneğin, kentin en geniş caddesine, en büyük alanına ve en azından iki mahallesine, hatta ilçesine (Neden olmasın?) derhal Kenan Evren adı verilmelidir. Biz, kökenden İzmirli bir yurttaş olarak olayın peşini bırakmayacak, önümüzdeki yazımızda halkımızın ona olan bu yadsınamaz büyük sevgisinin nedenlerini aklımızın erdiğince gerekçelendirmeye çalışacağız. (eposta: dkavukcuoglu?superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Türkiye, Cezayir olur mu olmaz mı! CUMHURBAŞKANI adayının eşinin türbanlı olup olmaması tartışmasındaki amacın, dikkatleri “asıl tehlike”den başka yere çekmek olduğunu söylüyor Aysel Ergüney: “Atatürk’ün çağdaşlık yolunda kurduğu, laiklik ilkesi Anayasasında ‘değiştirilemez’ madde olarak yazılı cumhuriyetin 84. yılında seçilecek cumhurbaşkanının eşinin türbanlı olup olamayacağı tartışmasından öte 11. Cumhurbaşkanlığı için en güçlü adayın 11 yıl önce söylediklerini anımsamak ve şu sözlerini tartışmak gerekiyor: ‘Laiklik tabii elden gidecek, millet istedikten sonra. Hem laik hem Müslüman olunmaz. AB’ye girmeyeceğiz, AB’nin asıl adı Hıristiyan Devletler Birliğidir. Bu milletin bütünlüğü ‘Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesi ile sağlanır mı? Doğumları kadın yaptıracak, doğumevlerinde yalnız kadın doktorlar çalışacak. Türkiye Cezayir olur mu diye soruyorlar; biz hazmettirerek geliyoruz, senaryoyu değiştiriyoruz.’ Cumhuriyetin 84. yılında esas düşünülmesi, ülke genelinde sorgulanması gerekenler bu sözler değil mi? AKP’nin desteklediği aday kim olursa olsun bunlar değişmez. Türban olsa da olur, olmasa da olur. Bu sorgulamayı holding basını ya da televizyonları yapmaz, yapamaz! Ancak 70 bin tirajlı Cumhuriyet gazetesi yapabilir. 70 milyonluk ülkede 70 bin tiraj ne demek demeyin; tehlikenin farkında mısınız?” behicak?yahoo.com.tr Ahmet Önen: “Türkiye’de su bitiyormuş. Olsun, teyemmüm ile idare ederiz!” Susuz Karaman Kemal Keçeci: “AKP’nin ulusalcılığa karşı alerjisi, Karaman’da Karamanoğlu Mehmet Bey’in heykelini yıkarak nüksetti!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Nevruz ve ‘umut’lu bir tartışma... Yıllardır her 21 Mart’taki yazımızı, Farsçada “yeni gün” anlamına gelen “Nevruz”umuza adarız... Bugün de önce “ortak sevincimiz”i paylaşıp, ardından bu umut günlerindeki “hayırlı” bir tartışmaya değineceğiz… Vatan gazetesi ile Sabah gazetesi arasındaki; her ikisinin de “gökdelen karşıtı” olduklarını ilan ettikleri tartışmaya… Kuzeyin yılbaşısı... Evet… Bugün, dünyanın kuzey yarımküresinde “bayram” var… Çünkü 21 Mart’ta gece ile gündüz tüm yerkürede eşitlense bile, “kış”tan “yaz”a kuzeyde geçilir; güneyde ise “tersi” gerçekleşir... Kuzey için yaz aylarının müjdecisi olan bu “ilk gün”, aynı nedenle Kuzey Kutbu ile Ekvator’a yakın yerlerde de pek bilinmez. Doğal yaşamın “bahar”la canlanması da ancak kuzeydeki orta kuşakta yaşanır… İşte bu nedenle Asya’dan Anadolu’ya uzanan “dört mevsim”in kültürleri, Nevruz’da “doğanın yılbaşı”nı da kutlarlar... Öylesine “gerçek” bir yılbaşı ki eski yıl, kışıyla birlikte geride kalmakta; yeni yıl ise “yaşamın ilk filizleri”yle başlamaktadır... Nitekim Azerilerin, doğum tarihlerini bilmedikleri büyüklerinin yaş günlerini 21 Mart’ta kutlamaları da bundandır. Hatta Avrupa’da da Nevruz ateşleri yakılmasa bile ağaçların “bahar çiçekleri”ni açtıkları bu gün “ormancılar bayramı”dır… “Yeni gün”ün özellikle günümüze belki de en anlamlı “armağan”ı ise “ırkçı”lığın yerine “insan”lığın ortak duygularını; kültürler arası ayrımcılık yerine de halkların “ortak coşkusu”nu yaşatmasıdır... Çünkü “güneş” halklar arasında ayrım yapmaz, herkesi ısıtır; “hava” her yerdedir, her yere hayat verir; “toprak”, değerini bilen herkese bereketini sunar; “su” ne sınır tanır, ne milliyet; bunlarla canlanan doğa ve yaşam herkesi sarmalar; bu nedenle baharla yaz da herkes için umut ve sevgi mevsimidir... O halde Nevruz’u adeta “sadece Kürtlerin bayramı” olarak gören ya da gösterenler, doğanın bu “herkes”e sunduğu armağanını bile “ayrılıkçı siyaset”e alet etmiş olmuyorlar mı?.. Her 21 Mart’ın “hepimiz” tarafından sevinç ve kardeşlik duygularıyla karşılanması yerine, “gerilim” içinde ve “ırkçı gösteriler”le kutlanması da aynı ayrılıkçı siyaset ile Nevruz’un değerini bilmeyenlerimizin Anadolu’ya karşı en büyük “ortak aymazlık”larıdır... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Vatan ile Sabah OTOBÜSTEKİLER İşte böylesine bir “umut bayramı”nda, Vatan ile Sabah gazetesi arasındaki “gökdelen” tartışmasını da aslında kente karşı “ortak duyarlılık” olarak görmek, çok anlamlı olacak… Nasıl mı? Tartışmayı başlatan Vatan, işadamı ve Sabah Grubu’nun patronu Turgay Ciner’in, İstanbul Taksim’deki 12 katlı inşaatını 42 kata çıkartmak için belediyeden imar planı değişikliği istediğini yazdı. (14 Mart 2007) Yayınını her gün “sürmanşet”ten sürdürerek, böylesi bir “imar talebi”nin bile açıkça “İstanbul’a saygısızlık” olduğunu vurguladı. Bu “suçlayıcı” haberlere karşı Sabah ise özellikle gökdelen iznine ait iddiaların “gerçek dışı” olduğu belirtmekle kalmadı; “kentin imar planına saygı”lı davrandıklarını da ekledi… Bu gazetemize göre de kentin göbeğinde “kule” inşa etmeye kalkışmak, “kabul edilemez” bir tutum… Ciner ve Sabah Grubu, asla bu “yakışık almayacak” duruma düşmezler… Kimi “diğer” gazeteler ve “medya” yazarları, işte bu tartışmadaki “Vatan’da yayımlanan belgeler” ile “Sabah’ın karşı suçlamaları”na önem verseler bile, bize göre her iki tarafın da “söz”lerinden çıkan çok olumlu bir “görüş birliği” var. Demek ki hem Vatan hem de Sabah, gökdelen dikmek istenmesini bile “kente karşı en ağır suç” olarak kabul ediyorlar… Türkiye’nin bu çok satışlı iki gazetesinin, yıllardır dile getirdiğimiz, ama böylesine “manşet”lerden asla destek bulamadığımız bir gerçeği “açıkça” kabullenmeleri, Nevruz’umuzun armağanı olsa gerek… Her iki basın grubunu da bu ortak duyarlılıklarından ötürü kutluyor; “yeni gün”ümüzün, en güzel ve en aydınlık günlerimizin başlangıcı olmasını diliyoruz… ekinci?cumhuriyet.com.tr KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Mart www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Antalya’nın Alan 1 ya ilçesinde, 2 “Dim” de de 3 nilen bir mağara. 2/ Eğril 4 mekte olan 5 yün, keten gi 6 bi şeylerin 7 tutturulduğu, bir ucu çatal 8 değnek... Üs 9 tün bir yetki1 2 3 4 5 6 7 8 9 nin gücünü simgele1 Z Ü L B İ Y E B yen değnek. 3/ Os2 E R A L A R G A manlı devletinde haR bercilere verilen ad. 3 M E S N E V İ P A E Y E R 4/ Mahkeme sonu 4 B İ T A cunu gösteren resmi 5 E R İ K A belge... Bir göster 6 R E N D A K İ K L U me sıfatı. 5/ Bir şe 7 E B O N İ T yin temel öğesi... 8 K A Z A AME D Başarısızlık. 6/ Ar 9 P A L A A N A goda hiç emek verilmeden ele geçirilen şeye verilen ad... Kimi dillerde erkek cinsten sayılan sözcük. 7/ Düz, ensiz ve yassı bağ... Karışık renkli. 8/ Kıskançlık, çekememezlik... Bayındırlık. 9/ Başka birinin kullandığı söz ya da tümceleri anlamsız olarak yankı gibi yineleme. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Zonguldak ilinde, sarkıt ve dikitleriyle ünlü bir mağara... Gürcistan’ın plaka imi. 2/ Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... Aziz Nesin’in, sinemaya da aktarılmış bir romanı. 3/ Bir araştırmanın, bir tartışmanın temeli olan ana öğe... Duyuru tahtası. 4/ Bilgiçlik taslayan kimse... Hiç, sıfır. 5/Kekemelik, pepemelik. 6/ Çıkar yol, çare... İsrail’in plaka imi. 7/ “ sesleri sönüyor perde perde / Atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde” (Nâzım Hikmet)... ABD’de, plajlarıyla ünlü bir kent. 8/ Doğu Karadeniz’de de yetişen ve kaliteli bir şarap veren siyah üzüm cinsi. 9/ Şiddetli belirtilerle başlayıp kısa sürede ağırlaşan hastalıklar için kullanılan sözcük... Küçük su kanalı. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear