26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2007 SALI 6 HABERLER Kamuoyu araştırmasında yurttaşların yüzde 57.3’ü AKP liderinin Çankaya’ya çıkmasına karşı SALI ORHAN BURSALI ‘Erdoğan Köşk’e çıkmasın’ ? Metropoll’ün 27 ilde 2 bin 403 kişi ile gerçekleştirdiği şubat ayı kamuoyu araştırmasına göre yurttaşlar, “Cumhurbaşkanlığına uygun değil, tarafsız değil, laiklik ve rejime yeterince bağlı değil” diyerek Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasına karşı çıktı. Ankete katılanların yüzde 59.8’i işsizliğin arttığını söylüyor. Ankete göre yurttaşların yüzde 72.5’i 301’den habersiz. FIRAT KOZOK İslam ve Bilim Dergimiz Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de (CBT), geçen cuma günü, Nature bilim dergisinde yayımlanan ilginç bir dosyanın kapağını araladık: İslam ülkelerinde bilim ve teknoloji. Dergi yazarları ilginç bir saptama yapıyor: Farklı tarihsel kültürlere ve gelişme çizgilerine sahip, 1.3 milyar nüfusu barındıran toplam 57 İslam ülkesinde ortak bir yazgı var: Bilim ve teknoloji konusundaki gerilik! Dünya araştırma geliştirme ortalama rakamı (19962003 arası) yüzde 2.36 iken İslam ülkelerinde yüzde 0.34. Aralarında, ARGE harcamaları sıfıra yakın ülkeler de var. Petrol ülkeleri zenginliğine zengin, ama bilim yoksulu.. paraları basıyorlar, ihtiyaçları olan mal ve hizmetleri satın alıyorlar (Bizde de büyük vizyonlu lider Özal, bastırırız parayı teknolojiyi alırız diyordu!) Petrol zenginleri arasında pek çok ülke, en çok parayı silahlanmaya harcıyor, sağlık ve eğitime harcadıklarından bile daha fazla! İslam Konferansı Ülkeleri, 1 milyon nüfusa düşen 500 bilim insanı sayısı ile dünya ortalamasının diplerinde yer alıyor. Patent konusunda da “sıralamaya giremeyecek kadar” düşük bir sayıya sahipler. ??? Türkiye’ye gelince: Yazarlar, İslam ülkeleri arasında Türkiye’nin özel yerine işaret etmekte. Gerçi patent, ARGE harcamaları, milyon nüfusa düşen bilim adamı sayısı vb. bakımından, diğer İslam ülkeleriyle ortak yoksul yönlerimiz olsa da, Türkiye farklı ve ileri bir konumda. Bilim insanlarımızın uluslararası dergilerde yayımlanan araştırma makaleleri sayısı bakımından, yılda 16 bini aşan ve dünya sıralamasında 19’unculuğa ulaşan yerimizle, büyük bir açık ara ile öndeyiz. Bize en yakın İslam ülkesine 56 misli fark atıyoruz. Akademisyen kadınların sayısı ve yönetici yeri bakımından da hiçbir İslam ülkesi Türkiye’ye yetişemez. Dünyanın 500 üniversitesi sıralamasında sadece Türkiye’den 2 üniversite var! Dergi, Türkiye’yi bilimsel bakımdan en başarılı ülke buluyor ve bunu Atatürk Cumhuriyeti’nin laiklik ve çağdaş hedeflere ulaşma anlayışında görüyor. ??? Büyük farklılığımıza ve üstünlüğümüze rağmen, örneğin Malezya, Endonezya ve Fas gibi ülkelerin yüksek teknoloji üretim ve ihracatı bizden çok fazla! Bizde ihracatımızda yüksek teknolojinin payı yüzde 5’ler civarındayken Malezya’da yüzde 58, Endonezya’da yüzde 14 ve Fas’ta yüzde 11! Malezya, bence, İslam ülkeleri arasında, Türkiye dahil, bilim ve teknolojiyi en akıllıca kullanan ve teknolojiyi ekonomide büyük bir katma değere dönüştüren tek Müslüman ülke! Bu açıdan İslam ülkelerinin yıldızı durumunda! Biz çok yüksek sayıda makale yayımlıyoruz, ama teknoloji üretimi ve sanayimizin yüksek teknoloji üretme ve satma kapasitesi yerlerde sürünüyor! 2003 yılında Malezya’nın uluslararası makale sayısı 500 iken Türkiye’nin 6 bin idi! Demek ki ekonomik açıdan bakıldığında, bizim “araştırma makalelerimiz”, ekonomik değere dönüşmüyor! Veya araştırma makaleleri, sanayiteknoloji açısından bir değer ifade etmiyor! Bu açıdan bizim Malezya’dan öğreneceğimiz çok şey var! ??? CBT’nin bu cuma günkü sayısında ise, Müslüman ülkelerin bilimde geri kalma nedenleri ayrıntılı olarak inceleniyor. Satır başlarıyla buraya aktarırsam: • Bilimi geliştirecek sağlam stratejiler olmaması. Siyasi liderlerin bilimle ilgili zihniyetlerinin çok geri olması, bilim ve teknoloji üretiminin ülkelerin kalkınmasında oynadığı rolün farkında bile olmamaları. • Uluslararası bilim dünyasıyla ilişkilerinin zayıflığı. Bu bakımdan bilime kaynak ayırmamaları. • Bilimi “satın alınacak mal” olarak görmeleri! Bilimsel üretimin gerisinde önemli bir düşünce süreci olduğunu görmemeleri. • Şüphesiz başka tarihi etmenler de var: Düşünce ve ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar; otoriter rejimlerin varlığı; yönetimlerde akılcı ve hoşgörülü ortam yerine tutucu düşüncelerin, dogmaların egemen olması ve akıl ve felsefenin dışlanması. • Ve beyin göçü: Arap ülkeleri yeni mezun doktorlarının yüzde 50’sini, mühendislerinin yüzde 23’ünü, bilim adamlarının yüzde 15’ini İngiltere, Kanada ve ABD’ye kaptırıyor! Dünya Bankası’nın “Arap İnsan Gelişimi Raporu”na göre, insan gelişimini engelleyen üç önemli etmen şunlar: Bilgi üretimi ve kazanımında yetersizlik, kadınların sosyal planda geriye itilmesi ve özgürlüklerin kısıtlanması. Şüphesiz, bütün bu nedenlerden dolayı, Müslüman ülkeleri, ABD ve diğer ülkelerin çizmelerinin de gezindikleri yerler! Sadece “çizmelerinin” mi?! Türkiye acaba bu rapordan geleceğimiz için ders çıkaracak bir siyasal kapasiteye, potansiyele sahip mi? Cuma günleri CBT’yi izleyin! ANKARA AKP’ye yakınlığıyla bilinen Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar’ın şubat ayı kamuoyu araştırmasına göre, yurttaşların yüzde 57.3’ü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’ne çıkmasını istemiyor. Buna gerekçe olarak, Erdoğan’ı “Söz konusu makam için uygun bulmayan”, “Tarafsız olmadığını düşünen” ve “Laikliğe ve rejime yeterince bağlı olmadığını belirten” katılımcıların oranı 27.8’e ulaşıyor. Yurttaşların yüzde 59.8’i, bir yıl öncesine göre çevresindeki işsiz sayısında artış olduğunu belirtirken yüzde 72.5’lik kesim, Türk Ceza Yasası’nın (TCY) 301. maddesi konusunda hiçbir bilgisi olmadığını açıkladı. Metropoll’ün 27 ilde 2 bin 403 kişi ile gerçekleştirdiği kamuoyu araştırmasından ilginç sonuçlar çıktı. Ankette, katılımcılara yöneltilen “Sizce cumhurbaşkanı kim olmalı” sorusuna katılımcıların yüzde 15.8’i Tayyip Erdoğan yanıtını verirken yüzde 9.5’i Bülent Arınç, 4.5’i Ahmet Necdet Sezer, 3.2’si de Abdullah Gül isminde birleşti. Yüzde 50.3’lük büyük bir oran da bu konuda kararsız olduğunu söyledi. Fiilen seçim havasına giren AKP, seçmen listelerine ad yazdırılmasının son tarihine vurgu yapan afişleri billboardlara astırdı. (Fotoğraf: AA) BURSA AKP kolları sıvadı Kulislerde Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkışından hemen sonra Temmuz ayında seçimi planladığı tartışılırken CHP , nisan ayında sandık başına gitmek istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Seçimlerin 4 Kasım yerine, ramazan öncesinde 9 Eylül günü yapılmasının planlandığı haberleri kulisleri hareketlendirirken, “Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ciddi krizler yaşanırsa Erdoğan Köşk’e çıkar çıkmaz hemen seçim kararı alınabilir. Temmuz ayında seçime gidilir” senaryoları da dile getirilmeye başlandı. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci nisan ayında başlayacak. 16 Nisan 2007’de, adaylık başvuruları başlayacak. Yeni cumhurbaşkanı 16 Mayıs’ta Meclis’te yemin ettikten sonra Çankaya Köşkü’ne çıkacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu süreçte nisan ayına dek suskun kalmayı yeğlerken, gerek cumhurbaşkanlığı seçimleri, gerekse genel seçimlerle ilgili çeşitli senaryolar kulislerde konuşuluyor. Ramazan ayı bu yıl 13 Eylül’de başlayacak. Bu durumda Şeker Bayramı da 12 Ekim’de kutlanacak. Seçimlerin 4 Kasım’da yapılması durumunda, propaganda çalışmalarının önemli bir bölümü ramazan ayına rastlayacak. Ramazan ayında camilerde ya da iftar sırasında herhangi bir “provokasyon olabileceği” kaygısını taşıyan AKP yönetimi, seçimlerin ramazan öncesine alınması için nabız yokladı. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Erdoğan’ın adaylıkta ısrarlı olması ve ortamın fazla gerilmesi durumunda, bu süreç tamamlandıktan hemen sonra seçim kararı alınabileceği kaydedildi. Erdoğan’ın Köşk’e çıkması durumunda muhalefetin Çankaya tartışmalarını geri plana itip, seçim çalışmalarına ağırlık vermesi amacıyla hemen temmuz ayında seçim kararı alınabileceği değerlendirmeleri kulislerde yaygınlaştı. Seçimlerin öne alınmasıyla ilgili en büyük engel, milletvekili seçilme yaşının 25’e düşürülmesine ilişkin değişikliğin uygulamaya giriş tarihiyle ilgili olarak ortaya çıkıyor. ilgili olarak “Nisanmayıs aylarını bir atlatalım, ondan sonra herhangi bir değerlendirme gerekirse onu bir konsensüsle yapma durumu olabilir” dedi. Erdoğan’ın bu sözleri, “25 yaşla ilgili düzenlemenin seçimlerde geçerli olabilmesi için anayasanın 67. maddesinde bir değişiklik yapılabilmesi amacıyla CHP ile uzlaşma arayışı” olarak değerlendirildi. Ancak, CHP bu aşamada “Seçim ya nisan ayında yapılmalı ya da zamanında” mesajı veriyor. CHP yöneticileri, anayasanın 67. maddesinde yapılacak bir değişikliğe bu aşamada sıcak bakmadıklarını da ortaya koyuyor. ‘ÇANKAYA İÇİN UYGUN DEĞİL’ Ankette, “Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmalı mı” sorusuna verilen yanıtlar ise dikkat çekti. Bu soruya katılımcıların yalnızca yüzde 35’i “evet” derken yüzde 57.3’lük bir kesim Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına onay vermedi. Yanıtını “hayır” olarak belirtenlere yöneltilen “Niçin olmamalı” sorusuna da Başbakan’ı kızdıracak türden yanıtlar geldi. Katılımcıların yüzde 26.2’si “Başbakan olarak kalmalı, daha faydalı” derken yüzde 17.9’u, gerekçesini “Cumhurbaşkanlığı için uygun değil”, yüzde 9.6’sı “Siyaseten karşı olduğum için”, yüzde 6.7’si “Başbakan olarak kalmalı, AKP dağılır, oyu azalır”, yüzde 5.4’ü “Tarafsız olmadığı için”, yüzde 4.7’si “Laikliğe ve rejime yeterince bağlı değil”, yüzde 4.4’ü “Gerilim olur, huzursuzluk çıkar” diye açıkladı. Böylece Erdoğan’ı Çankaya Köşkü için uygun bulmayan, tarafsızlığına ve rejime bağlılığına inanmayanların oranı yüzde 27.8 olarak ortaya çıktı. Ankette, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına aday olmaması durumunda AKP içerisinden kimin Çankaya’ya çıkması gerektiği yönündeki soruya da farklı yanıtlar geldi. Katılımcıların yüzde 24.3’ü bu ismi Abdullah Gül olarak açıklarken ikinci sırayı yüzde 34.8 ile “fikrim yok” diyenler aldı. Anketten Bülent Arınç’a da yüzde 19 oy çıktı. CHP’YLE UZLAŞMA ARAYIŞI ‘İŞSİZLİK ARTTI’ Ankette, siyasal gündem, ekonomi ve tarıma ilişkin sorulara da ilginç yanıtlar geldi. “Bir yıl öncesi ile kıyasladığınızda çevrenizdeki işsizlerin sayısı ile ilgili kanaatiniz nedir” sorusuna katılımcıların yüzde 45.4’ü “Çok arttı”, 14.4’ü “Az arttı”, 23’ü de “Aynı” yanıtını verdi. “Kısmen azaldı” ve “Çok azaldı” diyenlerin toplam oranı ise yüzde 17.2’de kaldı. Katılımcılara yöneltilen “Mevcut hükümetin şimdiye kadar ekonomide en başarısız olduğu konu hangisidir” sorusuna verilen yanıtlar da sürekli “pembe tablolar çizen” hükümetin, özellikle ekonomi ve tarımdaki başarısızlığını ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 32.9’u bu soruya “İşsizliğin azaltılması” yanıtını verirken yüzde 11.4’ü de “Tarım politikaları” dedi. Yurttaşların yüzde 8.1’i de hükümetin en başarısız olduğu konuyu “Gelir dağılımı adaletsizliğini giderememek” olarak açıkladı. Ankete katılanların yüzde 42.2’lik kesime yöneltilen, “Mevcut hükümetin çiftçilere yönelik yürüttüğü doğrudan gelir ve üretim desteklerini yeterli buluyor musunuz” sorusuna yüzde 55.5’lik kesim “Hayır” yanıtını verirken yüzde 25.7 oranında katılımcı da bu soruya “Evet” dedi. Milletvekili seçilme yaşının 30’dan 25’e düşürülmesine ilişkin anayasa değişikliği önerisi TBMM Genel Kurulu’nda 13 Ekim 2006 tarihinde kabul edildi. Anayasanın “Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları” başlıklı 67. maddesinin son fıkrasında; “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz” hükmü yer alıyor. Değişiklik, 13 Ekim 2006’da gerçekleştirildiği için 4 Kasım 2007 tarihinde yapılacak genel seçimlerde uygulanabilecek. Ancak seçimin daha öne çekilmesi durumunda 25 yaşla ilgili değişikliğin geçerli olması riske giriyor. Erdoğan, erken seçim senaryolarıyla CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, erken seçim tartışmalarıyla ilgili olarak “Neden nisan değil de temmuz veya eylülde seçimlerin öne alınması tartışılıyor. Yeni oluşacak millet iradesinin yeni cumhurbaşkanı seçmesinden korkuyorlar” dedi. Koç, Erdoğan’a “Cesursanız, mertseniz gelin nisanda seçime gidelim. Gel, bul 276’yı, istiyorsan Cumhurbaşkanı ol” diye seslendi. AKP yönetimi seçimle ilgili kesin kararı vermek için nisan ayını beklerken “her an seçim olacakmış” gibi “fiilen” seçim havasına girdi. Erdoğan, Kızılcahamam’daki toplantıda milletvekillerine “Kapı kapı dolaşın. Perşembeden itibaren seçim bölgelerinize gidin” talimatı verdi. TBMM gündeminde de seçmene mesaj niteliği taşıyan tasarı ve öneriler öne çekilmeye başlandı. Bu kapsamda, konut finansmanı yasa tasarısı mortgage bu hafta genel kurulda ele alınacak. ‘NİSANDA SEÇİME GİDELİM’ SONAR’ın 18 ilde yaptığı araştırmaya göre MHP ve DYP barajı aşıyor Anketten dört parti çıktı İstanbul Haber Servisi SONAR Araştırma Şirketi tarafından toplam 18 ilde yapılan “Siyasi Eğilimler Araştırması” bugün seçim olsa, TBMM’ye AKP, CHP, MHP ve DYP’nin yer aldığı 4 partinin girebileceğini ortaya koydu. Anket sonucuna göre en yüksek oyu AKP alırken, bu partiyi CHP, MHP ve DYP izliyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Kayseri, Malatya, Muğla, Samsun, Trabzon ve Zonguldak’ın yer aldığı 18 ilde yapılan anketlerin yüzde 26’sı, kır özelliği taşıyan ilçe ve beldelerde gerçekleştirildi. 1935 kişinin katıldığı anketin hata payının yüzde 2.16 olduğu belirtildi. Araştırmaya katılanlar “Bugün bir genel seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz” sorusuna, yüzde 28.26 AKP, yüzde 13.21 CHP, yüzde 12.23 MHP, yüzde 11.68 DYP, yüzde 6.18 GP, yüzde 5.99 DSP, yüzde 3.91 DTP, yüzde 3.67 ANAVATAN, yüzde 1.35 BBP, yüzde 1.22 SHP, yüzde 1.77 Diğer ve yüzde 10.52 Kararsızım yanıtını verdi. Sonuçlara göre, kararsızların orantısal dağılımı gerçekleştirilmeden TBMM’ye AKP, CHP, MHP ve DYP’den oluşan dört parti girecek. Dağılım yapılmadan CHP, DSP ve SHP’nin toplam oyları ise yüzde 20.42’ye ulaştı. Bu oranlar, yüzde 10.52’lik “Kararsızlar”ın orantısal dağılımı yapıldığında ise şöyle değişti: Yüzde 31.58 AKP, yüzde 14.76 CHP, yüzde 13.67 MHP, yüzde 13.06 DYP, yüzde 6.90 GP, yüzde 6.70 DSP, yüzde 4.37 DTP, yüzde 4.10 ANAVATAN, yüzde 1.50 BBP, yüzde 1.37 SHP ve yüzde 1.98 Diğer. Ankete göre, orantısal dağılımın ardından CHP, DSP, SHP’nin toplam oyları yüzde 22.83’e ulaşırken, TBMM’ye yine 4 parti girebilecek. obursali?cumhuriyet.com.tr AKP TEPKİDEN ÇEKİNİYOR Özelleştirmeye seçim freni ANKARA (ANKA) AKP hükümeti, kamuoyunun tepkisine yol açacak özelleştirmeleri seçim sonrasına bırakıyor. Türkiye’nin en kârlı kuruluşlarından Milli Piyango İdaresi’nin satılmasına yönelik düzenleme Başbakanlık’ta bekletilirken eleştirilere hedef olan Galataport ihalesi ile Tekel Sigara’da “fren” kararı alındı. Halk Bankası’nda blok satıştan vazgeçen ve elektrik özelleştirmelerini erteleyen hükümet, 2007’de özelleştirmede duraklama kararı aldı. Seçim yılı olan 2007’de ise halka arz yöntemine gidilen Halk Bankası dışında büyük özelleştirmeler zor görünüyor. Tekel Sigara’nın ihalesi için de bir tarih belirlenmedi. PETKİM’deki yüzde 51’lik kamu payının blok satış yöntemiyle satılmasına karar verildi. İhale takvimi Rekabet Kurulu ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılacak işlemlerden sonra açıklanacak. PETKİM Petrokimya Holding AŞ’ye ait Yarımca Sosyal Tesisleri alanındaki varlıkların satış takvimi 15 Mart’a ertelendi. TCDD’ye ait İzmir Limanı ihalesinde de takvim 30 Mart olarak belirlendi. Anket sonuçları, TCY’nin, tartışmalı 301. maddesi konusunda da bilgi sahibi olmadıklarını ortaya koydu. Yurttaşların yüzde 72.5 gibi büyük bir bölümü 301. madde konusunda bilgisi olmadığını açıklarken 27.5’lik kesim ise madde konusunda bilgi sahibi olduğunu belirtti. Bu katılımcıların yüzde 46’sı tartışmalı maddenin değiştirilmesi gerektiğini ifade ederken yüzde 40.1’i “Aynen kalmalıdır”, yüzde 13.9’u da “Kaldırılmalıdır” dedi. YURTTAŞ 301’DEN HABERSİZ CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear