26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 ŞUBAT 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP lideri Deniz Baykal, Dink cinayetini, emniyeti ve hükümetin tutumunu değerlendirdi: 7 Emniyet olaya bulaşmıştır MUSTAFA BALBAY GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Hayret ve Dehşet... 301’inci madde ile ilgili tartışmaları biraz hayret, biraz da dehşetle izliyorum. Bu durumum genelde de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) sözcüleri ile Atatürkçü olarak bilip tanıdığım saygın isimlerin açıklamalarından kaynaklanıyor. Çünkü açıklamalar genelde 301’inci maddede olmayan şekliyle “Türk milletine hakaret” kavramı üzerine kurularak değişikliğe karşı çıkılıyor. Maddedeki “Türklük” kavramının gerekçede “Bu varlık Türk milleti kavramından geniştir ve Türkiye dışında yaşayan ve aynı kültürün iştirakçileri olan toplumları da kapsar” tanımıyla yapılmış olduğunu görmezden geliyorlar. Israrla yine maddedeki “aşağılama” suçunu “hakaret” suçu varsayarak gündeme getirmekten kendilerini alamıyorlar. ??? Hele CHP’lilerin yaklaşımı anlaşılır gibi değil. Bilindiği üzere CHP’nin 6 okla simgelenen ilkelerinden biri de milliyetçiliktir. Partinin Kurucu Başkanı büyük Atatürk’ün isteğiyle tüzüğe ve programa konulan milliyetçilik tanımıyla bugün savunulan milliyetçilik anlayışının örtüştüğünü söylemek olanaksızdır. CHP’nin milliyetçilik anlayışını yansıtan iki belge var. Birincisi Ocak 1994’te basılan “Cumhuriyet Halk Partisi Programı / Yeni Hedefler Yeni Türkiye” adlı parti yayını. İkincisi de Aralık 1999’da parti üyeleri için hazırlanan “CHP Programı Eğitim El Kitabı” . Her ikisine de CHP’nin internet sitesinden ulaşılabilir. Ben, gazetemizin BelgeBilgi Servisi’ndeki arkadaşlarımın yardımıyla ulaştım. Pogramdaki tanımı biraz uzunca ve daha ayrıntılı. El kitabındaki özeti aktarmakla yetiniyorum. “Milliyetçilik CHP ‘Milliyetçidir;’ Türkiye Cumhuriyeti din, dil, ırk ve etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç ve ideal beraberliği zemininde kurulmuştur. Milliyetçilik ırka indirgenemez. CHP’nin milliyetçilik anlayışı.. çoğulculuğun karşıtı değildir... ayrışma değil bir bütünleşme hareketidir... tüm alt etnik ve kültürel kimliklere saygıdır... hangi kökenden gelirse gelsin, hangi dili konuşursa konuşsun ve hangi inancı paylaşırsa paylaşsın, tüm yurttaşların hukuklarının eşitliğidir... herkesin ülkenin asli sahibi olduğudur. CHP’nin milliyetçilik anlayışı...Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan tüm yurttaşların birliği ve güvenliğinin; ülkenin bağımsızlığı ve egemenliğinin, Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve haklarının koşulsuz olarak korunmasını öngörür. CHP, bu görevi tarihi boyunca onurla taşımış olmaktan kıvançlıdır.” ??? Sanırım ki CHP’liler ve Atatürkçü olduklarına inandıklarımız olaya biraz uzaktan bakıyorlar. Madde gerekçesinde yer alan ve bir kısmını yukarıya aldığım “Türklük” kavramının, aslında Türkİslam sentezcilerinin Türk tanımını yansıttığı akıllarına gelmiyor. Bu tanımın, Türk’ü “Türkçe konuşan Müslümanlar” olarak görmekte olduğunu algılamak istemiyorlar. Yine bu tanıma göre Hıristiyan, Şaman, Budist ve Hint dinlerindeki Türklerin Türk sayılmamakta olduğuna dikkat etmiyorlar. Yani Türkler içinde de ayrımcılık yapılmasını olağan karşılıyorlar. Ben yazmaktan, sizler okumaktan bıktınız. Aklı başında kimse “Türk milletine hakaret edilmesinin” yolunun açılmasını savunmuyor. Yasa maddesinin bu kavramlara göre yeniden düzenlenmesini istiyor. MÜNİH CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, gazeteci Hrant Dink cinayetinden ve sonrasındaki gelişmelerden hükümetin ve emniyet birimlerinin sorumlu olduğunu belirterek “Dink cinayeti emniyetin MR’ını çekmiştir. Bıçağı alıp ameliyat etmek şart hale gelmiştir” diye konuştu. Baykal, soruşturmayı bırakıp derin devlet tartışmalarına girmenin “gevezelik” olduğunu da söyledi. Emniyetin “olaya bulaştığını” kaydeden Baykal, basına sızan kasetlerle ilgili olarak da “Çocuk sanki bir kahraman... Demek ki emniyete hâkim olan ruh, yapılan işi çok meşru, yapanı kahraman olarak gören bir anlayış içinde. Ortadaki bir cinayeti kahramanlık diye anlayan bir kültür, güvenlik güçlerine egemense bu kültürün sorumlusu kim?” açıklamasını yaptı. 43. Uluslararası Güvenlik Konferansı’na katılmak üzere Münih’e gelen Baykal, önceki gece Türkiye’nin Münih Başkonsolosu Abdurrahman Bilgiç’in verdiği resmi yemek sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Baykal, Dink cinayeti soruşturmasının pek çok düzmece boyutu olduğunu belirterek şunları söyledi: “Eski Trabzon Emniyet Müdürü orada bir dizi iş yapıyor. Muhbir alıyor. Sonra merkeze gidiyor. Geride kalan muhbir emniyetin bilgisi dahilinde işler yapıyor. Bunlar nedir? Böyle bir ortamda bir derin devlet tartışması başlıyor. Ne derin devleti yahu? Emniyet müdürü kardeşim, görmüyor musunuz? Kadroya bakın... AKP adamlarını geti EMNİYETTEKİ TARİKATLAŞMA aykal, medyaya yansıyan kasetlerdeki görüntülere dikkat çekerken de “Yakalanan çocuğun nasıl muameleye tabi tutulduğu görüntüleri çıkıyor. Çocuk bir kahraman... Demek ki emniyete hâkim olan ruh, yapılan işi çok meşru, yapanı kahraman olarak gören bir anlayış içinde. Ortadaki bir cinayeti kahramanlık diye anlayan bir kültür, güvenlik güçlerine egemense bu çok yanlış. Bu kültürün sorumlusu kim? Biz kadrolaşma için Başbakanlık Müsteşarlığı’nı işaret ediyoruz. Onun zihniyetini yıllardır anlatmaya çalışıyoruz” dedi. Baykal, “olayın Ankara ayağının dikkatten kaçırılmamasını” isterken “Falan, filan kişiyle uğraşmanın ötesinde olayın siyasi sorumlusunu görmek gerekiyor. Sorumlu İçişleri Bakanı ve Başbakan’dır” diye konuştu. Baykal, emniyetteki gruplaşmalara dikkat çekerken de “Bir inanç mıştı. Milliyetçiliği, devleti, laikliği, dini yorumlayacaksın. Al sana emniyetin dini yorumu.” ‘Ortada büyük bir senaryo var’ B cemaatleşmesi, profesyonel bir kurum olarak emniyete de yansıyor. Emniyeti, TSK’yi, eğitimi ve yargıyı bu anlayışın dışında tutmak lazım. Bu bir çürüme manzarasıdır. Emniyette falan tarikatta daha üst dereceye sahip bir kişi bir noktada, onun sadakati kimedir? Böyle bir görüntüye fırsat vermeyecek bir tablo yaratılmalı” açıklamasını yaptı. telendirip şunları söyledi: “Gerçekten olup bitenleri tartışalım. İçişleri Bakanı seçime üç ay kala gidecek. Şimdi aldıramazsak yazıklar olsun. Aslında bütün bunların sorumlusu Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’dir. İş orada başlıyor. Ben bu olayla bağlantıları da orada görüyorum. Cumhurbaşkanı Sezer hükümetin kadrolaşmasını veto ediyor diyorlar. Ama asıl veto Başbakanlık Müsteşarlığı’nda. Ama ters yönde. AKP’li bakanlar, örneğin bir genel müdür atamak istiyor, müsteşar ‘Bu tam bizden değil, böyle biri atanır mı?’ diyor. O kişi zaten nasıl bir devlet istediğini yaz riyor, sonra alıp başka yere götürüyor... Şimdi Reşat Altay merkeze alındı. Hakkında soruşturma yapıldı mı? Hayır. Peki, İstanbul Emniyet Müdürü niye görevine devam ediyor? Ben adam gibi emniyet müdürü istiyorum.” ‘Bıçağı sokup ameliyatı yapmak lazım...’ Dink cinayetiyle Emniyet Teşkilatı’nın bir anlamda MR’ının çekildiğini, bunu çok önemsediğini kaydeden Baykal, “Türkiye’nin karnına bıçağı sorup emniyet ile ilgili ameliyatı yapması lazım” dedi. “Siz hiç jandarmanın emniyeti suçladığını duydunuz mu” diye soran Baykal, “Ben hiç duymadım” yanıtını verip şöyle devam etti: “Şemdinli, Atabeyler ve Dink cinayeti... Üçünde de zorlamayla bir suçlama yapıldığını görüyoruz. Danıştay cinayeti sonrasında siyasi cinayetler döneminin başlayabileceğini söylemiştim. Ne yazık ki böyle çıktı. Türkiye’de emniyetçi portresi şu; sokakta gösteri yapanı coplayacaksın, cinayet işleyeni posterler önünde öveceksin.” ‘Sorumlu Ömer Dinçer’ Baykal, bir soru üzerine derin devlet tartışmalarını “gevezelik” olarak ni Hrant Dink cinayetinin ardından Trabzon’da olayın kaynağı olan çevreye nasıl yaklaşıldığının önemli olduğunu vurgulayan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhbir olan kişinin arkasında emniyeti hissederek bu işi yönlendirerek, planlayarak, cesaret vererek bu işin gerçekleşmesine de katkı yaptığı görülüyor. Emniyetle bu kadar doğrudan resmi bağlantı kurmuş birinin bu cinayette bu kadar aktif rol alması, bizi emniyet makamlarının bu üniversite gencini kullandığı ihtimaliyle daha başka birilerinin onu kullandığı ihtimali arasında tercih yapmaya zorluyor. Erhan’ı da kullanan daha büyük bir senaryo mu var? Bu gencin bütün Emniyet Teşkilatı’nı uyutup, kandırıp, size bilgi veriyorum deyip, hakkında bilgi verdiği cinayeti birilerine işlettirip sıyrılabileceğini düşünmesi söz konusu olabilir mi? Onlardan bir güç alıyorsa, aferin oğlum, haddini bildirin söylemi geliştiriliyorsa, bu çocuk ondan güç alarak böyle davranıyorsa bu çok önemli. Emniyetin bilgisi dışında bu cinayetin işlendiğini fiilen söylemeye imkân yok. Ortada büyük bir senaryo var. Emniyet ihmal içinde. Emniyet olaya bulaşmıştır. Olay artık falan daire başkan yardımcısı, filan müdür olmaktan çıktı, olay siyasidir. Görmezlikten gelinemez.” A N K A A JA N S I İstanbul Emniyeti’nde araştırma yapan müfettişlerin raporu yetkilileri suçlar nitelikte Hard diskleri çaldılar İstanbul Haber Servisi ANKA Ajansı’nın İstanbul Temsilciliği’ne giren kimliği belirsiz kişi veya kişiler tüm bilgisayarların hard disklerini çaldı. ANKA Ajansı İstanbul Temsilciliği çalışanları, dün sabah büroya geldiklerinde şaşırtıcı bir manzarayla karşılaştı. ANKA’nın İstanbul Gümüşsuyu, Dünya Sağlık Sokak 15 numaralı binanın 3. katında bulunan İstanbul Temsilciliği’ne önceki gece kimliği belirsiz kişi veya kişilerce girildiği saptandı. ANKA çalışanlarının belirlemelerine göre, odalarda bulunan bilgisayar kasalarının salondaki büyük masaya taşınarak tek tek söküldüğü ve içlerindeki hard disklerin alındığı görüldü. Haber merkezi ile santraldaki telefon fihristlerini de karıştırdıkları belirlenen şüpheli ya da şüphelilerin, içerisinde para olmadığı öğrenilen muhasebe servisindeki kasayı da açmaya çalıştıkları ancak başaramadıkları anlaşıldı. Kapılarda zorlama tespit edilmediği, yan taraftaki binanın çatısına çıkarak temsilciliğin bulunduğu binaya geçtiği sanılan kişi ya da kişilerin, mutfak kapısından girdikleri düşünülüyor. Emniyet yetkilileri hırsızlığın profesyonel bir iş izlenimi yarattığını söylediler. Beyoğlu Emniyet Müdürü Tuğrul Pek, “Olay adi bir suça benzemiyor” dedi. Ajans çalışanları, çalınan hard disklerdeki özel haber ve haber dosyalarının kopyalarının olmadığını belirttiler. ‘Cerrah gayri ciddi davrandı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazete kanı Aksu’ya sundular. Rapora göre, Trabzon İs ru olmadığına ilişkin çalışma sonucu konusunci Hrant Dink cinayetindeki ihmal ve sorum tihbarat Şubesi, istihbari bilgiyi, halen cinayetin da ise Trabzon’a bilgi verilmediği anlaşıldı. luları araştıran mülkiye müfettişleri, bir yıl ön azmettircisi olarak tutuklu bulunan polis muhbiBaşmüfettişler, İstanbul Emniyet Müdürü cesinden ihbar edilmesine karşın ri Erhan Tuncel’den 15 Şubat 2006 tarihinde al Celalettin Cerrah ve eski İstanbul İstihbaDink’in “korunmaması”nda, İstan dı. Tuncel istihbaratçılara, Yasin Hayal’in Dink’i rat Şube Müdürü Ahmet İlhan Gübul Emniyet Müdürü Celalettin öldürmek için hazırlık yaptığı bilgisini aktardı. ler hakkında İçişleri Bakanı Aksu’dan Cerrah ve ekibinin “gayri ciddi Alınan bu bilgi, Trabzon Emniyeti’nce 17 Şubat öninceleme ve idari soruşturma yaliğinin” etkili olduğu belirlemesi tarihli yazı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İs pılması yönünde onay istediler. Akni yaptı. Müfettişlerin raporu tihbarat Daire Başkanlığı’na ulaştırıldı. Muhbir su da onayı verdi. Müfettişler, Dink uyarınca, İçişleri Bakanı Abdül Tuncel’in, Hayal’e Dink’i öldürmesinin kendisi cinayeti konusunda ayrıntılı bilgi kadir Aksu, Cerrah hakkında ne ve ülkeye zarar vereceği uyarısında bulundu içeren istihbarata karşın yeterli işöninceleme izni verdi. Müfettiş ğu da emniyete ulaşan bilgiler arasında yer aldı. lemin yapılmadığını vurguladılar. Müfettişler, İstanbul Emniyeti’nin ihbar yazı İstanbul Emniyeti’nin olaya “cidler, ihbarın 17 Şubat 2006’da yapılmasına karşın İstanbul Emniye sına karşın gereken önemi vermediği belirleme di” yaklaşmadığını vurgulayan ti’nin “yeterli” önlemleri aldır sine dikkat çektiler. İstihbarat doğrultusunda Ha müfettişlerin raporunda, madığına işaret ettiler. Aksu’nun yal’in ağabeyine ait fırının yer aldığı adresin doğ Dink’in korunmasına dönük rapora ilişkin önlemlerin nasıl bir adım alınmadığına atacağı merakişaret edildi. la bekleniyor. İçişleri Bakanı AbdülAgos Gazetesi Genel Yakadir Aksu, ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) detaylarına kadar, soru işaretine yın Yönetmeni müfettişleEmniyet Genel Müdürlüğü yer bırakmayacak şekilde Hrant Dink cirin raporuaraştırıldığını’’ söyledi. Çalışkan, Sözcüsü İsmail Çalışkan, Hrant nayetindeki zanu tamambir başka gazetecinin olay Dink cinayetinin tetikçisi Ogün afiyeti ve ihlamadan sonrasında basına sızdırılan Samast’ın yer aldığı görüntülerin mali soruşturan kimsenin kasetlerle ilgili sorusu ve kurumlar basına art niyetlilerce sızdırıldığını müfettişler, İsgörevden arası çatışma olup olmadığını belirterek, “Kurumlar arası bir tanbul Emniyet alınmayasorması üzerine ise, “Bu sorular çatışma bulunmamaktadır” dedi. Müdürü Cerrah cağını dusoruşturma neticesinde İsmail Çalışkan haftalık basını ve ekibini “suçyurmuştu. aydınlanacaktır. Kurumlar arası bilgilendirme toplantısında, bir lu” buldu. TrabMüfettişbir çatışma bulunmamaktadır. gazetecinin cinayetin ardından zon’daki çalışlerin raBu kasetler art niyetli kişilerce zanlı Ogün Samast’ın Samsun’a malarının ardınporunun basına sızdırılmaktadır’’ dedi. kadar getirdiği telefonunun dan İstanbul ve ardından Çalışkan müfettişlerin incelemeleri bulunamadığı şeklinde bir iddianın İstihbarat Daire Akhakkındaki bir soruyu ise ortaya atıldığını belirtmesi üzerine Başkanlığı’nda insu’nun “Soruşturma henüz bitmedi” diye “Bu tür iddiaların Cumhuriyet celemeler yapan başatacağı adım yanıtladı. savcıları ve müfettişlerce en ince müfettişler, hazırlamerakla bekleniyor. dıkları raporu İçişleri Ba oerinc?cumhuriyet.com.tr. Arınç’a ‘vicdani ret’ mektubu İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) üyeleri, vicdani retçi Halil Savda’nın yaklaşık bir haftadır Tekirdağ Beşiktepe 8. Mekanize Tugayı Disiplin Koğuşu’nda işkence gördüğünü iddia ederek, TBMM’ye “Vicdani ret, insan hakkıdır” konulu mektup gönderdi. Taksim’deki Galatasaray Postanesi önünde gerçekleşen basın açıklamasında konuşan İHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hürriyet Şener, Savda’nın, maruz kaldığı kötü muamele ve baskı karşısında vicdani retçi olduğunu ve askerlik yapmayacağını belirttiğini ifade ederek, “Savda’ya, bu tutum karşısında tutanak tutularak ‘emre itaatsizlikte ısrar’ suçlamasıyla Çorlu Askeri Savcılığı’nca ceza verildi ve cezaevine konuldu. Savda, cezaevinde kötü muame görmeye devam ediyor” dedi. Sözcü Çalışkan: İç çatışma yok Hrant Dink cinayetinde BBP izleri Dink suikastı davasında azmettirici olarak yargılanan Hayal’e McDonald’s’ı bombaladığı gerekçesiyle cezaevinde bulunduğu sırada BBP Trabzon İl Başkanı Yaşar Cihan’ın para yardımı yaptığı ortaya çıktı İstanbul Haber Servisi Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesini azmettirdiği gerekçesiyle tutuklanan Yasin Hayal’in, Erhan Tuncel’in muhbir olduğunu öğrenince ifadesini değiştirmesi, soruşturmayı başka boyutlara taşıdı. Hayal, cezaevindeyken Büyük Birlik Partisi (BBP) yöneticilerinden para aldığını açıkladı. BBP Trabzon İl Başkanı Yaşar Cihan, Hayal’e, McDonald’s bombalamasının ardından cezaevinde para yardımı yaptığını doğrularken o dönemde parti yönetiminde olmadığını söyledi. Tutuklu bulunduğu Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde yeniden ifadesi alınan Hayal, muhbir Tuncel’i 2002 yılında BBP’ye bağlı Alperen Ocakları’nda tanıdığını söyledi. McDonald’s’a koydukları patlayıcıyı Tuncel’in hazırladığını ifade eden Hayal, Tuncel’in patlamayı bir banka oturarak izlediğini kaydetti. Cezaevine girdiğinde BBP yöneticisi Halis Egemen ve BBP İl Başkanı Cihan’dan 1000 YTL, giyecek ve yiyecek yardımı aldığını açıklayan Hayal, Tuncel’in Dink cinayeti tetikçilerini bulduğunu, önce Zeynel Abidin Yavuz’a, sonra da Samast’a teklif ettiğini anlattı. Hayal, “Beni ABD’ye karşı savaşmam için Irak’a göndermek istedi. En büyük hayali İsrail’e atom bombası atmaktı” dedi. Hayal, Tuncel’in kendisini Akçaabatlı İhsan Kasap adında bir MİT mensubuyla tanıştırdığını, Yargıtay’daki McDonald’s’ın bombalanmasına ilişkin dosyayı bu kişinin halledebileceğini söylediğini kaydetti. Hayal, Tuncel’in evinde Dink cinayetinin planlanışını ise şöyle anlattı: “Erhan bana ‘Dink çok cesur bir insan. Ermenilerin gözünde Mustafa Kemal gibi biri’ dedi. Ben ‘1718 yaşlarında olsaydım, kafasını kopartırdım’ dedim. O da bana ‘Bunu öldürürsek büyük bir zafer kazanmış oluruz’ dedi. 23 ay sonra Erhan bana Ogün hakkında sorular sormaya başladı. Ve Ogün’ün eylemi yapmayı kabul ettiğini söyledi. Erhan Ogün’e kahraman olacağını söylüyordu.” Cinayeti öğrendikten sonra evine gittiği Tuncel’in kendisine, gülerek olayı anlattığını söyleyen Hayal, “Telefona SIM kartını taktı. Şimdi benim telefonum dinleniyordur. Hadi olayı bizim yapmadığımıza dair sohbet edelim dedi. Sonra da ‘Gerçi bu eylemi gerçekleştirmeyi düşünüyordun, ama yapmadın’ deyince ona kızdım” dedi. Hayal etkin pişmanlık hükümlerinde yararlanmak istediğini söyledi. Öte yandan soruşturma kapsamında, Trabzon’un Pelitli beldesinde M.K. adlı bir kişi gözaltına alınarak dün sabah saatlerinde İstanbul’a getirildi. ‘Muhtaç ailelere yardım’ BBP Trabzon İl Başkanı Yaşar Cihan, işadamı olduğunu ve bazı muhtaç ailelere yardımda bulunduğunu söyledi. Cihan, Hayal’in ailesine, arkadaşları vasıtasıyla gelen talebine karşılık üç yıl önce yardımda bulunduğunu söyleyerek Hayal’in eylemleri ile ilişkilendirilmesine üzüldüğünü ifade etti. CUMHURİYET 07 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear