26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 ARALIK 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Ayrılmaz İkili Emekli Tuğgeneral Cihangir Dumanlı, yeni çıkan “Ulusal Güvenlik Sorunlarımız” kitabına, ABD Başkanı Bush’un 30 Kasım 2005’te Annapolis’teki ABD Deniz Harp Okulu’nda yaptığı konuşmayı da almış. ABD’nin işgal sonrası Irak politikasının irdelendiği konuşmada Bush, kendilerine bağlı Irak hükümetine siyasal alanda yardımcı olacakları konular arasına “siyasal sürecin dışında kalanları sürece dahil etme ve terorizmden dönmek isteyenleri siyasal katılım sürecine davet etme”yi de eklemiş. Benzer bir öneriyi biz Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen ekim ayı sonunda Kanal 24’te yaptığı açıklamadan anımsıyoruz: “Şimdi burada terörist, terör örgütü silahı bırakacak. Silahı bırakarak bir defa artık şehirli olacak. Dağı terk edecek. Bunu başardığı anda, bu kararı verebildiği anda, ben inanıyorum ki ülkemizde onlar da aileleriyle beraber huzuru yakalayacak ve bölge de aradığı huzura, istikrara süratle kavuşacak. Burada bizim derdimiz, yapılacak bir şey varsa parlamento çatısı altında gelirsin yaparsın siyasetle. Gereken odur. Tek çıkar yol...” Bush ile Erdoğan. Biri Teksaslı, öbürü Kasımpaşalı. Çok benziyorlar birbirlerine. Ayrılmaz ikili gibiler... Eski Plan Irak’ın kuzeyindeki gelişmelerden tutun terör örgütünün son saldırıları, BushErdoğan görüşmesinden tutun DTP’nin özerklik bildirgesine değin tüm gelişmeler gelip bir yere dayanıyor. O yeri, emekli diplomat Ümit Pamir geçen günlerde “O bölgeyi bir eyalet olarak düşüneceksiniz, İskoçya gibi” diyerek özetlemişti. Yeni değildi bu plan. Yıllardır vardı. Uğur Mumcu, 31 Temmuz 1992 tarihinde Cumhuriyet’te yazmıştı: “Talabani ve Barzani önceki gün Washington’da Amerikan yetkililerle, Türkiye ile ‘Anadolu Federasyonu Cumhuriyeti’ adıyla yeni bir devlet kurmak istediklerini bildirdiler. Türk ve Kürt beylerimiz, Washington desteği ile ‘Anadolu Federasyonu Cumhuriyeti’ kuracaklar, sonra da Kürt devleti, Türkiye Cumhuriyeti topraklarından parçalar alarak bağımsızlığını ilan edip ayrılacak! 1960’lı yılların başında Irak’ta kuramadıkları ‘ArapKürt Federasyonu’ yerine, Türkiye’de 1990’lı yıllarda ABD desteği ile ‘TürkKürt Federasyonu’ kuracaklar.” 1990’lı yıllarda Turgut Özal ile olmadı, 2000’li yıllarda AKP eliyle olduracaklar! Putin ve ‘Machtpolitik’ Ulusal çıkarlar ve güç dengelerini hesaba katan siyasi gerçekçilikle kurgulanan dış politikaya “realpolitik” deniyor. Soğuk Savaş’ta “realpolitik”in en uç örneklerini sergileyen Henry Kissinger, adıyla özdeşleşen kavramı böyle tanımlıyor. Ama “realpolitik” demode artık. İlke ve ideolojileri kale almaması nedeniyle Soğuk Savaş yıllarında çokça eleştirilen ve ziyadesiyle “sinik” bulunan bu yaklaşım, fersah fersah aşıldı ve inanmayacaksınız “saf”, “masum” kaldı. “Realpolitik” nihayetinde bir “pragmatizm” aracıydı. Bugün “realpolitik pragmatizmin” çok ötesine geçmiş durumdayız. Günümüzde güç ilişkilerini şekillendiren kavram; 19. yüzyılın “güç politikası”. Gene Almanca kökenden gelen bir başka sözcükle “machtpolitik” deyimiyle ifade ediyorlar bunu. “Machtpolitik”, “realpolitik”ten farklı olarak salt “ulusal çıkara” dayanıyor. “Pragmatizm” yerine, “kas gücü” ve “tehdit araçlarını” kullanıyor: Önleyici darbe, şantaj, ekonomik ambargo, gizli istihbarat operasyonları, asimetrik savaş, nükleer güç vs... “Güç politikasının”, “bilek bükme” yöntemleri bunlar. Hal böyle olunca “machtpolitik”in altın kuralı da, “Bükemediğin bileği öp!” şeklinde oluyor. Büyük devletlerin Putin Rusya’sına uyguladığı politika bu. İşçinin hastanelerini halletmişlerdi, sıra geldi sağlık tesislerini toptan hasta etmeye... TBMM’ye sundukları tasarının adından bile (Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun) huylanıyor insan. SES İzmir Şubesi’nden Dr. Ergün Demir ile eski İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Zeki Gül de açmış, okumuşlar tasarıyı. Huylanmanın yersiz olmadığına karar vermişler: Tasarı, hastaneleri performanslarına göre sınıflıyor. Sağlık Bakanlığı’nın performansta muradının nitelikli sağlık hizmeti değil, daha hızlı işlem olduğunu ödül anlayışı ele veriyor. 14 Mart Tıp Bayramı’nda bakanlık her ilden kimleri yılın hekimi seçiyor biliyor musunuz? En başarılı olanları değil, en çok işlem yapanları, yani en çok para kazandıranları. Bakanlığın ödüllü hekimlerinden birisi neredeyse 15 saniye Sağlığı Hasta Etmek de bir hasta muayene etmişti. Giderek bazı kamu hastanelerinin daha uzun süren ameliyatlar yerine aynı sürede daha çok ameliyatı yapmayı tercih etmeye, yani hastalar arasında ayrımcılığa yönlendiğine dair duyumlar arttı. Tasarı, Sağlık Bakanlığı’nı sağlık hizmeti üreten bir kurum olmaktan çıkararak “sağlık piyasası”nın denetim ve düzenlemesinden sorumlu bir birim durumuna getiriliyor. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için de bakanlık bünyesindeki sağlık kuruluşlarının “özerk” sağlık “işletmesi” statüsüne geçirilmesi ve daha sonra da işletme hakları devredilmek yoluyla özelleştirilmelerine olanak sağlanıyor. 400 hastanenin içinde yer alacağı 40 tane “hastane işletme birliği” oluşturuluyor. “Sağlık işletmesi” terimi gerçekten “kâr amaçlı olarak sağlık hizmeti veren kuruluş” anlamına geliyor. Kamu hizmeti üreten kamu idaresi statüsünün kaldırılarak sağlık işletmesi modeline geçilmesi, gerçek amacın ticaret/kâr olduğunu gösteriyor. Epeyce araştırdık ama herhangi bir özel sağlık kuruluşunun yönetim kurulunda devlet tarafından atanmış bir yönetim kurulu örneğine rastlayamadık. Oysa yasa tasarısı, devlet hastaneleri (yeni adıyla hastane sağlık işletmesi) yönetim kurulları için ticaret odalarına atama yetkisi veriyor. Yönetim kurullarında, ne sağlık çalışanlarının oylarıyla demokratik bir ortamda seçilecek temsilciden, ne de işçimemur sendikaları ile hasta hakları derneklerinden bahsediliyor. Şirketlerin gelir elde etmesi gerekiyor. Bu geliri de müşteriye sattığı hizmetlerden elde edecek. Acil hallerde, trafik kazası geçirdiğinizde, ameliyat olduğunuzda veya hastalandığınızda sizlere takılan kan, serum, ameliyatta kullanılan malzemeler ile yapılan tetkik ve tahlillerden... Dr. Demir ve Dr. Gül, tasarıya ilişkin değerlendirmelerinin gerçekçiliğini sınayanlar için Recep Tayyip Erdoğan’ın 26 Ocak 2005’te bir törende yaptığı konuşmayı örnek vermişler. Erdoğan, bir işadamına şöyle seslenmiş: “Mehmet Ali Aydınlar Bey gel, Şişli Etfal’i sana verelim. Yer de gösterelim; orada devlete modern bir hastane yap. Şişli Etfal’i ister hastane yap, ister alışveriş merkezi yap. Nasıl arzu edersen.” Bush, Merkel, Sarkozy üçgeni Bu yaz birden bire alevlenen “füze kalkanı” tartışmalarıyla Moskova’ya meydan okuyan bir “bilek bükme yarışına çıkan” Washington, sözgelimi; yerleşmiş demokrasi kurallarını açıkça ihlal eden Rusya’daki son seçimlere en katı tavrı alan başkent. Rakibine bir “telefon tebriğini” çok gören George W. Bush; başkanlık seçimlerinde Florida eyaletinde çevrilen dolapları bir yana bırakarak; projektörleri şimdi Putin Rusya’sında çevirilen dolaplara tutuyor. “Machtpolitik” hesabına, yani Rusya’nın ayağına basmak amacıyla “demokratik ilkelerin” ardına sığınıyor. “İlkeler”, “machtpolitik” namına yüzsüzce araçsallaştırılıyor. Bu çerçevede Rusya’ya bugün “demokrasi davasını” hatırlatan “güç politikasını” uluslararası düzende yeniden geçer akçe kılan bir ABD Başkanı Bush var. Bir de Alman Şansölyesi Angela Merkel. Doğu Alman kökenlerinden ötürü yanı başında palazlanan “güçlü Rus liderliğinden” tedirgin olan Merkel de Putin’e karşı ön almak ve “bilek bükmek” peşinde... AB’de “Rusya demokratik değil. Seçimler de adil ve serbest değil!” diyerek Moskova’ya açıkça çıkışan bir tek Merkel var. AB’nin diğer liderleri de bir şeyler söylüyorlar ama ne dedikleri belli değil. Ağızlarında bir şeyler geveleyip duruyorlar... Sarkozy, farklı ekol. Fransa Cumhurbaşkanı, “bükemediği bileği öpmek” peşinde! “Aziz dostu” Putin’i yere göğe koyamayan “Sarko”, seçim sonuçları belli olur olmaz Rus Devlet Başkanı’nı hararetle “tebrik eden” Batılı tek lider... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Çocuklarda erginlik ve çalışma yaşı Küçüklerin “özel olarak” korunması, yaşına ve “gücüne uymayan işlerde” çalıştırılmaması anayasa gereğidir. Yasalarla, çocukların çalışma yaşı, çalışma koşulları ve sosyal güvenlik hakları belirlenmiştir. Gerçekte anayasanın öngördüğü “koruma ve kollama” ve yasaların getirdiği “haklar ve uygulamalar” nedir ve ne denli yerine getirilmektedir? Kimler küçük, kimler ergindir? Yurttaşlar Yasası’na (Medeni Kanun) göre, erginlik 18 yaşın dolumuyla başlamaktadır. “Erginlik Erginlik on sekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.” Ergin kılınma Ayrıca, yine Yurttaşlar Yasası’nın 12. maddesi uyarınca, yargı yolu ile 18 yaşını doldurmamış olanlar da ergin olabilir. “On beş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.” Evlenme yaşı: Yurttaşlar Yasası’nın 124. maddesi evlenme yaşını 17 olarak belirlemiştir. “Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.” Çalışma yaşı: 4847 sayılı İş Yasası’nda on beş yaşından küçük çocukların çalışması yasaklanmıştır. Ancak bu yaş, koşullu olarak on dörde inebilmektedir. Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı. On beş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, on dört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. Çocuk ve genç işçilerin işe yerleştirilmelerinde ve çalıştırılabilecekleri işlerde güvenlik, sağlık, bedensel, zihinsel ve psikolojik gelişmeleri, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. Çocuğun gördüğü iş onun okula gitmesine, mesleki eğitiminin devamına engel olamaz, onun derslerini düzenli bir şekilde izlemesine zarar veremez.(…) Temel eğitimi tamamlamış ve okula gitmeyen çocukların çalışma saatleri günde yedi ve haftada otuz beş saatten fazla olamaz. Ancak, on beş yaşını tamamlamış çocuklar için bu süre günde sekiz ve haftada kırk saate kadar artırılabilir. Okula devam eden çocukların eğitim dönemindeki çalışma süreleri, eğitim saatleri dışında olmak üzere, en fazla günde iki saat ve haftada on saat olabilir. Okulun kapalı olduğu dönemlerde çalışma süreleri yukarıda birinci fıkrada öngörülen süreleri aşamaz. (…) Temel eğitimi tamamlamış ve okula gitmeyen çocukların çalışma saatleri günde yedi ve haftada otuz beş saatten fazla olamaz. Ancak, on beş yaşını tamamlamış çocuklar için bu süre günde sekiz ve haftada kırk saate kadar artırılabilir. Okula devam eden çocukların eğitim dönemindeki çalışma süreleri, eğitim saatleri dışında olmak üzere, en fazla günde iki saat ve haftada on saat olabilir. Yer ve sualtında çalıştırma yasağı İş Yasası’nda on sekiz yaşından küçüklere yer ve sualtında çalıştırma yasağı getirilmiştir. “Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde on sekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır. (madde 72)” Yasanın 73. maddesine göre 18 yaşından küçüklerin sanayide gece çalıştırılmaları yasaklanmıştır. “Sanayie ait işlerde on sekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin gece çalıştırılması yasaktır. On sekiz yaşını doldurmuş kadın işçilerin gece postalarında çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı’nın görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.” Bütün bu yasaklara karşın, ülkemizde çocuklar, çok ucuz bir işgücü olarak, yasal güvenceden yoksun çalıştırılmaktadır. Ve Rusya’nın tuttuğu “ayna” Batı’nın kare aslarının hedefinde ister yersinler, ister mıç mıç tebrik etsinler “güç politikası” var. Amaçları ortak. AB’nin orta boy liderleri, bu ahval ve şerait altında “hem nalına, hem mıhına demeçlerle” durumu idare etmeye çalışıyor. Gözleri; ulusal geliri yılda yüzde 7’lik hızla büyüyen Rus pazarından pay koparmak, petroldoğalgaz hatlarında “tericihli yol” kotarmaktan başka bir şey görmüyor... Olan, demokratik değerlere inançsal temelde bel bağlayan ve “Batı’dan demokratik değerler adına belkemikli duruş” bekleyen garibim Rus muhaliflere oluyor... Her biri bir yana savrulmuş durumda. Çeçen savaşının kirli çamaşırlarını teşhir eden gazeteci Ana Politikovskaya ile Batı kamuoyları nezdinde Putin’i deşifre etmeye kalkışan eski istihbarat üyesi Alexander Litvinenko mezardalar. “2008 başkanlık yarışının Bizans tertiplerini”; Putin’e rakip çıkarak bozmayı planlayan Hodorkovski, Sibirya’nın kuş uçmaz kervan geçmez hapishanelerinde çürüyor. Berezovski gibi eski oligarklar, “Yandım Allah!” diye kaçtıkları sürgün ülkelerinde siperde yaşıyorlar. “Muhalif” sıfatıyla ortalıkta dolaşan tek isim var şu an Rusya’da: Satranç şampiyonu Kasparov... Büyük devletlerin izlediği “machpolitik”; son tahlilde yalnız “son çar” Putin’in elini güçlendirmeye yarıyor. Batı dünyası dışında kalan ve kıyısından köşesinden demokrasiye öykünen ülkeler için Rusya, heyhat! eşsiz bir ayna. HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com nilgun?cumhuriyet.com.tr BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN O2@@6K ?O2@@@@@@@@6X? ?O26K? ?O2@@@@@@@@@@@1? ?W2@@@@6X? ?O2@@@6K ?W2@@@@0M?eI'@@@L ?7@@@@@@)XhfW2@6X??W2@@@@@@@@?hg W&@@@0M?f?V'@@1 J@@(?4@@@1hf7@@@)X?7@@@@@@@@@Lhg ?W&@@(M?hN@@@ 7@@He?@@@eW2@@@?f@@W@@)X@@@@0?4@@@1hg W&@@(Yhe?@@@ @@5?e?@@@?W&@@@@?f@@@Y@@@@@(M?e?@@@hg ?W&@@0Y?he?@@@ @@H?e?3@@?7@@?@@@@@@@@@@@@@@@@Hf?@@@hg W&@(M?hfJ@@5 @@f?N@@?@@@@@@@@@@@@@@@@@@@5?f?@@@hg ?W&@@Hhf?O&@@H @@g@@?3@@@@@(MI4@@@e?@@@H?fJ@@@@@@@@@6Kg ?7@@5?he?O2@@@@T2@@@@6K?g@@L?e?J@@?V'@@@(Yf@@e?@@@f?O&@@@@@@@@@@@@6X?e J@@(Y?h?O2@@@@(R@@@@@@@@@@6KO2@@@)Xe?7@@eV@@@f?J@@e?@@@e?O2@@@@0M?eI4@@@@)Xe 7@@Hh?W2@@@@@@??@@@@@@@@@@@@@@@@@@)X??@@@@@@@@@)XeW&@@e?@@@e@@@@0Mh?I'@@1e @@@?h?7@@@@@@@)X@@(MI'@@V'@@@@@@@@@)X?@@@@@@@@@@)KO&@@@e?@@@?J@@(MhfN@@@e @@@?h?@@@@@@@@@@@@HeN@@?N@@0M??I'@@1?@@@@(M?I'@@@@@@@@@@@@@@?7@(Y?hf?@@@e 3@@@@@@@@?e?@@@(M?I'@@@@?e?@@??@M?fN@@@?@@@0Yf@@@@@@@@@@@@@@?@@H ?@@@e V4@@@@@@@?e?@@@H?eN@@@@?e?@@?h?3@@@@(Mf?7@@@@@@@0M?I'@@?@@Lg?O2@fJ@@@e I4@@@@@?e?@@5fJ@@@@?e?@@?h?N@@@0Y?fJ@@@@@@@f?V4@?@@)K?e?O2@@5e?W&@@5e @@@?e?@@Hf7@@@@?eJ@@?he@@g?O&@@(Y@@@eO26Ke?3@@@6?2@@@@0YeW&@@(Ye @@@?e?@@?e?J@@@@@?e7@@??@@@6Xe?J@@f?O2@@@(Y?3@@?@@@@@6X?V4@@@@@@@(Me?O&@@(Y?e @@5?e?@@?e?7@@?@@?e@@@??@@@@1e?7@@e?W2@@@@@H??N@@?@@(?'@1e?I'@@@@(Y??O2@@@@Yf W2@@@6X?e@@H?e?@@?eJ@@5?@@?e@@5??@@@@@e?@@@e?7@@@@@@f@@@@@?e@@f?@@@0Y?W2@@@@@@@6Xe ?W&@@@@@)Xe@@f?@@??W&@@U?@@?e@@H?J@@@@5eJ@@@L??3@@@@@@f@@@@@)?&@5e?W&@(Me?&@@0MI4@@@)X? ?7@@@@@@@)K?@@f?@@??7@@V@@@@?e@@e7@@@@He7@@@1??V4@@@@@f@@V'@@@@@He?7@@H?heI'@@1? ?@@(M?I4@@@@@@fJ@@??@@@@@@@@??J@@e@@@@@??J@@@@@Le?I'@@@f@@?V4@@@@?e?@@5hf?N@@@? ?@@HfI4@@@@f7@@??@@@@@0?@??7@5e@@@@@?W&@@?@@)X?eV'@@L?e@@he?@@Hhf?J@@@? ?@@? @@@??@@@0MfJ@@H?J@@@@5?7@@@@@@@)Xe?N@@1??J@@g?WX?@@?hfW&@@5? ?@@L @@@?f?W26X?7@@??7@@@@Y?@@(Y@@@@@)K?e@@@??7@@gW&@1?@@?he?O&@@(Y? ?@@1hf?J@@@LfO&@@)X@@5?J@@@@@@@@@Y?@@@@@@@6K?@@5??@@@f?O&@@@?@@@6Kg?O2@@@(Ye ?3@@L?heW&@@@)KO2@@@@@@@@@YO&@@?@@@@@@@@@(MI'@@@@@@@H?J@@@@@@@@@@@@@?@@@@@@@@@@@@@@@@0Y?e ?N@@)Kh?O&@@@@@@@@@@(?4@@@@@@@@5?@@@@@@@@(YeV4@@@@@@?O&@@@@@@@@@(Y@@@@@@@@@@@@@@@@@0M?f 3@@@6Kf?O2@@@(?4@@@@@0Ye?I'@@@@(Y?e?I4@@0Y?fI4@@@@@@@@@?I4@@@0Y?@@@@(M V4@@@@@@@@@@@@@0Y?hfV4@@0Y ?I'@@@@@@?h?I40Y? I4@@@@@@@@@0M? V4@@0M ?I4@@@0M (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Aralık www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Halk dilinde 1 taze fasulyeye verilen ad. 2/ 2 Buğday, nohut, fasulye ve çeşit 3 li yemişlerle pi 4 şirilen bir tatlı... 5 Kayak. 3/ Alüvyon... Portakal 6 ve limonla yakın 7 akraba olan bir 8 meyve. 4/ “Ayrılık ateşten bir 9 / Nazlı yârdan hiç ha1 2 3 4 5 6 7 8 9 ber yok” (Türkü)... 1 B A K A L Y A R O Ayakkabının altını ka2 A T A K lınlaştırmak için konulan U R A L 3 R E Y E L İ Z A parça. 5/ Bir cins iri at. E L AM 6/ “Aşağılık kimseler, 4 U N AM F İ Z EM bayağı insanlar” anla 5 A L F A E T mında eski sözcük... 6 İ R İ Maksim Gorki’nin bir 7 S E M A İ romanı. 7/ Başsağlığı di 8 A C U N A Y A K leme... Ender, seyrek. 8/ 9 Y E R İ K L E M E Fas’ın plaka imi... Süpürgeotu. 9/ Mobilya kasası... Bir müzik parçasını kısa ve çarpıcı görüntülerle sunan film. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İşçi tulumuna benzer askılı pantolon. 2/ Bektaşi dervişi... Bir zekâ oyunu. 3/ Eski Türklerde ölüler için yapılan tören... Ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse. 4/ Şarkı, türkü... “ ömür biter bir uzun sonbahar olur” (Yahya Kemal). 5/ Şeker ve nişastayla yapılan bir tatlı. 6/ Avuç içi... Bir işi yaptırabilme gücü. 7/ Kazakistan’ın başkenti... İsrail’in plaka imi. 8/ Mekik oyasına benzer bir tür dantel. 9/ Çok kolay dilinebilen yapraklı bir mineral... Çiftlik uşağı. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear