24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y PB Y PB B B Y Y Y 11 10 12 12 17 15 17 16 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 13 14 18 13 11 9 11 10 24 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y Y Y Y 24 25 22 25 20 20 15 15 8 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Tüm yurt parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın batısı ile Kuzey Ege kıyıları dışında tüm yurt yağışlı geçecek. Yağışlar Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusunun yükseklerinde karla karışık yağmur ve yağış alan diğer yerlerde ise yağmur ve sağanak şeklinde olacak. Hava sıcaklığı iç ve batı bölgelerde 24 derece azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 5 2 5 12 11 11 12 10 12 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y PB Y Y Y Y Y Y 7 10 19 10 7 4 17 17 6 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B PB PB PB Y PB Y B B 4 26 13 24 10 16 15 31 30 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada gibi bir gazete Demokratik Toplum Partisi’nin 8 er olayını istismar etmesini engellemek için K. Irak’taki sorumlu generalinin müdahale ettiğini manşetlerden duyurdu. Oysa diğer gazetelerde teslime katılanların fotoğrafı yayımlandı. Bir masa: Karşısında soldan sağa DTP’li Osman Çelik, DTP’li Aysel Tuğluk, DTP’li Fatma Kurtulan.. ve K. Irak’lı yetkililer… Öcalan’ın kocaman resmi karşısında hizaya gelmiş, devir teslim tutanağının imzalanmasını izliyor. Tutanağı PKK adına imzalayan ise Dağlıca’ya saldırı emrini veren terörist Yücel Halis! Bir yandan PKK elebaşılarından kimilerinin yakalanıp Türkiye’ye teslim edileceği haberleri yayılıyor, beri yandan teslim olayında rol alan Amerikalı general bir belgeye imza atacak kadar “yakına gelen” teröristi yakalamıyor. Bir yandan hükümet, PKK’yi terörist örgüt ilan etmeyen DTP’ye yükleniyor, beri yandan DTP’li üç milletvekilinin K. Irak’taki teslim olayını sahiplenmesini eleştirecek tek bir açıklama yapmıyor. DTP’li üç milletvekilinin orada bulunması; bu partinin PKK’den teslim töreninde Kandil’den davet aldığını ve hiç değilse PKK ile temas halinde olduğunu kanıtlamıyor mu? Hükümetimiz uyuyor mu? ??? RTE, belki de Beyaz Saray kapısından olumlu duygularla giriyor. Bağdat hükümetini, Barzani’yi dize getirmiş.Tezkereyi aldım, tepenize inerim diye celallendikten sonra; Bağdat’tan seri halinde vaatleri koparmadı mı? Bağdat, sınır ötesinden vazgeçersek; Irak topraklarında örgüte kolaylık sağlanmasının önleneceği… Örgütün bütün üyelerinin Irak topraklarında havaalanlarında ve sınırlarda izleneceği… Topraklarından hiçbir şekilde komşu ülkelere (Türkiye’ye) saldıran teröre topraklarının hiçbir şekilde hizmet etmeyeceği ve terörün yenilmesi için karşılıklı işbirliği vaadinde bulunmadı mı? Beri yandan pabucun pahalı olduğunu gören Barzani, (kuşku yok ABD baskısıyla) Türkiye’yi sınır ötesi operasyondan vazgeçirmek için kent merkezleriyle dağ arasında lojistik desteğin ve irtibatının kesileceğini.. stratejik noktalara konuşlandırılacak peşmergelerle stratejik noktaların denetleneceğini açıklamadı mı? Askerleri geri verdiler... Türkiye’nin bugüne dek öne sürdüğü koşulları içeren açıklamalar da yaptılar… Öyleyse? RTE, Ortadoğu’da zafer kazanan bir siyasetçi olarak Başkan Bush’un huzuruna çıkıyor... Nitekim Washington’a hareketinden önce “Bağdat üzerine düşeni yaptı, sıra ABD’de” diye verdiği demeç, RTE’nin gelişmelere bakış açısını gösteriyor. Dün gece Beyaz Saray’da operasyona karşılık bu kozlar masaya yatırılmış olmalı. New York Times gibi bir gazete, K. Irak’ta PKK bürolarının kapatılmasını, istediği kadar “tiyatro” diye tanımlayıp alaya alsın. Ne ölçüde uygulanacağı bilinmeyen, daha doğrusu zaman içinde yavaş yavaş uyutacak vaatlere.. karnımız tok! Strateji savaşına giren örgüt, Washington’dan diyalog sözü aldıklarını ileri sürdü GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY PKK’ye kim söz verdi? MEHMET FARAÇ PKK HAVA SALDIRISI BEKLİYOR PKK kaynakları, Türkiye’nin önümüzdeki 3 gün içerisinde Kandil Dağı’na yönelik bir hava harekâtı yapacağını ileri sürüyor. ABD güçlerinin de destek vereceği belirtilen harekât öncesi Amerikan savaş uçaklarının önceki gece sınır hattı boyunca keşif uçuşları yaptığı belirtiliyor. PKK’ye yakın ANF’nin servise koyduğu bir habere göre, Türkiye’nin Kandil Dağı’na yönelik bir hava harekâtı hazırlığında olduğu belirtiliyor. Kuzey Irak’taki Federal Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ne yakın kaynaklara dayanılarak verilen haberde, hava bombardıdaha DTP’yi işaret ediyor! Oysa diyalog süreci bununla da kalmıyor! Örgüt, askerlerin bırakılması konusunda DTP, ABD, Irak ve Kürt bölgesi yönetiminin devreye girdiğini duyuruyor. PKK yöneticisi Murat Karayılan’ın önceki gün ANF’ye yaptığı açıklamalarsa teröre yönelik mücadelede askeri yöntemlerin geri plana itilmeye çalışıldığını ima ediyor! Karayılan, işi daha da ileri götürüyor ve “Askerlerin bırakılmasını isteyen güçlerin Kürt sorununun diyalog ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi konusunmanı sonrası da sınırlı bir kara harekâtı düzenleneceği ve bu girişime ABD’nin de destek vereceği vurgulanıyor. Haberde, ABD’nin dağlık bölgedeki bazı noktalara füze atabileceğine de dikkat çekiliyor. PKK’nin web siteleri, bu iddialara önceki gece gece yarısından dün sabah saatlerine kadar ABD savaş uçaklarının Kandil Dağı ve sınır hattı boyunca keşif uçuşları yapmasını kaynak gösteriyor. Amerikan uçaklarının 3 günden bu yana PKK’lilerin bulunduğu Haftanin, Metina, Zap, Çemço ve Harkurk alanlarında gözlem yaptığı vurgulanıyor. da yol açılmasını olumlu karşıladıklarını ve bunun için çaba harcayacaklarını söylediklerini” duyuruyor! Bu sözler, Irak’taki Kürt yönetimiyle ABD’nin, askerler üzerinden PKK ile derin bir pazarlık yürüttüğünü gösteriyor! Karayılan’ın iki gün önce PKK kaynaklarına yansıyan, “Kürtler de artık siyaset ve güç sahibidirler” şeklindeki sözlerini de bu pazarlığın işaretleri olarak yorumlamak gerekiyor! PKK, askerleri teslim ederken Hakkâri ve Şırnak sınırında 25 Türkiye’nin sınır ötesi kararlılığı, ABD ve Irak nezdindeki diplomatik girişimler PKK’yi artık daha çok geri adım atmaya zorluyor. İran askerlerine yönelik saldırıları yoğunlaştırarak ABD’yi tavır konusunda ikilemde bırakmaya çalışan örgüt, 8 askerin teslim edilmesinde, “Siyasi diyalog sözü aldıklarını” öne sürerek Türkiye’yi uluslararası kamuoyunda kıskaca almaya çabalıyor. Tüm bunlar PKK’nin askeri açıdan giderek daha çok çıkmaza girdiğini ve ABDIrakİran üçgeninde strateji savaşına yöneldiğini de gösteriyor. Irak sınırının sıfır noktasında bir hafta içinde 25 askeri şehit eden PKK, teröre karşı yükselen tepkiler, yurtiçinde örgüte yönelik yoğunlaşan operasyonlar ve Türkiye’nin sınır ötesi harekât kararlılığı nedeniyle uluslararası kamuoyunda taraftar bulmaya çabalıyor. Örgütün, 8 askerle ilgili “Cenevre Savaş Sözleşmesi hükümlerini uyguladığını” öne sürmesi de bunu kanıtlıyor. Askerlerin 3 DTP’li parlamentere teslim edilmesi de Türkiye’yi PKK sorunu yüzünden masaya çekme planının bir parçası olarak işletiliyor. Örgüt bu hareketle bir yandan TBMM üyelerini Kandil’e çıkararak tabanına “Devletle diyaloğa girdiği” mesajını veriyor, diğer yandan da iletişim kapısı olarak bir kez askerin şehit edilmesinde büyük rol oynayan Yücel Halis’i görevlendirerek strateji savaşında meydan okumayı da ihmal etmiyor! “Bekle gör” politikası uygulayarak ABD’nin tavrını netleştirmesini kollayan PKK, TSK’nin olası bir müdahalesini Irak ve ABD’nin diplomatik temaslarıyla etkisiz kılabileceğini düşlüyor. Örgüt, Washington’un Kürt politikasında denge unsuruymuş gibi bir hava yaratmakta ısrar ederek Türkiye’ye baskı kurulmasını bekliyor! PKK’liler son günlerde aynı ağızdan dillendirmeye çalıştıkları “diyalog ve çözüm” beklentisinin odağına ABD’nin tavrını koyuyor! Örgüt bu beklentiyi öne çıkarırken AnkaraBağdatWashington hattından kaynaklanacak “üçlü yönelim” endişesini de giderek üzerinden attığını göstermek istiyor! Nitekim başta Öcalan olmak üzere örgüt yöneticilerinin son günlerde “barış” söylemine sıkıştırdıkları çığlıklarına bakıldığında bu çaba daha net göze çarpıyor. ABD kimin umudu?.. 26 Eylül’den bu yana avukatlarıyla ilk kez geçen hafta görüşen Abdullah Öcalan, söylemlerinde artık İngiltere’yi hedef alıyor, ABD’yi tek çözüm merkezi olarak vurguluyor. Kürtlerden kaynaklanan sorunu “Londra merkezli politikalar” olarak yorumlayan Öcalan, Talabani çevreleri ile Türkiye’deki Nakşileri, İngiltere’nin Türkiye, İran, Suriye ve Kuzey Irak’ı içine alan bir Kürt devleti planının yerel uygulayacıları olarak niteliyor. Öcalan’ın son sözleri ise hem PKK üzerinden yürütülen emperyalist planı hem de Türkiye’yi içine çeken siyasi ve diplomatik paradoksu deşifre ediyor: “Türkiye kendi PKK’sini, ABD kendi PKK’sini, İran kendi PKK’sini, diğer bazı devletler de kendi PKK’sini yaratmaya çalışıyor!” Öcalan, açık açık devletin kendisiyle “Ey Apo sen ne istiyorsun” şeklinde bir yaklaşım içine girmesini beklerken Kandil’deki sözcüsü Murat Karayılan da diğer PKK’liler gibi ısrarla ABD’den yardım istiyor: “ABD, sorunun şiddet ve silahlı yöntemlerle değil, barışçıl yöntemlerle çözülmesi için tavır koymalıdır. Demokratik çözüme sahip çıkacağımıza söz veriyoruz, silahı devre dışı bırakmaya hazırız!” Bir ülkede terör üretenlerle terörden yakınanların, Irak’ta devlet törörü uygulayan ABD’den çözüm beklemesini salt kaderin cilvesi olarak algılamak çok fazla hafif kalıyor! AGOS ÇALIŞANLARIYLA İLGİLİ KARAR ‘Sanıklar kamu düzenini bozdu’ HİLAL KÖSE Öldürülen gazeteci Hrant Dink’in oğlu, Agos Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Arat Dink ile imtiyaz sahibi Serkis Seropyan’a “Türklüğü aşağılamak” suçundan verilen 1 yıl hapis cezasının gerekçesi açıklandı. Hrant Dink’in bir demecinde “elbette bu bir soykırım diyorum...” sözleri üzerine açılan davaya ilişkin haberi gazetede yayımladıkları gerekçesiyle yargılanan sanıkların Türk kamu düzenini bozdukları belirtildi. Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce hazırlanan kararda, soykırım konusunda yalnızca Türkiye’nin doğu bölgelerindeki Ermenilerle ilgili iddiaların araştırılmasının, Türkiye Cumhuriyeti ile bir hesaplaşma faaliyeti olduğunu akla getirdiği ifade edildi. Soykırım söylemlerinin daha çok ileride doğacak nesilleri olumsuz etkileyeceği kaydedilen kararda, “Ermeni soykırımı iddiası Türkiye’yi sonu gelmez kavgaların, terörün içine çekmek, fiziki ve hukuki altyapısına karşı her türlü yıpratma, sonuçta yıkıcılığa, coğrafi sınır değişikliklerine yönelen özel, ayrıntılı tasarımların bir parçası ve aracı olmuştur” denildi. İddiaların, bilimsel incelemeden öteye siyasi iradenin yansıması şeklinde ortaya çıktığı, Ermeni tarihinin restorasyon çalışması olduğu kaydedildi. ASALA ve PKK terör örgütlerinin eylemlerinin bile gerekçede yer alması dikkat çekti. Soykırım gerçekleştiği iddiasının Türk halkı üzerinde olumsuz psikolojik etki yarattığı, yıllarca teröre kurban veren Türk halkının psikolojisinin kısa sürede durumdan vazife çıkarmaya hazır olduğu ifade edilerek “İnfiale sürüklenebilecek aşırı duyarlı ve kırılgan noktaya gelmiştir. Suça konu yazı Türk kamu düzenine karşı eylemsel tehdit riski oluşturmaktadır. Bu söylemler bilimsel araştırma yapılmadan ortaya atıldığından, Türkiye’de menfur hadiseler gerçekleşmiştir” denildi. Sanıkların Türk kamu düzenini bozmaya yönelik eylemde bulundukları kaydedilen kararda, yazının gazetede yayımlanması sonrası olaylarda sanıkların mağduriyet yaşadıkları göz önüne alınarak cezanın artırılmadığı ifade edildi. Yargıya, muhalefete, medyaya, terör uzmanlarına... Benzetme belki kara mizah ama, eksiği var fazlası yok! AKP hükümetinin yargıya yönelik demokratik bakışının özeti şu: Verdikleri kararlar lehime mi, aleyhime mi? Lehineyse şöyle yaklaşıyor: “Yargı bağımsızdır... Kimse yönlendirmeye kalkmasın!” Aleyhineyse yaklaşımın yerini uzaklaşım alıyor: “Bunlar senin işin değil efendi, ulemanın işi... Yargı bizim istediğimiz yasağı uygun bulmuyorsa, bunu kendimize yönelik bir tavır olarak değerlendiririz...” Öyle anlaşılıyor ki, yeni anayasayla birlikte yargıyı tümüyle siyasete bağlayıp işi kökten çözecekler. Bu aşamadan sonra yargının verdiği tüm kararlara “saygılı” olacaklar! Erdoğan’ın muhalefet eleştirilerine ilişkin sözleri başka bir yorum gerektirmeyecek kadar açık: “Çığırtkanlar...” Eğer AKP’nin istemediği bir çözüm öneriyorsanız, adınız çığırtkana çıkıyor! ??? Erdoğan, medyaya yasak istediğini üstüne altına basa basa ilan etti. Çok konuşup hiç bilgi vermeyen hükümet gözcüsü Cemil Çiçek, “Danıştay’dan döndükten sonra medyaya haber yasağına ilişkin başka bir girişimde bulunmaya gerek yok” eğiliminde olduğu halde Başbakan’ın ısrar etmesi üzerine yeni bir hamle yapıldı. Bundan sonuç alamayınca Erdoğan “atış serbest” pozisyonuna geçti ve herkese yüklendi. Erdoğan, terör üzerine yorum yapan askersivil herkese ortak bir ad taktı: “Tahrik memurları!” Medyada günlerdir yapılan yorumlarda toplumu yasaların dışına çıkıp eyleme sürükleyen uzmana rastlamadık. Tam tersine çoğunlukla iç barışın önemine dikkat çeken konuşmalar öne çıktı. Ülke içine dönük büyük bir operasyon başlatan Erdoğan’ın buna karşılık ne terör örgütüne, ne yandaşlarına ne de terörün yuvalandığı Irak’ın kuzeyindeki yerel yönetime yönelik ciddi bir eleştirisini göremedik. Düne kadar “kardeşim” diye bağrına bastığı Talabani’ye tek laf yok! Düne kadar “Barış için düşmanımla bile görüşürüm” dediği Barzani’ye sadece “Muhatabım değil” diyebildi! ??? Topluma bakınca... Türkiye günlerdir ayakta. Sadece Türkiye değil, yurtdışındaki Türkler de kendilerini sorumlu hissediyor olmalılar ki, sokağa döküldüler. Hafta sonu Doğu Anadolu’dan Ege’ye kadar bir dizi yerde teröre karşı eylemler vardı. Yurtdışından gelen haberler de ilginçti: Makedonya’da Türk bayrağını ve Atatürk resmini kapan Üsküp meydanına koşmuş... Almanya’nın değişik kentlerinde yine Türkler teröre ve terör örgütüne lanet yağdırmış... Okyanus ötesinde New York’ta da yürüyen Türkler, ABD’yi müttefik sorumluluğuna çağırmış... İkileme bakın: Bir yanda içte ve dışta yüreği Türkiye ile çarpan insanlar... Bir yanda bu tür haberlerin medyada yer almamasını isteyen Başbakan! Aslında başbakanının başbakan olduğu ülkelerde, bu tür eylemler hükümetlere güç verir. “Kamu diplomasisi” diye de adlandırılan toplumsal güç, ülke yöneticilerinin masada daha dik oturmasını sağlar. Bizde ise tam tersi... Türkiye’nin toplam gücü Erdoğan’ın gücüne gidiyor! ankcum?cumhuriyet.com.tr Berin Nadi anıldı Cumhuriyet Vakfı Başkanı, gazetemizin eski imtiyaz sahibi Berin Nadi, ölümünün 6. yıldönümünde Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında törenle anıldı. Berin Nadi için düzenlenen törende konuşan gazetemiz yazarlarından Meriç Velidedeoğlu, Berin Nadi’nin Atatürk ilkelerinin Türk kadınına sağladığı çağdaş kadının bir simgesi olduğunu vurguladı. Nadi’nin laiklik ilkesinin temellerinden olan kadınerkek eşitliğini tüm boyutlarıyla kavramış ve bu anlayışını yaşamı boyunca ödün vermeden sürdürüş olduğunun altını çizen Velidedeoğlu, “Yaşamını bütün ayrıntılarıyla belirten bir kitap ortaya konsa, günümüz Türkiye’sinde pek çok konuda savaşımı sürdürmek zorunda olan kadınlarımıza örnek ve destek olacağına inanıyorum. Onu saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz” diye konuştu. Nadi’yi anma törenine gazetemiz yazarlarından Şükran Soner, İdare Müdürü Hüseyin Gürer ve gazetemiz çalışanları katıldı. IŞIL ÖZGENTÜRK ? Baştarafı Arka Sayfada PKK kampında Alman hemşire Kandil Dağı’ndaki PKK kampına giren Alman Devlet Televizyonu, yaralanan teröristlere bakan ‘Medya’kod adlı Alman hemşirenin görüntülerini yayımladı Dış Haberler Servisi Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetiminin “ulaşamadığı” Kandil Dağı’ndaki PKK kampına giren Alman Devlet Televizyonu ARD, kampta yaralı teröristlere bakan bir Alman hemşireyi görüntüledi. Yabancı gazetecilerin uğrak yeri haline gelen Kandil’e giren ARD ekibi, elde ettiği görüntü ve izlenimleri “Weltspiegel” adlı bir programda yayınladı. Erbil’den araçla beş saat uzakta olduğu belirtilen PKK kamplarında teröristlerin sarp geçitlerde saklandıkları kaydedildi. Programda, PKK’nin ve son siyasi gelişmeler ve gerginliğin yaşanmaması halinde kamuoyunda unutulmaya yüz tuttuğu öne sürüldü. vaşta Kürtler için pek de bir şeye ulaşamadılar” denilirken, örgütün Türkiye ile bir savaşı ‘son fırsat’ olarak değerlendirmiş olabileceği belirtildi. Programda yer alan görüntülerde, dağda beyaz ve siyah boyalarla yapılan örgüt lideri Abdullah Öcalan resminin bulunduğu görülürken, PKK’li silahlı teröristler kameraların karşısında çatışma görüntüleri verdi. Alman Devlet Televizyonu’nun programında 10 yılı aşkın süredir örgütün içende yer alan ve ‘Medya’ kod adını kullanan PKK’li bir Alman hemşirenin görüntülerine de yer verildi. ‘Siviller de etkilenir’ Dağdaki yaralı teröristlerin yanı sıra komşu köylerdeki hasta çocuklara baktığı belirtilen Alman kadın terörist, Türkiye’nin olası operasyonu durumunda bölgedeki sivillerin de etkileneceğini iddia etti. ‘PKK yalnız kaldı’ ARD, “PKK terörist veya değil, her durumda yapayalnız kaldılar. 23 yıl süren sa Gelirler ve görürler ki, okul okula benzemez. Karşılarındaki neredeyse yıkılmak üzere olan bir binadır. Yılmazlar, köylüleri de yanlarına alıp yeniden duvar örerler, badana yaparlar, sandıklardaki önlükleri çıkarırlar, kolu bacağı kopmuş sıraları onarırlar ve okul zili çalar. Okulun 50’si kız 85 öğrencisi vardır. Ama kimselerin önlük, yaka alacak parası yoktur. Ama kimselerin ayakkabı alacak parası yoktur.. öğrencilerin yarısı, yırtık terlikleriyle kara bata bata okula gelir. Ayakları donar, sıcacık bir yer ararlar ama, okulun odunu yoktur. Ama kimselerin kitap, defter alacak parası yoktur. Ama kimselerin boya kalemi, resim defteri alacak parası yoktur. Ama kimselerin kalem açacağı, silgi alacak parası yoktur. Öğretmenler bir çare düşünürler ve Şemdinli’ye gidip bir internet kafeden adeta bir çığlık gibi yardım çağrısı atarlar. Çağrı şöyle başlar: “Biz Irak sınırındayız, yardım edin!” Ardından çocukların ihtiyaçları sıralanır: “Önlük, yaka, çanta, kışlık mont, ayakkabı, erkek pantolonu, kızlar için çorap, güzel yazı için resim defteri ve normal defterler, kalem, silgi ve resim boyası, kitap ve mümkünse eşofman...” Orda bir köy var uzakta.. kentlerde söylenen marşların ulaşmadığı, yalnız ve kimsesiz... Utanarak “Mümkünse bir eşofman” diye usulca seslenen bir köy... CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear