24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 KASIM 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Erdal İnönü demokrasilerde düşünce suçu diye bir kavrama yer olmadığına inanırdı Siyasetin ‘çağdaş, demokrat’ aydını rdal İnönü, gerektiğinde “çürük yumurtalara, atılan domateslere, yuhalanmalara” hedef olmanın da “demokrasiye dahil” olduğunu bilen gerçek bir demokrat aydındı. HEP’lileri TBMM’ye taşıyarak büyük siyasal bedeller ödedi, DEP’liler Meclis’ten atılma noktasına gelirken dokunulmazlıklarının kaldırılmasına “hayır” dedi. “Demokrasilerde ‘düşünce suçu’ diye bir şeyin olmaması gerektiğini” hep yineledi. Uzun tartışmaların ardından Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Ermeni sempozyumuna katılarak yuhalamaları, kendisine atılan yumurta ve domatesleri tek başına göğüsledi... Erdal İnönü’nün siyaset yaşamında Kürt konferansı ve HEP’lilerle ittifak önemli yer tutar. Paris’te yapılan Kürt konferansı SHP içindeki ay E ? HEP’le seçim ittifakı kararı, Erdal İnönü’nün siyasal yaşamının en önemli, en zorlu seçimlerinden biri oldu. ANAP iktidarı 1991 yılında erken seçim kararı alınca, seçimlere katılma olanağı bulunmayan HEP ile ittifak gündeme geldi. DEP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ‘hayır’ dedi S Çağrılan milletvekillerimizden konuşabildiklerim kaygılarımızı anlamış göründüler ve: SHP içindeki ayrışmanın ilk ‘Peki gitmeyiz!’ dediler. Ancak nasıl olduysa, işaretlerini verdi. Bu konferansa son anlarda bir karar değişikliği oldu. Merkez izinsiz olarak katılan 7 milletvekili, yürütme kurulunun toplantısında iken bir te17 Kasım 1989’da partiden ihraç lefon konuşması bize, bazı milletvekillerimizin İstanbul’dan son dakikada Paris uçağına binedildi. dikleri haberini getirdi. O anda ne kadar üzülla tartışınca, böyle geniş kapsamlı bir ulusla düğümü anlatamam. Bizim açımızdan, partirışmanın ilk işaretlerini verdi. Bu konferansa izinrarası konferansın yalnız kültür konusu ile sınır miz açısından, arkadaşlarımızın yaptığı, o kasiz olarak katılan 7 milletvekili, 17 Kasım 1989’da lı kalamayacağı sonucuna vardım. Böyle olunca da dar yanlış, o kadar ters bir hareketti ki, bunpartiden ihraç edildi. Erdal İnönü, “Anılar ve Düşünceler” adlı kitabında bu olayı şöyle anla ya gidip Türkiye’deki kültür zenginliğini ve gidecek milletvekillerimizin Türkiye’deki kamu dan sonra ne yapsak, nasıl davransak bu hauzaktan belki fark edilmeyen ama geçmişten oyu önünde çok müşkül durumda kalacaklarını tanın açtığı deliği onaramazdık.” tıyor: HEP’le seçim ittifakı kararı, Erdal İnönü’nün “ (...) Paris’teki konferansa çağrılan millet gelen kararlı bir uyum içinde hep birlikte de fark ettim. Genel merkezdeki ve grup yönetiminvekillerimizden birisi davet mektubunu bana mokrasimizi geliştirmekte olduğumuzu anlat deki arkadaşlarla yaptığımız görüşmeler sonun siyasal yaşamının en önemli, en zorlu seçimlegösterip ne düşündüğümü sorduğunda ilk tep maları faydalı olur diye düşündüm. Ama ko da hiçbir milletvekilimizin konferansa gitmeme rinden biri oldu. ANAP iktidarı 1991 yılında erkim olumlu oldu. Birkaç arkadaşımızın ora nu üzerinde biraz daha durup arkadaşlarım sini istemeye karar verdik. (...) ken seçim kararı alınca, seçimlere katılma olanağı bulunmayan Halkın Emeği Partisi (HEP) ile ittifak gündeme geldi. Erdal İnönü, çok tartışma yaratan bu süreci anılarında şöyle anlatıyor: “(...) Seçim hazırlıklarının bir hayli ilerlediği ve adayları belirleme aşamasına vardığımız günlerde HEP yönetiminin bizimle önemli bir konuyu görüşmek istediği haber aldık. Genel sekreterimizin yaptığı ilk görüşme sonunda anlaşıldı ki, bize getirdikleri öneri, HEP’ten ayrılıp SHP’ye girmek ve seçime bizim HP’den ayrılan bazı milletve yaşamının temel bir niteliği olduğudur. tır, zararlıdır, gerçeğe uymayan yoadaylarımız olarak katılmaktır. Bukilleri Demokrasi Partisi’ni Bu bakımdan düşünce suçu diye bir şe rumlarla doludur. Ama milletvekillenun üzerine kendilerine sorduk: (DEP) kurdular. Bu arada, yin demokrasilerde olmaması gerekti rinin bu yanlış fikirleri söyleme olana‘SHP’ye geçici olarak mı geliyorsunuz, DEP milletvekillerinin dokunul ğini, zararlı fikirlerin de söylenmesin ğını zorla ortadan kaldırırsak, bu fikirkalıcı olarak mı? Bizim adayımız olarak mazlıklarının kaldırılması için den korkulmamasını, zararlı fikirler lerin yanlışlığını vatandaşlarımıza göseçilirseniz, sonra tekrar bizden ayrılıp TBMM’ye fezlekeler geldi. Konu, söylenmeden hangi fikirlerin doğru nül rahatlığı ile kabul ettiremeyiz. HeHEP milletvekili olacak mısınız?.’ ‘HaAnayasa Komisyonu’nda görüşülür ve yararlı olduğunun anlaşılamaya pimizin ortak amacımız olan vatanın yır’ dediler, ‘kesinlikle hayır! Biz bu fırken Erdal İnönü çekimser kaldığı bir cağını, bu yapılmadan sağlıklı fikirle bütünlüğünü koruma davasına bu dosattan yararlanarak partimize dönmek milletvekili dışında, diğer DEP’lilerin rin toplumca içtenlikle benimseneme kunulmazlıkların kaldırılması nasıl istiyoruz. HEP, bizim için artık bitiyor. dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yeceğini, her zaman her fırsatta öne sür katkı yapar? Yararları mı, zararları mı Biz ayrıldıktan sonra HEP’in kapatılmakarşı çıktı: “Her zaman savunageldi düm. Dokunulmazlıkları kaldırılması daha fazla olur? Hem kısa vadeli, hem sını önereceğiz. Kalan arkadaşlar bunu ğim bir ülke, düşünce özgürlüğü önerilen milletvekillerinin sözle ve ya uzun vadeli bütün olası etkileri düşüyaparlar mı ya da ne zaman yaparlar binün demokrasinin ve daha zı ile açıkladıkları fikirlere hiçbir şe nüldüğünde zararın yarardan daha lemeyiz. Ama bizim HEP’e dönmemiz genel anlamda insan kilde katılmıyorum; bu fikirler yanlış çok olacağını görüyorum.” söz konusu değildir. (...) Parti meclisinin ilkesel onayını aldıktan sonra genel sekreterimize girişimlerine devam etmesi talimatını verdik. Çeşitli aşamalardan geçen, hatta bir ara kesilip tekrar başlayan görüşmelerden sonra, seçim kuruluna adayların bildirilmesine birkaç gün kala, olumlu sonuca varıldı. (...) Bu kararımız basında, SHP’nin ne pahasına olursa olsun oy kazanmak için HEP ile bir seçim ittifakı yaptığı şeklinde algılandı, yorumlandı. Karşımızdaki partiler tarafından da çok eleştirildi. Oysa ki, benim açımdan ve inanıyorum ki parti meclisindeki birçok üyenin açılarından, yaptığımız, sadece, aramızdan gereksiz yere ayrılmış arkadaşlarımızın partilerine geri dönmelerini ve böylelikle siyasal yaşamlarına olumlu bir şekilde devam edebilmelerini sağlamak için giriştiğimiz bir hareketti.” HEP ile yapılan ittifak, genel seçimlerde SHP’nin önemli ölçüde oy kaybetmesine yol açtı. Sosyaldemokratlar bu konuda sert suçlamalara hedef oldu, ancak İnönü hep bu kararının arkasında durdu. HEP’lilerin parlamento şansını iyi kullanamamasından üzüntü duydu. ? Paris’te yapılan Kürt konferansı Mezarcı’da da aynı tavrı sergiledi Erdal İnönü, aynı tavrı Hasan Mezarcı’nın dokunulmazlığının kaldırılması sırasında da sergiledi. Mezarcı’nın Atatürk’ü hedef alan sözlerinin siyasal görüşlerine taban tabana zıt olduğunu vurgularken “Atatürk ve arkadaşlarının Türkiye’de gerçekleştirdikleri devrimlerinin açtığı yolda yürüyen kuşakların yılmayan çabaları, bugün ülkemizde bütün kurum ve kurallarıyla işleyen bir çağdaş demokrasiyi hayata geçirmektedir. Böyle bir demokrasinin temel niteliklerinden biri olan düşünce özgürlüğü, tamamıyla karşısında olduğumuz fikirlerin bile söylenmesine izin vermekle kendini gösterir” diyordu. Atılan yumurtalar da demokrasiye dahil Erdal İnönü, gerçek bir demokrat aydın, çağdaş bir siyasetçi olarak “protesto hakkına” hep sahip çıktı. Sadece alkışları seven bir siyasetçi olmadı. Protestoların, yuhalanmaların, hatta atılan çürük yumurtaların da “demokrasiye dahil” olduğuna inandı. Sıvas’ta 33 aydının katledildiği dönemde Başbakan Yardımcısı idi. Bu nedenle sert eleştirilere hedef oldu. Ancak, yuhalanmaları, atılan taşları göze alarak Sıvas’a da gitti, cenazelere de katıldı. TCK’nin ünlü 141., 142. ve 163. maddeleri tartışılırken bazı kesimler “163. madde kalkmasın, din istismarcılığı artar” görüşünü savunuyordu. İnönü ise “Din istismarcılığı yapan siyasal propagandayı gene demokrasinin özgür ortamı içinde tartışarak etkisiz hale getirmek, zararlı dogmaları aklın ışığında aşmak zorundaydık. Bunu yapamadıkça demokrasimiz de, fikir yaşamımız da eksik, güdük kalacaktı” diyerek bu görüşlere karşı çıktı. Erdal İnönü, uzun tartışmaların ardından Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu’nda yapılan “İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” başlıklı konferansa dinleyici olarak katıldı. Diğer katılımcıların aksine ön kapıdan salona girmek istedi. Protestocular tarafından yolu kapatılarak engellenmek istenen, polis kordonunda içeri giren İnönü, ülkücüler tarafından yuhalandı. Başka bir grup da, “Sayın İnönü, o vatan hainlerinin arasına girmeyin” diye kendisine seslendi. İnönü ise “Bilimsel tartışmalardan korkmanın anlamı yok. Fikirleri tartışmaktan hiçbir şey olmaz. Korkmamalı. Tarihçiler fikirlerini söyleyecek, biz de dinleyeceğiz” karşılığını verdi. İnönü üniversiteden ayrılırken protestocular kendisine yumurta ve domates attılar. Kendisini hemen bir taksiye binip olay yerinden uzaklaştırmak isteyen polislere karşı çıktı, “Yürümek istiyorum” diyerek başı dik, tek başına uzaklaştı... DENEYEREK KANITLADI ? Ankara’da, 1997 yılında Sincan’da tankların yürüyüşü konuşulurken “Sıkılan macunu tüpüne geri sokamazsınız” değerlendirmeleri yapılıyordu. Oysa, İnönü bunun olanaklı olduğunu, deneyerek kanıtlayacaktı. Sincan’daki tanklar ve‘sıkılan macun’ rdal İnönü, “farklı” üslubu, renkli anekdotları ile hep gülümseten bir siyasetçi oldu. Ankara’da, 1997 yılında Sincan’da tankların yürüyüşü konuşulurken “Sıkılan macunu tüpüne geri sokamazsınız” değerlendirmeleri yapılıyordu. Oysa, İnönü bunun olanaklı olduğunu, deneyerek kanıtlayacaktı. Bu deneyimini anılarında şöyle anlatıyor: “Ankara’da 4 Şubat 1997 akşamı bir milletvekili arkadaşımla yemek yiyoruz. Sohbet bir gün önce Sincan’da tankların eğitim yürüyüşüne geldi. Arkadaşım, ‘Ben kaygılıyım, işler iyi gitmiyor. Babanızın bir sözü vardır, iyi bilirsiniz. 27 Mayıs ihtilalinden sonra ordu ile siyaset ilişkileri hakkındaki görüşlerini şöyle belirtmişti: Diş macunu tüpünden çıkarsa bir daha yerine sokamazsınız. Bütün yapacağınız o bölümü kesip atmaktır... Şimdi E BAŞSAĞLIĞI Değerli bilim insanı, ilkeli bir siyasetçi ve sorumluluk sahibi devlet adamı Sayın Prof. Dr. ERDAL İNÖNÜ’yü kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ailesinin, dostlarının ve tüm ulusumuzun başı sağ olsun. Malatya Atalar (Haçova) Köyü Dernekleri ve Vakfı o noktaya mı geldik’ diye kaygılarını dile getirdi. Ben, ‘Merak etme daha oraya gelmedik. Bu bir uyarıdan ibaret. Çeşitli kesimlerden gelecek böyle uyarılar sayesinde o söylediğin noktaya hiç gelmeyeceğiz’ dedim. Üç gün sonra İstanbul’daydık. Sabahleyin banyoda dişimi fırçalamak için diş macunu tüpünü elime aldım. Baktım içinde çok az kalmış ve plastik tüp daha da esnek hale gelmiş. Tüpü sıktım, kalan biraz macun çıktı. Ama nasıl olduysa bu macunu fırçanın üzerine koyamadan tüpü gevşettim ve macun tekrar tüpün içine girdi. Tüpün esnekliği bu beklenmedik sonucu sağlamıştı. İşte buradaki örnekte tüpten biraz çıkmış olan macun, tüp dikkatle gevşetildiğinde tekrar içine girebiliyordu. Adeta bir uyarı görevi yaptıktan sonra tekrar eski durumuna dönmüş oluyordu. Dolayısıyla, bu bugünkü aşamada Sincan’daki geçiş olayını anlatmak için arkadaşımın verdiğinden daha iyi, daha doğru bir örnekti. 1960’tan beri geçirdiğimiz deneyimlerle demokratik yapımızın kazandığı esnekliği daha iyi yansıtabiliyordu.” CUMHURİYET 09 K S Ü R E C E K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear