24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2007 ÇARŞAMBA 14 Cazın yetenekleri İstanbul’da ? Kültür Servisi Dünyanın en saygın müzik okulu Berklee’ye bağlı olan Paris’teki American School of Modern Music’te okuyan dört genç cazcının kurduğu “Donuts Quartet” adlı topluluk Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı kapsamında bu akşam ve yarın Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda konser verecek. KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr İDSO’nun bu haftaki solisti Gülsin Onay ? Kültür Servisi İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın 30 Kasım Cuma 19.30’da ve 1 Aralık Cumartesi 11.00’de Atatürk Kültür Merkezi’nde Alexander Rahbari yönetiminde vereceği konserlerin solisti piyano sanatçımız Gülsin Onay. Onay’ın Camille SaintSaens’ın 2. Piyano Konçertosu’nu yorumlayacağı konserlerde, orkestra ayrıca Cemal Reşit Rey’in ‘Enstantaneler’ adlı yapıtıyla Piyotr İlyiç Çaykovski’nin 5. Senfonisi’ni seslendirecek. (0 212 243 1068 / www.mybilet.com) NG Fotoğraf Yarışması sonuçlandı ? Kültür Servisi National Geographic dergisinin bu yıl ikincisini düzenlediği Uluslararası Fotoğraf Yarışması’nın dünya finali sonuçlandı. “Hayvan” dalında Li Feng, “İnsan” dalında JeanClaude Louis, “Manzara” dalında Dorothy Campbell, “Foto öykü” dalında Tian Li birinci seçildiler. Türkiye ayağında “İnsan” dalında birinci olan Ceren Karaçayır da yarışmada ikinci seçildi. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Abidin Dino Sergisi Cumhuriyet’ten bu yana gelişen çağdaş sanat ve edebiyat birikimimiz ne denli yüceltilse azdır. Cumhuriyet kuşakları, içinde yaşadıkları türlü güçlüklere karşın ülkemizin en ilerici ve aydınlık yüzü olabilmeyi başardılar. Her birinin yaşamöyküsü bugünün ve geleceğin kuşakları için altın değerinde dersler içeriyor. Bu çok önemli sanatçılardan biri de uğradığı baskılar sonucu, tıpkı Nâzım Hikmet ya da pek çok başka aydınımız gibi yaşamının yarısını yurtdışında geçirmek zorunda bırakılan Abidin Dino. Abidin Dino, ölümünden on dört yıl sonra ülkesinde, yaşamının çeşitli dönemlerinden zengin örneklerden oluşan büyük bir sergiyle anılıyor. Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki sergiye “Abidin Dino Bir Dünya” adı verilmiş. Gerçekten de yirminci yüzyılın büyük dünyalarından biriydi Abidin Dino. On yedi yaşında ilk desenleri, karikatürleri yayımlanmaya başlamıştı dergilerde. Bir yıl sonra Nâzım Hikmet’in Sesini Kaybeden Şehir (1931) adlı şiir kitabı onun resimleriyle çıkacaktı. Yirmi bir yaşında Atatürk’ün isteğiyle sinema öğrenimi görmek üzere Leningrad’a gidecekti. 1938’de ülkesine döndüğünde farklı sanat dallarında ürünler veren bir sanatçı olmanın ötesinde, ülke ve dünya sorunlarının ayrımında, toplumu aydınlatmak için her olanağı deneyen çok yönlü bir kültür insanıydı. 1941’de Adana’ya sürgüne gönderildiğinde, Yaşar Kemal’i tanıdı, bu büyük yazarımızın gelişimine katkısı oldu. Ülkesinde en sık başına gelen şey, atölyesinin polisçe basılıp resimlerinde, heykellerinde orakçekici andıran figürlerin aranması oldu. 1950’lerin başında artık ülkesinde yaşama ve çalışma olanaklarının kalmadığını görerek Fransa’ya yerleşti. Buradaki yaşamı, bir dünya sanatçısının yaşamıdır. Bir yandan sergiler açtı, 1966 Dünya Kupası maçlarının belgesel filmini çekti, öte yandan ülkesinin sanat ve kültürünün bütün dünyada temsilciliğini yaptı. Abidin Dino’nun çok önemli bir özelliği de örgütlü sanatçı örneği oluşudur. İdeolojik bağımlılığı olmasına karşın sanatçı bağımsızlığını koruyabilmiş ender sanatçılardan biridir. Sanatçının, yaratmak için yönlendirilmeye değil, özgürlüğe gereksinimi olduğunun bilincindedir. Sosyalist uygulamanın çökmesinden sonra, dünya görüşünde bir değişiklik olmaması, insanoğlunun toplumcu geleceğine inanması, bu alandaki güçlü kişiliğinin bir göstergesidir. ??? Abidin Dino’nun çok yönlülüğü, onu yalnızca resimleriyle sınırlı kalarak anlamamıza engel olur. Açılan büyük sergi, bu çok önemli kültür adamımızın genç kuşaklarca keşfi için bir başlangıç oluşturabilir. Hemen ardından kitaplarına dönmek gerekir. Can Yayınları şu günlerde onun dört kitabını birden yayımladı: “Kısa Hayat Öyküm”de kendi kaleminden yaşamöyküsü, “Sinan”da Mimar Sinan için biçtiği düşsel bir yaşamöyküsü, “Yeditepe Öyküleri”nde 1930’ların İstanbul’undan izlenimleri, “Sensiz Her Şey Renksiz”de eşi Güzin Dino ile mektupları okunabilir. “Kültür, Sanat ve Politika Üstüne Yazılar” (Adam Yayınları), “Nâzım Üstüne” (Yapı Kredi Yayınları) kitapları da onun düşünce ve sanat dünyasını tanımak için önemli yapıtlar. Zeynep Avcı’nın derlediği “A’dan Z’ye Abidin Dino” ise bütünlüklü bir yaklaşım için yardımcı olabilir. Ölümünden iki yıl önce yayımlanan ‘Eller’ adlı kitabının son sayfasında şöyle yazmıştı: “Nâzım’ın ünlü dizesi soruyordu bana: Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? Yapamam elbet! Fakat resim çizebilmek ne büyük mutluluk! Çizmek, bana ayrılan boyut’u çizmek.” Abidin Dino, yeryüzünde kendisine ayrılan zamanda öyle bir resim yaptı ki, mutluluğun da mutsuzluğun da sınırlarını aşıp, insanlara büyük, bütünlüklü bir hayatın örneğini verdi. Onun bu kalıtı, hayatı ve dünyayı tanımaya çalışan herkesin yol göstericilerinden biri olmayı sürdürecek. turgay@fisekci.com Mevlana Yılı dolayısıyla bestelenen ‘Arar’ yüzeyselliğiyle düş kırıklığı yarattı Gençlerden yeni bir deyiş bekliyoruz emal Reşit Rey Konser Salonu’nundaki vazgeçilmez dinletilerden birisi Akbank Oda Orkestrası’nın Cem Mansur yönetimindeki konserleridir. Bu konserlerin öteden beri özelliği, şefin yaptığı giriş konuşmasında çalınacak yapıtları, bestecileri ve tarihin içinde onların yerini saptamasıdır. Her konserin tematik bir başlığı, çoğunlukla da dünya çapında bir solisti olur. Bu kez Mevlana’nın 800. doğum yılı, ülkesine çağ atlatmış Finli besteci Sibelius’un 50. ölüm yıldönümüyle örtüştürülmüş. Ve genç bestecimiz Can Aksel Akın’ın Mevlana’dan esinli yapıtı “Arar” C da programa katılmıştı. Yapıt 2007 UNESCOMevlana Yılı etkinlikleri çerçevesinde Allegro Vivo Uluslararası Müzik Festivali için bestelenmiş. Büyük bir merakla yeni bir bestecimi zin getireceği taze soluğu beklemeye koyulduk. Oysa Sibelius’un o derin polifonisi, katman katman yoğunluk içindeki gizemsel yapıtları arasında Akın’ın bestesi bir yoksulluk manzarası çiziyordu: Yüzeysel, hiçbir yenilik getirmeyen, solistlerin adıyla öne çıkan bir çalışma. Emirgân’da Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki sergi 27 Ocak’a dek görülebilir Abidin Dino: Bir dünya SELCEN AKSEL erginin adı ‘Abidin Dino: Bir Dünya’... Bugüne çok şey bırakmış biri Abidin Dino. Yaşamı, duruşu, sanatıyla, yaşayarak gördüklerine tanıklığını, yaratıcılığıyla damıtarak sunan biri. Bugünün gözünden bakıldığında da görülüyor; bu dünya kalabalık, bu dünya yalnız, bu dünya umutlu, bu dünya gerçekçi, dünyaya açık, halktan yana, kendi toprağına açık. Bu dünya çizgili, yazılı, sözlü, eylemli... Emirgân’daki Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki sergi, Dino’nun yaşadıklarını ve sunduklarını derliyor geniş bir seçkiyle... Bir belgesel gibi, fotoğraflarla ve açıklamalarla, ülkemizden ve dünyadan dostlarıyla, söyledikleriyle, en çok da çizdikleri ve boyadıklarıyla karşımızda. Yoğun ve incelikli bir emeğin ürünü olan sergide Ferit Edgü’nün, yakın zaman‘Hücre’195560, tuval üzerine yağlıboya. Öner Kocabeyoğlu koleksiyonu, İstanbul. da kaybettiğimiz Samih Rıfat’ın, Nazan Ölçer’in de ğım Anadolu insanının ger yor... Bizim yazınımız için çok şey yapmış emeği var. Sanatçının ‘Elçeğini...” Ya da “Gerçeklik biri olarak, hemen İnce Memed’i, Yunus Emler’inden farklı dönemledenen şey bana hep masalsı, rin yağlıboya çalışmalarına Güzin Dino’ya göre Abidin Di hatta olanaksız görünmüş re’yi nasıl Fransızcaya çevirdiğini anlatmauzanan sergi, onun “yalnız no, “İçinde tutamadığı her şeyi re tür. Gerçek aynı zamanda ya başlıyor. Bir şiirin inceliklerini, İnce Meca bir ressam” olmadığını simleriyle ortaya koyuyordu” . gerçek dışıyı da içerir. Ger med’in destansı üslubunu anımsayınca gülümsüyor. O günlerin genç Türk yazınından vurguluyor başka örneklerçek dışı da gerçekliktir... Şöyle; Dino’nun çektiği filmler de gösteriliyor. le söyleyeyim, gerçeklik, düşsellikle bü halk şiirine uzanıyoruz Güzin Dino’yla. Sergi için Türkiye’ye gelen sevgili eşi Gü tünleşir, düşsellik de gerçeklikle”... Ve Bir bütün olarak kültür tarihimize baktızin Dino’nun dediği gibi “öyle doğmuş bi “Türkiye’de her zaman büyük bir kıvanç ğımızda, toplumsal açıdan da önemli bir süri” o. Serginin çok iyi hazırlandığını düşü la sergiledim resimlerimi...” Güzin Dino’ya rece sanatçının yaşamından ve gözünden tanüyor Güzin Hanım. Abidin Dino’nun ya soruyoruz, siz de kendi deyişinizle “Yurtdı nıklık ediyor bu sergi. Ve, yapılacak ne çok şamında resme neden bu kadar çok yer ayır şında Türkiye’yi yazdınız” diye. “Evet” di şey olduğunu anımsatıyor... dığını sorduğumuzda, daha küçücükken yaptığı resimleri anlatıyor; ve yaşadıkça o resimlere her şeyin girdiğini, inandıklarının, inanmadıklarının... Dünya sanatı, yazını ve düşününü yakından izleyen biri olarak, kimi zaman “bir at arabasındaki resimlerin aslında ne kadar önemli olduğunu” söyleyerek Kültür ServiÖyküm’, ‘Sihalk sanatına dikkat çektiğini... Bugün önsi Can Yayınlanan’ ve ‘Yedicü ve mücadeleci birer isim olarak tanıdığırı, Abidin Ditepe Öykülemız, bir dönemin birçok aydını ve sanatçısı no ’nun 4 kitabıri’ adlı kitaplagibi... “İçinde tutamadığı her şeyi kâh davnı ‘Abidin Dino rı yer alıyor. ranışı, kâh resimleriyle ortaya koyuyordu, Kitapları’ başlı‘Yeditepe ökütabiatı böyleydi” diyor. “İlgisiz kalamığı altında yayımleri’, Dino’nun yordu, etrafında ve dünyada olup bitenladı. ‘Abidin Dino Kitapları’nda Güzin ardında bıraktığı ‘kâğıtlar’ arasında bululere karşı tepkileri oluyordu, hassas biriyDino ve Abidin Dino’nun ‘Sensiz Her Şey nan iki kısa film öyküsüyle ilk kez yayımdi...” Renksiz’, Abidin Dino’nun ‘Kısa Hayat lanan üç öykü eşliğinde sunuluyor. Ne diyordu geçmişte Abidin Dino... “Sanki resmettikçe görüyordum içinde yaşadı S Neyzen Kudsi Erguner ve giderek parlayan kemancımız Atilla Aldemir, yapıtın solistleriydi. Neyin mikrofonla çalınması doğal olarak diğer solo çalgı olan kemanı ve orkestrayı arkaya itti. Ney, zaten başlı başına gizem içeren bir çalgı. Besteci ney solosuyla giren çalışmasında, diğer çalgıları ve keman soloyu onun tınısıyla örtüştürebilmek için önce tüm yaylılara raslamsal kaydırmalar yaptırmış, ardından tekdüze, uzun seslerle bir zemin oluşturmaya çalışmış. Tüm dikkatimiz neye odaklanmışken bir süre sonra keman solo da vızıltı halinde yükselen bu yaylı kaydırmaları bir ucundan yakalayıp kendini gösteriyor. Ve bir türlü bu iki solist ne aynı dokuda, ne de aynı anlatımda buluşabiliyorlar. Aslında kemanın solo çalgı olarak ortaya çıkmasını gerektiren bir durum da yok; o partileri, yetenekli bir başkemancı da çalabilir. Ney ise otantik kimliğinden hiç ödün vermeden baştan sona odak noktası oluyor. Şimdi bu DoğuBatı bireşimi (sentezi) dediğimiz şey mi? Eğer güçlü bir polifonik doku örülemiyorsa, neden Batı tipi oda orkestrasının çalgıları kullanılmış? Eğer bu 21. yüzyılın yedinci yılının sonunda yazılmış bir yapıtsa ve bir bireşim peşindeyse neden ney hâlâ otantik haliyle korunmuş da, ondan elde edilebilecek yeni tınılar aranmamış? Türkiye’de ta 1920’lerden beri pek çok kez yapılmış denemelerin bile gerisinde kalan bu yapıtın ardından, bis olarak, daha da kolay hazırlanmış bir düzenleme çıktı karşımıza: Mevlevi ayininin sonundaki Ferahfeza saz semaisi, birbirine koşut üçlüler halinde bir düzenlemeyle bütün yaylı çalgılara yayılmıştı. Ney ise yine kendi başına söylemini sürdürüyordu. Kudsi Erguner’in varlığı, ney gibi kültürümüzde klasikleşmiş bir sazın kullanımı, Atilla Aldemir gibi uluslararası bir yeteneğin sahneye çıkması, dinletinin alkış almasının başlıca nedenleriydi. Yarın öbür gün aynı yorumcular bulunmadığında bu çalışma acaba ne kadar etkin olabilir? Sonraki kuşaklara nasıl bir örnek olarak kalabilir? Can Aksel Akın, besteci rahmetli Cenan Akın’ın ve piyano pedagogu Nazan Akın’ın oğlu. Müzik dolu bir ortamda yetişmiş; Mimar Sinan Konservatuvarı’nda Hasan Uçarsu’nun sınıfından mezun olmuş, 2005’te Viyana Müzik Üniversitesi’nde Erich Urbanner’in kompozisyon sınıfından master derecesi almış. Halen aynı üniversitede Türk müziği dalında doktora çalışması yapıyor. Böylesi zengin birikimli bir ortamın sahibi ve Avrupa’nın ortasında yaşayıp dünyayı izleme olanağına sahip bu genç sanatçıdan yeni bir deyiş beklerdik. Gelecek sefere, diyoruz. MRE ELİVAR’IN SESİZ YÜRÜYÜŞÜ Emre Elivar, bestecisine sadık kalmaya kendini adamış bir piyanist. Popülist dalgalanmalara kapılmadan, yaptığı işi sessizce ve sağlam yapmak peşinde. Bu hafta sonu değerli şef Gluşenko’nun yönettiği İDSO eşliğinde onu Brahms’ın 1. Piyano Konçertosu’yla dinledik. Piyanonun akort sorununa karşın yumuşak tuşesiyle incecik işlemeler, güzel renkler çıkarttı. Sonra da TED Koleji’nin İstanbul’daki 10. yıldönümü kutlamasında bir resitalini izledim. Yine kendi ilkelerine bağlı yapıtlar seçmiş, Liszt’in gizemli Consolation’ları, Beethoven’in Op.109 Sonat’ı ve Brahms’ın Op. 117 İntermezzolarıyla baştan sona derin bir program oluşturmuştu. Emre’nin şimdiki hedefi yeni kayda aldığı Beethoven’in son üç sonatını ve Diabelli Çeşitlemeleri’ni ünlü bir etiketle piyasaya sunmak. www.evinilyasoglu.com Aurata Beşlisi Boğaziçi’nde ? Kültür Servisi Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Salonu Klasik Müzik konserlerinin bu akşamki solistlerinin her birisi, kendi dallarında dünyanın en büyük yarışmalarını kazanmış ve halen en önemli sahnelerinde çalan sanatçılar. Ortak paydaları ise her birinin ARD (Alman Radyo Televizyon) yarışmasının birincisi olmaları. Özgür AydınTürk (piyano), Keisuke OkazakiJapon (keman), Naoko ShimizuJapon (viyola), Jing ZhaoÇinli (viyolonsel), Nabil ShehataMısırlı (kontrabas) çalıyorlar. Beşlinin adı AURATA, “altın alabalık” anlamına geliyor. Programda romantik oda müziği örneklerinden Brahus’ın 1. Piyanolu Dörtlüsü ve Schubert’in Alabalık Beşlisi yer alıyor. Konser saat 19.30’da başlıyor. (0 212 359 67 03) E Can Yayınları’ndan dört kitap K Â M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K ‘YENİ METİN YENİ TİYATRO’ İş Sanat’ta Brezilya esintileri Kültür Servisi Bossa nova ve samba ritimlerini Fransızcayla birleştiren, pop şarkıları Latin Amerika tarzında yorumlayan Brezilyalı şarkıcı Bïa, 6 Aralık Perşembe akşamı saat 20.00’de İş Sanat’ta bir konser verecek. Konserde sanatçıya gitarda Sidney Rodrigues, basta Josué Domingues ve vurmalı çalgılarda Dada Viana eşlik edecek. (212 316 10 83) Oyun yazarlarına açık alan... Kültür Servisi GalataPerform ve Diğer Şeyler Topluluğu tarafından düzenlenen “Yeni Metin Yeni Tiyatro” tasarısının ilk etkinliği, Eril Şerbetci ve Özlem Saraç’ın birlikte kaleme aldıkları “Üvey İkizim” adlı oyunun okuması. Bu akşam ve yarın akşam saat 20.00’de GalataPerform’da gerçekleşecek olan okumalardan sonra her iki gece de oyunun yazarlarıyla birer söyleşi düzenlenecek. Okuma tiyatrosunda Beyti Engin, Aslı Şahin, Sanem Öge ve Yaman Ceri yer alıyor. (http://www.galataperform.com) CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear