28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2007 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y B Y Y Y Y B B 16 16 20 21 23 22 21 20 21 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B B B B PB B PB S B 20 19 19 14 15 17 14 15 22 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB PB PB PB S 25 25 19 22 17 20 10 10 9 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun batı kesimleri parçalı çok bulutlu, Marmara’nın batısı ve kıyı Ege yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışlar Marmara’nın batısı ve Kuzey Ege kıyılarında etkili olacak. Yurdun doğu kesimlerinde yer yer sis görülecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K Helsinki PB Stockholm B Londra B Amsterdam B Brüksel B Paris B Bonn PB Münih K 2 0 2 7 8 7 6 5 5 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K 5 K 3 B 11 K 2 K 3 K 9 PB 12 Y 19 B 2 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm K 3 B 12 PB 2 B 17 PB 16 B 10 PB 17 B 23 B 23 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Bu açıklamalarda kurulduğu günden beri bu parti ve milletvekillerinin, DTP’nin ve ondan önceki aynı yönde hareket eden partiler gibi, PKK’yi bir terör örgütü olarak ilan etmemeleri eksiklik. Bir başka eksiklik; pekâlâ DTP’yi kapatmayalım. Ne ki PKK amaçlarını siyasallaştıran, Türkiye’yi terör örgütünün yanı sıra bölünmeye sürükleyecek siyasal örgütsel gelişmeler karşısında ne yapılacağını açıklamamaları… Denemeler bir partiyi kapatmanın hiçbir alanda yararlı sonuçlar vermediğini kanıtladı. RTE’yi ve onun dar kadrosunu laik Cumhuriyetin başına bela eden ve tek başına iktidara getiren süreç; 1970’lerde Milli Nizam Partisi’nin, daha sonra aynı amaçları gerçekleştirmek için kurulan diğer partilerin kapatılmasıyla başladı ve bugünkü sonuca ulaştı. Sorun o hale getirildi ki, partisini kapatmakla Kürt sorununu geldiği noktada tutmak ya da daha ileri aşamalara gitmesini engellemek olanaksız artık. PKK terörünü lanetlemekle de iş bitmiyor. Partiyi kapatmakla da… Devlet, devlet ise hiç değilse bu sorunda sağ sol demeden birlikte ulusal bir çözüm aramak zorunda. DTP’yi kapattın, terör silah bırakacak mı? DTP’yi kapattın, siyasal yanı gelişe gelişe parlamentoya kadar giren siyasal terör sonuçlanacak mı? Kendimizi aldatmayalım. ??? DTP, Kürdistan sevdasına kapılan Batı devletleriyle ve parti kapatılmasına sıcak bakmayan Avrupa Birliği’nden (ABD’den) destek alacağını biliyor. Resmi açıklamalarında bu noktaya değiniyorlar. Ağızlardan düşürmedikleri slogan, Kürt sorununun demokratik yollardan çözümlenmesi… Bunu sağlayacak yolun diyalogdan geçtiğini söylüyorlar. Ne ki artık Kürt sorununu temsil eden siyasal akım, demokratik açıdan Kürtlere ne olanak verilirse verilsin doyurucu bulacak konumda değil. Devletle pazarlığa oturduktan sonra… etnik hakların özerkliğe kapıyı aralayacak kimi isteklerde bulunmaya hazırlanıyorlar. Özerkliğin arkası nereye varacak, kestirmek olanaklı mı? Değil! Bin yıldır başka devletlerin, (en az 500 yıl Osmanlı’nın ve son olarak TC’nin) tebaası olarak yaşayan Kürtler için, bağımsız bir Kürt devleti kurmak ve onun sınırları içinde yaşamak kaçırılmaz bir fırsat. Üstelik ABD gibi Kürt sorununa bizim gibi bakmayan bir büyük devletin varlığı ve Barzani ile başlayan desteği söz konusu oldukça... ??? Cumhuriyetin bütünlüğünün söz konusu olduğu günlerde kamuoyunu CHP’de “sağ kol” konusu meşgul ediyor. Fakat kimileri birlikte yıllardır diz dize çalıştıkları, 1992’den beri neredeyse içtikleri su ayrı gitmeyenler liderden koparken insan mantığına, sağduyusuna, hatta siyasal etiğe öylesine aykırı açıklamalarda bulunuyorlar ki; bu davranışları partiliyi de partisizi de budala yerine koymak anlamına geliyor. Bir partide 22 Temmuz seçimlerindeki yenilginin sorumluluğu tek bir yöneticiye yüklenebilir mi? Yenilgiyi hazırlayan nedenlerde lider, evet baş sorumludur ama sorumluluk tek bir kişiye yüklenebilir mi? Yenilgide yönetici kadronun hiç mi hiç sorumluluğu yok? Partinin üst kurullarında seçimlerden önce ve sonra sorumluluk almış, hatta ve hatta lider yardımcılığı, partinin üst yönetim kurullarındaki organlarda liderle birlikte görev yapanlar veya aday listelerinde seçilemeyecek yere konulduğu için birden muhalefete geçenler… Ne yazık ki batan gemide kaptanı yalnız bırakmanın yolunu, sorumluluğu suçlayan ifadelerle tek bir kişiye, lidere yüklüyorlar. Yenilgiden yönetici kadronun her biri lider kadar sorumludur. Üstelik Türkiye’nin AKP karşısında, üstüne üstlük parlamentoda iktidar çoğunluğunun yerine göre MHP veya DTP ile işbirliği yaptığı bir süreçte, zaten kamuoyunda sarsıntıya uğrayan, baştan aşağı değiştirilmesi gerektiği inancı ile kan yitiren parti çalkantılar içine atılıyor. Beraber geldik, birlikte gideriz diyemiyorlar. AKP’nin tercihi Araplar ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY lerin adresi İslam ülkeleri olacak. Burslardan bir kısmının müracaatları dün itibarıyla bitti ve mülakatlar başladı, bir kısmına ise başvurular sürüyor. Burslar, İslam ülkeleri tarafından Türkiye’yle yapılan ikili anlaşmalar doğrultusunda sağlanıyor. Duyuru, bilgilendirme ve öğrenci seçimi ise bakanlık tarafından yapılıyor. Mülakatlar, MEB Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştiriliyor. Buna göre; Ürdün, Mısır, Tunus, Suriye ve Kuveyt’e Arapça ve Arap edebiyatı öğrenmek için lisans son sınıf ya da lisans mezunu öğrenciler gönderilecek. Kuveyt’e 4 kişi “Arap Dili ve Edebiyatı Bursu” ile gönderilecek. Süresi 8 ay ve üzeri olacak bursa başvurular noktalanırken, dün ise mülakat yapıldı. Ürdün’e 45 kişi Burs kapsamında Kuveyt Üniversitesi’nde Arapça dil eğitimi alınacak. Suriye bursundan yararlanmak için ise üniversitelerin Arap dili ile ilgili bölümleri ya da ilahiyat fakültesi son sınıfında okumak veya mezun olmak gerekiyor. Başvurular biterken, mülakat da yarın gerçekleştirilecek. Bursla 14 kişi bir yıl süreyle Şam Arap Dili Enstitüsü’nde Arap Dili ve Edebiyatı eğitimi alacak. Tunus bursunun başvuruları ise 26 Kasım’a kadar sürecek, mülakat 29 Kasım’da yapılacak. Kapsam ise 10 ay süreli 10 kişilik araştırma bursu ve bir ay süreli 10 kişilik yoğunlaştırılmış Arap dili yaz bursu olacak. Araştırma bursu için gidenler İslam kültürüne ilişkin çalışma da yapacak. Araştırmanın hangi üniversite ya da kurumda yapılacağı, Tunus hükümeti tarafından belirlenecek. Yoğunlaştırılmış Arapça bursu çerçevesindeki dersler ise Tunus El Manar Üniversitesi Habib Burgiba Yaşayan Diller Enstitüsü’nde verilecek. Mısır bursu da 8 ay süreli 5 kişilik araştırma bursu, 3 ay süreli 15 kişilik Arap dili yaz bursunu kapsıyor. Başvurular 30 Ka sım’da sonlanacak, mülakat ise 3 Aralık’ta yapılacak. Ürdün bursu kapsamında ise 45 kişi bir öğretim dönemi süresince Arapça eğitimi alacak. Başvurular 25 Kasım’da noktalanacak, mülakat 27 Kasım’da yapılacak. Derslerin Ürdün Üniversitesi Dil Merkezi’nde yapılacağı burs, üniversitelerin Arap dili ile ilgili bölümlerinde ya da ilahiyat fakültesinde son sınıfta olan ya da buraların mezunu öğrencilere verilecek. Endonezya ve Arabistan da var Endonezya hükümeti tarafından da “Darmasiswa Burs Programı” açıldı. Yararlanabilmek için MEB yerine Endonezya Büyükelçiliği’ne başvuruda bulunulması gereken burs, 2008 2009 Akademik Yılı için geçerli olacak. Burs programı kapsamında ülkeye gidenler, “Endonezya dili, sanatı ve el sanatları ile müziği hakkında çalışma” yapacak. Endonezya, dünyada en fazla Müslümanın yaşadığı ülke. Gelecek yılki burslara ilişkin şimdiye kadar belirlenen ülkeler arasında Rusya, Norveç ve Finlandiya da bulunuyor. Yurtdışında akademik eğitim için verilecek bir diğer burs ise “İslam Kalkınma Bankası (İKB) İleri Teknoloji Burs Programı” olacak. Doktora ve doktora sonrasını kapsayan bursa başvurular 25 Aralık’ta bitecek. Yararlanacaklar ise Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından seçilecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, aktif siyasete başlamadan önce merkezi Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde bulunan İslam Kalkınma Bankası’nda 8 yıl ekonomist olarak çalışmıştı. Zamları protesto “Geleceğimizi istiyoruz İstanbul İnisiyatifi” üyeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) toplu taşımada zam yapmasına tepki gösterdiler.“2 saat içerisinde beş aktarma”nın imkânsızlığını savunan protestocular, öğle saatlerinde Tünel’de “Aktardım 5 kere pamuk eller ceplere”, “Akbil zamları geri çekilsin”, “İndirme bindirme belediyesi”, “Topbaş bize muhallebi aktar” yazılı pankart ve dövizlerle toplandılar. Halk Kültür Merkezleri de Taksim’de benzine, simide, toplu taşımaya ve çeşitli tüketim maddelerine yapılan zamları simitlerle protesto etti. Gösteride zamların geri alınması istenerek, “Temel ihtiyaçlara yapılan bu zamlar, açlık ve yoksulluk sınırının çok altında yaşayan yoksulların yaşama hakkının gasp edilmesidir” denildi. (VEDAT ARIK) 2006 bursları Geçen yıl verilen burslara bakıldığında ise bu yıl İslam ülkelerinin ağırlıkta olduğu daha çarpıcı şekilde görülüyor. Buna göre 2006 yılında verilen yabancı ülke bursları arasında İslami kesimden sadece “Bangladeş İslamî Teknoloji Üniversitesi Bursları” ile “Pakistan Bursu” yer almıştı. Burs sağlanan diğer ülkeler ise şöyleydi: “Tayland, Slovenya, Avustralya, Meksika, İtalya, Belçika, Danimarka, Romanya, Rusya, Estonya, Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan, Bulgaristan, Çin, Slovakya, İsveç, Polonya, Kore, İsrail ve Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Uluslararası Yaz Okulu.” Clark: Alt düzey PKK’lilerin silahlarını bırakmaları sağlanmalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 yıl önce kurulmuş olan DTP hakkında kapatma davası açmak için acele etmekten yana değildi. Görünen o ki, son kongre kararları ve burada yapılan değerlendirmeler dosyayı taşırdı! Tartışılan bir konu: DTP, kapatılmayı mı istiyor? Sonuç olarak evet. Neden? 1 22 Temmuz’da hedeflediği oyun yarısını alabildi. Bu durumda gördü ki, Güneydoğu seçmenini yakın gelecekte blok olarak kendi ekseninde tutması zorlaşacak. Tabanı tutmak için radikalleşmeyi yeğledi. 2 DTP’nin hedeflerinden biri; dünyaya, Türkiye’de demokrasinin olmadığını kabul ettirip zemin edinmek. Meclis çatısı altında olması, bu yöndeki anlatımını güçleştiriyor. ??? DTP’liler kapatılma davası müjdesini aldıktan sonra yaptıkları değerlendirmede, Meclis zeminini sonuna kadar kullanacaklarını söyleyip eklediler: “Parti kapatmalar çözüm değildir. Bugüne kadar kapatıldı da ne oldu? Bizim zaten yeni partimiz hazır.” Özünde doğru. Parti kapatmak çözüm değil. Bu saptamanın ardından soralım: Acaba sürekli kapatılan partinin kopyasını kurmak, çözüm mü? Sonuç ortada... İktidar konuya nasıl yaklaşıyor? AKP’nin söylemi de özünde DTP gibi; parti kapatmak çözüm değil. DTP’li milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına da karşı çıkan Başbakan Erdoğan’ın gerekçesi şu: “Meclis’ten atarsak dağa çıkarlar!” AKP, tamamen kendi hedefleri doğrultusunda DTP’ye sürekli sıcak yaklaşıyor. Zira bu durum, AKP’nin Güneydoğu’da oy almasını sağlayan etkenlerden biri. Ancak Erdoğan’a şunu da sormak gerek: Tamam, dağa çıkmasınlar... Ama Meclis’i dağ başına çevirmek kabul edilebilir mi? DTP’nin rehber olarak terör örgütünü seçmesi, terörü kınamaması bize bu soruyu sordurtuyor! Meclis’in dağ başına dönmesi toplumu ne hale getirir? ??? Ekimdeki terör azgınlığının ardından bu köşede şu öneriyi getirmiştik: AB ülkeleri terörle nasıl mücadele ediyorsa, terör karşısında ne tür yasalar çıkarıyorsa biz de aynısını yapalım! Çünkü AB bu konuda milim taviz vermiyor. Öneriyi geliştirelim: Bir siyasi partinin terör örgütüyle bağlantısı saptandığında AB ülkeleri ne yapıyorsa biz de onu yapalım. İşte 3 örnek: 1 İspanya’da bugüne kadar toplam 836 kişinin ölümünden sorumlu tutulan ETA’nın 4 Ağustos 2002’de 2 kişiyi öldürmesinin ardından, ETA ile bağlantılı Herri Batasuna (Halk Birliği) Partisi terörü kınamadı. Faaliyeti 3 yıl durduruldu. Kuşku devam edince bütün büroları kapatıldı. 2 Fransa’da Korsika’nın bağımsızlığını isteyen hareketin partileşmesine baştan izin verilmedi. 3 İngiltere IRA’ya, ancak silahı kesinlikle bıraktığını açıklamasının ardından uzun yıllar sonra parti kurma izni verdi. Tek bir silahlı eylem kuşkusunda dahi partinin kapatılacağı açıklandı. Türkiye eğer terörle mücadele kaygısını AKP’ye anlatabilirse, yukarıdaki örnekler bağlamında AB’ye de anlatabilir! Eski NATO komutanı af istedi ANKARA (ANKA) Eski NATO Başkomutanı Orgeneral Wesley Clark, Kuzey Irak işgalinin Türkiye’nin sorunlarının çözümünde doğru yanıt olmadığını ileri sürerek düşmanı bölmek için alt düzey PKK’lilerin silahlarını bırakmalarını ve topluma yeniden kazandırılmalarını sağlayacak bir af ilan edilmesini ve Iraklı Kürt liderler dahil, “dörtlü” görüşmelerin yapılmasını istedi. Wesley Clark, Financial Times gazetesinde yayımlanan “İşgal, Türkiye’nin sorunlarına yanlış yanıt” başlıklı makalesinde sınır ötesi operasyon konusunu ele aldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı George W. Bush arasındaki görüşmeye dikkat çeken Clark, işbirliğine dayalı bir çözümün askeri operasyonun gerçekleşmesini önleyeceğini ileri sürdü. PKK saldırıları nedeniyle Türklerin öfkeli ve “savaşa hazır” olmasının anlaşılabilir olduğunu belirten Clark, “Ancak savaş hiçbir zaman basit değil” dedi. ankcum?cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK Bu dünyada hâlâ umut var! ? Baştarafı Arka Sayfada BAŞBAKAN ERDOĞAN Emekli paşalara ‘sus’ emri ? Baştarafı 1. Sayfada ‘Dağları değil şehri tercih etsinler’ İstanbul Haber Servisi Çek Cumhuriyeti ve Azerbaycan ziyaretlerini tamamlayarak Türkiye’ye dönen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DTP hakkında “temelli kapatılması” istemiyle açılan davanın “yürütme olarak kendileri dışında” olduğunu belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çek Cumhuriyeti’ne, ardından da Azerbaycan’a düzenlediği ziyaretini tamamlayarak dün Türkiye’ye döndü. Ziyarete ilişkin bilgi veren Erdoğan, DTP’nin kapatılması istemiyle açılan davaya ilişkin soruları da yanıtladı. Erdoğan hükümet olarak görevlerinin, demokratik bir ortamı güvence altında sürdürebilmek olduğunu söyledi. “Sınır ötesi operasyonla ilgili olarak silahların bırakılmasından yana olduğunuzu söylemiştiniz. Bu ifadenizi açar mısınız?” sorusuna karşılık Erdoğan şunları söyledi: “Ya bunlar silahları bırakarak dağları değil, şehri tercih edecekler ve siyasal platformda gerekli olan yarışı sürdürecekler veyahut da şu andaki durumlarını tercih edecekler. İstiyoruz ki, demokratik bir mücadele yolunu seçmek; ne eli silahlı olmaktır, ne silahların çeşidine müracaat etmektir ne de silahlı olan veya silahlı eylem yolunu seçenlerle birlikte olmaktır.’’ yaptığı dönemde bulunduğu görev ve görev yerleri hakkında beyanat veren, yazı yazan veya sair surette açıklamada bulunan, astlıküstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak açıkça aşağıla yıcı söz ve davranışta bulundukları çeşitli komutanlık ve resmi kaynaklardan intikal eden bilgi ve belgelerden tespit edilenlerin, orduevleri, askeri gazinolar ve diğer askeri sosyal tesislere girişleri Genelkurmay Başkanlığı’nca geçici veya sürekli olarak yasaklanabilecek. Özellikle Doğu ve Güneydo ğu’da görev yapmış olan emekli askerlerin son dönemde sınır ötesi operasyona ilişkin değerlendirmeleri dikkat çekiyordu. Dikkat çeken açıklamalar Ayrıca eski Genelkurmay Başkanları’nın değerlendirmeleri de geçen günlerde basında yer almıştı. Yine önemli görevlerde bulunmuş bazı emekli askerlerin görev yaptıkları dönemlere ilişkin kritik bilgileri açıklamaları da dikkat çekiyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ da KKTC’nin 24. Kuruluş Yıldönümü resepsiyonunda sınır ötesi operasyona ilişkin olarak televizyonlarda yapılan yorumları eleştirmişti. CELAL TALABANİ ABD’li gazeteci Marcus: IRAK HÜKÜMETİ ‘Türkiye vuracak’ Dış Haberler Servisi Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta PKK’ye yönelik bir sınır ötesi operasyonunun “neredeyse kesin” olduğunu söyledi. Kuveyt ziyareti sırasında açıklamalarda bulunan Talabani, Türkiye’nin düzenleyeceği herhangi bir operasyonun sınırlı olacağını ve bu operasyonun, “Ankara’nın ne Irak ne de Kürtlerle ilişkilerini” etkileyeceğini belirtti. Talabani, TürkiyeIrak görüşmelerinde, sınır ötesi operasyonun sadece PKK’nin bulunduğu bölgeleri kapsayacağı mesajı verildiğini de vurguladı. Barzani ile Öcalan anlaştı Haber Merkezi Amerikalı gazeteci Aliza Marcus, Abdullah Öcalan’ın, Irak Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesud Barzani ile 1993 yılında kamplarını Kuzey Irak’a taşıma konusunda anlaşma yaptığını, Türkiye’nin Kuzey Irak’ı sorun olarak görmekte haklı olduğunu ve teröristlerin Kuzey Irak’taki üsleri olmadan çok zor ayakta kalabileceğini söyledi. Barzani’nin yıllar önce yaptığı anlaşmadan pişmanlık duyduğundan emin olduğunu söyleyen Marcus, “Kuzey Irak olmadan PKK’nin ayakta kalması çok zor’’ diye konuştu. Zaman istediler BAĞDAT (AA) Irak, terör örgütü PKK’nin faaliyetlerini kısıtlamaya yönelik tedbirleri uygulamak için Türkiye’den zaman istedi. Irak hükümet sözcüsü Ali el Debbağ, Bağdat’ta gazetecilere yaptığı açıklamada, “Türkiye, PKK’nin faaliyetlerinin sınırlanması için adımların atılmasına izin vermeli, bu adımlar sadece iki haftadır işliyor’’ dedi. “Türkiye’nin tek taraflı hareketinin kabul edilemez olduğunu’’ söyleyen El Debbağ, “Kapasiteleri ölçüsünde Türkiye’ye yardım etmeye çalıştıklarını’’ söyledi. Bu aylarca sürdü ve sonunda insan figürlü yüzlerce resim figürsüz hale geldi ve eski yerlerine asıldı. Taliban askerleri, müfettişleri yapılan operasyonu asla anlamadılar ve yıllar sonra Asefi, Kâbil’de Taliban tehlikesi geçtiğinde yeniden müzeye gitti, elinde bez, resimlerdeki kendi yaptığı suluboya darbelerini sildi, insan figürleri yeniden ortaya çıktı. Resimler kurtulmuştu.. eğer o günlerde yakalansalardı Asefi ve yardımcısını bekleyen, ölümdü. Sırada Ulusal Film Arşivi’nin kurtarılma hikâyesi vardı.Ulusal Film Arşivi çalışanları, Afgan tarihini adeta yok etmek için elinden geleni yapan Taliban’ın hedefinde film arşivinin de bulunduğunu tahmin edebiliyorlardı. Toplam dokuz kişiydiler ve ölüm pahasına filmleri korumaya yemin ettiler. Taliban’a önce gereksiz kopyaları verdiler ve Taliban askerleri bunları sevinç nidaları atarak arşivin bahçesinde yaktılar, arşiv çalışanları gereksiz kopyalar bile yanarken gözyaşlarını tutamadılar. Bir şeyler yapmaları gerekiyordu.. Taliban başka filmler de istiyordu, hepsini istiyordu. Bunun üzerine arşiv binasında gizli bir bölüm yaptılar ve 2 bin 900 tekerlek filmi tek tek buraya taşıyıp, kapısını tuğlayla ördüler. Daha sonra duvarı boyadılar ve yeni boyanın anlaşılmaması için de koridorun o bölümündeki ışıklandırmayı ustaca kararttılar. Defalarca binaya girip çıkan Taliban askerleri gizli odayı farketmediler ve gene yıllar sonra, arşiv çalışanları tehlikenin geçtiğini görüp duvarı yıktılar, filmlerine kavuştular. Şimdi bu filmler büyük bir kısmı Taliban tarafından tahrip edilmiş Afgan tarihinin tek belgeleri. Şimdi Afgan gençleri kendi tarihlerini, kültür miraslarını bu filmleri izleyerek yeniden öğreniyorlar. Arşiv çalışanlarına sorular soruluyor: “O günlerde yakalansaydınız ne olurdu?” Onlar büyük bir sadelik içinde yanıtlıyorlar: “Hepimizi öldürürlerdi.” Soruyorlar: “Korkmadınız mı?” Yanıt gene çok sade: “Bu arşiv Afganistan’ın kalbiydi, o kalbin durmasına izin veremezdik.” Belgesel bittiğinde bu kez sevincimden ağlıyordum.. insanoğlunun çetin sınavlarda ne kadar insan olduğunu bir kez daha düşünüp “Bu dünyada hâlâ umut var” diye haykırıyorum! isilozgenturk@gmail.com CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear