26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 EKİM 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Isınma nedeniyle 40 yılda 3 Van Gölü kadar su kaybettiğimizi saptayan TÜSİAD, politikacıları duyarsızlıkla suçladı 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER 1 derecelik ısı 1 milyar YTL T arım ve gıda sanayiinin Türkiye ekonomisinde ve sosyal yapısındaki önemine karşılık, sektöre yıllardır hâkim olan kısa vadeli bakış açısı ve uygulanan popülist politikalar, artık sektörün rekabet gücünü tehdit ediyor. Referandum Çıkmazı Erdoğan hükümeti, AKP, “Zararın neresinden dönülürse kârdır” hesabı ile anayasa referandumu düzenlemesinden “11. cumhurbaşkanı” maddesini çıkarmayı denemek istiyor. Muhalefet partilerinin bu konuda verecekleri desteğe güveniyor. Ancak çok geç; eldeki metne göre başlamış seçimde gümrük kapılarında oy kullanmış olanlar var. Onların oylarını yakmak, çözüm yolu olarak görülmek isteniyor. “Nasılsa referandumlarda katılımın zorunlu olmadığı...” tezi ile hukuka aykırı bu durumun görmezlikten gelinebileceği savlanıyor... Seçilmiş 11. cumhurbaşkanının yeniden referandumla seçilmeye kalkışılmasındaki garabet durumdan çıkışta bir çözüm, cansimidi gibi bir durum, denize düşenin yılana sarılması durumu ortaya çıkmış bulunuyor. Sanki 11. cumhurbaşkanı kaosundan kurtulmakla iş bitecekmiş gibi.. 7 yıllığına seçilmiş cumhurbaşkanının görev süresinin 5 mi, 7 mi olacağı tartışması var. Seçim takvimi sürecinin bu anayasa değişikliği ile bu parlamento dönemine nasıl uyarlanacağı tartışması var. Malum “Eski anayasa ve yasaya göre seçilmişler için eski düzenlemeler geçerlidir” demekle bu işlerin içinden çıkılamıyor. Çünkü referanduma konu olan yeni anayasal düzen değişiklikleri, takvim olarak devam etmekte olan bir sürecin içine giriyor. Daha bir çoğunluk ağırlıklı hukuk görüşü, yeni anayasa takviminin seçilmişler için işleyeceği yolunda. Buna göre cumhurbaşkanının görev süresi beş yıl olacak, ama ikinci kez aday olma hakkı da bulunacak. Seçim takvimi de yeni anayasanın öngörülerine göre düzenlenecek.. Başbakan ErdoğanGül ikilisinin, AKP’nin siyaseten bir güç gösterisi, sonuçlarını düşünmeden ortaya attıkları referandum başlıklı anayasa değişikliklerinin son zamanlarda çok tartıştığımız çelişkileri, yaratacağı kaoslar aslında buzdağının sadece su üzerinden görünen yüzü. İlke taslaklar, metinler ortaya çıktığında Cumhuriyet gazetesi asıl tehdit, kaos sonuçları üzerine kamuoyunu uyarmaya çalışıp durmuştu. Kulak asan olmamıştı. Şimdi ise düşünülmeden sürdürülen inat uğruna gündeme gelen referandumun bu trajikomik hukuk karmaşası sonuçları tartışılırken, bütünü üzerinden ortaya çıkacak sorunlar, yaratacağı asıl kaoslar, karabasan hiç dillendirilmiyor gibi... ??? Ayvalık’tan Ertan Abalı 24 Eylül tarihinde tüm Cumhuriyet yazarlarına gönderdiği uyarı mektubunda işte bu gerçek karabasanı anımsatıyor; bizleri, işin özüne ilişkin zamanında yaptığımız uyarıları yeniden gündeme getirmediğimiz için haklı olarak eleştiriyor; şimdilerde sadece cumhurbaşkanının referandumla seçilmesi olarak tartışılıp algılanan anayasa değişikliği metninin Türkiye’nin anayasal, parlamenter düzeni, rejimi üzerinde yapacağı temel değişikliklerin, taşların yerlerinden oynatılmasının sonuçlarının gündem dışında kalmasından duyulması gereken kaygıyı anımsatıyor; cumhurbaşkanının seçimle getirildiği başkanlık sistemine geçiş düzeni ile mevcut parlamenter düzenimiz arasındaki çelişkiyi; referandumla seçilmiş cumhurbaşkanının parlamenter düzen, başbakan üzerindeki gücünün, güçler, yetkiler çatışması sonuçlarını; başkanlık sisteminde parlamentonun gücünün kırılmasını, seçilmemişlerle yönetim gücünün, olanağının ortaya çıkmasını; üniter devlet yapısından federal, konfederal devlet yapısına atlayışı... Seçim öncesi, Meclis’te seçtirilememiş Gül’ü cumhurbaşkanı seçtirme adına önü arkası hesaplanmadan, cumhurbaşkanını halka seçtirmek gibi bir savla ortaya atılmış, tümü ile var olan anayasal düzen, parlamenter düzenle, iktidarın icraat yetkileriyle çatışan bir metinle referanduma gidiyoruz. Üstüne üstlük, AKP kendi kuralları, zamanlaması içinde belirlediği 22 Temmuz seçimleri sayesinde, Gül’ü inatla, dayatmayla cumhurbaşkanı seçtirme projesini parlameto içinde çözmüşken. Gerekçeleri bu idiyse, bu tümü ile sorunlar yumağı anayasa değişikliği metninde, referandumda neden diretmekteler? Gerçek maksatları açıklanmamış olanlar değilse... Başbakan Erdoğan, yine laik cumhuriyet değil, bal gibi de ılımlı İslam düzeninin yaşam biçimi haline getirilmesinin dayatılması olan bol şovlu iftar yemeklerinde, kameralar karşısında bağıra bağıra referandumun hukuk kaosu olan çıkmazlarında kendine göre reçeteler dayatıp duruyor. Yetinmiyor, yine seçimin hemen arkasından, fırsat olarak gördüğü, yine başından sonuna anayasal hukuk düzeni ile çatışan, İslami düzene geçişin yollarını açan yeni anayasa hazırlıklarını bu ülkenin tüm güçlerine dayatmaya bakıyor. AKP’nin laik cumhuriyet, Atatürk devrimlerini oradan buradan, her yerden kırmaya çalışan anayasanın tümünü içeren anayasa değişikliği dayatması bir yanda, yama olarak düşünülmüş referandumlu anayasa değişikliği öbür yanda. Devleti ele geçirme operasyonlarında, “Domuzdan ne koparsak kârdır” mantığı ile, şeytana papucu ters giydirecek kurnazlıklar içinde, takıyyenin, hilenin her yolunu kullanmaktan çekinmiyorlar. Gidişten kaygı duyan, ancak paramparça, örgütsüz, kafaları çok karışık çoğunluğu yenmenin tam zamanı, fırsatı olduğunu düşünüyorlar. Bu aymazlık böyle gerçekten sürüp gidebilir mi? soner@cumhuriyet.com.tr V erim düşüşü nedeniyle, ekonomiye sıcaklık artışının maliyeti ağır. Özellikle, kışlık olarak ekilen tahıllarda rekolte düşüşü nedeniyle, bu ürünleri kullanan sektörlerde hammadde sıkıntısı baş göstermekte. M eteorolojik kuraklığın tarımsal kuraklığa dönüşümünü kaygıyla izlemek yerine, tarım ve gıda sanayiinin geleceğe nasıl hazırlanacağına ilişkin çalışmalar yapılmalı. Ekonomi Servisi TÜSİAD Sanayi, Hizmetler ve Tarım Komisyonu Başkanı Dr. Erdal Karamercan, küresel ısınmanın olumsuz etkilerinden ilk etapta Türkiye’nin de yer aldığı Akdeniz kuşağının etkileneceğini belirterek “1 derecelik sıcaklık artışı bile, verim düşüşü nedeniyle, ekonomiye yaklaşık 1 milyar YTL’nin üzerinde zarar vermekte. Buğdayda kuraklığa bağlı ortalama verim düşüşünün de yüzde 1015 civarında olduğu hesaplanıyor. Türkiye’nin tahıl ambarı olarak ün salan Konya’da ise bu oranın yüzde 3035’e kadar düşmesi söz konusu” dedi. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından Ceylan Otel’de düzenlenen “İklim Değişikliği: Türk Tarımı ve Gıda Sektörü” konulu seminerde konuşan Karamercan, araştırmanın sonuçlarını açıklarken şu noktaları vurguladı: Politikacılar duyarsız: Tarım ve gıda sanayiinin Türkiye ekonomisinde ve sosyal yapısındaki önemine karşılık, sektöre yıllardır hâkim olan kısa vadeli bakış açısı ve uygu ‘Kaygılanma yerine önlem alalım’ TÜSİAD, gelişmeleri kaygıyla izlemek yerine önlemler alınmasını önerdi. Karamercan, yapılması gerekenleri şöyle özetledi: “Meteorolojik kuraklığın tarımsal kuraklığa dönüşümünü kaygıyla izlemek yerine, tarım ve gıda sanayiinin geleceğe nasıl hazırlanacağına ilişkin çalışmalar yapılmalı. Durumu tüm boyutlarıyla açıkça ortaya koyacak bilimsel çalışmalardan yararlanarak tarım ve gıda sanayiinde iklim değişikliğine uyum politikaları geliştirmeliyiz. Hava sıcaklığındaki artışın hangi bölgede, hangi ürünü nasıl etkilediğini belirleyerek ürün desenlerini yeniden değerlendirmeli ve gıda sanayiimizi de bu doğrultuda şekillendirmeliyiz.” lanan popülist politikalar, artık sektörün rekabet gücünü tehdit etmektedir. Benimsenen çevre politikalarının olumluolumsuz sonuçları ancak yıllar sonra ortaya çıkmaktadır. Bu gerçek ise konunun politikacılar tarafından göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Maalesef bugün yaşadığımız sorunların temelinde bu olgu yatıyor. 2100’de dünyanın 3’te 1’i çöl olacak: BM İklim Değişikliği Son Değerlendirme Ra poru’na göre, önlem alınmazsa, 2100 yılında dünyanın üçte biri çöle dönüşebilecek. 2080’e kadar 200600 milyon insan açlık, 13 milyar insan da susuzluk tehdidi altında olacak. Koç, dünya ArGe listesinde EN FAZLA YATIRIM YAPAN 1000 ŞİRKET ARASINDA Koç Holding’in amiral gemisi Arçelik de cirosunun yüzde 1’ini ürün geliştirmeye ayırıyor. Uzun süre Arçelik ArGe direktörlüğünü sürdüren, bir süre önce de ArGe’nin de bağlı olduğu ürün direktörlüğüne gelen Şemsettin Eksert, aynı zamanda patent şampiyonu olan Arçelik’in başarısını disiplinli çalışmaya bağlamıştı. BRÜKSEL (AA) Koç Holding, dünyada ArGe’ye en fazla kaynak ayıran ilk bin şirket arasında 736’ncı sırada yer aldı. AB Komisyonu’nun ArGe Yatırımları 2007 araştırmasına göre Koç Holding 2006 yılında ArGe yatırımlarını, bir önceki yıla göre yüzde 15.9 artırarak 62.51 milyon Avro’ya yükseltti. Türkiye’den yine Koç Holding’in iştiraklerinden Ford Otomotiv, AB şirketleri hariç tutulduğunda 28.81 milyon Avro’yla dünyada ArGe’ye en fazla yatırım yapan 892’nci şirket oldu. Geçen yıl dünyada en fazla ArGe yatırımını, 5.76 milyar Avro’yla ABD’li ilaç devi Pfizer gerçekleştirdi. PİYASALAR TEPETAKLAK Almanya’nın önde gelen grupları, Türkiye’ye dönük orta dönem stratejilerini açıkladı Dolar çöktü, borsa rekorda Ekonomi Servisi Uluslararası piyasalarda dolar düşmeye devam etti. Merkez Bankası’nın faiz indirimi yapacağı yönündeki beklentilerin artmasıyla doların değer kaybı yurtiçinde de sürdü. Dün güne 1.2000 YTL düzeyinden başlayan doların, gün içinde 1.1820 YTL’ye kadar düşerek Haziran 2001’den beri en düşük düzeyini görmesi üzerine, MB 9 Ekim’den itibaren günlük döviz alım miktarını, toplamda maksimum 45 milyon dolardan 90 milyon dolara çıkardı. MB’den yapılan açıklamada, “Önümüzdeki dönemde döviz arzına ilişkin gelişmeler yakından takip edilerek öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda günlük ihale ve/veya opsiyon tutarlarında önceden duyurularak her iki yönde de değişiklik yapılabileceği gibi, gerek duyulursa ihalelere kısa ya da uzun süreli olarak ara verilebilecektir” ifadelerine yer verildi. Dolar kuru günü 1.1840’la noktaladı. İMKB 100 Endeksi yeni bir rekora koşarak, günü yüzde 3.42 artışla, 56,792.97 puandan kapattı. Audi ve VW fabrika kuracak MURAT KIŞLALI BERLİN Deutsche Post Yönetim Kurulu üyesi Werner Scheller, Türkiye’deki demiryolları ve PTT özelleştirmesiyle ilgilendiklerini açıkladı. Volkswagen Yönetim Kurulu üyesi Michael Kern, Türkiye’ye fabrika yapmalarının gündemlerinde olduğunu belirtirken Audi de iki fabrika yatırımının sırada olduğunu açıkladı. Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TATSO) yeni yönetim kurulu dün ya ? Audi’nin 2010 yılına kadar kuracağı üç fabrikanın yatırım tutarının 120 milyon Avro, istihdam edilecek sayının da 1200 kişi olduğu belirtildi. pılan seçimlerle belirlendi. Yönetim kurulu üyelerinin belirlenmesinin ardından, oda seçimleri için Berlin’de bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu bir basın toplantısı düzenleyerek yeni yönetim kurulu üyelerini basına tanıttı. Yöneticileri arasında Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nın üyelerinin de bulunduğu Almanya’nın önde gelen gruplarının Türkiye’ye dönük stratejileri şöyle: Volkswagen: Türkiye’deki ortakları Doğuş Grubu’ndan çok memnun olduklarını belirten Volkswagen Yönetim Kurulu üyesi ve Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyesi Kern, Türkiye’de fabrika kurmalarının gündemlerinde olduğunu belirterek “Bu konunun pozitif sonuçlanacağını düşünüyorum” diye konuştu. Deutsche Post: Genel Müdür Scheller, Türkiye’de demiryolu ve PTT özelleştirilmesiyle ilgili gelişmelerle ilgilendiklerini açıkladı. Audi: Türkiye’de faaliyet gösteren 5 fabrikasıyla otomobil koltuğu üretimi yapan Audi Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Rolf Köniks, 2010’a kadar Türkiye’ye 2 yeni fabrika kuracaklarını söyledi. Şu anda fabikalarında 2 bin kişinin çalıştığını belirten Köniks, “2010 yılına kadar dünyadaki fabrika sayımızı 83’ten 100’e çıkaracağız. Bu kapsamda Türkiye’ye de 3 fabrika kuracağız” dedi. Köniks, Türkiye’de kurulacak fabrikaların yatırım tutarının 120 milyon Avro olacağını belirtirken, yeni fabrikalarda 1200 kişiyi istihdam etmeyi planladıklarını söyledi. Metro: İstanbul’da açılan Media Markt’ın açılışında yaşanan izdihamla gündeme gelen Metro Grubu’nun Halkla İlişkiler Sorumlusu Dr. Rainhardt Leoprechting, Türkiye’ye yatırım yapma kararı aldıklarında artık kimsenin bu kararı sorgulamadığını belirtti. DİSK BAŞKANI ÇELEBİ OLEYİS’e baskıya tepki İstanbul Haber Servisi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Conrad Otel uyuşmazlığında, Türkiye Otel, Lokanta ve Eğlence Yerleri İşçileri Sendikası’nın (OLEYİS) Çalışma Bakanlığı’na yetki tespit talep başvurusunun ardından, Beyoğlu 2. İş Mahkemesi’nin keşif kararı, sendikaya tebliğ dahi edilmeden kayıt fişleri ve karar defterlerinin incelenmek istemesini kınadı. Bu durumun sendikal hak ve özgürlüklerine karşı bilinçli bir uygulama olduğunu savunan Çelebi, kararın “hukuka aykırı” olduğunu belirterek konuyu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Komisyon Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı’na taşıyacaklarını belirtti. BAKAN ÇAĞLAYAN: TESK yasası değişecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin 2005’te çıkardığı ve Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu’nun da (TESK) aralarında bulunduğu oda başkanlarının bu görevi üst üste en fazla 2 yılla sınırlayan yasanın Anayasa Mahkemesi’nden dönmesinden iki yıl sonra yeni Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, TESK yasasının mutlaka yeniden düzenleneceğini söyledi. Esnaf odalarına üyeliği kolaylaştıracaklarını belirten Çağlayan, TESK’te yönetici olanların milletvekilliği gibi görevlere seçilmeleri durumunda görevlerinin kendiliğinden sona ermesine yönelik bir düzenleme de getirileceğini ifade etti. Tüm maaşlar bankaya yatacak ANKARA (AA) Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, önümüzdeki dönemde bütün ücretlerin bankaya yatırılmasının zorunlu hale getirileceğini bildirdi. Unakıtan, kayıt dışı istihdam ve vergi kaçağı ile mücadeleye dönük yeni tedbirlerin uygulamaya konulacağını, bu çerçevede, ücretlerin bankacılık sistemi kanalı ile çalışanlara ulaştırılacağını söyledi. Maliye Bakanı, ‘’Sosyal Güvenlik Kurumu, bu sistem üzerinde çalışıyor. Bu uygulama ile hem istihdam kayıt altına alınacak ve primler ödenecek, hem de bizim vergi gelirlerimiz artacak’’ dedi. Kamu sendikaları hükümetle uzlaşamadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamu sendikaları ile hükümet arasında devam eden toplu görüşme süreci, idari ve sosyal haklar ile ilgili yapılan toplantının ardından son buldu. İdari ve sosyal haklar konusunda da ortaya net bir sonuç çıkmadı. Din görevlilerinin fazla mesai ücretleri, yapılacak çalışma sonrasında belli olacak. Memur sendikaları ve Kamu İşveren Kurulu’nun, Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu başkanlığındaki toplantısının ardından konuşan KamuSen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, “Uz laştırma Kurulu kararı üzerine bir mutabakat sağlanması mümkün olmadı. 140 YTL artış talebimiz maalesef 78 YTL civarında kaldı. İşçi ve memur ücretleri arasındaki ortalama fark yüzde 2’nin üzerine çıkabilecektir” dedi. Seçimden önce yapılan toplu iş sözleşmelerine paralel bir ücret artışının Bakanlar Kurulu’nca gerçekleştirilmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu talebinde bulunduklarını ifade eden Akyıldız, bu talebe olumlu cevap beklediklerini söyledi. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear