28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2007 PERŞEMBE 16 Sıcak Gülhan Elmas: Çankaya Köşkü’nde şehit ailelerine iftar verilmiş. Teröristlere sıcak takip yok, şehit ailelerine sıcak çorba var!” Yağmur Ekim Erdoğan’la Öcalan’ın görüşleri benziyormuş... “Sayın!” DEMOKRASİNİN ırzına sadece darbe yapılarak geçilmez. Demokrasinin ırzına, demokrasiyi gizliaçık emellerinize alet ederek de geçebilirsiniz; aynen İslamcı iktidarın yaptığı gibi. 21 Ekim’deki anayasa değişikliğine ilişkin halkoylaması, demokrasinin uğradığı tecavüzün en somut göstergesidir ki bugün ortada aynen zinanın inkâr edilemez şekilde yani tam “iş üstünde” saptanmasını tanımlayan “cürmümeşhut” durumu vardır. Şu hale bakın: Anayasa değişikliği, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngörüyor. Halkın oyuna sunulan değişiklik paketine halk “evet” derse 9 Aralık’ta falan 11. cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerekiyor. İyi de 11. cumhurbaşkanı Meclis tarafından seçildi. Halk, 11. cumhurbaşkanını nasıl seçecek? DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Cürmümeşhut Tam bir komedi: 11. cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yolunda Meclis’te oy kullananlardan dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bu karardan bir süre sonra yine Meclis tarafından 11. cumhurbaşkanı seçilmiş; 11. cumhurbaşkanı etiketi ile oraya buraya gidiyor; kararnameler imzalıyor. Demokrasi, çadır tiyatrosuna düşmüş! Güler misin, ağlar mısın, yoksa Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın’ı çadırın ortasındaki sahneye mi davet edersin: “Hele bir halk oylaması yapılsın; oylama sonucunda 11. cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kabul edilirse, halkın verdiği bu kararın CHP’de kılıçlar çekilmiş... Ne zaman kınına girdi ki! Alıştırma Zehra Top: “Meclis’in açılış davetine milletvekili eşlerinden sadece yedisekiz türbanlı katılmış. Toptan olmaz tabii; kurbağayı haşlar gibi alıştırıyorlar!” uygulanıp uygulanmayacağına o zaman karar veririz.” Sonuca göre karar verecekler. Halk da bu oyunun içinde figüran muamelesi görecek! Halka figüran muamelesi yapılacaksa, halk oylaması neden yapılıyor? Bir yandan da Başbakan RTE, halkı oylamaya katılıp “evet” demeye çağırıyor ve “12. cumhurbaşkanını halkın seçeceğini” söylüyor. Haydaaa! Sayı saymasını mı bilmiyor yoksa Meclis’ten geçirttiği anayasa değişikliğinden mi haberi yok! Sadaka paketleriyle beslediğin, yere göğe sığdıramadığın halk, “11. cumhurbaşkanını ben seçeceğim” dedikten sonra sen 12. cumhurbaşkanından nasıl söz edebilirsin birader... Kızma birader ama “cürmümeşhut” halinde yakalandın! Roth, ‘Kirli Savaş’ Dedi!.. Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eşbaşkanı ve de AlmanTürk Parlamenterler Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Claudia Roth bir öfkelenmiş ki sormayın… Şu sözler ona ait: Barışı teşvik etmeyen biri varsa o da Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tır… Ağır değil mi?.. Ancak Roth, bununla da yetinmemiş, içini tamamen boşaltmış: Türk Silahlı Kuvvetleri barışa hizmet etmiyor… Demokratik Toplum Partisi (DTP) ile PKK’yi aynı kefeye koymaktan vazgeçelim. Konuşması bana 1994 olaylarını hatırlattı. O zaman da Leyla Zana gibi Kürt milletvekilleri Meclis’e girmişti, ama sonra tutuklanmıştı. Sonra da kirli bir savaş yaşanmıştı. Büyükanıt’ın, demokratik yollarla seçilmiş politikacıları Meclis’ten kovma girişiminde bulunduğunu görüyorum… Uzun süredir Avrupa Birliği cenahından böyle zehir zemberek, böyle direkt hedef gösteren bir açıklama gelmemişti. Yıllarca, binlerce şehit, on binlerce kayıp verilerek yapılan teröre karşı mücadelenin “kirli bir savaş” olduğunu da Roth Hanım sayesinde öğrenmiş olduk!.. Şimdi de DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün aynı zaman dilimi içinde böylesine değerli bir desteği arkasında hissetmenin hazzıyla söylediklerine bakalım: Birileri rahatsız oluyor diye düşüncelerimize zincir vurmayacağız.. ??? Peki, bu arkadaşları ve de onları destekleyen işbirlikçi kalem takımını bu denli öfkelendiren neydi?.. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın 1 Ekim günü Harp Akademileri’nin açılışında yaptığı konuşmaydı. Ne demişti Büyükanıt? Bir DTP milletvekilinin konuşmasını gündeme getirmişti: “Biz PKK’ye terör örgütü diyemeyiz. Terör örgütü dersek biz sizleşiriz” diyordu. Bunun hukuk içerisinde mutlaka çözüm bulması lazım. Çünkü on binlerce Mehmetçiğimiz dağlarda terörle mücadele ederken bu ülkenin başşehrinde bu lafların söylenmesi hazindir ve buna tedbir alınması gerekir. Peki, kim diyordu bu “hazin” sözleri? Bir değil ki pek çok!.. Ama biz sonuncusuna, Büyükanıt’ın işaret ettiğine bakalım; bu lafları DTP Milletvekili Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Barosu’nun Alman Heinrich Böll Vakfı’nın desteğiyle düzenlediği “Türkiye’de Kürtler: Barış süreci için temel gereksinimler” toplantısında söyledi… Biliyorum, siz şimdi “Bir Alman vakfının taa Diyarbakır’da, hem de siyasetin göbeğinde ne işi var” şeklinde fanteziler geliştireceksiniz… Bence hiç zahmet etmeyin, ülkenin dört bir tarafında her türden “toplantı” düzenlemek serbest. Çünkü bu topraklar, bu beyzadelerin babalarının çiftliği!.. Benim takıldığım, milletvekilinin gayet açık bir biçimde dile getirdiği iki sözcük: Biz sizleşiriz!.. Ne kadar açık, ne kadar net! Adam daha ne söylesin?.. Geçen hafta Kara Kuvvetleri Komutanı Başbuğ, “bölgede yeni aidiyet arayışları yaratmaya çalışanlardan” söz ederken tam da bu durumdan söz ediyordu. Arşivime baktım, son üç sene içinde Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde kotarılmaya çalışılan “Barzanileştirme operasyonundan” bıktıracak denli çok söz etmişim. ??? İşte içerideki işbirlikçilerle dışarıdaki efendileri Büyükanıt’ın bu karşı çıkışına köpürüyor, öfkeden deliye dönüyorlar… Hiç sıkılmadan, “Genelkurmay Başkanı siyaset yapıyor” diyorlar, “TSK barış istemiyor” diye suçluyorlar, “kirli savaş” karalamasını hiç vicdanları sızlamadan ülkenin boynuna asıveriyorlar… Eğer Büyükanıt’ın söylediklerini söylemek için ille de üniformasız olmak gerekiyorsa, ben aynı sözcüklerle haykırıyorum. Diğer deyişle, ülkenin paramparça edilmesini, ılımlı İslam adı altında Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılmasını, ortaçağ kalıntısı bir zihniyetin iktidarını desteklerseniz demokrat, karşı çıkarsanız faşist oluveriyorsunuz. İşbirlikçinin sıfatı demokrat olduysa, gönül rahatlığıyla onlar tarafından yapılan her türlü ithamı şeref nişanı olarak taşıyacağımı da ilan ediyorum… Bu yazıyı, sanırım iki hafta önce “Köprü” isimli televizyon dizisinde, teröristlerin bir askeri karakola yaptığı saldırıdan sonra, şehit on sekiz askerin başucunda, ağlayarak söylenen bir cümleyle bitirmek istiyorum: Biz, ihanetle uzlaşmanın adını barış koymuşuz… e posta: umitzileli?gmail.com SESSİZ SEDASIZ (!) Otobüste zoraki sahur molası 24 EYLÜL gecesi Ayvalık’tan İstanbul’a hareket eden 16 DM 254 plakalı Kamil Koç otobüsü, son molasını verdikten sonra sabaha karşı saat 5 sularında, GemlikYalova arasındaki büyük camisi olan bir dinlenme tesisinde duruyor. Sabahın köründe, cami avlusuna bırakıldıklarını sanan yolcular ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor. Sahur molası verildiği tebliğ ediliyor! Güzergâhta böyle bir mola yeri olmadığını, zaten bir saat kadar önce Bursa’da durduklarını söyleyen yolculara, “Bakın otobüste yabancılar var; onlar ses çıkarmıyor da siz niye Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Zorba Can Tekeli: “Dinde zorlama yok ise kızların 12 yaşında tesettüre sokulması ve 15 yaşında evlendirilmesi çocukların rızasıyla mı oluyor!” Yavuz Oymak: “Apronunda deve kurban edilip namaz kılınan havaalanının, kontrol kulesinden ezan da okunur bir gün!” Kule itiraz ediyorsunuz” deniyor. İnsanlar “dinsiz” damgası yeme korkusuyla susturuluyor. Ancak yolculardan Sezer Uludağ, Kamil Koç’un genel müdürlüğüne şikâyetini yansıtıyor. Ne var ki aradan bir hafta geçmesine karşın şikâyetine bir yanıt alamıyor. Tam da Kamil Koç’tan umudunu kesmişken şirketin yönetim kurulundan bir yetkili gerekli açıklamayı yapıyor: “Şikâyet konusu incelenmiş ve otobüsün saptadığımız mola yerleri dışında bir yerde durdurulmasına neden olduğu için ‘host’ dediğimiz otobüs içindeki görevli elemanın işine son verilmiştir.” Makyaj yapmak orucu bozmuyormuş... Peki takıyye yapmak bozar mı hoca efendi! CHP’ye Yönelik Değerlendirme ve Öneriler İSMAİL ÖZAY* Son seçimlerde CHP istenen ve beklenen başarıyı elde edememiştir. Bu durumla ilgili yapılan birçok değerlendirmenin üç ana başlığı şöyle özetlenebilir: a Seçimlerde CHP sosyal demokrat politikalarından uzak bir söylem kullanmıştır. b Aday belirlemede ve sıralamada hatalar yapılmıştır. c CHP’yi yöneten kadrolar yıpranmıştır ve artık halkta heyecan yaratamamaktadır. Bu eleştirileri doğrulayan birçok kanıt gösterilebilir. Bunlara karşı da çeşitli görüşler ileri sürülebilir, savunmalar yapılabilir. Olaylar üzerinde tartışmak zaman kaybına ve kırıcı ortamlara neden olmaktadır. O nedenle sadece olumsuzlukları, olayları ve kişileri eleştirerek çözüm aramaktan vazgeçmek gerekir. Olumsuzlukları tartışmamak, özeleştiri mekanizmasını göz ardı etmek, doğru bir öneri olarak görülmeyebilir. Ancak sorun kişisel eleştiri ve özeleştiri ile ortadan kalkacak boyutların ötesinde, kurumsaldır. O nedenle şimdi kurumsal yapıya yönelik eleştiriler ve değerlendirmeler öne alınmalıdır. Kurumsal yapı açısından bakıldığında üç ana konuda sorun gözükmektedir. a CHP’nin sağa savrulmasını önleyecek sürdürülebilir bir parti programının ele alınması ve tartışmaya açılması. b Demokratik bir parti işleyişini sağlayacak tüzüğün hayata geçirilmesi ve sol siyasi etiğe dayalı bir anlayışın yaygınlaştırılması. c Siyasi kadroların yenilenmesi. Bu ve benzeri eleştiriler yeni değildir. Geçmişte de bu sorunlardan sadece kadro sorununu çözebilmek için yıllarca uğraş verilmiştir. Diğer sorunlara el atmadan, proje ortaya koymadan, sadece kadro sorununu çözme çabaları ne CHP’ye siyasi yenileşme getirmiş ne de kadrolar değişmiştir. Bu kısırdöngüden kurtulmak, CHP’yi istenen noktaya getirmek için yeni bir öncelikler sırası oluşturmak gerekir. İlk olarak, CHP’nin daha demokratik bir yapıya kavuşması için önlem alınmalı ve yeni bir tüzük yaşama geçirilmelidir. Bunun için parti üyeleri haklarını kullanırken sorumluluklarını da kesinlikle yerine getirmelidir. Parti içi eğitim, siyasi çalışmalara katılım, siyasi proje üretimi gibi sorumluluklar iyi tanımlanmalı ve üyeler bu çalışmaları yapmaları halinde üyelik haklarını kullanabilmelidir. Siyasi Partiler Yasası’nın olanak vermediği bazı çağdaş uygulamalar ve modeller, yönetimlerin uygulama sözü verdikleri etik kurallar haline getirilmelidir. Örneğin parti üst yönetimlerinin seçilmesi, dünyada bazı sol partilerde uygulandığı gibi tüm üyelerce veya daha demokratik katılıma olanak veren yöntemlerle yapılmalıdır. Yerel ve genel seçimlerde adayların projelerine göre seçilmesi, bir yıl önceden adayların açıklanması gibi yöntemler düşünülmelidir. Bugün uygulanmakta olan örgütlenme modeli yanında, sorun bazında örgütlenme modelleri yaşama geçirilmelidir. Bu modellerin bir kısmı dünyada sol partilerde uygulanmaktadır. Bazılarının önerdiği gibi yapılacak birkaç tüzük iyileştirmesi ile sorunlar çözülemez, partinin demokratikleşme ihtiyacı karşılanamaz. Bu çalışmalar için parti örgütlerinin, bilim çevrelerinin ve toplumsal örgütlerin katkısına ve dünyadaki uygulamaların incelenmesine ihtiyaç vardır. İlk çalışma olarak partinin demokratikleşmesinin önerilmesinin nedeni, partide farklı düşünenlerin uzlaşabilecekleri ve ortak görüş geliştirebilecekleri öngörüsüne dayanmaktadır. Şüphesiz ki doğru olan, bu çalışmanın parti yönetimince başlatılmasıdır. Yönetimin bu gereksinim içerisinde olmaması veya açık bir tartışma ortamı yaratmadan düzenlemeye gitmesi durumunda; örgütler, üyeler bu çalışmayı kendileri başlatmalıdır. Bu çalışmaları yapmak, parti tüzüğünün üyelere tanıdığı bir hak ve üstelik bir görevdir. En önemli sorun, bu çalışmanın hangi yapı içerisinde sürdürülebileceğidir. Çalışma için çeşitli modeller önerilebilir. Benzer bir çalışma da program çalışması için başlamalıdır. Özü 1977 yılına dayanan CHP programı, sosyal demokrat değerleri içermesine karşın değişen siyasi koşullara göre tekrar gözden geçirilmeli ve kısaltılarak parti manifestosuna dönüşmelidir. Programın temel ilkeleri esas alınarak dünya, bölge ve Türkiye koşullarına göre, halkın ve partinin önceliklerini kapsayan sürdürülebilir bir hedefler programı hazırlanmalıdır. Hedefler programında, CHP’nin Güneydoğu’ya bakışına, siyasetdindevlet ilişkisindeki önerilerine, irtica tehlikesine karşı alınacak sivil siyasi önlemlerine, AB sürecindeki açık net önerilerine, ordusiyaset ilişkisi ile ilgili yaklaşımlarına, enerji ve su gibi stratejik kaynaklar ile ilgili sorunlara bakışına, işsizlik, eğitim ve gelişen teknolojiler konusundaki önerilerine ve daha birçok özel ve spesifik sorunun çözümüne yer verilmelidir. Bu tartışmalar kamuoyuna açık yeni katmacılık modelleri kullanılarak, örgütün kesin katılımı sağlanarak yapılmalıdır. Bu çalışmalar sol siyaset dünyasının, bilim çevrelerinin ve sivil toplum örgütlerinin katılımlarına da açık tutulmalıdır. CHP, programına göre sosyal demokrat bir partidir. Kişisel ilişkiler ve yakınlıklar ile belirlenen kadrolar CHP’yi başarıya götüremez. * 19892002 Çanakkale Belediye Başk. 22. Dönem TBMM Çanakkale Mlv. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Ekim www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Çok ince çe1 kilmiş kahveden su buharı 2 geçirilerek yapılan sert içim 3 li İtalyan kah 4 vesi. 2/ Teori... 5 Türk müziğinde “usul” anla 6 mında kullanı 7 lan sözcük. 3/ 8 Horoz, hindi gibi hayvanla 9 rın tepesinde bulunan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kırmızı deri uzantısı... 1 B E L B A Ş I A Yabancı. 4/ Hukuk... 2 E D E T A S A R Sinagrite benzer bir baR A lık. 5/ Utanç duyma... 3 L A Y T E R L A L A D A Ş Çocuğun eğitimi ve 4 D Ş İ L İ öğretimiyle ilgili erkek 5 İ M A R B U N T bakıcı. 6/ Alevilere öz 6 B E K T E R E K gü, dinsel tören niteli 7 İ R ğindeki halk oyunu... 8 A L İ Z A R İ N “O yer” anlamında kul 9 İ M A M E İ L E lanılan sözcük. 7/ Köpek... Aruz ölçüsünde, kısa okunması gereken bir heceyi kalıba uydurmak için uzatma. 8/ Bir yere gönderilen eşyanın listesi. 9/ Üstü kapalı olarak anlatma... Kayseri ilindeki Kültepe höyüğüne verilen bir başka ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Keyif verici bir hap. 2/ Kenar süsü... İnsanın var olabilmesi için doğayı değiştirmesi süreci. 3/ Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva... Radyum elementinin simgesi. 4/ “Pantagruel” ve “Gargantua” adlı yergili yapıtlarıyla ünlü Fransız yazar. 5/ Bir tembih sözü... Aptal, budala. 6/ Maden külçelerinin eritilip arındırılması... Karışık renkli. 7/ Bir nota... Porselen yapımında kullanılan bir tür beyaz ve gevrek kil. 8/ 106 taşla oynanan bir oyun... Üzerinde çubuklu çizgiler bulunan kumaş. 9/ Çorum’un bir ilçesi... Hayat arkadaşı. CUMHURİYET 16 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear