26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2007 PAZARTESİ 6 HABERLER TBMM’de kurulan Susurluk Komisyonu üyesi Fikri Sağlar, tetikçinin yakalanmasının cinayeti aydınlatmayacağını söyledi ‘Talimatı verenler yakalanmalı’ TÜREY KÖSE/TARKAN TEMUR Hrant Dink cinayeti katil zanlısının, İtalyan Rahip Andrea Santoro suikastındaki gibi 18 yaşın altında olması “bireysel değil, organize hareket” yorumlarına neden oldu. TBMM’de geçen dönemlerde kurulan Susurluk araştırma komisyonunun üyelerinden Fikri Sağlar, “Tetikçilerin yakalanması yetmez, asıl talimat verenler yakalanmalı. Bu, çok iyi planlanmış organize bir suikast. Tetikçiler küçük yaşta olunca, daha az ceza alıp çıkıyorlar. Bu da profesyonel hesapların göstergesi” dedi. TBMM Anayasa Komisyonu üyelerinden, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da, “Bu olay Rahip Santoro cinayetiyle birlikte değerlendirilmeli. Zanlının 17 yaşında olması, geride organize bir hareketin varlığını düşündürüyor” diye konuştu. Hrant Dink’in öldürülmesi ile rahip Santoro cinayeti arasındaki benzerlikler dikkat çekti. İki cinayetin faillerinin de 18 yaşın altında olması, yargılama sürecinin gizli olması, çocuk mahkemesinde yargılama gerekliliği ve karar aşamasında sağlanacak indirimler nedeniyle “organize örgüt” yorumları yapıldı. Yeni TCY’de suç işlediği sırada 18 yaşın altında olanlar hakkında suç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 14 yıldan 20 yıla, müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 9 yıldan 12 yıla kadar dan” önemli olduğuna dikkat çekti. . Cinayetin ardından “Dink’in koruma talebinde bulunmadığı” bahanesinin ardına saklanarak hükümetin hatasını kapatmaya çalıştığını dile getiren eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, TMY gereği terör saldırısına uğrayabilecek kişilerin, talep olmasa dahi koruma altına alınması gerektiğini söyledi. Aksu ve Çiçek istifa etmeli Uğur Mumcu. Muammer Aksoy. Bahriye Üçok. Ahmet Taner Kışlalı. Katilleri bulunamadı Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet hapis cezasına hükmediliyor. Santoro cinayetinin katil zanlısı olarak, Trabzon’da 17 yaşında O.A. yakalanmıştı. Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada O.A. “Tasarlayarak adam öldürmek suçu”ndan 16 yıl 8 ay, genel güvenliği tehlikeye sokmak suçundan 1 yıl 1 ay ve ruhsatsız silah bulundurmaktan 1 yıl olmak üzere toplam 18 yıl 9 ay hapis cezasına çaptırıldı. TBMM’de geçen dönemlerde kurulan Susurluk Araştırma Komisyonu üyelerinden Fikri Sağlar, Hrant Dink cinayetininin son derece üzüntü verici ve talihsiz bir olay olduğunu vurguladı. Sağlar, “Buna benzer sözleri daha önceki aydınların öldürülmeleri sırasında da söyledik. Bugünden yarına aynı şeylerin devam edeceği anlaşılıyor. Hrant Dink, Türkiye’nin demokratikleşmesi, düşünceyi Taner Kışlalı Türkiye’de aydınlara yönelik suikastlarda katledilen ancak katilleri bulunamayan ve cinayetlerin arkasındaki güç aydınlatılamayan isimlerden sadece dördü. vurguladı. Sağlar, “Bunların failleri sadece içeride değildir. Dink’in öldürülmesinin zararı Türkiye’yedir, yararı olacak olan kişiler, kurumlar, ülkeler Türkiye’nin dışındadır. Bu, iyi görülmelidir. Bu cinayet, bir sonuçtur. Şemdinli’deki bombalama olayı, Danıştay saldırısı, MİT Müsteşarı’nın açıklaması, eski MİT Müsteşar Yardımcısı’nın açıklamaları birlikte değerlendirilmeli. Korkarım ki, 2007 yılında benzeri olaylar çoğalabilir. ABD’nin İran hevesi, Ortadoğu projesi içinde yer alma telaşının Türkiye’nin üzerinde daha başka oyunların oynanmasına neden olacağı kuşkularım var” dedi. TBMM Anayasa Komisyonu üyelerinden, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da zanlılarının yaşının “olayın organize boyutunun ortaya çıkarılması açısın özgürce ifade etme haklarının varlığını savunan, onun sembollerinden biriydi” dedi. Sağlar, şunları söyledi: “Bunun basit, bireysel bir hareket olduğu düşüncesinde değilim. Organize, çok iyi planlanmış, profesyonelce organize edilmiş bir suikast. Bu tür suikastlarda ilk anda faili bulunamıyorsa daha sonra bulunması da mümkün olmuyor. Ne Bahriye Üçok’ un, ne Muammer Aksoy’un, ne Ahmet Taner Kışlalı’nın, ne de Uğur Mumcu’nun failleri bulundu. Önemli olan tetikçi değil, onun arkasındakiler, tetikçilere talimat verenlerdir. Tetikçiyi bulmak polisin görevi ama artık, bu iş bitti, diye bir zafer rehavetine girilmemeli.” Sağlar, Hrant Dink’in öldürülmesinin “iç ve dış güçlerin organize, ortak olarak yaptıkları bir iş olarak göründüğünü” Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Onursal Başkanı Ercan Karakaş da, Türkiye’deki Dink’e karşı yapılan yayınların, cinayetin işlenebileceğini tahmin etmek için yeterli argümanı verdiğini kayderek “Kurşunlar, iki yıldır geliyorum diyordu” dedi. Cinayeti yaratan siyasi ortamın AKP hükümeti döneminde oluştuğunun altını çizen Karakaş, şöyle konuştu: “Dink, çok sayıda tehdit alıyordu. Bunun yanı sıra yargılandığı davalarda, duruşma salonlarına dek gelenler tarafından da şiddete maruz kalıyordu. Bugün, Dink’in öldürülmesinin Türkiye’yi zora soktuğu tespitini yapan Başbakan Erdoğan ve yetkili bakanlıkları, tehditler alan Dink’in öldürülebileceğini öngörerek önlem almalıydı. İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı istifa etmelidir.” Başbakan Erdoğan ve ekibinin “Katil zanlısını yakaladık” diyerek ekibi ile birbirlerini tebrik ettiklerine dikkat çeken Karakaş, “Tetiği çekeni yakalamakla cinayet aydınlatılmaz” dedi. Karakaş, Dink’in İstanbul Valiliği’ne çağrılarak güvenlikten sorumlu vali yardımcısı ve beraberindeki kişilerin kimliği ve görüşmenin içeriğinin de açıklanması gerektiğinin altını çizdi. BAŞBAKAN ERDOĞAN: ‘Vatansever olamazlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam kampında yaptığı konuşmada Hrant Dink cinayetine işaret ederek bir süredir Türkiye’yi içeriye kapamak isteyenlerin olduğunu savundu. Erdoğan, “Bu tür çabalar içinde olanlar her şey olabilirler ama asla kendilerine vatansever diyemezler. İçeride veya dışarıda, her kim ki Türkiye adına kara hesaplar içindeyse, bilsin ki kendi bindiği dalı kesiyor” dedi. Bir gazete yazarının önemli bir kaynağa dayandırarak silahların nereden alındığı, nerelere teslim edildiği yönündeki yazısını anımsatan Erdoğan, “Bu arkadaşı davet edeceğim, ‘bana bunları anlat’ diyeceğim, anlatmazsa dava açacağım” dedi. Bu arada Dink’in cenaze törenine, hükümet adına Dışişleri Bakanı Abdullah Gül katılacak. ‘Bir ölü 70 milyon yaralı’ Türkiye’nin hemen her yerinde Hrant Dink’in öldürülmesi çeşitli eylemlerle kınandı. Siyasi partiler, sendikalar, sanatçılar, sivil toplum ve meslek örgütleri yaptıkları açıklamalarda ‘azmettiricilerin’ bir an önce bulunmasını istediler İstanbul Haber Servisi Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesine tepkiler “azmettiricilerin” bir an önce bulunması istemiyle artarak sürüyor. Cinayetin, “Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesine, ülkedeki barış ve huzur ortamına saldırı” olduğuna dikkat çeken siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, basın örgütleri ve sendikalar, “katil veya katiller ile azmettiricilerinin bir an önce yargı önüne çıkarılması” gerektiğini vurguladılar. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği adına avukat Nazan Moroğlu tarafından yapılan açıklamada, “Kurşunlar Türkiye’ye sıkıldı: Bir ölü, 70 milyon yaralı” denildi. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Dink’e atılan kurşunun ülkenin birliğine, barışına ve çağdaş dünyaya giden yola atılmış bir kurşun olduğunu ifade ederek katil zanlısının yakalandığını, şimdi sıranın karanlık güçlerin karanlık amaçlarının aydınlatılmasına geldiğini söyledi. Sarıgül, Dink’in cenaze töreni için belediye olarak Halaskârgazi Caddesi ve çevresinde her türlü güvenlik ve sağlık tedbirinin planlandığını belirtti. Mersin’de DTP tarafından organize edilen “Barış ve Demokrasi Mitingi’’nde DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Dink’e yapılan saldırının, barışa, kardeşliğe yapıldığını söyledi. Amasya’da partisinin genişletilmiş il divan toplantısına katılan MHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Işıklar, cinayetin arkasında dış güçler olduğunu savundu. Dink’in öldürülmesi Diyarbakır, Şanlıurfa, Kocaeli, Gaziantep, Eskişehir’in şunlar Türkiye’ye sıkıldı: 1 ölü, 70 milyon yaralı” denildi. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’ndan yapılan açıklamada da “Dink’in vahşice öldürülmesini kınıyor, failin bir an önce yakalanmasını ve olayın bütün bağlantılarıyla aydınlatılmasını talep ediyoruz. İnsanlarının düşünceleri nedeniyle katledilmediği bir Türkiye için herkesi güç birliğine çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Dink’in katledilmesi, Türkiye’yi bölme projesinin parçasıdır. Bu cinayet, bir ABD cinayetidir” dedi. SHP Genel Sekreteri Ahmet Güryüz Ketenci, “Hrant’a sıkılan kurşunlar, Türkiye’ye sıkılmıştır. Bu kurşunları sıkanlar ve onların arkasında duranlar, Türkiye’nin düşmanlarıdır” diye konuştu. 10 Aralık Hareketi adına Erol Katırcıoğlu ve Burhan Şenatalar, WMTürk ve Ermeni Kadın dergisi yayın yönetmenleri Şule Kılıçarslan ve Dzovinar Lokmagözyan, Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ünal Türkeş , TKP, Gazeteci Meslek Örgütleri Platformu, Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan, Atatürk Vakfı Başkanı Osman Şentürk, Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı Aydın Cıngı, Toplumsal Tarih Dergisi ve Tarih Vakfı, Müzisyen Şanar Yurdatapan, Prof. Dr. Ali Nesin, Ressam Bedri Baykam, ADD şubeleri, çeşitli sendika ve üniversiteler yayımladıkları mesajlarla cinayeti kınadılar. Hrant Dink cinayeti, İstanbul’da da Agos Gazetesi’nin binası önünde yurttaşlarca lanetlendi. de aralarında bulunduğu birçok ilde sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerce kınandı. çi’yi, Bahriye Üçok’u kimler katlettiyse, Özgür Ülke ve Cumhuriyet gazetelerini kimler bombaladıysa, Akın Birdal’a kimler kimler saldırdıysa Dink’i de onlar, yani ‘iyi çocuklar’ katletmiştir. Failleri bellidir” demişti. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nden yapılan açıklamada ise “Dink’e yapılan hain saldırıyı nefretle kınıyoruz. Dink’i katleden bu eylemin, aynı zamanda Türkiye’ye karşı işlenmiş bir “suikast” olduğu görüşümüzü kamuoyu ile paylaşıyor; saldırıyı düzenleyenlerin ve arkasında olanların bir an önce bulunmasını ve yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz. Kur DEVLET BAKANI ŞENER: ‘Cinayet ince hesap’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, sözde Ermeni soykırımı tasarılarının Fransa senatosunda ve ABD kongresinde görüşülmesi öncesinde meydana gelen Hrant Dink cinayetinin, “Birtakım hesaplar mı var?’’ sorularını gündeme getirdiğini söyledi. Kanal 7’de soruları yanıtlayan Şener, “Dink’in ülkeye zarar vermek isteyenlerin hedef belirlemek isteyecekleri... öncelikli hedef olabileceğini söylüyorum. Bireysel bir hareket olarak görülüp kapatılmaması lazım’’ diye konuştu. Şener, “Bu bir örgüt işi mi, uluslararası örgüt veya istihbarat birimlerinin örgütlediği bir olay mı? Yoksa iç örgütler mi var? ‘Önümüzdeki günlerde olayın gerçek boyutu ortaya çıkar’ diye ümit ediyoruz” dedi. Kınama mesajına tehdit Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay, Dink’in katledilmesinin ardından yayımladığı mesaj nedeniyle tehdit edildiğini belirterek can güvenliğinin bulunmadığını ifade etti. Abay, aldığı tehdit epostasıyla ilgili bugün cumhuriyet savcılığına başvuracağını açıkladı. Abay, tehdit edilmesine neden olan “Bir Gazeteci Daha Katledildi” başlıklı açıklamasında “Musa Anter’i, Turan Dursun’u, Abdi İpek Aksoy suikastıyla başlayan süreçte son kurban Hrant Dink oldu TBB BAŞKANI ÖZDEMİR ÖZOK: Güvenlik zaafı sürpriz değil MAHMUT GÜRER CENAZE TÖRENİ AB’yi Lagendijk temsil edecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hrant Dink’in yarın İstanbul’da düzenlenecek cenazesine AB adına TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk katılacak. Fransa’yı da Ankara Büyükelçisi Paul Poudade temsil edecek. Almanya, Hollanda, Belçika ve diğer AB üyesi ülkeler ile ABD, Rusya ve Balkan ülkelerinin temsilcilerinin de cenazeye katılacağı ifade ediliyor. Ermenistan’dan bir yetkilinin cenazeye gelip gelmeyeceği bilinmiyor. ANKARA Hrant Dink’in İstanbul’un en işlek caddelerinden birisinde, güpegündüz öldürülmesi, güvenlik zaafiyetini gündeme getirirken Türkiye’deki siyasi cinayetlerin önemli bir bölümü Abdülkadir Aksu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde düzenlendi. Aksu, 1989 yılında önce Turgut Özal, ardından da Yıldırım Akbulut başkanlığında kurulan hükümetlerde İçişleri Bakanı olarak görev yaptı. Aksu’nun görevi 23 Haziran 1991 tarihine kadar sürdü. Bu dönemde Türkiye siyasi cinayetlerle sarsıldı. 31 Ocak 1990 tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneği kurucusu ve gazetemiz yazarı Prof. Dr. Muammer Aksoy öldürüldü. Bu suikastın ardından 1.5 ay sonra, 7 Mart 1990 tarihinde bu kez Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmesi Çetin Emeç, İstanbul’da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. 4 Eylül 1990’da Turan Dursun, 26 Eylül 1990’da emekli MİT ? Aksu’nun İçişleri Bakanlığı dönemlerinde çok sayıda suikast düzenlendi. Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas, 6 Ekim 1990’da da gazetemiz yazarlarından Doç. Dr. Bahriye Üçok öldürüldü. Aksu’nun İçişleri Bakanlığı dönemlerinde askerlere yönelik de çok sayıda suikast düzenlendi. Bunlardan bazıları şöyle: Emekli Yarbay Ata Burcu, 9 Ocak 1991 tarihinde silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Emekli Korgeneral Hulusi Sayın, 30 Ocak 1991’de silahlı saldırı sonucu öldürüldü. 7 Nisan 1991 tarihinde Emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk, İstanbul’da kimliği belirsiz kişiler tarafından evinde öldürüldü. 23 Mayıs 1991’de Emekli Korgeneral İsmail Selen silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Aynı tarihte Adana Bölge Jandarma Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz, makam otosuna düzenlenen saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Koruma istemese de devlet sağlamalıydı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay’ın, 1998 yılında aldığı “Terörün açık hedefi haline gelenler istenmese de korunmak zorundadır” kararı, Hrant Dink’in ölümünde suçlunun kim olduğu tartışmasını da beraberinde getirdi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, İçişleri Bakanlığı’nın “Koruma istemedi” diyerek suçu üzerinden atmasının mazeret olamayacağını söyledi. TBB Başkanı Özok, yaptığı açıklamada, “Hukuk devleti olmanın koşulu, yurttaşın can ve mal güvenliğini korumaktır. Hele üzerinde böylesine spekülasyonlar yapılan, eleştirilen ve belli kesimlerin tepkisini üzerine çeken Hrant Dink gibi kişiler için, doğrudan bir talep olmasa bile duyarlılık gösterilmesi gerekir” değerlendirmesini yaptı. Dink’in çeşitli toplantılar ve yazıları nedeniyle linç tehditleri dahi aldığının bilindiğini anlatan Özok, koruma koşullarının da kendiliğinden oluştuğunu vurguladı. Perde Hablemitoğlu’yla açıldı Aksu’nun ikinci dönemi de suikastlarla başladı. 2002 yılında AKP’nin iktidara gelmesinden sonra Abdullah Gül başkanlığında kurulan 58. hükümetin İçişleri Bakanlığı’nı yine Aksu üstlendi. Aksu’nun bakanlığa başlamasından yaklaşık 2 ay sonra, 18 Aralık 2002 tarihinde, Dr. Necip Hablemitoğlu silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Mayıs 2006’da bu kez gazetemizin Şişli’deki merkezine 6 günde 3 kez bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıdan 5 gün sonra Danıştay’ın Ankara’daki merkezi basıldı. 2. Daire’ye düzenlenen saldırıda üye Mustafa Yücel Özbilgin yaşamını yitirdi. Mumcu suikastiyle oluşan içtihat Gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun 1993’te bombalı saldırı sonucu katledilmesinin ardından Danıştay 10. Dairesi, Mumcu’nun araştırmacı, gazeteci, yazar ve aydın sıfatıyla, suç örgütlerinin açığa çıkarılmasında önemli rol oynadığını ve bu nedenle terör örgütlerinin açık hedefi haline geldiğini vurgulayarak “bu tür kişilerin koruma istemese dahi korunmak zorunda olduğunu” karara bağlamıştı. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear