24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 OCAK 2007 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Baykal, Irak’taki kaosun bölgedeki devletlerin egemenliklerini tartışılır hale getirdiğini belirtti GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Kavga Türkiye’ye sıçrayabilir’ Türkiye Cumhuriyeti öğrenebildi mi? ? Irak’ta güvenlik ve istikrarın ortadan kalktığını belirten Kendi vatandaşına karşı o kadar duyarsız bir iktidar Türkiye’nin sorunBaykal, emperyalistlerin Ortadoğu’da oynadıkları oyunun larına sahip çıkabilir mi? Sis yok, ne Türkiye’ye sıçramasından duyduğu endişeyi dile getirdi. peki? Bakanımız, “Hiçbir şey söyle“2003’te askerimizi yerleştirseydik, askerin başına çuval nemez” diye açıklama yapıyor. Senin geçirilemezdi” diyen CHP lideri, Başbakan Erdoğan’ın konuyla işin ne kardeşim, görevin ne? Liderler toplansın: Başbakan ilgili olarak liderler toplantısı düzenlemesini istedi. Irak’taki gelişmelerin artık seyredilmaruz bırakılmıştır. Etnik, mezhep ren, askeri operasyonu Türkiye ile re öteden ABD gelecek, ben 40 kilo meyeceğini ifade ediyor. Ciddiyse dertemelinde bir Irak parçalanması re paylaşmayı öngören bir tezkere oldu metre öteye Türkiye’yi savunmak için hal bir liderler toplantısını talep etalite olarak çıkıyor. Orada Pandora’nın ğu algılaması vardır. Tezkere, Ame asker sokamayacağım, olur mu öyle meli, Cumhurbaşkanı’yla bir araya kutusu açılmıştır. rikan Silahlı Kuvvetleri’nin Güneydo şey? Başbakan şimdi meydan okuyor, gelmeli. Başbakan’ın sıkıntısı var, gel1 Mart tezkeresi: Türkiye’de ğu Anadolu’ya yerleştirilmesi ve ora şimdi meydan okuyacağına o zaman sin TBMM’de ifade etsin. Gerekirse Irak’taki gibi bir mezhep kavgası, et dan Ortadoğu’ya askeri müdahalede tedbir alacaktın. 2003’te ABD askeri gizli oturumda konuşalım. Türkiye’nin nik çatışma ortamının kendisini gös bulunmasını öngören bir tezkeredir. müdahale yaparken, biz de askerimi kimsenin bir karış toprağında gözü termesini istemiyoruz. Oradaki tabloTedbir almalıyız: Türkiye’nin zi daha önce yaptığımız gibi sınırımı yoktur. Askeri maceraya Türkiye’nin nun Türkiye’ye de sıçrayabileceği çok Irak’la sınırında 32 tane 3 bin metre za ciddi şekilde yerleştirmiş olsaydık, sürüklenmesi kimsenin aklının kenaciddi bir olasılıktır. Askeri müdahale nin üzerinde zirve var. Savunulabilir bir ne Türk askerinin başına çuval geçiri rından bile geçmez. Türkiye’nin içeöncesinde, Türkiye’yi temsil edenler sınır değil bu. Güneydeki Irak’ta bir oto lebilirdi, ne Kerkük’ün nüfus yapısı rideki hukukunu korumak için, çevABD ile para pazarlığı yaptılar. TBMM rite olur, “kuş uçurtmam” der, o za göz göre göre böyle değiştirilebilirdi. resindeki husumet oluşturacak unsurşerefine, tarihine yakışan bir anla man mesele olmaz. Ama öyle bir otoDüşen uçak: 34 kişi öldü. Bu bir ların caydırılması için ciddi ilgisini yışla bu konudaki pazarlıkları elinin rite yok. Orası savaş alanıysa, her tür kaza mıdır, düşürülmüş müdür, sebe etkin bir şekilde sergilemesi gerekir. Emperyalizmin oyunu: tersiyle itti. Kamuoyunda, 1 Mart tez lü örgütlenme kök salmışsa sınırın gü bi nedir, pilotoj hatası mıdır, sis mikeresinin aslında Türkiye’nin Kuzey neyinde bekleyerek teröre karşı etkili dir, bombalama mıdır, roketleme mi Irak’ta oynanan oyunun Türkiye’de Irak’a asker göndermesine olanak ve mücadele yapılamaz. 10 bin kilomet dir, kim roketi atmıştır? Bu konuları oynanmamasını istiyoruz. Oradaki oyun etnik ayrışma oyunu. Türkiye’de etnik ayrışma oyununu terör desteAŞBAKAN ERDOĞAN: İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ğinde takip etmek isteyenler içeride ve dışarıda vardır. Sorun etnik sorun değil, terör sorunudur. Terörle bu oyunu oynayacaklara, sakın ha, deneme, diyoruz. Bu emperyalizmin oyunudur. Ortadoğu’yu dağıttılar. Türkiye’yi dağıttırmayalım, Türkiye’ye sahip çıkalım. TÜPRAŞ: TÜPRAŞ’la ilgili yargı kararı görmezden gelinemez. Hukuk dışılığı, Hazine zararı tescil ? Irak yönetimi ve Kürt grupların ediliyor. “Babalar gibi satarım” dediler, sattılar. temsilcilerinin Türkiye’ye yönelik eleştirilerine Şimdi bu devlet devletse bu tepki gösteren Erdoğan, geçmişte ölümden 300 milyon doları bunlarkaçan peşmergelere kayıtsız kalmayarak kucak dan “baba baba” tahsil açan Türkiye’nin şimdi de Kerkük’teki etmek zorundadır. Türkmenlere kayıtsız kalmayacağını söyledi. Vize: Başbakan’ın Zihni Sinir projesi ortaya çıkANKARA (Cumhuri tirdi. Baykal’ı kınadığını tı. Nerede var böyle bir uyyet Bürosu) Başbakan belirten Erdoğan, “Bu gulama? Biz vize haksızErdoğan, Irak yönetimi adımların atılış şekli de lığına maruz bırakılmış bir ve Kuzey Irak’taki Kürt haritası da artık herhalmilletiz. Vizeden çekmiş, grupların temsilcilerinin de bununla özellikle iç haksızlığa isyan etmiş bir Türkiye’ye yönelik eleşti içe olanlar tarafından milletiz. Başbakan bu açıkrilerine sert tepki göste vakti saati geldiğinde lamasıyla Türkiye’ye yörerek “Geçmişte ölüm açıklanır” diye konuştu. nelik vize uygulamalarını namikzafer@yahoo.com den ve baskıdan kaçan Irak yönetimi ve Kürt haklı, meşru hale getiriyor. peşmergelere kucak aç grupların temsilcilerinin tık. Şimdi bu tür açıkla Türkiye’ye yönelik eleştimalar yapmaları kanı rilerine tepki gösteren Ermıza dokunuyor” dedi. doğan, geçmişte Irak’tan Erdoğan, partisinin grup kaçan 500 bin peşmergetoplantısında Irak’taki ge ye Türkiye’nin kucak açlişmeleri değerlendirdi. tığını, Doğu ve GüneydoSon zamanlarda Kerkük’te ğu’da barındırılan peşmerdemografik yapıyı değiş gelere ilaç ve gıda yardıtirme gayreti içerisine gi mını yaptıklarını söyledi. renler bulunduğunu söy “Ben bir genç olarak bizleyen Erdoğan, Kerkük’ün zat kamyonlarla ilaç ve herhangi bir etnik unsura gıda yardımı taşıdım” ANKARA (Cumhuriyet Bü sunda uzlaşmaya vardı. Buna gö rak ortaya çıkardığı vurgulandı. ait olamayacağını, Ker diyen Erdoğan, “Şimdi rosu) AKP ve CHP, Irak’ta yaşa re yarın yapılacak ön görüşmede Irak vatandaşlarının can güvenlikük’ün bütün Irak halkı bu tür açıklamalar yapnan gelişmelerle ilgili olarak genel görüşme açılması kabul edi ğinin kalmadığı, ABD’nin son olanın olduğunu kaydetti. Er maları hazmedilir değil, TBMM Genel Kurulu’nda genel lecek, gelecek hafta salı günü de rak ilan ettiği “yeni Irak stratejidoğan, bazılarının Türki kanımıza dokunuyor” görüşme yapılması için önerge ver bu konuda gizli oturum gerçekleş si”nin bu vahim gelişmelere çare ye’yi sadece tribünden ola değerlendirmesini yaptı. di. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, tirilecek. oluşturamayacağına dikkat çekiErdoğan MYK toplannı bitenleri seyretmesi geyarın yapılacak genel görüşmede AKP’li Faruk Koca, önergesin len önergede, şu görüşlere yer vereken bir ülke konumuna tısında da Baykal’ı eleşTBMM’yi bilgilendirecek. Irak ko de uzun bir süreden beri Irak’ta rildi: “Bu gelişmelerin bir iç sagetirmek istediğini fakat tirdi. Erdoğan, “1 Mart nusunda gelecek hafta salı günü çok olumsuz gelişmeler yaşandı vaşa dönüşmesi halinde bunun, bunun mümkün olmadığı tezkeresinde dünyayı ise gizli oturum yapılacak. ğını, bu gelişmelerin Irak’ın bü bütün bölgeye yayılması ihtimanı söyledi. Hükümetin bir ayağa kaldırdı, şimdi naAKP ve CHP milletvekilleri, Irak tünlüğünü ve Irak halkının gelece li kuvvetlidir. 2005 tarihinde kayerlerden izin alarak dü sıl böyle bir duruma gelkonusunda genel görüşme yapılma ğini tehlikeye düşürecek seviyele bul edilen Irak Anayasası’nda şüncelerini açıklama du di anlamıyorum. Siyasi sı için önerge verdi. AKP Grubu, re ulaştığını belirterek, söz konu 2007 yılında Kerkük’ün gelecerumunda olmadığını sa rant elde etmeye çalışıyor, genel görüşmenin ön görüşmesi su gelişmelerin Türkiye’yi de ya ği konusunda bir referandum vunan Erdoğan, CHP lide amacı üzüm yemek değil yapılmasının öngörülmüş olmanin yarın yapılmasını kararlaştır kından ilgilendirdiğini belirtti. ri Deniz Baykal’ın Irak bağcıyı dövmek” dedi. dı. CHP’li Onur Öymen, dün CHP lideri Deniz Baykal ve sı, Türkmenler açısından çok ile ilgili açıklamalarını Irak’taki gelişmeleri deGül’ü ziyaret ederek Irak konu CHP grup başkanvekillerince ve ciddi kaygılar yaratmaktadır. “hamaset, duygusallık, ğerlendiren Erdoğan, sunda kapalı oturum yapılmasına rilen genel görüşme önergesinde, Referandumun ciddi gerginlikTürkiye’nin atacağı adı Irak’ta iç çatışma olabileilişkin CHP’nin önerisini sundu. Irak’taki son gelişmelerin bir iç sa lere ve çatışmalara yol açması mı basit bir şekle indir ceğini, bu duruma seyirci AKP ve CHP, kapalı oturum konu vaş olasılığını yakın bir tehlike ola ihtimali kuvvetlidir.” geme” ifadeleriyle eleş kalamayacaklarını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Irak’taki kavganın Türkiye’ye sıçrayabileceği” uyarısında bulunurken liderler zirvesi toplanmasını istedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le konuşması gereğine de dikkat çeken Baykal, “Ortadoğu’yu dağıttılar, Türkiye’yi dağıttırmayalım, emperyalizmin oyununa gelmeyelim” çağrısında bulundu. Baykal, grup konuşmasında özellikle Irak’taki gelişmeler üzerinde durdu. Baykal’ın değerlendirmeleri ana başlıklarıyla şöyle: Irak’taki gelişmeler: Bölgede etnik çatışma var, mezhep çatışması var, güvenlik, istikrar ortadan kalkmıştır. Devletlerin egemenlikleri tartışılır hale gelmeye başladı. Dışarıdan masa başında harita çizerek, talimat vererek yönlendirme teşebbüsünün ne kadar büyük olumsuzluklar doğurduğu bir kez daha görüldü. Irak, siyasi ve kültürel bir parçalanmaya Son Derece Pahalı Cesetler ABD, neden El Kaide ile uğraşmak yerine, Afganistan, Irak, Somali’ye saldırdı ve İran’la savaşmaya hazırlanıyor? Neden olacak; enerji güvenliği, yükselen güçler karşısında jeopolitik kaygılar… Sanırım bu sorunun cevabı biraz daha karmaşık. Kişi başına bir milyon Vietnam Savaşı ABD’ye bugünkü fiyatlarla toplam 660 milyar dolara patlamıştı. Sadece Irak savaşının faturası, önümüzdeki yıl Vietnam Savaşı’nınkini geçecek (The Times, 14/01). Prof. Stiglitz ve Prof. Simes’in hesaplarına göre Irak savaşının ABD ekonomisine toplam maliyeti 1 trilyon doları aşıyor. Bush yönetiminin bu yıl kongreden istediği 100 milyar dolarla birlikte savaşın faturası 500 milyar dolara ulaşıyor. Eleştirmen, tarihçi Terry Jones’un işaret ettiği gibi, eğer ABD bu parayı Irak halkına dağıtsaydı, adam başına 18 bin 700 dolar vererek, kendine milyonlarca yeni dost kazanır, petrolleri de istediği gibi işletirdi, 3 binden fazla ABD askerini öldüren direnişin yerine… Ama, Bush yönetimi 500 binden fazla Iraklının ölümüne yol açan bir savaşı seçti. Böylece ABD, ölen her Iraklı için neredeyse bir milyon dolar harcamış oluyordu (The Guardian, 06/01). Bu harcamalar belli mallar ve hizmetler için talep anlamına geldiğine göre birileri için de gelir anlamına gelmeleri gerekir. Bu açıdan bakınca karşımıza bir avuç silah şirketi, savunma hizmetleri müteahhitlik firması çıkıyor. B Savaş kârlı iş Başkan Yardımcısı Chaney’nin, Bush yönetimine katılmadan önce yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Halliburton ilk akla gelen firmaların başında. Örneğin geçen şubatta Halliburton, 2005 yılının, firmanın 85 yıllık tarihindeki en kârlı yıl olduğunu açıklamış. Bir Halliburton iştiraki olan KBR, Irak’ta çalıştırdığı her işçi için ABD hükümetinden günde 5080 dolar alırken işçilerine 516 dolar ödüyor, ABD ordusu için taşıdığı petrol için 61 milyon dolar, gıda hizmetleri için 67 milyon dolar fazla fatura kesiyor, Pentagon’la mahkemelik olduğunda da Bush yönetimi araya girince, firmaya 199 milyon dolar ek tazminat ödeniyor, bu arada KBR’in Irak’ta aldığı ihaleler 16 milyar dolara ulaşıyor (age). Bir başka ilginç firma da BearingPoint. Bush yönetimi, kampanyasına 117 bin dolar yardım yapan bu firmayı Irak’ın ekonomik yeniden yapılanması bağlamında danışman olarak tutmuş ve 240 milyon dolar ödemiş. 3.4 milyar dolar gelir gösteren bu şirket, 2006 yılı hesaplarını hâlâ açıklayamadı, borsadan atılma noktasına geldi (The Independent, 14/01). Daha ilginç durumlar da var. Örneğin Ulusal Güvenlik Sekreter Yardımcısı Stephen Hadley, Kasım 2002’de bir gün, Bruce Jackson’ı Beyaz Saray’daki ofisine davet ederek “Savaşa gideceğiz ama haklı gösterecek bir gerekçe bulamadık” dedikten sonra yardım etmesini istiyor. O da gidip amaç belgesinde “bölge barışını güçlendirmek” yazacak olan Irak’ın Kurtuluşu Komitesi’ni kurarak medyayı ve kongreyi etkilemek için kolları sıvıyor. Propaganda işte, neden olmasın? Bir farkla ki 2002 yılında, Cumhuriyetçi Parti Konferansı’nda dış politika platformu başkanlığı da yapmış olan Jackson, dünyanın en büyük silah firması Lockeed Martin’in (LM) Stratejik Planlama Direktörü (Playboy, Ocak 2007). Bush iktidara geldikten sonra, savunma bakanlığından 17 miyarlık kontrat alan (Clinton döneminde 2 milyar alabilmişti.) LM’nin toplam geliri yüzde 30 artmış. 30 Eylül 2005’te bu kontrat 25.7 milyar dolarlık süper uçak F35 projesine dönüşerek yenilenmiş. LM sayesinde bu projeye dahil edilen BAE (İngiliz) bu gelirle, daha sonra Suudililere 20 milyar dolara satacağı Tayphoon tipi uçakları yapabilmiş. Playboy’daki araştırma, LM’in tek örnek olmadığını söyleyerek ilişkileriyle birlikte Boeing (Perle), Nothop Grumman (Wolfowitz, Douglas Feith), General Dynamics (Colin Powell, Gordon England) gibi firmaları da sayıyor. Sakın gözler enerji güvenliği, jeopolitik gibi kaygılar üzerinde odaklaşmışken bir sermaye grubu 11/09 şokundan yararlanarak kendi gündemini ABD’ye dayatmış olmasın? Yalnızca ABD’nin değil, savaş bölgesindeki ülkelerin de savunma harcamaları artıyor. Örneğin, şu günlerde İran’a karşı sesler çıkaran Suudi Arabistan’ın savunma harcamaları, 2003 yılında 18.6 milyar dolardan 2005’te 25.5 milyar dolara yükselmiş (SIPRI). Piyasa canlı! Financial Times, İran’la ilgili gerginliklerin bölgede silah alımlarını hızlandırdığını söylüyor (31/12). Sakın, jeopolitik bahane, esas neden sermayenin kâr hırsı olmasın? erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Açıklamalar kanımıza dokunuyor Irak için gizli oturum AKP ve CHP milletvekilleri Irak konusunda genel görüşme yapılması için önerge verdi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, yarın TBMM’yi bilgilendirecek Abdullah Gül için gensoru ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anavatan Partisi, yürütülen dış politikalar sonucunda Türkiye’nin milli bütünlüğünü tehdit noktasına taşıyarak, görev ve sorumluluğunu yerine getirmediği gerekçesiyle, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül hakkında gensoru açılmasını istedi. Anavatan Partisi grup başkanvekilleri Süleyman Sarıbaş ve Ömer Abuşoğlu’nun imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan gensoru önergesinin gerekçesinde, Türk dış politikasının, AKP döneminde savunmaya geçen “kabulcü’’ bir tarzda, Türkiye’nin konumuyla örtüşmeyen bir yapıya dönüştürüldüğü öne sürüldü. 15 bin sayfalık “İslam Ansiklopedisi”nde tek satırla bile olsa Alevilikten söz edilmemesi konusunda yazdıklarım, geniş yankılara neden oldu. Ben şimdi devletin resmi kaynaklarında Alevilik konusunu daha farklı bir gözle yeniden gözden geçiriyorum. İlginç sonuçlar ortaya çıkacağını sanıyorum. Osmanlı’nın “Kızılbaşlar”ı kılıçtan geçirdiği ve kâfir saydığı bilinir. Ancak bu anlayışın hâlâ “Aleviler”i yok sayarak sürüyor olması, garip olmasa bile acı verici. Türkiye’de din ve vicdan özgürlüğü bir yönüyle Alevi kimliğinin tanınıp tanınmaması noktasında düğümleniyor. Milyonlarca yurttaşının inancını, kültürünü yok sayan bir sistemin, bir rejimin demokrat olması mümkün mü! “Din ve Vicdan özgürlüğü” konusunda hemen her gün bir açıklama yapan AKP hükümetinin bu konuda tamamen suskun kalması da ayrıca bir kenara not edilecek kadar önemlidir. Profesör Ülkü Azrak’ın Mektubu Başbakan Erdoğan’a bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın en üst düzeyinde bulunan bir bilim insanının Alevilik üzerine söyledikleri de aslında temelde bir değişim olmadığını gözler önüne seriyor. Diyanet İşler Başkanlığı’ndan Profesör Saim Yeprem’in Aleviliğe ilişkin açıklamaları konusunda mektup ve açıklamalar almaya devam ediyorum. Köşemin elverdiği ölçüde bu mektupları kullanacağım. Köşemi bugün değerli bilim insanı, ülkemizin idare hukuku alanında en yetkin isimlerinden Profesör Dr. Ülkü Azrak’a bırakıyorum. Ülkü Hoca, Yeprem’in açıklamalarını bir idare hukukçusu gözüyle irdeliyor. ??? Profesör Dr. Ülkü Azrak’ın mektubu: “Sevgili dostum Oral Çalışlar, İki gündür sizin sütunlarınızı ipotek altında tutan Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanvekili ve Diyanet Vakfı Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. Saim Yeprem’in, bu çok ve upuzun unvanlı ilahiyatçının satırlarını okurken bir yerde ‘çizmeden yukarı çıkıp’ yönetim hukuku hakkında da ahkâm kestiğini görünce, size aşağıdaki satırları yazmak zorunluluğunu duydum: Profesör Yeprem, Diyanet İşleri kuruluşunun, Sünni mezhebinden başka mezhep mensuplarına hizmet vermemek suretiyle vergi ödeyicisi olarak eşitsiz muameleye maruz bıraktığı ve böylelikle bu kişilere haksızlık yapıldığı fikrine ve söylemine karşı itiraz ederken, hasta olmayarak hastane hizmetinden yararlanmayanların ödedikleri vergilerle sağlık hizmetlerinin giderlerine katkıda bulunduklarını, hiçbir spor alanındaki maçlara gitmediği halde keza vergi ödeyicisi olarak spor tesislerinin yapımı giderlerine katıldıklarını belirterek bu konuda ileri sürülen olumsuz görüşlerin sosyal hukuk devletinde kamu hizmeti açısından sağlıklı olmayan bir yaklaşımın ifadesi olduğunu söylemektedir. Sayın Profesör, büyük bir olasılıkla kamu hukuku uzmanı olmadığı için, böyle bir argümanla polemik yapılabileceğini düşünmüş olmalı. Oysa din hizmetlerinin bir kısım kimselere hiç sunulmamasıyla, kendisinin verdiği örnekler arasında çok büyük bir fark vardır. O fark da şudur: Bazı mezheplerin mensuplarına din hizmeti hiç sunulmamaktadır. Oysa sağlık ve spor hizmetleriyle benzeri kamu hizmetleri herkese açık tutulmakta ve bu hizmetlerden yararlanıp yararlanmamak kişilerin isteğine bağlı tutulmaktadır. İşte bu fark yüzünden, Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluşunun söz konusu davranışı, 1982 Anayasası’nın 10. maddesinde yer alan ‘Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ şeklindeki hükme açıkça aykırıdır. Ayrıca gene 1982 Anayasası’nın 136. maddesinde Diyanet İşleri Başkanlığı için, 1961 Anayasası’nın çok kısa olan 156. maddesinden farklı olarak, ‘bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanunda gösterilen görevleri yerine getirme’ yükümünü öngörmüştür. Eğer Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bazı mezhep mensuplarına hizmet vermemek suretiyle mezhepler arasında ayırım gözeten hizmet anlayışını sayın Profesör işin doğasında mevcut bir husus olarak görüyorsa, bu anayasaya aykırılığın itirafı ya da dışavurumudur. Saygılarımla Prof. Dr. Ülkü Azrak Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı” Rato: Elektrik kararını abartmayın ? WASHINGTON (AA) IMF Başkanı Rodrigo de Rato, Türkiye’de seçimlerin yaklaştığı bir ortamda, elektrik dağıtımının özelleştirilmesinde ertelemeye gidilmesi gibi kararların abartılmaması gerektiğine işaret etti. Basın toplantısı düzenleyen De Rato, “Dünyadaki bütün hükümetler, seçimler yaklaşırken böyle kararlar alırlar’’ dedi. Medyaya, hassasiyet çağrısı ? İstanbul Haber Servisi Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), son dönemde yurtlarda kalan çocukların yaşadıkları istismar olayları ile ilgili, medyanın daha hassas davranmasını istedi. Sendikadan yapılan açıklamada, “Medyanın son günlerde devlete bağlı yurtlardaki kimi olaylara yaklaşımı, ardından Nesin Vakfı’nı henüz yargı organlarının kararı, adli tabip raporları sonuçlanmadan suçlu ilan etmesi gösterdi ki; gerek yurtlarda kalan çocuklar, gerek burada çalışanlar, hiçbir etik kaygı gözetilmeden haberlere konu olabiliyorlar” denildi. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear