24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 EYLÜL 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye’de çocuklara yönelik cinsel sömürü ve istismarın boyutları giderek artıyor 7 Çocuklar fuhuşa zorlanıyor DEÜ REKTÖRÜ ALICI GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Yine Türkçe Üzerine... Türkçenin başıboşluk alanında hızla yol aldığı yadsınmaz bir gerçek olarak ortada duruyor. Eksik olmasınlar, siyasetçilerimiz de hem yazılı hem sözlü olarak başıboşluğun yaygınlaşmasına katkıda bulunmaktan kaçınmıyor. ‘‘Türkçenin kendine özgü bir yazım kılavuzu var mı’’ sorusuna ‘‘evet’’ demek her geçen gün daha zorlaşıyor. Aynı zorluk ‘‘Türkçenin kendine özgü dil bilgisi kuralları var mı’’ sorusunu yanıtlarken de yaşanıyor. Gözlemlerim tekdüze bir Türkçe isteğini yansıtmıyor. Herkesin düşüncelerini ya da gözlemlerini aynı sözcüklerle, cümlelerle anlatmaya başlamasını da istiyor değilim. Algılamaya ve biçeme göre elbet farklılıklar olacak. Olmazsa ‘‘edebiyat’’ diye bir sanat dalından söz etme olanağı da bulunamaz ki. Benim şikâyetim, dilin günlük kullanımındaki yozlaşmanın yarattığı sıkıntıdan kaynaklanıyor. Batı ile yakın ilişkide bulunanların katkısı ve onlara öykünenler sayesinde her gün yeni bir yabancı dildeki sözcüğün Türkçeye girivermesi de işin cabasını oluşturuyor. Bilim ve teknoloji, izlenmesi zorlaşan bir çabuklukla ilerliyor. Dışarıdan aldığımız malların, aletlerin ve bilgilerin zorlaması yüzünden kolaycılığa kaçıvermek, Türkçe karşılıklarını arama zahmetine girmemek de doğal alışkanlığa dönüştü. Hoş, bunu hangi kurumun ya da kuruluşun yapacağını söylemek de zor. Görev daha çok bilim insanlarımıza ve yazarlarımıza düşüyor. Onların çabaları da yeterli olmuyor. Olsa da kamuoyuna yansımıyor. Haberleri karıştırırken bu konuda beni umutlandıran bir habere rastladım. ANKA Ajansı, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un verdiği bilgileri haberleştirmişti. Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa’da satışa sunulan ürünlerin tanıtma ve kullanma kılavuzlarının Türkçe olması zorunluğu vardı. Tüketicilerden gelen şikâyetlerin artması üzerine Bakanlık geniş çaplı bir çalışma başlatmış ve 2006’nın temmuzuna kadar 3 bin 245 firma bu yönden denetlenmişti. Kurala aykırı olarak Türkçe dışındaki dillerde kılavuz veren 452 firma cezalandırılmıştı. Denetlenen firma ile ceza verilenler oranlandığında ortaya çıkan yaklaşık yüzde 14’lük sonuç, sadece tüketiciye değil, Türkçeye saygısızlığın da önemli boyutta olduğunu gösteriyordu. Şikâyetçi tüketicilerin kaçının şikâyet nedenleri arasında doğrudan ‘‘Türkçe’’ kullanılmamasını göz önüne aldıklarını bilemiyorum. Ama, bu girişimlerin, bir yandan Türkçeyi bozan yazımların yanı sıra verdikleri hizmetin, ticaret alanlarının sadece İngilizcesini yazmayı marifet sayanları da kapsamaya kadar gidebileceğini düşünüyorum. ‘Ses kaydı montaj’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı, internet siteleri ve bazı gazetelerde yayımlanan ve ‘‘Keşke Anadolu o dönem Müslüman olmasaydı’’ sözünün de yer aldığı ses kayıtlarının montaj olduğunun ortaya çıktığını açıkladı. Alıcı, konuya ilişkin analiz raporunu, haberi ve ses kayıtlarını yayımlayan basın kuruluşlarına gönderdiğini söyledi. 10 yıldan bu yana düzenlenen ‘‘Karşıyaka Toplantıları’’nın sonuncusunda, ‘‘Değişen Dünyada Türkiye’nin Konumu’’ başlıklı konuşma yapan Alıcı, tarihsel değerlendirmelerde bulunmuştu. Ancak Alıcı’nın konuşmasında matbaanın kullanımını anlatırken, ‘‘Keşke Anadolu o dönem Müslüman olmasaydı’’ sözlerini kullandığının öne sürülmesi ve bunun bazı ulusal basın kuruluşlarında manşet haber olarak yer almasının ardından kamuoyundan da çeşitli tepkiler gelmişti. Alıcı, kaydın toplantıya katılan bir konuk tarafından tutulduğunu, daha sonra da montajlandığını söyledi. Haber Merkezi Türkiye’de çocuklara yönelik cinsel sömürü ve istismarın boyutlarını ortaya koyan bir araştırmaya göre, çocukların fuhuşa zorlandığı iller sıralamasında İstanbul ve Diyarbakır başı çekiyor. Ukrayna, Moldova ve Rusya gibi ülkelerle Türkiye’nin Güneydoğu bölgelerinden kaçırılan çocuklar İstanbul’da fuhuşa zorlanıyor. Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği (YENİDEN) ile merkezi Avusturya’da bulunan ‘‘Çocuk Fuhuşu Pornografisi ve Cinsel Amaçlı Ticaretine Son Girişimi’’nce (ECTAP) yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarının artış gösterdiği bildirildi.Toplantıda konuşan YENİDEN Başkanı Doç. Dr. Kültegin Ögel, çalışmanın İstanbul, An kara ve Diyarbakır’da 127 kişiyle yüz yüze görüşülerek yapıldığını belirterek, ‘‘Karşılaştığımız en büyük sorun da insanların bu konuyu konuşmaktan kaçınması oldu’’ diye konuştu. Uzmanlara göre Türkiye’de çocuklarla cinsel ilişkiye giren, internette çocuk pornografisini takip eden birçok kişi 18 yaşın altındaki her bireyin çocuk olarak kabul edildiğini bilmiyor. Suça karışanların belli bir profili yok Doç, Dr. Kültegin Ögel, ‘‘Konuştuğumuz yetişkin erkekler diyorlar ki biz çocukla asla beraber olmayız. Ama bakıyorsunuz 15 yaşındaki ile birlikte oluyor. Onu ne yazık ki çocuk değil, çıtır olarak görüyor. Bu da sağlıksız bir tutum. Bu ko nuda farkındalık yaratmak zorundayız’’ diyor. Araştırmada, çocukların fuhuşa çekilmesi, çocuk ticareti ve pornografisi suçlarına karışanların belli bir profile sahip olmadıklarını gözlemlediklerini kaydeden Ögel, eğitimlieğitimsiz, gençyaşlı her kesimden insanların bu suça bulaşabildiklerini kaydetti. Türkiye’deki fuhuş kurbanı çocukların büyük bir kısmının önceden aile içi şiddet ve istismara uğradıklarının belirlendiğini kaydeden Ögel, özellikle kırsal kesimlerde kızların küçük yaşlarda evliliğe zorlanmasının da çocuklara yönelik cinsel istismarın başka bir çeşidi olduğunu ve birçok problemin kaynağı olduğunu söyledi. Ögel bir soru üzerine, Türkiye’de fuhuşa çekilen çocukların 13 yaş üstü olduğunu, çocuk fuhuşuna yönelik turların Türkiye’den dışarıya doğru yapıldığını kaydetti. 12 Eylül dönemini tüm yönleriyle anlatan sergiler bugün sona eriyor 78’lilerin hikâyesi HATİCE TUNCER Stüdyo ortamında inceleme Prof. Dr. Fırat Kutluk, Prof. Dr. Yetkin Özer ve öğretim görevlisi Cihan Işıkhan tarafından incelenen ses kayıtlarıyla ilgili analiz raporunda şu görüşlere yer verildi: ‘‘Prof. Alıcı’nın Zaman gazetesi web sayfasında yayımlanan ses kaydı stüdyo ortamında incelenmiştir. Kaydın başından sonuna kadar yüksek bir ortam gürültüsü (tabak, çatal, bardak, vb. sesleri) mevcuttur. Ortam gürültüsünde daha önce hiç duyulmayan bir darbe sesi, ‘Keşke Anadolu...’ kelimeleriyle başlayan cümlenin başında duyulur. İkinci bir darbe sesi de ‘...o dönemde Müslüman...’ diye devam eden cümledeki Müslüman kelimesinin ilk harfi üzerine gelmiştir. Kaydın geri kalanında bu yüksekliklerde başka bir darbe sesi olmaması, iki darbe sesi arasındaki sözlerin, darbe seslerinin örtücülüğünden yararlanarak araya monte edilmiş olma ihtimalini akla getirir.’’ Rektörün konuştuğu toplantıya katılanlar da yaptıkları ortak açıklamayla söz konusu ifadenin kullanılmadığını bildirdiler. Tophane’deki eski Tütün Deposu’nda 78’lilerin hikâyesinin fotoğraflar, resimler, mektuplar, zor koşullarda ürettikleriyle anlatıldığı sergiler, bu akşam sona eriyor. Deponun 4 katında düzenlenen ‘‘Şarkılarımızı Tamamlamak İçin’’ şiarıyla fotoğraf, resim, karikatür ve cezaevlerinden gönderilen ‘‘Duvardan Kalanlar’’ sergileri, Türkiye’ye indirilen 12 Eylül darbesinin yaptıklarına tanıklık ediyor. 78’liler Girişimi’nin sergileri açabilme mücadelesi, 12 Eylül darbesinin hâlâ sürdüğünün bir kanıtı oldu. 10 Eylül günü gerçekleştirmek istedikleri ‘‘Yargılayalım, asmayalım, besleyelim’’ yürüyüşü polis tarafından sert bir üslupla engellendi. Darbenin 26. yıldönümü için çeşitli etkinlikler planlayan ve basın toplantısıyla açıklayan 78’liler Girişimi üyeleri, sergi için salon bulamadılar. Sergi açmaya gittiklerinde ellerinde sergi malzemeleriyle kapıda kaldılar. Konser alanı ve sergi salonu için AKP’li ve CHP’li belediye başkanlarından destek alamadılar. Metin Üstündağ’ın ‘‘Karikatürlerle 12 Eylül’’ sergisi, planlanan salonda açılamadı, Coşkun Aral’ın ‘‘Bu Senin Hikâyen’dir’’ fotoğraf sergisi meslek odasının sa Eski Tütün Deposu’ndaki sergi 12 Eylül darbesinin tahribatını gözler önüne seriyor. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) lonundan kovuldu. 78’liler açılışa gelenleri İstiklal Caddesi’nde ellerinde fotoğraflarla karşıladılar. 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can ve darbecilerin suçlarını ‘‘unutturmak’’ için çırpınan 78’liler, sonunda Tophane’deki eski Tütün Deposu’nda sergilerinin açılışını gerçekleştirdi. Sergilerin Tütün Deposu’nun katlarında dönemi tüm yönleriyle anlatması, bütünlük açısından daha uygun olmuş. Binaya girer girmez usta Ruhi Su’nun sesi yankılanıyor ve hemen karşıda 12 Eylül’ün bilançosu büyük puntolarla sunuluyor. Ülkenin 10 yıllık kazanımlarına, gelişimine indirilen darbenin bugün de neden devam ettiğini kanıtlayan, katliamın rakamları aslında. Metin Üstündağ, Gırgır mizah dergisinden yaptığı tarama sonunda hazırladığı karikatür seçkisinden değişmeyen gündemi sunuyor. ‘‘Duvardan Kalanlar’’ sergisinde 12 Eylül cezaevlerinde ‘‘her şeye karşın yaşamı yakalayabilenlerin’’ ürettikleri sergileniyor. Tablolar, çoraplar, kazaklar hatta kendi ürettikleri ilkel aletlerle yapılmış bir ut gibi örnekler sunuluyor. En üst katta fotoğraflarında göz göze gelip yitirdiklerimiz, neden 12 Eylül’ün unutturulmaması, yargılanması ve izlerinin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini ürperterek anlatıyor. 78’linin ya da Türkiye’nin bir döneminin hikâyesini izleyebilmek için ne yazık ki son gün. oerinc?cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 07 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear